KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {...

By daisy3044

62.2K 8.1K 13K

Kore,yüzü olmayan Kralları Kim Namjoon'un erkeklerden hoşlandığı açıklanınca büyük bir kaos içine sürüklenmiş... More

Adsız Bölüm 1
Adsız Bölüm 2
Adsız Bölüm 4
Adsız Bölüm 5
Adsız Bölüm 6
Adsız Bölüm 7
Adsız Bölüm 8
Adsız Bölüm 9
Adsız Bölüm 10
Adsız Bölüm 11
Adsız Bölüm 12
Adsız Bölüm 13
Adsız Bölüm 14
Adsız Bölüm 15
Adsız Bölüm 16
Adsız Bölüm 17
Adsız Bölüm 18
Adsız Bölüm 19
Adsız Bölüm 20
Adsız Bölüm 21
Adsız Bölüm 22
Adsız Bölüm 23
Adsız Bölüm 24
Adsız Bölüm 25
Adsız Bölüm 26
Adsız Bölüm 27
Adsız Bölüm 28
Adsız Bölüm 29
Adsız Bölüm 30
Adsız Bölüm 31
Adsız Bölüm 32
Adsız Bölüm 33
Adsız Bölüm 34
Adsız Bölüm 35
Adsız Bölüm 36
Adsız Bölüm 37
Adsız Bölüm 38
Adsız Bölüm 39
Adsız Bölüm 40
Adsız Bölüm 41
Adsız Bölüm 42
Adsız Bölüm 43
Adsız Bölüm 44
Adsız Bölüm 45
Adsız Bölüm 46
Adsız Bölüm 47
Adsız Bölüm 48
Adsız Bölüm 49
Adsız Bölüm 50
Adsız Bölüm 51
Adsız Bölüm 52
Adsız Bölüm 53
Adsız Bölüm 54
Adsız Bölüm 55
Adsız Bölüm 56
Adsız Bölüm 57
Adsız Bölüm 58
Adsız Bölüm 59
Adsız Bölüm 60
Adsız Bölüm 61
Adsız Bölüm 62
Adsız Bölüm 63
Adsız Bölüm 64
Adsız Bölüm 65
Adsız Bölüm 66
Adsız Bölüm 67
Adsız Bölüm 68
Adsız Bölüm 69
Adsız Bölüm 70
Adsız Bölüm 71
Adsız Bölüm 72
Adsız Bölüm 73
Adsız Bölüm 74
Adsız Bölüm 75

Adsız Bölüm 3

1.5K 174 499
By daisy3044

Geç kaldığım için üzgünüm kardeşimin düğünü vardı onunla ilgilendik biraz telaş vardı haliyle,büyük ihtimalle normalde de dört beş günde bir atarım sanırım 🌸🌸 İyi okumalar güzellikler 💜

Tüm kameraları ve paparazzileri geçtikten sonra, tüm erkekler Geunjeongjeon Salonu'nun avlusuna yönlendirildi ve burada gergin bir şekilde oturup,Kral'ın eşi olmak için çıkılan bu çılgın yolculuğun bir sonraki bölümünü beklemeye başladılar.

Her biri,yere serilmiş küçük minderlerin üzerine oturarak yan yana dizilmişlerdi.

Jin etrafa bakmadan edemiyordu. Demek burası saraydı. Sadece belgesellerde gördüğü iç mekanı çok güzeldi.

Etrafında Tae, Jimin ve Hoseok birbirine yakın oturuyorlardı. Seokjin'in hayal edebileceğinden daha fazla insan vardı ama yine de bolca yer kalmıştı.

Fotoğrafçılar ve muhabirler ahşap yolun çevresinde oturuyorlardı. Mahkeme yetkilileri ve kraliyet danışmanları, Geunjeongjeon'un yerleştiği iki taş platformun önünde duruyorlardı. Birkaç dakika sonra Geunjeongjeon'un ana kapısı açılmış ve siyah saçlı kısa boylu bir adam dışarı çıkmıştı.

Seokjin, haberlerde birçok kez gördüğünden adamın yüzünü hemen tanımıştı. Jimin ile birlikte kamyona vardığında,Seokjin kim olduğunu çoktan biliyordu.

Güney Kore'nin en genç generali,General Min Yoongi, kısa bir süre önce Kraliyet Ailesi'nin güvenliğinden sorumlu kişi olarak atanmıştı.

Kameralar yanıp sönmeye başladığında General Min konuşurken gözünü bile kırpmıyordu.

