İkide Aşk - Bölüm Dört: 2 Numara
Onlarca yıldır, birçok insan muhtemelen sevdiği ünlülerle tanışmış; hatta onlarla sohbet etmişti. Muhtemelen hepsi mantıklı sohbetlerdi. Kimsenin kendini rezil ettiğini düşünmüyordum. Ya da etmişti ama şuan umrumda değildi. Çünkü ben yeterince rezil olmuştum ve şuan istediğim tek şey yerin dibine girip oradan çıkmamıştı.
Kim sevdiği ünlüye, hiçbir şekilde selam vermeden 'nasılsın?' diye sorardı ki? Benim dışımda tabi...
Keşke adama nasıl olduğunu sormadan önce, merhabasına cevap verseydim. Daha mantıklı bir hareket olurdu. Ama şuan benim beynim devre dışı kalmıştı.
Taha ve Vargas birbiri ile bakıştı. İkisinin de gülmemek için kendini tuttuğu belliydi. Deniz bana 'salak' bakışları atarken, dilimi dişlerimin arasına aldım ve kafama gemi düşmesini bekledim. Düşmedi! İhtiyacım olduğunda düşmezdi zaten. Gerçi ihtiyacım olmadığında da düşmezdi ama konumuz bu değildi.
"İyiyim." dedi Taha, tatlı bir ifade ile. Yeşil gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Sen nasılsın?" diyerek devam ettiğinde beceriksizce gülümsedim. "Teşekkür ederim." dedim mırıldanarak. "Çok çok iyiyim."
"Ben Deniz." diyerek atladı Deniz, toplarlamak istercesine. "Dize'nin kuzeniyim." dedi hızlıca devam ederken. "Seninle tanıştığımıza çok memnun oldum."
"Bende." dedi Taha gülümserken. Vargas ile selamlaştı. Hepimiz oturma gruplarına yeniden oturduk. Taha'nın gözleri bana takılırken gülüşümü biraz daha genişlettim. Delirme aşamasını sonraya saklayabilirdim. Önüme bir fırsat gelmişti ve ben onu rezil edemezdim. Mantıklı konuşmalı, abartmadan ve sakince konuşmam lazımdı.
Gözlerim üzerine dolandı. Siyah bir eşofman ve beyaz tişört vardı üzerinde. Onların üstüne ise salaş siyah bir gömlek giymişti. Saçları her zamanki gibi düzgünce yapılmıştı. Yüzüde aşırı tatlı bir gülümseme vardı. Yeşil gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Tamam Dize. Aşık olmayı sonraya bırak ve konuş.
"Teşekkür ederim, şuan için." diyerek mırıldandım. Deniz ve Vargas başka bir şey hakkında konuşuyordu. "Rica ederim." dedi Taha bana tatlı gülümsemesini yeniden sunarken. "Hiç önemli değil."
"Aslında benim için çok önemli." dedim tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümserken. Bence öyleydi ama annemler bu gülüş ile dalga geçiyordu. Özellikle Yankı... Ama ben sadece kardeş terörü olarak düşünüyordum. "Bir süredir bu anı bekliyordum." diyerek devam ettim. Kurduğum her cümle ile yüzündeki gülüş olabilecekmiş gibi biraz daha büyüdü. "Ve açıkçası bu anın bu kadar çabucak geleceğini düşünmüyorum. Özellikle bu günde!"
"Neden özellikle bu günde?" diyerek saf bir merakla sordu. Dudaklarımı yaladım yavaşça. "Rüyamda seninle tanıştığımı görmüştüm." diyerek mırıldandım ve cebimdeki telefonu çıkartıp mesaj kutusuna girdim. Telefonumu ona uzattım. Telefon ekranını gördüğü ilk anda dudaklarını birbirine bastırdı.
Siktir... Mesaja aşk adamım diye başlamıştım!
Elimi alnıma vurmamak için kendimi zor tutarken dudaklarımı dişledim. Bedenime yayılan utanç duygusu, ufak bir gezintiye çıktı. Telefonumu gülümseyerek bana uzattı. Yüzünde bir değişim olacak mı dikkatle yüzünü incelemeye başladım. "Güzel bir tesadüf olmuş." dedi samimi bir ses tonuyla. Yani en azından samimi olduğunu düşünüyordum. Yüzünde kötü bir değişim olmamıştı. Hatta gülüşü daha da ışıltılı bir hal almıştı. Ya da ben uyduruyordum.
Bence öyleydi ama.
Vargas ayağa kalktığında bakışlarımız ona döndü. "Ben içeriye geçeyim artık." dedi neşeli bir şekilde. "Kızlar sizinle tanıştığıma çok mutlu oldum." diyerek devam etti. "Yarın maça gelecek misiniz?"
