silver // hyunlix

By hyunlixnn

4K 372 331

why are u so obsessed with me? - ⚠️SELF HARM, STALKING, KILLING, HARM, DEPRESSION, SUICIDE THOUGHTS ⚠️ More

2
3
4
5
6
7

1

2.1K 90 89
By hyunlixnn

ilk bölümler biraz kafa karıştırıcı olabilir, sabırlı olun

"Saçmalama oğlum."

"Ne var olamaz mı bir kereliğine?"

Doyoon, Hyosun'un dediğine gülerken, Hyosun kaşlarını çatmış fikrini belirtmeye inat etmişti.

"Boktan planlar söyleyip karıştırmayın ortalığı. Mal mısınız?"

Hyunju, ikisinin arasından hızlıca geçip ikisine de hafif küfürlerini yağdırmıştı. Bunu duyan Hyosun ise hızlıca ona dönüp karşılık vermişti, bu terbiyesizliğine.

"Terbiyesiz çocuk! Küfür etme demedim mi sana?!"

Hyunju her zaman ki gibi, Hyosun'un ona olan sinirini görmezden gelip, kahvesini almak üzere  masaya yöneldi. Hyosun, daha da bir şey demeden sessiz sakin oturan Doyoon'a döndü.

Doyoon zaten pek konuşan bir tip değildi. En önemlisi de iş zamanı hiç konuşmazdı. İşine konstantre olup, her şeyi unuturdu. Ama arkadaşları komik bir şey söylediğinde anında dalga geçmekten göcünmezdi.

"Bak buna bak. Dalga geçti, hemen sessizleşir zaten. Felix de bunu kovmuyor ki, çok çalışıyor diye."

Hyunju gülüp elinde ki kahvesiyle beraber, Hyosun'un yanına oturmuş ve elini onun omzuna atmıştı. Hyosun anında irkilip elin sahibine baktı. Şaşırmış bir şekilde bakarken, Hyunju gülerek öpücük attı.

"Ne yapıyorsun ya?"

"Geçen sefer kendin yalvarmadın mı, 'hiçbir zaman ayrılmayalım' diye."

Hyosun, göz devirip telefonuyla uğraşan Felix'e döndü.

"Lafın gelişi denir öyle şeyler. Sen kovabilirsin bunları, sorun değil."

Hyunju hızla kaşlarını kaldırıp, şok olurmuş gibi bir ses çıkardı. Kahvesini de masaya bırakmıştı. Hyosun da fark etmişti bunları. Bu yüzden dönüp yeniden konuştu.

"Evet. Bu kadarmış işte dostluğumuz."

"A-a."

Hyunju yine alay ederek elini ağzıyla kapattı.

"Bitti, git."

"Böyle ayrılmayalım ama."

Hyosunun omzuna attığı elini, Hyosun'un dudaklarına getirerek okşamıştı yavaşça. Hyosun ise elini yüzüne vurmuştu.

"Ya bi sarmaşmadan dur, tanrının cezası."

"E ilişkimizi bitiriyoruz, son defa yapalım bari."

Hyosun, Hyunju'nun sarmış olduğu elini iterek koltukta ondan uzaklaşmıştı.

"Hadisene, sevgilim."

"Hayda. Nerden senin sevgilin oluyorum? Kendi-kendine hayal kuruyor ya."

Hyunju, dalga geçse bile Hyosun'un ciddi sanıp karşılık vermesi eğlenceliydi. Bu yüzden Hyunju dalga geçmeye devam ediyordu.

"Kızımız biraz nazlı gibi."

Telefondan başını kaldırıp konuşan, Felix'e karşı Doyoon gülmüştü.

"Felix sen de mi? Beni bu şerefsize mi kakalayacaksın?"

"Kakalamak da ne ben bok parçası mıyım gözünde, sevgilim?"

Hyunju biraz daha, Hyosun'a yanaşmış ve yeniden elini onun omzuna atmıştı. Kendine doğru çekmek isterken, Hyosun hızla onun elini omzunda itiyordu. Hep böyle şakalaştıkları için Felix'de, Doyoon'da umursamadı.

"Mola arası bitti, gidelim mi canım "Silver" imize."

Hyosun hızla ayağa kalkıp, tırnak içinde söylemiş ve göz devirmişti.

"Ne olmuş? Mis gibi şirket."

"Patronu yok, patronu olmayan şirket mi olur?"

