Ayrıl-barış ve kavgalarla geçirdiğimiz inişli çıkışlı 6 ayın sonunda bir karar vermiştik.
Ya tamamen bitirecek, daha fazla toksikleşmeyecektik.
Ya da yeniden bir sayfa açıp birbirimize olan saygımızı koruyarak ilişkimizi boyut atlatacaktık.
Biz ikincisini yapmayı tercih ettik.
Şimdi ise evden eşyalarımı toplarlıyordum. Çünkü ikinci seçeneğimizdeki yeni sayfanın kuraları arasında; akşam beraber uyumak, sabah beraber uyanmak vardı.
Bu yüzden kıyafetlerimi ve bana lazım olabilecek bakım eşyalarımı bir valize doldurdum ve arabama atlayıp Arda'nın yeni taşındığı müstakil bahçeli evine doğru yola çıktım.
Arabadayken telefonum çaldı.
"Bebeğim geliyor musun?" diye sordu Arda'ya ait o ses.
"Geliyorum aşkım istediğin bir şey var mı?" dedim.
"Hayır birtanem, sen gel yeter."
"Öpüyorum." dedim ve aramayı sonlandırdım.
İlişkimiz biraz daha olgunlaşmıştı. Liseli aşkından aile olma evresine çıksada aile olmak için çok gençtik.
Eve geldiğimde Arda bana yardımcı oluyordu.
Kıyafetlerimi yatak odamızdaki dolaba yerleştiriyorduk.
Benim için bir makyaj masası almıştı.
Bende oraya bakım ve makyaj malzemelerimi dizdim.
"Yarın sabahtan öğlene kadar genel temizlik yapılacak. Akşamına da çocukları çağıralım mı?" dedi.
"Olur bana farketmez.."
Akşam üzeri hazırlıklar bittiğinde sadece arkadaşlarımızın gelmesini bekliyorduk.
Lise biteli 1 sene olacaktı. Falan filan derken zaman su oldu aktı gitti.
Lise biteli 1 değil neredeyse 4 yıl olacaktı.
"Bebeğim, sofra tamamsa içeri geçiyorum biraz esiyor bahçe." dedim.
"Tamam bende seninle geleyim." diyerek bana eşlik eden Arda'yla evlenmeye çalışıyorduk.
Nişanlanma arifesine girmek istiyordum fakat henüz yalnızca 22 yaşında olmamız bu durumun hızını yavaşlatıyordu.
İyide 5 senedir sevgilisiniz?
Evet, sevgiliyiz ama ilişkimzideki temelleri atmaya devam ediyoruz.
Okula maçlardan istifade ettiğim dönemlerde ve ufak bir sakatlığımdan ötürü sahalardan uzak kaldığım bir sezon boyunca gittim.
Sonrasında tekradan dondurdum ve voleybola devam ettim.
Yurt dışından her türlü gelen teklifi fenerbahçe için reddetmeye devam eden Arda Fenerbahçe'yle kafayı bozmuştu. A takıma çıktıktan sonra 5 yılda yalnızca 1 defa şampiyon olmaları onun motivesini düşürüyordu.
"Kapı çalıyor aşkım." dediğimde Arda çoktan kapıyı açmıştı.
"Hoş geldiniz!" dedim bende.
Hızla sofraya geçerken gırgır şamata ve eski anıları konuşuyorduk. Lise zamanlarımızı..
"Ne zaman evleniyorsunuz siz?" diye sordum Demir ve Eylül'e bakarak.
"Ya daha var evlenmemize.. Bir teklif gelmedi henüz.." dedi Eylül göndermeli bir şekilde.
"Bizi boşverin, nişanlı olan sizsiniz siz ne zaman evleniyorsunuz?" dedi Demir.
"Bilmem.." dedim.
"Bende bilmiyorum abi ya.. Evleniriz bir ara. Genciz daha." dediğinde gülümsedim.
"Transfer işleri ne oldu? Sen hallettin mi?" dedi Irmak bana dönüp.
"Hallettimde bilmiyorum kalsam mı gitsem mi diye." dedim.
İtalya'dan iyi bir takımdan transfer teklifi almıştım. Kabul etmem buradaki her şeyi bırakmak demekti.
"Gitmiyor ya, beraber gideriz diye düşündük. Ama bakalım hayırlısı." diyerek lafa atlayan Arda'ydı.
Gitmem konusunda ısracı değildi, kalmam konusunda da bir şey söylemiyordu hatta ilk defa bu kadar net bir yorum yapmıştı.
"Fenerbahçeden ayrılmak istemiyorum aslımda henüz. Çok düşündüm avrupayı ama hızlı gitmek istemiyorum." dedim.
Keyifle sohbetimizin sonuna geldiğimizde gitme zamanı gelmişti onlar için.
Onları uğurladıktan sonra birlikte sofrayı topladık ve hızlı bir duş alıp pijamalarımı giydim.
"Güzelim," dedi ve bana sadece baktı.
"Efendim," diye cevapladım.
"Hiç, sadece yüzündeki ifadeyi görmek çok hoşuma gidiyor." dediğinde yanına gidip kollarımı boynuna doladım.
Yatağa girip yattığımızda o beni kolunun altına aldı ve birlikte uyuduk..
Günler böyle geçiyordu, aylarda böyle geçmişti.
"Ada! Barcelona'dan transfer teklifi var!" dediğinde oturduğum yerden ayaklanmıştım.
Bu güzel bir haberdi fakat uzak mesafe ilişkisi yaşayacağız demekti. Çünkü artık kadrolu oyuncu olmuştum.
"Harika haber bu!" dedim. Hemen ona doğru koşup sarıldım.
"Arda ama uzak mesafe ilişkisi olacak bizimkisi.." dedim.