"Evet." diyerek yanıtladık Deniz ile aynı anda. "Nerede oturuyorsunuz?" diyerek merakla sordu Taha ile aynı anda. Bakışlarım Deniz'e döndü. Biletleri o almıştı. "103'de oturuyoruz." diyerek yanıtladı hızlıca. Daha sonra Vargas ile vedalaşmadan hep birlikte fotoğraf çekilmiş ve onu içeri göndermiştik. Taha ile baş başa kaldık. Tam yanımda, tekli sandalyede oturuyordu.
Rüzgar estiğinde saçlarım uçuştu ve üşüdüğümü hissettim. Saçlarımı yavaşça sol omzumun üzerine topladım ve yüzüme gelen tutamları kulağımın arkasına ittim. Bakışlarımı Taha'ya çevirdiğimde dikkatle bana baktığını gördüm. Utandığımı hissettim. Bu seferki daha tatlı bir utançtı.
Ay bayılacağım şimdi.
Konuşmaya başladığımızda, birbirimizin dediği her şeyi dikkatle dinliyorduk. Genel bir sobetti. Maçlardan, onun ne kadar iyi olduğundan, dershanemizin çok yakında olduğundan ve liseden bahsetmiştik. Gitme zamanımız geldiğinde ise oldukça mutsuzdum.
Taha ile fotoğraf çekilmek için yan yana geldiğimizde nefesimi tuttum yeniden. Elini belime attı. Dokunduğu yer karıncalanırken, kucağına yığılacağımı hissettim. Bende onun belini sardım titreyen ellerim ile. Deniz birkaç poz çektikten sonra birbirimizden uzaklaştık. Deniz'in de fotoğraflarını çektim hızlıca.
"Teşekkür ederim yeniden." diyerek kocaman gülümsedim. "Yeniden hiç önemli değil." dedi aynı şekilde. Gülüşüm mümkünmüş gibi biraz daha büyüdü. "Yarın için başarılar." dedi Deniz. "Teşekkür ederim."
Deniz'in telefonu çaldığında hızlıca cebinden çıkarttı. "Yaman." diyerek mırıldandığında kafa salladım. Taha ile vedalaştıktan sonra yanımızdan ayrıldı. "Yarın için başarılar." diyerek mırıldandım bende yeniden. "Seni izliyor olacağım."
"Başarılı olacağıma emin olabilirsin." dedi tatlı bir ifade ile. Kıkırdadım bu haline. Küçük bir çocuk gibi gelmişti gözüme o anda. "Bundan eminim zaten." dedim hızlıca. "Sanırım artık ikimizin de gitmesi lazım." diyerek mırıldandım iç çekercesine. Bırakmak istemiyordum! Sabaha kadar onun yanında durup, onunla konuşabilirdim.
"Gitmeden önce rüyanı tamamen gerçekleştirelim?" dedi keyifli bir şekilde. Kaşlarım havalanırken, kollarını kaldırıp bana sarıldığında kalp krizi geçireceğimi hissettim. Siktir! Siktir kere siktir. Bayılacaktım şimdi!
Kokusu burnum dolarken, derin bir nefes çektim içime. Ve geç olmadan bende kollarımı ona sardım. Birkaç saniye sonra ayrıldık birbirimizden. "Kendine iyi bak 2 numara." dedim tatlı bir ifade ile. "Sende Dize."
Kuaför abiye teşekkür edip, onu ziyarete gelmeye söz verdikten sonra uzaklaşmaya başladık. "Dize!" diye seslendi o anda arkamızdan Taha. Hızlıca ona döndüm. Birkaç büyük adımda yanımıza geldi. "Yağmur yağacak gibi." dedi mırıldanma gibi. Üzerindeki gömleği çıkartıp, ellerime bıraktı. Gözlerim şokla açıldı. Kalbim dört nala çoktan koşmaya başlamıştı. "Sende kalsın, hasta olman iyi olmaz."
"Teşekkür ederim. Ama gerek yok. Sen hasta olursan da iyi olmaz." diyerek mırıldandım hızlıca. Gülümsedi ve kafasını iki yana salladı. "Ben içeride duracağım, ayrıca arabam var. Sende kalsa daha iyi olur."
"Teşekkür ederim." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Önemli değil." dedi ve elini ensesine atıp kaşıdı. "Bu arada, mesajlara bakacağım!"
Sonunda ayrıldığımızda otobüs durağına doğru yürümeye başladık. Gömleği üzerime geçirdim. Ne Deniz konuşuyordu ne de ben. İkimiz de yaşağımız anın şokunu yaşıyorduk. Durağa geldiğimizde şaşkınca baktık. "Bana sarıldı!" dedim heyecanla. "Sana gömleğini verdi!" diyerek konuştu Deniz aynı anda. "Elimde Vargas'ın imzalı forması var! Hem de kendi teklif etti!"
