Colum odasından çıktıktan sonra elim ayağım buz kesmişti. Açıkça bana inanmadığını ve beni araştıracağını söyledi. Eğer araştırırsa hakkımda en ufak bir şey bulamaz çünkü bu devirden değilim. Bir an önce kendi zamanıma geri dönmeliyim. Yoksa kellemden olucağım. Etrafıma bakındığımda Jamie yoktu. Bir işi çıkmıştı sanırım. Buraya Jamie'nin kemer tokası ile gelmiştim . Eğer ona dokunursam geri giderdim sanırım. Peki ona nasıl dokunacağım ? Hiç çıkartmıyor üstünden.
"Sen Asil misin?" Gelen ses ile düşüncelerimden sıyrıldım ve gelen sesin kaynağına baktım. 12-13 yaşları arasında kızıl şaçlı, yeşil gözlü güzel bir kız çocuğu. "Evet benim. Peki sen kimsin?"
"Ben Fitzgibbons . Kaleyi gezdireceğim. "
İçten bir gülümseme ile başımı salladım."Olur . Teşekkür ederim . " Elimi tutarak kaleyi gezdirmeye başladı.
Aradan geçen bir saatin sonunda kalenin yarısını bile gezemedik. Çok yorulmuştum. "Hey Fitz çok yoruldum ben." Bana döndü ve şaşırarak "Ne çabuk yoruldun. Neyse zaten saat yaklaştı. Hadi orta solana geçelim . Başlayacak neredeyse ." Birden koşmaya başladı. Ellerimiz hala birbirindeydi . "Nereye gidiyoruz? Ne başlayacak ? Tanrı aşkına dur artık. " Kahkaha atarak "Görüceksin birazdan " dedi.
Sonunda durmuştu. Kocaman bir solandaydık ve içerisi ağzına kadar insan vardı . Sağlı sollu dizilmişlerdi . Odanın her iki yanında da şömineler vardı ve ortada kocaman bir taht vardı. Fitz'e neler oluyor diye soru sorucakken yanımda olmadığını farkettim. Gözlerimi etrafta gezindirdim belki görürüm diye. O sırada gözlerim onu buldu. Jamie Fraser Mackenzie. Yanına doğru adımladım. Beni farketmemisti sanırım. Koluna dokundum. "Jamie" sağına döndü hemen . "Ha Asil . Nasılsın?"
"İyiyim ya sen?"
"Seni görünce daha iyi oldum." Utangaç bir şekilde güldüm. Gözlerimi ondan kaçırdım." Ne oluyor burada?"
"Colum toplantı düzenliyor. Halk buraya gelicek ve derdi ve şikayetlerini söyleyecek. " Başımı salladım ağır ağır.
O sırada salonda bir ses duyuldu. Sanırım buna gayda deniliyordu. Ritim önce sabit ve hareketsizken birden yükseldi ve içeri Colum girdi. Eteği ayak bileklerine kadar yerdeydi. Kimsenin bacaklarını görmesini istemiyordu sanırım.
Salondan 'çok yaşa Colum' tezahüratları geldi. Colum sonunda tahta oturdu ve elini yukarı kaldırdı. Herkes sustu . Yanındaki gaydacı "Toplantı başladı " diye bağırdı. Sanırım öyle çünkü herkes İskoçca konuşuyordu. Bazı davalar ingilizce konuşuluyordu bazıları iskoçca. Hatta bir davada komşusunu cinayetten aşağı kalır bir yanı olmayan kundakçı ve karısının namusunu göz dikmiş bir adamın davasıydı. Hepsini Jamie kulağıma fısıldıyordu. Colum adama bakarak yanındaki askere' kellesini domuzlara verin ' emrini buyurdu. Adam çığlıklar atarak salondan çıkarıldı.
Colum'un yanındaki adam adımı zikretti. 'Bay Tunç öne çıkar mısınız lütfen?' Ne yani beni mi sorgulayacaklardı. Hatta başımı domuzlara vereceklerdi. Yüce Tanrım yardım et. Jamie elimi tutarak salonun ortasına yürüttü beni. "Jamie beni öldürecekler. " Elimi daha sıkı tutarak " Öyle bir şey olmayacak gille neamhnaidim . " Korkuyordum ama yanımda Jamie vardı. Jamie Colum'un önünde eğildi. Beceriksizce bende eğildim. Elimi bırakmamıştı. "Efendim yardımımıza sığınan Asil bey sizin merhametinize ve hoşgörünüze ihtiyacımız var . Fransız olan Bay Tunç haydutların saldırısını uğramış ve yanındaki dadısı bu saldırıda hayatını kaybetmiş . Ben ve adamlarım tarafından arazinizin ormanlarında dolaşırken bulunmuştur. Kendisinin" durdu ve bana baktı "Fransız akrabalarının bulunup sağlıklı bir şekilde oraya ulaştırılına kadar Mackenzie Kalesi'nde misafir edilmesini rica ediyoruz."
Colum ayağa kalktı ve "Misafirlik uzun sürsün lütfen Jamie "dedi. Açıkça şüphelendiğini herkese duyurmuş oldu. İkimiz eğilerek geri yerimize geçtik.
"Teşekkür ederim Jamie " dedim. Elimi biraz daha sıkarak " Önemli değil " dedi. Elimi bırakmadı. Meraklı gözler üzerimdeydi.
