paper and scissors ∤ taekook

By asheswan

856K 86.3K 65K

Kore'nin en ünlü özel liselerinden olan Gwangju kolejinde birbirinin hayatlarına girmeleri imkansız görünen o... More

prologue
Ⅰ hana
II tul
III set
IV net
V dasod
VI yosod
VII ilgob
VIII yodol
IX ahob
X yol
XI yol-hana
XII yol-tul
XIII yol-set
XIV yol-net
XV yol-dasod
XVI yol-yosod
XVII yol-ilgob
XVIII yol-yodol
XIX yol-ahob
XX sımul
XXI sımul han
XXII sımul tu
XXIII sımul se
XXIV sımul ne
XXV sımul dasod
XXVI sımul yosod
XXVII sımul ilgob
XXVIII sımul yodol
XXIX sımul ahob
XXX sorin
XXXI sorin han
XXXIII sorin se
XXXIV sorin ne
XXXV sorin dasod
XXXVI sorin yosod
new summer fic!
XXXVII sorin ilgob
XXXVIII sorin yodol
XXXIX sorin-ahob
XL mahın

XXXII sorin tu

14.4K 1.3K 726
By asheswan

yorum yapmayı unutmayın - unutursanız bir daha böyle 🔥 bölümler icin hevesim kalmaz): - diye büyü
(∩`-')⊃━━☆゚.*・。゚

halsey, heaven in hiding

Eğer 18 yaşındaysanız ve karşınızda gri eşofmanlı, siyah t-shirtü tenine yapışmış, ıslak saçlı, henüz duştan çıkıp koşarak evinizin yolunu tuttuğu belli olan, dövmelerinin hafif buğdaylaşmış, iri olmakla birlikte kesinlikle sağlıklı ve de kaslı kollarını görmenize müsaade etmediği bir Jeon Jungkook varsa- ve aynı adam mutfak tezgahının önünde sanki çok önemli bir iş yapıyormuşçasına bir şeyler doğruyorsa, içinde yeni yeni yükselen hislerin ve pek yabancı olduğu derin arzunun yanaklarını al al ettiği genç oğlan Kim Taehyung gibi bacaklarınızı birbirine bastırıp bu gerçekliğin son bulmasını ya da mutfak tezgahı olmayı ve ya herhangi bir şey olup iri parmakları arasında doğranmayı dilerdiniz- ya da sadece deliydiniz işte.

Lunaparkta geçirdikleri vakitten sonra üzerini değiştirmek için evine geçmiş, oradan da koşa koşa Taehyung'un yanına varan Jeongguk boş evin loş ışığıyla aydınlanmış mutfakta her zamankinden daha yüksek ve daha arsız görünüyordu.

Jungkook doğradığı soğanın gözlerini yakmasıyla yanaklarından ufak ufak yaşlar süzülen sevgilisini iri kollarının arasına alıp tezgahın üzerine oturtup "İşte, sen burada otur bebeğim." dediğinde ve de güzel dudaklarına ıslak bir öpücük bıraktığında roller çoktan değişip Taehyung'un planladığının aksine ilerlemeye başlamıştı bile. Tavanın içinde kızaracak sebzeler Jungkook'un elleri arasındaydı ve Taehyung da henüz kurumaya yüz tutmuş yanaklarını şişirmiş, bacaklarını birbirine bastırmış bir şekilde onun dehşet verici güzelliğini izliyordu.

Sırıttı, planın böylesi daha işine gelmiş duruyordu.

