-3d gözlükleriniz hazırdır umarım, iyi seyirler-
"Abla giyinsene sende hadi." Kapının oradan beni süzen kardeşim, suratımı anlamaz bir ifadeye sokmama yardımcı oluyordu. Ne ayaksın birader?
Çünkü hazırdım zaten.
"Ardacım kör müsün? Üstümdeki ney?" Diyerek kendimi işaret ettim boydan boya.
Ayna görevini gören hareketiyle tekrardan söze girdi "He abla bende onu diyorum, üstündeki ney?" Dediğinde ağzım açık kalmıştı.
"Ay bu büyümüşte ablasınada karışırmış."Cemre söze girdiğinde ağzımın hala açık olmasını yadırgamadan yanıma gelen Arda kafamı yukarıya kaldırmama sebep olmuştu. Şerefsizin boyu benden uzundu çünkü.
"Hadi giyin güzelce abla sen." Diyip saçlarımı okşamasıyla bir hiddet öne doğru ittim kendimi.
"O elini götüne sokarım Arda, eşşek sıpasına bak!.." ayağımdaki terliği alıp ona vururken konuşmama devam ettim "Bir de okşuyor saçımı, kedi miyim lan ben! Git montunu giy çıkıyoruz." Diyip kovaladım onu odadan.
Sonra sakince saçımı düzeltip terliğimi ayağıma geri yerleştirdim, omuzlarımı silkeledim ve kızlara döndüm.
"Bu kız deli amınakoyim." Yorumunu çok sevgili Cemre arkadaşımdan almıştım. Gökçe burada değildi hazırlanmaya gitmişti. Ama onlarda gelecekti. Didem ve Cemre sağolsunlar hızlı hazırlanan insanlardı, aynı benim gibi.
Ama Gökçe..
O hazırlanırken Arka Sokaklar dizisini 3 kere bitirebilirsiniz.
Korkunç.
"Gökçeler çıkıyormuş Göknur'da araba var alacakmış bizi." Cemre'nin konuşmasıyla birlikte hep bir ağız 'haydi' diyip kapıya doğru yönelmiştik.
Annemlere kısa bir gülümseme sunduktan sonra ayakkabılarımızı giyip çıkmıştık dışarı.
Hafiften esiyordu ama yinede iyiydim, üstümde dünyanın en sade elbisesi vardı, siyah düz sıfırkol dizlerimin minik üzerinde biten elbisenin üzerine deri ceketimi giymiştim. Götüm donacaktı belki ama olsun, güzellik daha önemli.
"Üşümeyecek misin aşkım sen?" Diyen Didem ile yavaşça ona döndüm. Cevap verecektim ki "Eliz yakar yine bir yerleri, ısınır yahu!" Cemre'nin saçma yorumuyla birlikte hepsi birden gülmeye başlamasıyla susmak zorunda kaldım.
Çıktı adımız bir kere.
Kısa bir süre sonra evin önüne gelen minik arabayla birlikte o tarafa doğru adımlandık.
"Nazlı'nın götü anca sığar bu arabaya." Diyen Cemre ile orta parmağımı gösterip arabanın arka koltuğuna yerleştim.
"Değirmen taşı dersen sevinirim." Diyen kuzenimde arabaya girerken yorumunu iletmişti, gerçekten götüme değirmen taşı mı dedi o?
Sallamayıp arabaya doluşan yakınlarıma baktım, Didem kucağıma oturduğu için zor bela baksamda başarmıştım işte.
"Oğlum çok rahat lan!" Didem hafiften kucağımda zıpladığında kafasına elimle vurdum.
"İt bacağım o benim! Trambolin mi lan burası?"dedim.
"Eşdeğer bacım eşdeğer."
Kısa bir süre sonra gideceğimiz yere varmıştık. Hava karardığından dolayı sokağın ışıl ışıl olması çok hoşuma gidiyordu. Gece hayatına alışkın bir kız değildim hatta gece hayatı dediklerinde aklıma gelen mahalle konseptleri oluyordu.
Bence mahalledeki akşamlarımız daha eğlenceli.
Arabadan zor bela çıktıktan sonra hafifçe yürümeye başladık. Avanak Cemre topuklu giydiğinden dolayı yavaş yürüyordu e tabi bizde yavaş yürümek zorundaydık.
"Off bu belediyenin ben ta amınakoyim! Yürünmüyor bunlarla." Cemre'nin konuşmasıyla hep bir yüz ona döndük.