Hyosun, yeniden Hyunju'ya karşı çıkışmış ve kavga etmeye hazır gibi cevabını beklemişti. Ama Hyunju sadece gülümsemişti.

"Sizde başlamayın şurda. Bir daha şu dedikoduyu duysam bayılacak gibiyim."

Felix yerinden kalkarken konuşmuş ve önünde ki dosyaları toplamaya başlamıştı.

"Gerçekten amına koyayim. Şu dedikodu 2 yıl boyunca durmadan konuşuluyor ya."

Hyunju, Felix'e bakarak konuşmuş, Felix'te katılıyorum dermiş gibi kafa sallamıştı.

"Bak hâlâ küfür ediyor ya."

"Küfür ettiğim zaman öpüp susturacağın anı bekliyorum."

Hyosun, hızla etrafına bakınıp Hyunju'nun kafasına vuracak bir şey aramıştı.

"Bak seni şimdi neyle susturacağım, terbiyesiz!"

Boş kahve bardaklardan birini eline alırken, Hyunju hızla yanından kaçmıştı. Hyosun da bunu görüp bardağı geri yerine koymuştu.

"Terbiyesiz ya. Durmuyor ağzı iki saniye."

--

"Bu neden çıktı almıyor ki?"

Felix, istediği kağıtların çıktı alması için önünde durduğu cihazin kafasına vurmaya başlamıştı. Bir-iki defa vurduktan sonra cihazdan yeniden ses gelmişti.

"Hâlâ ses çıkarıyor??"

Soru-sorarmış gibi konuşup, yeniden cihazın kafasına vurmaya başlamıştı.

"Hop, hop. Neden vuruyorsun, yazık değil mi?"

Aniden duyduğu tanıdık sesle hızla önüne dönmüş,  Sunbae'sini görmesiyle hızla eğilip selamlamıştı.

"Merhaba, Joomin ajussi. "

"O kadar yaşlanmadım, sunbae desen yeter."

Felix, diyecek bir şey bulamayıp gülmüştü. Joomin de onunla beraber gülmüştü. Garip bir durum oluştuğu için Felix ne yapacağını bilememişti.

Patronu gibi bir şeyiydi Joomin. Ekip müdürü gibi bir şey. Bu yüzden herkes ona saygı duyardı. Yakışıklı da olduğu için bu onun izlemine baya etki ediyordu. Anlayışlı ve yakışıklı bir patronu kim istemezdi ki?

"Bozuk herhalde bu. Öyle vurmakla düzelmez. Aşağı katta var, o sağlam."

"Yok aşağı kata inemem. Başka ekip var orada. Saygısızlık olur."

Joomin yeniden gülüp Felix'in elinde ki kağıtları yavaşça almıştı.

"Bana bir şey demezler. Gel yardım edeyim."

Felix'in cevabını beklemeden kendisi asansöre adımlamaya başlamıştı. Felix de şaşkın şekilde donup kalmıştı. Daha sonra ise bir şey demeden peşine düşmüştü.

"Buyur, geç."

Joomin elini asansöre doğru uzatıp, Felix'in geçmesini beklemişti. Davet eder gibi durup Felix'e bakıyordu.

"Yok siz geçin önce."

Felix gülümseyerek karşılık vermişti. Joomin de bir şey dememişti asansöre geçip Felix'in girmesini beklemişti.

"Böyle şeyler olduğunda neden bana söylemiyorsun? Ben buradayım yardım ederim."

"Yok, haha. Sizin işiniz gücünüz var. Bir kaç parça şey için neden rahatsız edeyim."

Joomin omuz silkip bir elini cebine atmıştı.

"İşim bu zaten, öyle dolaşıp insanlara yanaşmaya gelmedim herhalde. Böyle sorunlar da şirketle alakalı sonuçta. "

Dedikten sonra gülümsemişti.

"Ayıp olur. Görüyoruz hep zaten telefonunuz çalıyor, baya meşgulsunuz. Ayıp baya bildiğiniz yani."

"Nerden biliyorsun belki telefonum iş için çalmıyor, karım arıyor?"

Felix hızla duraksayıp gülüşünü indirmişti. Joomin de ciddi bir suratla bakmaya başlamıştı. Felix ortamın gerildiğini ve pot kırdığını düşünerek hemen sesini kesmişti. Küçük bir sessizlik oluşmuştu.

