Aşk Yeniden

By evremelek

1.5K 104 5

*diziyle alakalı değil.* Mutlu son görebilmek için uzakta ki birini değilde yakınımdaki birini sevebilmek içi... More

~1~
~2~
~3~
~4~
~5~
~6~
~7~
~8~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
TESADÜF
İNTİKAM
~18~
POLİS
MUTSUZ SON?
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~ FİNAL

~9~

44 4 0
By evremelek

Ellerim heyecandan olsa gerek titremeye ve terlemeye başladı. Korkuyordum beni tanısada Adnan'ın yanında 'aa bu iremin kuzeni' demesini istemiyordum. Meryem teyze ondan sonra birşey dememişti. Tanışma faslı felan sonra ortaklarının yanına gitmişlerdi.

"Sevdin mi ailemi?"ona aşağıdan yukarı bakarken kafa salladım. Ne sevme ama.
"Abim de gelir birazdan ama onunla tanışmana gerek bile yok. Zaten gıcık bir tipdir. Hadi gel içeri geçelim." nefes almaya ihtiyacım olsa da geldiğimizden beri dışardaydım. Yani istesemde rahatlayamıyordum.

İçeri geçerken etrafa hayran kalmış bakışlar atıyordum. Beni belimden tutarak yönlendirdi. Yukarı çıkan merdivenlerden çıkarken merdivenlerin bitmek bilmediğini anladım. Ben bu merdivenleri çıkmayı çok üşenirim açıkcası. Alt kattaki salona benzer ama o salondan daha büyük olan bir salondan içeri geçtik. Balkona girdiğimizde balkonun da geniş olduğunu anladım.

Balkonda ki salıncağa doğru ilerlerken bende onu takip ediyordum. Evleri büyük ve güzeldi. Aslında onların evi mi pek emin değilim ama evi bu kadar net bildiğine göre onların diye düşünüyorum.

Salıncağa eteğim açılmayacak sekilde bağdaş kurup oturdum. O da yere ayaklarını uzatıp yatar pozisyona geçti diyebilirim. Ellerini kafasının altına aldı ve yukarı baktı. Bende dümdüz karşıya bakıyordum.

"Artık Trabzon'a gitmek istediğimi sanmıyorum. Annemlerle konuştum ama babam 'hayır bizimle geleceksin' dedi ve salondan çıktı. O kadar net söyledi ki birşey diyemedim ve bende odama çıktım. Gitmek istemiyorum neyini anlayamıyorlar?" babasının taklitini sesini kalınlaştırarak yapmıştı. Mehmet amcayı bilirim çok otoriterdir. Meryem teyze öyle değil aslında oğullarına birşey diyemiyor diye öyle. Yani eskiden öyleydi şimdiyi bilemem.

Birşey diyemiyordum. Her yaz olan birşey bu. Giderler bir-iki ay sonra gelirler. Eskiden bu beni pek ilgilendirmezdi sonuçta o gidiyor onunla bir daha görüşemicem sorunu yoktu. Ama şimdi onunla iyi bir arkadaş ilişkimiz vardı ve ben gitmesini pek istemiyorum. Aslında benim onunla gitme ihtimalim var yani Trabzon'a gidebilirim ama hangi sıfatla gidecektim? Arkadaş mı? Sevgili mi? Kardeş mi? Hangisi?

"Annemle konuşsana?" aniden sorduğu soru üzerine tükürüğümü yutamadım. Kaşlarım çatılı bir şekilde ona bakıyordum.
"Ne diyebilirim ki? Hadi dedim beni mi dinleyecek? Daha konuşukluğumuz bile yok. Konuşamam ben." itirazımı yaptığımda bana çok tatlı bir bakış attı. Hani derler ya yavru köpek bakışı. Heh işte tamda öyle bir bakıştı bu. Yapma be Adnan atma şu bakışı.

Omuzlarımı indirerek pes ettim. Adnan'a karşı koyamazdım ki zaten.
"Peki konuşurum." salıncaktan kalktı ve beni de kaldırdı.
"Sen cansın caan." hem bağırıyor hemde beni döndürüyordu.
"Tamam Adnan bırak beni yere." derken gülüyordum.

"Oo çocuklar muhabbetiniz bol olsun." annesinin sesini duyduğumuzda Adnan beni yere indirdi. Ben eteklerimi düzeltirken Meryem teyzeye bakıyordum.

"Neyin kutlaması bu?" elleri bağlı bir şekilde balkonun kapısına yaslanmış bize bakıyordu. Ben boğazımı temizledim. Adnan'a bakıyordum. Bizden tık bile çıkmıyor.

