HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ...

By yas_mi_na

4.4K 698 20

Üzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... More

Giriş
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40 - FİNAL

Bölüm 8

125 17 0
By yas_mi_na

8

Ateş, iki haftadır İstanbul'da olmanın vermiş olduğu sıkıntıyla görevde olduğu süre boyunca askerlere cehennem azabı yaşatmış ve kaybolan telefonunu bulmaları için Ankara'da ki askeriyeyi birbirine katmıştı. Elindeki telefonu kapatıp cebine koyan Ateş kendisine doğru gelmekte olan Yavuz'a anlamayan gözlerle baktı ve "Ne oluyor?" bakışı attı.

Yavuz, sonunda Ateş'in yanına geldiğinde arkadaşının hoşuna gidecek bazı şeyler bulmuştu.

Yavuz "Ne haber ağabey?"

Ateş, Yavuz'un taklidini yaparak ona ters bir bakış atmış ve "Ne haber mi? Nasıl olduğumu söyleyeyim bir hafta sürmesi gereken eğitim kampı bir aya uzatıldı ve ben bu lanet şehirde kapana kısılmış gibi hissediyorum kendimi!" dedi.

Yavuz, elindeki belgeleri Ateş'e vererek sırıtmaya devam etti ve Ateş'in belgeleri okumasını bekledi kendisinden emin bir şekilde.

Ateş "Bunlar ne?"

Yavuz "Benden Nefes Altun'u araştırmamı istemiştin!"

Ateş'in gözleri birden iki hafta öncesine gitti ve kendindeki hareketliliğe şaştı.

Ateş "Ne buldun?"

Yavuz "Pek fazla bir şey değil!"

Ateş, belgeleri karıştırırken başını kaldırıp şüpheli bakışlarla arkadaşına baktı "Nasıl yani,ne demek bu?" diye sordu.

Yavuz "Nerede oturduğu, nerede okuduğu, ailesinin işi, kaç kardeş olduğu filan hepsi bu belgeler de açık açık yazıyor ama..!"

Ateş "Ama?"

Yavuz "Ama kiminle konuştuğunu ya da son zamanlar da kimle mesajlaştığını bulamadık!"

Ateş "Bu ne demek!"

Yavuz "Telefon numarasına ulaşamıyoruz demek!"

Ateş "Nasıl olur ağabey yani bu kız telefon kullanıyor olmalı değil mi? Kızılderililer gibi duman yoluyla anlaştığını sanmıyorum."

Yavuz "Hala araştırıyorum ağabey!"

Ateş "Ne olursa olsun rehberindeki herkesi öğrenmeliyim beni anladın mı?" Dedi ve arkasını dönüp onu bekleyen mutluluğa doğru yürümeye başladı.

Yavuz "Nereye?"

Ateş, yarı tebessümle "Nefes almaya!" dedi ve arabasına binip Nefes'in çalıştığı yere doğru yola çıktı.

Yavuz,onun arkasından bakarken iç geçirerek başını salladı ve "Onun kimin kardeşi olduğunu söylememe izin verseydin komutan" dediğinde sıkıntıyla kaşlarını çatmıştı.

Nefes, metrobüsten inip insanların arasından zor da olsa çıkmayı başarmış ve çalıştığı hastanenin önüne gelmişti. Önüne çıkan arabadan kıl payı kurtulan Nefes derin bir "Oh" çekmiş ve valelerle konuşmuştu. Tam içeri girecekken hastanenin sadece yöneticilere ait olan arabaların park edilmesine izin verilen yerinde Siyah Audi A4 06 plakalı bir araba görünce kalbi küt küt atmaya başlamış, sanki o oradaymış gibi heyecandan kıpkırmızı olmuştu. Bir süre daha arabayı izledikten sonra kendine gelen Nefes kendi kendine "Yok artık daha neler"demişti.Ve arkasını dönüp hastaneden içeri adımını attığı anda tesadüf adıını verdiği bu şeyin artık onun kaderi olduğundan habersiz çalıştığı kata doğru dahası onu bekleyen Ateş'e doğru yürümeye devam ediyordu.

