Biz geldik.
Uzun zamandır TRNC'ye bölüm atmadığımı fark ettim. Yarın ve ondan sonraki gün muhtemelen TRNC bölümleri gelecek. Ona da profilimden bakmayı unutmayın
Oy SINIRI 50.
İyi okumalar!
Görüyorum*: Bir önceki oyuncunun yatırdığı kadar bahis yatırmak
Fiş*: Kumarda kullanılan belirli bir miktar parayı belirleyen küçük çipler
Pas*: Oyundan çekilmek
River*: Dağıtıcının ortaya açtığı son kart
Rest*: Elindeki tüm fişleri yatırmak
Bölüm Kırk Dört: "Kumar ve Seks"
Arabada, bilmediğim bir yere gidiyorduk ve ben de Dylan'ın telefonunu ele geçirmiştim. Telefonunu muhtemelen sadece arama yapmak ve mesaj atmak için kullanıyordu çünkü hiçbir şey yoktu. Galerisine girmek istiyordum ama açıkçası korkmadığım söylenemezdi.
"Galerinde ne var?" diye sordum dayanamayıp. Bennet'a son bir şey daha dedi ve bana döndü. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekerken, benim gibi eğildi telefona doğru.
"Kontrol etmem lazım, girmesen daha iyi olur." Saçlarımdan öptüğünde hafif bir korkuyla gözlerine baktım. Bana baktı bir süre. "Muhtemelen kötü şeyler yoktur. Kanıt bırakmam hiçbir yerde." Gözlerim genişledi.
"İşkence videosu falan mı var yoksa?" Yüzündeki ciddi ifade silinirken Bennet gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve başını başka tarafa çevirdi. Kaşlarım çatılı Dylan'a baktığımda onun da gülmemeye çalıştığını gördüm.
"Hayır avukat." dedi gülmemeye çalışarak. "Yok öyle şeyler."
"Hayır Patron, geçen size birisinin kafasını keserken selfie çekip attım ya?" diye Bennet gülerek araya girdiğinde yüzüm düştü. Dalga geçiyorlardı. "Çok çabuk unutuyorsunuz."
"Doğru, unutmuşum onu." diye Dylan gülerek konuştuğunda gözlerimi devirerek çıktım kolunun altından. "Alınma hemen. Gel buraya." Belimden tutup kendine çekti yine beni. Telefonunu eline aldı ve galeriye girerken şakaklarımdan öptü.
"Birilerine bir şey yapacaksan, video gibi bir saçmalığa kimseyi sokamazsın. Ya da fotoğraf. Çünkü iş büyürse, cinayete dayalı kanıt bırakmış oluyorsun." Galerisine baktım. Birkaç mekan fotoğrafı vardı. Evin bahçesinin fotoğrafı ve onun gibi şeyler. "Öyle şeyleri şu karanlık intarnet saçmalığından buluyorlar. Bunları yapanlar da mafyacılık oynayan piskopatların teki zaten."
Cidden galerisinde hiçbir şey yoktu. "Ayrıca biz her gün adam kesmiyoruz. Adam da kesmeyiz genellikle, yaptığımız tabi oldu ama uzun zamandır ölmesi gereken kimseyle oynamadım." dedi Bennet.
Gözlerim tekrar galerisini inceleyen Dylan'a döndüğünde bir fotoğrafta takılı kaldığını anladım. Baktığımda, benim yatakta uyurken çektiği fotoğrafım olduğunu görmemle sertçe yutkundum. Baktığımı görünce yanağımdan öptü yine.
"Daha çok fotoğrafını çekeyim. Beş tane var sadece." dedi kendi kendine. Ardından telefonunu elime verdi. "Bakacak mısın daha?"
"Evet." dedim. Galerisinin deep web gibi olmadığını öğrenmiştim ve her gün adam kesmediklerini. Daha doğrusu, adamları cidden kesmediklerini. O yüzden rahatça takılabilirdim.
"Hâlâ seni aldattığım mesajları bulamadın mı?" diye fısıldadı kulağıma gülerek. Gözlerimi devirip ona baktığımda gülerek başını eğdi ve dudaklarımdan öptü.
"Beni aldatamazsın." dedim öfkeyle. "Seni öldürürüm." Bennet göz ucuyla bize baktı. Dylan elimi tuttu gülümseyerek. Dudaklarına götürüp ufak bir öpücük kondurdu.