Jin adamdan gerçekten etkilenmişti. Gençti, kısaydı, yine de, Jin'in şimdiye kadar gördüğü en korkutucu adamdı.

Belki de korkma nedeni adamın kendi askerlerinden birini gözünü kırpmadan veya pişmanlık duymadan öldürdüğüne tanık olduğu gerçeğiydi, ama konuşurken saf karizma yayıyordu.

Onda,korkmanı sağlayan ama aynı zamanda seni koruyacağını söylediğinde kendini güvende hissettiren bir şey vardı.

"Hepinize birer oda verilecek" diye devam etti general, "Hekimleriniz ve stilistleriniz her gün aynı saatte gelecekler. Kendinizi iyi hissetmezseniz odalarınızda acil durum butonu var,butona bastığınız an doktorunuz koşarak gelecek. Ayrıca bu doktorlar diyetlerinizi de ayarlayacak, her öğününüz, doktorun neye ihtiyacınız olduğunu düşündüğüne bağlı olarak farklı farklı olacaktır."

Jin, Jimin'in ince vücuduna baktığında belki de uzun zaman sonra ilk defa düzgün bir yemek yiyeceğine sevinmişti.

"Kral sizi görevden almadıkça saraydan çıkamazsınız. Saraydaki başka hiç kimsenin sizi bırakma yetkisi yok. Ayrıca bu yarışmanın bitmesi için belirlenmiş bir tarih yok, Kral ne kadar sürmesini isterse o kadar sürecek"

Jin bu fikirden gerçekten hoşlanmamıştı.

"Kendi odanızdan başka kimsenin odasına girmeyeceksiniz. Bu... gizli aşkların yaşanmasını engellemek için bir önlem . Herhangi biriyle buluşmak istiyorsanız, bunu göz önünde yapacaksınız."

"Oh, yani hepimiz gay olduğumuza göre aynı odada olursak birbirimizle yatacağımızı mı düşünüyorlar?" Hoseok fısıldayarak diğerlerinden birkaç kıkırdama almıştı.

General, etrafında ki kıkırdamaları duymazdan gelerek devam etti, "Ve son olarak, Kralın odasına yaklaşmaktan kaçının. Sadece Kral sizi çağırırsa gidebilirsiniz. Kurallara uymamak, derhal diskalifiye ile sonuçlanacaktır. Şimdilik odalarınıza alınmak üzere birer birer çağrılacaksınız.Hepsi bu kadar." Başka bir şey söylemeden Geunjeongjeon'a geri döndü.

Adaylar arasında sohbet başlamıştı. Her biri, yaşadıkları durumla ilgili kendi görüş ve duygularını ifade ediyordu. Jimin diğerlerine doğru eğildi.

"Çocuklar, gerginim," diye itiraf etti küçük çocuk ellerini ovuşturarak, "Tanımadığım biriyle evlenmek istemiyorum."

Hoseok, "Tanımadığın biriyle evlenmeye zorlanacaksan, o zaman en azından bu Kore Kralı olabilir." diye cevapladı.

Saray görevlileri bölgelere göre onları birer birer çağırmaya başladıklarında Jin, grubunda çağrılan ilk kişiydi.

Seokjin,büyük malikanede yol alırken hepsini nerede tutacaklarını merak ediyordu. Gördüğü kadarıyla çok fazla aday vardı, ama yine de izlediği belgesellere göre saray 500'den fazla bina içeriyordu.

Seokjin saraya nasıl sığacaklarını sorduğunda Hizmetçi, "Burada devamlı yaşayan hizmetçiler otellere gönderildi" diye cevap vermişti. (Yürüyüş sonsuza kadar sürmüş gibi hissettirdiği için sormuştu ve sessizlikten sıkılmıştı). Kalacağı binanın önünde durduklarında hizmetçi "Bunu, adayları daha iyi ağırlamak için yaptılar. Burası senin odan olacak," diye ekledi

Seokjin'in düşündüğünden biraz daha batılılaşmış tarzda bir odaydı. Geleneksel sürgülü kapı, tuş kilit takımına sahip batı kapısı ile değiştirilmişti. İçeri girerken bir televizyon ve batı tarzı bir yatak fark etmişti

Bir vuruş dikkatini tekrar kapıya çekmişti. Kısa, koyu kahverengi saçlı, beyaz önlük giyen bir kadın içeri girdiğinde elinde bir pano tutuyor ve birkaç parça tıbbi malzeme taşıyan bir arabayı arkasında sürüklüyordu.