Yanımıza yaklaştı bana baktı.
"Melis'di değilmi?" kafamı usulca salladım.
"Adnan'la ne zamandan beri tanışıyorsunuz?" Adnan'a baktım tekrar.
"3-4 gün oldu efendim." dediğimde bana kısa bir bakış atıp. "Efendim deme bana. Teyze yeterli olur. Meryem teyze." dedi

Kafamı salladığımda Adnan'a döndü Meryem teyze.
"Bu kadar kısa bir sürede yakın arkadaşlıklar kurduğunu bilmiyordum." beni sevmemişti galiba. Hemen sevmesini beklemiyordum.
"Annee." uyarıcı bir tonda söylediğinde nefes verdim. Böyle gerginliğe gelemiyorum.

"Peki birsey demedim. Sadece saşırdım herkese güvenmezsin sen." annesi Adnan'ı iyi tanıyordu. Annesi sonuçta.
"Arkadaşım işte anne. Güveniyorum da onun hatırı ben de yüksek." annesi beni sevmediyse konuşmamın da bir faydası yok.

"Anlattığın kız bu yani? Hani arabayla çarptığınız." hey bende burdayım dedikodumu yapmayın ben varken.
Hem annesinin Didem'den de haberi var demek.
"Evet arabayla çarptığımız kişi Melis." annesi bana baktı geçmiş olsun diyecek her halde.

"İyi görünüyorsun." geçmiş olsun bile yok Meryem teyze beni hiç sevmedi galiba. Hiç hemde. Eskiden öyle değildin ama Meryem teyze. Büşra'ya da bakardım, beni severdin yani sevdiğini düşünürdüm.

"Anne nerede kaldın hadi. Sizi bekliyorlar." büşra demişken büşra geldi. Ona bakarken hayranlıkla bakıyordum. Çok tatlı bir kız olmuş cidden. Saçları uzun düz ama uçları bukle bukle. Doğal hali galiba.
"Tamam kızım geliyoruz." geliyoruz derken Adnan'da mı gidiyor nereye Trabzon'a mı? Bu kadar erken olmamalı.

"Hadi konuşma yapılacak gidelim." bu söz direk Adnan'a gidiyordu ama Adnan benide peşinde süreklemeye başladı. Biz Adnan'la arkadan giderken biraz ona yaklaştım.
"Annen beni pek sevmedi gibi konuşmamın sana bir yararı olacağını sanmıyorum." Adnan bana döndüğünde kaşları çatıldı.

"Konuşmayı dene ve sevmedi değil pek arkadaşım olmaz ve seni arkadaşım diye annemlerin karşısına çıkarınca şüphelendiler." kafamı sallamakla yetindim çünkü Meryem teyze arkasına dönüp kısa bir bakış atmıştı.

Adnan dışardaki merdivenlerde dururken ben aşağı inmiştim.
Bana göz kırptı ve babasının kürsüye çıkışını izledi.

*
Mehmet amca ve diğer ortakları konuşma yaptıktan sonra Adnan yanıma geldi. Murat'ı da görmüştüm o da babasının diğer tarafındaydı. Beni abisiyle tanıştırmamıştı gerçekten. Eskiden de araları iyi değildi ama şimdi daha kötü olmuş galiba.

"Annemle konuşmak ister misin? Yarın gidiyoruz da." kaşlarımı yukarı kaldırdım bu kadar erken mi?
"Tamam konuşacağım ama ne konuşacağımı bilmiyorum." dediğimde Adnan'ın aklına birşey gelmiş gibi sırıttı.

"Gel benimle birlikte konuşacağız." kolumdan çekiştirerek annesinin yanına götürdü.
Başımla annesine selam verirken Adnan bir anda elimden tuttu. Ona baktığımda üzgünüm gibi bana baktı.

"Anne Melis benim Trabzon'a gitmemi istemiyor." şaşkınlıkla ona baktığımda elimi uyarı anlamında sıktı. Birşey çaktırmamam için.
"Melis senin neyin oluyor ki gitmeni istemiyor?" işte şimdi anlaşılıyor.
"O benim sevgilim anne." dediğinde Annesi anlamış gibi kafa salladı.
"Sevgilin demek. Ama bu pek senin Trabzon'a gitmene engel değil bence. Geliyorsun." dedi ve ayağa kalktı. Birşeyler demem gerektiğini anladım.

"Ama efendim..." evet Melis ne diyeceksin bende çok merak ediyorum. Ah yalan söylemeyen yalanı sevmeyen Adnan nerede?
Meryem teyze bana baktığında konuşmam gerektiğini anladım.
"Adnan'ın benimle kalması gerek." neden kalması gerek diye sorunca ne diyeceksin Melis?

"Evet anne Adnan'ın kalması gerek bırak gelmesin o bizimle." arkadan ses gelince başımızı oraya çevirdik Murat'tı.
"Neden Adnan'ın Melis'le kalması gerek?" bu soru bana değildi Murat'a sorulmuştu.

