"Sung Woo ben çıkıyorum. Bir şey olursa aramaktan çekinme." dedi Jimin kapının önündeki aynaya bakarken. Sung Woo çamaşır odasından çıktı.
"Tamam Jimin kendine dikkat et." dedi elinde çamaşırlarıyla.
"Asıl sen kendine dikkat et. Şu zamanlarında iş yapmayı keser misin? Doğumunu hızlandırırsın." dedi Jimin sinirle.
"Hızlansın Jimin. Ne olacak sanki? Korkma ölsem bir şey olmaz." dedi Sung Woo. Jimin ile Sung Woo bu konuşmayı defalarca yapmışlardı ve Sung Woo asla kendisinin değerli birisi olduğunu düşünmüyordu.
"Sen doğurduğun zaman Jackson'dan alacağımız intikam çöp olur. Anlıyorsun beni değil mi?" dedi Jimin. Sung Woo'nun kafasına yatmıştı. Hemen kafasını olumlu bir şekilde salladı.
"Şu son çamaşırları da katlayıp bırakacağım zaten. Sen kendine iyi bak." dedi Sung Woo. Jimin'de kafasını sallayıp kapıyı açtı. Kapının karşısında duvara yaslanmış uyuklayan bir Jungkook görmeyi beklemiyordu.
"Jungkook!" dedi Jimin şaşkınca. Jungkook hızlıca gözünü açtı.
"Sonunda açabildiniz kapıyı." dedi ve gülerek ayağa kalktı. Sarhoş olduğu belliydi.
"Niye geldin sen?" dedi Jimin şaşkınca. Gelmesine sevinmişti aslında.
"Niye mi? Şey eski iki sevgilimi göreyim diye." dedi ve kafasını öne eğerek güldü. Kafasını kaldırdı. Jimin'in gayet ciddi olduğunu gördü. "Şakaydı, şaka yaptım." dedi aceleyle.
"Ben niye gülmüyorum acaba?" dedi Jimin.
"Harbi sen niye gülmüyorsun Jimin? Benden ayrıldığından beri gerçekten gülmediğini hissettim. Konserinde bile sadece bana bakınca o gerçek gülümsemeni görebiliyordum." dedi Jungkook.
"Sana baktığımda benim yüzümü tam olarak görmenden kaynaklı olabilir mi acaba?" dedi Jimin kollarını birbirine dolayarak.
"Hayır, hayır sen de değişiklik var." dedi Jungkook.
"Daha mı mutluyum?"
"Mutsuzsun."
"Senden kaynaklı değildir."
"Hadi ama Jimin. Ondan bahsetmiyorum. Bu mutsuzluğunun nedeni bensiz geçen zamanların mı?"
"Jungkook sabahın bu saatinde neden burada olduğunu sorabilir miyim?" dedi Jimin.
"Seni özledim." dedi Jungkook. Jimin içinden 'ben de' dedi ama kimse duymadı bunu.
"Jungkook git hadi evine."
"Evimdeyim zaten. Evinde olan birisini kovamazsın." dedi Jungkook.
"Nasıl?"
"Benim evim, yuvam, çatım, korunağım sensin Jimin." dedi Jungkook. Jimin'in kalbine işleyen bir cümleydi bu.
"Jungkook ben sana geçen kendimi gayet açık bir şekilde anlattığımı düşünüyordum." dedi Jimin.
"Saçmalık."
"Saçmalık olan ne?"
"Senin Jackson'a aşık olman."
"Sana göre."
"Hayır kimse inanmıyor Jimin. Kimse."
"Gayet inanıyorlar." dedi Jimin. O sırada çamaşır odasından Sung Woo çıktı.
"Sung Woo!" dedi Jungkook şaşkınca. Onun burada olduğunu biliyordu ama karnının bu derece büyüdüğünü bilmiyordu.
"Selam Jungkook!" dedi korkarak.
"Naber?"
