Çakmak (BxB)

By 23WhoAmI23

177K 12.8K 12.1K

Kapalı bir kutu gibi olan Akın Tetikçi, Oğuz'u gördüğü ilk andan itibaren kalbindeki boşluğu dolduracak kişiy... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
Final

75

813 55 85
By 23WhoAmI23

*Birkaç gün sonra*

*Yazar'dan*

Geçen birkaç günün ardından durumu oldukça iyiye giden Oğuz nihayet hastaneden taburcu edilmişti. Hastanede geçirdikleri süreçte polisler gelmiş ve önce Oğuz'un sonrasındaysa daha önce almalarına rağmen bir kez daha Akın'ın ifadelerini almıştı. İfadelerin alınmasından sonra toplanan kanıtlarla verilen ifadelerin birleştirilmesiyle beraber Metin ve arkadaşları tutuklanmıştı.

Bundan sonrasıysa polise kalmıştı.

İki genç Metin ve diğerlerinin tutuklanmasıyla rahat bir nefes almışlardı. Özelliklede Metin'i gördüğü yerde parçalamak isteyen Akın onun yakalanmasıyla oldukça rahatlamıştı.

Gelen bu güzel haberden sonrasında Oğuz'un taburcu olabileceğini öğrendiklerinde hiç vakit kaybetmeden harekete geçmişlerdi.

Oğuz'un taburcu olabileceğini duymalarıyla beraber Canan ve Özlem hiç istemeseler de geri dönmek zorunda oldukları için geri dönmüşlerdi.

Böylece dört genç birlikte hastaneden ayrılıp yurda gelmişlerdi.

Emir ve Batuhan, Oğuz ve Akın ikilisini yalnız bırakarak kendi odalarına gitmişlerdi.

Akın'sa Oğuz'u bir an olsun gözünün önünden ayırmaya katlanamadığı için onun yanından bir an olsun ayrılmıyordu.

Utanmasa Oğuz'un elinden tutacak ve onu küçük bir çocuk gibi gittiği her yere sürükleyecekti.

"Olmaz dedim Oğuz. Beraber yatmayacağız."

Akın'ın dudaklarından çıkanlar Oğuz'un üzgünce kaşlarını çatmasına neden olurken Akın yüzündeki ciddi ifadeyi korudu çünkü eğer ciddiyetini bir kez kaybederse bir daha asla Oğuz'a hayır diyebileceğini sanmıyordu.

Üstelik Akın'da Oğuz olmadan uyumak istemiyordu ama Oğuz'la uyursa ona zarar vermekten korkuyordu.

"Ama-"

Akın, Oğuz'un araya girmeye çalışmasıyla beraber başını küçük bir hareketle iki yana salladı ve doğrudan Oğuz'un gözlerinin içine baktı.

"Aması falan yok mavişim. Benim ne kadar deli yattığımı sende en az benim kadar iyi biliyorsun ve ben fark etmeden sana zarar verebilme ihtimalimi göze alamam. Sen tamamen iyileşene kadar ayrı ayrı yatacağız."

Akın'ın söylediklerini duyan Oğuz küçük bir çocuk gibi suratını asıp bakışlarını Akın'dan çektiğinde Akın onun bu tatlı görüntüsü karşısında hafifçe gülümsemekten kendini alıkoyamadı.

Sanki karşısında kocaman yetişkin bir adam yokmuş da, annesi istediği çikolatayı almamış küçük bir çocuk var gibiydi.

Akın'ın gözlerinin önüne Oğuz'un küçük yaştayken nasıl görünebileceğine dair ihtimaller gelirken yüzündeki gülümsemenin büyümesine engel olamadı ve yavaşça ilerleyerek az önce tekrardan iki yatak haline getirdiği yataklardan Oğuz'un oturduğu yatağın kenarına oturdu.

"Gökgöz'üm..."

Oğuz duyduğu hitap şekliyle bakışlarını yavaşça Akın'a çevirdiğine yüzünde hala huysuz bir çocuğun yüzünde oluşan ifadelerden bir benzeri vardı. Akın onun bu haline gülümserken yüzünde oluşmuş olan şefkatli ifadenin farkında değildi.

Oğuz'sa karşısındaki adamın yüzündeki şefkatle beraber vücuduna yayılan sıcak bir hissin etkisiyle kendini inanılmaz bir şekilde sakinleşmiş ve gevşemiş hissetmeye başlamıştı.

Oğuz'un yüzündeki bu üzgün ifadeye dayanamayan Akın ona yaklaşarak elini Oğuz'un yanağının üzerine yerleştirdi ve hafifçe yanağını okşadı.

"Bende en az senin kadar seninle uyumayı özledim ama yapamayız mavişim. Gece fark etmeden yeni yeni iyileşmeye başlayan yarana vurursam ne olacak? Canının yanma sebebi olursam ne yaparım ben? Hım? Hadi asma yüzünü daha fazla, lütfen."

Oğuz yüzünü yana çevirip dudaklarını Akın'ın yanağının üzerindeki elinin iç tarafına bastırdıktan sonra yanağını tekrar Akın'ın avucuna yaslayarak bakışlarını karşısındaki içlerinde kaybolmak istediği iki kara deliğe çevirdi.

Oğuz'un ona bakmasıyla beraber onun maviş gözlerindeki özlem duygusuyla karşı karşıya kalan Akın istemsizce derin bir nefes alarak iç çekti.

