İki ay sonra, İstanbul
"Baba!" Duyduğum çocuk sesiyle kaşlarımı çattım, baba?
Ayağa kalkarak, Mauro'nun saniyeler önce çalan zille açtığı kapıya doğru adımladım. Bana birini beklediğini söylememişti, o biri eski karısı ve çocuklarıysa hayır, hiç söylememişti. Onun kapıda kızlarıyla sarılmasını izlerken gözlerim benim gibi ayakta dikilen Wanda'yla buluştu. Wanda Nara, namı değer eski karısı.
Gözlerini benimkilerden çekip deviren o olmuştu, ben ise sadece derin bir nefes almakla yetinmiştim.
"Mauro," diye mırıldandım varlığımı hatırlatmak için.
Çocuklarından ayrılıp ayağa kalktı ve mutlu ifadesiyle bana döndü. Kızlarını çok sevdiğini biliyordum, onun neşelenmesi benimde neşelenmem için bir sebepti zaten.
"Sizi hiç tanıştıramadım," elini birinin üzerine götürdüğünde onu tanıtmaya başlamıştı. "Franscesca ve Isabella." Onlara gülümsediğimde bana ifadesizce bakmakla yetindiler.
"Emilie ben, memnun oldum." Onların ufakta olsa gülümsemesini beklerken duyduğum sesle bu sefer göz devirme isteğimi tutamadım.
"Pekala, kızlarımızla tanıştığına göre," Mauro'ya döndü sinir bozucu ifadesiyle. "Artık konuşabilir miyiz? Hemen."
Mauro izin ister gibi bana baktığında gülümsedim içini rahat tutmak için. Sonuçta o eski karısıydı, ortada bir sorun varsa konuşmaları gayet normaldi. Kızlara dönüp konuştum.
"Size evi gezdireyim mi?" Onlar çocuksu mutlulukla yanıma adımladıklarında hala bakışları üzerimde olan adama döndüm. Bana her zamanki kendimi mükemmel hissetmemi sağlayan bakışlardan birini atıyordu. Aramızdaki göz teması tekrar Wanda yüzünden kesilirken, çocukları da peşimden sürükleyerek içeriye geçmiştim.
"Sizin odalarınız üst katta, anneyle babanız konuşup aralarındaki sorunu çözdükten sonra üst katı gezersiniz. Olur mu?"
"Çözecekler mi ki?" Büyük olan Francesca'nın bana sorduğu soruyla derin bir nefes aldım.
"Umarım çözerler,"
"Peki çözerlerse birlikte yaşamaya devam edecek miyiz?" Sustum, annesiyle babasının barışmasını istemesi kadar normal bir şey yoktu fakat bu soru biraz zoruma gitmişti. Beni, annesiyle babasının arasına giren biri olarak görmelerini istemiyordum.
"Sen anneme benziyorsun," Isabella'ya döndüm bu sefer ve bu daha çok zoruma gitti. Belki küçük çocukların böyle konuşmasına bozulmam saçma olabilirdi fakat doğru olduğu için zoruma gitmişti zaten.
"Size film açayım mı?" Sorduğum soruyla ikiside bana sevdikleri prenses filmlerini sıralamaya başlamışlardı. İkisinin ortak istediği bir film açtıktan sonra bir süre yanlarında oturdum ve sorun olmadığını anladığımda kalkıp bir bardak su içtim. Ne kadar inkar etsemde gerilmiştim işte, onlar yukarıda baş başa konuşuyorlardı ve ben içimdeki gerginliği atamıyordum.
Telefonumu elime alıp uzun zamandır görmediğim ve eksikliğini fazlaca hissettiğim adam yazdım.
İcardi ile eski karısını konusmaları icin yalnız bırakırsam aptal olur muyum
Anında mavi tik olurken direkt yazmaya başlamıştı.
gidip onları gözetle
Mesajla kısa bir süre bakıştım, yanlıştı fakat diğer şekil içimi rahatlatamazdım.
seni sonra arayacağım
Ve telefonumu kapatıp sessiz adımlarla merdivenleri çıktım. Hafif aralık olan kapıdan sesleri geldiği için oraya yöneldim.
"Sadece birkaç gün, daha sonra geri döneceğim ve kızlar uzun süre sende kalacak. Bunda anlaşmamız lazım Mauro."
"Onlar istediği kadar burda kalabilir, ama sen hayır. İşin bitene kadar git bir otelde kal." Wanda'nın derin bir nefes aldığını duydum. Derin ve sinirli bir nefes.
