Telefonumdan gelen alarm sesi ile uykudan sıçradım.
Elimi yandaki masada bulunan telefonuma götürdüm ve alarmı kapattım. Kendi kendime mırıldandım çünkü kalkmak,işe gitmek istemiyordum. Uyanamayacağımı bildiğim için 5 dk sonraya tekrar alarm kuruluydu ve tekrar çalınca sinirle doğruldum.
"Offf ya! Neden bu kadar erken işe gitmek zorundayım ki ?"
Üzerimdeki yorganı açtım ve yataktan kalktım hızlıca banyoya doğru yürüdüm.
Ellerimi ve yüzümü yıkadım ardından da dişlerimi fırçaladım,banyoda işim bitince tekrar odama döndüm.
Hava çok soğuktu ve hasta olmamak için kalın giyinmeliydim.
Üzerime oversize,kalın,mavi bir kazak altıma ise siyah bir kot pantolon giyindim. Son olarak bir de siyah kabanımı giyip kombinimi tamamladım.
Saçlarımı yukarıdan atkuyruğu bağladım. Vaktim olmadığı için makyaj yapmadım ve vakit kaybetmeden aşağı salona indim.
Normalde kahvaltı yapardım ama bugün geç kalmamak için yapmadım.
Evden çıktım,arabama bindim.
Karakol Taksim'deydi fakat ben Kadıköy'de oturuyordum. Bundan rahatsızdım ama taşınmak için vakit bulamıyordum, bundan dolayı da hergün yaklaşık 34 dk yolda geçiyordu.
...
Sonunda karakola varmıştım,arabamı karakol yakınlarındaki bir otoparka bıraktım ve karakola doğru yürüdüm.
Ece hemen yan odamda çalışıyordu ikimiz de komiserdik.
Kendi odama girmeden önce Ece'nin odasına ugradım ama o odasında değildi. Normalde odasında olmalıydı çünkü ben geç kalmıştım ve mesaimiz başlayalı 1 saat olmuştu. (Merak etmeyin müdürün geç kaldığımdan haberi var)
Belki kahve almaya gitmiştir diye düşünüp kendi odama girdim ve sandalyemi kendime doğru çekip oturdum.
Bilgisayarı dosya çıkartmak için açtım. Dosyalara baktığımda asıl aradığımın orada olmadığını gördüm.
"Aa daha dün buradaydı ne oldu buna?"
Dedim hayretle.
Yanımdaki iş telefonuna uzandım ve Gülin'i arayıp odama gelmesini rica ettim.
" Alo, Gülin "
"Buyrun Komiserim"
"Rica etsem odama kadar gelebilir misin?"
"Tabii Komiserim hemen geliyorum"
Birkaç dakika sonra odamın kapısı tıklatıldı ve içeri Gülin girdi.
"Buyrun Komiserim ne istemiştiniz?"
"Öncelikle bana Komiserim deneme gerek yok Çağla diye de seslenebilirsin, benim için sorun yok"
Gülümsedi.
"Peki Çağla Hanım"
"Seni şey için çağırdım şu 6 aydır uğraştığımız vaka var ya onu bulamıyorum rica etsem bana çıkarttırabilir misin?"
" Tamamdır 5 dk ya elinizde"
Gülümsedim. Gülin odadan çıktı.
Yan odadan kapı sesi geldi bende Ece geldi diye yanına gitmek istedim.
Odamın kapısını açtım ve Ece'nin odasına girdim.
Ece sandalyesine oturmuş bilgisayarını kurcalıyordu.
"Ne oldu Ece, mesai başlayalı neredeyse 1 buçuk saat oldu neden bu kadar geç geldin,merak ettim seni?"
"Geç uyandım biraz o yüzden geç kaldım telaşlanacak birşey yok"
"İyi tamam birşey olursa ben yan odadayım zaten, gelirsin."
"Tamam."
Odadan çıktım ve kendi odamda masa başına geçtim,sandalyeme oturdum.
Daha sonra kapı tıkladı ve Gülin içeri girdi.
"Buydun Çağla Komiser bunlar istediğiniz vakanın dosyaları."
"Çok teşekkür ederim Gülin."
"Rica ederim Çağla Komiser bu benim görevim, birşeye ihtiyacınız olursa beni arayabilirsiniz."
"Tamam ararım. "
Gülin odamdan çıktı. Artık çalışmaya odaklanmalıydım.
Katili 6 aydır yakalayamıyorduk ve o her geçen gün birilerini öldürmeye devam ediyordu. Bunun artık sonu gelmeliydi çünkü geçen hafta bir arkadaşımızı öldürdü,adı Cemre'ydi.
Cemre hayat dolu bir kızdı. Bana olaydan 1 gün önce telefonuna tehdit mesajı geldiğini söyledi. Ben numarayı sorgulattım fakat başka bir ülkeden gözüküyordu. Yani anlayacağınız katil kimse ardında hiç ipucu bırakmadan profesyonelce ilerliyordu ve halada öyle ilerlemeye devam ediyordu.
Ama inat ettim. O katili bulacaktık, daha doğrusu bulmak zorundaydık.
Bunları düşünürken telefonum çaldı.
"Alo Çağla"
"Efendim abi"
"İşten kaç gibi çıkıyorsun bugün?"
"Bilmiyorum ki her gün değişiyor ama galiba 6 gibi falan"
"Benim eve gel diyecektim. Hem Ece de gelir kafa dağıtırsınız."
