*Dora*
Koray'ın bu sözleri içimde bir öfke tufanının oluşmasına sebep olmuştu. Ama hiçbir şekilde kıpırdamama izin vermiyordu. Öylece Koray ve tezgah arasında sıkışıp kalmıştım. Onun bana sıkıca ve sahiplenircesine sarılması... Bende daha önce hiç hissetmediğim duyguları uyandırmıştı. Kendini güvende hissetmek gibi...
Yıllarca insanlık onurum ayaklar altına alınmış, hayatımı devam ettirebilmek için hayvanlar gibi kendimi, öldürmeye programlamıştım. Yıllarca kendimi insanlardan uzak tutmuş kimsenin bana ulaşmasına izin vermemiştim. Kendimi buram buram ölüm kokan bir odaya kilitlemiş anahtarını da kendime saklamıştım. Fakat bazı insanlar, daha çok bir parazit, kapıyı kırmak için şansını fazla zorluyordu. Fakat ben bu kapının açılmasına hiçbir şekilde izin vermeyecektim. Birilerinin benim yüzümden ölmesine asla izin vermeyecektim.
Miralay'ın içerden acı dolu inlemeleri gelince bu saçma sapan halimizden kurtulup Miralay'ın yanına gittik. Ben kapının pervazına dayanıp kollarımı göğsümde kavuşturmuş bir şekilde bu ikisini izliyordum. Koray, Miralay'ın yanında diz çökmüştü. Bir an gözlerim onun kızaran kulaklarına ve ensesine takıldı. O, yaptıklarından utanmış mıydı? Gülmemek için dudaklarımı bastırdım.
Koray, Miralay'ın orasını burasını yoklayıp ağrıyıp ağrımadığını soruyor, Miralay ise başını olumsuz anlamda sallayarak cevap veriyordu. En sonunda Koray büyük bir sevinçle ''Sevgilim!'' diye bağırıp Miralay'a sarıldı. Miralay ise sırıtarak '' Efendim bebeğim?'' diye cevap verdi bana bakarak. Bense yüzümü buruşturmuş daha fazla çirkinleşmemeleri için dua ediyordum.
Miralay, Koray'ı kendinden uzaklaştırarak bana baktı ve sırıtarak devam etti.
''Sanırım Dora'nın midesi bunu daha fazla kaldıramayacak.'' Koray burnunu çekerek alayla bakan gözlerini, bana dikti ve cevap verdi.
''Hayır, o sadece kıskanıyor.'' Dedi ve gülümsedi. Sinirle dişlerimi sıkarak tısladım.
''Cilveleşen yeni evli çiftler gibi davranmayı kesecek misiniz? Yoksa ben mi sizin dilinizi keseyim?'' deyip tek kaşımı kaldırdım. Ah, övünmek gibi olmasın ama mimik konusunda çok iyiyimdir.
Koray teslim olmuşçasına ellerini havaya kaldırdı.
''Tamam, tamam. Zaten Miralay'ı evine bırakıp oradan okula geçeceğim.'' Dedi ve Miralay'ın yavaşça kalkmasını sağlayarak kolunu omzuna alıp kapıya doğru ilerledi. Onlar için kapıyı açtım ve bahçe kapısına kadar onlara eşlik ettim. Koray, Miralay'ı arabanın arka koltuğuna yerleşmesini sağladıktan sonra yanıma geldi.
''Her şey için teşekkür ederim.'' Dedi ve yanağıma bir öpücük kondurup, arabaya binip gitti.
Ben şok olmuş aptal gibi boş gözlerle arkasından bakarken Bahriye teyze balkondan seslendi.
''Kııız! Bu çocuk sana abayı yakmış valla!'' dedi ve kahkahalara boğuldu.
''Ne diyorsun Bahriye teyze yaa? O kendinden başkasını sevemez!'' diye sitem edip içeriye girdim.
Utançtan kızardığımı saymazsak şu an kendimi gayet iyi hissediyordum.
Bu sabah huzur içinde sahil kenarında koşuyorken Koray tarafından huzurumun içine edilmiş ama iyi bir kahvaltı hazırlayıp gönlümü almıştı diyebiliriz. Üstelik bana bazı duyguları da hissettirebilmeyi başarmıştı. Daha önce hiç hissetmediğim şeyleri...
Kendimi bunları düşünüp salakça sırıtırken buldum. Dora kedine gel! Yoldan çıkma! Yanaklarımı sertçe tokatlayıp odama yöneldim. Çantamı sırtlayıp okulun yolunu tuttum.
Sabah töreninden sonra birkaç öğretmen ile birlikte okulun temsilcisi ve öğrenci başkanı olarak okulun girişine dizilip kız ve erkek öğrencilerin üniformalarını denetliyorduk. Kısa etekler aşağıya, farklı tişörtler dışarıya.
Aslında öğrenci başkanı ya da okul temsilcisi olmayı hiç istememiştim ama dedemi tanıyan idareciler benim aday olmam için neredeyse yalvardılar. Okuldaki disiplini benim sıkılaştırabileceğimi söylediler ki öyle de oldu. Kız basketbol takımının kaptanı olarak takımı 1.'liğe taşımış, atletizm de derecelere girmiş, judoda da ikincilik kazanmıştım. Birinci kim diye soracak olursanız size bunun etrafta salak salak dolaşıp başkalarının hayatına salça olan bir parazit olduğunu söyleyebilirdim. Okulda da disiplini sağlamaya çalışmış yiyişen sevgilileri sürgün etmiş, +18 dergi getiren erkekleri dövmekten beter etmiştim ve sonucunda okuldaki öğrenciler bana saygı duymaya başlamış ve benden korkar olmuşlardı. Koridorlarda beni görenler geriliyor, askeri nizama geçiyorlardı adeta. Fakat o lanet olası parazit kızları tavlayıp okulda kaos yaratıyordu.
