Takeover, vhopekook ✓

By goyarighthere

19K 1.3K 1.1K

𝗝𝗲𝗼𝗻𝗴𝗴𝘂𝗸𝟵𝟳: Sevgiline sahip çık Hoseok, Oldukça yakışıklı. ⑅ Threesome More

1. bölüm: sevgiline sahip çık
2. bölüm: ben asla yanılmam.
3. bölüm: sevgilin diyorum..
4. bölüm: ona güvenmiyorsun
5. bölüm: hiç değişmemişsin..
6. bölüm: sana acıyorum
7. bölüm: suçlar silinmez Jung.
8. bölüm: senden hiç haz etmiyorum
9. bölüm: aynı çatı altında
10. bölüm: ben geldim sevgilim..
11. bölüm: benim için benimle gel
12. bölüm: onun fotoğrafları
13. bölüm: üç farklı tablo
14. bölüm: oysa eskiden
15. bölüm: bana gelmesini engellemem
16. bölüm: ona değen dudakların
17. bölüm: sadece çocuk!
18. bölüm: sadece izin ver
19. bölüm: annem gibi..
20. bölüm: hala onu seviyor musun?
21. bölüm: beni rahat bırak
23. bölüm: ben ayrı yolda, siz ayrı yolda
24. bölüm: iki velet
25. bölüm: beni affettin mi?
26. bölüm: yanınızda duramam
27. bölüm: bizim olur musun?
28. bölüm: sıcaklıkları birbirine karışırken..
29. bölüm: biz sonsuzuz, final

22. bölüm: şekerli çilek tadında

647 42 66
By goyarighthere

"Ev-vet yemek hazır! Uyan bakalım uykucu sincap, çorba zamanı."

Hoseok duyduğu sesle kapalı olan gözlerini açtı, üstündeki battaniyeye daha çok sarınırken esnedi. Diğerinin çorbayı bu kadar kısa sürede yapmasına şaşırmıştı, bir saat falan bekleyeceğini düşünüyordu.

Gözlerini karşısındaki bedene çevirdi. Dağılmış siyah saçları hafif terliydi, ütündeki siyah tişört geniş göğsüne yapışmış, omzuna attığı mutfak beziyle çok ateşli görünüyordu.

Hoseok sertçe yutkunurken başını sağa sola salladı. Hep hastalandığı için doluyordu aklına kirli düşünceler yoksa Jeongguk'tan etkilendiği falan yoktu, kendini böyle şeylerle avutmaya çalışsa da gerçeklerin pek ala farkındaydı.

"Hadi! Ne bekliyorsun otursana."

Jeongguk'un sesiyle kendine gelerek uzandığı koltukta oturur pozisyona geçti. Tepsiye uzanacakken yanına oturan bedenle kaskatı kesildi. Yakındı, gereğinden çok fazla yakın. Daha önce hiç olmadığı kadar yakın

Kokusunu net bir şekilde işittiği bedenden kayarak biraz olsun uzaklaşmaya çalıştı, zira çoktan soğuk terler dökmeye başlamıştı bile.

"Aç ağzını." kendisine uzatılan kaşığa bakarak,

"Sen mi yedireceksin? Saçmalama, kendim yiyebilirim." diyerek kaşığa uzandı.

"Hayır, seni ben kendi ellerimle beslemek istiyorum." Hoseok normalde uzatmak istese de şimdi onunla tartışacak gücü yoktu. Omuz silkerken,

"Keyfin bilir." dedi.

Jeongguk gülümseyerek kaşığı yavaş hareketlerle dudağına yaklaştırdı. Hoseok ağzını açarak çorbayı ağzına aldı. Ancak sıcak çorba ağzını feci halde yakmıştı.

"Ahh, sıcak." inlerken elini sallayarak ağzını yelledi. Jeongguk telaşla tepsiyi yan tarafına koyarak endişeyle,

"Tanrım.. üzgünüm çok üzgünüm. Lütfen al bu suyu iç" Hoseok kendisine uzatılan bardaktan koca bir yudum alarak acısını dindirmeye çalıştı.

"İyi misin?"

"E-evet, sanırım."

Jeongguk aldığı onayla rahat bir nefes vererek tepsiyi tekrardan kucağına aldı. Tekrar aynı hataya düşmemek için çorba dolu kaşığı uzun süre üfledi. Şimdi gözleri tek bir noktadaydı Hoseok'un; büzülen pembe dudaklar.. Jeongguk'un dudakları hep böyle parlak mıydı? Görünüşü şeker kaplamalı bir çileği andırıyordu peki ya tadı..

"Şimdi daha iyi." kendisine dönen bedenle gözlerini kaçırdı. Bu hastalık ona hiç yaramamıştı.

Uzatılan çorbadan içerken yanakları kızardı çünkü diğerinin koca gözlerini yüzünün her tarafında hissediyordu. Belki o da kendi dudaklarına bakıyordur?

Aklından geçen düşünceler bedenini yakarken başını kaldırdı. Bu hissettiği şey her neyse acilen aklından uçup gitmeliydi. Bu hastalıklı düşünceyi aklından yok etmeye çalışarak,

"Çok güzel olmuş, ellerine sağlık." dedi lezzetli mırıldanmalar çıkarırken.