Arkada Halsey çalıyordu, ıslak saçlı müziğin sihriyle arada bir boğuk sesiyle şarkıya eşlik ediyor, Taehyung oturduğu yerden kendini yeyip bitiriyordu. Jungkook mantarları da geniş tavaya atarken şarkıyla birlikte "Sittin' on the counter in your kitchen, can you hear my heartbeat fucking kickin'?" diye mırıldandığında Taehyung derin bir iç çekmişti. Kesinlikle kolay bir akşam olmayacaktı, halinden bu kadar memnun oluşunu erkek arkadaşına hissettirmemek için üzerindeki şortun açıkta bıraktığı diz kapaklarını birbirine bastırarak konuştu "Jeongguk ben de yardım edebilirim, gözlerimin yanması geçti." İstediği yardım etmek değildi, burada oturup onu izlemek istiyordu. Bu yüzden içinden kabul etmemesi adına dua etti.

"Bitti sayılır güzelim, sen otur ve manzaranın tadını çıkar. Gözlerinle biraz daha beni yersen yaptığım yemek için midende yer kalmayacağını hissediyorum."

Taehyung yakalandığını hissettiğinde bundan herhangi bir rahatsızlık duymamıştı. Yine de arsız görünmek istemediğinden tatlı bir oyuncu gibi dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini mutfağın beyaz dolaplarında gezdirdi. Jungkook onun bundan utanmayacağını çok iyi biliyordu, Taehyung böyle birisi değildi. Dışarıdan verdiği tüm prens görüntüsünün altında feci birisi yatıyordu. Sıklıkla açık sözlü davranır, utanmadan konuşur aklına ne gelirse yaratacağı etkileri düşünmeden ağzından her şeyi çıkarıverirdi. Birini düşünün, dokunmaya kıyamayacağınız kadar narin ama hiçbir temasta bulunmadan sizi dizlerinizin üzerine çöktürebilir. İşte, Jeongguk'un küçük prensi böyle biriydi.

"N'oldu utandın mı yoksa?" Jungkook bu soruyu yüzünde ukala bir gülümsemeyle sormuştu.

Taehyung dudaklarının arasından çıkan kesik bir öksürüğün, bu öksürüğün sebebi bugün lunaparka gitmeden önce duş alışı ve orada üşütmesiydi, ardından "Çok-" dedi "Çok utandım."

×

"Bu kısmı en iyisi"

Taehyung elindeki jelibonları bir kendi bir de erkek arkadaşının ağzına atarken duyduğu cümleyi heyecanlı bir çocukmuş gibi başıyla onayladı ve "Şimdi gözlerini açacak." Dedi

Işıkların hepsini kapattıkları büyük salonun ortasındaki L koltuktalardı. Jungkook karşısındaki televizyona doğrudan bakacak şekilde oturmuş, kollarından birini koltuğun arkasına doğru uzatmıştı. Jungkook'un sol göğsü ve kolu arasındaki o boşluğa Taehyung girmiş, sırtını sevgilisinin göğsüne dayamış ve esmer bacaklarını koltuğa uzatmıştı. Ekranda değişen sahnelerle renkler ikisinin de yüzüne yansıyor, arada bir birbirine bu kadar yakın oldukları için hızlanan kalplerinin sesleri konusunda endişeleniyor, bazen aralanan dudaklarını birbirine bastırıyorlardı.

İkisi de filmle ilgili gibi görünüp daha sık kaçak bakışlarla birbirlerini izliyor, birbirlerinin tepkilerini akıllarına kazımak ister gibi görünüyorlardı. Gerçekten, film kimin umrundaydı. Jeongguk kolunun altındaki Taehyung'a biraz tepeden bakarken sakinliğini korumakta güçlük çekiyordu. Karanlıkta elmas gibi parlıyordu. Kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşüyor, arada filme şaşırıp yumuşak dudaklarını aralayıp kapatıyordu. Dudakları her aralandığında Jungkook kıvrılıp dudaklarının arasına girmeyi hayal ediyor, istemsizce kasılıyordu. Bedenindeki kaslar öyle gergindi ki buradan kalkmak istese yapabilecek kadar bile kıvrak hissetmiyordu.

Taehyung'un her zaman yarattığı etkilerden birkaçı işte, diye düşündü. Kim Taehyung yine cazibesinin her damlasına susatıyordu sevgilisini.

Jungkook ağzından derin bir nefes verdi, koltuğa doğru uzattığı elini bebeğinin pürüzsüz yüzüne yerleştirip eliyle çenesini kavradı ve ona doğru dönüp onun da başını nazikçe kendisine çevirdi. Elleri çenesini kavramıştı, Taehyung bu ani hareketin etkisiyle gözlerini bile kırpmadan erkek arkadaşının ışıl ışıl gözlerine bakıyordu. Yüzünü Jeongguk'un yüzüne daha da yakınlaştırmak için çenesindeki ellere rağmen başını ona doğru itti, dudaklarını hafifçe dudaklarına bastırdı. Öte yandan Jungkook'un yüzünü izliyor ve tepkilerini gözlemliyordu, bu sırada Jungkook'un kaşları çatılmış ve kendini endişeli bir şekilde geri çekip Taehyung'un çenesindeki elini alnına çıkarmıştı.

"Yanıyorsun" Dedi

Yanıyorsun? Diye düşündü Taehyung. Bu ateşli olduğum anlamına gelen seksi bir iltifat mı?

"Taehyung, ateşin var. Ne zamandır böyle sıcaksın. Yemek yerken de öksürüp duruyordun."

"Biraz halsizim ama geçer." Taehyung bunu söylerken tek istediği yarım kaldığı şeyi yapıp sevgilisini öpmekti. Onu uzun uzun öpmeden durduğu her an işkenceden farksız hissettiriyordu. Yine de Jeon parlak çocuğu için endişeye kapılmıştı, yerinde huzursuzca kıpırdanıyordu.

"Hastaneye gidip neyin var baktıracağız, üzerine bir şey al ben Romeo'yu hazırlayacağım."

Jungkook hızla yerinden kalkarken Taehyung kılını bile kıpırdatmamış, şımarık bir çocuk edasıyla omzunu silkmiş kaşlarını çatmıştı. "Öldürsen gitmem." Dedi. Bu hali Jungkook'u güldürmüştü. İstemsizce gülümsedi, tekrar az önce kalktığı koltuğa ilerleyip dizlerini kırdı ve sevgilisine doğru eğilip güzel bakışlarını onun gözlerine dikti. "Hastaneye gitmiyorsun öyle mi?" Taehyung başını salladı, işte tam o an Jeongguk'un elleri şımarık çocuğunun çıplak bacaklarının arasından sarıldı Taehyung bedeninin aniden havalanmasıyla ellerini Jeon'un boynuna sarmıştı. Jeongguk hiçbir şey söylemeden kucakladığı sevgilisiyle birlikte evin merdivenlerine yönelirken ikisinden de ses çıkmıyordu.

Taehyung halinden memnundu, hastaneye gitmek istemiyordu. Merdivenleri tırmanıp üst kata geldiklerinde Jungkook'un adımları doğrudan daha önce içine girmiş olduğu Taehyung'un odasının yolunu tutmuş, odaya girip kapıyı ayağıyla iterek arkalarından kapatmıştı. Suratındaki ifade hiçbir anlama gelmiyordu arada bir diliyle dudaklarını ıslatıyor, kucağındakine bakmıyordu bile. Odanın banyosunun önüne gelip, o kapıyı da açtığında sevgilisinin narin bedenini nazikçe bırakmıştı.

"Çıkar üzerindekileri."

Taehyung beynini sarsan direktifle donakalmıştı.

"İç çamaşırın kalsın."

Pekala bu hâlâ daha rahat hissettirmiyordu. Taehyung'un bu telaşının aksine Jungkook başını hafifçe sağa yatırmış ve gögsünde birleştirdiği kollarıyla verdiği emrin yerine getirilmesini istercesine duruyordu. Taehyung'un harekete geçmediğini fark ettiğinde yanlarındaki küvete birkaç adımda ulaşıp, uzandığı musluğu sakince çevirdi ve ılık suyun küvete dolması için küvetin tıpasını yerine yerleştirmeyi de ihmal etmedi. Su küvete dolarken Taehyung'a dönüp ellerini üzerindeki tişörtün eteklerine yerleştirdi, bu an ikisini de germişti.