"Seni aldatmam." Ardından yanağımdan öptü bir kez daha. "Kıskanç avukatım benim." Gözlerimi kaçırdım. Kollarımı boynuna dolayıp ona sarıldığımda başımı omzuna çekti ve bir süre öyle kaldık.
"Hadi fotoğraf çekelim." diye ondan ayrıldım hafifçe. Kolunu omzuma attığında vücudumu hafifçe ona yasladım ve telefonundan kamerasını açtım. Başını başıma yasladığında gülümseyerek fotoğrafımızı çektim.
"Bennet." dedim ardından telefonu indirerek. Aklıma uzun zamandır sormak istediğim bir şey gelmişti. "Elenore ile sevgili misiniz?" Gözleri şokla genişledi ilk ama hızla kendini toparladı. Bana baktı. Dylan'ın hafifçe sırıttığını gördüm.
"Muhtemelen öyleyiz, Bay Thomas." Kaşları çatıldı. "Sizi rahatsız etmedik umarım." Sevişme seslerinden bahsediyor olmalıydı.
"Hayır, beni niye rahatsız edeceksiniz." Oldukça etmişlerdi. Dylan bizim sesimizin duyulmaması için tüm bir katı boşalttırıyordu, onlar nasıl bu kadar rahat sevişiyor emin değildim. "Elenore gelmeyecek mi?" Hâlâ nereye gittiğimizi bulamamıştım.
"O çoktan orada, hatta çoktan iki üç oyun kazanmıştır bile." Kaşlarım çatıldı, galiba hafifçe anlamıştım.
"Kumar oynamaya mı gidiyoruz?" Dylan başını sallayarak bana baktı.
"Sen değil, avukatlara kumar yasakmış. Öyle duydum." Kaşlarım havalandı. "Muhtemelen ilk elde her şeyini kaybedersin."
"Öyle mi?" dedim kolunun altından çıkarken iddialı bir şekilde. Başını salladı, kendinden emin duruyordu.
"Öyle." Bana eğildi. "Tam varını yoğunu kumara yatırıp kaybedecek tip var sende." Başını ittim sinirle. Gülerek beni kendine çekti ve saçlarımdan öptü.
"Üzülme avukat." Sinirle gözlerine baktım. "Beni izlersin oynarken. Daha önce neredeyse hiç kaybetmedim." Başımı göğsüne koydum. Dalgasını geçebilirdi ama beni ağzı açık izleyecekti.
Sonunda Dylan'ı yenebileceğim bir konu bulmuştum.
•••
Dylan pokerde oldukça iyiydi ve söylediği gibi girdiği tüm oyunları kazanmıştı.
Masada oldukça büyük bir gerilim vardı çünkü ona kaybedenler, kaybettiklerini almak için tekrar giriyorlardı ve daha fazla kaybediyorlardı. Hepsinin Dylan'ın tanıdığı kişiler olduğunu fark etmiştim, burası özel bir kumarhaneydi. Ve muhtemelen elini sallayan giremiyordu.
Hafif alkollü kokteylimden içerken sandalyesinin başında onu izliyordum. Nerede blöf yapacağını oldukça iyi biliyordu. Eli oldukça iyiydi ve masada iki kişi kalmışlardı. Ortadaki beş karta ve Dylan'ın elindeki iki karta baktım. Yüzde yüz kazanacaktı.
Orta yaşlı adam Dylan'a baktı, ardından elindeki iki karta. Kararsız gibi duruyordu ama yine de tüm fişlerini ortaya koyunca Dylan'ın sırıtmasını izledim. Kartlarını ortaya açtı ve orta yaşlı adam şokla ona baktı.
"Frederick, daha fazla kaybetmeden dur bence." dedi Dylan fişler bizim tarafa geçerken. "Yoksa yakında şirketinin tapusunu da alacağım."
"Haklısın, tadında bırakalım." Rengi atmıştı adamın, Dylan'a oldukça büyük para kaybetmişti. "İyi oyunlar." diyip masadan kalktığında boşalan yere baktım.
"Ben de oynamak istiyorum." dediğimde masa sessizleşirken tüm yüzler bana döndü. Masada kaybetmeye doyamayan Elenore bile şok içindeydi.