"Ama çok özledim seni Kara'm. Hastaneden çıktığımızdan beri doğru düzgün sarılmıyorsun bile bana. Öpmek istediğimde de hep kendini geri çekiyorsun. Karnımdan bıçaklandım, dudaklarımdan değil."

Akın, Oğuz'un söyledikleriyle beraber boştaki elini de Oğuz'un diğer yanağının üzerine yerleştirdi ve bakışlarını avuçlarının içindeki güzel yüzün üzerinde dolaştırdı.

"Oğlum anlasana öpersem dayanamam, tutamam kendimi ve işler hiç istemediğimiz bir noktaya kayabilir."

Oğuz duydukları karşısında kaşlarını çatarken ellerini Akın'ın yüzündeki ellerinin bileklerine yerleştirip Akın'ın kollarına tutundu ve başparmaklarıyla Akın'ın ellerinin üzerini okşadı.

"Tutma o zaman güzelim."

Akın, Oğuz'un bakışları karşısında günlerdir ayakta tutmayı başardığı direncinin dayandığı duvarların çatırdadığını ve her an yerle bir olacağını hissederken kalan son gücüyle direnmeye devam ederek zorlukla yutkundu.

"Oğuz..."

Akın devam edemeyerek sessiz kaldığında Oğuz, Akın'ın bileklerini tutan elleriyle onun ellerini yüzünden uzaklaştırdıktan sonra Akın'ın bileklerini tutmaya devam ederek oturduğu yerden ileri kayıp Akın'a yaklaştı.

Akın, Oğuz'dan gelen ani atak karşısında duraksarken Oğuz hiç vakit kaybetmeden aralarındaki kısalmış mesafeyi daha da kısaltmak için öne doğru eğilip yüzünü Akın'ın yüzüne yaklaştırdı.

İki gencin hızlanmış olan nefeslerinin birbirlerinin yüzlerine çarpacak kadar yakın olan yüzleri ikisinin de duraksamasını sağlarken Oğuz bakışlarını kısa bir anlığına Akın'ın dudaklarına indirdikten sonra tekrar Akın'ın gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Kara'm... Seni öpmeme izin ver lütfen."

Akın karşısındaki adamın yalvarırcasına çıkan sesiyle beraber direncinin ayakta kalan son duvarını da kendi elleriyle yıktı.

"Kahretsin..."

Akın'ın dudaklarından çıkan fısıltıyı tam olarak duyamayan Oğuz kısa bir anlığına duraksadığı sırada Akın bileklerini Oğuz'un ellerinin arasından kurtararak kollarını Oğuz'un boynuna doladı ve dudaklarını Oğuz'un dudaklarının üzerine bastırdı.

Oğuz, Akın'ın beklenmedik bu hareketi karşısında çok kısa bir anlığına şaşkınlıktan tepki vermemiş olsa da kendini toparlaması ve kollarını Akın'ın beline sararak onu kendine çekmesi uzun sürmemişti.

Akın'sa Oğuz'un onu kendine çekmesi karşısında zerre kadar direniş göstermeden ona doğru yaklaşmıştı.

Ancak Oğuz için bu yakınlıkta yeterli değildi.

Günlerdir yan yana olmalarına rağmen hiçbir şekilde temas etmemiş olmaları Oğuz'un büyük bir özlem içerisinde kavrulmasına neden olmuştu. Aynı şey Akın için de geçerliydi ama Akın duygularını kontrol etme konusunda Oğuz'dan daha iyi olduğu için özlemini içinde saklayabilmişti.

Şimdiyse günlerdir çektikleri özlemi öpüşerek gidermeye çalışıyorlardı ancak bu ikisi için de yeterli gelmiyordu.

Oğuz öpüşmeye devam ederek öne doğru eğilip kollarını tamamen Akın'ın bedenine sardı ve onu kucağına çekmeye çalıştı. Oğuz'un bu çabasını fark eden Akın daha az önce itiraz eden o değilmiş gibi anında Oğuz'un bu isteğine itaat etti ve bacaklarını iki yana açarak dizlerini yatağa yaslayıp Oğuz'un kucağına oturdu.

Oğuz nihayet günler sonra tekrardan hissedebildiği bedenden gelen sıcaklıkla daha da şehvete kapılırken ellerini Akın'ın üzerindeki tişörtün eteklerinden içeri soktuğunda Akın istemsizce kendini Oğuz'a bastırarak derince inledi.

Oğuz bu inleme ve temas karşısında bir inlemeyi dudaklarından salarken ellerini Akın'ın üzerindeki tişörte getirerek Akın'ın tişörtünü çıkartmasını sağladı.

Akın'ın tişörtünü çıkartan ayrılmak zorunda kalan dudakları karşısında Akın'ın zihni biraz olsun kendine geldiğinde nasıl bir durumda olduklarını fark ederek duraksadı. Kafası karışmış bir şekilde ne yapacağını bilemez bir haldeyken ona doğru uzanıp öpüşmeye devam etmek isteyen Oğuz'a kararsız gözlerle baktı.

"Oğuz-"

Oğuz'sa Akın'ın konuşmasına izin vermeden kendi üzerindeki tişörtten de kurtulduktan sonra ellerinden birini Akın'ın ensesine yerleştirerek onu kendine çekip bir kez daha dudaklarını birleştirdi. Akın ilk başta kendini geriye çekmeye çalışsa da kendini tekrar Oğuz'un öpüşüne kaptırması çok uzun sürmemişti.

