"Jimin Hyung!"
Sehun'un enerjik sesi, içimdeki ağlama isteğini arttırıken yutkunup sakin kalmaya çalıştım.
"Nasılsın Sehun? Keyfin yerinde mi?"
"Evet hyung. Doktor abi bana gittikçe iyileştiğimi söyledi. İleride saçlarım tekrar çıkabilirmiş!"
Dolmak üzere olan gözlerim, kapıda benden onay bekleyen sevgilimi buldu. Beni öyle görünce hızla yanımıza geldi.
"Merhaba Sehun, Jungkook ben. Jimin Hyung'unun çok yakın arkadaşıyım."
Jungkook Sehun'la tanışırken derin derin soluyup, kendimi söylecek olduğum şeylere hazırladım.
"Jungkook hyung sen çok yakışıklısın ben de büyüyünce senin gibi olacağım. Saçlarımı uzatacağım!"
"Benden daha yakışıklı olacağına eminim. Ama çok da olma, kıskanırım haberin olsun!"
İkili kendi arasında çocuksu bir sohbet geçirirken, kendimi hazır hissettiğim için elimi Jungkook'un omzuna koydum.
Bakışlarımızla anlaştığımızda, bu sefer ikimizin de ilgi odağı Sehun oldu. Meraklı bakışları üzerimizde gezinirken konuşmaya başladım.
"Sehun, sen çok güçlü bir çocuk olduğun sana bir şey söyleceğim."
Boşta kalan elimi, Sehun'un elinin üzerine koyduktan sonra konuşmaya devam ettim.
"İnsanlar melek oluyor, biliyorsun."
"Evet hyung. Büyükannemler ve büyükbabamlar melek olmuştu."
Yüzündeki gülümseme solmadan söylediği şeyler beni biraz da olsa rahatlatırken derin bir nefes aldım.
"Annen ve baban da melek oldu Sehun." dedikten sonra yüzünü inceledim. Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum ama korkuyordum.
"Ama melek olmak için daha çok erken değil mi? Annem bana yaşlı insanlar zorlandığı için Tanrı'nın onları yanına aldığını söylemişti."
"Tanrı bazen iyi insanları da yanına alır Sehun."
Minik gözleri dolmaya başlayınca bakışlarımı kaçırdım. Söylemek zorken, tepkisine şahit olmak ayrı bir zordu.
"Ama...Ben onları çok seviyorum. Tanrı neden onları yanına aldı? Hiç kötü davranmadım ki..."
Gözlerim dolmaya başlarken güçlü durmaya çalışıyordum. Çünkü Sehun'un buna ihtiyacı vardı.
"Sen çok iyi bir çocuksun Sehun. Çok da güçlüsün. Henüz 8 yaşında olmana rağmen çok zor bir hastalığı atlatıyorsun, iyileşiyorsun."
"Hyung...Ben odada tek başıma kalamam ki? Korkarım geceleri."
Ağlayıp zırlamak yerine masumca söylediği şeyler mideme bir öküzün oturmasına sebep oldu.
"Eğer istersen...Benim evimde kalabilirsin. Ben hep senin yanında olurum. Bunu ister misin?"
"Ama iyileşmek istiyorum hyung. Hastanede kalmam gerekiyor..."
"Bizim evde tedavine devam edeceğiz. Kendine ait bir odan ve doktorların olacak. İster misin?"
Gözlerinden yaşlar akarken minik ellerini bedenime sardı ve ağlamaya başladı. Kimse görsün istemiyordu. Güçlü görünmekti amacı. Ama zordu.
Hep annesini hem de babasını trafik kazasında kaybetmek çok zordu...
"Hyung teşekkür ederim. Sen çok iyi bir insansın."
"Sen de çok güçlü bir çocuksun."
...
Sehun'un teklifimi kabul etmesi ve doktorunun da onaylaması sonucu hızla hazırlıklara başlamıştık.
Oradan oraya koşturuyor. Her şeyin düzenli ve güzel olmasına dikkat ediyordum.
"Güzelim, sakin mi olsan biraz?"
Bileğime dolanan el beni kendine çekmiş ve gerçek dünyayı hatırlatmıştı.
"Seni çok boşladım, değil mi? İlk günümüzün böyle olmasını iste-"
Sözümü bitiremeden dudaklarıma konan öpücükle donup kaldım. Evet, buna alışmam gerekiyor ama zordu.
"Beni boşlamadın, ilk günümüz de oldukça eğlenceli. Sadece çok telaş yapıyorsun ve bu sırada kendine zarar verirsin diye korkuyorum."
Beni kolları arasına çekip sarılınca derin bir nefes aldım. Parfümü zihnimi bulandırırken ben de ellerimi geniş sırtına yerleştirdim.
"Kollarında huzur bulmayı çok seviyorum Kook. Bir anda beni dünyadan alıp cennetine götürüyorsun."
"Ne sandın canım? Melek gibi adamım."
Dediği şeyle kıkırdarken kafamı geri çekip yüzüne baktım. Nasıl da yakışıklıydı sevgilim.
"Hiç de melek tipin yok. Bir gülümse bakayım. Benzersin belki?" dememle birlikte genişçe gülümsedi. Ben de elimde olmadan ona eşlik ettim.
"Sanırım hatlar karıştı. Melek olan sensin. Şu tipe bak."
Ellerini yanaklarıma koyduktan bebek severmiş gibi yüzümü hareket ettirmeye başladı.
"Yo, yopmosono."
İkimizin kıkırtıları sessiz odayı doldururken duyduğumuz sesle hızla ayrıldık.
"Çocuklar, yemek hazır. Sehun'da yoldaymış. Yoongi getiriyor. O, gelmeden yiyelim."