"Dylan'ın sevgilisini yenmek biraz bana moral olabilir." diye bir başkası konuştuğunda Dylan'a baktım. Düşünceli duruyordu, ona bakmaya devam ettim.
"Neyse." dedi derin bir nefes alırken. "Zaten bana kaybedeceksin. Sıkıntı yok." Kendinden bu kadar emin olmasına alayla sırıttım ve fazlca fiş alarak masaya geçtim. Dylan ve Elenore dışında gözler üstümdeyken beklemeye başladım.
Dylan küçük kör bahsi, elli bin değerinde iki fişle açtığında yanındaki Elenore derin bir nefes alarak iki katını koymak zorunda kaldı. Masada herkes kalmaya devam edince dağıtıcı herkese iki kart bıraktı. Kendime doğru çekerek kartlarıma baktım ve beni idare edeceğini düşündüm.
Elenore'un yanındaki adam, "Görüyorum." dedi ve aynı bahsi koydu masaya dört fiş ile. Bana gelene kadar herkes bahsi gördü. Bana geldiğinde dikkatlice beni izleyen Dylan'a bakarak dört fiş aldım.
"Görüyorum." diyerek masaya bıraktığımda yanımdaki adam pas dedi ve oyundan çekildi.
Yedi kişiye düştüğümüzde bana sıra geldiğinde ikinci kez aynı bahsi koydum. Ardından başka birisi daha oyundan çekildi ve altı kişiye düştük. Ortadaki para şimdiden oldukça büyümüştü.
Tur tamamlandığında dağıtıcı masanın ortasına flop açtı. Kendi kartlarım ile uyumu iyi olduğundan devam etmeye karar verdim ve üstümde göz hissedince hemen karşımda oturan Dylan'a döndüm. Sırıtarak beni izliyordu, bana göz kırptığında bir kez daha gözlerimi devirdim ve hafifçe güldü. Görecekti o.
Tur yeniden Dylan'ın bahis yapması ile başladı. Ortaya elli bin değerinde dört fiş koyduğunda Elenore'un ofladığını duydum. Sabahtan beri kaybediyordu Dylan'a karşı ama çekilmiyordu.
"Görüyorum." dedi ve onun kadarı masaya bıraktığında yanındaki adam pas dedi ve çıktı oyundan. Beş kişiye düştük ve bana gelene kadar dört kişi kalmıştık. Dylan, Elenore, turuncu saçlı bir adam ve ben.
"Arttırıyorum." dedim ve dört katı kadar fiş koydum ortaya. Dylan'ın kaşları havalandığında sırıttım.
"Hemen batma avukat. Bekle biraz."
"Batacak olan sensin." dedim sırıtarak genişçe. Gülerek başını salladı. Turuncu saçlı adam da pas geçip oyundan çıktığında üç kişi kaldık ve tur tamamlandı.
Dağıtıcı dördüncü kartı da açtığında sırıttım. Oyun kesinlikle benim lehime ilerliyordu. Masada başka kimsenin benimkinden yüksek eli olduğunu düşünmüyordum.
"Görüyorum." dedi Dylan ve aynı bahisten devam etti. Elenore'un gergince yanaklarını şişirmesini istedim. Risk alıp almamayı tartışıyor olmalıydı içinde.
"Pas." diyerek çekildiğinde kenarda onu izleyen Bennet'ın güldüğünü gördüm. Muhtemelen parası bitmişti. Masada sadece Dylan ve ben kalmıştım.
Dağıtıcı riverı, beşinci ve son kartı da ortaya açtığında hiçbir mimik sunmadım Dylan'a. Kendi kartlarına bakıp bana baktı ve yüz ifademi anlamaya çalıştı.
"Rest." diyip her şeyini ortaya yatırdığında dudaklarım genişçe kıvrıldı ve tüm fişlerimi ortaya ittim.
"Rest." Herkes şokla bana baktığında Dylan şaşırmış gibi durmuyordu fazla. Muhtemelen hala kazanacağını ve ona kaybettiğim için sorun olmadığını düşünüyordu.
Kartlarımı açıp ona doğru ittiğimde herkes biraz daha şaşırırken, Dylan'ın yüzünü de sonunda şaşkınlık kapladı yavaşça. Ama hızla kendini toparladı ve bana baktı. Kendi kartlarını sakince açtığında güldüm.