Şu an bu banyonun bir derecesi olsa, cehennem sıcaklığına denk geleceğine ikisinin de şüphesi yoktu. Önce izin almak ister gibi Taehyung'un gözlerine baktı, olumsuz bir ifade görmediğinde ucundan tuttuğu tişörtünü yukarı kaldırıp sevgilisinin üzerinden çıkarıp attı. Şimdi karşısında Taehyung'un esmer teni ve hızla inip kalkan göğsü vardı. Boğazını temizledi "Şortunu da sen çıkar, ılık su ateşine iyi gelecek. Yıkayacağım seni." Dedi.

Taehyung hipnotize olmuş gibiydi. Nerede olduğunu, saatin kaç olduğunu, belki adını bile unutabilirdi. Başını uslu uslu salladı, kemikli ellerini şortunun iplerine uzattı ve uzun parmakları iplerin arasından geçip onları çözdü. Belinden kaydırdığı şortu ayaklarının altında bırakırken şimdi sadece boxerıyla kalmıştı. Onun karşısında ilk kez böyleydi ve bu his onu kavuruyordu, garip olansa yanaklarında ve gözlerinde hissettiği bu sıcaklığın sebebinin utanç olmamasıydı. Jungkook gözlerini onun üzerinde çok uzun tutmak ve kendini hakim olamayacağı yerlere sürmek istemediğinden "Küvete gir güzel bebeğim." demekle yetindi.

Şimdi Taehyung hastaydı ve o da onunla ilgilenmeliydi. Başka hiçbir şey düşünme dedi kendi kendine. Belinin ne kadar güzel sarılabileceğini düşünme.

Taehyung yine ikiletmeden önce sol bacağını küvetin içine attığında suyun pek de sıcak olmamasından bedeni titremiş, bunun daha hızlı olmasını istediğinden kendini bir anda suyun içine batırıp küvete boylu boyunca uzanmıştı. Jeongguk musluğa uzanıp onu ters yönde çevirip suyu kestikten sonra dövmeli elini küvetin içine daldırmış, erkek arkadaşının başına doğru ilerleyip ıslattığı eliyle Taehyung'un açıkta kalan başını, alnını ve yüzünü ıslatmıştı. Islak elleri Taehyung'un neredeyse pişecek yüzünde geziniyor, parmak uçlarından dudaklarına su damlacıkları düşüyordu. Taehyung kendine her dokunulduğunda, nefesini tutuyor istemsizce gözlerini kapatıp hissettiği dokunuşların teninde bıraktığı zevkli hisse odaklanıyordu.

Jeongguk'unsa ondan bir farkı olduğu söylenemezdi. Parmaklarıyla güzel bebeğinin yüzünü ıslatırken, aynı parmaklarını onun dudaklarının arasına yerleştirme isteği kafasında dönüp durdukça sabır diliyordu, sadece sabır.

Taehyung esmer ve ıslak teniyle üzerinde sadece boxerıyla küvette uzanırken, Jeongguk güzel ellerini sevgilisini iyileştirmek için kullanırken ikisinin de bedeninin istediği tek şey birbirlerine değmekti. Tenleri birbirlerinin sıcaklığını hissetmek için konuşuyordu. Dile gelmek ve çığlık atmak üzerelerdi. Taehyung vücudunun çığlıklarına ve kasıklarındaki kramplara daha fazla sessiz kalamayacak kadar çaresiz hissediyordu, sol elini kaldırıp Jeongguk'un saçlarındaki elini tuttu ve onu hızlıca küvetin içine doğru çekti.

