İkiz Trondlar Nixie'nin saçlarına çiçekler takmış ve diğer çocuk Trondlar da Elina'nın saçlarını örüyordu.
"Ne kadar güzelsiniz Prenses"dedi Estina.
"Teşekkür ederim Estina."
Tilki çocuklarla saklambaç oynuyordu ama pek de başarılı sayılmazdı çünkü Trondlar çok başarılıydı saklanma konusunda.
"Gördüm seni Brave!"
Tilki bir kayaya sesleniyordu. Kaya hareketlendi, açıldı ve bir Tronda dönüştü.
Çocuk Trond incecik sesiyle konuştu:
"Ama nasıy fayk ettin?"
"Nefes alıyorsun Brave." Dedi ve kıkırdamaya başladı.
Elina birkaç yetişkin Trondla oturmuş sohbet ediyor onlara sorular soruyordu.
"Evan ile ilişkimiz nasıl olacak acaba bu konu hakkında ne görüyorsunuz."
"Yetişkin olan dişi Trond konuştu:
"Mutluluk görüyorum Elina, mutluluk ama zor yollardan geçeceksiniz. Birbirinize her zaman destek olmalısınız."
"Teşekkür ederim bu kehanetiniz için, içimi rahatlattınız!"
"Efendim arkadaşlığımız peki, bizi nasıl bir yol bekliyor?"
Yetişkin dişi Trond'un yanında duran yaşlı bir Trond söze atıldı:
"Güzeller güzeli Elina, bir serüveninizde herkes üzerine düşeni yapmak zorunda kalacak işte bu serüven sizi ömrünüzün sonuna kadar birbirinize bağlayacak."
Elina durumu anlamasa da Yaşlı Trond'a teşekür etti.
Felix ve Lucas Efendi Lerina ile konuşmak için ormanın derinliklerine inmişti. Ormanın içindeki patika yoldan yürüdüler ve düz bir kayanın önünde durdular. Kayanın üzerinde işlemeler vardı. Birkaç farklı hayvana ait pati izi ve bir balina işlemesi...
"Bunlar bizim ruh hayvanlarımızı mı temsil ediyor?" diye sordu Felix merakla.
Büyük usta Lerin boğazını temizledi ve konuşmaya başladı:
"Evet Lordum! Bu işlemeleri büyükbabam Levin yapmış."
Efendi Serina konuşmaya dahil oldu:
"Efendi Levin sizleri gördü. Evrenimizin tek umudunun sizler olduğunu gördü."
"Kara çember büyücüleriyle büyük savaşa girdiğinizde onların asla bilmediği bir büyü ile savaşacaksınız. Sizin birbirinize olan aşkınız her şeyden üstün gelecek. Fedakarlığınız ve birbirinize olan aşkınız bizim tek umudumuz Lucas."
"Elimizden geleni yapacağız Efendim."
"Elinizden gelenin fazlasını yapmanız gerekecek Lucas."
"Buraya sizin desteğinizi almaya geldik Efendim savaşta bize katılın Krontlar ve Dexterler kara çemberin yanındalar bizim tarafımızda savaşa katılın ırkınızın güvenliği için savaşmanız şart. Kara çember kendi taraflarında olmayan bütün ırkları öldürecek."
"Dexterler de mi onlara katılmış" dedi Efendi Serina şaşkınlıkla.
"Biz onların parmakları büyüklüğündeyiz! Nasıl savaşacağız sevgilim?"
"Onlar büyü yapmayı bilmiyorlar sadece fiziksel olarak güçlüler. Sizin sihriniz var Efendim"dedi Felix ikna edici bir sesle.
"Savaşmak zorunda kalacağız Serina bunu sende biliyorsunuz. Irkımız için!"
Kaya'nın önünden ayrılarak ormanın içine geri döndüler.