"Yani kızlarım ve onların babalarıyla beraber birkaç gün geçiremez miyim diyorsun? Anlamıyor musun Mauro? Bu onların iyiliği için. Bizi beraber görmek istiyorlar." Kısa bir sessizlik olduğunda merakla aralık olan yerden içeri baktım. Birbirlerine bakıyorlardı.
"Beni özlemediğini mi söylüyorsun?" Wanda ona doğru bir adım attı ve aralarındaki mesafeyi yok denecek kadar azalttı.
Bir eli boynuna gidip tırnaklarıyla daireler çizmeye başladığında Mauro geri çekilmedi.
"O kadınla beraber olunca bana olan özlemin bitecek mi sandın Mauro?" Dudaklarını onunkine bastırdığında bir süre duraksadı, ardından onu kendinden uzaklaştırdı Mauro. İçimdeki yangın bir nebzede olsun sönerken, dolan gözlerimle izlemeye devam ettim.
"Bir daha böyle bir şeye cesaret edersen..." Cümlesini bölen çalan telefon olmuştu. Eli cebine gitti ve arayan isime bir süre baktıktan sonra kapıya doğru adımladı. Geldiğini gördüğüm an kendimi az ilerideki lavaboya attım. Gelen seslerle merdivenlerden indiğini anladım ve lavabodan çıktım. Aynı anda Wanda'da koridora çıkmış ve göz göze gelmiştik.
Sinirli bakışları beni bulduğunda gülümsedim.
"Kendini ne sanıyorsun sen?" Sorduğu soruyla yüzümdeki gülümseme yayıldı. Eski eşinin sadakatli olmasına çıldırıyordu ve bu hoşuma gidiyordu.
"Birbirimize benziyoruz diye, benimle senin özlemin yüzünden birlikte olduğunu mu düşünüyorsun?" Dedim çatılan kaşlarımla.
"Birbirimize benzemiyoruz, sen bana özeniyorsun, hepsi bu." Birbirime bastırdığım dudaklarımla başımı salladım, onu anladığımı belirterek.
"Wanda, ben hemcinslerimi hep destekleyen bir kadın oldum. Senin gibi, bir erkekten veya herhangi bir nedenden dolayı hiçbir zaman kimseyi aşağılamadım. Ortamda Mauro İcardi'nin eski eşi hakkında uygunsuzca konuşan kişileri de, ben susturdum. Ama sen kabullenemiyorsun, aranızdaki ilişkinin eskide kaldığını, onun artık sana karşı bir şey hissetmediğini... Her zaman denemeye devam edeceksin değil mi?"
Kısa bir süre duraksadı. Söylediklerimi düşündüğünü biliyordum ama anlar mıydı... Sanmıyordum. Onu orda kendiyle baş başa bıraktım ve aşağıda kızlarıyla oturan Mauro'nun yanına adımladım.
"Neredeydin?" Diye sordu beni gördüğü gibi.
"Lavabo," dedim kısaca. Ardından kızlara döndüm. "Aç mısınız, yemek söyleyeyim mi?"
"Ben çok açım," dedi elini kaldırarak bella.
"Ama yemeği biz yapsak?" Havalanan kaşlarımla gözlerim Mauro'yu buldu. Kızları da onun gibi yemek yapmayı seviyordu demek ki.
"Bu günlük dışarıdan yesek kızlar?" Hepimizin gözleri Mauro'daydı.
"Benim için sıkıntı yok," dedim gülümserken. "Beraber yemek yapabiliriz ama toplama işi sende," onu işaret ettiğimde hepsi güldü.
"Pekala, yapması sizden toplaması benden."
*
"İyi geceler kızlar," kapılarını kapatıp karşı odaya girdiğimde Mauro'yla göz göze geldik.
"İyi anlaşıyorsunuz," dedi tebessümle. Yarı çıplak halde dolabın önünde duruyordu. Bakışları askıdaki tişörtlere kaydığında yanına adımladım.
"Çok iyi bir babasın, Mauro İcardi." Ellerimi çıplak omuzlarında gezdirdiğimde kaskatı kesildi ve bana döndü. Sadece ona değil, bana olan bakışlarına da aşıktım. Nazik ve aşk dolu bakışları...
Avuçlarıma göğüslerine yasladım ve parmak uçlarıma çıkarak dudaklarımı onunkilere bastırdım. Küçük, özlem dolu bir öpücüktü bu.
"Beni büyülüyorsun, biliyor musun? Saatler boyunca sadece seni izleyebilirim." Bana durduk yere iltifat etmesini de seviyordum. Birkaç ay öncesine kadar yabancı olan bu adamın, şu an gözlerinde aşkı buluyordum. İronikti.
