Zaman Aşımı ✓

By blckwlf

457K 33K 3.7K

Yaşadığı hafıza kaybı yüzünden sevgilisini unutan genç ve kendisini inatla hatırlatmak isteyen sevgilisi... ... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.8
5.9
6.0

5.7

5.9K 467 88
By blckwlf

Geçmiş

Telefonundan yükselen şarkıdan gelen gitar tellerinin sesiyle keyfi iyice yerine geldi. Bilerek açmamıştı ama sevgilisiyle hazırladıkları şarkı listesinde, bu şarkının olduğunu çok iyi biliyordu. Mete bu şarkıyı özellikle koymuştu.

"Hüzünler başıma vurdu yine
Sevgilim çıkmaz yollarında senin dolaylarında"

Bir yandan şarkıyı mırıldanıp bir yandan da akşam yemeği hazırlıyordu. Evlerinde yemeği genelde o yapmazdı. Mete çoğu meslektaşının aksine yemek yapmaktan nefret ediyordu. Ona dayatılan bu mesleği yapmayı o seçmemişti. Sorun şu ki aşçı olmasaydı ne olurdu onu da bilmiyordu.

"Orada her kiminleysen
Belki sevgilinleysen"

"Benden başkasıyla ol da kafanı kırayım Temurhan." Şarkıyı adeta yaşıyordu. Yemek pişmeye devam ederken dolaptan kendine en soğuğundan bira çıkardı. Sevgilisi gelmeden içmek istemiyordu ama ondan da bir haber yoktu. En son yarım saat önce konuşmuşlardı, onda da yoldayım demişti.

"Bilmem hatırlar mısın?
Gözlerim ne renkti?
Söyle kumralım benim adım neydi?"

"Sıkıysa unut gözlerimin rengini."

Temurhan, karşısında asabi bir şekilde yemek hazırlayan adamı kapı eşiğinden gülerek izliyordu. Yaklaşık iki dakika önce gelmişti ama Mete'nin mırıldanarak şarkı söylediğini duyunca ona seslenmemişti. Uzun boylu adam da hala onu fark etmemiş, şarkı üzerinden kendi kumralına saydırmakla uğraşıyordu.

Mete bira şişesini kafasına dikerken arkasını döndü. Temurhan yakalanmıştı. Planlarında sevdiği adamı daha uzun uzun izlemek vardı ama olmamıştı. Mete bira şişesini dudaklarından uzaklaştırıp konuştu. "Gözlerim ne renk benim, kumralım?" Şarkı bitip başka bir tanesi çalmaya başlasa da Mete devam ediyordu.

"Bilmiyorum ki, unutmuşum inanır mısın?" Temurhan onun oyununu devam ettirerek uzun bedene yaklaştı. Mete'nin elinden şişeyi alıp dudaklarına götürdü. Mete onun sorusuna kaşlarını kaldırdı.

"Unuttun yani beni, bak sen." Mete şişeyi kumralının elinden çekti ve masaya bıraktı. "Sen beni unutabilir misin güzelim?" Temurhan'ı ensesinden tutup kendine çekti. Öpmek için dudaklarına yaklaştı ama öpmedi. "Bu dudaklar unutabilir mi beni?" Elini sevgilisinin tişörtünün altından sokup tam kalbinin üstüne koydu. "Burası unutur mu?"

Temurhan derin bir nefes aldı. Zaten günlerdir yaşadıkları şeyler yüzünden birbirlerine dokunamamışlardı. Bir de üzerine Mete onu zorluyordu. Mete'nin elini tutup bedeninden ayırmadan aşağı kaydırdı. Gözleri ela gözlere sabitlenmişti. Mete'nin gözlerini nasıl unutabilirdi?

"Burası da unutmaz seni." dedi Mete'nin büyük elini tam özel bölgesinin üstüne koyarak. Mete gülerek elini çektiğinde ise hayal kırıklığına uğramış bir şekilde sevgilisine baktı. Mete ise onu takmayarak ocağın başına geri dönmüştü. "İnsan tepki verir hödük Metehan."

"Kudurdun herhalde Temur." Mete ocağı kapatıp ona döndü. "Sen ilk önce niye bu kadar geç kaldın onu söyle?"

"Üzerimi değiştireyim önce."

"Tamam, ben sofrayı hazırlıyorum." Temurhan koşarak ona yaklaşıp dudaklarını dudaklarına bastırıp geri çekildi. Sonra da son hızla mutfaktan çıkıp banyoya girdi. Mete o gelene kadar masayı kurup yemekleri servis için ayarladı. Temurhan odadan "Benim gri sweatim nerede?" diye bağırdığında ise onun yanına gitmek için mutfaktan çıktı. Kumral çocuk sürekli bir şeylerini kaybettiği için Mete bu duruma alışmıştı. Sevgilisi dağınıktı. Yapabileceği bir şey yoktu.