Efendi Lerin ellerini havaya kaldırdı ve birbirinin etrafında çevirmeye başladı. Ellerinden kutup ışıklarına benzer ışıklar yayılmaya başladı. Işığı eliyle toparladı küre şekline getirdi ve gökyüzüne doğru gönderdi. Işık topu gökyüzünde dolandı ve dört bir yana yayıldı. Kısa bir süre sonra yer sarsılmaya başladı. Ekip bir araya geldi hemen.
"Neler oluyor Efendim?"
"Şimdi görürsünüz endişe edecek bir şey yok!"
Ormanın dört bir yanından Trondlar adeta bir top gibi yuvarlanarak geliyordu. Kısa bir süre sonra ormanın her bir noktası on binlerce Trondla dolmuştu.
"Dostlarım! Lordlar burada!"
Herkes birbirine bakıyor, Lordlar mı diye fısıldıyorlardı. Efendi Lerin elini kaldırdı ve kalabalığı susturdu.
"Biliyorsunuz ki kara çember ile büyük bir savaş yaşanacak. Kara çemberin gücü her geçen gün artıyor. Krontlar ve Dexterler onların tarafında.
Kalabalık korkmuş adeta kabuğuna çekilmişlerdi. Cam gibi büyük gözleri küçülmüş ve korku ile dolmuştu.
"Irkımızın güvenliği için savaşa biz de gireceğiz!"
Ne, Nasıl olur gibi fısıltılar kalabalıkta gürültüye dönüşmüştü. Herkes birbirine bakıp kafasındaki soruyu soruyordu ama bir türlü cevap bulamıyorlardı.
Bir Trond cesaretini toplayıp konuştu:
"Bizler neden savaşa giriyoruz bu büyücülerin savaşı!"
"Kara çember hakimiyetine karşı çıkan herkesi, her ırkı yok edecek. Ne istiyorsunuz? Beşikteki bebeklerinizden anne babanıza kadar herkesin ölmesin mi?" diye bağırdı Felix.
Öfkelenmişti artık, sabrı kalmıyordu kara çemberin her geçen gün yükselişi üzerindeki sorumluluklar ve bulamadığı destek ona çok ağır geliyordu. Sernstler onların tarafındaydı ama fiziksel bir etkileri yoktu. At adamlar taraf tutmuyordu. Şimdi de Trondlar savaşa katılmak istemeyince sabrı taşmıştı.
"Biz yedi kişiyiz ve bize fiziksel olarak destek veren tek ırk yine konsey büyücüleri! Kendinize gelin sizi korumak için gücümüz yok! Kara çemberin yanında ise krontlar ve dexterler var! Eğer bu savaşı kaybedersek sadece biz değil sizin de ırkınız yok olacak. Krontlar sizi yok edecek ve ormanlarınızı işgal edecekler." Felix ağlamaya başlamıştı.
"Sizleri, korumak istiyoruz. Anne babam bu uğurda canını verdi. Sizleri korumak istiyoruz daha fazla ölüm olmasın diye uğraşıyoruz. Ama yalnız yapamayız bunu. Desteğinize ihtiyacımız var." Felix göz yaşlarını temizledi. Lucas elini tutup konuşmaya kendisi devam etti.
"Ölmenizi istemiyoruz! Bize katılmasanız bile sizi korumak için savaşacağız. Ama ben yine de soruyorum bizimle savaşacak olan var mı?"
Kısa bir sessizlikten sonra kalabalıktan iki el yükseldi. Bunlar ikiz kız kardeşlerdi.
"Biz sizinle birlikte savaşacağız. Annemiz için babamız için savaşacağız."
İkizlerin anne babası da ellerini kaldırdı.
"Biz de ailemiz için savaşa katılacağız. Kalabalıkta yavaş yavaş eller havaya kalkmaya başladı. Kalabalıkta yerde olan hiçbir el kalmamıştı. Herkes cesaretle ellerini kaldrmıştı.
"Miyaaav kendimize bir ordu bulduk bile!"
"Yetmez Alessa Grostları ve Krontları de ikna etmemiz gerekiyor." Dedi Lucas fısıldayarak.