Lezzetliydi ama bir olayı yoktu, sıradan basit bir çorbaydı ancak diğerinin aniden gülen yüzünü görmeye değerdi bu sözleri söylemek.

"Cidden beğendin mi?" heyecanla soran bedene yumuşak gözlerle baktı. Lanet Jeon Jeongguk çok dengesizdi. Az önce ateşli olup tüm bedenini yakarken şimdi küçük bir tavşan gibi kalbini eritiyordu.

"Hayır, sadece üzülme söyledim." dedi Hoseok omuz silkerek. Bugün çok mu iyiydi ne?

"Kırıcısın." sesi kırılmış gibi çıkıyordu.

Dudakları büzülen bedene bakmamaya çalışarak, "Umrumda değil." dedi.

"Tamam her neyse, beğenmesen bile bunu içmek zorundasın." Jeongguk bir kaşık çorbayı daha dudaklarına yaklaştırıp üflemeye başladı.

Bir anlığına sadece bir anlığına bu görüntüyü görmek için taslarca çorba içebileceğini düşündü Hoseok.

Kendisine uzatılan tüm kaşıkları ses çıkarmadan daha doğrusu Jeongguk'a bakmaktan ses çıkaramadığı için sessizce içti. Son kaşığı da afiyetle içince diğerinin,

"Aferin sana." dediğini duydu. Yüzünde ufacık bir gülümseme belirdi, ondan bu sözü duymak nedensizce hoşuna (?) gitmişti.

"Ben mutfağa gidiyorum bir ihtiyacın olursa seslen." diyen bedene döndü tekrar.

"Gitmeyecek misin?"

"Hayır, sen iyileşene kadar kalacağım." sesi güven vericiydi.

"Peki sevgilin?" kaşlarını kaldırarak sordu. Taehyung'un bu durumdaki düşüncesi ne olurdu?

Jeongguk ufacık gülümsedi. "Endişelenme Seok. Taehyung'un bir şey diyeceğini düşünmüyorum. İşe gitmediğin için endişelenip bana haber veren oydu." dedi.

Hoseok gözleri şokla açılırken giden bedenin arkasında öylece kaldı. İçine yayılan tuhaf sıcak his gülümsemesine sebep olurken gözlerini sıkıca kapattı.

Onun içeride olduğunun bilincinde olmak daha rahat uyumasına sebep olmuştu.

"Hayır anne, hayır!" gözünden akan yaşların farkında bile değildi.

Anlından akan terler saçlarına karışırken tek yapabildiği sessizce fısıldamaktı.

"Bırakma beni, yalvarırım. HAYIR!"

Son attığı çığlıkla sıçrayarak uyandı. Boğazından hızlı hıçkırıklara kaçarken rüyasının etkisinden çıkmaya çalışıyordu.

Gördüğü kabus onu çok etkilemişti, her annesini gördüğündeki gibi bu seferde ağlayarak uyanmıştı. Alışması gerekiyordu artık bu kabuslara ama alışamamıştı. Annesi öldüğünden beri bir türlü alışamamıştı.

Aniden açılan ışıkla beraber yanan gözlerini kıstı. Kollarıyla yanağındaki yaşları silmeye çalışırken onu gördü, Jeongguk.

Belli ki koşarak gelmişti, hızlı nefes alıp veriyor endişesi yüzünden okunuyordu.

"Seok, Seok iyi misin? Kabus mu gördün?"

Yanına gelen bedenin etrafına sardı kollarını. Sıkı sıkı sarıldı kendinden uzun ve iri olan bedene. Kısa bir süre sonra büyük elleri belinde ve sırtında hissetti.

"Ç-çok korktum." titreyen çenesine rağmen zorlukla konuştu. Jeongguk ellerini sırtında gezdirip belini okşarken saçlarına ufak bir öpücük kondurdu.

"Geçti güzelim geçti." kollarını ayırmaya çalışınca ona daha sıkı sarıldı Hoseok.

"Ü-üşüyorum, gitme." Jeongguk elini kaldırıp anlına yerleştirdikten sonra,

"Tanrım, yanıyorsun Seok. Kalk hadi kalk." kendi kalktıktan sonra titreyen bedenin belinden tutarak kaldırdı. Aklına gelen ilk şeyi yapmak için hasta bedeni banyoya doğru yürüttü.

"Soyun." dedi diğerini banyoya sokarken. Hoseok hareket etmeyerek,

"H-hayır." dedi. Jeongguk sabır istercesine başını kaldırıp derin bir nefes aldı.

"Bak güzelim ateş gibi yanıyorsun eğer şimdi kendi isteğinle soyunmazsan seni hastaneye götürmek zorunda kalacağım. Tercih senin." kollarını önünde bağlayıp beklemeye başladı.

Hoseok bir süre düşündü. Evet onun önünde soyunmak falan istediği yoktu ama hastane.. belki de soyunmalıydı.

Dudaklarını büzerek üstündeki beyaz tişörtü yavaşça çıkardı. Tirtir titrerken bunu yapmak kolay değildi.