"Merhaba," dedi arabayı kenara park ederken ve Seokjin'e selam verirken. "Ben Song Hye-kyo, senin kişisel doktorunum.Genel olarak seni sağlıklı tutmaktan sorumluyum."

Doktora hafifçe gülümseyip mümkün olduğu kadar doksan dereceye yakın bir şekilde eğilerek selam verdi. "Ben Kim Seokjin," diye yanıtladı, "Şu andan itibaren beni sağlıklı tuttuğunuz için teşekkür ederim" 

Kadın gülümsediğinde dudağının sağ tarafı yukarı doğru kıvrılmıştı.Doktor gerçekten güzeldi, Seokjin aklının bir köşesine bunu not etti. 

"Oh gerçekten kibarsın, değil mi? Kibarlık buralarda pek sık rastlanılan bir şey değil "

Kapı çalındığında Doktor Song içeri girmesi için bağırdı. Kapı tıklatılarak açıldı ve içeri Jin'den sadece birkaç santimetre daha kısa olan başka bir kadın girdi.

Ayrıca o da inanılmaz derecede güzeldi, canlı pembe bir takım elbise içinde son derece sofistike görünüyordu, uzun kahverengi saçları düzleştirilmişti ve kısa kakülleri alnını kapatarak güzel kehribar rengi gözlerini çerçeveliyordu.Kadın,doktorun yanında durmak için içeri adımladı.

"Bu," dedi Doktor Song, "Lee Sung-kyung-ssi. Görünüşünüzden ve tabii ki Kralın önünde iyi görünmenizi sağlamaktan o sorumlu."

Jin, Kral'dan bahsedilince kızarmıştı. Ellerini önünde salladı, 

"Ah, hayır. Lütfen benimle vakit kaybetmeyin. Kralın hoşuna gitmeyeceğime eminim."

Her iki kadın da Jin'in tam olarak seçemediği bir bakış atmıştı

Doktor Song ona döndü, "Halkın favorisi olduğunun farkındasın değil mi?"

"Üzgünüm, ne?" Jin tamamen kafası karışmış bir şekilde sormuştu

"Bilmiyor musun?" Sung-kyung kaşlarını çatarak sordu, "O kamyondan indiğin anda tüm internet senin hakkında konuşmaya başladı. Sosyal medyada güzel görünüşünle ilgili milyonlarca yorum var."

"Yok canım?" diye sordu birden utanarak.

İkisi de başını salladı. Jin, bu kadar gerçeküstü görünen bir konuda iltifat aldığı için biraz utanarak başını eğdi. Kendini hiç yakışıklı bulmamıştı. Tae yakışıklıydı. Jimin çok tatlıydı. Hoseok yakışıklıydı. Ama Jin?

Hayır, inanamıyordu.

"İkiniz sadece benden mi sorumlu olacaksınız?"

Doktor Song, "Gruplarla çalışmak için görevlendirildik.Buraya gelirken bindiğin araçta olan insanlar da bizim gözetimimiz altında olacak" diye yanıtladı.

Jin gülümsedi, kendisinin ve arkadaşlarının bu iki harika kadının bakımı altında olacağını bilmekten mutlu olmuştu.

"Şimdi," diye başladı Doktor Song, lastik eldivenleri çekerek, "lütfen giysilerinizi çıkarın."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

General Min,Kralın karşısına otururken, "Yani," diye başladı, "hoşunuza giden birini buldunuz mu?"

Kral Namjoon başını kitabından kaldırdı. O ve kardeşleri şu anda Jibokjae'deydiler (Kralın kişisel kütüphanesi), hepsi en sevdikleri edebiyat türünden kitaplarla ilgileniyorlardı.

Ne katılacakları önemli bir toplantıları ne de gözden geçirecekleri belgeleri vardı. Herhangi bir iç ya da dış mesele, sadece evlenecek birini bulmaya odaklanmalarını istediği için büyükanneleri tarafından ele alınıyordu.

Kız kardeşi onun yerine cevap verdi, "Hadi ama Yoongi, daha hepsini görmedi bile."

General Min Yoongi omuz silkti, bacaklarını rahatça sandalyede çaprazladı ve arkasına yaslandı.

"Görecek pek bir şey yok aslında.Hepsi düzgün bir hale gelene kadar beklemek daha iyi, bazıları gerçekten berbat görünüyor. Korkunç derecede kötü ailelerden gelenler var."

"Belki de aile üyeleri yerine onlara çek vermeliydik," dedi Jungkook.