Nefes, çalıştığı odasına girip çantasını ve ceketini asınca doğru masasına gidip telefonunu eline almıştı. Kafeteryayı arayarak kendisine sütlü bir kahve isteyen genç kız abisinin uğraşmakta olduğu 'Altuğlu meselesini' düşünmeye başlamıştı. Koltuğuna oturup başını arkaya atan Nefes "Of kim bilir bugün hangi türden insanlarla uğraşacağım" diyerek masasının üzerinde duran ajandayı alıp bugün kü programına göz gezdirmeye başlamıştı.Telefonun çalmasıyla irkilen Nefes telefonu kulağına yaklaştırıp cevapladığında "Tamam geliyorum" deyip telefonu kapadı ve Ateş'e doğru yürümeye başladı.

İki kat aşağı indikten sonra yönetim katına gelen Nefes karşıdan gelen hemşirelerin aptal aptal sırıtışlarını ve fısır fısır ne konuştuklarını yadırgamış ve biraz önce önünden geçen hemşirelere kafasını çevirip tekrar bakmıştı. Tam kafasını çevirdiği anda kendisine doğru gelmekte olan Ateş'i hayret dolu gözlerle inanamayarak izlemiş ve onun yanından geçip gitmesini şaşkınlıkla karşılamıştı. Neler oluyordu? Nereden çıkmıştı şimdi bu adam karşısına? Neler olduğunu umursamayarak başını iki yana sallarken Ateş halinden oldukça memnun gözüküyordu. Onun Senem ve Anıl ile ne işi olduğunu henüz tam olarak bilmese de bu ayrıntıyla sonradan ilgileneceğini söyleyip bir kenara koydu ve derin bir nefes alarak az once kızın onu gördüğünde nasıl şaşırdığını hatırlayıp gülümsedi ardından kahkahalara boğuldu.

Yönetim katına gelip başhekimliğin odasına giren genç kız karşısında Tekin'i görünce neye uğradığını şaşırmıştı. "Bir de diyorlar ki yaşamanın kaynağı mutluluktan geçiyormuş. Söylesene doktor sürekli beni izlersen ben nasıl yaşamaya devam edebilirim?"

"Nefes?" diyen baş hekim genç kıza öldürücü bakışlar attığında Tekin "Sorun yok. Bu genç kızı küçüklüğünden beri tanıyorum" dedi.

Başını iki yana sallayan Nefes kendisine gösterilen yere oturup bacak bacak üzerine attığında gülümseyerek Tekin'e baktı ve elini uzatıp tutmasını izledi. Bir saat süren toplantının ardından kendisini bekleyen işlere dönen genç kız,Ateş ile karşılaşmalarının bir tesadüften ibaret olduğunu düşünmek istiyordu. Nedense ona dair kurduğu pembe hayaller Tekin'i görmesiyle kara bulutlarla kaplanmıştı.

Öğlen yemeğinde metroportta arkadaşlarıyla yemeğe giden Nefes, Anıl ve Senemle birlikte güzel bir yer arıyorlardı. Son olan olaylardan sonra Anıl'ın kendilerini yalnız bırakmıyor oluşu genç kıza güven veriyordu. Park-burgere giren Nefes terasın dolu olduğunu söyleyince bir de içeriye bakıp boş yer olup olmadığını kontrol edeceğini söyleyip Park-Burgerden içeri adımını atmıştı. Fakat bu sırada Ateş'te Yavuz'la birlikte hamburgerlerinin gelmesini beklerken laflıyorlardı. Genç adam,sinirle elindeki peçeteyi masanın ortasına atarken başını kaldırıp içeriye giren kızı gördü ve gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Burada" diyen genç adam arkadaşına baktığında Yavuz "Ne? Hangi kız?" diye sordu.

Genç adam,başıyla baktığı yeri işaret edince Yavuz' da oraya bakmak zorunda kalmıştı. "Resimdekilerden daha güzel olduğu kesin" diyen genç adam Ateş'in kendisine öfkeyle bakmasına neden olmuştu.

Ateş "Yemin ediyorum bir daha böyle bir şey diyecek olursan aramızda ki dostluğu filan unutur seni şuraya gömerim Yavuz beni anladın mı?"

Yavuz, arkadaşının bu tavrına gülerek cevap verdiğinde "Aman komutanım, bağışlayın! Bir daha olmaz!" diyerek arkadaşının omzuna vurdu.

Nefesin kafeden çıkışını izleyen Ateş onun adım adım iki kişinin yanına gidişini izledi. Yavuz da onun baktığı gibi yeniden kıza bakarken kızın yanında durmakta olan kişilere baktı. "Onun kim olduğunu anladın değil mi?" diye sorduğunda Ateş "Anıl ve Esmer" dedi genç adam.