Üstündeki kumaş parçası yok olunca bedenine çarpan soğuk havayla kollarını kendine sardı. Üşüyordu, hem de çok fazla.

"Y-yapamam, daha fazlası olmaz."

Jeongguk diğerinin zorlandığını anlayınca onu kucağına alarak duşakabinin içine soktu. Minik beden hala kucağındayken soğuk suyu tek harekette açtı.

Soğuk su, sıcak iki bedenin üzerine akıyordu şimdi. Hoseok bedenine yayılan soğuğun acısıyla kollarını Jeongguk'un boynuna daha sıkı sarıp başını göğsüne yasladı. Orada ısınmak istiyordu.

Su Jeongguk'un üzerine akıyor sonra da Hoseok'a doğru yol alıyordu.

"Ü-üşüyorum, gidelim. L-lütfen"

Jeongguk kucağındaki bedeni indirerek soğuk suyun direkt olarak ona temas etmesini sağladı.

"Üzgünüm bebeğim." deyip suyu daha da soğuttu.

Hoseok daha da soğuyan suyla ne yapacağını şaşırmıştı. Ne yapacağını bilmez bir şekilde karşısındaki adama baktı.

Tıpkı kendisi gibi ıslanmış, çıkarmadığı tüşörtü bedenine yapışmıştı. O an soğuğu bile unuttu Hoseok. Tek yapmak istediği şimdi normalden daha da pembe duran dudakları öpmekti. Ve yaptı da.

Öne doğru bir adım atıp hiçbir tereddütte bulunmadan öptü onu. Kollarını boynuna sararak daha da kendine çekip emdi ıslak pembeleri.

Çilek gibiydi, tam hayal ettiği gibi şekerli çilek tadındaydı.

Şaşkınlıkla eli öylece kalmıştı Jeongguk'un böyle bir hareket beklemiyordu Hoseok'tan. Zor da olsa şaşkınlığını bir kenara bırakıp elini minik bedenin beline atıp karşılık vermeye başladı.

Az önce üzerlerine akan su şimdi kaynıyordu. İkilinin ateşi suyu da ısıtmıştı.

Başını yana eğerek öpüşmeyi daha da alevlendiren Hoseok'a karşı Jeongguk, iki elini de dolgun kalçalara atarak kucağına aldı onu. Hoseok bu anı beklermiş gibi bacağını hemen beline dolamıştı.

Jeongguk'un dudağına bastırdığı dili ile ağzını aralayıp onu kabul etti. Şimdi hafif pürüzlü tatlı dil bütün ağzını keşfe çıkmıştı. Hissettiği yoğun hazla ağzından bir inleme kaçırdı, onula öpüşmenin bu kadar iyi hissettireceğini bilemezdi.

Ağzındaki dili ısırınca Jeongguk da onun gibi inlemiş ve hızla kendisinden ayrılmıştı.

İnip kalkan göğüsleri birbirine çarpıyor, nefesleri birbirine karışıyordu. Hoseok karşısındaki adamın dudaklarında göz gezdirdikten sonra sırıttı. Kıpkırmızı olmuştu, şimdi daha öpülesi duruyordu.a Jeongguk da bir süre kendisi gibi dudaklarını inceledikten sonra,

"Çıkmalıyız." dedi.

Ufak bedeni kucağından indirerek banyodan çıktı. O gidince anlamıştı Hoseok az önce yaşananları. Ne yapmıştı öyle?

Nefret ettiği adamla ateşli bir öpüşmeye mi girmişti? Peki bundan sonra ne olacaktı? Öpüşürken her şey iyiydi ama şimdi..

Şimdi içine yayılan suçluluk hissi de neyin nesiydi?

Suçlu hissediyordu çünkü Jeongguk'un Taehyung'u aldatmasına sebep olmuştu. Üstelik kendisi Taehyung onu aldattığı için Taehyung'dan nefret ederken. Şimdi ondan ne farkı kalmıştı?

Ağlamak istedi Hoseok. Kontrolden bu kadar kolay çıktığı için ağlamak istedi.

Bundan sonra ne olacağını bilemzdi ama şimdi çok berbattı. Her şey berbattı.

Hoseok da yapıyor yapıyor sonra pişman oluyor, bu nedir yavv

Continue Reading

You'll Also Like

5.2K 317 6
"Bu küpe, çok güzel kokuyor. Sahibini bulmalıyız Jungkook. Onu bizim yapmalıyız" Ukegi: Şeytanın oğlu Min Yoongi Sememin: Vampir Jimin Semekook: Vamp...
427 66 3
Jimin okulun burslu öğrencilerindendi. Aynı zamanda omegaydı. Diğer omegalar onun güzel yüzü ile kokusu yüzünde onu kıskanırlardı ve zorbalık yapardı...
7K 651 7
Ruh eşiniz ile karşılaştığınız vakit, göğüsünüzün üstünde bir leke oluşan ve kavuşamadığınız halde yavaşça kalbinizi delecek bir izin var olduğu bu d...
1.7K 129 9
"Sikeyim düşmanları, senin kalbin beni hiç sevmedi ki..."