O anda aklıma gelen şeyle gözlerim kısıldı ve merakla Deniz'e döndüm. "Sence beni hatırlamış mıdır?"
Ertesi Gün - Maç Günü
Bir gün bana; bir futbolcuyu beğeneceğimi ve onunla tanışıp uzun uzun sohbet edeceğimi, sonunda bana sarılı gömleğini vereceğini söyleseler inanmazdım.
İmkansızdı çünkü.
Ama imkansız gelen tanışıp sohbet etmemiz değildi. Aniden bana sarılması ve gömleğini ellerime bırakmasıydı. Hasta olmamam için...
Çok mu düşünceliydi yoksa Yaman'ın dediği gibi aniden bana aşık mı olmuştu bilmiyorum ama gece gömlek yanımda uyumuştum.
Dün otobüste yaşadığımız her şeyin heyecanını yaşamış ve aile grubuna fotoğraflarımızı atmıştık. Aile grubu aslında tüm aile grubu değildi. Sadece dayımlar ve biz vardık. Neyse konumuz bu değildi.
Dayım ve Yankı şaşırmış ve onlara haber vermediğmiz için bizi linçlemişti. Biricik yengem ise özelden Taha ile yakıştığımıza dair mesajlar atmıştı. Yengem tabi ki de biliyordu Taha'yı. Annem de biliyordu. Sürekli ortada 'damadınız' diye geziyordum çünkü. Allah'ın bildiğini kuldan saklayacak değildim sonuçta. Tek sorun babamın bilmesi olurdu... Üstelik işlerin sarılmaya kadar ilerlediğini bile bnei birkaç sokak kovalaybilirdi. Dayımın bilmesi durumunda, ise Adana Demir'den damat getirdiğim için beni ailenin kraliçesi ilan eder ve benimle gurur duyardı. Evet, tribüncü ruhumuz dayımdan bize mirastı. Dayım buna Çarşı ile başlamış ve şimşekler ile devam etmişti. Biz ise İstanbul'a fazlasıyla uzak olduğumuz ise Şimşekler ile başlamıştık. Tek hayalimiz ise Çarşı ile devam etmekti.
Yeni Adana Stadında, oyuncuların dışarı çıkmasını bekliyorduk. Adana Demir taraftarı yine formundaydı. Besteler söylüyorlar, asla susmuyorlardı. Stadta çalan şarkılara hiç susmadan eşlik ediyorlardı. Deniz ile birlikte bizde onlara eşlik ediyorduk. Bu ortam, futbol ile alakası olmayan birçok insanı bile kendine çekerdi bence. Aç Koynunu şarkısı çalmaya başladığında Deniz ile bakıştık ve kocaman bir kahkaha attık. Herkes gibi bizde bağırarak şarkıya eşlik etmeye başladığımızda olduğumuz yerde ufak hareketler ile dans ediyorduk. Maç öncesinde alabileceğimiz maksimum verimi almıştık şuan.
On birde olan futbolcular ısınmak için sahaya çıktı. Vargas onların içindeydi ama Taha değildi. Lig başladığından beri her maçta on birde oynuyordu. Bugün olmamasını herkes garipsemişti. Açıkçası bende garipsemiştim. O pozisyonda ondan iyisi yoktu çünkü.
Maç başladığında, ilgisizce maça odaklanmaya çalışıyordum. Ama gözlerim yedek kulübesinde Taha'yı arıyordu. Onu göreceğim için aşırı heyecanlıydım. Kalp atışlarım göğüs kafesimin altından çıkmak istercesine hızlı atıyordu. Gözlerim ise istekle etrafta dolanmaya devam ediyordu. Birkaç oyuncu ısınmak için önümüze geldi. Kafamı çevirip gelmeye devam edenlere bakmaya başladım. Bakışlarım Taha'nın yeşil gözleri ile çakıştığında gülümsedim kocaman bir şekilde. Ellerim demirlere sarılmıştı. Aramızda çok fazla bir mesafe yoktu, birkaç büyük adımda tam karşımda olurdu. Birkaç büyük adımda biz yeniden sarılabilirdik... Onunda yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. Hızlı adımlarla oyuncuların ısındığı yere geldi ve tam karşımda durdu. Sol gözünü kırptığında demirlere daha sıkı tutundum.
Bu adam benim kalbime iyi gelmiyordu.
Selamlar!
Nasıl da buradayım ama?
Bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Sizleri çok seviyorum. Kendinize çok iyi bakın!