"Belediyenin ne suçu var, giymeseydin topuklu aşkım?" Diyip sırıttım.
"Saçmalama Feriha, uzaylı mıyım ben?" Diyip hızlı bir şekilde yürümeye başladı canım arkadaşım. Anlamaz gözlerle onu izlerken " Ne alaka kızım ya." Diyip adımlarımı hızlandırdım mecbur. Umarım düşüp kafasını yarmazdı.
Mekanın önüne geldiğimizde Göknur tanındığından dolayı kolaylıkla içeri girebilmiştik.
"Oğlum çok iyi lan!" Diyip sırtıma kollarını koyup beni sıkan kardeşime bakıp göz devirdim. "Yılışma pezevenk!" Diyip ittirirken gülme isteğimide bastıramadım tabii.
Parka gelen çocuklar gibi tepinerek yürüyordu.
Arda herkesin sevebileceği bir çocuktu, cana yakın konuşkan eğlenceli ve samimi bir çocuk diye tanıtabilirim onu. Fakat o sizi sevmediyse sizin onu sevmeniz saçma olabilirdi. Çünkü fena belli ederdi.
"Gördüm onları, locadalar!" Diyen Gökçe ile kafasıyla gösterdiği yere doğru döndüm.
Anlık bir sıcakla damarlarımdan geçen maddenin kan değil daha yakıcı bir şey olduğunu düşünüyordum, kezzap damarda gezer mi?
Eliz yanında bir kız ile hoş sohbet içerisindeydi.
Bunda ne var diyebiliriz tabii ki, fakat kız güldükçe Eliz'in koluna dokunup duruyordu.
O eli bürüp götüne sokarsam seni sürahiye çevirebilirim tatlı kız.
"Ablam yürüyen nükleer santrale dönüştü Didem bak." Arkadan Arda'nın sesini duysamda ona kafamı çevirmedim.
Kolumun tutulmasıyla göz odağımı kesmediğim ve biraz daha kesmezsem kıvılcım çıkabileceğini bildiğim yerden hızlıca gözlerimi ayırdım. "Bebeğim sakin, normal arkadaş. Şimdi yanlarına gidiyoruz." Diyen kuzenim ile kafamı salladım.
Normal arkadaş yapacağım ben ona.
Masaya doğru yürümemizle birlikte bizi neredeyse hepsi fark etmişti. Bakışlarım nasıldı bilmiyorum ama Eliz beni gördüğü an önce gülümsemiş sonra üzerimi süzmüş, süzdükten sonra kaşlarını çatmış. Suratıma bakıncada yanındaki kıza dönüp kaşlarını kaldırmıştı.
Bir sezon dizi çekmiştik on saniyede sevdiceğimle.
Eliz'in ayağa kalkmasıyla kaltak karıya bakmayı bırakıp gülümsemeye başladım, yanına gidip uzunca sarıldım.
"Hoşgeldin güzelim." Diyip saçlarımdan bir buse almasıyla daha da gülümsedim.
"Hoşbuldum aşkım." Diyip sarılmamı bitirdim.
Tarık anında ayağa kalkıp "Hoşgeldiniz canlarım, tanıştırayım sizi-.." diyip eliyle sarı saçlı ufak minyon tipli bir erkeği işaret ederek "Bu Hamdi-." Daha sonra epey bir uzun kalıplı bir çocuğu gösterip "Bu Bahadır-." Sonra gereksiz insanı gösterip " Bu da Dilara." Diyip sırayı bize geçirmişti.
Adına sıçayım.
O bizi tanıtırken hepsini incelemeye başladım.
Bu kadar ayrı tipte üç insanı siz nasıl bir araya getirebildiniz ya? Biri minnacık, biri kocaman, biri de kaltak.
Hep bir ağızdan memnun olduk mırıltıları çıkarırken yerlerimize oturmuştuk bile. Anında Eliz ile o kızın arasına yerleşmiştim.
Ben sana Eliz'i yedirir miyim?
Çıplak bacağımda gezinen parmakları hissetmemle kafamı hafifçe Eliz'e doğru kaldırdım. " Bir sorun mu var yavrum?" Demesiyle gözlerimi kısıp kafamla yan tarafı gösterdim hafifçe.
"Biraz daha sana dokunsaydı, dokunacak bir eli kalmayacaktı. Onun dışında sorun yok balım." Diyip gülümsedim. Eliz'in tepkisi kıkırdamama yardımcı olabilecek kıvamdaydı, ama yinede duruşumu bozmadım.
