Sabah saat 11.33ü gösteriyordu telefona baktığımda.
Asla bu kadar geç saatlere kadar uyumazdım ama Karan yanımda olunca ömür boyu uyanma deseler uyanmam.
Gece birlikte yattığımız için sabah gözlerimi açtığımda yine sarmaş dolaştık. Uyandırmak istemedim çünkü o kadar güzel nefes alışverişi vardı ki..
Üstündeki o tıraş losyonu kokusu yine her zamanki tazeliğini koruyordu.
Minik bi öpücük kondurup, onu uyandırmamaya çalışarak yanından ayrıldım.
Ben kahvaltı hazırladıktan sonra uyandırmamda bir sakınca olmaz heralde.
Her çeşit kahvaltılığın ve ayriyetten patates kızartması ve sucukta pişirmiştim.
Kahvaltılıkları balkondaki masaya düzdükten sonra kuş cıvıltılarıyla ortam neşeleniyordu resmen.
Sofrada kuş sütü haricinde her şey vardı sanırım :D
Yatak odasına vardığımda Karan hala uyuyordu. Ne kadar uyandırmak istemesemde yanına yaklaşıp dudağına bir öpücük kondurdum.
Gözlerini açmadan konuşmaya başladı.
"Uyuyan güzel mi oluyorum şimdi ben"
"Öyle miymiş ya"
"Değil miymiymiş ya"
"Yani bilemedim"
"Gel yanıma özledim"
"Ama kahvaltı hazır, hadi kalk"
"Karnımı doyurmadan sana doymam lazım küçük hanım"
Sıcak gülümsemesinin ardından usulca yanına yaklaştım. Bana sıkıca sarılarak kokumu içine çekti. Daha sonra dudaklarını boynumda gezdirerek yavaş yavaş dudağıma gelmeye başladı.
Gözlerini kapadım ve dudaklarımızı birleştirdim.
Karan'la her öpüşmemizde beni sarhoş ediyordu resmen. Dudaklarının tadı o kadar güzeldi ki, kendimi kaybediyordum.
Öpüştük ve yine öpüştük, birbirlerimizin dudaklarından ruj ve hayat içererek.
Küçükken sinemalarda öpüşme sahnelerinde neden nefesimi tutardım?
Neden bacaklarımı sallar ve öpüşenlere değil de, perdede onlardan hafifçe daha yukarıda bir yere bakardım?
Ne güzel hatırlamıştım buzdan camdan vuran beyaz ışığın içinde dudaklarıma değen şeyin tadını.
Karan yavaştan dudaklarını ayırınca birbirimizden ayrıldık. Onu o kadar çok seviyordum ki, o hiç bir zaman dudaklarımdan ayrılmazsa bende ayrılmazdım.
Kahvaltı yaparken Karan gözlerini benden ayırmıyordu. Ekmeğe reçel sürüp ağzına verirken hiç olmadığı kadar mutluydu.
"Senin elinden yemek de bi ayrı güzelmiş. Hep sen mi yedirsen napsan ya"
"Yediririm aşkım, sen iste yeterki"
"Ne dedin sen?"
"Yediririm dedim"
"Ondan sonra?"
"Sen iste dedim"
"Ya güzelim ondan önce ne dedin"
"Aşkım dedim"
"Vaaaayy anasını. Bu kelimeyi hiç bu kadar güzel söyleyeni duymamıştım. Sesine kurban"
"Ya hahahah mal"
"Bir daha söyle"
"Mal"
"Lan onu değil"
"Haa, askımm"
"Lan ne güzel sesin var senin öyle"
dedikten sonra yanaklarım kızarmaya başladı. İltifata gelemiyordum hiç, direk kızarıyordum.
Karan kahkaha atarak konuşmasına devam etti.
"Birileri utandı sanki ha?"
"Birileri şımardı galibaa ha?"
"Başka şekilde de şımartabilirsin beni kabulüm yani bunu belirteyim"
"Öyle mi diyosunn, birileri doymamış bana heralde"
"Güzelim, sana doyum noktam yokki"
"Bugün hastaneye gitmiyor musun sen?"
"ANANISİKM HASTANE?? BEN ONU UNUTMUŞUM"
"Yani işe gitmeyi unutmak da ayrı bi komik ahahahah"
"Kızım harbi unutmuşum hatırlatmazsan aklıma bile gelmez"
"Ara istersen hastaneyi, izin alamaz mısın"
"Bir şeyler yapacaksak neden olmasın?"
"Yaparız bebegim ama ara önce, bir sorun çıkmasın"
"Hemen arıyorum"
Karan hastanedeki hocasını aradıktan sonra gece gelme şartıyla izin vermişlerdi.
Bütün gün boyunca birlikte olacaktık ve ben buna hiç alışık değilim.
Kahvaltı sofrasını ikimiz el birliğiyle topladıktan sonra ben yatakları yaptım o sırada Karan meyve-sebze alışverişine gitti.
Ben şu son 2 haftadır yıllık iznimi kullandığım için şuanlık kliniğe gitmiyordum. Ben işe gitmediğim için evde yalnız kalmamak adına
(bu arada hiç öyle değil kızlar, Umay karakterimiz biraz lafı dolandırıyorr)
Karan'la birlikte kalma kararı almıştık. Aslında ne kadar birbirimize uyum sağlarız bilmiyorum ama o işten gelince yemek ve ev temizliğiyle uğraşmasın diye böyle bir sonuca vardık.
"Güzelim, bi dışarı mı çıksak napsak?"
"Hava çok sıcak, görmüyor musun"
"Ee evde böyle oturacak mıyız?"