"Mauro..." Kollarımı onun koca bedenine sardığımda, elleri nazikçe belimi kavradı. Hafifçe eğilerek yüzünü boynuma yasladığında ilk tanıştığımız zaman geldi aklıma. Her şey böyle başlamıştı işte, bir gece gelip başını boynuma yaslamış ve bunun ona iyi geldiğini söylemişti.
Sırtına saran ellerimi hareket ettirdim ve tırnaklarımla omuzlarına daireler çizmeye başladım.
"O sana dokunduğunda, böyle hissettin mi?" Yavaşça geriye çekilde ve yüz yüze geldik. Onları izlediğimi anlamıştı, ilk önce diliyle kuruyan dudaklarını ıslattı, ardından yutkundu.
"Soru sordum Mauro,"
Başını iki yana salladı. "Bana güvenmiyor musun?" Mavileri yeşil gözlerimi delip geçerken cevap veremedim. Bunu anlamış gibi geriye doğru bir adım daha attı ve aramızdaki mesafeyi çoğalttı.
"Emilie..." Onu bölen ben oldum. Açtığı mesafeyi kapattım ve ellerini tuttum. Bana inanması lazımdı.
"Sana tabii ki güveniyorum Mauro, ama konu Wanda olunca..." Başta mavilerindeki sinir sönmedi, sevgi dolu bakışların nasıl değiştiğine şahit oldum ama daha sonra derin bir nefes verdi konuşmak için dudaklarını araladı.
"Eğer merak ettiğin buysa, hayır. Wanda bana dokunduğunda bir şey hissetmedim. Öptüğünde ise sadece sinirlendim. Ona karşı beslediğim duyguları uzun zaman önce kaybettim ben Emilie, bundan şüphe duymana anlam veremiyorum."
"Üzgünüm," diye mırıldandım. Ona haksızlık ettiğimi fark ettirmişti bana. "Sadece... Beni biliyorsun, içimde her zaman bir güvensizlik oluşuyor."
Gülümsedi, elleri yüzümün iki yanını buldu ve baş parmağı yanaklarımda dolaştı.
"Çok güzelsin," daha fazla durmadan dudaklarımı onunkilere bastırdım. Bu seferki masum bir öpücükten daha fazlasıydı. Ellerim çıplak bedeninde dolaşırken onunkilerde belim ve göğüslerim arasında gidip geliyordu.
Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında nefes almaya çalıştım.
"Bana iltifat etmen çok hoşuma gidiyor," diye bir itirafta bulunduğumda dudakları alnıma ve daha sonrada şakaklarıma gidip, küçük öpücüklerinden kondurdu.
Dudaklarımız tekrardan birbirini bulmak üzereyken aniden açılan kapıyla hızlıca geriye doğru bir adım attım.
"Baba?" Mauro gülen yüzünü benden Bella'ya çevirdiğinde dizlerinin üstüne çöktü ve ona sarıldı.
"Ne oldu balım?"
"Franscesca uyudu, ben seninle yatabilir miyim?" Gülümsedim, acaba bu nasıl bir duyguydu? Çocuğunun yanında yatmak istemesi.
"Tabii ki de," onu kucağına aldı ve yatağa oturttu.
"Ben diğer odaya gideyim," kapıya doğru adımlıyordum ki kolumdan tuttu beni.
"Hayır, beraber yatalım." Gülümsedim, beni kendi ailesine katmaya çalışması çok hoştu.
Fakat gülümsemem Bella'nın, "Baba, annem nerde?" Sorusuyla söndü. Küçük olsalardı onlarda her şeyin farkındaydılar ve bu acı verici olmalıydı.
Çocukluğum boyunca annemle babamın ayrılmasını beklemiştim. Onlar ise ayrılmış oldukları halde anneleriyle babalarını bir arada görmek istiyorlardı, haklarıydı.
Mauro Bella'ya cevap vermeden sadece onun duyacağı sesle konuştum. "Sorun değil, birden alışmalarını bekleyemeyiz."
Başını sallayarak beni onayladı ve son kez dudaklarımızı buluşturduktan sonra kulağıma fısıldadı.
"İyi geceler, sevgilim." Gülümsemem tüm yüzüme yayılırken o yatağa doğru adımladı, bende odadan çıktım. Gülümsememi durdurmak için alt dudağımı dişledim fakat uykuya dalana kadar engel olamadım.
___
NABER NASILSINIZ UZUN ZAMANDIR YOKUM
bu bolum kısa oldu ama gecis bolumu gibi biraz
1350 kelime
18. bölüm
son yaklastık, sonla ilgili hayalleriniz vsrsa alabilirim bu satıra
BAYBAY AMİGOS