and you don't seem to understand
****
"oy, sen büyüdün de abine böyle şeyler mi diyorsun?"
"ya abi!"
----
oflayarak hastaneye doğru ilerlerken abisini kırdığını biliyordu ama elinde değildi. içinde tuttukça hissettiği kötü duygular daha da büyüyordu ve buna engel olamıyordu.
odasına doğru ilerlerken ryujin ile karşılaştı. şu anda görmek istediği son kişi bile değildi, bu yüzden görmezden gelip yürümeye devam etti.
"yeji?"
bileğinden tutan elin sahibine döndü yavaşça.
"ne oldu?"
"konuşabilir miyiz?"
ne demesi gerektiğini bilmiyordu. sustu bu yüzden.
"lütfen," dedi tekrardan. "seni özledim."
"neden?"
"ne?"
"neden özledin ki beni? ben senin için neyim ki, ryujin?"
"sen benim..." deyip duraksadı. "en yakın arkadaşımsın. değil misin?"
yeji dolu gözleriyle birlikte kafasını iki yana salladı alt dudağını hafifçe ısırırken.
"öyle miyim? sen en yakın arkadaşlarınla öpüşür müsün genelde? yaparsın galiba, yuna'yı öperken de gördüm çünkü seni."
"ben..."
karşısındakinin konuşmasına fırsat vermeden elini çekip odasına doğru adımlamaya başladı tekrardan. bir yandan da elinin tersiyle gözyaşını siliyordu. burnunu çekti. hep böyle olmak zorunda mıydı?
"yeji!"
duyduğu sesle birlikte arkasına döndü. dinlemek istemediğini söylemişti. neden dinliyordu o zaman? neden?
belki de kalbine söz geçiremediği içindi.
ismini ryujin'in sesiyle birlikte duyunca daha da güzel gelmişti kulağına. aşk, böyle bir şey miydi? aşk insana her istediğini yaptırabilir miydi?
"daha ne kadar kaçacaksın?"
"kaçmıyorum."
"kaçıyorsun ve ben bunu sevmiyorum."
"senin sevip sevmemen umrumda değil ryujin. sen benimle ilgili hiçbir şeyi sevmiyorsun zaten."
"yuna'yı sadece yanağından öptüm, neden bu kadar sinirlendin?" diye sordu konuyu değiştirerek. yeji'nin sinirleri daha da hopluyordu.
"gerçekten soruyor musun bunu? hiç mi göremiyorsun? hiç mi fark edemedin ya?"
"neyi?"
"seni sevdiğimi, ryujin. sana olan sevgimi nasıl göremiyorsun?"
"ben de seni seviy..."
"hayır, öyle değil. ben arkadaşlıktan fazlasını hissediyorum."
"ne?"
ryujin ona şaşkınlıkla bakarken "bir şey demeyecek misin?" dedi titreyen sesiyle. yanlış bir şey mi demişti? ret mi edilecekti?
"yeji, ben..."
"cevap vermene gerek yok."
kızıl saçlı kız arkasını dönüp yavaş adımlarla odasına ilerledi.
bu sefer onu durduran kimse olmamıştı.
peki neden kalbi bu kadar acıyordu?