TUTKULU DANS | TAMAMLANDI

By bu1yazar

190K 13.6K 9.4K

5 kişi, 5 farklı insan, 5 farklı beden. Hepside, tek bir amaç için toplandı. Dans! Onlar aşklarını dansa kat... More

❝TANITIM❞
1.Bölüm: ❝İlk Gün❞
2.Bölüm: ❝Misafir❞
3.Bölüm: ❝Kabul❞
4.Bölüm: ❝Siyah Aydınlatıcıları❞
5.Bölüm: ❝Sözlü❞
6.Bölüm: ❝Doğruluk mu, cesaretlik mi?❞
7.Bölüm: ❝İstekler❞
8.Bölüm: ❝Mahsur Kalmak❞
9.Bölüm: ❝Dans'a Hazırlık❞
10.Bölüm: ❝Şüphe❞
11.Bölüm: ❝Sarhoşluk Abidesi❞
12.Bölüm: ❝Bir Söz, Bin Acı❞
13.Bölüm: ❝Kaza❞
14.Bölüm: ❝Yıkılış❞
15.Bölüm: ❝Buz Tutmuş Kalpler❞
16.Bölüm: ❝Atahan❞
17.Bölüm: ❝Yakınlaşma❞
18.Bölüm: ❝Prova❞
19.Bölüm: ❝Dağ Evi❞
20.Bölüm: ❝Birlikte❞
21.Bölüm: ❝İddia❞
22.Bölüm: ❝Kavga❞
23.Bölüm: ❝Kar Tanesi Kadar Eşsiz❞
24.Bölüm: ❝Kalp Vuslatı❞
25.Bölüm: ❝Geri Sayım❞
26.Bölüm: ❝Fırtına Öncesi Sessizlik❞
27.Bölüm: ❝Gerçek Yüzler❞
28.Bölüm: ❝Cam Fanusta Kapana Kısılmak❞
29.Bölüm: ❝Tutkunun Dansı❞
AHENK & ULAŞ
30.Bölüm: ❝Onun Kimsesi❞
31.Bölüm: ❝Sessiz Gürültü❞
32.Bölüm: ❝Gitmeler❞
34.Bölüm: ❝Seni Çok Seviyorum❞
35.Bölüm: ❝Yara Olmak❞
36.Bölüm: ❝Kıskançlık❞
37.Bölüm: ❝Kalbim Seninle❞
38.Bölüm: ❝Fırtına Sessizliği❞ FİNAL

33.Bölüm: ❝Bir Daha Uyanamamak❞

2.4K 288 169
By bu1yazar

Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı parlatmayı satır aralarını da boş bırakmamayı unutmayalım<3

Bölüme başlarken bir tane emoji.

Bölüm şarkıları; Adamlar - Yoruldum

Kendimden Hallice - Üzülmeye nereden başlasak?

KEYİFLİ OKUMALAR!

***

33.Bölüm: ❝BİR DAHA UYANAMAMAK❞

Gitmek bazen kolaydır çünkü arkanda bırakacak kimsen yoktur. Bazı zamanlar ise çok zordur, arkanda bıraktığın bir tane bile insan senin için dağ olur. Benim arkamda bırakacak kimsem yok. Bora'nın durumu gayet iyiydi, bunu duydum. Benden sonra da gayet iyi olacak, kanseri atlatıp eski sağlığına dönecek. Her şeye rağmen Bora Atahan başardı diyecekler. Bende bunu duyup sevineceğim. 

"Hayatımı kurmam gerekiyor." Dedim, sesim titrerken. Bora ise sadece yüzüme bakıyordu, bir kaç saniye sonra başını çevirdi ve arkamıza baktı. Onunla eş zamanlı olarak bende baktım. Bora'nın baktığı yer Yahya'nın durduğu yerdi. 

"Hayatını kurarken sana yardımcı olacak kişiyi de getirmeyi ihmal etmemişsin." Dedi, ayakta duracak bile mecali yokken bana laf sokmayı ihmal etmiyordu. Bu yüzden plaket falan verilmesi gerekli bu adama.