"Şaka yapıyorum."

Küçük sessizliği Joomin bozmuş ve kahkahaya tutulmuştu. Felix ise rahatlamış şekilde nefes verdi.

"Yani, sonuçta haklısınız tabi. Bizde her şeyi dikizliyormuşuz gibi çıktı dediğim.."

"Şaka ya şaka. Evli falan değilim. Daha kızlardan hoşlanmıyorum ben. Haha."

Kahkahasının arasından konuşup yeniden gülmüştü. Felix şaşırıp hızla, Joomin'e doğru döndü.

"Aa gerçekten mi?"

"Tabi. Eşcinselim ben. Evli bile değilim. Bilmiyor muydun?"

Felix omuz silkip önüne döndü.

"Yok. Nereden bileyim."

Yeniden garip sessizlik oluşmuştu. Ama bu defa biraz belliydi neden oluştuğu. Konuşacak konu kalmadığı için.

Asansöre kata geldiğinde, Felix'den önce Joomin inmişti.

"Merhaba Joomin Sunbae-nim."

Alt kattakiler Joomin'i görür-görmez selamlamış ve saygılarını bildirmişlerdi. Joomin ise gülüp yanlarına adımlamıştı, şu kağıt olayını konuşmak için.

Belliydi ki, Joomin Felix'le flört etmeye çalışıyordu. Felix'de fark etmişti. Felix'in eşcinsel olduğunu, Hyosun yaymıştı herkese zaten. Şirkette öyle mağara şirketi değildi, baya normal karşılanıyordu. Zorbalık gibi bir şey yoktu. Sadece şirkette eşcinsel az bulunurdu bu yüzden, Felix şaşırmıştı. Ama Joomin'in konuşma şeklinden ve hareketlerinden anlamıştı onunla flört etmeye çalıştığını.

Felix için de kötü bir durum değildi. En son ilişkisi 3 yıl önce olmuştu. Şirkete girdiğinden beri ilişkisi olmamıştı. Meşgul olduğu için. Bu yüzden ilişki onun için fena olmazdı.

Böyle yakından bakınca, Joomin anlayışlı ve yakışıklı biriydi. Yani neden olmasın ki? Hem de patronuydu. Biraz bile olsa, Felix'e de saygı duyulurdu. Böyle bir durum bile vardı. Evet, şirketin asıl patronu hiç görünmedi ama Joomin vardı. O da ekip patronuydu. Üstü sayılırdı.

"Hallettim, Felix. Gel yerini göstereyim."

Felix hemen kafasını kaldırıp ona seslenen, Joomin'e baktı. Gülümseyerek onayladı.

"Gerek yoktu bu kadar.."

"E, olsun bu kadar. Sen de bana ödersin başka zaman bu iyiliği."

Joomin göz kırpıp, şakalaşırmış gibi gülmüştü. Ama şakadan değil de, gerçekten yaptığı belliydi. 

"Haha.. olur tabi."

Felix de karşılık verdiğini belirtir gibi gülümsemişti.

"E iyi o zaman. İşten sonra kahve içmek ister misin?"

Çabuk geliştiğini düşünerek Felix biraz düşünmüştü. Şaşırmıştı da aynı zamanda.

Ama kötü bir şeyin olacağını düşünmüyordu. Joomin hakkında da bir dedikodu falan yoktu. Evet, eşcinsel olduğunu bilmiyordu ama yine de şirket öyle tehlikeli şirket falan değildi. En fazla Felix'i oynatmak falan isterdi. Felix de buna izin verecek bir tip değildi. Bu yüzden cevabını anında söylemişti.

"Tabii. Ama geç olmaz mı?"

"Yok, geç olmaz. Merak etme ben seni korurum."

Dedikten sonra gülümsedi Joomin. Felix bir şey demedi.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 34K 58
In wich a one night stand turns out to be a lot more than that.
765K 45.8K 116
Y/N L/N is an enigma. An outgoing, cheerful, smiley teenage boy. Happy, sociable, excitable. A hidden gem in the rough of Japan's younger soccer pl...
133K 7K 30
"He never intended to love her, but she became the poison he couldn't resist, the addiction he couldn't shake." ...
74.8K 1.6K 32
🔞🔞🔞 You R@ped me you are a sinner i will expose you in front of this world MR JEON JUNGKOOK.... .................................... He is taking...