Yine bir teneffüs koridorda dolaşıyordum ki karşıma Koray ve onun peşindeki çığlık çığlığa bağrışan kızlar çıktı. Koray hepsine gülümseyip bir şeyler söylüyor, kimisine göz kırpıp, kimisinin de saçlarını okşuyordu. Sinirden kaşımın seğirmesine engel olamıyordum. Burası neydi? Playboyların ve kıytırık kızların takıldığı bir mekan mı?! Okul lan burası okul! Öfkeyle dolu nefesimi dışarı verdim. Kızların yanına gelince öfkeyle kükredim.
''Koray seni geberteceğim!''
Koray dudaklarında yarım kalan gülümsemesiyle bana döndü. Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırmıştı ama çok geçti. Kafasına geçirdiğim bir uçan tekmeyle yere yığıldı. Üzerine çıkıp gömleğinin yakasından tutup onu kendime çektim. Sinirlerime hakim olamayarak bağırmaya başladım.
''Sen ne halt yediğini sanıyorsun ha?! Burası okul lan okul!'' ve suratına bir yumruk savurdum. Bu arada kızlar etrafımızı sarmış
''Ayyy Koraayyy cınııım iyi misiiinnnn?'' diye konuşup duruyorlardı. Koray'ı bırakıp onları pataklamamak için kendimi zor tutuyordum. Kızlara en ölümcül bakışlarımı fırlatarak
''Sınıflarınıza gidecek misiniz, yoksa ben mi size yolu göstereyim!'' diye bağırdım. Öfkem adeta kanımda tsunamilere neden oluyor, damarlarımı kamçılıyordu. Koray karşılık vermedikçe daha çok deliye dönüyordum.
''Karşılık versene! Pislik herif!'' diye gürledim.
Koray bacaklarını benden kurtarıp karnıma bir tekme savurdu ve ben kendimi karşı duvarda buldum. Tıpkı benim onun kafasına geçirdiğim uçan tekmeyi benim kafama geçirecekken şükrettiğim reflekslerimle yere eğilip saldırısını geçiştirip o dengesini sağlayamadan karnına bir yumruk geçirdim. Bu onun sadece 1-2 adım sendelemesine neden olmuştu. İkimizde bir sonraki hamlemiz için hazırlanıyorken araya müdür girdi.
''Bu kadar yeter! Siz ikiniz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Birbirinizi mi öldüreceksiniz?''
''Hocam, gelip kafamı kıran oydu.''
''Tabi ki kıracağım! Okulda kızlarla fingirdeşiyordu hocam!''
Müdürümüz sinirlenmiş gözüküyordu. Bana döndü ve
''Dora, ne zaman şu öfkeni kontrol etmeyi öğreneceksin?'' dedi sakin olmaya çalışarak. Başımı yere eğdim. Kontrol edemiyordum. Benim sorunum da buydu. Sonra Koray'a döndü ve bir anda
''Oğlum sen hani geçen hafta bana söz vermiştin kızlara bir daha yaklaşmayacağım diye!'' diye bağırdı. Koray ellerini önünde birleştirip kafasını yere eğdi. Dudaklarını büzüp
''Ne yapayım, peşimden ayrılmıyorlar bir türlü.'' Diye mazeret uydurmaya başladı. Müdürümüz sinirle eliyle başını sıvazlayıp
''İkinizde bugün cezalısınız. Eve gitmek yerine spor salonunu temizleyeceksiniz!'' Biz de kabul edercesine başımızı salladık. Daha sonra zil çaldı ve ikimizde sınıflarımıza gittik.
******************************************
Çıkış zili çalınca çantamı sırtlayıp oflayarak sınıftan çıktım. Arkama baktığımda en yakın arkadaşım Sare, üzgün bakışlarını gözlerime dikmiş bana başarabilirsin dercesine bakıyordu. Onun bu hüzünlü bakışları sinirimi bozmuştu. Oflamayı bırakıp yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirip bir zafer kazanmışçasına yumruğumu havaya kaldırdım. Arkamdan gelen alkış tufanıyla birlikte sınıftan ayrıldım. Tam merdivenlerden iniyordum ki birisinin kolumdan sertçe asılmasıyla kendimi duvar ve Koray arasında buldum. Sırıtarak
''Eğer temizlik yapacağın için bu kadar mutluysan benim gelmeme gerek yok.'' dedi. Pislik herif tüm işi benim üzerime yıkmaya çalışıyordu. Kollarımı göğsümde kavuşturdum. Bu çocuğu ikna etmenin tek yolu vardı. Dudaklarımı büzüp yüzümü astım. Kırgın bir sesle
''Ne yazık! Oysa ki ben de sana önemli bir itirafta bulunacaktım.'' Dedim. Bu konunun Koray'ın ilgisini çektiğini heyecanla parlayan gözlerinden anlayabiliyordum.
''Ne itirafı, ne itirafı?'' dedi heyecanla.
''Temizliğe gelmezsen öğrenemezsin.'' Dedim ve onu ittirip merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.
Peşimden koşturmaya başladı. Nefes nefese ''Tamam geliyorum! Beni de bekle!'' diye ekledi.
Spor salonunun büyük kapısını gürültüyle açtığımızda görüğümüz manzara karşısında ikimizinde ağzı açık kalmıştı.