"Çünkü... Melis hasta ve Adnan'ın Melis'in yanında kalması gerek." dediğinde Adnan ve ben şaşkınla ona döndük.
"Daha iki gün önce tanıştığı kıza güveniyor, sonra onunla sevgili olduğunu öğreniyorum şimdi de kızın hasta olduğunu. Neyin var peki Melis?" evet neyim var benim.

"Sinir damarı." Adnan bunu dediğinde bende aynı anda "tümor." demiştim.
"Sinir damarında tümor mü var?" tabiki de Meryem Teyze bu sorusunda haklı.
"Beynimde ki sinir damarımda tümor var." daha net bir şekilde açıkladığımda Meryem teyzenin surat ifadesi aynıydı. Değişen bir şey yok yani.

"Geçmiş olsun. Adnan'ın Melis'le kalması Melis'e ne gibi bir yarar sağlayacak?" Adnan'a baktığın da cevap veren Murat oldu.

"Moral olacak anne. Kızın ne zaman öleceği belli değil." dediğinde Adnan Murat'a sinirle baktı.
"Düzgün konuşsana lan kızın yanında ölüm felan." Adnan kendini role fena kaptırmış. Gülme isteğim olsada geri attım. Şuan olmaz.

"Tamam ben babanla konuşurum." dedi ve yanımızdan gitti. Adnan sevinçle bana sarıldığında ellerimiz hala ayrılmamıştı. Murat'ın hala yanımızda olduğunu hatırladığımda boğazımı temizledim.
Adnan'dan ayrıldım ve elimi bırakmasını sağladım.

Adnan Murat'ı hatırladığında ona döndü.
"Hayırdır abi neden bana yardım etme gereği duydun? Çıkarın ne?" şu konuşmasından abisini gerçekten de fazla sevmediğini anladım. Abi derken bile ima vardı içinde. Murat sırıttı.

"Bende gitmeyeceğim." dedi ellerini cebine sokarak. O nasıl olacak merak ediyorum. Benim hasta olduğum yalanını da o başlattı zaten.

Şimdi de Adnan sırıttı. "Onu nasıl yapacaksın?" merak ettiğim soruyuda sormuştu işte. Evet anlat bakalım Murat.
Ellerini yavaşça cebinden çıkardı. Omuz silkti ve "bilmem gideceğimiz gün Melis hastalanır birşey olur gitmem. O kolay iş." hah bu çocuk su içer gibi yalan söylüyor resmen.

Beni gerçekten hasta etti bu. Bir de sanki konuşukluğumuz varmış gibi konuşuyor. Gerçekten gıcık bir tipmiş. Ben ona gözlerimi devirdiğimde Adnan cevap vermeden benim kolumu tuttu ve götürmeye başladı.
"Özür dilerim seninle konuşmadan anneme bunu dedim ama yapmam gerekiyordu." seninle sevgili olmak canıma minnet Adnan demek istesemde demedim.

"Sorun değil ama nasıl davranacağımı bilemedim şaşkınlıkla baktım felan." hem yalan söylemeyi sevmem diyen kişisin sen Adnan. Birde lisedeyken benimle bu yüzden konuşmamıştı. Sinir oldum şuan bunu demezsem de çatlarım her halde.
"Ama yalanı sevmem söyleyeni de affetmem diyen sendin burda biraz sinir oldum sana." dediğimde duraksadı.

"Haklısın yalanın rengi bile olmaz bende. Ama... Off özür dilerim bunun açıklaması bile olmaz." başını yere eğdiğinde kolunu hafifçe yanında olduğumu ve sorun etmediğimi anlaması için sıktım.

Birlikte evden dışarı çıktığımızda arabasına doğru ilerledi. Bende onu takip ediyordum tabi.
"Murat'da kendisine pay çıkarmasa şaşardım." Adnan'ın kendi kendine söylediği şeye karşın sadece ona baktım.

Şoför koltuğuna geçtiğinde bende yanına geçtim. Elbise ve topuklu ayakkabı rahatsız etmeye başladı artık. Ayakkabıları ayağımdan çıkardım ve yere koydum. Ayaklarımıda yukarı çektim ve  eteğim açılmayacak sekilde bağdaş kurdum.

"Yoruldun galiba?" vitesi geri aldı ve arabayı yerinden çıkarmaya başladı. Kafamı geri yasladım. "Ayaklarım ağrıdı. Bu elbiseden de sıkıldım artık." gözlerimi kapattım. Yorulmuş da olabilirim sonuçta sabah erken kalktım. Yani o saat benim için erkendi.

"İstersen eve gidip üzerini değiştirebilirsin? Yada işin vardır belki benimle takılmak istemezsin?" o nasıl söz Adnan istemez miyim ölsem bile senin yanında olmak isterim ben. Tabi senin haberin yok.
"İşim yok. Ama eve gidip üzerimi değiştirme fikri çok cazip geldi." güldüğüm de bana eşlik etti.