İkili bu yoğun arzu dolu öpüşme sırasında kendilerini kaybederken odanın içinde yankılanan inlemelerinin ses seviyesi her geçen saniye yükseliyordu.

Oğuz'un ellerini Akın'ın çıplak bedeninde dolaşırken Akın'da boş durmuyor ve kendini Oğuz'a bastırarak sürtünüyordu.

İki genç zevkin basamaklarını hızlı hızlı tırmandıkları sırada Oğuz'un ellerinden birinin pantolonunun bel kısmından içeri girmesiyle beraber kendine gelen Akın hareket etmeyi keserek zorlukla dudaklarını Oğuz'un dudaklarından ayırdı.

"İşte... Tam da... Bu yüzden seni öpmüyordum..."

Akın'ın nefes nefese çıkan sesiyle beraber Oğuz hafifçe gülerken dilini öpüşmekten dolayı ıslanmış ve kızarmış olan dudaklarının üzerinde gezdirdikten sonra konuştu.

"Valla ben hiç pişman değilim. Sen pişman mısın yoksa?"

Akın nefeslerini düzenlemeye çalışarak yutkunurken başını iki yana salladı ve Oğuz'un ensesinde birleştirdiği ellerini çözerek yavaşça onun ensesindeki saçlarla oynamaya başladı.

"Kesinlikle hayır. Pişman falan değilim ama-"

Oğuz, Akın'ın cümlesine devam etmemesi için öne atılıp hızlıca Akın'ın dudaklarını bir öpücük bırakıp geri çekildi ve kaşlarını kaldırarak gülümsedi.

"Aması falan yok güzelim. Pişman değilsen sorun yok demektir."

Akın, Oğuz'un yaptığına karşılık güldükten sonra kendini bile isteye Oğuz'a bastırdıktan sonra bakışlarını Oğuz'un gözlerinden ayırmadan kaşlarını kaldırarak konuştu.

"Bazı şeylerimiz öyle demiyor ama Oğuz Efendi."

Akın'ın söyledikleri karşısında Oğuz umursamazca omuzlarını silkti ve kollarını Akın'ın beline dolayarak çenesini onun çıplak göğsünün ortasına yasladı.

"Şu anda benim için önemli olan son şey o."

Oğuz'un söyledikleriyle Akın'ın kaşları şaşkınlıkla havalandı.

"Öyle mi?"

Oğuz, Akın'ın şaşkınca sorduğu soruyu başını hafifçe onaylarcasına sallayarak yanıtladı.

"Hıhım."

Akın ellerinden birini Oğuz'un ensesinden yukarı kaydırarak onun saçlarının arasına daldırdı ve yavaşça Oğuz'un saçlarını geriye tararken konuştu.

"Neymiş peki senin için önemli olan?"

Akın'ın sorusuyla beraber Oğuz başını yasladığı yerden kaldırdı ve sırtını dikleştirerek Akın'ın gözlerinin içine bakarken ellerinden birini kaldırıp Akın'ın yanağının üzerine yerleştirdi.

"Şu anda baktığım iki kara gözün sahibi benim için bu dünya üzerindeki en önemli şey ve ben bu gözlerin sahibi hep böyle gülümseyerek bana baksın diye her şeyi yapabilecek bir adamım."

Akın duydukları karşısında yüzündeki gülümsemenin büyümesine engel olamazken alt dudağını dişlerinin arasına alıp kısa bir süreliğine ısırdıktan sonra daha fazla dayanamayarak bir kez daha öne atıldı ve dudaklarını Oğuz'un dudaklarının üzerine bastırdı.

İki genç bir kez daha öpüşmeye başladıklarını bu öpüşmeleri ilkine oranla daha kısa sürmüştü.

İkili bir süre sonra nefes nefese birbirlerinden ayrıldıklarında Akın, Oğuz'un kucağından kalkmak için hareketlendi ve Oğuz bu kez ona engel olmadan onu serbest bıraktı.

Akın, Oğuz'un onu serbest bırakmasıyla beraber gülümseyerek Oğuz'un kucağından indiğinde Oğuz üzüntüyle ona bakıyordu. Oğuz'un ona olan bu üzgün bakışlarının farkında olan Akın bakışlarını ondan ayırmadan yataktan indi ve öne doğru eğilip ellerini Oğuz'un üzerindeki eşofmanın bel kısmına yerleştirdi.

Oğuz beklemediği bu hareket karşısında şaşkınlıkla kalakaldığı sırada Akın gülümsemeye devam ederek yüzünü Oğuz'un yüzüne yaklaştırdı.

"Seni bu halde bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi mavişim?"

Oğuz şaşkınca Akın'a bakakaldığı sırada Akın onun bu durumu karşısında gülümsemeye devam ederek parmaklarını eşofmanın belinden içeri soktuğunda Oğuz zorlukla yutkunmuştu.

"Kalçanı kaldır."

Oğuz duyduğu emreden ses tonuyla üzerindeki şaşkınlıktan arınırken itaatkâr bir biçimde elleriyle yataktan destek alarak yavaşça kalçasını kaldırdı.

(^_^) Bu işaretten sonra olacakları hatırladığınızı umuyorum... ^^ 

Akın, Oğuz'un bu itaatkâr halleri karşısında daha da cesaretlenirken bir an bile duraksamadan Oğuz'un eşofmanıyla iç çamaşırını aynı anda aşağı indirdi ve Oğuz'un ayaklarından çıkartıp kenara attı.

Akın'ın üzerindekileri çıkartmasıyla beraber Oğuz'un çoktan sertleşmiş olan cinsel organı özgürlüğünü ilan ettiğinde Oğuz sertçe yutkundu.

"Akın-"

Akın elindekileri yatağın kenarından aşağı attıktan sonra hiç duraksamadan elini Oğuz'un serbest kalan cinsel organının üzerine yerleştirip can yakmayacak bir sıkılıkta kavradığında Oğuz başladığı cümleye devam edememişti.

Akın elini Oğuz'u çıldırtacak bir yavaşlıkta hareket ettirirken bakışlarını alt dudağını dişlerinin arasına almış bir şekilde hızlanmış nefesleriyle ona bakan Oğuz'a çevirdi ve gülümsedi.

"Seni sürmemi mi istersin yoksa ağzımı mı tercih edersin mavişim?"

Oğuz, Akın'ın konuşmasıyla beraber duraksayarak bakışlarını ona çevirdiğinde bir anlığına beyni duyduklarını algılayamamıştı.

"Sürmek?"

Akın, Oğuz'un duraksadığını belli eden sorusuyla beraber gülümseyerek öne doğru eğildi ve yüzünü Oğuz'un yüzüne yaklaştırdı.

"Ata biner gibi oturacağım kucağına. Anlamadın mı?"

Oğuz duyduklarıyla beraber sertçe yutkundu ve başını hafifçe onaylarcasına salladı. Akın'ın hareket eden eli yüzünden duyduklarını algılaması öncekine oranla oldukça yavaştı.

"A-Anladım ama birden bire olunca... Ne bileyim..."

Oğuz'un söyledikleri karşısında Akın öne doğru eğilip dudaklarını Oğuz'un dudaklarına bastırıp derin bir öpücük bıraktıktan sonra elini Oğuz'un cinsel organından çekip doğruldu.

"Sana öpersem dayanamam demiştim."

Oğuz sessizce Akın'a bakarken Akın komodinin çekmecesini açıp içinden kayganlaştırıcı losyonu aldı ve losyonu yatağın üzerine attıktan sonra hızlıca pantolonunun düğmesini açıp iç çamaşırıyla beraber pantolonunu da çıkartıp bir kenara attı.

Oğuz karşısındaki görüntüyü hipnotize olmuş biri gibi gözünü kırpmadan izlerken Akın yatağın diğer ucuna geçerek hemen Oğuz'un karşısına oturdu ve az önce yatağa attığı kayganlaştırıcı losyona uzandı.

Oğuz, Akın'ın yatağa oturmasıyla beraber ona doğru hareketlenmeye çalıştığında Akın bir bacağını ileriye doğru uzatıp ayağını Oğuz'un kucağına koydu ve onun hareket etmesini engelledi.

"Şovumun tadını çıkart Oğuz çünkü iyileşene kadar beni bir daha bu halde göremeyeceksin."

Oğuz'un bakışları kısa bir anlığına hemen cinsel organının yanındaki ayağa kaydığı sırada Akın hareketlenerek ayağını kendine çekti ve bacaklarını aralayarak eline kayganlaştırıcı losyondan döktü.

Akın'ın ayağını çekmesiyle beraber Oğuz'un bakışları ona döndüğünde gördükleri karşısında nutku tutuldu ve tekleyen kalbiyle beraber öylece Akın'a bakakaldı.

Akın'sa Oğuz'un onu izleyen gözleri eşliğinde kayganlaştırıcının kapağını kapatarak kenara attı ve elini araladığı bacaklarının arasında kalçasına doğru yönlendirdi.

Akın'ın bu hareketini fark eden Oğuz sertçe yutkunurken istemsizce ellerini Akın'a doğru uzattı.

"Akın ben... Ben yapayım..."

Bakışları Akın'ın elini takip eden Oğuz'un söyledikleriyle beraber Akın elini geriye çekerek Oğuz'un dikkatini yüzüne vermesini sağladıktan sonra başını iki yana salladı ve ciddi gözlerle Oğuz'a baktı.

"Bunu sen istedin Oğuz. Sana dayanamam demiştim. Şimdi zorlanma sırası sende. Eğer benim isteğim dışında hareket edersen anında kalkıp banyoya giderim. Tamam mı?"

Oğuz, Akın'ın itiraz istemediğini belli eden ses tonuyla beraber itaatkâr bir biçime başını onaylarcasına salladığında Akın hafifçe gülümseyerek bacaklarını dizlerinden büktü ve topuklarını kalçalarına yaklaştırarak Oğuz'a oldukça güzel bir görsel şölen sundu.

Oğuz öne doğru atılıp Akın'ı altına alma isteğine zar zor sahip çıkarken ellerini sıkıca yumruk haline getirmiş, gözlerini kırpmadan büyük bir dikkatle Akın'ın hareketlerini izliyordu.

Akın'sa Oğuz'u oldukça zor bir durumda bırakmanın verdiği hazla beraber bir dirseğini yatağa yaslayıp oradan destek alırken kayganlaştırıcı losyonun olduğu elini iki bacağının arasından deliğine götürdü ve yavaşça kendini hazırlamaya başladı.

Bunu ilk kez yapıyor olması bir yana bunu Oğuz'un karşısında onu izleyerek yapıyor olması Akın'ın utanmasına neden olsa da bir yandan da tarifini yapamayacağı duyguları hissetmesine neden oluyordu.

Yine de bu utanç duygusu onu durdurmaya yetmedi.

İçindeki tüm utangaçlığı bir kenara attı ve bacaklarını biraz daha aralayarak yaptığı şeyi yapmaya devam etti.

Akın kısa sürede kendini hissettiği zevkin kollarına teslim ettiğinde ve dudaklarından çıkan kısık inlemeleri serbest bıraktığında Oğuz karşısındaki bu görüntüyü asla unutamayacağının farkındaydı.

Hatta öyle ki hafızasını kaybetse bile bu görüntüyü unutamayacağından neredeyse yüzde yüz emindi.

Karşısındaki görüntü öylesine baştan çıkartıcı ve şehvet doluydu ki Oğuz kendine dokunmasına gerek kalmadan bile doruğa ulaşabilecek bir haldeydi.

Akın'sa Oğuz'un durumunun gayet farkında bir şekilde yaptığı şeyi yapmaya devam ediyordu. Hatta öyle ki Oğuz'un dokunmaya aç olan bakışları onu daha fazla tahrik ediyordu.

"Kara'm..."

Oğuz'un dudaklarından ihtiyaçla yalvarırcasına çıkan kelimeyle birlikte Akın elinin hareketini keserek gülümsedi ve doğrularak dizlerinin üzerine oturduktan sonra kenara bıraktığı kayganlaştırıcı losyonu alarak Oğuz'a yaklaştı.

Oğuz bakışlarını bir an olsun Akın'dan ayırmazken Akın bir bacağını Oğuz'un bacaklarının üzerinden yana atarak Oğuz'un bacaklarının üst kısmına oturdu ve elindeki kayganlaştırıcı losyondan bir miktar daha eline dökerken konuştu.

"Kurallara uymamışsın mavişim."

Oğuz duydukları karşısında afallarken bakışlarını Akın'ın yüzünden ayırmadı. Akın hangi kuraldan bahsediyordu ve Oğuz nasıl o kurala uymamıştı?

"Ne kuralı?"

Akın, Oğuz'un saf bir şaşkınlıkla sorduğu soru karşısında kayganlaştırıcı losyonun kapağını kapatarak bakışlarını Oğuz'a çevirdi ve bakışlarıyla Oğuz'un cinsel organını işaret etti.

"Bana sormadan hareket etmişsin."

Oğuz'un bakışları Akın'ın işaret ettiği yere döndüğünde farkında olmadan ellerini cinsel organına götürdüğünü gördü ve şaşkınca ellerini oradan çekti.

Akın, Oğuz'un aniden ellerini çekmesiyle beraber onun farkında olmadan hareket ettiğini anlayarak hafifçe güldü.

"Ama bir seferliğe mahsus seni affedeceğim hayatım."

Akın'ın konuşmasıyla beraber Oğuz bakışlarını Akın'a çevirdiğinde Akın bakışlarını Oğuz'un gözlerinden ayırmadan elini Oğuz'un cinsel organına götürdü ve yavaşça elindeki kayganlaştırıcıyı Oğuz'un cinsel organına yaymaya başladı.

Oğuz, Akın'ın temasıyla beraber kasılıp kalırken Akın kısa sürede kayganlaştırıcıyı Oğuz'un cinsel organının tamamına yaydı ve daha sonra dizlerinin üzerinde yükselerek Oğuz'a yaklaşıp cinsel organı deliğine hizaladı.

Oğuz'un elleri iki yanından sıkıca yatak örtüsünü kavrarken Akın bakışlarını Oğuz'un gözlerinden ayırmadan onun gözlerinin içine baka baka yavaşça Oğuz'un kucağına oturduğunda Oğuz bir anlığına aklını yitireceğini sanmıştı.

Akın bir süre öylece durup alışmayı beklerken Oğuz'un ellerinin yatak örtüsünü sıktığını fark edince ellerini uzatıp Oğuz'un ellerinin bileklerini kavradı ve onun ellerini yataktan çekip kendi belinin iki yanına götürdükten sonra yüzünü Oğuz'un yüzüne yaklaştırarak gülümsedi.

"Sıkıca tutunacağın şeyin yatak değil, ben olmasını tercih ederim mavişim."

Akın'ın yaklaşmasıyla beraber Oğuz daha fazla dayanamayarak öne atıldı ve ikili tekrar öpüşmeye başladı.

Birbirlerini delicesine öpen iki genç hatırı sayılır bir süre boyunca öpüşmeyi sürdürdükten sonra birbirlerinden zorlukla ayrıldılar ve Akın anında hareket etmeye başladı.

Akın'ın her hareketi Oğuz'u çileden çıkartırken Akın kendini geriye atarak ellerini yatağa yaslayıp hızını arttırdığında odanın tamamında iki gencin derin inlemeleri yankılanıyordu.

İkili her geçen saniye git gide yükselirken Oğuz ellerinden birini Akın'ın belinden çekerek onun cinsel organına yerleştirdi ve elini ritmik bir şekilde hareket ettirmeye başladı.

Oğuz'un bu hareketiyle zevkin doruklarına ulaşan Akın dudaklarından fırlayan yüksek sesli inlemeye engel olamadı.

"Ah! Oğuz!"