Yavuz "Doğru ama Nefes'in kim olduğunu anladın değil mi?" diye sordu. Bunun üzerine kaşlarını çatan Ateş "Ne demek istiyorsun?" diye sorduğunda Yavuz gülerek arkasına yaslandı. Gözlerini kapatıp açtığında bakışlarında soğuk bir ifade vardı. "Bu kız yani Nefes Altun,Poyraz'ın kız kardeşi" dedi.

Ateş "Saçmalıyorsun" dediğinde Yavuz "Sana verdiğim belgeleri okudun mu komutan?" diye sordu. Ateş,konuşmayınca Yavuz devam etti "Bu kız Altuğlu sorununun odak noktası. Üç sene once Istanbul'da yapılan katliamın nedeni ve Poyraz'ın kaçırıldığını söylediği kız kardeşi." Dedi. Ateş,susmuştu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu ama işin gerçek bir yanı vardı ki eğer tüm bunlar doğruysa onları bir araya getiren kader miydi? Anıl'ın kolunu Nefes'in beline dolayıp ona gülümsediğini gören genç adam kaşlarını çatmıştı daha da çatabilecekmiş gibi? Hissettiği neydi ki şimdi? Kıskançlık mı? Anıl'ın,kızın sevgilisi olamayacağını biliyordu ama yine de ona dokunması sinirlerini germişti genç adamın. İçinden taşan öfkeyi zor da olsa bastıran Ateş derin bir nefes alırken "Onun kimin kardeşi olduğu ve ne yaptığıyla ilgilenmiyorum!" dedi.

Yavuz "Ateş?"

"Bak!" dedi genç adam gözlerini kızın üzerinden ayırmadan "Biraraya geldiysek, yollarımız bir şekilde kesiştiyse..."

"Ne?" dedi Yavuz "Kaderci mi oldun başıma? Bilmiyorum ağabey umarım iyi olur" dedi o da başını çevirip kıza bakarken.

***

Anıl'a içeride boş yer olmadığını söyleyen Nefes Senem'in ısrarla burada yemek yemek istediğini söylemesiyle kaşlarını çatıp abisine bakmıştı.

Anıl "Bir kere de sözümüzü dinle be kızım"

Senem "Bana ne ya! Hadi gelin!" dedi. Nefes ve Anıl,homurdanarak arkalarından gelirken Senem boş masa arıyordu.

Nefes "Ya hadi kızım bir saatim kaldı şurada, başka yerde yeriz!"

Senem "Hayır,ben burada yiyeceğim."

Anko "Kafayı yedin iyice sen kızım? Nerede yiyeceksin ya milletin kucağına oturmayı düşünmüyorsun değil mi?"

Senem "Ha ha çok komik!"

Anko "Ha ha!"

Nefes "Ya kesin şunu tamam mı? Ben gidiyorum.geliyor musunuz?"diye sordu ama arkasından gelen sesle neye uğradığını şaşırmıştı. Başını çevirip baktığı anda kalbi atmayı durdurmuş ve sesin sahibine tebessümle bakmıştı.

Ateş "İsterseniz bizimle yiyebilirsiniz?"

Nefes sadece "Hah!" diyebilmişti.

Ateş, bu ifadeye gülünce bir anlığına da olsa başını salladı "Aslında ben bunu beklemiyordum?"dedi

Nefes "Nasıl yani!"

Ateş "yani hah yerine merhaba seni görmek çok güzel diyebilirdin!"

Nefes "iyi de bu senin düşüncen!"

Ateş "doğru,kurbağa olan da bendim zaten!"

Nefes kahkahasına engel olamamış ve genç adamın davetini kabul edip arkadaşlarıyla birlikte Ateş'in masasına oturmuşlardı.tek tek arkadaşlarını tanıtan Nefes yiyecekleri yemeği sipariş edip,Senem ile birlikte ellerini yıkamak için lavaboya gittiklerinde Ateş'in bakışları ve duruşu değişmiş Anıl'a bakıyordu.

"Bilmiyordum!"

Genç adamın ilk söylediği bu olmuştu. Anıl,ona tek kaşını kaldırmış bir vaziyette bakarken "Söyleyecek misin?" diye sordu.

Ateş "Bilmesi gerekmez mi? Eninde sonunda öğrenecek!"