Namjoon bir an bunu düşündü. Adayların çoğu Kore'de yasal olarak reşitti, bazıları hala 18'di ama en mantıklı şey parayı onlara vermekti, çünkü sadece biri onun eşi olacaktı. Büyükannesinin planındaki bu kusuru fark etmediği için kendini aptal gibi hissetmişti. Başını salladı ve generale döndü.

 "Yoongi bunu yapalım.Parayı, elendiklerinde adaylara verin. Durumlarını göz önünde bulundurursak yapılacak en adil şey bu."

"Tabii patron."

"Bir şey daha var "

General, Kral'a döndü

Namjoon tereddüt ediyordu, "Kamyonunuzda bir adam vardı..."yavaş yavaş konuşmaya başladı.

Şuan hem kız kardeşi hem de erkek kardeşi kitaplarından kafalarını kaldırmış ona bakıyordu.

"Uzun boyluydu, pembe bir kapşonlu giyiyordu."

Yoongi kendini beğenmiş bir şekilde kaşını kaldırdı, "Evet, ne olmuş ona ?"

Kral boğazını temizledi,

"Adı ne?"

Kardeşlerinin ikisi de etrafını sarmadan önce bir saniyelik sessizlik olmuştu.

"Oppa! Biri dikkatini mi çekti?!"

"Hyung, ne oluyor? Şimdiden birini mi beğendin?!"

Kral, kardeşleri onu sorularla bombalarlarken teslim olurcasına ellerini kaldırdı.

"Kim Seokjin."

Üçü de generale döndüğünde general dirseğini masaya dayamış, çenesini avucunun içine yaslamış halde onlara bakıyordu.

"Adı Kim Seokjin.Kasabanın o bölgesindeki listede sadece dört isim olduğu için hatırlıyorum."

"Gerçekten yakışıklı mı?"

Geong Min heyecanla neredeyse bir aşağı bir yukarı zıplayarak sorduğunda Kral aşağı baktı ve gülümsedi, gamzeleri açıkça görünüyordu, 

"Bir meleğe benziyor."

Prenses heyecanla sırıtırken Jungkook  ciğerlerinin tepesinden "Hyung aşık olmuş~" diye bağırmaya başlamıştı. Yoongi'nin yüzünde ise sadece kendini beğenmiş bir ifade vardı.

Kardeşlerinin ve arkadaşının alay konusu olmasına rağmen, Kral yüzündeki aptal sırıtışı silemediğini hissediyordu. Sonunda bu meleğin yüzüne bir isim koyabilmişti.

Ve adı Kim Seokjin'di.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Doktor kolundan kan alırken Taehyung irkilmişti.Giydiği eldivenlere rağmen doktorun elleri gibi iğne de soğuktu.

İğneyi bir kenara koydu ve bir panoya bir şeyler yazdı. Nabzını kontrol etti, ağırlığını, boyunu yazdı, hatta elleri ve ayakları gibi birkaç garip yerini ölçtü. Onları da not etmeden önce birkaç şeyi zihinsel olarak hesapladı.

Doktor Song eldivenlerini çıkararak, "Yeterince sağlıklı görünüyorsun," dedi. "Diyetini biraz ayarlamamız gerekecek, ancak diğer her şey yolunda görünüyor. Ancak hafta boyunca, özellikle endişelenmemiz gereken bir şey olup olmadığını görmek için birkaç tarama ve başka testler yapacağız. " Panosunu aldı ve bir sayfa çevirdi, sonra bir kalem almak için uzandı. "Bugünün değerlendirmesinin son kısmı birkaç... kişisel meseleden oluşuyor."

Taehyung başını yukarı aşağı  sallayarak bekledi.

Doktor göz göze gelmek için panosundan başını kaldırdı. "Taehyung-ssi. Şahsen, Kral'ın eşi olarak bir bakire mi yoksa daha deneyimli birini mi istediğini bilmiyoruz ve bilmek de umrumuzda değil. Ama karar vermesi durumunda, seninle birlikte olma ihtimaline karşı bu bilginin dosyanızda olması gerektiğini düşünüyoruz...Bakire misin, değil misin?"

Doktor ciddi miydi? Daha tanışmadıkları bir insanın bilgilenmesi için bu kadar kişisel bilgileri ifşa etmeye gerçekten mecburlar mıydı?

"Bakireyim," dedi basitçe teslim olarak. Kişisel olarak Kral'ın eşi olmakla uzaktan yakından ilgilenmediği halde yalan söylemek için hiçbir nedeni yoktu.