"Yahya ile düşündüğün kadar yakın değiliz." Dedim, Bora bakışlarını usulca bana çevirdi. İnanmamış gibiydi bu dediğime ama inanması gerekiyor, bizim Yahya ile aramızda arkadaşlıktan başka hiçbir şey olamaz, müsaade etmem.

"Burayı bırakıp gitmezsin sen." Dedi, kendinden emin bir ifade ile. O böyle konuşunca ciddi anlamda sinirim çok bozuldu. Gitme demek yerine bunu diyor olması da ufaktan kırdı beni, kırılmamam gerekiyordu ama kırıldım işte.

"Bu kadar kesin konuşma." Dedim, bende. Bora ise bana küçümser bir bakış attı ve yürümeye başladı. 

"HEY!" Dedim, ama durmadı. Peşinden hızlı adımlar ile ilerledim, 2 adımda ona yetiştim. Bora omzunun üzerinden bana baktı ve konuştu. 

"Seni peşimden koşturmayı seviyorum." Dedi, garip bir ses tonu ile. Ona şaşkınca bakarken de tebessüm etti ve usulca yürümeye devam etti. Ne demeye çalıştığını birde anlayabilsem, keşke altında alt yazı falan olsa. O zaman işim daha kolay olabilir.

"Nedenmiş o?" Diyebildim sadece ve peşinden yine gittim. Onunla aynı mesafeye geldiğimde ise de önüne geçerek durdurdum. Bora bana yakın olacak bir mesafede durdu ve başını bana doğru eğildi. Bu yakınlık kalbimi deli gibi çarpıttı, nefesimin düzeni karman çorman oldu.

Bunu yapabilen tek kişi.

"Bazı şeylerin nedeni sorulmaz." Dedi, daha sonrasında gözleri dudaklarıma kaydı. Bu değişik bakış ile kalbimde bir şeylerin horon teptiğini hissettim. Yada midemde kelebekler mi uçuştu deseydim?

Keskin bakışları dudağımdayken istemsizce yutkundum. Bora da bakışlarını gözlerime çıkarttı. O saniyelik bakış bile heyecanlandırmaya yetti. Teşekkürler Bora bey. 

"Bazı şeylerin nedeni merak edilir." Dedim, Bora bir adım daha yaklaştı ve aramızda ki mesafeyi sıfıra indirdi. Hastanede kalmasına rağmen nasıl böyle güzel kokabilirsin be adam? Hastane kokusu yoktu, çamaşır kokusu kendine has bir kokuydu bu. 

Zihnimin köşelerine hoş gelen bir koku. 

"Bu hastalık ile ne kadar yaşarım? Bilmiyorum. Fakat bildiğim çok iyi bir şey var Bahar. Her anımda yanımda olmanı istiyorum." Dedi, ve ben dediği bu söz ile kal gelmiş gibi suratına bakakaldım. 

Benden hem gitmemi hemde kalmamı nasıl isteyebilir? Beni ikilemde nasıl bırakabilir?

Bir önceki gün git deyip, şimdi ise kal demek...

Bora gözlerimin içerisine bakarken hiç beklemediğim bir şey yaptı. Elleri yüzümü buldu, sağ eli sağ yanağımı kavradı ve yüzüme iyice yaklaştı. Olayları beynim kavrayamadı, neler olduğunu bile anlamadan Bora yanağıma ufak bir buse kondurdu. Onun sıcacık dudakları, yanağımla buluştuğunda bedenim alev aldı. Sanki bir ateş topu yanağıma temas etmişti. 

Soğuk hava deposunda onu dudaklarından öptüğüm o an geldi. Aslında yardım amaçlı hayat öpücüğüydü o ama yinede beni heyecanlandırmıştı. Şimdide o heyecan vardı içimde. Yanağım, dudakları ile mest etti.