Akın'ın inlemesine Oğuz'da benzer bir inlemeyle cevap verdi.

"Akın!"

Akın hareket etmeye devam ederken zorlukla konuştu.

"Sınırdayım!"

Oğuz'da onaylarcasına başını salladı.

"Bende! Bende sınırdayım!"

Akın duyduklarıyla beraber doğruldu ve ellerini Oğuz'un boynunun iki yanına yerleştirerek tekrar dudaklarını birleştirdikten sonra bu şekilde hareket etmeye devam etti. Geçen birkaç dakikanın ardından ikisi de aynı anda doruğa ulaştıklarında Akın nefes nefese oturduğu yerde kalarak alnını Oğuz'un omzuna yasladı.

Oğuz'da tıpkı Akın gibi alnını onun omzuna yaslayarak hızlanmış olan nefeslerini düzenlemeye çalıştı.

"Çok hoşuma gitti."

"Hım?"

Akın'ın mırıldanır bir biçimde sorgulamasıyla beraber Oğuz gülümsedi ve Akın'ın omzuna bir öpücük kondurarak geriye çekildi.

Oğuz'un geri çekilmesiyle beraber başını yasladığı yerden kaldırmak zorunda kalan Akın bakışlarını Oğuz'a çevirdi.

"Otoriter halin... Çok hoşuma gitti. Hele emir verirken ki yüz ifaden... Anlatılmaz yaşanır cinsten bir şeydi gerçekten."

Oğuz'un söyledikleriyle beraber yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamayan Akın dikkatini hala içinde olan cinsel organdan çekerek Oğuz'un gülümseyerek ona bakan yüzüne verdi.

"Senin de otoriter hallerin benim çok hoşuma gidiyor mavişim."

Akın'ın söylediklerini duyan Oğuz'un yüzündeki gülümseme büyüdü ve Oğuz kollarını Akın'ın beline doladı.

"Bunu da değişmeli yaparız o zaman."

Akın kollarını Oğuz'un boynuna dolarken yüzünü Oğuz'un yüzüne yaklaştırdı. İki gencin yüzlerinin arasındaki mesafe oldukça azdı ama ikisi de bu durumdan oldukça memnundu.

"Bu teklife asla hayır demem."

İki genç birbirlerine bakarlarken yavaşça dudaklarını birleştirip naif bir şekilde kısaca birbirlerini öptükten sonra geri çekildiklerinde Oğuz hafifçe güldü.

"Akın."

Oğuz'un gülmesine anlam veremeyen Akın merakla kaşlarını kaldırdı.

"Efendim mavişim?"

Oğuz ellerinden birini kaldırıp avucunu Akın'ın yanağına yasladıktan sonra gülümseyerek Akın'ın gözlerinin içine baktı.

"Biraz daha kalkmazsan ikinci tura ihtiyacımız olacak."

Akın duyduklarıyla aniden yüzünü geriye çekti. Dikkatinin tamamını Oğuz'a verdiği için kısa bir süreliğine hala içinde olan organı unutmuştu ve Oğuz'un bir anda ona bunu hatırlatması nedenini bilmediği bir şekilde utanmasına neden olmuştu.

İçindeki utanç duygusuyla kalkmak için hareketlenirken konuştu.

"O zaman duş alsak iyi olacak."

Oğuz başını onaylarcasına salladı ve kalkmaya hazırlanan Akın'ı serbest bıraktı.

"Bence de."

Akın, Oğuz'un onu serbest bırakmasıyla beraber kalkmak için hareketlenecekti ki aklına gelenlerle duraksayıp bakışlarını Oğuz'a çevirdi.

"Sen burada bekle. Ben gidip su geçirmez bandajı getireyim. Yarana su değmemesi lazım, biliyorsun. Ondan sonra beraber duşa gireriz, olur mu?"

Oğuz bir kez daha Akın'ın söylediklerini başıyla onayladığında Akın yavaşça oturduğu yerden kalktı ve bu ikisinin de derince inlemesine neden oldu.

Akın yataktan inip Oğuz'a arkasını döndükten sonra dolabın yanına ilerledi ve bahsettiği su geçirmez bandajı almak için dolabın kapaklarını açtı.

Oğuz'sa Akın tüm bunları yaparken onu izlemeyi sürdürdü.

Akın arkası Oğuz'a dönük bir şekilde su geçirmez bandajı aradığı sırada Oğuz'un bakışları istemsizce Akın'ın çıplak kalçalarına döndü ve az önceki birleşmelerinden arta kalan beyaz sperm kalıntılarının Akın'ın kalçalarının arasından bacaklarına doğru aktığını gördü.

Ve bu görüntü Oğuz'u çıldırtacak kadar güzeldi.

Oğuz'un bu halinden bihaber olan Akın'sa bulduğu su geçirmez bandajı alarak hızlıca arkasına döndü.

"Buldum işte- Oğuz?"

Oğuz'un bakışlarını görmesiyle beraber duraksayan Akın şaşkınca olduğu yerde kalakaldığında Oğuz sertçe yutkunarak bakışlarını zorlukla Akın'ın yüzüne çevirdi.

"Kara'm... Sanırım ben çoktan ikinci tura geçtim."

Akın'ın derin bir nefes alıp hafifçe gülerken bakışlarıyla tekrardan sertleşmiş olan Oğuz'un cinsel organını işaret etti.

"Fark ettim onu."