Anıl "Nefes'e ilgi mi duyuyorsun komutan?" diye sorarken Yavuz "Gerilmeyin!" diyerek iki arkadaşını da uyardı "Kader diyoruz biz buna" dedi sonra. Anıl "Tabii" diyerek gözlerini kısarken "Bence neler olacağını zamana bırakalım. Eğer onunla ilgili ciddi düşünmüyorsan birbirimizi tanıdığımızı söylemene gerek yok ama yine de Poyraz'ın bu duruma ne diyeceğini çok merak ediyorum" dedi gülerek. Onun gülümsemesi ile başını kaşıyan Ateş "Çok güzel" diye mırıldandı. Anıl,düşünceli bir şekilde başını sallayıp gülümserken kızların geldiğini görmesi ile duruşunu dikleştirdi. Garsonların yemeklerini bırakması ile yemeklerine gömülen kızlar Anıl ile Ateş'in askerlik muhabbetini gülümseyerek dinliyorlardı. Bir ara Senem'in gözü Ateş'e takılmıştı ancak üzerinde durmamıştı.

Ateş, Anıl'ın sorularını cevaplarken hiç sıkılmamıştı ve aslında Anıl Nefes'in sevgilisi değil arkadaşıydı. Bunu düşünmek bile genç adamı germeye yeterken Anıl'ın izin isteyip masadan kalmasıyla genç adamın bakışları yeniden Nefes'e dönmüştü. Aynı anda telefonları çalan Senem ve Yavuz ise izin isteyip masadan kalktıklarında Ateş ve Nefes, nihayet yalnız bırakılmışlardı.

Ateş "Görüşmeyeli nasılsın?"

Nefes "İyiyim,teşekkür ederim! Siz?"

Ateş "İyi diyelim iyi olsun!"

Nefes "Hımm!"

Ateş "Ayağın nasıl?"

Nefes "Daha iyi!"

Ateş "Sevindim!"

Nefes "Evet!"

Ateş, daha bir sürü şey sorarken Nefes'e;Yavuz ve Senem birbirlerini araştırdıklarından habersiz gerçeklere biraz daha yaklaşıyorlardı.

Senem "Ne demek numaraya ulaşamıyoruz ya ?Yağız o numaranın sahibini öğrenmem gerek tamam mı?"

Yağız "Aslında kim olduğunu değil ama ne hattı olduğunu söyleyebilirim ama bundan sonraki araştırmanın boyutu gizli Senem ve bu işime mal olabilir!"

Senem "Sen orasını bana bırak! Hadi söyle!"

Yavuz "Ne demek bulamıyoruz ya? İlla Ateş Komutanın mı sizle görüşmesi gerek Yahya!" diye bağırırken sesinin ayarını kontrol etmeye çalışıyordu.

"Efendim size sadece hattın türünü söyleyebiliriz." Diyen Yahya'ya sıkıntıyla "Tamam be tamam" diyen genç adam gerçeğin ilk önemli adımını atmış oldu.

Yağız "Askeri hat!"

Yahya"Polis hattı!"

Senem "Askeri hat mı?"

Yavuz "Polis hattı mı?"

********

Senem ve Yavuz telefonu aynı anda kapatıp aynı anda birbirlerine dönmüşlerdi.

Yavuz "İyi misiniz?"

Senem "Evet, neden sordunuz?"

Yavuz "Sanki bir şeye şaşırmış gibisiniz!"

Senem "Ona bakılırsa siz de aynı durumdasınız!" dedi ve arkasını Yavuz'a dönerek kafasında binbir soru işaretiyle Nefes ve Ateş'in yanına gitti.Arkasından gelen Yavuz da yüzündeki ifadeyi saklamaya çalışmış ama Ateş'in bir anlık kısa bakışlarına yakalanmıştı.

Nefes, bakışlarını Senem'e çevirip "Sen iyi misin?" diye sordu.

Senem "Hı ha, evet iyiyim canım yok bir şeyim.Poyraz ile ilgili olaylar işte"diyerek bakışlarını kaçırdığında Nefes gözlerini devirerek olumsuz anlamdan başını salladı. Anıl'ın da masaya gelmesiyle gelen yemeklerini yemeye koyulmuşlardı.

Yarım saat sonra hesabı ödeyip Park-Burgerden ayrılan Ateş ve Nefes alışveriş merkezinin çıkışında birbirlerine veda etmiş ve herkes kendilerini bekleyen işlere doğru yol almıştı.