Aslında,tek bir nedeni olabilirdi o da tüm bu durumun insanı delirtebilecek olmasıydı.

Onu evinden almışlardı. Annesini ondan almışlardı. Halka açık bir ortamda olmadığı sürece kardeşiyle birlikte olmasını yasaklıyorlardı ve şimdi ise mahremiyetini ihlal ediyorlardı.

"Ve verilerimizin gösterdiği kadarıyla, sadece erkeklere ilgi duyuyorsun, değil mi?"

"Evet."

Başını sallayarak bir şeyler yazdı. "Tamamdır, şimdi burada kaldığın süreyi daha konforlu hale getirmek için evinden getirmemizi istediğin özel bir şey varsa-

"Ben sadece kardeşimle aynı odada kalmak istiyorum."

Bunun üzerine doktor kaşını kaldırdı, "Korkarım bu mümkün olmayacak, Taehyung-ssi." Elbette mümkün değildi.

"Hepinizi ayrı yatak odalarında tutmak için katı kurallarımız var."

Tae'nin bedeni sandalyesine yığıldı. "Ben sadece...Yanımda biri yoksa uyumakta gerçekten zorlanıyorum. Ve genellikle beraber uyuduğum kişi Hyung'umdu."

"Hyung'un seninle yatmadığında ne yaparsın ? Eminim arkadaşlarıyla dışarıdayken bir alternatif bulmuşsundur ya da-"

"Hayır," dedi umutsuzca, "hiç ayrılmadık."

Doktor Song, beraberinde getirdiği diğer kadına bir bakış attığında yeni stilisti  Sung-kyung dudaklarını ince bir çizgi haline getirdi.

Taehyung, aldığı tepki için onları suçlamıyordu. Ona acıyorlardı anlamıştı.Hatta şu anda o da kendine acıyordu.

Seokjin geceyi hiç dışarda geçirmemişti. Tae onunla gitmediği sürece asla bir arkadaşının evinde yatılı kalmamıştı. Seokjin, anneleri dışarıdayken ona yemek yapar, ev ödevlerinde yardım ederdi. İkinci bir ebeveyn gibiydi, ama daha yakındı.Ve şu andan itibaren sahip oldukları her şey birbirleriydi.

Doktor Song sonunda iç çekip, "Bak, Taehyung-ssi. Hiçbir şeyi garanti edemem ama..." derken yüzündeki ifade muhtemelen acıma doluydu,sanki tereddüt ediyormuş gibi durakladı. "Kocam,General Min'in emrinde çalışıyor yapabileceğim en iyi şey bu bilgiyi General Min'e ileterek Kral'a haber vermesini sağlamak. Ama bildiğiniz gibi, Kral'ın ilgilenmesi gereken daha önemli şeyler var."

Tae başını salladı. Kral'ın sahip olabileceği diğer meseleler kadar önemli olmadığını açıkça anlamıştı.Yine de bir parça umutlu hissetmekten kendini alamıyordu.

Burada olmak onu korkutuyordu.Boğulduğunu hissediyordu.Hayatında en azından bir şeyin -hyungunun- değişmediğini hissetmesine ihtiyacı vardı.

"Bu arada," dedi doktor, o lanet olası panoya bir şeyler yazarak, "arada bir saray psikiyatristimizin seni kontrol etmesini isteyeceğim."

Harika. Şimdi de hanımefendi onun psikolojik sorunları olduğunu düşünüyordu.

Sung-kyung ona bir çift kıyafet vermek için öne çıktı. Hepsi koyu mavi denimdi. "Üzerini değiştir lütfen," diye talimat verdi stilisti, "Bu sizin yarışma üniformanız. Akşam 17:00'de hepiniz Kore'ye resmi olarak takdim edileceksiniz. O zamana kadar Geunjeongjeon'un avlusunda olun. Bugün için izinlisiniz.Kendi saçını ve makyajını yapabilirsin. Yarından itibaren senin için tüm bunları ben yapacağım."

"Üstümü değiştirdikten sonra etrafta dolaşabilir miyim?"

"Evet. Kıyafet, herkesin sizi aday olarak tanımasını sağlayacak, böylece etrafta dolaşmakta özgür olacaksınız"

Söyleyecek başka bir şeyleri olmadığı için iki hanım da odadan çıktı. Taehyung iç çekti ve kıyafeti giymek için harekete geçti, ilk düğme hariç ceketin düğmelerini sonuna kadar ilikledi.