"Yaparız bir şeyler, sen merak etme"
dedikten sonra kendini bana çekip fısıldayarak konuştu.
"Ne gibi şeyler meselaa"
"Mesela ailenden bahset biraz bana, hiç bahsetmedin"
"Emrindeyim güzelim, sor"
Karan'ın anne babasını hiç görmemiştim. Daha doğrusu hiç bahsetmemişti bile. Sadece bir kız kardeşi olduğunu ve liseye yeni başladığını biliyordum. Ailesi hakkında pek bir bilgim yoktu.
"Annem ve babam eğitime çok önem veren kişilerdir Umay. Söz konusu ben ve kız kardeşim olunca onlarda akan sular durur. Kardelen bu sene Lgs sınavında iyi bir puan aldığı için İzmirde okuyor. Beni biliyorsun zaten üniversite dolayısıyla buraya geldim. Annem ve babam ise Eskişehirde yaşıyor. Teyzem ve dayım aynı zamanda amcam ve halam da yok çünkü annem de babam da ailenin tek çocuklarıymış. "
"Benimde annem ve babam Ankaradalar. Birde ablam var biliyosun zaten. Ablam o zamanın şartları dolasıyla okuyamamış annemde çok üzülmüş sonra benim okumam için kıyıda köşede para biriktirmiş. Ben üniversiteyi kazanınca lazım olur diye verdi ama ben o parayla Annem ve Babamı Umreye gönderdim. Düşün yani ne kadar biriktirmiş hahaha."
"Vay be, annenle tanışmayı çok isterim"
"Bende sizinkilerle öylee, baban ne iş yapıyor"
"İkisi de öğretmen, eğitim için verdikleri önemden anlaşılmıyor mu?"
"HHahaahah abartma"
"Yatak odasına son giden çürük yumurta!"
diyerek benden önce koşmaya başladı. İlişkimizin ilk resmi birlikteliği bugün olacaktı sanırım..
"Umay.."dedi yüzüme yaklaşarak
"Çok güzelsin biliyorsun değil mi?"
"Ay çok sıcak olmadı mı?"
"Güzelim klima açık zaten, neresi sıcak"
"Ter bastı ter"
diyerek banyoya ilerledim. Kalbim küt küt atıyordu resmen.
Banyoda üstümü çıkarıp sütyenim ve taytımla kaldım. Çamaşır makinesini çalıştırdığım için iç çamaşırlarım ıslaktı ve dar olan sütyeni giymek zorunda kalmıştım. Bu yüzden göğüslerim olduğundan daha büyük ve sıkışık duruyordu.
Kapıyı açıp Karan'ın yanına giderken gözlerini kocaman açıp bana doğru bakmaya başladı. Ben istemiyorum zannediyordu fakat içimdeki duyguları dışarıya çok fazla yansıtamıyordum.
Karan'ın yanına yaklaştıktan sonra dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Fakat öpüşmemiz şiddetlendi ve beni bırakmadı.
Ben onun omzundan tutunurken onun elleri kalçamdaydı.
Dudaklarımız ayrıldığında yavaştan üstündeki tişörtü çıkarmaya başladım. Onu o kadar çok istiyordum ki, kimse beni artık durduramazdı.
Üstünde hiç bir şey kalmamıştı.
Yatağa yöneldikten hemen sonra kucağına girdim. Boynumdan başlayıp dudaklarıma kadar yaladı beni.
Dudaklarımız birleştiği sırada ters pozisyon yapıp üstüne çıktım.
Ellerim erkekliğine yöneldi ve erkekliğinin sertliği dışarıdan bile belli oluyordu. Yavaş hareketlerle üstündeki eşofmanı çıkardım ve boxerle kaldı. Sütyenime yönelip arkasındaki kopçasını çıkardığı anda göğüslerim rahatladı.
Ağzını göğüslerime götürüp bir bebek edasıyla emmeye başladı.
Arada inlemelerim hoşuna gidiyor olsa gerek, daha da hızlanıyordu.
"Ön sevişme yetmez mi be kızım, içine girmek istiyorum"
Sorusuna cevap vermedim.
O sırada elleri boxerine yöneldi ve yatağın bir köşesine attı.
Artık saf haliyle gözlerimin karşısındaydı.
Ellerimi eline alıp dokunmamı sağladı.
Hiç beklemediğim bir anda refleks olarak erkekliğine ağzımı götürdüm ve ucunu yalamaya başladım. Kafasını arkaya doğru götürüp 'güzel kızım' diye inliyordu.
Tümünü ağzıma sokup boğulmama ramak kala ağzımdan çıkardım.
O erkekliğine tükürüp daha kaygan bir hale getirmeye uğraşırken bende yatağa yöneldim.
Yanıma yaklaştığında ağzım kulaklarımda sakin bir şekilde gülümsüyorum.
Sırt üstü yatıp külodumu çıkarmasını beklerken birden zil çaldı.
Ani panikle ikimizde korkudan ayağa kalktık.
"Açma Karan, devam edelim nolur"
"Mercekten bakıp geliyorum bebegim, sen kal burda"
dedikten sonra gitmesiyle gelmesi bir oldu.
Hızlıca üstüne siyah eşofmanını ve beyaz tişörtünü geçirirken konuşmaya başladı.
"Giyin güzelim, Merveyle Onur kapıdalar"
"Ne?"
Ani hareketlerle ben giyinirken zil bir kez daha çaldı.
Karan kapıyı açtı ve birden bir ses geldi.
"SÜRPRİİİZZZZ!"