"Kıskanınca çok ateşli oluyorsun, yanarım." Dediğinde gözlerimi tekrardan yüzüne çıkardım, dudaklarıma bakıp gülümseyen bir surat vardı karşımda. "Ayrıca başkası umrum dışı, senin dışında bütün varlıklara körüm."
"Biliyorum, ama rahatsız etti sana yaklaşımı. Sinir oldum." Diyip çaktırmadan kıza baktım yine. Telefonuyla uğraşıyordu.
"Haklısın bebeğim, ama arkadaşım zaten. O yönde bir yaklaşımı olmaz."
Aynen Eliz insan, aynen.
"Gördüm bakışlarını, bir daha olmaması dileğiyle." Derken suratımı ciddiye alıp yüzüne dik dik bakıyordum. O ise etkilenmemiş gibi "Bir daha olursa yedi ceddimin anasını sikeyim ben kurban olurum sana." Diyip gülümsemişti Eliz.
Hınzır hınzır bakıyordu aynı zamanda, libido kadın.
"Ee siz nasıl oldunuz?" Diyen ses ile sesin sahibini bulmaya çalıştım. "Burdayım burda!" Diyip el sallamasıyla bunun küçük adam olduğunu gördüm. Gülümseyip el sallıyordu.
"Onların ki enemies to lovers Hamdiko."
"Hemde nasıl he."
"Nasıl yani?" Cemre ile Tarık'ın yorumundan sonra üçüde anlamamış bir ifadeyle bize bakıyorlardı.
"Ya biz Elizle pek anlaşamazdık, yan yanaydı okullarımız. Sonra gelişti işte ilişkimiz." Diyip sevgilime iyice yanaştım.
Lütfen kaşını patlattığım anıyı anlatmayın.
Ya da onun beni kapıya geçirdiği.
"Tabi tabi anlaşamıyordunuz." Dedi Deniz gülerek.
"Tabii hayatım, hatırlamıyor musun Nazlı Eliz'in kaşını patlatmıştı. Sonrada Eliz Nazlıyı kapıya fırlatmıştı." Diyip güldükten sonra " Arkadaşıma uçma zevkini tattırdığın için teşekkürler yenge." Diyip bitirdi cümlesini.
Ben biliyordum böyle bir şey olacağını.
"Oha!" Diyen yine minnak adamdı.
Ben yerimde küçülmekten yok olmak üzereydim.
"Hiç sağlıklı bir ilişki değilmiş yani." Sağ taraftan bir cümle gelmesiyle küçüldüğüm yerden yükselerek o tarafa doğru döndüm. Uyuyan devi uyandırdın kardeş?
"O zamanlar değildi, şu an bizden sağlıklısı mezarda." Diyip gözlerimi devirdim. O da kafasını anladım işareti yapıp önüne dönmüştü.
"Ya çok iyi! Bir ara oturup bütün aşk hikayenizi dinlemek istiyorum he." Diyen minnak adam Hamdi, gönlümü çoktan feth etmişti. Sevdim seni çocuk.
"Tabii anlatırız." Diyip Eliz'e döndüm gülümseyerek, o da aynı şekil gülümsemişti. Sıcaktı gülümsemesi, herkese kör oluşumun sebebiydi bu.
"Anaa Arda! Sende mi burdaydın lan?" Diyen Tarık ile etrafa avel avel bakan kardeşim bir hışım bize dönmüştü.
"He burdaydım abi, aşktan gözünüz kör olmuş, kardeş görür mü gözünüz?" Demesiyle gözlerimi devirerek kıkırdadım. Salak.
"Arda'da Nazlı'nın kardeşi, yemekleriyle meşhurdur." Tarık'ın tanıtımından sonra hiç konuşmamış kalıplı abimiz söze girmişti.
"Bu yaşta?" Diyip süzmüştü Arda'yı.
"16 yaşımdayım, ne varmış yaşta?" Diye sorarken gözlerini kısmıştı aynı zamanda. Gülümsedik hepimiz. Çünkü Arda yaşı gibi değildi, ev harici.
"Erken değil mi ya yemeklerinin meşhur olması?" Düz bir ifadeyle soru sormasıyla gözlerimi Arda'ya çevirdim. Üçü arasından en sevdiğim minnak adam,net.
"Siz geç kalmışsınızdır." Demesiyle ayağa kalkıp " işte benim anamdan çıkan en değerli varlığım" diye bağırmamak için kendimi zor tutmuştum.