Efendi Lerin boğazını temizledi ve konuşmasına devam etti:
"Cesaretinizi kutlarım! Herkes savaşa hazırlanmaya başlasın! Duyanlar duymayanlara haber versin."
"Kaderiniz kutlu olsun Lordlarım!"dedi Efendi Lerin ve Serina bir ağızdan.
Ekip Teşekkür etti ve gitmek için eşyalarını toparladılar. Lucas'nın evine bir portal açtılar.
"Ah ben çok yoruldum duşa kaçıyorum."dedi Felix
"Ben de seninle geliyorum hayatım. Beni bekle."
"Ne kadar tatlı bir çift oldular öyle, çok yakışıyorlar öyle değil mi."dedi Alessa hayranlıkla bakarak.
"Evet öyle Alessa, öyle. Umarım aşkları birbirinin sonu olmaz. İkisi de birbirine çok bağlı. Büyük savaşta ikisinden birine bir şey olursa diğerini de kaybederiz."ded Nixie üzgün bir bakışla.
"Haklısın Nixie ama birbirimizi her zaman koruyacağız."dedi Elina Nixie'nin omuzuna elini koyarak.
Tilki bir köşede durmuş sadece Nixie'ye bakıyordu. Aşkını itiraf etmek istiyor ama çekiniyordu. Biraz daha beklemeye ihtiyacı olduğunu düşündü, oturduğu yerden kalktı ve temiz hava almak için dışarı çıktı.
"Onun neyi var?"diye sordu Nixie.
"Bilmiyoruz bu aralar biraz dalgın sadece."
"Ben bir konuşayım."dedi ve Nixie de Austin'in ardından dışarı çıktı.
Evan; Alessa ve Elina'yı karşısına aldı ve konuşmak için boğazını temizleyerek söze başladı.
"Ben Austin'in sorununu biliyorum."
"Ciddi misin sen, neyi var?" diye sordu Elina merakla.
"O Nixie'ye aşık ama nasıl söyleyeceğini bilmiyor."
Alessa ve Elina birbirine baktı ve bir kahkaha koyuverdi.
"Biliyor musun Nixie de aynı durumda ama o da ne yapacağını bilmiyor."dedi Alessa kıkırdayarak.
"Sanırım bir şeyler yapmalıyız."dedi Evan
"Haklısın Evan bir şeyler yapmalıyız ama ne?"
"Ne yapıyormuşuz bakalım?"dedi Lucas kısık bir sesle
Felix ve Lucas duştan çıkmış birlikte odaya gelmişlerdi.
"Nixie ve Tilki birbirine aşık ama birbirlerine söyleyemiyorlar."
Ekip dışarıdan gelen patlama sesi ile irkildiler.
"Neler oluyor!" diye bağırdı Alessa.
Ekip koşarak dışarı çıktı. Tilki ve Nixie kalkan yaratmış kara çember büyücülerinden gelen lanete karşı koymuştu.
"Burayı nasıl buldular? Burası koruma büyüleri ile kapalı değil mi?"
"Evet öyleydi Elina ama bak yanlarında bir Droverst var koruma büyüsünü hissetmiş olmalı. Merak etmeyin koruma büyülerini aşamazlar!"dedi Lucas
Ayağını yere vurdu ve savaş kıyafetleri ayaklarından yukarıya doğru bir tül gibi kıvrılarak üzerinde belirdi.
"Ama onlarla savaşacağız ne kadar güçlü olduğumuzu görmeleri gerekiyor."
Elini kaldırdı ve havda daire çizince Sernslerden aldıkları taç da başında belirdi. Belinde duran hençerlerden birini çıkardı ve mırıldandı.
"Flavo angario"
Koşmaya başladı ve hançerin birini havada uçan Droverst'e fırlattı. Droverst siyah uzun kukuletalı bir pelerin giyinmiş sivriuzun dişleri ve yılanı andıran çatal dili vardı. Lucas'ın fırlattığı hançer tam göğsünden vurdu Froventi. Havada dönerek yere çakıldı ve elindeki alevi sonsuza kadar söndü birkaç saniye sonra da toza dönüşüp yok oldu. Hançer de Lucas'nın eline geri döndü.