"İyiyim sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim teşekkür ederim." dedi Jungkook. Sung Woo Jungkook'tan çekiniyordu. Bunu çok belli ediyordu. Jungkook üzerine doğru yürüse Jimin Sung Woo'nun bayılacağından emindi. Sung Woo hep dışarıdakilere böyleydi. En ufak temastan korkardı. Jimin onun böyle olmasına sebep olan herkesten nefret ediyordu. İçinden Jackson'a küfürler saydırıyordu.
"Şey benim gitmem lazım." dedi Sung Woo ve hemen yukarıya çıktı.
"Onu yanına alarak iyi etmişsin."
"Sana sormadım."
"Bana sorsaydın zaten ben bencilce düşünürdüm. Ama senin kalbin o kadar iyi ki."
"Sus."
"Bana karşı o abici yaklaşımın zaten beni kendisine çekmişti."
"Jungkook sus."
"Ama sen yine bana inanmadın."
"Sus dedim sana."
"Bizi sen bitirdin."
"SUS DEDİM SANA ANLAMIYOR MUSUN BENİ? HER ŞEYİ MAHVETMEYİ KESİN ARTIK. DEFOL GİT BURADAN. BEN SANA ZATEN GÜVENDİM JUNGKOOK. BİTTİ AMA HER ŞEY. ŞU DURUMDA OTURUP BİZİM İLİŞKİMİZİ KONUŞMAYACAĞIM. AYRICA ORTADA OLMAYAN BİR ŞEYİ DE KONUŞMAM. SENİ SEVMİYORUM ANLA BUNU." diye bağırdı Jimin. Ama Jimin ağlıyordu.
"Salak." dedi Jungkook.
"Ne?"
"Salaksın sen. Yalan bile atamayan salaksın sen. Senin için bir şeyler bitecek ve sen ağlayacaksın öyle mi? Senin için bir şeyler bitecek ve sen beni önemseyip sen eve git diyeceksin değil mi? Jimin seni senden daha iyi tanıyorum ben. Senin için bir şeyler bitse böyle davranmazsın. Oyun oynuyorsun sen. Jackson ve Sung Woo'nun arasındaki bağlantı ne?" dedi Jungkook. Jimin onun aklına hayran kaldı. Olayları birleştirip her şeyi çözecekti nerdeyse.
"Ne- ne ilişkisinden bahsediyorsun sen?"
"Jimin söylemezsen neler yapacağıma inanamazsın?" dedi Jungkook.
"Siktir git Jungkook."
"Anlatmayacak mısın?"
"Olmayan bir şeyi anlatmam."
"Peki bana hava hoş o zaman. Ama sakın bana gelip ağlamayacaksın sonra."
"Defol git." dedi Jimin ve kapıyı yüzüne kapattı. Kapı yüzüne kapatılınca Jungkook'un kalbi ağrıdı. Jungkook kalbini ağrıtan herkesten intikamını alırdı. Jimin artık cidden çok oluyordu. Onu en korktuğu şeyden vuracaktı.
Jeonjungkook: Peki o kalbinin nerede olduğunu biliyor mu? Gerçekten nerede olduğunu?
Yorumlar kısıtlandırıldı.
Evet biraz konuşmanın zamanı geldi gibi.
Öncelikle bu fic yazma olayına başlarken kimse okumayacak diye başlamıştım. Ama daha ilk ficimde 2. bölümden çok güzel etkiler gelmeye başlamıştı. Bu beni çok mutlu ediyordu ve bu olaya devam etme ihtiyacı hissettim. Ama cidden bu kadar yükseleceğini düşünememiştim.
Öncelikle dün hem Jikook etiketi altında hem de Kookmin etiketi sırasında 1. olduk.
Çok mutlu oldum. Bu mutluluğu yaşadığım için en içtenliğimle size tekrar tekrar ve tekrar teşekkür ediyorum.
Hikayemi sevdiğiniz için sizlere minnetarım.