karanlık aşk

By dogukangencc

615 323 53

Üniversite finallerinden sonra, eğlenmek için partiye giden iki arkadaş... Fırtına yüzünden önünü bile göreme... More

karakterler (başrol)
Yabancı | B:1
Alexander | B:3
Ölümün Benim Elimden Olacak! B: 4
Aşk'ın İhaneti B:5

Ölüm Döşeği | B:2

114 71 14
By dogukangencc

21 Aralık 2075 Günlerden Pazar Saat 03:32

"Arthur kalksana!" Vücudumda tek çalışan yerim kulaklarımdı. Benjamini duyabiliyordum ama ne kadar tepki vermek istesem de olmuyordu. 

Benden bir cevap alamayınca, kendi kendine konuşmaya başladı. "Biz buraya nasıl geldik? Neden hiç bir şey hatırlamıyorum?" Benjamin'in söylediklerinden sonra beyinim alarm vermeye başladı. Ve bundan bir saat öncesini hatırlayamıyordum. Bir saat öncesi yoktu. Kafayı yiyecek gibiydim. Gerçekten de bir saat önce yoktu. Partiye zor şartlarda gitmiştik. Eğlendik, dans ettik, içtik, bunların hepsini hatırlıyorum ama tek bir sorun var. Biz buraya nasıl geldik? Bir anda hızlıca kalkıp, "Hatırlayamıyorum." Dedim.

Göz göze gelmiştik, çok garip bir şeyler oluyordu. Benjamin sarhoştu ama ben... Ben değildim. Kısa bir süre sessizlik vardı. Birbirimize bakıp, buraya nasıl geldiğimizi hatırlamaya çalışıyorduk. Bütün sessizliği bozan telefonuma gelen mesaj bildirimiydi.

İçimde biriken korkuyla, titreyen parmaklarımla gelen kutusuna tıkladım ve mesajların açılmasını sağladım.

-Alina
-Alina
-Alina

"uuuuuuuuuuuuuu!"

"Benjamin bu neydi lan?"
"Bilmiyorum abi ama birazdan altıma kaçıracağım."

(Tık tık tık) kapı çalar.

"Kim lan bu şimdi bu saatte?"
"Arthur açmayalım. Çalar çalar gider abi..."

Açmaya hiç niyetim yoktu. Yavaş yavaş cama doğru ilerlemeye başladım. O kadar yavaş ilerliyordum ki, ortam o kadar sessizleşmişti sadece nefes alışverişlerimizi duyabiliyordum. Cama iyicene yaklaşmıştım. Kapıda yüzünü tam göremediğim bir kız vardı. Arkasına durmadan bakıyor. Tekrardan kapıya dönüyordu.

(Tık tık tık) kapı çalar.

Bu sefer daha sert çalmıştı kapıyı. 

"Arthur, benim Alina kapıyı açın lütfen."

Benjamin bir ağızdan, "Mesajda ki kız bu..." 

Hayatımda bu hareketi, bu cesareti bir daha asla yapamayacaktım ama kapıyı doğru yönelip  hızlıca kapıyı açtım. Ardından ani bir hareket ile Alina'nın kolundan tutup içeriye doğru aldım.

"Kimsin sen? Ve adımı nereden biliyorsun?"

Afallamıştı. "Nasıl tanımıyor musun beni? Alina ben."

"Bak şakanın hiç sırası değil. Telefonuma gelen mesajları sen mi attın?"

"Ne telefonu? Ne mesajı?  Hiç bir şey anlamıyorum Arthur."

Bu konu gerçekten de canımı çok sıkmaya başlamıştı. Hızlıca telefonumu cebimden çıkarıp. Mesaj kutusuna bastım. Ve telefonu Alinaya doğru yöneltip, "Bak, bak şu mesajlara!" Dedim.

Ara sıra Benjamin'e gözüm kayıyordu ve tek yaptığı şey telefonun ışığını bir Alina'nın yüzüne bir benim yüzüme tutuyordu. Alina mesajı gördükten sonra öylece durdu. Şuan ki düştüğü durumu toparlamaya çalışıyor gibi gözüküyordu.

Kendi kendine sessizce has siktir! Arabada yaptı demek ki. Demişti ama ortam çok sessiz olduğu için anlaşılmıştı. Sonra hızlıca lafa girdi. "Bak oturalım sakinleşelim her şeyi anlatacağım ama ilk önce lütfen sakin olun. Tehlikeli birisi değilim."

Benjamin ikili elini kafasına götürüp stresli bir şekilde lafa girdi. "Peki tamam sakinleşelim. Biz sana soracağız sen anlatacaksın Alina tamam mı?"

Rahatlamış gibi gözüküyordu. "Tamam, tamam sorun ne istiyorsanız anlatacağım ama çok az zamanımız kaldı."