"Tamamdır Jisoo Anne. Sen geç biz geliyoruz. Üzerimi değiştireceğim."
"Tamamdır tatlım."
Bakışlarım Jungkook'u bulunca elinin ensesinde olduğunu gördüm. Tanrım o...Utanmış mıydı? İçimden bir sevgi patlması gelirken ellerimle yüzünü sabitleyip her yerine bir sürü öpücük bıraktın.
"Oy... Sevgilim utanırmış!"
"Of daha tanışmadan kadının bizi nasıl yakaladığına bak..."
"N'olcak canım? Her neyse. Hadi gel sana odamı göstereyim. Sonra da yemeğe ineriz."
"Peki..."
Elini tuttum ve Sehun'un odasından çıkıp aynı kattaki odama ilerledik. Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde her şey benim için mükemmeldi. Ta ki duvarda asılı koca resmimizi göreseye kadar...
"Tanrım..."
Jungkook'un bakışları da resmi bulurken yakalanmanın verdiği hisle hızla giyinme odasına kaçtım.
"Giyiniyorum gelme!" diye bağırdım ellerimle yüzümü kapatırken. Aslına bakarsak utanılacak bir şey yoktu. Ama resmimiz kabak gibi odamın ortasında duruyordu!
Kızaran yüzümün normale dönmesini umarak üzerimi değiştirmeye başladım.
Yaşadıklarımı sindirip odadan çıktığımda resmimizi Jungkook'un elinde görmeyi beklemiyordum.
"Hey hey, n'apıyorsun?"
"Çok beğendim, evime asacağım." dedi gayet sakin bir tonda. Resmen resmimizi çalıyordu!
"Ya git başka yaptır. O benim." dedim bir elimi tuvalin üzerine attıktan sonra. Bir şeyi paylaşamayan iki çocuk gibi kavga ediyorduk.
"Ne demek senin? Bizim bu, ikimiz varız üzerinde. Salmazsan telif hakkı atarım haberin olsun."
"Jungkook ona çok alıştım, kaç aydır duvarımda."
"Kaç aydır?"
"Ne?"
"Kaç aydır duvarında?"
Beklemediğim soruyla düşünmeye başladım. Fotoğrafı çektirdikten iki gün sonra yaptırmıştım.
"Üç-dört aydır var işte."
"Hım...Kıyamadım, al hadi. Ben yeni çekildiklerimizden yaptırırım." diyip tabloyu tekrar yerine astı. Neden yatağımın karşısında durduğunu anlayacak kadar zeki olması beni bir tık üzüyordu.
"Güne benimle başlamanın taktiğini bulmuşsun resmen. Benim nasıl aklıma gelmedi bu...Neyse ben gerçeğiyle başlamayı tercih ediyorum. Öylesi daha güzel." dedikten sonra yanağıma öpücük bıraktı ve elimi tuttu.
"Hadi yemeğe inip ailenle tanışalım. Onları çok merak ediyorum. Umarım beni severler."
"Seni sevmeyen ölsün be."
İçimden söylediğimi düşünüp yanlışlıkla dışımdan söylediğim şeyle gözlerim kocaman açılırken bugün kendimi daha fazla ne kadar utandırabileceğimi düşündüm.
"Bazen o kadar tatlı oluyorsun ki... Seni ait olduğun, bu kan pompalayan yere, sokmak istiyorum." dedi kalbini işaret ederek.
Bense ellerimle yüzümü kapatıp: "Sus Jungkook. Beni de konuşturma. Gittikçe rezil oluyorum çünkü."diye boğukça mırıldandım.
Yemeğe indiğimizde babam da Jisoo annem de oturmuş, bizi bekliyordu. Bu bir tık gerilmemize sebep olsa da yan yana oturduk.
"Baba, Jisoo anne...Öncelikle her şey için teşekkür ederim. Sehun'a sahip çıkmanız benim için çok değerli."
"Senin de böyle bir şey istemen bizi çok mutlu etti. Evde olmadığın zaman gözün arkada kalmasın, ben onunla güzelce ilgileneceğim."
Jisoo annemin sözlerinden sonra gülümsedim. Gözüm hiç arkada kalmazdı çünkü ona gözü gibi bakardı, biliyordum.
"Hadi tanıştır bizi sevgilinle."
Babamın söylediği şeyle gergince gülümsedim. Bakışlarım Jungkook'u bulurken onun da soğuk soğuk terlediğini gördüm.
"Baba zaten tanıyorsunuz...Ama çok istiyorsanız tanıştırayım. Jungkook, babam Jihoon, üvey annem Jisoo. Bu da Jungkook."
"Merhabalar efendim. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Sen kendini ne sanıyorsun?"
Babamın ani çıkışmasıyla gözlerim kocaman açılırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Anlamadım efendim? Bir sorun mu var acaba?"
"Evet var. Jimin'i çok üzdün. Sen kendini bulunmaz hint kumaşı falan mı sanıyorsun?"
"Baba ne diyo-"
"Jimin bir dur. Jungkook'la konuşuyorum."
Babam Jungkook'a öldürücü bakışlar yollarken onun nasıl bu kadar sakin kaldığını sorguluyordum.
"Mimikleriniz sizi ele veriyor Bay Park. Bir dahaki sefere çalışın."
Üçü bir anda gülmeye başlayınca anlamaz bakışlarımı etrafa yollamaktan çekinmedim.
"Tanrım...Ne dönüyor bu masada?"
"Baban bize ufak bir şaka yapmak istedi ama onu yakaladım." dedi Jungkook açıklama yapmak için. Sonunda derin bir nefes aldım.
Sanırım sevgili olarak geçirdiğimiz ilk gün biraz fazla garipti.
Bölüm Sonu