Diğerleri de savaş kıyafetlerinş giymiş, güç taçlarını takmış ve silahlarını kuşanmıştı. Kalkanı kaldırdılar ve düello için herkes birine saldırdı.
Valery ile Lucas, Jewel ile Felix, Elden ile Evan, Carey ile Alessa ve Elina, Misty ile Nixie, Emery ile Evan düello ediyordu.
Valery çeşitli lanetler gönderiyor Lucas bunları engelleyip karşılık veriyordu.
"Kresentio aperium"
Valery Lucas'ı lanetle vurmuş Lucas yere yıkılmış acı çekiyordu. Valery ona ölüm laneti göndermek için mırıldanırken Felix bunu fark etti ve gökyüzünü yırtarcasına bağırdı.
"HAYIIIR!"
"Angerio Loranto"
Felix'in göğsünden kaplan çıkıp koşarak Jewel'in üzerine atladı. Jewel kaplanla mücadele ederken Felix de koştu, koştu ve kılıcını Valery'e sapladı.
Valery'nin ellerinde biriken siyah duman birikintisi yok oldu.
Carey Alessa'ya bir lanet fırlatıp koşarak Valery'nin yanına geliyordu ki Alessa seri bir ok atışına başlamış Carey'nin geçmesine izin vermiyordu.
Okuna bakarak sessizce fısıldadı Alessa "Öldür onu!"
Yayını gerdi ve okunu bıraktı. Ok havada süzülerek hedefini bulmak için uçuşa geçti Carey oktan kaçmaya çalışıyor am ok onu kovalıyordu. Carey oka yenik düşmüş ve göğsünden vurulmuştu.
Delicesine kahkaha atmaya başladı Carey. Ağzından siyah bir sıvı geliyordu. Bu onların kanıydı ve siyahtı.
"Bizi bu silahlarla mı öldürmeye çalışacaksınız. Biz ölümsüzüz!" Carey kahkahlarına devam ederken göğsünden oku çıkardı ve yara birden kapanmaya başladı.
Valery de toparlanıp ayağa kalktı onun da yarası iyileşmeye başlamıştı.
Nixie Ruh hayvanını çıkardı ve Balinasının üzerine binerek gölün kenarına uçtu. Göldeki tüm suyu kaldırdı ve bir küre haline getirdi.
"Belki ölümsüzsünüz ama hiçbiriniz suya dayanamazsınız."
Nixie dalgalarını kara çember büyücülerinin üzerine gönderdi. Balinasının üzerinden suyu yönetiyor hepsini tek tek suya hapsediyordu. Kara çember büyücüleri neye uğradığını şaşırmış suyun içinde rastgele savruluyordu.
Nixie bütün çember büyücülerini kürenin içine hapsetti ve etrafında döndürmeye başladı daha sonra da bir gülleyi fırlatan sporcu gibi onları Evan'a doğru fırlattı ve bağırdı.
"Dinleyin! Hepiniz portal açın okyanuslara, çöllere..."
Herkes denileni yaptı ve dev birer portal açtılar. Kara çember büyücülerini tek tek açılan portallara fırlatıyor dünyanın farklı yerlerine savuruyordu onları."
Hepsini farklı portallara gönderdi ve tekrar bağırdı:
"Kapatın!"
Denilen yapıldı ve portallar kapatıldı."
Herkes derin bir nefes almış oldukları yerlere çökmüşlerdi.
Alessa:
"Onlar çok güçlüler ve onlar ölümsüzler."
Felix Lucas'a sarılmış ağlıyordu.
"Ya sana bir şey olsaydı ya seni kaybetseydim!"
"Bir şey olmadı sevgilim beni kurtardın ağlama artık!"
Alessa'ya döndü ve konuştu Lucas
"Evet ölümsüzlermiş bu da demek oluyor ki iblis ile antlaşma yapmışlar. Ölümsüzlüğün tek yolu bu."