*****

Akşam olmuştu ve Nefes hala işten bir türlü çıkamamıştı.Büyük bir yoğunlukla geçen günün sonunda nasıl oluyorda hala ayakta durabildiğine şaşıyordu.Sonunda her şeyi toparlayıp işten çıkan Nefes kapıda kollarını pantolonunun cebine sokmuş gülümseyen bir yüzle onu izleyen Ateşi gördüğünde şaşkınlığına engel olamadı ve arkasını dönüp Ateş'in onu mu yoksa başka birini mi izlediğini anlamak için etrafa göz gezdirdi. Tekrar başını genç adama doğru çevirdiğinde onunla burun buruna gelen Nefes bir an "nefesinin" kesildiğini hissetti ve tekrar o gözlerde kaybolmuştu. Bu adam böyle hissettirmeyi nasıl başarıyordu? Ateş ise karşısında sesini çıkarmadan onu öylece izleyen Nefes'e bakıyor ve onu öpmemek için kendisiyle savaşıyordu. Daha az önce arabasının önüne dayanmış olarak onu izleyen Ateş 'Nasıl oldu da bu kadar yakınına gelebildim' diye düşündü. 'Neden bu kız beni bu kadar etkiliyordu? Neden?'

Nefes, kendisini içinde bulunduğu durumdan zor da olsa kurtarıp bir adım geriledi. Genç adama bakıp "Burada ne işin var?" diye sordu.

Genç adam,kızın çakmak çakmak yanmakta olan gözlerinin içine bakıp derin bir nefes aldı. Kaş çatışı bile güzeldi Nefes'in...Yutkunarak duruşunu dikleştirdiğinde "Seni evine bırakmak için buradayım desem ne derdin?" diye sordu. Nefes'in hızla atan kalbi kulaklarını uğuldatıyor ve Ateş'in ne dediğini anlamasını engelliyordu. Ateş ise genç kızda ki gerginliği hissetmiş "İyi misin?" diye sormuştu. Nefes başını hayır anlamında sallayınca Ateş onu oturması için arabasına götürdü. Kapıyı açıp genç kızı koltuğa oturttuktan sonra koşarak gidip büfeden su aldı. Geri döndüğünde aldığı suyu kendi elleriyle Nefese içiren genç adam "Şimdi daha iyi misin?" diye sordu. Kızın iyi olması için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı o anda!

Nefes, zor da olsa başını salladı.Onun yanında böyle hissettiği için kendine kızmıştı. Genç adamın,ısrarla yüzünde dolaşan bakışları merakla konuşması için dudaklarına bakıyordu. "Tam olarak ne olduğunu söyleyecek misin?" diye soran Ateş'in dudaklarından bakışlarını ayırıp gözlerine baktığında kendisini biraz daha geriye çekip derin bir nefes aldı "Sadece..." diye söylendi "Kalbim bu aralar bana ihanet ediyor"

Ateş,Nefes'i anlamayan gözlerle izlemiş ama bu söylediği söz de ilgisini çekmişti.

Ateş "Ne demek bu?" diye sorunca genç kız heyecandan dolayı sulanan gözlerini sımsıkı yummuş ardından tekrar açıp Ateş'in gök mavisi gözlerine baktı. Nefes,bir an dolinin ucuna gelen şeyleri söylemeye yeltenmiş ancak bunun imkansız olduğu düşüncesi ona o kadar kuvvetli gelmişti ki son anda söyleyeceklerinden vazgeçmişti. "Boş ver,öylesine söyledim" dediğinde Ateş kızın sesindeki soğukluk karşısında irkilmişti. Bir süre daha sessizce Nefes'e baktıktan sonra içini çeken genç adam daha once kimseye karşı bu kadar ısrarcı olduğunu hatırlamıyordu. "Pekala..." dedi "O zaman soruma cevap alabilir miyim artık?"

Içten içe onun evet demesini istiyordu. Evet,desin dudakları. Gözleri de evet desin. O kadar duru ve masum bir hali vardı ki Altuğluların ondan ne istediğini bir türlü anlayamıyordu. Dahası Nefes'in Poyraz'ın kız kardeşi olduğuna bile inanası gelmiyordu. Ne yani henüz genç bir delikanlıyken telefonda kendisini azarlayan kız bu muydu? Bu zümrüt gözlü güzel... Nefes,beğeniyle izlenirken yanakları utançtan kıpkırmızı olmuş "Olur neden olmasın" diye söylendi.