"Sende gelirsin benimle. İspanya'da bir takımla konuşursun?" dediğinde bunu söylediğine inanamıyordum.
Fenerbahçe benim çocukluk hayalimdi. Şuan hayal ettiğim takımda hayal ettiğim konumdaydım. O da bunu biliyordu. Nasıl benden bunca yıl emek verdiğim hayalini kurduğum şeyi çöpe atmamı beklerdi.
O gitmesindi. Bizim evimiz İstanbul'du. Henüz kariyerinin başını çekiyordu. Ama bir yandanda ona engel olmak istemiyordum.
"Arda ben burada kalmak istiyorum. Benim evim Fenerbahçe.." deidm çekinerek.
İlk defa gururla söyleyememiştim bu cümleleri.
"Ama avrupa kariyerin için büyük bir adım." dediğinde onun çekinmeden yorum yapabildiğini hissetmiştim.
"Ben adımları senin kadar hızlı çıkamıyorum Arda. Zaman alıyor ve her basamağın tadını çıkartmak zevk almak istiyorum. Avrupayı bende istiyorum. Ama şuan değil üzgünüm." bu kadar sert olabiliyordum.
"Yapma Ada. Bunu kaç gece konuştuk seninle.." dediğinde ellerimi saçlarıma götürdüm.
"Her defasında hızlı gitmek istemediğimi söyledim." dedim.
"Neyse sevgilim bu kadar yorulduk zaten uyuyalım artık." dediğinde yatağa girdik ve uykuya daldım..
Arda'nın sesiyle gözlerimi açmamla hala gece olduğunu farkettim.
Kulağımda yankılanan Arda'nın sesleri yavaş yavaş netleşiyordu.
"Abi benimle gelsin istiyorum. Suyuna gitmeye çalışıyorum ama kabul etmiyor. Yarın çok çaktırmadan gideceğim, konuşacağım A takım hocasıyla. Neyse gereği yapsın. Ada'sız yapamam ben oralarda abi." dediğinde sesi tekrar yankılanmaya başlıyordu.
Beni takımdan mı attıracaktı? Onunla gelmem için?
Belki bir rüyadır, Ada?
Gözlerim yeniden kapandığında uyumaya devam ettim.
Antrenman sabah erkenden olduğu için hazırlanıp evden çıkmıştım.
Yoğun ve kendimi gösterdiğimden emin olduğum bir antrenmandı. Yarın maç olduğu içinde kadro açıklanacaktı.
Antrenman bitişinde asılan kağıda baktığımda gördüğüm tek şey antrenman boyunca bunca övgüden sonra kadroda adımı bile göremememdi.
O an ağlamadım. Emeklerimin hepsi çöpe gitmiş gibi hissediyordum.
Arabaya binip eve geldiğimde Arda'yı aradım. Fakat açmadığında ona yorgun olduğumu ve bu akşamki derbisine katılamayacağımı belirten bir mesaj attım.
Moralim çok bozulmuştu. Midem bulanmaya ve biraz başım ağrımaya başlamıştı. Mutfağa gidip bir ağrı kesici içtim.
"Uyku hapı.." diye kendi kendime söylendiğimde tüm çekmeceleri karıştırıyordum.
Geçmişte kendime sözler vermiştim tabii. Bir daha içimdeki hisleri geçirmek için beni rahatlatacak ne varsa kullamamaya dair fakat aklımdaki onca soru yalnızca tek bir yere çıkıyordu.
Acaba Arda onunla gelebilmem için beni kadrodan mı aldırmıştı?
"Hayır Ada, saçmalama." dedim kendi kendime sonunda bir çekmeceden çıkan uyku hapını hızla ağzıma attım ve uyumak için odamıza çıktım.
Gözlerimi açtığımda elim ilk telefonuma gitti.
Saat sabah 4 olmuştu.
Birçok cevapsız çağrı ve mesaj bir anda ekranda belirdi.
Çoğu Arda'dandı.
Sohbete girdim ve okumaya başladım.
Arda'm: bebegim uyuyor musun hala?
A: mac bitmek uzere ve yuksek ihtimalle kazaniyoruz.
A: takimdan cocuklarla mac cikisi yemek yemege gidecegiz. (21.49)
A: askim biz yemek yedik hala uyuyor musun? (23.51)
A: saat gec oldu farkindayim ama biz arkadaslarin evine gectik sen bak keyfine bende anahtar var. (00.23)
Yanımda uyumuyordu, evin içinde onu aramaya başladım.
Aşağıya indiğimde koltukta uzanmış uyuyordu.
Orta sehpada gözüme çarpan belgeleri elime aldım.
Bu bir transfer teklifiydi! Ertelediğimizi zannediyordum.
Sayfalardaki maddeleri okuyordum.
•Oyuncu evli ya da nişanlı olmak zorunda. (Skandallara sebebiyet vererek kulüp adını kötüye kullanmamak için.)
•Barcelona'da kalacak bir yer göstermek zorundadır.
Gibisinden maddelerin hepsi sırayla yazıyordu.
En arka sayfayı açtığımda gördüklerim beni şoka uğratmıştı.
Kalacağı adresi ve neredeyse tüm sözleşme şartlarını yerine getirdiğini bile belgelemişti.
Gözlerim satırlarda sırayla gezinirken o malum nişanlı, evli maddesine gelmişti.
Benim adım yazılıydı ve imzam gerekiyordu.
Onun dışında diğerlerinin hepsi yerine gelmiş ve gidiş tarihi bile ayarlanmıştı.
Son sayfada ise Arda Güler yazısının hemen altında kendi imzası atılmıştı..
Arkadaşlar gerçekten kusura bakmayın bu aralar o kadar sinir stres ve yoğunluk doluyum ki buraya asla vakit ayıramadım. Çok üzgünüm iyi okumalar..