"Kaybedeceğini söylemiştim." dedim ve herkesi şok içinde bırakarak tüm fişleri kendime çektim. Bennet ve Dylan'ın diğer adamları şokla bizim masaya üşüşmüştü ve herkes Dylan'ı yenmemi şok içinde karşılıyordu.
"Bir el daha." dedi Dylan'ın kaşları çatılırken. Gülerek başımı salladım. Kaybettiği için hafif sinirleri gerilmiş gibi duruyordu.
"Neyse." dedim onu taklit ederek. "Zaten bana kaybedeceksin, sıkıntı yok." Dudakları kıvrıldı ve başını salladı. Onu yenmem garip gelmiş olmalıydı.
"Aşkta kaybediyor olmalısın avukat." dediğinde omzumu silktim.
"İkisinde de kazanıyorum." Başını salladı gülerek.
Oynadığımız ellerin ikisinde daha ben, üçünde ise o kazandı. Sonunda sıkıldığımı söyleyerek oyundan çekildim. Sonuç olarak Dylan'ı üç kez yenmem yeterliydi, oldukça şaşırmıştı ve göt olmuştu.
Koltukta, Bennet'ın zorla masadan kaldırdığı ve oldukça öfkeli bir şekilde homurdanan Elenore ile içkimi içiyordum. "Tamam Elenore, kaybettiğini vereceğim sana." dedim en sonunda. Oldukça fazla param olmuştu.
Gözlerinden kalpler çıkarken hızla bana yanaştı elindeki içkiyi bırakıp. "Seni ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim?" Kollarını sıkıca bana doladığında güldüm.
"Naber kumarbaz?"
Başım sesiyle ona döndüğünde Elenore çekildi benden. Keyfi yerine gelmiş olmalı ki masada oturan Bennet'e sırnaşmaya başladı. Dylan yanıma oturduğunda burnum oldukça havada bir şekilde içeceğimi salladım hafifçe.
"İyiyim." Kolunu belime dolayıp beni kendine çekti sırıtarak. Başını eğdi ve dudaklarını boynuma bastırdı.
"Bebeğim beni kumarda yendi demek ki." Dilini sürttüğünde hafifçe göz kapaklarım titreşti. "Bu kadar iyi olduğunu bilseydim, seninle bahse girmezdim avukat."
"Öğrenmiş oldun." dedim gülerek. Başını geri çekip gözlerime baktı. Hafif sarhoş olmuştum galiba, içimde kıpırdanan hisler ortaya çıkıyordu çünkü. "Thomas'la iki şey yapılmaz lafını duymadın mı?"
"Hayır duymadım." dedi ve belimdeki eli hareketlendi yavaşça. "Neymiş o?"
"Kumar ve seks." dedim sırıtarak. Elimi kaldırıp yanağını okşadığımda hafifçe gülümsedi.
"Birincisini anladım." dedi. Beni kendine çektiğinde ona yaklaştım oturduğum yerde. "İkincisini oldukça yaptık ama hâlâ çözemedim."
"Birincisi kaybettiğin için." dedim ve elimi göğsüne koydum yavaşça. "İkincisi ise bağımlılık yapıyor ve elde etmek oldukça zor. Sen ayrıcalıklı kesimdensin."
"Şanslı olmalıyım." Elini aşağı indirip kalçamı okşamaya başladı. Başımı göğsüne koydum ve gömleğini avcumun içine alıp sıktım istemsizce. "İkincisi bakımından."
"Odaya çıkalım." dedim istekle. Kalçamda dolaşan eli beni oldukça uyarıyordu. Kumarhane lüks bir otelin altındaydı ve ben onu hissetmek istiyordum.
"Kumarda kaybettim ama aşkta oldukça kazanıyor gibi duruyorum." diye fısıldadı kulağıma alayla. Ardından belimden destek verip beni kaldırdı ve Bennet'e baktı biz yürümeden önce. "Yukarı geçiyoruz. Bu gece burda kalacağız."
"Tamam Patron." Elini elime kenetledi ve kumarhanenin asansörüne yürümeye başladık. Binip, yukarıdaki katlardan birine bastığında ona yaklaştım. Kollarımı boynuna doladığımda başını bana eğdi ve boş asansörde öpüşmeye başladık.
Oldukça uzun bir gece olacağı şimdiden kesinleşmişti.
Kumarda kazanan Thomas?
Bildiğim kadarıyla yazdım pokeri, yanlışım olabilir.