Az zamanımız kaldı derken. Konuyu dağıtmamak için hiçbir şey söylemedim ama tehlikeli bir şeylerin döndüğü apaçık belliydi. İçimde ki ses Benjamin'i alıp hızlıca kaçmam gerektiğini söylese de, diğer yanım burada kalıp ne olup bittiğini öğrenmek istiyordu.

Benjamin'in aklıyla savaş verdiği kesin gibiydi, o kadar endişeli ve korkmuş duruyordu ki ne yapacağını bilemiyordu. Düşündü ve lafa girdi. "Biz neden partiden sonrasını hatırlamıyoruz? Eğlendiğimiz onca dakika var ama eve dönüş yok. Neden?"

Alina cevap vermeden önce birkaç saniye düşünüp bekledi. Kelimeleri özenle seçtiği her halinden belli oluyordu. Sonunda tam dudaklarını aralamıştı ki, dikkatimi arkasındaki bir siluete vermemle elimi ağzına götürmem bir oldu.

"Konuşmayın sakın. Kapıda birisi var!" Biraz önce korkum buhar olup uçmuştu ve vücudum rahatlamıştı. Şimdi ise tekrardan geri gelmiş elimi kolumu bağlamıştı.

"Arthur lütfen gidelim yolda her şeyi anlatırım ama vakit kalmadı." Bakışlarımı hemen Benjamin'e çevirmiştim. Artık gözlerimiz konuşuyordu. Başımız ile birbirimizi onaylamıştık.

"Tamam arka kapıdan çıkış var kontrol edeceğim. Ondan sonra çıkacağız." Yavaş adımlarla arka kapıya doğru ilerliyorduk ki Alina bana hiç güven vermiyordu. Yanına gidip elini sıkıca tuttum. "Benim yanımdan ayrılmıyorsun."

Güldü, "Niye bana bir şey olmasından mı korkuyorsun?"
"Hayır bana ve 
Benjamin'e bir şey olmasından korkuyorum." Dedim.

Yüzü düşmüştü ve sinirli sinirli yüzüme bakıyordu. Şu an bu durumda olmasak her halde üstüme atlar kılıç gibi tırnaklarını yüzüme geçirirdi.

Benjamin sessizce yanıma gelip, "Arka kapıda birisi saklanıyor kanka görüyorum. Orayı da tutmuşlar. O kadar çok sinirlenmiştim ki, bir sinir ile Alinayı kendime doğru çekip, "Tanıyor musun bunları?" diye kükredim.

"Bir kişiyi tanıyordum. İki kişi olduklarını bilmiyordum."

"Bunlar kim Alina?"
"Söylesem bile inanmazsınız."
Yavaça kulağına doğru yaklaştım. "Ben bundan iki saat öncesini hatırlamıyorum. Seni hiç hatırlamıyorum. Kendimi bir anda evde buluyorum ve sen çıkıp geliyorsun. Senden hemen sonra dışarıdaki itler geliyor. Yani hemen şimdi burada ne bok dönüyor anlat!" Sesim biraz sert çıkmıştı. Söylediklerimden sonra Alina'nın kalp atışlarını duyabiliyordum. 
Benjamin'e döndüm. Ve onun kalp atışını bile duyabiliyordum.

"Benjamin kalbin niye bu kadar hızlı atıyor."
"Sen nereden biliyorsun?"
"Sesi buraya kadar geliyor. Korkma kurtulacağız buradan."

Alina ani bir hareket ile tişörtümü kaldırıp vücuduma bakmaya başlamıştı ve sanki bir hayalet görmüş gibi şoka uğramıştı. "Ne oluyor Alina! Ne yapıyorsun?"

Gözlerimin içine bakıyordu. İçinde büyük bir pişmanlık hissi var gibiydi. "Çok üzgün Arthur!" Sesi ağlamaklı çıkmıştı.

"Ne oldu Alina?"
"Isırılmışsın!" Alina'nın söylediklerinden sonra Benjamin hemen arkadan tişörtümü kaldırıp belime baktı. "Has siktir! Bu ne lan?" Hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım. Terliyorum, vücut ısım gittikçe artıyor gibiydi. Nefes almam zorlaşıyordu. Kemiklerim sanki kırılacak gibi bir sinyal veriyordu vücuduma.

"Kendimi iyi hissetmiyorum. Benjamin..." Vücudum git gide ağırlaşıyordu. Ve bacaklarım bu ağırlığı kaldıracak gücü yoktu.

"Benjamin, Arthur'un koluna gir hemen yukarı çıkar. Bir odaya girip kilitleyin. Ve asla kapıyı açmayın."

Son gücüm ile, "Nereye gidiyorsun?"
Son kez gözlerimin içine baktı. "Buradayım. Beni merak etme" Dedi gülümseyerek.

Benjamin bütün kuvveti ile koluma girdi. Yavaş adımlarla merdivenlerden çıkıyorduk. Ardından kalın bir ses işittim. "Alinaa! Çık dışarı! İhanetin bedeli olmayacak mı sandın?"