"Ödeştik," Deyip, sağ gözünü kırptı. Ben onun suratına bakmaya devam ederken de arkasını döndü ve diğerlerinin yanına gitti. Gördüğüm tek şey Bora'nın sırtı oldu. Sağ yanağım cayır cayır yanıyordu, buz gibi bir suyun içine girerek yanağımı sokmalıydım. Yoksa bu yangın geçmeyecek.

Başımı hafifçe Bora'nın gittiği yere çevirdiğimde Yahya ile göz göze geldim. Farklı bir anlamda bakıyordu, sinirli gibi yada kırgın gibi. Ama çözemedim, çözmek için uğraşmadım. Zihnim farklı bir yerdeydi.

Bulut ve Ahenk kahkaha atıyorlardı bana bakarak. Hatta buna kahkaha bile denilemez, anırarak gülüyorlardı. Abim yoktu, sanırım gitmiş. Ulaş ise tam yanlarında onlara iğrenerek baktı. Bora, Yahya'nın yanından geçti. Omuzları birbirine denk gelincede başını çevirdi. Ne dediğini duyamadım ama Yahya'nın yüzü kıpkırmızı oldu. Zaten ondan sonra da omzuna sert bir darbe geçirip hastaneye giriş yaptı. 

Kendime gelmem iki saniyemi aldı ve bende yanlarına ilerledim. Her adımımda o öpücük aklıma geliyor ve yanaklarımın ısısı artıyordu.

"Domatesim benim güzel domatesim." Bulut yanıma gelip sağ yanağıma, tam olarak Bora'nın öptüğü yeri sıktı. 

"Hadi aldın bakalım öpücüğü." Dedi, Bulut. Dirseğimi karnına geçirdim fakat yine susmadı. Ahenk ve Bulut'un bu öpücük bayağı hoşlarına gitmiş gibi duruyordu. Yahya'ya döndüm ve yanına kadar gittim. 

"Gidelim mi?" Dedim, Yahya ise gözlerime bile bakmadan başını onaylar anlamda salladı. Gülen arkadaşlarıma dönerek, "Görüşmek üzere." Dedim, ve yanlarından Yahya ile ayrıldık.  Yolda ilerlerken Yahya hiç konuşmuyordu ve bu çok garibime gitti. Kendimi tutamadım, merakıma yenik düşerek sordum. 

"Yahya, Bora sana ne dedi?" Dedim, sanırım olay Bora'nın ona dediği şey ile alakalıydı. Yani umarım onunla alakalıdır yoksa fena bozulurum. 

"Boş ver Bahar." Dedi, ama ses tonu çok sıkıntılı çıktı. O öyle olunca da durdum ve ona döndüm.

"Söyler misin lütfen? Hem kiminle yada ne ile alakalı?" Dediğimde gözlerini kaçırdı ve yere baktı.

"Seninle ilgili ama ben pek umursamadım." Belli hiç umursamamışsın. Demek istesem de kendimi tuttum. 

"Ne dedi?" Yahya başını yerden kaldırdı ve gözlerimin içerisine baktı. 

"Ben böyle ulu orta yerlerde öperim sende ancak ve ancak bizi seyredersin, dedi." Yahya'nın cümleleri ile bozguna uğramış gibi ona baktım. 

"Bunu bana önceden demeliydin, sevgili olduğunuzu." Dediğinde yine esaslı bir şaşkınlık yaşadım. Biz Bora ile sevgili değiliz ki. Anlaşılan Bora öyle lanse etmiş. 

"İkinizin arasına girmek istemiyorum Bahar, seninle çok güzel bir sohbetimiz oldu. Umarım mutlu olursunuz." Dedi, ve benim bir şey dememe müsaade vermeden çekip gitti. Daha açıklamamı bile yapmadan ciddi anlamda gitti.