"Peki şimdi ne yapacağız Freoventler de onlarla çok güçlüler Lucas!"
"Grostları ikna etmek için yola çıkmalyız ama şimdi biraz dinlenelim! Tilki, sen ruh hayvanın ile Torond'a her şeyi anlat."
"Alessa oklarını çok seri atabiliyor ve onlara emir verebiliyorsun çevre güvenliğini sen al."
"Elina kalkanın bizi korur sihrin ile bir şeyler yapmalısın!"
"Ne yapabilirim bilmiyorum ama deneyeceğim"
Kalkanını önce biraz inceledi Elina. Daha sonra da bir çığlık attı.
"Buldum!"
"Neyi buldun Elina!" dedi Evan sinirli bir şekilde çünkü hem kulakları acımış hem de korkmuştu.
Kalkanla bize koruyucu bir gökkubbe yapabilirim izleyin.
"Profundus Lerina Externa"
Kalkan havaya doğru yükseldi ve açılmaya başladı katman katman açılıyordu ve bir kubbe halin aldı daha sonra da aşağıya doğru duvarlar oluşturdu. Kalkan tüm evi ve araziyi kaplamış dışarıdan ise aslan işlemeli bir gümüş olarak parlıyordu. İç yüzü ise çeşitli değerli taşlarla bezeli ve parlıyor yıldızlara gerek bırakmıyordu.
"Bunu nereden öğrendin Elina!"diye sordu Alessa
"Bakın kalkanın üzerinde bu söz belirdi. İhtiyacım olan şeyleri bana söylüyor."
"Bundan bahsetmemişti efendi Şyron."dedi Lucas.
"Ben de bunu az önce fark ettim."
Nixie gülerek konu açtı:
"Sizce şimdi kara çember ne yapıyordur?"
"Üzerlerini kurutuyor olmalılar"dedi Alessa ve kahkahalar havada uçuştu.
"Tebrikler Nixie çok iyi bir iş başardın."dedi Lucas.
Nixie teşekkür etti ve Austin'e baktı bir anda göz göze geldiler. Birbirlerinden gözlerini kaçırdılar.
"Tilki!"
"Nixie!"
İkisi de aynı anda birbirinin ismini söylemişti.
"Önce sen söyle!"
Yine aynı anda olmuştu ve gülümsemelerine yol açmıştı bu olay.
Tamam ben başlıyorum dedi Austin ve derin bir nefes alarak söze başladı.
Ben, uzatmak istemiyorum daha fazla ama bir yandan da korkuyorum. Dostluğumuz biter diye."
"Böyle bir şey asla gerçekleşmez Tilki söyle lütfen.
Nixie, Tilkinin ne söyleyeceğini anlamış ve yanakları kızarmıştı.
"Ben sana aşığım Nixie!"
"Ben de sana çok aşığım Tilki!"
"Bu, bu gerçek mi!"
"Evet gerçek! Seni seviyorum."
Tilki yaklaştı ve Nixie'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Nixie'yi nazikçe öpüyor, onunla yıllarca ayrı kalmışçasına hasretle ona bakıyordu.
Nixie ve Austin sevinçten ağlıyordu. Daha sonra el ele tutuştular ve eve girdiler.
"Bizim size söylememiz gereken bir şey var."dedi Nixie.
"Sonunda söylediniz mi birbirinize, bizde de sabır kalmamıştı zaten bu çok iyi geldi." Dedi Alessa.
"Ne kadar iyi sizin adınıza sevindim." Dedi Elina.
Herkes tek tek onları kutladılar.
"Hadi artık güvenle uyuyabiliriz!"dedi Lucas ve FElix'in elinden tutup odaya götürdü.
Bir süre öpüştükten sonra Lucas Felix'e:
"Savaş bittiğinde biz de evlenelim mi ne dersin sevgilim?"
"Evet bunu çok isterim aşkım."
"En yaratıcı evlilik teklifine hazır ol sevgilim."dedi Lucas heyecanlı bir şekilde.
"Belki senden önce o teklifi ben edeceğim."
***