Evet şu an olan tam olarak buydu, Jeongguk küvetin içine sevgilisinin tam üzerine devrilmiş, bacaklarından birisi Taehyung'un aralanmış bacaklarının arasına yerleşmişti. Yüzleri birbirine denkti, daha fazla durmaları için hiçbir sebep bulamıyorlardı. Jeongguk dudaklarını saatlerdir ısırmak istediği dudakların üzerine bastırırken Taehyung'un alt dudağını dişlerinin arasına almış, dilini onun ağzına göndermişti. Sadece bu öpücük ve temasla bile Taehyung'un Jeon'un dudaklarıyla kapatılmış ağzından boğuk bir inleme çıkmıştı. Bu mmmlayış ikisinin de ağzının duvarlarına çarparken bu tapılası sesin Jungkook'u iyice delirtmiş olması şaşırılacak bir şey değildi.

Elini Taehyung'un ince beline sardı, belini iyice kavrarken bedenleri birbirine öyle denkti ki birbirlerinin sertliklerini ve kasılan kasıklarını kendi tenlerine hissedebiliyorlardı. Jungkook nefes nefese kalmış bir şekilde dudaklarını tadına doyamadığı dudaklardan ayırırken aynı dudakları bu kez sevgilisinin boynuna yönlendirmişti. Taehyung'un bunu sevdiğini biliyordu. O boyun öpücüklerini, boynuna bırakılacak ısırıkları severdi. Jungkook'un ağzı boynuna kaydığı an Taehyung ellerini erkek arkadaşının saçlarının arasına yerleştirmiş, saçlarını narin parmaklarıyla karıştırırken hafif hafif başını kendi boynuna bastırmaya başlamıştı.

Jeongguk'un dili tüm kıvraklığıyla ağzından çıkıp Taehyung'un boynunda kayarken art arda öpücükler bırakıyor, diliyle o teni okşamayı da ihmal etmiyordu. Dişlerini bastırıyor, öte yandan belindeki elini sevgilisinin kalçalarına doğru itiyordu. İkisi de çoktan sızdırmaya başlamışlardı, kalpleri tüm bedenlerinde atıyordu. Su çoktan soğumuştu ancak ikisinin de teni öylesine sıcaktı ki suyun soğukluğunu hissetmiyorlardı. Tek hissettikleri Birbirlerine değen çıplak göğüsleri, kenetlenmiş bacakları ve varlığını belli eden alt bedenleriydi.

Ta ki evin içinden "Taetae bebeğim, annen geldi." sesi yükselene kadar. Aşağıdan yükselen bu ses yukarıda, odanın banyosundaki küvette ikisinin ağzından da şöyle yankılanmıştı "Siktir."

×

KIZLARIMMM

QĞZWİXÖWİXÖŞWÖXİWXMEŞXMWŞXMEŞXMEŞXMWŞXMDO

gülmeden duramıyorum

ha ha ve ha

:D

:)

(:

umarım bölümü sevmişsinizdir?

QĞÖZWĞXÖWĞXÖWĞÖXĞE
yeter gülme

bölümle ilgili düşünceleriniz varsa 🍯

ÖPİM HEPİNİZİ

Continue Reading

You'll Also Like

65.9K 2.7K 47
Bir açıklamada bulunmak istemiyorum okuyarak karakterlerimin dünyasına katılmayı deneyin :)
MANİLYA +18 By .

Short Story

54K 805 17
-" Elinde ki yüzükle birlikte benim altıma yatamazsın küçük hanım..." Sağ elimde değerini yitirmiş yüzüğümü çıkarıp bar tezgahına koydum . Akına son...
1.8M 199K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
1.7M 92.9K 65
Siz: Telefon numaranızın rüyamda ne işi var? 05**: kimsin sen? . . Rüyalarını hatırlayan biriysen ve bu sefer bir telefon numarası görürsen ne olur...