"O zaman durağımız senin evin. Sonra ki duraksa... Sonra karar veririz." kısa anlığına bana baktı ve göz kırptı.
Beni benden alıyorsun be Adnan. Ama haberin yok.

*

Zile bastığımda açan olmadı. Benim de anahtarım yok. Nereye gitti bunlar? Ela zaten gidecekti bir yere ama Dilara nerede?
Adnan'a umutsuzca bir bakış atıp telefonu elime aldım.

"Yok mu evde?" kaşlarımı yukarı kaldırdım. Dilara'nın hala açmasını bekliyorum. İnsan bir telefonuna bakar. Bir de sessizde olması yok mu gelde sinir olma.

Telefonu kapattım. Adnan evin çevresinde dolaşırken bir şey görmüş gibi koştu. Peşinden bende koştum.
Yukarı benim balkonuma bakıyordu. Ne yani tırmanacak mı? Yoo saçmalamasın.

Kafamı sallayarak ona baktım.
"Olmaz tırmanamazsın." beni dinlemeden balkondan aşağı inen su borusuna tırmanmaya başladı. "Adnan iner misin aşağı? Düşeceksin!" beni dinlemeden tırmanmaya devam ediyordu.

Telaşla ona bakıyordum. Ayağı birden kaydığında bağırmıştım.
"Sakin olur musun Melis? Dikkatimi dağıtıyorsun." etrafıma bakındığımda karşı evin bahçesinde merdiven gördüm. Koşarak onu almaya gittim.

Zor bela merdiveni getirdim ve benim balkonumun oraya yasladım. Adnan daha yeni çıkmıştı hızla bende çıktığımda Adnan bana şaşkınlıkla bakıyordu.

"Bana neden söylemedin? O kadar uğraştırdın." kollarımdan tuttu ve  balkona girmeme yardım etti.
"Biraz bekleseydin görebilirdik belki hiç beklemeden tırmanmaya başladın." omuz silkti ve balkonun kapısını açmaya çalıştı. Ah tabi ya kilitlemiştim.

"Bu lanet oda kimin de kilitlemiş be!" sinirle kapı kolunu bıraktı.
"Benim odam Adnan." dişlerimin arasından konuştum. Gözlerini devirmişti.
"Geri çık." ellerimle onu durdurdum.
"Hey kapımı kıramazsın."  eliyle beni geri çekti tekrar.
"Yaptırırız çık Melis." oflayarak yana kaydım. Geri çekildi ve hızla bir omuz attı kapıma. Direk açıldı zaten.

"Kapının ne kadar dayanıksız olduğunu anladık bu sayede." dedi ve odama girdi. Dolabımın kapaklarını açtı. Bense onu izliyordum. Birşeyler mırıldandı ve eline çizgili beyaz bir gömlek ve dar paça bir pantalon aldı. Askılıktan da bir şapka alıp kafama geçirdi.
"Hadi bakalım bunları giyin çabuk gidelim."

Odadan çıktı üzerimde ki kıyafetleri çıkarıp Adnan'ın bana verdiği gömlek ve pantalonu hemen giyindim.

Kapıyı açtım ve gitmek için merdivenlerden inmeye başladım. Ela'nın odasından ses gelince merdivenlerden geri döndüm.

Adnan'ın elinde benim kilitli bir defterim vardı. Kapağını inceliyordu. Hızla yanına gittim ve elindeki defteri hemen aldım.
"Ah şey ben üzgünüm dikkatimi çekti sadece odaları geziyordum birşeye bakmıyordum ama dikkatimi çekti. Üzgünüm." deftere baktığımda kapağında Bu defter Melis Aksoy'un yazıyordu.

O defterde benim liseden beri yazdığım yazılar vardı. Adnan hakkında yazdığım yazılar...

*Multi'de Melis'in giydiği kıyafet var.*
Gelecek bölümlerde defterde yazılanlarıda okuruz belki :D
Vote ve yorumlarınızı bekliyoruuum.
Öpüldünüz :*

Continue Reading

You'll Also Like

227K 9.8K 29
Arca kişisi sizi engelledi Bilinmeyen:Nasıl?engelledin mi beni? İletilmedi Bilinmeyen:Beni nasıl engellersin?! İletilmedi Bilinmeyen: İletilmedine so...
2.1M 98.2K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
MODEL-1 By reredrumm

Mystery / Thriller

487K 23.9K 67
Gizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne...
68.9K 8.1K 43
Her zaman için kötünün de kötüsü vardır! Cathleen Dewrionlarla el ele vererek Gölge - Ruh kralı Arkhael'i öldürse de, tehlike henüz geçmiş değil. Zam...