DENEY: YAZ (TAMAMLANDI)

By lgina859

9K 635 132

Doğa, Alaz ve Kayra üçüz kardeşlerdir ve üniversite sınavından sonra kuzenlerinin Fethiye'deki yazlık evine t... More

1.Bölüm: Başlangıç
2.Bölüm: Bahar
3.Bölüm:Yeni
4.Bölüm:Çakmak
5.Bölüm:Gol
6.Bölüm:Numara
7.Bölüm:Bir Yalan
8.Bölüm:Asla
9.Bölüm:Tatlı
10.Bölüm:Hediye
11.Bölüm:Suç
12.Bölüm:Irmak
13.Bölüm:Yedi
14.Bölüm:Işıklar
16.Bölüm:Mor
17.Bölüm:Havuz
18.Bölüm:Üşümek
19.Bölüm:Tercih
20.Bölüm:6.18
21.Bölüm:İlk
22.Bölüm:Daha
FİNAL

15.Bölüm:Kanlı Ay

349 24 0
By lgina859

"Tek gerekli şey konser miydi şimdi anlamadım?" dedi Kayra. Irmak gözlerini devirdi.

"Hayır salak. Zaman geçmesi lazımmış işte sadece." dedi.

"Boş işler. Barış ne kızım gel sana kimseyi ayarlamayalım." dedi Alaz.

"Bence Gül ve Doğa'nın en yakın arkadaşlığına değinmeliyiz." dedi Irmak.

"Sen dayak istiyorsun farkında mısın?" dedim kaşlarımı çatıp.

"Ne var? Ben aynısınız dedikçe mızırdandın durdun ne oldu lan ?"

"Bir şey olmadı."

"Ya ya..." dedi gözlerini devirirken.

"Gül sınav yüzünden iğrenç davranıyormuş zaten. Stresten. Şu an rahatlamış." dedi Kayra

"Nereden biliyorsun?" dedi Irmak.

"Konuştuk."

"Ne?" dedik üçümüz de aynı anda.

"O anlamda değil. Normal. Denk geldik."

"Nerede?"

"Konserde ya işte." dedi Kayra.

"Cornetto kıza ne oldu?" dedim merakla.

"Of hatırlatma aşk acısı moduna bağlayacak şimdi." dedi Alaz hemen.

"Bir gece hoşlandığım kızı anlattım diye girdiğin hallere bak rezil herif seni. Ulan kaç yıldır seninkileri dinliyorum ben." dedi Kayra.

"Allahtan odalarımız ayrı." dedim. Alaz'ın gece depresyonu hiç çekilmiyordu cidden.

"Ben annemlere zaten altı ay aynı yumurtadaydık yeter falan dedim ama dinlemediler." dedi Kayra

"Dünyanın en mantıklı şeyi." dedi Irmak alayla.

"Keşke şu efsanevi ikizlik bağı olsaydı." dedi Alaz.

"Siz şimdi...Doğa ile üçüz ,ikiniz ikiz misiniz acaba? Bunun tıpta bir adı var mıdır?" dedi Irmak.

"İkizlik aynı yumurtadan dolayı olmuyor sadece." dedim.

"Ama sonuçta...Siz ikiniz aynı yumurtadansınız?" dedi Irmak.

"Irmak'la beyin yakan sohbetler, oynat bakalım." dedi Alaz alayla.

"Bence bu işin açıklaması vardır."

"Altı yıl sonra Doğa'ya sorarsın." dedi Kayra.

"Sen kadın doğumcu ol da bilgilenelim." dedi Alaz.

"Hayır benim idolüm doktorlar Aslan Bey." dedim.

"Estetik cerrahı olsan var ya çok havalı olurdu." dedi Irmak.

"Tabi. İlk iş tüm sülalenin burunları yaparım. Karadeniz burunlarına elveda."

"Sonra bana Kim Kardashian estetiği gelir mi?" dedi Irmak hevesle.

"İste Micheal Jackson yapayım seni!" dedim coşkuyla. "VAY!" diye bağırdı Irmak da heyecanla.

"Benim bazen beynim katlanamıyor." dedi Kayra.

"Birdi, iki oldular." dedi Alaz.

"Sonra sende geldin üç kişi oldunuz." dedi Irmak.

"Beni de katmanı göz ardı ederek bu laf için seni kutluyorum." dedim şaşkınca.

"Edebi kişiliğim. Bildiğin üzere anadan doğma eşit ağırlıkçıyım. Bazılarımız gibi sınavda eşit ağırlıkçıya dönüşmüyoruz." dedi Irmak en sonda Kayra'ya bakarken.

"Irmak bizim balkonun manzarası çok güzel." dedi Kayra. "Ne için?" dedi Irmak.

"Biraz da orada ağlaman için." dedi Kayra. Sırıttım.

"Tam sinirleneceğim suratlarınızda kâğıt maskeyle oturuyorsunuz diye kızamıyorum." dedi Irmak. Biz boş boş otururken Alaz'ın aniden bana maske yapalım diye gelmesi sonucu Kayra de gelince toplu bir maske partisi düzenlemiştik.

"Bu güzel kokuyor." dedi Kayra maskesini kast ederek.

"Pahalı çünkü." dedim.

"Of dondurma var mı?" dedi Irmak.

"Kefir var." dedi Alaz.

"O kefiri için biriniz artık ya." dedim .

"Kefir içecek kadar hayatı sevenimiz yok ki." dedi Irmak. "Derya ablaya kakalamamız lazımdı o gün." dedim. Alaz kafasını sallarken birden aklıma gelen Derya Abla'nın verdiği koliyle yataktan kalktım. Kalkarken Alaz'ın karnına dirsek atmak zorunda kaldığım için inledi ama umursamadım.

"Irmak gel kız makyaj malzemesi dağılımı yapalım." dediğimde Irmak da kalktı. Dolabın üst tarafındaki koliyi alıp yere döktüm hepsini.

"Abi yemin ederim saygı duyuyorum var ya. Bunları sürüp süslenip gecesine çıkarıyorsunuz. Büyün kadınlar hayatı çok seviyor olsa gerek." dedi Kayra yerdeki yığına bakarak.

"Bunlarla bir küçük kozmetik dükkânı açılabilir farkında mısın sen?" dedi Irmak dehşetle.

"Derya abla piyasada çok pahalı dedi. Ben fiyatlarını bilmiyorum benim emektarları kullandığım için hala." dedim.

"Sen o rimeli otuz beşe aldın. Şu an yüz seksen lira."

"Gözüme kömür sürmeliyim." dedim. Irmak yere otururken bende oturdum.

"Saate bakın ha unutmayın." dedim Alaz'a.

"Tamamdır." dedi Alaz. Irmakla makyaj malzemelerini paylaştık. Cilt bakım ürünlerinde de baya bir şey vardı.

"Derya abla bu dünyadaki ödülün." dedi Irmak.

"Ben yüzümü yıkmaya gidiyorum." dedi Kayra.

"Süre doldu mu?" dedim. Kafasını salladı. Onlar alt kata inerken biz de normal bizim kattakine girdik. Sonra hepimiz aşağı indik. O an telefonum çaldı. Tülin arıyordu.

"Alo?"

"Ne yapıyorsunuz?" dedi direkt.

"Sana da merhaba canım iyiyim sen nasılsın?" dedim alayla.

"Ay bende iyiyim kanka. Ne yapıyorsunuz?"

"Oturuyoruz."

"Gece denize gireceğiz."

"Neden?"

"Ne neden?"

"Neden gece?"

"Çünkü...Yani ne şekilde bir bahane istiyorsun Doğa anlamadım. Gece denize gireceğiz. Ateş falan yakacak Selimler."

"Harbi mi?"

"Evet. Esra bir şeyler demişti tam hatırlamıyorum ama meteor yağmuru tarzı bir şey var galiba. Kumda da oturacağız ama sandalyelerimiz de var şu katlananlardan. Sizde yoktur, takma bende fazladan var, erkekler oturur yere. Ya da ne bileyim Selim'le Esra falan..."

"İyiymiş"

"Geliyorsunuz değil mi?"

"Geliriz. Kaçta?"

"Yemek yiyeceğiz. Sonra saat on buçuk gibi kumsalda buluşuruz dedik."

"Abi ne ara konuştunuz?"

"Dediğim gibi Esra'nın başından çıkmış. Selim'e söylemiş. Hamit falan. Selimler Gökhan'a demiş. Gökhan'la aynı evde olduğumuzdan duyup kendimi ve Yasin'i dahil ettim. Sizi dedim Barış'la aynı anda dedik hatta Doğalar diye. O şekilde. On dakika oldu yani." dedi. gülümsedim. Takıldığım tek nokta Barış'ın aklına gelmiş olmamdı ama bu bir sırdı elbette.

"Tamam tamam. On buçuk. Sandalyelerde sana güveniyorum."

"Güven güven. He bir de denizden sonra üşürüz yüksek ihtimalle hırka alın. Haydi ben Yasin'i arayıp haber vereceğim."

"Haberi yok mu?"

"Yok ama ben kattım onu. Tamam der. O yüzden sorun yok." dedi. Güldüm.

"Tamam görüşürüz hadi."

"Görüşürüz." dedi Tülin. Telefonu kapattığımda üçü de bana bakıyordu.

"Tülin ya..." dedim ve koltuğa oturdum. Hala bakıyorlardı ama anlatmak için herhangi bir girişimde bulunmadım.

Sonra Kayra kırlenti suratıma vurdu.

"Konuşsana geri zekalı."

"Gece on buçukta sahile gidiyoruz çünkü denize gireceğiz. Ve meteor yağmuru mu ne öyle bir şey varmış. Ateş falan yakılacakmış. Tok gelin dedi Tülin. Sandalye getirecek bizim için." dedim daha fazla gıcıklık yapmamak için.

"Oha!" dedi Irmak heyecanla.

"Gece denize mi gireceğiz?" dedi Alaz ise rahatsız bir ifade ile. Irmak Alaz'a bakıp sırıttı.

"Korktun mu ?"

"Ne korkacağım kızım hasta oluruz diye dedim ben."

"Ay Alaz ya..." derken güldü Irmak.

"Ne var be? Dibi göremeyeceğiz falan ben tamamen sizi düşünüyorum, benlik sorun yok." dedi Alaz. Kayra sırıttı.

"İnandık kardeşim. Hadi biraz daha çabala, valla bak."

"Susun be geri zekalılar."

"Alaz korkak, Alaz korkak..." dedi Irmak alayla şarkı söyler gibi. Alaz ayağa kalkarken Irmak'a kucağındaki yastığı attı.

"Seni kafes dövüşüne davet ederim görürsün."

"Korkarsın ki."

"Doğa arkadaşına sövebilir miyim?"

"Korkmayacaksan." dedim. Alaz bana baktı.

"Ulan kardeş olsa ne olur. Kanımdan düşmanım var direkt." dedi Alaz. Sırıttım.

Alaz kalkıp üst kata giderken Irmak televizyonu açtı. Kayra da babamla konuşmak için dışarı çıktığında Irmak'la başlamış olan saçma sapan yaz dizilerinden birinin tekrar bölümünü izlemeye başladık.

Saat sekiz gibi Alaz mutfağa geçip yiyecek bir şeyler hazırlarken biz Irmak'la hala yatıyorduk. Tabi Kayra da bize takılmıştı. "Keşke erkek kardeşim olsaydı." dedi Irmak birden.

"Neden?"

"Alaz çok iyi yemek yaptığı için onunla evlendiğimde kızma diye erkek kardeşimi sana verirdim." dedi bana. Kayra güldü.

"Alaz da tam beleşçi Irmak'la evlenme hayalleri kuruyordu."

"Mantık evliliği olurdu."

"Sizin çocuğunuzu sevemezdim." dedim.

"Niye be?"

"Çünkü sizin çocuğunuzun nasıl oluşacağının farkındayım?" dedim. Biraz sustuk. Sonra Irmak "IY!" diye bağırdı. Kayra ise yüzünü buruşturmuştu.

"Evlatlık alırdık be!" dedi Irmak hemen.

"Ben yine de sevmezdim. Hem ben görümcelik yapacaktım çok fena. Sana da yapamam. Kayra'nın karısına yazık olur." dedim. Irmak ofladı.

"Ama ben yemek yapmayı bilmiyorum."

"Kocanı zengin seç hizmetçin olur." dedi Kayra.

"Mantıklı." dedi Irmak.

"Hem senin erkek kardeşin de olsa Doğa'nın evlenmesine izin vereceğimi düşündüren nedir acaba sana?" dedi Kayra.

"Aman al turşusunu kur."

"Sağ ol." dedim şaşkınca.

"Bence sen Kıbrıs yaz tercihlere. Bunlar gelmez oraya. Rahat rahat kumarbaz manita yaparsın."

"Aynen mafya olurmuş bir de."

"Tabi. Mafya düğünü yaparız sana. Siyah Mercedes G3'ler konvoyu. Siyah elbise."

"Sonra düğünde on ölü yirmi sekiz yaralı."

"E o da tuzu biberi."

"Sen ne biçim bir kafa yapısına sahipsin ya?" dedi Kayra dayanamayıp. Irmak güldü.

"Yemek hazır!" dedi Alaz mutfaktan.

"Müstesna Teyze çağırıyor." dedi Irmak kalkarken. Bende kalktım. Kayra televizyonu kapatırken mutfağa girdik.

"Ne yiyoruz?" dedim ocağa bakıp.

"Karın tokluğu olsun diye pirinç pilavı ve tavuk göğsü." dedi Alaz. Kayra ve Irmak yemekleri koyarken suları doldurdum.

"Alaz demin içeride Irmak'la sizi evlendirdik." dedi Kayra.

"Aynen. Gel Irmak tavşan gibi üreyelim kanka." dedi Alaz. Irmak yüzünü buruşturdu.

"İşin içine çocuk girince Irmak caydı." dedim.

"Caydırmak için direkt üremekten bahsettim zaten." dedi Alaz. Yemekleri önümüze koyup onlar da oturunca başladık.

"Sonra Kayra zengin birini bulmamı söyledi." dedi Irmak.

"Umut'a yürü. Ya da Gökhan. Yaz bitene kadar paralarını yeriz sayende." dedi Alaz.

"Umut olmaz abi." dedi Irmak hemen.

"Gökhan olur mu yani?" dedi Kayra tek kaşını kaldırıp.

"Hayır. Üniversitede yapacağım ben. Başıma iş açmayın."

"Tüh. Gökhan'a seni ayarlardık aslında, rahat." dedi Alaz.

"Gökhan mı bir şey dedi?" dedim şaşkınca.

"Yalnızlıktan bıktığını çok söylüyor sadece. Özellikle Irmak'tan bahsetmedi." dedi Alaz

"Ay yok aman aman bu yaza bir drama yeter. Barış sağ olsun. Bir de kendimle uğraşamam." dedi Irmak. Güldüm.

"Salak." dedi Kayra sadece. Sonra yemeklerimizi yedik.

Yemekten sonra bulaşıkları Kayra yıkadı. Bu sefer Alaz'la televizyon izledik. Saat ona kadar bomboş oturduğumuz süreçte sadece televizyon izledik.

Hepimizin üzerinde sınavın açıklanmasından dolayı saçma sapan bir rahatlık vardı ve gerçekten elimizi kaldırmak bile bir iş gibi geldiği için ve hiçbir iş yapmak istemediğimizden sadece yatıyorduk.

"Acaba gitar çalarlar mı?" dedi Irmak.

"Barış çalar kesin. Doğa'yı havada kapacak yer arıyor. Sinek." dedi Kayra. Güldüm.

"Ben Hamit'ten bekledim nedense." dedi Alaz.

"Hamit çok pasif bir karakter ya." dedi Irmak.

"Onun eğlenceli tarafı üç kutu birayla ortaya çıkarmış. Tülin anlatmıştı." dedim.

"Lütfen bu gece görelim." dedi Alaz alayla. Güldüm.

"Gidin giyinin hadi on saat sürer kesin." dedi Kayra bana ve Irmak'a bakıp.

"Tamamdır üç r'li erkek kızma." dedi Irmak alayla. Kayra gözlerini devirirken üst kata çıktık. Dolaptan eşofman gibi olan rahat şortlardan ve bir de düz siyah bir tişört çıkardıktan sonra siyah bikinileri çıkardım. Irmak banyoda giyinirken hızlıca giyinip saçlarımı taradığım sırada telefonuma mesaj gelince telefonu elime aldım. Ekrana baktığımda Barış'ın adını görünce şok yaşadım bir an. İçerik gizli olduğu için ekranı açtım.

Barış Özay: Denize girip çıktıktan sonra ateş etrafında olacağız ama esecektir üşürsünüz. Üzerine bir şey almayı unutma. Tülin dedi mi emin değildim de.

Pekâlâ.

Sadece dostane normal bir mesaj.

Doğa: Gelirken hırka getirmedik. Eve bakacağım Derya abla da varsa alacağım bir şey.

Anında görüldü oldu mesaj.

Ve evet gerçekten hırka falan getirmemiştim.

Eylülün yirmisine kadar Fethiye'de kalacağımız için buranın soğuk olabileceği veya hırka giymem gerekecek olan bir duruma gireceğimi düşünmemiştim.

Yüksek ihtimalle aramızdan sadece Kayra'nın vardı. Çünkü sadece onun valizini pimpirikler kraliçesi Nazan Asrın, annem, hazırlamıştı.

Barış Özay: Bulamazsan sorun yapma. Bende var.

Bu mesajdan sonra elbette evde hırka arayacak değildim.

Doğa: Teşekkür ederim. Ben eve bakacağım yine de ama sağ ol.

Barış Özay: Rica ederim ;)

Ekranı kapatırken saçlarımın tamamını yeniden taradım ve aynada kendime baktım. Zaten denize gireceğimiz için makyaj falan yapacak değildim. Öyle bir embesil değildim elbette yani.

Hepimiz hazırlandıktan sonra evden çıkıp yavaş yavaş sahile yürümeye başladık. Irmak Alaz'la dalga geçmekle meşguldü. Alaz ise Irmak'ı yolda itip duruyordu düşmesi için. Allah'tan Irmak düşecek biri değildi.

Hayır düşse kendini zorla ona taşıtacaktı zaten. Alaz'ın sıkıntıları vardı bence.

Sahile vardığımızda gerçekten ufak bir ateş yakılmıştı. Sandalyeler de vardı yerde havlular ve battaniyeler de. Şu an hava güzel olduğu için kimse battaniyelere bakıyor değildi.

"Ay en son Gül ve Umut gelir demiştim ben size." dedi Tülin bizi görünce. Güldüm.

"Onları bekleyeceğiz değil mi?" dedi Alaz.

"Evet." dedi Esra.

"Şimdi biz tam olarak gece gece ne yapıyoruz peki?" dedi Alaz.

"Haberlerde gördüm. Kanlı ay tutulması varmış ve görünecekmiş işte. On birde başlayacak. O yüzden toplandık. Ateş şu an küçük çünkü ayı daha net görelim dedik. Tutulmadan sonra biraz daha büyüyecek." dedi Esra.

"Aa şu kırmızı olan tutulma! Çok iyi o." dedi Irmak heyecanla.

"Evet evet o." dedi Esra hızlıca.

Saat on bire on varken sonunda Umut ve Gül de geldiğinde hepimiz rahat bir nefes aldık. Hepimizin yerlerde oturduğu ve kendi aramızda sohbet ettiğimiz bir andaydık.

Getirilen sandalyeleri kimse açmamıştı çünkü kafayı yememiştik sahilde oturmak varken kimse sandalye ile uğraşmamıştı. Ayrıca ufak bir buzluk gibi litrelik soğutucu vardı. içi içerecek şeylerle doluydu. Ve birkaç yiyecek de vardı. çoğu abur cuburdu ama tutacak cinsten şeylerdi.

Saat on bir gibi yavaş yavaş hepimiz gökyüzüne baktık sadece. Çıt çıkmadığı dakikalar sonunda cidden ayın alt kısmından başlayan kırmızılıkla birden Gül konuştu.

"Hadi denize girelim!"

"Ne?" dedi Alaz dehşetle.

"Denize. Hadi? Oradan bakardık?" dedi. Hepimize bakıp gözleri bende durdu. Biraz durdum ama kafamı salladım

"Bence mantıklı. Hem denize kırmızılık falan düşer. Çok havalı olur." dedim. Irmak da ayağa kalktığında nedense erkeklerin hiçbiri girmek istemiyor gibiydi ama sonunda hepimiz eşyalarımızı kıyıda bırakırken denize girdik.

"Ya eşyalarımız çalınırsa?" dedi Yasin.

"Aşkım bazen çok konuşuyorsun. Sus." dedi Tülin. Güldüm. Denizde ilerlediğimiz sırada kırmızılık büyüyordu. Bir süre sadece açıldık ama sonra herkes durdu.

Hiçbirimiz yüzmüyordu. Hepimiz sadece gökyüzüne bakmakla meşguldük.

En sonunda dolunayın tamamı kırmızı olurken hepimiz durduk.

"Şimdi hepimiz kurt adama dönüşsek çok havalı olurdu." dedi birden Tülin.

"Iy o ne öyle kıllı kıllı. Vampir bari olalım ya." dedi Irmak.

"Ya da direkt kanlı ayın fantastik etkileriyle denizde gebersek çok komik olurdu." dedi Gül. Sırıttım.

"Ya bu neden komik olsun?" dedi Alaz şaşkınca.

"Bence baya komik." derken omuz silkti Gül.

"Ee hadi girdik o kadar ne yapıyoruz?" dedi Umut.

"Ben buldum." dedi Selim. Sonra aniden suyun içine girdiğinde hepimiz durduk.

Üç saniye sonra Esra çığlık attı ama iki saniye geçmeden Selim sudan çıktı.

Omuzlarında oturan Esra ile.

"Oo alırım bir dal!" derken suya giren Umut yüksek ihtimalle Gül'e ilerledi.

"Yasin eğer Tülin'i alırsan ebene zıplarım." dedi Gökhan.

"Git zıpla be manyak." dedi Tülin şaşkınca. O arada Umut omuzlarına aldı Gül'ü. Tülin de Yasin'in omuzlarına çıktı.

"Yalnız beş kız var." dedi Hamit.

"Sen Barış'ın omzuna çık. Ya da Gökhan daha iri ona çık." dedi Selim.

"Ha ha." dedi Hamit. Güldüm.

"Doğa gel kız." dedi Alaz hızlıca.

"Al hadi ablasının gülü." dedim gülerken. Ben Alaz'ın omzuna çıkarken hepimiz bir an bakıştık.

"Şimdi. Hakem olarak, Tülin ve Esra, Gül ve Doğa yapsın diyorum. Irmak da ilk hangisi kazanırsa onla yapsın. Sonra eşleri değiştiririz ." dedi Gökhan hızlıca.

"Kayra bendesin bak." dedi Irmak.

"Başkasına bırakır mıyım kızım seni?" dedi Kayra. Irmak Kayra'ya sırıttı.

"En sevdiğim üçüz."

"Hey?" dedim şaşkınca. Irmak bana öpücük attı. Güldüm.

Gül ve Umut'un karşısına geçtiğimizde Alaz dizlerime vurdu.

"Ye onu hadi."

"Tüh nasıl kıyacağım acaba?" dedim.

"Gül unutma, Doğa'dan nefret ediyorsun." dedi Umut.

"Gül Kayra'ya yürüdü." dedi Alaz da.

"Doğa Kayra'ya yürümene izin vermedi." dedi Umut. Gül gözlerini devirirken ayağını Umut'un göğsüne geçirdi.

"Hakemim başlıyoruz?" dedi Gül, Gökhan'a doğru.

"Başla kız ben seni tutuyorum." dedi Gökhan.

"Abi ama?" dedim şaşkınca.

"Hakemim deseydin seni tutardım sus." dedi Gökhan.

"Ya Kayra bir şey de!" dediğimde Gökhan güldü.

"Hadi başlayın ulan!" dedi sonra.

Ve sonuç çok garip olmadı.

Tülin ilk Esra'yı on saniye içinde suya yollarken Gül ve ben birbirimize baya girdik ama asıl hedefim Umut olurken yanlışlıkla olmuş gibi omzuna sert bir tekme attığım için Umut düşünce mecbur Gül de düştü.

Onların peşinden Kayra ve Irmak, Tülinlerle yaptılar. Tülin yenerken Gül'ün Alaz'a attığı birkaç tekme yüzünden Tülin'le ben karşı karşıya geldiğimde eşim Kayra olmuş oldu.

Biraz bakıştık Tülin'le. Sonra mırıldandım.

"Kayra dokuzuncu sınıfta devirdiğimiz şişko çocukları hatırlıyor musun?"

"Tülin ağzımıza sıçacak kardeşim." dedi Kayra ise. Ama bu böyle olmazdı ya. Takım ruhu. Yarışma ruhu.

Öyle bir ruh yoktu çünkü Tülin saçlarımı kavradığı gibi beni resmen denize fırlatmıştı.

Bizim yaptığımız saçma sapan deve güreşinden sonra elbette tutulma sona ermişti. Biraz yüzüp birbirimizle uğraştığımız dakikalar sonunda kıyıya çıktığımızda gerçekten üşüdük.

Kayra ve Gökhan ateşi büyültürken üstümü giyindim hızlıca.

En azından kimsenin herhangi bir şeyi çalınmamıştı.

Havlulara otururken Irmak'la bir battaniyeyi paylaşıyorduk. Düşündüğümüzün aksine Kayra'nın da hırkası olmadığı için bizim evden gelen ekipte direkt hiç uzun kollu bir şey yoktu.

Ama zaten ateş büyüdükçe ve zaman geçtikçe alışacaktık.

Ayrıca sadece Irmak ve ben üşüyorduk. Kayra ateş büyültmekle uğraşırken epey kurumuştu. Alaz ise direkt kendinden yanıyordu.

Birden telefonuma mesaj gelince elimi battaniyeden çıkardım. Ekranda Barış yazıyordu. Kafamı kaldırdığımda bana baktığını gördüm.

Barış Özay: Hırka?

Doğa: Yoktu evde.

Barış Özay: Vereyim gel.

Doğa: Neden yazışıyoruz?

Barış Özay: Çünkü Irmak için yok. Ayıp olur diyeÇ

Kafamı kaldırıp güldüm istemsizce. Sonra derin bir nefes aldım ve Irmak'a doğru sessizce konuştum

"Ben Barış'tan hırka alacağım."

"Bismillah?" dedi şaşkınca. Ekranı gösterdim. Mesajlara baktı. Sonra telefonu elimden alırken benim adıma mesaj yazdı.

Doğa: ALINDIM GÜCENDİM REZİL. -Irmak.

Barış Özay: Battaniye sana kalacak işte?

Telefonu Irmak'tan alırken ayağa kalktım. Barış da kalktı yavaşça. Kayra kaşlarını kaldırdı. Ona sorun yok dercesine baktım. Alaz telefonuna baktığı için görmemişti.

Kalabalıktan uzaklaştığımızda arabasına varmıştık. Neredeyse hiç konuşmadığımız için gerilmiştim.

Üzerine tişörtünü geri giymemiş direkt beyaz bir kapüşonlu geçirmişti. Arabayı açarken arka koltuktan siyah bir hırka alıp bana uzattı. Hırkayı giyip önüm kapattığım sırada birden ellerini saçlarımda hissedince ona baktım. Hiç garip değilmiş gibi saçlarımı hırkanın altından çıkardı. Sonra ellerini de çekti.

"Teşekkür ederim."

"Lafı olmaz." derken gülümsedi. Biraz ilerledik sessizce. İkimiz de konuşmadık yine.

Ben hala saçlarıma dokunmasının etkisindeydim ve bu yüzden düşmeden yürüyebilmek için uğraşıyordum. O ise halinden memnun susuyordu.

Ateşin etrafına geri döndüğümüzde benim kalktığım yere Gül'ün oturmuş olduğunu gördüm. Boş yer Umut'la Barış'ın arasıydı.

Mecburen oraya otururken Alaz karşımdan bana battaniye attı

"Bacakların üşürse al."

"Sağ ol." dedim ve battaniyeyi örttüm yavaşça.

"Güneş kaçta doğuyor?" dedi Kayra birden.

"Beş buçuk gibi galiba." dedi Selim.

"İşiniz gücünüz yoksa duralım mı hepimiz?" dedi Kayra.

"Bana uyar." dedi Irmak.

"Ben uyuklarım ama bana da uyar." dedi Gökhan. Güldüm. Genel olarak herkes kabul etti.

Saatler geçti. Başta hepimiz enerjiktik. Boş boş konuşmuş bir şeyler yemiş ve içmiştik. Bir ara tuvaleti gelenler olarak toplanıp uzaklaşmış çalı diplerinde işlerimizi halletmiştik ki bu kısımlar epey iğrenç kısımlardı. Sonra saat iki gibi ilk uyuyan Esra olurken Selim onu rahat ettirmek adına yatmasını sağlayınca o da geri dikelmemiş yanına yatmıştı. Sanırım bir süre sonra da uyumuştu.

Peşinden sırayla Hamit, Umut, Gül, Tülin, Yasin, Alaz, Gökhan uyuyakaldı.

Saat beşte sadece Barış, ben, Kayra ve Irmak uyanıktık.

Kayra ve Barış kısık sesle her zamanki gibi bir basketbol maçından bahsediyorlardı. Irmak onları dinliyordu. Benim de kulağım onlardaydı ama daha çok telefonumla uğraşıyordum. Instagram'da gelen istek mesajlar kısmındaki artı bir dikkatimi çekti her zamanki gibi.

Umarım Utkan değildir diye düşünerek bastım isteğe. Sonra ofladım.

utkangörkemx : Biliyorum benden nefret ediyorsun cevap bile vermedin ben sadece üniversiteye küs gitmeyelim isterim Doğa. Yaşanan onca şeyin hatırına.

Yaşanan onca şey mi? Aklıma güzel ve iyi anı mı gelecek sanıyordu bu çocuk?

Kendimi tutamazken klavyeye dokundum.

dogasrın: Yaşanan onca şey dediğinde aklıma sadece fotoğraflar geliyor kendini affettirmeye çalışma Utkan. Ben meseleyi kapattım ikinizi de umursamıyorum.

@dogasrın: Üniversiteye de küs gitmemizde hiçbir sakınca yok emin ol. Ve bir daha yazma bana. Ben seni de onu da çıkardım hayatımdan. Kıyılarımda dolaşmayın sürekli. Bıktım sizden.

Sonra da engelleyip mesajı sildim.

Saat beş buçuk gibi Irmak bana mesaj attı. Ekrana baktım.

Irmak: Kayra uyudu. Ben uyuyor gibi yaparım ya da bilmiyorum bir şekilde giderim Barış'la konuş.

Doğa: Ne konuşacağım?

Irmak: KÜRESEL ISINMAYI.

Irmak: DÜNYA BANKASI DÖVİZ KURLARINI.

Irmak: KSIMETSE OLUR ESER VE CANSELİ.

Irmak: Ne konuşursan konuş be!

Doğa: Sana da laf söylenmiyor...

Irmak: Sus.

Gözlerimi devirdim ve telefonu kapattım . Kayra gerçekten uyumuştu. Güneş ufuktan hafifçe yükseliyor etraf mavimsi turuncu karışık bir renk almıştı. Irmak birden ayağa kalktı

"Ben bir sigara içeceğim." dedi. Barış da ben de kafa salladık.

Irmak çok az sigara içerdi. Sebepleri olmazdı. Arada aklına gelirdi. O yüzden her zaman bir paketi olurdu ama bir paketi bitirmesi aylar sürerdi. O yüzden tam yalan olduğunu sanmıyordum bunun.

Irmak gittiğinde biraz sessiz kaldık. Hafifçe esen rüzgarla aniden titredim. Sonra hala sadece kapüşonlu ile duran Barış'a baktım. Uyuyanlar battaniyeleri aldıkları için sadece bendeki battaniye duruyordu.

Derin bir nefes alırken zaten yanımda olmasından dolayı daha rahatça ona doğru gidip battaniyeyi ikimizi de kapatacak şekilde ayarladım. Bir an duraksadı ama sadece beş saniye sürdü.

O an göz göze geldik. Yutkundum.

"Konuşmalıyız." dedim sessizce.

"Konuşuruz." derken eli belime gitti. Ben anlamadan beni çekerken sırtımı göğsüne yasladı ve battaniyeyi benim omuzlarıma kadar çekti. İkimizi de kapatıyordu. Omzunun üstünde duran kafamı kaldırıp alttan baktım ona

"Konuşuyoruz galiba şu an?"

"Konuşuruz bir ara gerçekten." dedi sadece. Derin bir nefes aldım. Tam ağzımı açacakken "Seninle gün doğumu izlemek istiyorum." dedi.

Ve bu ağzımı kapattı

Continue Reading

You'll Also Like

24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
374K 27.8K 91
S: Salak mısın? S: Ne için peşimden tıp fakültesine geldin? V: bilmem S: Söyle ve kurtul V: hayır S: Beni seviyorsun V: hayır S: Öncesinde söylemişti...
MÂHÎ By AB

General Fiction

11.8M 447K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