"Öyle diyorsan öyle olsun ufaklık." Diyen adam gözlerini hala Arda'da tutuyordu. Arda ise çoktan gözlerini ondan çekmiş yandan gelen garsonu durdurup bir tane alkollü bardak almasıyla ona doğru seslendim "Bir tane." Diyip elimle bir işareti yaptım.
"Sen bana güvensene Nazlı başkan, rahat ol." Diyip elini göğsüne bastırarak oturduğu yerde yayılmaya başlamıştı, eve gidince yiyeceğim seni.
Serseri.
"İstediği kadar içsin, yanında biz varız bebeğim." Diyen sevgilime bakarak omuz silktim.
"Yinede abartmasın." Diyip kafamı yasladım sevgilime.
"Elbisen güzelmiş." Kafamı yasladığım yerden Elizi duymamla rahatımı bozmadan cevap verdim.
"Teşekkür ederim."
"Ben yokken giyme bunu."
"Saçmalama Elizim, kısa bile değil."
"E yuh." Diyip parmağıyla bacağıma dokunmuştu yavaşça " Bebeğim dokunduğum ten, kısa olduğunu söylüyor."
"Nasıl görmek istersen öyle görür müşsün, ben ferace diye niyetledim." Diyip sevimlice gülümsedim. Suratıma bakıp hafifçe kıkırdayıp burnumdan öpmüştü.
"Ne giysen yakışıyor, kafayı yiyeceğim. Ya da seni."
"Beni yiyebilirsin." Dedim farkında olmadan. Elini belimde daha sıkılaştırırken "Yarım bırakılmış yemeklerden hoşlanmıyorum zaten." Demişti sessiz sessiz.
"Şey, yarım bırakılmış demeyelim de. İmkanlar kısıtlıydı diyelim."
"Yakında imkanlar öyle geniş olacak ki, fantezi dünyamı hd izleyebileceğiz." Demesiyle gözlerimi açarak etrafa baktım, göz göze geldiğim Cemre kafasını 'ne var lan' anlamında sallayınca ona ' yok bir şey yav' bakışı yapıp Eliz'e döndüm.
"Anladım ki."
"Sevindim güzelim, anlamana sevindim." Diyip bende olmayan kolunu koltuğa genişçe yaymasıyla kendi de yayılmıştı.
Derin bir nefes alarak ana odaklanmaya başladım, çünkü goril abimiz Bahadır, biraz daha Arda'ya tutulursa Arda kavga çıkaracaktı.
Bu goril abimiz bizi tek eliyle döverdi.
Aynı zamanda kaltak kız biraz daha bizi izlemeye devam ederse sağ tarafa kroşe atacaktım.
Bak yaparım!
"Selamun aleyküm hacılar!" Diyen tanıdık ses ile kafamı arkama doğru çevirmeye çalıştım.
Emre ile Hakan kol kola girmiş şekilde tepemizde dikilmiş gülümseyerek bize bakıyordu. Şok içerisinde onlara bakarken,önümden güm diye bir ses gelmesiyle arkama çevirdiğim kafamı önüme çevirmemle ikinci bir şok daha gelmişti.
Tarık yere düşmüştü.
Burada ne oluyor arkadaş!
"Eğlence var biz yokuz dostlarım." Diyerek koltuğa atlayan Emre ile Gökçe söze girdi.
"Siz yoktunuz bugün, o yüzden söylememiştik bebek."
"Artık varız." Diyen Hakan ile göz odağımı ona kestirdim. Yavaşça yürüyüp Tarık'ın yanına oturmasıyla ikisine birden bakış attım.
Beni bir şüpheye soktunuz.
Bunlara kim haber verdi?
"Neyse tanıştırayım, Emre okuldan Emre, Hakan'da-.." diyip kafasını yana çevirdi Tarık " Nasipse enişteniz." Demesiyle ortalık zaten kıyamet.
Ağzına sıçayım Tarık.
———
Teşekkür ederim❤️
Sizi sevdiğimi söylemiştim, hayalet olanlarınız bile değerli. Beğenmeseniz bile bölümü okuyan gözlerinizi hissediyorum.
Yinede beğenseniz yorum yapsanız falan baya mutlu oluyorum bildiğiniz üzere.
Neyse.
Kafamdaki diğer kurgularım öğretmenxöğrenci, hapishane, birde siyasi olarak üçe ayrılmış bulunmakta. Hayırlısı artık birinden başlayacağız. Önerilere her zaman açığım!
Söyleyeyim dedim, kolay gelsin.