"Gel de çıkar o zaman pislik herif!" Kendinden emin bir şekilde.

Bu kız kimdi? Ne tarafından ısırılmıştım? Hiçbir şey bilmiyordum ama bu yaşadığım şeyler hiç kolay şeyler değil. Tam hayatım düzene girdi. Üniversite zamanlarım çok güzel gidiyor derken bugün yaşadıklarım tekrar o geçmiş boktan günlerimi aklıma getirdi. Yalnız, kimsesiz, korkak bir çocuk.

Bilincimi yavaş yavaş kaybettiğimi hissettim. Gözlerim kararıyor. Kemiklerim ağrımaya başlıyordu. Kendimi kontrol edemiyordum. Son bir gücümle Benjamin'e seslendim. "Benjamin, ben..."

Benjamin panikle, "Kardeşim ne oldu?" O kadar yorgun ve güçsüz hissediyordum ki kendimi konuşacak gücüm bile yoktu. "Kendimi çok kötü hissediyorum. Sanki kemiklerim kırılacak gibi..." Dedim güçsüz bir şekilde.

Sağ bacağım çok kötü ağrımaya başlamıştı. Her saniye daha ağırlaşıyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı artık. Yatak sırılsıklamdı.

"Benjaminn!"
"Ahhhhhh!"

Resmen kemiklerim kırılıyordu. Evet gerçekten kemiklerim kırılıyordu. Her bir parçası... "Kemiklerim... Kemiklerim kırılıyor sanki."

Benjamin çok gerilmişti. Eli ayağı birbirine dolanmış ne yapacağını şaşırmıştı. "Tamam, tamam sakin kardeşim şimdi yüz üstü yat beline bir bakacağım." Canım o kadar çok yanıyordu ki sanki birileri kemiklerimi söküp çıkarıyordu.

"Dayanamıyorum! Ahhhhh! Bir şeyler yap!" dedim acı dolu bir sesle. Benjamin ne yapacağını bilmiyordu. Bir oraya bir buraya koşup duruyordu. Çekmecelerin içini hızlıca karıştırıyor. Dolapların içini tavan ediyordu adeta.

"Tamam, sakin ol Arthur." Benjamin'in güven veren sesi kulaklarımı doldurduğunda korkum birazda olsa dinmişti ama acım gittikçe artıyordu. Bir yanım Alinadaydı. Neden bu kadar onu düşünüyordum bilmiyorum. Bizi bu duruma düşüren oydu. Onun yüzünden ısırılımıştım. Onun yüzünden bu haledeydim.

"Benjamin şu yorganı kaldır." Hızlıca yanıma gelip yorganı kaldırmıştı. "Belim ne durumda?"

"Kanama durdu ama hastaneye gitmemiz gerekiyor."
"Aşağıdan ses gelmiyor. Ne yapacağız?" Birkaç saniye sessiz kaldı. Gözlerinin içine bakıyordum. Ve bacağıma doğru bakarken sanki bir canavar görmüşçesine gözleri büyümüştü. Aniden ayağa kalktı. "Has siktir! Has siktir!" Elleriyle kafasını kapatıp yere çöktü. Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.

"Benjamin ne oldu kardeşim? Korkutma beni ne oldu?" diye sordum ağlamaklı bir şekilde.

Titreyerek, "Baca... Bacağın çok kötü..." Çok fazla konuşamıyordu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Beynim, sakın bakma, bakma dese de görmek istiyordum. Gözlerimi yavaşça bacağıma doğru çevirmemle çığlığı basmam bir oldu. Kemiklerim resmen dışarıya doğru çıkmıştı. Gördüğüm şeyle acım daha da arttı. Dayanılmaz bir hale geliyordu artık. Gözlerim kararmaya başladı ve Devekuşu psikolojisiyle ellerimle gözlerimi kapattım... 





Continue Reading

You'll Also Like

73.6K 7.3K 39
@yetişkin içerik Ya aşık olduğunuz adam size daha önce bir kez daha aşık olmuşsa tepkiniz ne olurdu? Bu korkunç olsalıklar zincirinin bedeli...
175K 9.7K 17
Yıl 2049'da meydana gelen bir salgında kadın nüfusun büyük çoğunluğu öldü, erkek nüfusun yarısından fazlası sadece ufak genetik değişikliklerle hasta...
496K 44.7K 81
NOT: Mavi Kubbeler/ Yalnız Prens hikâyesinin devamıdır. Ayrı ayrı okunabilir, karakterler ve mekan farklıdır. (Ama önce Mavi kubbeleri okumanızı tavs...
6.7K 693 22
Yüzbaşım: Kimsiniz hanım efendi ? Siz: İlerideki karın çocuklarının annesi basının tacı gönlünün Sultanı Yüzbaşım: İlla diyorsun uğraş benimle öyle m...