Arkasından bakakalırken telefonumun zil sesi ile dış dünyaya döndüm. Babam arıyordu, aramasını yanıtlamadan hızlı adımlar ile evime gittim. Artık bir karar vermem gerekiyordu ya gidecektim yada gitmeyecektim. Eve çok kısa bir zamanda ulaştım ve içeriye girdim. Abim benden önce gelmiş ve küçük bir çocuk gibi kollarını kendine sarmış oturuyordu. Yanına usulca gittim ve oturdum. 

"Hayırdır dana?" Dedim, abim ise bana döndü. 

"O Ulaş mıdır Ulaşma mıdır? Her ne bok ise sinir oldum ben ona!" 

"O da sana." Dedim, bunu sanırım içimden demem gerekiyordu. Abim bana cins bir bakış attı. 

"Ahenk ile konuşacağım tam aramıza giriyor. Ne var lan bunların arasında? Abi kardeş gibi gözüküyorlar yani sevgili gibi bir şeyler mi?" Başımı hayır anlamında salladım. 

"Ahenk'in saçında bir şey kalmış tamam mı? Elimi kaldırdım onu alacağım. Benden önce davranıp saçına dokunmamı engelledi." Hiçbir tepki vermeden sadece abimi dinliyordum. 

"Ağzının ortasına geçirecektim de beyefendi bir insan olduğum için tuttum kendimi." 

"Dayak yemekten korktuğun için olmasın o." Dedim, ve abim yine suratıma bön bön baktı. Ona bu laf yeterde artar bile. 

Babam ile karşı karşıya gelmek istemediğim için odama kaçtım. Kapımı kapatıp kendimi banyoya attım. Üzerimdekilerden kurtulup sıcak suyun altına girdim. Bedenim gevşemeye başlamışken şampuanımı elime döktüm sonra da saçımla buluşturdum. Güzel bir duş alarak, bornozumu bağlayıp odaya geri döndüm. Telefonuma gelen üst üste bildirim ile elime aldım ve ekranı açtım. 

Bulut Tiryaki : Lan oğlum böyle olmaz. Çocuk ikide birde sırıtıp duruyor.

Bulut Tiryaki : Seni öptü diye hastaneyi inletmediği kaldı.

 Bulut Tiryaki : Siz evlenseniz mi acaba?

Bulut Tiryaki : Vallahi siz bence evlenin beni de evlatlık olarak alırsınız. Gıkım çıkmaz. 

Bulut Tiryaki : Öf neyse sen hep hastaneye gelsene adamın yüzünde güller açıyor. 

Mesajlarını tek tek okudum ve parmaklarımı tuşların üzerinde gezindirdim. 

Bahar Aydın : Bulut, ben ailem ile İzmir'e geri döneceğim. 

Yazdım ve telefonumu kapattım. Bir süre telefonu elime almayı düşünmüyorum. Üzerime rahat kıyafetlerimi giyindim ve yatağıma geçtim. Eğer uyursam babam gelipte taşınma mevzusunu açmazdı. Bende bir süre daha düşünürüm. Gece boyunca düşündüm göz kapaklarım birleşti ama uykuya bir türlü dalamadım. Her şeyi düşündüm, her şeyi...

Güneşin doğumundan biraz sonra da yatağımdan kalktım ve aynada kendime baktım. Saçlarım karman çorman olmuştu, buda sanırım dün taramadığım içindi. Banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım, saçlarıma da ufak su damlaları atarak odama döndüm. Düzleştiricimi fişe takarak ısınmasını bekledim. O ısınırken de telefonumu elime aldım, Bulut yine bir sürü mesaj atmıştı. Bir kaçını okumaya karar vererek başladım.

Bulut Tiryaki : Ne demek gidiyorum? Oğlum sen mal mısın?

 Bulut Tiryaki : Bora lan Bora hasta benim kuzu sarmam!

Bulut Tiryaki : Daha tam iyileşmeden nereye gidiyormuşsun?

 Bulut Tiryaki : Bak birde mesajlarıma bakmıyor.

Bulut Tiryaki : Senin varya ben beynine tüküreyim!

Bulut Tiryaki : Gidiyorum diye birde utanmadan gel birde götüme söyle bakalım o inanacak mı?