Akın, Oğuz'un istekli bakışları altında elindeki su geçirmez bandajla Oğuz'un yanına gitti ve elindeki komodinin üzerine bıraktıktan sonra elini uzatarak Oğuz'un cinsel organını kavrayıp onu tekrar hazırlamaya başladı.

"O zaman geçelim bakalım, ikinci turumuza..."

Oğuz heyecanla Akın'ın yapacaklarını izlerken Akın oraya doğru eğilerek Oğuz'un cinsel organını dudaklarından içeriye misafir etti ve kısa sürede Oğuz'u hazırladıktan sonra tekrar Oğuz'un kucağına yerleşip az önceki gibi hareket etmeye başladı.

Ancak bu kez hareketleri yorgunluktan olsa gerek öncekine oranla daha yavaştı ve Oğuz'un bu yavaşlığa dayanabilecek gücü yoktu.

Akın'sa Oğuz'u çıldırttığının farkında olmayarak hareket etmeye devam ediyordu.

Oğuz her ne kadar kendini tutmaya çalışsa da daha fazla dayanamayarak aniden öne atıldı ve Akın'ı belinden tuttuğu gibi yerlerini değiştirdi.

Sırtı aniden yatakla buluşan Akın şaşkınca hemen üzerindeki Oğuz'a bakarken Oğuz'un hareket etmeye başlamasıyla zorlukla konuştu.

"Oğuz! Ah! Dur! D-Dikişlerin- Ah! "

İnlemeleri arasında konuşmaya çalışan Akın'ı susturmak isteyen Oğuz öne doğru eğilip dudaklarını Akın'ın dudaklarına bastırdığında Akın daha fazla dayanamadı ve kendini Oğuz'a teslim ederek kollarını onun boynuna dolayıp Oğuz'un öpüşüne karşılık vermeye başladı.

(^_^)  

İki genç kısa sürede sona ulaştıklarında kendine gelen Akın, Oğuz'u dikkatlice üzerinden ittirdiğinde Oğuz itirazsız bir şekilde geriye çekildi.

Nefes nefese odanın tavanını izleyen Akın öfkeyle kaşlarını çattı.

"Geri zekâlı..."

Akın'ın kısık sesini duyan Oğuz şaşkınca bakışlarını Akın'a çevirdiğinde ve onun çatılmış kaşlarıyla öylece yattığı görünce dudaklarından çıkan şaşkın nidaya engel olmamıştı.

"Ne?"

Akın öfkeyle başını yana çevirdikten sonra Oğuz'un onun yakınında olan bacağına çokta can yakmayacak bir şekilde vurdu ve bu kez daha yüksek sesle konuştu.

"Geri zekâlı!"

Oğuz, Akın'ın ona vurmasıyla beraber şaşkınlıkla öylece kalakaldığında neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Kara'm-"

Akın, Oğuz'un konuşmaya çalışmasıyla beraber yattığı yerden doğruldu ve bakışlarını Oğuz'a çevirmeden elini kaldırdı.

"Sus."

Oğuz, Akın'ın onun susturmasıyla sessizleşirken Akın bakışlarını Oğuz'a çevirerek havadaki elini indirdi ve çattığı kaşlarıyla Oğuz'a bakarken konuştu.

"Sakın sesini çıkartma ve kıpırdama."

Oğuz sırtını arkasındaki duvara yaslayarak sessiz kaldığında Akın dizlerinin üzerinde ona yaklaştı ve öne doğru eğilerek Oğuz'un karnındaki bandajı hafifçe kaldırdı.

Oğuz tam da o anda Akın'ın neden ona kızdığını anlarken Akın bandajın üzerinde az da olsa bir kan izi olduğunu görmesiyle beraber öfkeyle nefesini dışarı verdi.

"Şeytan diyor sok şuraya parmağını geri kalan günlerini hastanede geçirmek zorunda kalsın ama kıyamıyorum. Kahretsin ki kıyamıyorum."

Oğuz ebeveyni tarafından azarlanacağını bilen bir çocuk misali duydukları karşısında sessizliğini korurken Akın açtığı bandajı dikkatlice kapattıktan sonra doğrularak dizlerinin üzerinde yatağa oturdu ve işaret parmağını Oğuz'a doğrultarak tehdit edercesine konuştu.

"Eğer bir daha böyle bir şey yaparsan Oğuz sana yemin olsun ki önümüzdeki bir yıl boyunca değil beni öpmek, elimi dahi tutamazsın. Anladın mı?"

Oğuz duyduklarıyla beraber dehşete düşerken konuşmak için dudaklarını araladı.

"Kara'm ben özür-"

Akın kaşlarını çatmaya devam ederek bakışlarını Oğuz'dan çekti ve elini açarak Oğuz'u susturduktan sonra konuştu.

"Özür dileme. Şu anda çok öfkeliyim. O yüzden özür dileme."

Oğuz, bir kez daha Akın'ın onu susturmasıyla beraber sessiz kaldığında Akın derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştıktan sonra bakışlarını Oğuz'a çevirerek havadaki elini aşağı indirdi.

"Ya yaran açılsaydı? Ya yine senin kanın ellerime bulaşsaydı? Ya yine ameliyathane kapısının önünde çaresizce seni beklemek zorunda kalsaydım?"

Oğuz duyduklarıyla duraksarken yaşananların Akın'ın üzerinde tahminlerinden daha büyük bir yara açtığının bir kez daha farkına vardı.