"Aa, olabilir aslında ben bir Ece'ye sorayım"
"Tamam dikkat et kendine yumurcak"
"YA ABİ YAAA!"
"(Kahkaha atar ve telefonu kapatır)"
Abim kapatınca Ece'yi aradım.
"Efendim Çağla"
"Abim evine çağırıyor ikimizi gelmek ister misin?"
"Olur hem eğeleniriz, uzun zamandır konuşmuyorduk"
"Tamam o zaman görüşürüz"
"Byee!"
...
Saat 5 e geliyordu. Ben esneyerek sandalyeden kalktım ve aşağıdaki büfeden kahve almaya indim.
Aşağıda sıra yoktu o yüzden direk kahveyi aldım.
Yürürken bir anda önüme birisi çıktı ve çarpıştık. Bütün kahve üzerime döküldü, daha da kötüsü yandım!
"HAY ALLAH KAHRETSİN YAA"
"Afedersiniz benim yüzümden oldu"
Dedi ve cebinden bir mendil çıkartarak bana uzattı. Uzattığı mendili aldım ve teşekkür ettim. Kimdi bu? Daha önce karakolda hiç görmemiştim.
Uzun boylu, kumral saçlı ve çok yakışıklıydı.
"Yardım etmemi ister misiniz?"
"Yok teşekkürler ben hallederim"
"Tekrarda çok özür dilerim bilerek olmadı."
"Sıkıntı değil"
Gülümsedim.
Ama canım yanıyordu. Resmen bacağım yanmıştı. Tekrar kahve alacaktım ama içimden bir ses
"Başlarım kahvene yürü git"
Dedi ve ben o sesi dinledim (burası saçma oldu akfhkwbdj)
Yukarı odama çıktım ve bacağıma baktım. Yanmıştı ve canım yanıyordu.
Abime geleceğimi söylemiştim şimdi nasıl gidecektim ben.
Saat 6 olduğunda Ece odama geldi
"E hadi çıkmıyor muyuz?"
"Tamam bekle"
Kabanımı aldım ve hızlıca üzerime geçirdim. Karakoldan çıktık ve benim arabama bindik.
"Çağla birşey diyeceğim."
"Noldu la"
"Sen neden taşınmıyorsun da enayi gibi bu kadar mazot parası ödüyorsun"
"Taşınacak fırsat mı var Eco?"
Kahkaha attı.
"Ben ne bileyim yani taşınmak daha mantıklı gibi geldi."
"Aman neyse boşver"
"Ayy Ateş Bey çok yakışıklı değil mii?"
"Başladı gene ayran gönüllümüz"
"Ya öyle deme bence o da beni seviyor"
"Sen delirdin mi kızım o patronumuz"
"Olsun imkansız bile olsa her aşkta umut vardır"
Dedi sanki erircesine
"Ece benden söylemesi her ne kadar patronumuz olsa da bence o adam hiç de tekin değil"
"Saçmalama bee"
"Ay neyse kapat konuyu boşver "
Dedim ve radyodan şarkı açtım. Yine açtığım şarkıyı bangır bangır söyledik.
Ece'yi çok seviyordum. O benim herşeyimdi. Bütün sırlarım ondaydı. Ona zarar gelmesinden çok korkuyordum.
...
Abimin evine geldigimizdr ve arabadan indik ve zile bastım.
Abim pijamalarıyla kapıyı açtı.
Ece ve ben kendimizi gülmemek için zor tuttuk.
"Ne var be evde de mi istediğimizi giyemiyeceğiz?"
"Yok ondan değilde bir an şaşırdım"
"Çağla doğru söylüyor bir an görünce öyle- "
Dedik ve kahkaha attık. Bu sefer abim de güldü.
Abim(Oğuz):
"Ee aç mısınız?"
Ben:
"Vallahi sizi bilmem ama ben kurt gibi acıktım"
Ece:
"Bende açım, sabah kahvaltı yapmadım"
Abim(Oğuz):
"Ne yemek yapsak ki?"
Ben:
"Makarna olur mu?"
Ece:
"İyi fiki, hem hızlı da pişer"
Üçümüz de peş peşe mutfağa girdik.
Körili,tavuklu makarna yapacaktık.
Ben:
"Ben salatayı yaparım"
Ece:
"Ben de makarnayı haşlarım"
Abim(Oğuz):
"E bana da soslar ve tavuk kalıyor o zaman"
Vakit kaybetmeden hepimiz işlerimize başladık.
Ben dolaptan sebzeleri aldım ve yıkamak için tezgaha koydum.
Ece makarnanın suyunu kaynamaya bıraktı.
Abim ise dolaptan köriyi çıkarttı
ve başka bir tencerede tavukları kavurdu.
Ece su kaynayınca makarnayı içine aktardı.
Benim de salatam bitmek üzereydi sadece soğan kalmıştı.
Soğanı da doğradıktan sonra salata hazırdı.
Makarnayı süzük ve tekrar tencereye aldık. Önce tavuğu sonra üstüne de köriyi ilave ettik. İyice pişirdikten sonra artık yemeye hazırdı.
Makarnayı tabaklara aldık.
Abim:
"Vallahi ben yaptım diye demiyorum çok güzel olmuş"
Ben:
"Sadece köriyi çıkartıp,tavuğu tencereye koymakla makarna yapmış olmuyorsun abi."
Ece güldü.
Abim:
"Sallama ben yaptım bir kere"
Hepimiz güldük.
O gece Ece ve ben abimde kaldık.
Çok eğlendik, birlikte film izledik.
Ve uyuduk...
DEVAM EDECEK...