En sağdaki şifonyerin üzerinde açılmayı bekleyen makyaj ürünleri yığınına baktı ama saç ve makyajla uğraşmayacaktı. Belki yeterince ilgi göstermezse diskalifiye edilen ilk kişi o olabilirdi.

Odasından çıkıp kapıyı arkasından kapattı.Diğer birkaç aday tıbbi muayenelerini bitirmişti. Bazıları hırsla makyaj yaparken veya saçlarını fönle kuruturken Tae açık kapılardan adayları izleyip gözlerini deviriyordu.

Kral muhtemelen o pasta suratlılardan biriyle birlikte olacaktı. Hyungunun odasını ararken bir hizmetçiye sorduktan sonra sonunda bulabilmişti.

Jin içerideydi, kot ceketini düğmeli mi yoksa gevşek mi tutacağına karar vermekte zorlanıyor gibiydi.

"Ben olsam serbest bırakırdım," diye fısıldadı, büyük olanı kapı aralığından ürküterek. "Düğmeyi kapatırsan, omuzlarını daha çok sıkacak."

Jin ceketin düğmelerini açmaya başlayıp  beyaz tişörtünün ortaya çıkmasına izin verdi."Makyaj yapmayacak mısın?" Jin, Tae'nin temiz yüzünü fark ederek merakla sormuştu.

"Sen yapacak mısın?"

"Bir şey yapsam bile kazanma şansım olduğunu sanmıyorum," dedi Seokjin aynada kendisine bakarak, "Yani böyle kalsam iyi olur. Öte yandan senin şansın benden çok daha yüksek."

Taehyung hyunguna baktı. Seokjin her zaman yakışıklıydı. İkisi de öyleydi gerçekten. Yakışıklılıklarını bir zamanlar güzel olan annelerinden almışlardı. Ancak Tae ikisinin de seksi olduğunu bilse de Jin kendisinin yakışıklı biri olduğuna inanmakta zorlanıyordu.

Her yıl sevgililer gününde dolabında beliren çikolataların şaka ya da oyun olduğunu düşünmüştü. İnek ve çirkin olduğu için kimsenin ona çıkma teklif etmeyeceğine yemin ediyordu,kızların Jin'in liginin çok altında kaldıklarını düşündüklerini bilmeden.

Jin ondan çok daha yakışıklıydı, muhtemelen hayatında gördüğü en yakışıklı adamdı ama yine de Tae'ye Kral'a gitmesini söylüyordu.

Bu, içeri girdiklerinde ve kamyondan indiklerinde yaptıklarını açıklıyordu.
Herşeyi mükemmel bir şekilde anlamıştı. Taehyung'un gözleri boşuna büyük değildi.

Jin her zaman özverili olmuştu. Hep birşeyler vermiş ve karşılığında hiçbir şey istememişti. Tae'nin kazanma şansı olsun diye kendi yerinden vazgeçmek istiyordu ve onun için olmasa bile Jimin ve Hoseok için de herşeyden vazgeçecekti.

"Hyung," diye iç geçirdi, kapıya yaslanırken, "Kralla gerçekten evlenmek istemiyorum."

"Geleceğini güvence altına almak anlamına gelse bile mi?" diye sordu büyük olan.

"Peki ya senin geleceğin?"

Kızardığında,Tae cevabı biliyordu. Jin umutsuz bir romantikti. Konforundan ödün vermek anlamına gelse bile aşk istiyordu.

"Şuna ne dersin," dedi Jin,Tae'nin önceki sorusunu görmezden gelerek, "İkimiz de ona bir şans verelim,adamla henüz tanışmadık ama belki de sonunda istediğimiz gibi biri çıkar?" Sözleri umut verici geliyordu.

Genç olan gülümsedi.

"Anlaştık"

Arkadaşlar kitap içinde farklı farklı saraylar ve hepsinin değişik değişik isimleri var inanın nasıl okunuyorlar hiç bilmiyorum kafanız karışırsa istediğiniz gibi sorabilirsiniz ama zaten içinizden okuyacaksınız kafanıza göre okuyun. Hikaye içinde kafanızın karıştığı bir yer olursa sormaktan çekinmeyin 

Continue Reading

You'll Also Like

117K 4.1K 47
you were born with a special quirk but at the age of 2. once you had manifest your quirk, you were heading to china with your family, meeting your gr...
670 48 6
new dump book for tmf because reasons anyways enjoy!!
17.3M 374K 200
A collection of not so short, short stories featuring your favourite characters and some characters you might not know much about. Slow updates in p...
114K 373 16
As the title says