Şimdi solanda büyük bir gürültü çıktı. İri yarı bir adam bir kızı saçından sürükleyerek Colum'un önüne çıktı . Kız 17-18 yaşlarındaydı . Sapsarı saçları pembe nir kurdele ile toplanmıştı. Onu ortaya çıkarmış adam iskoçca bir şeyler diyordu. Adam konuştukça kalabalıktan mırıltılar çıkıyordu. Yanıma döndüğümde Jamie başka bir adam ile konuşuyordu. Diğer yanımda Fiona hanım vardı . Ona doğru " O ne yapmış ? " Diye sordum.
"Babası kızını başka adamlarla karıştırdığını ve fazla yılışık davrandığını söylüyor." bana doğru fısıldadı. "Babası onu cezalandırılmasını istiyor."
"Cezalandırılmak mı ? Nasıl?"
"Kırbaç" muhafız kıza yaklaşıyordu. Belindeki kemeri çıkardı. Kız hıçkırarak ağlıyordu. O sırada yan tarafda bir bağrırtı koptu. Jamie ?
İskoçca bir seyler söyleyip ortaya çıktı. "Neler oluyor ?" Dedim yeniden. Fiona hanımda panik bir şekilde "Benim domuz kafalım kızın yerine ceza görmeyi teklif etti. Aptal çocuk" Ne ? Ona mı vuracaklardı? Daha tam iyilesmemisti. Hem olmaz canı çok acır.
"A-ama o yaralı. Ona bir şey yapmasına izin vermezler"
"Bilemem yavrum. Şuan tartışıyorlar.". Jamie bir seylwr daha söyledi ve adam elindeki kemeri bıraktı . Karşısına geçip yumruklarını kaldırdı.
"Ne dedi?"
"Kemer yerine yumruk istediğini söyledi." Yumruk mu? Daha fazla sorgulayamadan Jamie'nin suratına bir yumruk indi. Darbeler art arda geliyor ve Jamie iki büklüm bir halde duruyordu. Gözlerimi kapadım .
Fiona hanıma " Ne zaman bitecek ?" Diye sordum . "Kan çıkana dek." Bu bu çok barbarca . Ayaklarım benden bağımsız hareket ediyordu. Kendimi ortaya attım . "Dur !" Diye haykırdım. Adamın eli havada kalmış bana bakıyordu. Aslında herkes bakıyordu. Adam " Sende kimsin ki bana ne yapacağımı söylüyorsun seni pic herif."
Ağzımı açacakken Jamie doğruldu ve adamın yüzüne bir tekme indirdi. "Onunla düzgün konuş pis domuz" dedi . Yanıma gelerek "Sorun yok gille neamhnaid. Ben istedim bunu . Geç yerine . Colum sinirlenebilir. Hadi" diyerek itikledi.
"Olmaz . Sen zaten yaralısın. Reis Mackenzie Jamie yaralı ve bu durum bunu daha kötüye getirebilir. Ben doktorum lütfen" Jamie'ye baktığımda kötü drumdaydi. Normalde etkilenmeyecek bu dövüşe hem karşılık vermedi hem de kolu yaralıydı. Colum bana ve Jamie'ye baktı . Eli ile işaret verdi. "Ama reis ceza lazım . Bu şekilde olmaz . " Diye isyan etti. Colum " Benim sözümün üstüne söz mü söylüyorsun sen " hiddetle söyledi. Adam hemen susup geri çekildi.
Bende Jamie'nin yanına giderek kolunun altına girdim ve onu burdan götürmeye çalıştım. "Teşekkür ederim küçüğüm"
"Sana çok sinirliyim . Lütfen bir yere oturana kadar konuşma benimle " dedim . Güldü .
"No neamhnaid feargach" iskoçca bir şeyler söyledi."Bana bilmediğim şeyler söyleme . " diyerek bir odaya soktum onu "Otur şuraya da yaralarına bakayım" usulca oturdu . Gülümseyerek bana bakıyordu. "Gülümseme bana ." Daha fazla gülümseyerek
"Napayım ?"
"Neden karıştın olaya ?" Omuz silkti . Bu haraketle yüzü buruştu.
"Koskoca salonun ortasında dayak yemesini isyemedim. Bu onu utandırır. Benim için daha çok kolaydı"
"Hah kolaymış . Şu yüzünün haline bak. " diyerek daha demin gelen Fiona hanımim getirdiği malzemelerden pamuğu alkole batırarak dudağındaki patlağa bastırdım. Hafifçe irkildi. Çekinerek "Hem o kızı tanıyor musun?"
"Hayır tanımıyorum ilk kez gördüm. Hem merak etme beni canım acımıyor."dedi. Dikkatle yaralarına pansuman yaptım. İsim bittiğinde " Bitti . Ama Jamie lütfen kendine zarar verecek şeylerden uzak dur. "dedim.
Yerinden kalktı ve ellerini omzuma koydu. " Bunun için söz veremem . Hem sen beni yine kurtarırsın . Bugün yaptığın gibi. Kurtarıcım."
Gülümsedim " Ödeşmiş olduk" dedim. Yüzü düştü. Komutan Royal ile aralarındaki husumet epey derin olmalı. Konuyu dağıtmak için "Hem ben birkaç haftaya giderim. Belki birkaç güne . Kurtarıcın da olmaz o zaman"
"Hayır . Her zaman yanımda olucaksın?"
"Kim demiş ? Gideceğim ben ."
"İçimden bir ses öyle diyor sevgili Asil'im" diyerek başıma bir öpücük kondurdu ve kapıya doğru gitti. "Benim ahıra gitmem lazım . Atlara yem vericem . Sonra görüşürüz. " diyerek odadan çıktı
Beni öptü hemde başımdan. Kalbim ağzımda atıyor. Tükürsem ağzımdan çıkacak. Ah ben ne yapacağım