"Ebenin amında." dedi odaya girerken. Temurhan üstü çıplak bir şekilde eşofmanıyla ayakta dikiliyordu. Yediği küfürden sonra dik dik Mete'ye bakmaya başlamıştı.

"Senin ebenin amında."

Mete dolabı açıp aradığı sweati onun üzerine attı. "Götünü topladığım yetmiyor bir de giydireyim mi annecim?" Temurhan sweati üzerine geçirip odadan hayıflanarak çıkan sevgilisinin sırtına atladı. Mete düşecek gibi olsa da dengesini sağlayabilmişti. Sevgilisini bacaklarından tuttu.

"Oh, mis gibi kokuyor." dedi Temurhan, Mete'nin boynunu sulu bir şekilde öperek.

"Koca danam benim." Mete mutfağa geldiklerinde onu yavaşça indirdi. Temurhan onu omuzlarından tutup kendi sandalyesine oturttu. Çorba tabaklarını alıp çorbaları koydu. Sonra o da Mete gibi masaya yerleşti. Çorbasından bir kaşık aldı.

"Ulan ne şanslı herifim? Kaptım taş gibi manitayı bir de yemek yapabiliyor. Allah'ın sevgili kuluyum." Bir kaşık daha içti. Sabahtan beri okulda olduğu için kurt gibi açtı. Normalde okulda bu kadar zaman harcamazdı ama bir haftadır gitmediği için sürüyle işi çıkmıştı. Bir haftadır gitmemesinin sebebi de babasıydı.

Babası Temurhan'ı evden attığı günden beri bir ay geçmişti. Temurhan ilk zamanlar bok gibiydi, bunu kabul ediyordu ama karşısındaki adam onun her şeye katlanabilme sebebiydi. Mete'ye aşıktı. Nasıl olduğuna hala inanamıyordu. Temurhan hayatında birini hiç bu kadar sevmemişti. Bu yüzdendir ki babası bir hafta önce sevdiği adamı dövdürüp bir de üzerine nezarete attırdığında kafayı yemişti. Emniyeti deyim yerindeyse basmış bir de üzerine kendisi gözaltına alınmıştı. Kabus gibi bir gündü. Neyse ki babasına ettiği tehditler işe yaramış Ali Sancak, o günden beri onları rahat bırakmıştı.

"Sen bugün aşka mı geldin kumralım?"

"Özledim lan. Kaç gündür ölü gibi yatıyorsun. Toparlandığını görünce mutlu oldum." Bir yandan Mete'nin yüzündeki izlere bakıyordu. Çoğu geçmişti. Temurhan bir haftadır onu iyileştirmek için uğraşıyordu. Dün gece Mete ona iyi olduğunu okula gidebileceğini söylese de Temurhan gözü arkada kalarak çıkmıştı evden.

"Niye geç geldin o zaman?"

Mete'nin sorusundan sonra daha yeni hatırlamış gibi çorbayı içmeyi bırakarak ayağa kalktı. Mutfaktan yine koşarak çıktığında Mete onu sorgulamadı. Şimdi yine kesin onu şaşırtacak bir şeyle gelirdi.

Temurhan ilk tanıştıkları zamanlardan çok daha farklıydı. Mete tekrar o dönemlere gitmeyi asla istemezdi. Onun sevgisini kazanmak, ona sevgisini ispatlamak için çok uğramıştı. Lakin onu en çok yoran şey o değildi. En çok Temurhan kendi duygularını kabul etsin diye uğraşmıştı. Çünkü inatçı çocuk, Mete gibi birini seviyor olduğunu kabul etmiyordu.

Şimdi ise durumlar çok farklıydı. Temurhan sevdiği insan için her şeyi feda ediyordu. Ailesini, idolü olan babasını karşısına almıştı. Okul hayatını mahvetmişti. Temur ona söylemese de Mete biliyordu. Notları berbattı. Okula gittiği yoktu ki iyi olsundu. Tüm bunlardan dolayı ela gözlü adam kendisini suçluyordu. Temurhan ise baştan onu uyarmıştı. Mete kendini suçlarsa ağzını burnunu kırardı. Tüm bunları seni seviyorum, diye yapıyorum demişti.

Temurhan elinde kocaman kutuyla mutfağın kapısında belirip "Sürpriz!" diye bağırdı. Mete hala mutfak masasında oturmuş onu bekliyordu. Elinde hediye paketiyle geleceğini düşünmemişti.

"Ne bu?" Ayağa kalkıp sevgilisinin karşısına geçti.

"Bugün bizim 100.günümüz." Mete onun ciddi olup olmadığını anlayamamıştı. "Unuttun de mi?" Temurhan sinirle kutuyu onun eline tutuşturdu. Mutfaktan bu sefer sinirle çıktı ve oturma odasına geçti. Bugün oda oda gezeceklerdi herhalde.