Ateş, Nefes'in kendisini evine bırakmasına izin vermesine sevinmişti. Ayağa kalkıp kızın kapısını kapatan genç adam arabanın etrafından dolaşıp, sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırıp Nefesle birlikte geleceğe doğru ilk adımını atmışlardı.

Nereden bakılsa yarım saat süren yolculukları boyunca kesik kesik konuşan Nefes ve Ateş birbirlerini az da olsa tanımaya çalışmışlardı.Araba evin önünde durduğunda Nefes inmek için yeltenmiş ama Ateş'in eli onu durdurmuştu.Nefes önce bileğini sımsıkı tutan ele sonra da o elin sahibine bakmıştı. Ateş daha önce konuşmakta hiç bu kadar zorlanmamıştı.Alt tarafı yarın müsait olup olmadığını merak ettiğini söyleyecekti o kadar.Ama genç kızın zümrüt gözleri onu öyle bir etkiliyordu ki genç adam sağlıklı düşünemiyor, dilinin ucunda ki sözcükleri toparlayamıyordu.Canının yanmasından mı yoksa rahatsız olduğu için mi suratını ekşitmişti Nefes anlayamamıştı Ateş, ama ne olursa olsun söyleyeceklerini bitirmeden o bileği bırakmayacaktı bunun için Nefesin canı yansa bile!

Nefes "İyi misin?"

Ateş "Yarın müsait misin Nefes!"

Nefes, bir anlık şaşkınlıktan sonra Ateş'e tebessümle cevap vermişti.

Nefes "şey, sabahtan Senemle dışarı çıkacağız.Gitmek istediği bir film var.Ona gideceğiz."

Ateş "Hımm,anladım!"

Nefes "Ama istersen bize katılabilirsin!"

Nefes'in bu daveti Ateş'in içinde bir şeylerin oynamasına neden oluyordu.

Ateş "Emin misin? Yani Senem kızmaz mı?"

Nefes bu soruya gülerek cevap verdi "Kızmak? Senem,bana tapar. Hem onun içinde iyi olur aklı biraz başka kadınlardan uzaklaşmış olur" dediğinde Ateş "Nasıl yani?" diye sordu.

"Abimi çok kıskanıyor" diyen Nefes gülümseyerek başını iki yana sallarken Ateş hipnotize olmuş gibi kızın yüzüne bakıyordu.

Nefes,gülümsemesinin arasından başını yana kırıp Ateş'e baktı. Biraz eğlenmenin kime ne zararı olurdu ki? Özellikle de adam kendisine böyle bakıyorken. İçini çekip dudaklarını yaladığında "Bence Ateş Ayazoğlu artık tesadüflerle uğraşmayalım. En azından ben sürekli şaşırmaktan bıktım böyle devam ederse yakında yüz felci geçireceğim" diyen kıza bakıp ardından kahkahalarla gülmeye başladı Ateş "Hahaha! Çok... Çok özür dilerim. Sadece senden böyle bir cümle beklemiyordum" dediğinde Nefes "Ummadık taş baş yarar derler diye boşa dememişler" dedi.

Ateş "Haklısın, yarın sizi kaçta alayım peki?"

Nefes "Alma! Biz kendimiz geliriz."

Ateş, Nefes'in bu sözlerine hem şaşırmış hem de sevinmişti.

Ateş "Peki bana nasıl ulaşmayı düşünüyorsun?"

Nefes, bu soru karşısında afallamıştı ama cevabı da arabadan çıkarken Ateş'in yüzüne vurmuştu.

Nefes "Ben aptal değilim Ateş Ayazoğlu.Durup durup karşıma çıkman tesadüf filan değildi. Bunu sen bile isteye yapıyorsun çünkü ben şaşırdığımda senin şaşırmaman bunu kanıtlıyor. O yüzden sana ulaşıp ulaşamam senin için sorun değil. Ama yine de bilmek istiyorsanız "Komutanım" Cinevip'te olacağız... İyi akşamlar!" diyerek hızlıca sitenin içerisine girdiğinde Ateş'in dudaklarından sadece şu sözcükler dökülüyordu "Evet , kesinlikle aptal değilsin Nefes Altun!" dedi ve gülümseyerek sonunda onun olacağını bildiği bu kızı düşünerek gecenin içinde kayboldu.

Continue Reading

You'll Also Like

38.7K 2K 23
[TAMAMLANDI] Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaç...
19.5K 2.2K 22
Yıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvar...
92.6K 8K 33
"Delibal, hem şifa hem zehir."
4.1M 155K 99
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyo...