Sefirin Kızı: Zuhur

By youareinadream

128K 5.4K 4.2K

Bu hikaye Sefirin Kızı dizisinin dördüncü bölüm sonrasında olacakları konu alacak. #NarGed için kelimelere ru... More

"Aşıksan İnanırsın"
"Umudu Yoksa Ona Umut Olursun"
"Yaralarımı Hep Sen Sarıyorsun"
"Belki de Mucize Diye Bir Şey Vardı"
"Karanlıkta Islık Çalmak"
"Ben Senden Nefret Edemem"
"Burdayım, evimdeyim"
"Tanıdığım En Güzel Adama"
"Sadece Nare Olabileceğim Bir Yer"
"Umudu Avuçlarıma Bırakan Çocuk"
"Kendinden Uzağa Düşmek"
"En Büyük Korkun Ne?"
"Stade Du Miroir"
"Duyuyor Musun Kendi Sesini?"
"Bundan Sonrası Sessizlik"
"Yok Olmak ve Yeniden Var Olmak"
"Bana Bir Şey Söyle"
Part I: "Sadece Nare ve Gediz Olalım..."
Part II: "Sadece Nare ve Gediz Olalım..."
"Pathétique"
Part I: "Seni Seviyorum..."
Part II: "Seni Seviyorum..."
"Something Wicked This Way Comes"
"Nereye Gidersen Git, Seninle Gelirim"
"Leda and the Swan"
"Suis Le Lapin Blanc"
"Cunicularium"
"Sadece Bize Ait Tek Bir Gün"
"Senden Bir Mezar Kazmanı İstiyorum"
"Bana Hayat Veren Ellere Tutundum"
"A Mad Tea Party"
"Bu Kez Peşinden Gelmeyeceğim"
"Senin Olmadığın Bir Yer..."
"Çünkü Senin Aşkına İnanmıyorum..."
"Seni Bu Aşka İnandıracağım"
"Gittin Sandım..."
"Ama Hala Senin Patronunum"
"Tempest"
FLASHSIDEWAY: "Kovulursa, Sen Ona Memleket Olursun"
"Senin Artık Bir Evin Var"
"Onu Senin Merhametine Bırakmayacağım"
"Kızdıralım Mı Yeryüzünün Tanrılarını?"
"objet petit a"
PART I: "Bulduk Dünyadaki Yerimizi..."
PART II: "Bulduk Dünyadaki Yerimizi..."
PART III: "Bulduk Dünyadaki Yerimizi..."
"Aramızdan Biri Ölecek"
"Mezarlık, Kahkahalar ve Ölülere Doğmayan Cevap Hakkı"
"It's All One Great Big Movie"
"Sen ve Ben... Biz Gerçeğiz..."
"And All Is Always Now"
"In My Beginning Is My End"
"Time is no healer: the patient is no longer here"
"Panopticon"
FINAL: "And All Shall Be Well"
PLAYLIST
Bonus Chapter: "Sineklerin Dansı"
BONUS CHAPTER II: "A Terrible Beauty Is Born"
PART II: THE FALL (DÜŞÜŞ)
Prologue
Bölüm 1: "After The Fall"
Bölüm 2: "Koku"
Bölüm 3: "Atanos Llirt S'lived"
Bölüm 4: "Le Désir"
Bölüm 5: "Dokunuş"
Bölüm 6: "Adımı Söyledin, Kalbim Durdu Sandım"
Bölüm 7: "Midnight Climax"
Bölüm 8: Part I: "Dudaklarımız Kanasın, Unutalım Her Şeyi"
Bölüm 8: Part II: "Dudaklarımız Kanasın, Unutalım Her Şeyi"
Bölüm 9: Part I: "Çünkü Sen Her Şeysin"
Bölüm 9: Part II: "Çünkü Sen Her Şeysin"
Bölüm 10: Overture
Bölüm 10: ACT I: MK ULTRA
Bölüm 10: ACT II: SIMULACRA
ACT II: SIMULACRA: "THE OTHER"
Bölüm 10: ACT III: "THE REAL"
Media & Sonrası
Duyuru (Again, I Know)
Afiş & İsim
Theme Song
"Bilsen, ne aydın, ne güzel bir gün doğuyor seninle bana..."
"Seni Seviyorum. Seni Özledim. Özür Dilerim."
"Çünkü Mutlu Değilim, Bu Kadar Basit Aslında"
"Vivre est un plaisir fugitif"
"Inan Sen Herkesten Başkasın"
"Bir Siyah Beyaz Fotoğrafım Ben"
"Les Vagues"
"The Illusion of the End"
Season 4: Monarch
Bölüm 1: Psyche and Cupid
Bölüm 2: Imkansız Bir Mesele
Bölüm 3: Seni Ezbere Biliyorum
Bölüm 4: Imkansız Olan Sensin
Bölüm 5: Aşkına Güven Olmayan Adam
Bölüm 6: Canını Vermeye Hazır Bir Korkak
Bölüm 7: Uçsuz Bucaksız Dalgalı Bir Deniz
Bölüm 8: Lütfen Mutlu Olduğunu Söyle Bana
Bölüm 9: A Beautiful World
Bölüm 10: Jerusalem
Season 5: The Wasteland
Birinci Bölüm: Mercury and Sulfur
İkinci Bölüm: The Spider and The Fly
Üçüncü Bölüm: Give Yourself Over to Absolute Pleasure
Dördüncü Bölüm: You're not in Kansas Anymore
Beşinci Bölüm: Tanrı Seni Duymadı, Ben Duydum
Altıncı Bölüm: You Are One of Us Now
Yedinci Bölüm: The Golden Age of Grotesque
The Golden Age of Grotesque II
Sekizinci Bölüm: YARA
Birinci Bölüm: Dead Flowers
İkinci Bölüm: Çıkış Yok
Üçüncü Bölüm: Tüm Bunların Sebebi Aşk Mı?
Dördüncü Bölüm: Sadece Bir Imza
Bölüm 5: Kumdan Kaleler, Arkadaş Tavsiyeleri ve Büyüdüğüne İnanılmayan Çocuklar
Altıncı Bölüm: Ben Hep On Sekizim
Yedinci Bölüm: Naptı Muğla Sana?
Sekizinci Bölüm: Çünkü Yalnızca Aşık Biri Yapar Bunları
Dokuzuncu Bölüm: Mükemmel Bir Kaçış
Onuncu Bölüm: Onun Yanındasın
11. Bölüm: Öpücük
12. Bölüm: Bir Öpücükle Biten Aşk
13. Bölüm: Hiç O Kadar Masum Değilsin
14. Bölüm: Fuck Normal People
Bölüm 15: Gediz'in Ölümü
16.
"iki dünya bir araya gelse bile biz diye bir şey olamaz"
"sen ona inanan ilk adamsın."
"ben senin arkadaşını çok sevdim."
"kazanmak istediğim bir kalbin vardı, o da zaten hiç benim olmadı."
"çünkü o bana inandı..."
"meğer ben daha önce kalbimle hiç savaşmamışım."
"bir dost gibi davran bana, herkes bizi öyle bilsin."
"ben iyi değilim, sen nasıl iyi olabiliyorsun?"
"sen de aşk için dünyaları karşına alabilecek bir adam değilsin."
"özür dilerim ama ben hep seni seveceğim."
"sen gittiğinden beri benim dönecek bir evim yok."
"biz hiç yaşanmayacak olsak bile pişman değilim."
"Sancar'a aşık değilim."
"kendimi hayaline gülümserken buluyorum."
"suffer me to take your hand, death comes in a day or two."
"parmak uçlarınla öpmüştün beni."
"büyüyünce mi değişti kalbinin yeri, yoksa Gediz Işıklı ile tanışınca mı?"
"sevdiğin kadının sevdiği adamım."
"yersiz yurtsuz bırakmadın, aksine yer yurt oldun bana."
"ben nasıl öğreneceğim sensiz olmayı?"
"bana ağır gelen seninle olmak değil, sensiz olmak."
"bir de benimle evlenirsen... biz seninle her şeyin üstesinden geliriz bence."
"sarılalım, olmaz mı?"
"sonra biri çıkıp geliyor, tek bir bakışıyla kalbinin kıblesini değiştiriyor."
"what happens at the end?"
"FINAL NOTES"
EPILOGUE: "Seni Hala Seviyorum."

"sizin yüzünüzden sevmek en büyük kabusum oldu."

135 5 0
By youareinadream

17. Bölüm

"sizin yüzünüzden sevmek en büyük kabusum oldu…"

Sancar Akın'la konuşmaya gider hapishaneye.

Sahne Sancar hapishane koridorunda yürürken açılır. Yalnızca attığı adımlar görülür. Onu bekleyen Akın'ın ise sadece ellerini görürüz önce, beklerken masanın üzerinde ritim tutar. Sancar'ın adımları ile Akın'ın ritim tutuşu senkronize ilerlerken sonunda karşı karşıya gelirler.

•••

Nare odasında, pencere önünde düşüncelere dalmış. Aklı o iki günde. Gediz'in ona onu öpmek için yaklaştığı o anı düşünür. Kendisinin geri çekilmek yerine öpücüğü beklemesini… Büyük ağacın altında nefeslerinin öpüşmesini düşünür. Onun dudaklarına parmaklarıyla dokunduğu o anı düşünür. İlk defa böylesi bir heyecan yaşıyor Nare ve bu yüzden bilmiyor ne yapacağını. Içindeki duygularla, bu yoğun tutkuyla ne yapacağını bilmiyor. 

Doğa yanına gelip dışarı çıkmayı teklif eder. Nare ancak o zaman yerinden kalkıp düşüncelerini kovalar.

•••

Akın sinsi bir gülümseme ile karşılar Sancar'ı. Sancar orda bulunmaktan rahatsız. Öfkeli. Istemeye istemeye oturur karşısına.

"O fotoğrafları senin çektirdiğini biliyorum," diyerek hemen konuya girer Sancar. 

"Bildiğini biliyorum. Bilmeni ben istedim."

"Ne oyun çeviriyon lan sen?"

"Seninle konuşmak istiyordum. Ben de bu şekilde dikkatini çektim."

"O saçma sapan fotoğraflarla?"

"Saçma sapan mı?" Akın güler. "Seninle gerçekten konuşacak çok şeyimiz var."

"Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok."

"Artık Nare'ye inanıyorsun yani öyle mi?"

"Öyle. Senin nasıl aşağılık bir şerefsiz olduğunu artık biliyorum."

"Yeni bir şey öğrenmiş gibi davranıyorsun ama senin Nare'yi kovduğun gece Nare sana zaten şu an inanmayı tercih ettiğin hikayeyi anlatmamış mıydı?"

"O zaman inanmadım şimdi inanıyom oldu mu? Sana hesap mı verecem?"

"Benim aşağılık bir şerefsiz olduğumu," aşağılık bir şerefsiz kısmını tırnak içine alır havada, "kabullenmen dokuz yılını aldığına göre bana bayağı değer veriyor olmalısın."

"Veriyom veriyom sana o kadar değer veriyom ki burdan çıktığın gün gırtlağına çökecem senin."

Akın tehditle ilgilenmez bile. Yavaş yavaş asıl konuşmak istediği yere getirir konuyu. 

"Nare sana yeni bir şey anlattı mı? Mesela dokuz sene boyunca nerde olduğunu, ne yaptığını, kimle olduğunu… anlattı mı?"

Akın kelimelerini dikkatli seçerek, yavaşça, kelimelerin üstüne basarak alçak bir tonda konuşur. Her bir kelimesi zehir gibi Sancar'ın damarlarına sızar. 

"Ne demeye çalışıyon?"

"Bunca zaman biz… Nare ile birlikte yaşıyorduk. O, ben, Melek. Arada sırada Güven amca da uğrardı eve ama o çok yoğun çalışıyordu tabii. Çok sık gelmezdi."

Sancar sabırsız, gittikçe daha çok öfkeleniyor ama bir yandan da çekip gidemiyor. Merak ediyor Akın'ın söyleyeceklerini.

"Eee?"

"Eeesi, sence de garip değil mi? Madem ben ona tecavüz ettim, neden ona tecavüz eden bir adamla dokuz sene boyunca aynı evde yaşadı?"

Sancar duraksar. Tereddütlü. 

"Tehdit etmişsindir."

"Kaçamaz mıydı sence? Bu dokuz sene içinde Nare üniversite bile okudu. Çalışıyordu da. Kaçmak için fırsatı vardı yani. Ama kaçmadı."

"Ulan izledim. Videoyu izledim. Kamera kaydını. Montenegro'da ona nasıl saldırdığını, onun da seni nasıl bıçakladığını…"

Sancar aniden masaya doğru eğilince görevliler onlara bakar. Sancar geri çekilir sakin kalmaya çalışarak. Akın ise zehrini akıtmayı sürdürür.

"Doğru, böyle bir şey yaşandı. Ama Nare'nin on sekizinci yaş gününde yaşananlar hiç öyle izlediğin gibi değildi." Sancar'ın tepkisini ölçmek için bekler, yüzünü inceler. Şüpheyi gözlerinde görünce devam eder. "Nare gayet de istekliydi. Birkaç kadeh bir şey içmişti, keyfi yerindeydi. O da istedi. Sonrasında seni aldattığını fark edip pişman olunca babasına Akın bana tecavüz etti dedi."

Sancar dişlerini sıkarak yumruk yaptığı elini masaya vurur. "Yalan söylüyorsun."

Ama sesinde yeterince inanç yok.

"Hayır söylemiyorum. Aynen böyle oldu. Nare seni benimle aldattı. Pişman oldu. Sen onu affetmezsin diye korkmuş herhalde. Sana da aynı yalanı söylemiş. Biz… bu dokuz senenin içinde… denedik bir şeyler yaşamayı. Olmadı. Nare seni aldattığı için kendini affedemiyordu. Yapamadı benimle. Üniversitedeyken sevgilileri oldu ama. Ben de kıskanıyordum tabii. O izlediğin görüntü de… o kıskançlık krizlerinden biriydi. Ben de istemezdim tabii o duruma düşmeyi. Savunmuyorum. Hap almıştım. Kafam yerinde değildi. Fransa'da ise… sadece kızmıştım. Beni bıçakladı sonuçta."

Sancar'ın aklının bulandığını görürüz yüzünde

•••

Yer Işıklı konağı.

Kızlar toplanmış, YouTube'u televizyona yansıtmışlar, Kısmetse Olur izliyorlar.

Müge bir tarafta elinde bir defter, kalem. Kafası başka bir yerde. Düşünüp düşünüp dışarı bakıp notlar alıyor. Arada ekrana takılıyor gözü.

Zehra ailesinden gizlediği, ilgi duyduğu bir çocukla ilgili dertli. Önünde cips, kola. Pür dikkat gözleri Tv'de. Yüzü asık. Ağlamaklı.

Izzy ve Doğa dünyaya yeni inmiş uzaylılar gibi izledikleri şeyi anlamlandırmaya çalışıyor, bu da mimiklerine yansıyor. 

Gilda ve Nare yan yana oturuyor. Gilda'nın gözü de ekranda ama ara ara Nare'ye kayıyor bakışları.

Elvan onlarla değil. Refika hanım şehir dışında bir yakınının cenazesinden dolayı. Melek ise salonun öbür ucunda kulağında kulaklık, bir şeyler okuyor. 

Ekranda kızlar evinde Nur ve Melis arasında geçen bir konuşmayı duyarız.

Nur: Ya orda durmak istemedim sadece bilmiyorum yani olmaması gereken bir yerde duruyorum ve ilişki yaşıyormuş gibi hissettim ve o… ordan çıkmak istedim yani bunu yapmayacağım diyip yapıyorum yine de.

Dani: Allah Allah ihanet edermiş gibi mi düşünüyorsun, hissediyorsun?

Melis: Neden kaçıyorsun? Hı?

Nur:  Korkuyorum.

Melis: Korkuyorsun. Bir şey hissediyorsan bu hayatta sonuna kadar yaşa. Anladın mı? Sonu her ne olursa olsun. Sonu hüsran da olabilir ama onu yaşa. Çünkü yaşamadan sonunun ne olduğunu bilemezsin ve eğer yaşamazsan pişman olursun. Bir şeyi yaşarsan sonunda pişman olmazsın. Sonu kötü olsa bile. Ama yaşamazsan hep aklında bir soru işareti kalır. Ya yaşasaydım nasıl olurdu diye.

Nur: Bilmiyorum sonunun ne olacağını bilmiyorum Melis belki de çok kötü bitecek her şey.

Melis: Tamam bilmiyorsun. Belki de çok güzel olacak her şey

Nare programdaki kızlar doğrudan kendisiyle konuşuyormuş gibi hisseder. Oturduğu yere iyice gömülür yok olmak ister gibi. Kafasını dağıtmak için yaptığı bir aktivite bile ona Gediz'i hatırlatıyor. 

Zehra dışında herkes de bunu bu şekilde hissedip kaçamak bakışlar atarlar Nare'ye. Müge bile önünde karaladığı kağıtlardan bir anlığına sıyrılıp Nare'ye bakar. Nare Gilda ile göz göze gelir. Gilda'nın gözlerinde empati var ama Nare çabucak kaçırır gözlerini. Gilda ile birlikte vakit geçirmeye tam olarak alışabilmiş değil. Nasıl hissetmesi gerektiğini bilemiyor. Gilda geldiği günden beri Gediz'i yeniden kazanmaya çalışıyormuş gibi bir izlenim vermemişti hiç. Aksine Nare ile konuşup kalbinin sesini dinlemesi gerektiğini söylemişti. Tüm bunlara rağmen Nare'nin içinde engel olamadığı bir kıskançlık duygusu da mevcut.

Nare içini çeker dertli dertli.

Dış kapının açılma sesi duyulur. Gelen kişi Gediz. Herkesi salonda toplanmış görünce şaşırır. Gözleri ilk Nare ile buluşur hemen.

"Yanlış bir zamanda geldim galiba," diye mırıldanırken bile ayırmaz gözlerini Nare'den.

Nare Gediz'in ona söylediği bir şeyi hatırlar. 

Sen bizimle kalırken, sen varken orası evdi. Ev gibi hissettiriyordu. Sen gidince dört duvar işte. Öylesine bir yer. Her yer gibi. Sen ordayken o kapıdan içeri girmek eve dönmek gibi oluyordu. Sen gittiğinden beri benim dönecek bir evim yok.

Önüne döner, yanaklarına hücum eden sıcaklığı hissederek. Müge ve Doğa Nare'yi izlerler. Sonra birbirlerine bir bakış atarlar. 

Izzy cevap verir Gediz'e.

"Evet cadılar konseyi olarak toplandık, erkekleri nasıl kapatabiliriz onu tartışıyorduk. Ortamda ses olsun diye de televizyonu açtık. CIA falan bizi dinliyor olabilir sonuçta. Sen niye geldin?"

"Bir şey unutmuşum da yukarda."

Gediz unuttuğu şeyi almak için yukarı çıkar. Zehra herkes susunca biten bölümün ardından, "diğer bölüme geçeyim mi?" diye sorar. Kimse itiraz etmez, omuz silkenler olur sadece fark etmez der gibi. Zehra bir sonraki bölüme geçiş yapar. 

Gediz alacağını alıp aşağı indiğinde Elvan dayanır kapıya. Gediz kapıyı açtığında karşısındadır. Gediz'i görünce de anında düşer yüzü. Ters ters sorar.

"Zehra burda mı?"

"Içerde."

Elvan şöyle bir içeri bakınır. Onu görünce Zehra ayaklanır hemen. Elvan Zehra için annen çağırıyor seni soruyordu, diye açıklama yapar. Zehra yarı telaşlı toparlanır. 

Gediz gidecekken ona çatmadan duramaz Elvan.

"Gediz efendi," diye seslenir dik dik. Kapının önündeler. Elvan Nare'nin hata yaptığını düşünüyor. Gediz'e kalbinin kayıyor oluşunu tamamen çapkın bir adamın ağına düşmek olarak görüyor. Sonra pişman olacağını Sancar'a dönmek isteyeceğini düşünüyor.

Gediz gözlerini devirir. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Nare o yüzüğü parmağından çıkarmış olabilir ama sadece yüzüğü çıkardı. Kalbi hala Sancar abimde. Unuttuysan hatırlatayım dedim."

Gediz dalga geçer gibi güler. Onunla tartışmaya girmeye lüzum görmez. 

"Tamam Elvan."

"Nare'den sana yar olmaz. O sahte aşkını da artık kalbine mi gömüyon napıyosan yap ama Nare'den uzak tut. Onlar birbirlerinin kaderi. Küstüler darıldılar diye sevdaları bitmez. Sen şimdi ortalığı boş buldun koşturuveriyon atını ama-"

"Elvan." Gediz bıkkın ama hala alaycı olan bir tavırla sözünü keser. "Uğraşmasan mı benle artık? Hı? Komik oluyorsun farkında değil misin?"

"Komik olan sensin. Nare'nin etrafında dolanıp durma. Onun kafasını karıştırmaya çalışma. Nare sana aşık değil, hiçbir zaman da olmayacak."

"Sen ne anlarsın ki aşktan?"

"He sen anlıyon aşktan. Şehvetin adı da aşk olmuş görmeyeli, tövbe tövbe."

"Off hadi git başka yerde tövbe et ya, Sancar fan club başkanı."

"Ney başkanı ney?"

"Boşver. Hadi sana iyi günler. Sen de git Nare'nin gözlerini bağla istersen. Mazallah bana bakar aşık olur falan. Benim şehvet dolu aşkıma kanar, baştan çıkar. Yasak meyveyi yer, cennetten düşer. Aman. Koru bence."

Elvan gözlerini kısarak cıklar ve söylenir, 

"Çapsız."

Kötü kötü Gediz'e baktıktan sonra içeri seslenir. "Hadi Zehra gidiyoz."

Zehra gelir apar topar. Nare de peşinden. Elvan ve Gediz'in ne konuştuğunu merak ediyor. 

Herkes kapıda şimdi. Nare ve Gediz bakışırlar yan yana gelir gelmez. Elvan sinirle öksürür bilerek. 

"Gitmiyor muydunuz siz?" der Gediz.

"Gidiyoz," derken imalı imalı Nare'ye bakmaya devam eder Elvan. Nare başını çevirir ondan, gözleri bir kez daha Gediz'e kayar. Bir anlığına birbirlerine baktıklarında güzelleşir her şey. Gediz hafifçe gülümser ona. Nare hoşlandığı çocukla ilk kez göz göze gelmiş bir liseli heyecanıyla bakar Gediz'e. Elvan'ın gözleri Gediz ve Nare arasında gidip gelir. Tam bir şey demeye hazırlarken kendini bahçe kapısından Sancar girer. Herkes ona bakar. Burda oluşu bir soru işareti.

"Ben de seni arıyordum," der Sancar Nare'ye Gediz'e ters bir bakış attıktan sonra.

"Noldu?"

"Biraz konuşalım mı?"

"Konu ne, konuyu söyle."

"Akın'la görüşmeye gittim bugün."

"Ne?"

"Fotoğrafları o çektirtmiş. Öğrendim. Hesap sormaya gittim. Ama o bana çok başka şeyler anlattı. Ben de seninle konuşmaya geldim."

Nare kollarını göğsünde birleştirip çatar kaşlarını. "Ne gibi?"

Sancar orda kimse yokmuş gibi dayanamaz konuya girer.

"Dokuz sene boyunca ne yaptığını anlattı mesela."

"Napmışım?"

Sancar'ın bakışları Gediz'e gider gelir. Onun yanında konuşup konuşmamak arasında.

"Söyle söyle," diye ısrar eder Nare. Sancar da anlatır. 

"Akın'la aynı evde kalmışsın. Kaçabilirdin ama kaçmamışsın. Bana bunlardan hiç bahsetmemiştin. Üniversite bile okumuşsun o herifle aynı çatı altında kalırken. Sevgililerin de olmuş."

Nare acı acı güler. "Öyle mi dedi?"

"Dahası da var. Ben ona tecavüz etmedim dedi. Seni benimle aldattı, pişman oldu sen affetmezsin diye yalan söyledi dedi."

"Ve?"

"Ve?"

"Şu an bunu bana niye anlatıyorsun?"

"Doğru mu?"

Nare'nin gözlerinde hayal kırıklığı, duvarlar, bir parça öfke, acı… Bu soruyu duymanın verdiği mide bulantısıyla,

"Çık git burdan."

"Sana bir soru sordum."

"Çık. git."

"Bak sefirin kızı-"

"Asıl sen bak yarıcının oğlu. Hani inanıyordun bana? Hı? Noldu? Af diliyordun benden? Evlenmek istiyordun? Bir daha beni yarı yolda bırakmayacağına dair sözler veriyordun? Hı? Gittin Akın'la konuştun ve yine ona inandın öyle mi? Napmışım ben, iftira mı atmışım ona? Yalan mı söylemişim? Napmışım?"

"Bir şey yaptın demiyom sadece anlamaya çalışıyom."

Nare biraz yükselerek,

"Böyle mi anlamaya çalışıyorsun? Böyle anlamaya çalışıyorsan anlama! Duyuyor musun, beni sen anlama! Git buradan!"

Sesleri duyan herkes dışarı çıkar şimdi. Herkes şaşkın. Herkes kaskatı kesilmiş bir halde.

"Hadi git, git!!!"

Nare Sancar'ın kolundan tutar, iter onu kapıdan. Sancar mecburen çıkar dışarı. Nare sinir krizi geçirir gibi, deli gibi güler onu izleyen insanlara dönerek.

"Tecavüz etmemiş bana, ben iftira atmışım. Öyle dedi dimi? Doğru mu diyor bir de. Karşıma geçip bunu sorabiliyor, bunu bana sorabiliyor…"

Kahkahalarla gülüyor oluşu endişelendirir herkesi ama kimse nasıl bir tepki vereceğini bilemez. Nare Gediz'e bakar. Sesi titreyerek,

"Ben o gece…"

"Yapma." Gediz konuşmasına engel olur hemen. "Yapma, hiçbir şey anlatmak zorunda değilsin. Kendini aklamak zorunda değilsin. Ben sana inanıyorum."

Bu kez ağlamaklı. "Ben iftira atmadım."

"Biliyorum canım, biliyorum."

Yalnızca birbirlerine bakarlar. O bakışla sımsıkı sarılırlar aslında. Herkesin gözleri ikisinin üstünde. Kimsenin anlayamadığı bir bağ var aralarında.

Sancar yoldan döner, geri gelir. Onu tekrar karşısında görünce buz gibi bir öfkeyle bir daha kovar Sancar'ı Nare. 

"Sana git buradan dedim."

"Gitmicem sefirin kızı."

"Gideceksin!"

"Ya hiçbir şey anlatmıyorsun ki! Ben sadece-"

"Ne anlatmamı istiyorsun ya sana?! Detay mı istiyorsun? Ne anlatayım sana, ne istiyorsun?! O gece ne kadar korktuğumu anlatayım mı mesela? O kapının kilitlendiği an üzerime çöken karanlığın ruhumu nasıl bedenimden çekip çıkardığını anlatayım mı?! Nasıl avazım çıktığı kadar bağırdığımı, nasıl yardım istediğimi… ama müziğin sesinden dolayı kimsenin beni nasıl duymadığını… bunu mu anlatayım? Ne anlatayım sana? Dursun diye, daha fazla canımı yakmasın diye o canavara nasıl yalvardığımı anlatayım mı?!"

Herkes donup kalır duydukları karşısında. Dehşet içinde bakışlar, dolan gözler. Nare zangır zangır titremesine rağmen konuşmaya devam eder. 

"Üniversitede sevgililerim olmuş ha?! Öyle mi?! Ya ben sizin ruhumda açtığınız yaralar yüzünden kimseyle göz teması bile kuramıyordum!!! Biri yanlışlıkla yanımdan geçerken çarpsa, eli değse atak geçiyordum! Midem bulanıyordu! Her köşede bir canavar beni bekliyormuş gibi korkuyla yaşıyordum ben! Sevgili yapmışım üniversitede! Sevgili! Sizin yüzünüzden sevmek var ya, benim bu dünyadaki en büyük kabusum oldu! Siz çok sevdiniz ya beni! O kadar çok sevdiniz ki yaşadığım her saniye ölmeyi diledim! Nasıl sevdiyseniz artık kendi gölgesinden bile korkan, kendine bile tahammül edemeyen, kimseye güvenmeyen kırık dökük paramparça bir kadın oldum ben sizin yüzünüzden!!! Al bak! Bak eserinle gurur duy! Sen, babam, Akın! Birbirinizden ne farkınız var ki! Sizin yüzünüzden tanıştığım ve hiç hak etmediğim o utancı ben nereye koyacağımı bilemedim hiç yıllardır! Sırtımda yük oldu, ayaklarıma zincir oldu, nereye gitsem peşimden sürükledim! Hepsi sizin yüzünüzden! Sizin üzerime savurduğunuz o bütün iğrençliklerin altında kaldım ben! O hadsiz suçlamalarınız, nefret dolu bakışlarınız… ordan oraya itip akbabalar gibi ölmüş etimden parça parça kopardınız! Yetmedi ama dimi?! Yetmedi size! Yetmez… yetmez, yeter mi hiç? Canımı veriyordum o bile yetmedi, bu yeter mi hiç?"

Sancar utançla eğer başını. Çoktan pişman. 

Nare arkasını döner Sancar'a karşısında eğilip bükülüp gözlerine bakma cesaretini bile gösteremeyince. Bir iki adım atar. Gediz'i görür, sonra titreyen bedenini daha fazla tutamaz dizlerinin üzerinde. Bayılır. O sendeleyince Gediz atılır hemen, düşmeden yakalar onu. Kucağına alır. Nare'nin bilinci kapalı. Başı Gediz'in göğsünde. Kirpikleri ıslak. Küçücük, zayıf, savunmasız görünür o halde. 

Bir karmaşa…

•••

Bir sonraki sahnede hastaneler. Sancar hastanenin dışında, duvarın önüne çökmüş. Ağlamakta.

Nare özel odada. Iyi. Uyuyor. Doktor o gece için ne olur ne olmaz müşahede altında tutmak ister Nare'yi. Bunu bildirir bekleyenlerine. 

Gediz ayrılmaz başından.

Izzy ve Gilda da hastanede, Nare'nin neler yaşadığını yeni öğrendikleri için şaşkınlar. Ikisi de sarsılmış bir halde. Üzgünler. 

Gediz odadan çıkınca Nare'nin iyi olup olmadığını sorarlar. Gediz iyi olduğunu söyler yorgun bir tonda. Izzy destek olabilmek için arkadaşının kolunu sıvazlar anlayışla.

"Siz gidin ben burdayım," der bekleyen herkese Gediz. Doğa gitmez sadece. Gediz'le ikisi kalır geride.

Kalabalık dağılınca Sancar gelir içeri. Gediz'le göz teması kurmadan sorar.

"Iyi mi?"

Gediz soğukça. "Iyi."

"Uyuyor mu?"

"Uyuyor ama uyanık olsaydı da göremezdin." Sancar odaya doğru adım atınca Gediz önüne geçer. "Iyi olduğunu öğrendin, şimdi gidebilirsin."

"Bak oğlum sinirlerim zaten bozuk, sen de beni iyice dellendirme."

"Ne olurmuş dellenirsen? Iki dakikada ne hale getirdin kızı, hala ne yüzle konuşuyorsun? Çık git şurdan, yoksa gerçekten kötü olacak."

"Gizlemesene sevincini. Sevinsene Gediz Işıklı. Ben hata yapınca senin hanene artı yazılıyor ya."

"Ne diyorsun be?"

"Sen de inanmıyorsun ona. Sırf ben inanmıyorum diye inanıyorum dedin. Hiç kimsenin inanmadığı kadına sorgusuz sualsiz inanan kahraman, mükemmel adam Gediz Işıklı. Böyle kandırmaya çalışıyorsun dimi onu?"

"Yoo gerçekten inanıyorum Nare'ye. Hiç şüphe etmedim hem de. Ağzından çıkan her kelime kalbinden geliyor hissedebiliyorum. Gözlerine baktığımda çektiği acıyı görebiliyorum. Ve senin yüzünden sürekli paramparça oluşunu görmekten de çok sıkıldım."

"Sıkıldıysan başka yere bak. Buralarda dolanma."

"Sen daha beni buralarda çoook göreceksin Sancar Efe. Rahatsız olursan sen çevirirsin artık başını."

"Neyi göreceğim rahatsız olacağım? Nare senin aşkına güvenip senin elini tutar mı sanıyon?"

"Senin aşkın mı güvenilir olan? Bir gün inanıyorum diyorsun özür diliyorsun sonra tekrar kızın travmalarını sorguluyorsun. O herifin tek bir lafına inanıyorsun ama sevdiğini iddia ettiğin kadın ne söylerse söylesin sana yalan geliyor nasıl iş bu?"

"Seni ilgilendirmez."

"Nare'yle ilgili her şey ilgilendirir beni. Nasıl gelip böyle bir şey sorabildin ona ya? Ya aşkı falan bir kenara bırak, ona nasıl zarar verdiğini, verdiğinizi göremiyor musun? Üç erkek el birliğiyle bir kadının hayatını cehenneme çevirmişsiniz, o kadın iyileşmeye çalışıyor, o cehennemden kurtulmaya çalışıyor. Siz de onun ayaklarına yapışıp onu yeniden o cehennemin içine çekiyorsunuz. Kızın hayatına bir gün bile güneş doğmasın diye yemin etmiş gibisiniz."

"Siz deyip durma. Ben Güven Çelebi de değilim Akın da değilim."

"Doğru. Sen onu uçurumdan aşağı iten adamsın."

"Ulan seni var ya…"

"Beyler, hastanedeyiz," diye uyarır Doğa burun buruna geldiklerinde.

Uzaklaşırlar bu uyarı ile.

Ortam hala gergin. 

•••

Ertesi gün Nare çıkar hastaneden. (Nare hiçbir şey yaşanmamış gibi davranır. Bir önceki günü tamamen silmiş gibi. Üstüne konuşmaz, tepki vermez.)

Akın'ın ise hapisten kaçtığı haberi gelir.

Sancar son olanlardan sonra iyice kinlidir Akın'a. Aklında tek bir şey var, onu bulup öldürmek. 

Nare bu haberi Işıklı konağında alır. Müge hastaneden sonra Nare'yi ağırlar. Zaten kötü hissediyor kendini zamanında Nare'ye inanmayanlardan biri olduğu için. O gün duydukları suçluluk duygusunu yeniden gün yüzüne çıkarır. Ama her ne kadar Nare ile olanları konuşmaya çalışsa da Nare konudan kaçmanın bir yolunu bulur. Üstüne gittikçe daha çok içine kapandığını fark ettiğinden ihtiyacı olan mesafeyi verir Nare'ye Müge. Aslında beklenen Nare'nin bir noktada bütün bu bastırdıklarının patlamasını yaşaması. 

Gediz Sancar'ın Akın'ı öldürmesini engellemesi gerektiğini düşünür haber geldiğinde. Aklında bu var. Hem zaten Nare de bunu istemiyor muydu? Sancar katil olmasın, hapse girmesin… Akın'ın Nare için döndüğü, Muğla'da görüldüğü de biliniyorken yaşanacakları tahmin etmek çok zor değil.

"Sancar Akın'ı bu kez bulursa kesin öldürür."

Endişeli bir ses tonuyla kurmaz bu cümleyi Gediz. Çünkü içinde bir yerlerde bir ses bunu diliyor aslında. Sancar'ın Akın'ı öldürüp hapse girmesini, Nare'nin hayatından tamamen çıkmasını, onu artık incitmemesini diliyor. Çünkü bıkkın, yorgun. Ama bu konuda üstüne düşen görevi yerine getirmek zorunda olan bir asker gibi hissediyor. Bu yüzden Sancar ve Akın'ı bulmak zorunda. 

Onları bulma düşüncesiyle evden çıkmaya yeltenince beklemediği bir şey yaşanır. Nare peşinden gelip durdurur onu. Kolunu tutar. Bakışlarında endişe var. Tek bir kelime çıkar ağzından.

"Gitme…"

Sonra Gediz'e dokunarak haddi olmayan bir şeyi yapmış hissedip elini çeker ondan. Ikisi de bir an için Gediz'in bileğinden yavaşça uzaklaşan parmaklara bakar yalnızca. 

"Sancar cidden öldürür Akın'ı. Son olaylardan sonra iyice bilendi zaten. Pişman oldu sana o sözleri ettiği için. Şimdi Akın'ı suçluyordur. Bulduğu yerde düşünmeden bir salaklık yapar."

Gediz Nare'ye bakmadan konuşur. Aralarına ördükleri duvarlar bile birbirine hasretken sevdiği kadının karşısında olmak dayanılmaz gelir. Kapıya doğru döner. Bir adım atar, Nare kapı ile Gediz'in arasına geçer. 

"Ya sana bir şey olursa? Akın yüzünden bir kere neredeyse ölüyordun. Ben böyle bir şeyin bir daha yaşanma ihtimalini kaldıramam."

"Bir şey yapmazsam Sancar… hem sana bunun sözünü vermiştim. Sancar katil olmayacak diye."

"O sözü verdiğinde başkaydı her şey."

"Ne değişti?"

Nare duraksar. Yutkunur. 

"Önceliklerim değişti."

Bu cümle Gediz'in yüzüne engel olamadığı minicik bir tebessüm olarak yansır. Ama bu cümle mantığının önüne de geçemez. Geçmemeli diye de düşünür bir yandan.

"Sadece Sancar için de değil, o pislik ölümü hak etmiyor bence. Bu kadar kolay olmamalı. Kilitli kapılar ardında çürümeli."

"Illa gideceksen ben de seninle gelirim."

"Nare…"

"Başka türlü çıkamazsın bu evden. Ya benimle ya hiç."

Nare kararlı, Gediz mecbur kabul eder

•••

Sancar bulur Akın'ı kısa sürede. Onu uçurumun kenarına götürür bayıltıp. Ayıldığında arabadan sürükleyerek çıkarır, bütün öfkesini yumruklarına yükleyerek vurmaya başlar Akın'a. Yaşadığı her şey için, kendi hataları için, başına gelenler için Akın'ı suçluyor o an. Kendisine ait olan suçluluğu taşıyamıyor. Bunu başkasına yüklemek zorunda. Nare'yi bu uçurumdan iten adam kendisi olamaz, Akın olmak zorunda. Kendini buna inandırmak zorunda. Sancar'ın kafasında bunlar dönerken Akın konuşur. 

"O fotoğrafları neden çektirdim biliyor musun? Hani şu Nare ve Gediz'in baş başa herkesten uzakta buluşup göz göze konuştukları fotoğraflar. Hı? Biliyor musun neden? Biliyorsun…"

"Kes sesini."

Akın üstü başı ağzı burnu kan, kahkahalarla gülerek,

"Tabii ki biliyorsun. Nare'nin… Sahi… Nare nerde şimdi? Kim var yanında? Gediz? Gediz dimi? Neydi… en yakın arkadaşın mıydı senin? En yakın arkadaşın… Nare'ye aşık."

Sancar ona bir tane daha vurur. 

"Ama Nare de ona aşık biliyor musun? Onun için kurşunun önüne atladığı o anı görecektin. Hiç tereddüt etmedi. Bir an bile."

Bir yumruk daha.

"Nare benim olmadı belki ama senin de olmadı. Kısmet en yakın arkadaşınaymış ha? Çok komik değil mi? Komik bence."

Akın'ın kahkahaları.

Bir yumruk daha.

"Ama sen hiç şaşırmadın ya, sen de farkındasın dimi? Zaten farkında olmaman imkansız."

"Öyle bir şey yok."

Bir yumruk daha.

"Nare var ya… Gediz'e sırılsıklam aşık. Öyle böyle değil. Ona nasıl baktığına dikkat ettin mi hiç? Gözleri ışıldıyor Gediz'e bakarken. Yüzü aydınlanıyor sanki. Dikkat ettin mi, fark ettin mi? Fark etmen lazım çünkü sana hiç öyle bakmadı Nare."

Bir yumruk daha.

"Senin yazamadığın o destanı Nare Gediz'le yazacak gibi görünüyor ha ne dersin? Koca bir şehre meydan okuyan destansı bir aşk. Yasak aşk. Zaten yasaklar hep çok çekicidir."

Kahkahalar.

Bir yumruk daha.

Gediz ve Nare yetiştiğinde Sancar'ın bir elinde yakasından tuttuğu Akın, uçurumun kenarında.

Sancar sendeler, dikkati dağılır Nare ve Gediz'i görünce. O sendeleyince Akın uçurumdan kayar, düşerken de Sancar'ı kendine çeker. 

Birlikte düşerler.

Kararma.

Continue Reading

You'll Also Like

15.7K 1.1K 24
Asi, abisinin en yakın arkadaşı Alaza platonik derecede aşıktır bir gün Alazın, telefon numarasını kaydeder ve yıllardır içinde tuttuğu aşk itirafını...
15.4K 1.2K 21
Cinsiyetsiz Jungkook, soy isminin lekelenmemesi için küçüklüğünden beri alfa olarak yetiştiriliyordu, hem de en yakın arkadaşlarından biri olan delta...
120K 16.8K 35
"Sadece Taekook ve Vguk'un birbirine zıt aşk hayatı." *** Sinirlerinizi parçalayacak bir Jungkook, Feminen ve şımarık bir Taehyung, Yumuşacık yüreğ...
213K 14.4K 54
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...