Akın'sa Oğuz'un gözlerine baka baka başını iki yana sallayarak konuşmaya devam etti.

"Benim yaşadıklarımı yaşamadan neden bu kadar öfkelendiğimi anlayamayacağını biliyorum ve böyle bir duyguyu yaşamanı asla istemiyorum mavişim ama lütfen... Lütfen biraz olsun beni düşün. Biraz kendini benim yerime koy. Kollarında ölü gibi yatan bir ben düşün Oğuz ve lütfen kendine daha dikkat et."

Oğuz duyduklarını kısa bir anlığına düşünmesiyle beraber Akın'ın neden bu kadar endişelendiğine hak verirken özür dileyemeyeceği için ne söylemesi gerektiğini bilemeyerek sessiz kaldı.

Akın, Oğuz'un ona üzgünce bakan gözleriyle bir kez daha derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe gülümsedi ve elini Oğuz'un elinin üzerine koyduktan sonra uzanıp onu kısa öptü.

"Seni üzmeyi hiç istemiyorum Oğuz ama sende beni anla, olur mu?"

Oğuz başını hafifçe onaylarcasına sallarken boştaki elini Akın'ın yanağının üzerine yaslayarak yavaşça Akın'ın yanağını okşadı.

"Anladım güzelim... Düşüncesizce davrandım, haklısın."

Akın'ın yüzündeki gülümseme duyduklarıyla beraber büyüdü ve Akın boştaki eliyle Oğuz'un alnına düşmüş saçlarını geriye doğru tararken konuştu.

"Seni seviyorum mavişim."

Oğuz duyduklarıyla gülümsedi.

"Bende... Bende seni seviyorum Kara'm."

İki genç aralarındakileri tekrar tatlıya bağladılar ve beraber duş alıp temizlendikten sonra ayrı ayrı yataklarına yattılar. Akın yatağa yattıktan kısa bir süre sonra uykuya dalarken Oğuz yattığı yerde yan dönmüş bir şekilde karşı yatakta yatan Akın'ı izlemeyi sürdürdü.

Akın'ı izleyerek geçirdiği süreçteyse Akın'ın haklı olduğunun bir kez daha farkına vardı.

Yaptığı şey düşüncesizceydi ve tıpkı Akın'ın dediği gibi dikişlerini patlatabilirdi ama o anda kendine engel olamamıştı işte.

Üstelik Oğuz'un farkına vardığı tek şey bu değildi.

Akın'ın travmalarına yeni bir travma olarak eklenmişti. Hatta öyle ki Akın'ın geri dönen kâbuslarından bazılarının onun bıçaklandığı ana ait olduğunu biliyordu.

Bunu her gece aynı saatte gördüğü kâbuslar sırasında mırıldanan Akın'ın mırıldanmalarından anlamıştı.

İşte tamda bu yüzden Akın'la beraber uyumak istiyordu aslında. Böylece Akın'ın yanında olup onu sakinleştirebilecekti ama Akın beraber uyumak istememişti.

Üstelik Oğuz, Akın'ın bunu yapmasının en büyük nedeninin geri dönen kâbuslarını ondan saklamaya çalışmak olduğunu biliyordu ve bu durum karşısında elinden gelen hiçbir şey olmaması canını sıkıyordu.

Bu yüzden de bir an önce karnındaki yaranın kapanmasını ve iyileşmeyi dört gözle bekliyordu.

Böylece Akın'ı her zamanki gibi kollarının arasına alıp onu tüm kötülüklerden koruyabilecek ve kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyecekti.

Oğuz bu düşüncelerle yavaşça uykuya dalarken kendine bir söz verdi.

Bugünden itibaren Akın için kendine daha dikkat edecek ve daha dikkatli davranacaktı...

***

Herkese merhaba.

Açıkçası bu bölüm hakkında söyleyebileceğim çok bir şey yok. Sadece bu tür cinsellik içeren bölümler kitabın geneli olarak bakıldığında fazla mı yoksa tam yerinde mi? Ayrıca açıkça neler yaşandığını yazmamı mı yoksa olanları kısaca anlatıp geçmemi mi tercih ediyorsunuz?  

Düşüncelerinizi benimle paylaşın lütfen çünkü sizlerin düşüncelerini duymaya ihtiyacım var.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak benimle paylaşmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Hepinize tüm destekleriniz için teşekkür ederim.

Kendinize çokça iyi bakın.

Haftaya, her zamanki gibi yine Pazartesi gününde, yeni bölümde görüşmek üzere...

Continue Reading

You'll Also Like

6M 330K 91
They couldn't be more different. Ridley is a knight in shining white armor, so perfect in every way that it makes people hardly able to stand him. Pr...
2.6M 156K 39
❝it's 3am, what do you want?❞ ❝there's a roach in my room, kill it for me?❞ 〤 Alvin, despite being 24 years of age, is terrified of bugs. Which is wh...
5.6M 227K 107
"Dumbass" "Blind bitch" "Shut up and kiss me"
6.8M 396K 54
Title - တည် {တည္} Author - Neera Chapters - 52 chapters + 1 extra ကန့်လန့်ဆန်သောအချစ်၏ Extra 2 ကိုအရင်ဖတ်ပေးပါ။ ကန့္လန့္ဆန္ေသာအခ်စ္၏ Extra 2 ကိုအရင္ဖ...