Mete onun gibi her özel günü hatırlayabilen biri değildi. Kendi doğum gününü bile çoğu zaman hatırlamazdı ama bu ona kumralını kırma hakkını vermezdi. Kendini bok gibi hissettiği için kutuyu eline alıp oturma odasına girdi. Temur favori koltuğunda dizlerini kendine çekmiş oturuyordu. Işığı bile açmamıştı. Mete omzuyla ışığa dokundu. Oda aydınlandığında Temurhan ona baktı.

"Unuttuğun için kızmadım. Hiç kendini açıklamaya çalışma." Mete kutuyu televizyonun önündeki boşluğa bırakıp onun yanına oturdu.

"Niye kızdın o zaman?" Temur'un ayak bileğinden tutup kendine çekti. Bir anda dengesi bozulan kumral çocuk koltuğa boylu boyunca uzandı. Kafası da koltuğun başlığa çarptığından tok bir ses çıkmıştı. Mete işte şimdi sıçmıştı.

"METE!" Mete kalktığı gibi yatak odasına doğru koşmaya başladı. Temurhan arkasından bağırarak onu kovalıyordu. Sevgilisi onu nadiren Mete diye çağırdı. Genelde ona Metehan diye seslenirdi. Mete'ye öyle seslenen tek kişi sayılırdı. Mete bile bazen adının Metehan olduğunu unutuyordu.

Yatak odasına girdiği gibi kapıyı kapatmaya çalışsa da Temurhan ondan çok daha hızlıydı. O kapıyı kapatmadan içeri girip ela gözlü çocuğun poposuna tekme atmıştı. Mete iki eliyle poposunu tuttu.

"Yuh! Jorge Jesus musun sen?"

"Fenerbahçenin 100.yılı ne zaman desem tereddütsüz bilirsin."

"Şubat 2007." dedi Mete gerçekten de tereddütsüz bir şekilde.

"Mete seni 100.yıl marşı eşliğinde sikerim."

"Oha, hayalim bu benim Temurhan." Mete sevgilisini belinden kaldırıp yatağa bıraktı. Tişörtünü çıkarıp bir kenara atarken altındaki beden şokla onu izliyordu. "Hadi."

"Sen delisin."

"Sen bir nefes aldığım her an
Sen bir özlem içimde hep buram buram" Mete sevgilisinin yanaklarından öperken bir yandan da marşı söylüyordu.

"Kimse anlamaz bende aşkını
Sen bir çocuk gülen, yerinde durmayan" Kumral çocuğu karnından gıdıkladığında Temurhan nihayet gülmüştü. Aslında Temurhan o sırada bu salak marşı söyleyen birinden etkilendiği için kendini sorgulamakla meşguldü.

Mete sevgilisinin kucağına iyice yerleşip dudaklarına yaklaştı. Temurhan ona izin vermedi. Kucağındaki bedeni belinin iki yanından tuttu ve durdurdu. "Özür dilerim. Bir daha hiç unutmam. Yemin ederim. Unutursam Alex De Souza'nın imzalı formasını çöpe atabilirsin." Mete ardı ardına sıraladı. Sevgilisini gerçekten özlemişti. Hiçbir şey onu durduramazdı.

"200.günü hatırlamazsan formanı Fatih'e veririm Metehan." Mete'nin duyduğu isimle midesi bulanıyor gibi oldu. Fatih'le Temur'un artık konuşmadığını bilse de sevgilisi ona inat olsun diye yapardı. "Ayrıca o hediyeyi de 200.gün gelene kadar açamayacaksın. Meraktan kudur."

Mete buna itiraz edecek gibi olduğunda Temur kucağındaki bedeni yatağa itip kasıklarına oturdu. Mete inlediğinde ise sırıtarak daha biraz önce giydiği sweatini üzerinden çıkardı. Gece uzun olacaktı.







Nasıl kandırdım ama sizi 2.defa

Kdjdkjf kızmayın 💀

Temurhan'ın hafızasını kaybettikten sonra nasıl değiştiğini göstermek için bu bölümü yazmak istedim. Artık Mete neler hissetti daha iyi anlayabiliriz bence


-T

Continue Reading

You'll Also Like

Gay Site By 🤍

General Fiction

71.3K 5.8K 30
-Tamamlandı- Semih, Barış'ı dalga geçmek için gay sitesine kaydeder.
NEFRET +18 By kylíe

Teen Fiction

4.2M 107K 35
"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inleti...
865 64 17
John her zamanki masasına oturup çocuğun gelmesini bekledi sakince. İki saniyede bir yemek salonunun kapısına bakıyordu. Çocuk içeri girdiğinde John...
701 52 19
Her şey birine girdi. Herkes Karanlık Kaplan Tılsımı için resmen deli gibi savaşıyor. Sırf mutlak güç için acımıyorlar birbirlerine... Durduğum yer...