Mesajlarınının bazısına kahkaha attım ve telefonumu yerine koydum. Düzleştiricim çoktan ısınmıştı, saçlarımı ufak ufak tarafım ve güzel bir şekilde düzleştirdim. Bu şekli ile gayet güzel olurken tam fişini çekeceğim esnada içeriye annem girdi. Babam olsa kapımı çalardı ama annem hanımın öyle adetleri yoktur.

"Kızım." Dedi, ve kapıyı kapattı. 

"Efendim annem?" Dedim, bende. Düzleştiricinin fişini çektim ve soğuması için masamın üzerine bıraktım. 

"Baban demiş sana buradan gideceğimizi, az önce karton bulmaya gitti. Sende ufak tefek eşyalarını toplamaya başlasan iyi olur." Dediğinde, yutkundum. Annem başka da hiçbir şey demeden odadan çıktı. O çıktı bu seferde telefonumun zil sesini duydum, arayan Ahenk'ti. Bekletmeden hemen açtım ve kulağıma yasladım. 

"Nasılsınız Bahar hanım?" Sesi tripli gibi çıktığında gülmemek için kendimi çok zor tuttum. Ciddi olmaya karar verip cevap verdim. 

"İyiyim Ahenk hanım sizler nasılsınız?" 

"Biz kötüyüz efendim, bazı arkadaşlarımız gidiyormuşta başka arkadaşlardan duyduk." Dedi, tebessüm ettim. 

"Kimmiş o arkadaşınız." 

"Tanımazsınız Bahar hanım." Tribine devam ederken arkadan bir ses geldi.

"Kes tatavayı." Ulaş demişti bunu. Yine her zaman ki gibi beyimiz çok kibar, hatta kibarlığından ödün bile vermiyor. 

"Sen kes tavayı!" Dedi, Ahenk'te. Kendimi tutamadım ve kahkaha attım. 

"Tava değil tatava." Dedi, Ulaş'ta. 

"Of her neyse işte." Dedi, bu seferde Ahenk. İkisinin tartışması burada son bulmuş oldu. 

"Sende hiçbir yere gitmiyorsun kırarım o çırpı bacaklarını!" Dedi, ve benim cevap vermemi beklemeden telefonu kapattı. 

Babam karton almaya gidiyor, ev toplanmaya başlıyor ve Ahenk'in dediğine bakın. Şu saatten sonra ailem kararlarından asla dönmeyeceklerdir. Ama onların kararlarını hiçe sayıp buradan gitmezsem ne olur?

Ailem bana sırtını döner mi?

Bir yandan burs için kayıt yaptırmamız gereken gün süresi hızla azalmaya başlıyordu, artık ciddi anlamda bir karar vermeliydim ve bunu uygulamalıydım. İhtimalleri sıralayalım. 

Burada kalıp, bursa kayıt olup, Bora'ya destek olmak. 

Buradan gitmek, İzmir de kayıt yaptırmak, herkesten uzaklaşmak.

Bu iki seçenek benim dönüm noktam olacaktı. Ben sanırım ve durumun gidişatına göre ikinci olanı seçecektim. Kendimi silkeledim ve ufak tefek eşyalarımı bir kutuya toplamaya başladım. Kararlarımdan dolayı bana çok kızacaklar, belki ileride bende kendime çok kızacağım ama böylesi daha iyi olacak. Derin bir of çektim ve eşyaları toplamaya devam ettim. Babam bir kaç saat sonra geldiğinde benim odama da karton kutuları bırakıp bana da gülümsedi ve gitti. Kulaklığımı taktım ve en sevdiğim şarkıyı açtım. Ruhumu dinlendiren o şarkı çalarken bende eşyaları topladım. Buraya ilk geldiğimde bu eşyaları o kadar özenle yerleştirmiştim ki. Şimdi topluyor olmak beni çok duygulandırdı. 

"Oh be kurtuluyoruz şuradan!" Abimin sesi ile kulaklığımın tekini çıkardım ve dediğine kulak verdim. 

Kurtulmak mı?

Bu şehirden kurtulmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum. 

Eşyalarımın tamamını bir kutuya koyduktan sonra bantlayıp, üst üste dizdim. Ne zaman gidecektik? Bilmiyorum. 

"Ev sahibi ile görüştüm akşam üzeri anahtarı teslim edeceğiz ve gideceğiz." Babamın sesi ile sorumun cevabına da ulaşmış oldum. 

İçime bir daral geldi çünkü bu kadar erken beklemiyordum. Evde ki eşyalar bize ait olmadığı için onları toplamadık. Yatak örtümü çıkartıp onuda eşyaların arasına ekledim. Odam bomboş olmuştu. 

Telefonumun ekranını açarak yine bildirimlere baktım. Artık ne Bulut nede Ahenk yazıyordu, onlarda vazgeçmiş demek ki. Giden insana bir kez gitme denilir, benim takım arkadaşlarım da öyle yaptılar. 

Bora ise, "Bu hastalık ile ne kadar yaşarım? Bilmiyorum. Fakat bildiğim çok iyi bir şey var Bahar. Her anımda yanımda olmanı istiyorum." demişti.

Onun yanında kalmaya devam etsem yine git der mi? Bir kez daha kalbimi bimbir parçaya böler mi? 

Ben bunları düşünürken saat çoktan akşam saati olmuştu. Eşyalarımızı arabaya yüklerken telefonumu çıkardım ve bir mesaj bekledim ama atılmadı. Gözlerimden bir damla yaş düşerken hemen elimin tersi ile sildim ve onlara haksızlık yapmayı bıraktım. Onlar diyeceklerini çoktan dediler fazlasını beklemek bencillik olur.

Eşyaların bazısı arabaya bazısı da kargo ile gelecekti, evime son kez baktım ve bir kez daha bakmadan arabamızın kapısını açtım. İçerisine binemeden de telefonumun zil sesini duydum. Hızlıca ekranı çevirdiğimde Ulaş'ın aradığını gördüm, kalbim korkuyla çarpmaya başlarken kötü bir şey olduğunu hemen anladım. Ulaş beni öylesine aramaz, ellerim titreye titreye telefonu açtım ve kulağımı yasladım. 

"Bora komaya girdi durumu kötüleşti." Dedi, sakin bir sesle. 

"N-ne demek kötüleşti, ne oldu?" Dedim, babam kornaya bir yandan basarken ben sadece Ulaş'a dikkat kesildim.

"Doktoru bir daha uyanmayabilir dedi." Dediğinde, bacaklarım boşaldı ve tutunacak bir yer aradım. 

Göğüs kafesime kor bir alev düştü ve hızlıca her tarafa yayıldı. Canım kat ve kat acırken annem arabadan yanıma geldi. Bana bir şeyler diyordu ama ben duyabilecek gibi değildim. Kendimden geçmiş gibi hissettim. 

Bilincim yok gibi...

Sanki yaşamıyor gibi...

Bir daha uyanmayabilir dedi...

Selam selam selam selam

Bora beyimiz bi öpücükle alamazsın gönlümüzü bilesssin

Son sahne hakkında konuşmak istemiyorum, yorumları sizden bekliyorum <3

Buralardayız;

Instagram : bu1yazar

Tiktok : bu1yazar

Continue Reading

You'll Also Like

123K 6.4K 32
"Ve bir Kiraz Çiçeği... Ayaklarımın altına son kez dökecek yapraklarını. Onun hışırtısı kulağımda bir fısıltıya dönüşüp diyecek ki usulca; Gözyaşında...
89.7K 4.8K 36
Aşiret Gerçek ailem serisi : İzem Güneş Ulukan Kuzenleri dahil olmak üzere 21 tanesi abisi olan izemin gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olur? Kaos tab...
ASYA By Su

ChickLit

745K 43K 61
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...
211K 8.6K 25
Bir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, de...