BENİM MAFYA'M | TEXTİNG

By yazarimsitatli

1.5M 63.3K 29.2K

~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
BAYRAM ÖZEL🦋🌼
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36. BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM (FİNAL)

39.BÖLÜM

12.3K 586 318
By yazarimsitatli

Keyifli okumalar**

***



2003-İstanbul

Aynaya bakma işi bittiğinde son kez kravatının düğümünü yokladı.Gayet düzgündü.Düzgün ve şık.Takım elbisesini tamamlayan en önemli aksesuardı onun için.

Jilet gibi takımına son bir dokunuş yapmak istedi ve en sevdiği parfümü boğazına,koltuk altına ve rastgele önden tutup birer fıs boşalttı.

"Etem'sin sen oğlum kendine gel!Sadece sevdiğin kadının yanına gidiyorsun.Ne var ki bunda?"dedi ve derin bir nefes boşalttı ağzından.

Hazırdı.Göğsünü cesaret ve özgüvenle doldurdu.

Bugün izin almıştı.Sırf bu gece için tüm gün evde hazırlanmıştı.Gerçi Etem hazırlanmazdı.

Etem sadece yapması gerekeni yapardı.

Evinden çıktığında kilidi kontrol etti ve arabasına binip asfalt yola vuran teker sesi ile arkasında oluşan bir toz bulutu bıraktı.

Araba lüks ve sessiz bir lokantanın önünde durduğunda göz ucuyla etrafı yokladı.

Arabadan indi ve düğmesini ilikledi.

Saçlarını eli ile düzeltti.Adımları sert ve kararlı bir şekilde lokantadan girdi.

Lokanta şefi düzgün duran kostümü ile dikildi Etem'in karşısında.Etem adama üzerinde duran kabanını çıkarıp uzattı.
Şefin göğsünün üzerinde duran küçük kare cebe ise bir iki yüzlük bıraktı.Şef gülümsedi ve kibar bir baş selamı verdi.

Etem tekrardan yürümeye başladı. Lokantanın arka kısmına çıktıktan sonra küçük havuzun önünde duran masaya baktı.Beyaz örtü ve üzerinde duran kırmızı uzun mumlar...En güzelinden bir balık menüsü ayriyeten havuzun çevresinde duran mumlarda güzel bir anbians oluşmuştu.

Gülümsedi.Melda bu ortama bayılırdı.Bu sayede o ölüp bittiği güzel gülüşü Etem'e hediye etmiş olurdu.

Masaya geçip oturdu.Düğmesini açtı ve heyecanlı bir şekilde sevdiği kadını bekledi.

Fazla zaman geçmeden ileride siyah ve zarif bir elbise giyinen,kumral saçları olan,kahve gözleri,beyaz inci kolye ve küpesi parıldayan bir kadın belirdiğinde ayağa kalktı.Söktüğü düğmeyi heyecanla ilikledi.Yüzünde yerli yerinde olan sert çehre yumuşadı.Kanatları koruma iç güdüsünü kapattı.Burası güvenliydi.

Melda ileride beyaz inci gibi dişlerini sergileyerek gülümsedi.Bir kaç adımlık merdivenleri zarif bir İstanbul hanımefendi edası ile ini verdi.

Etem bir kaç adım ona doğru yürüdü.Yan yana geldiklerinde Etem eğildi ve beyaz eldiven takılı elinden tutup dudaklarına yaklaştırdı.Acı kahve gözleri o çok sevdiği gözlere değdi.Gülümsedikten sonra eline bir buse kondurdu.

"Yine çok güzelsin."dedi belirtmekten hiç bıkmadan.

"Sende çok şıksın."dedi Melda ince ve narin sesiyle.

Etem,Melda'nın sandalyesini kibar ve dikkatli bir şekilde çekti.Melda oturduktan sonra sandalyeyi tekrardan ona göre ittirdi.
Kendiside yerine geçtiğinde eli masada duran çatal ve bıçağı kavradı.

"Sorun oluşmadı değil mi?"diye sormadan edemedi.Melda evliydi.Melda'nın çocuğu vardı.İçi rahat etmiyordu ve fakat kalbine söz dinletmek...Eh işte orada çok acemiydi.

"Hayır.Zaten biliyorsun bugünde eve gelmeyecek büyük ihtimalle."dedi Melda bıkmış bir ses tonuyla.

"Gelmesin bu daha iyi değil mi?"diye sordu Etem.

"İyi tabiki.Birbirimizi ne kadar görmezsek benim için o kadar iyi."dedi Melda.Etem anlamış gibi kafasını salladı.

"Beğendin mi?"diye sordu bu sefer.Heyecanı gözlerinden kendini ele veriyordu.

"Beğenmek ne kelime-"Melda gözünü etrafta gezindirdi."Muhteşem."diye tamamladı cümlesini.Sevecen bir tavırla iç çekmişti.

"Bora ne yapıyor?"diye sordu Etem.

"Evde Sara ile oynuyorlar.Zaten dadı yanında.Ona güvenip çıktım."

Etem kafasını salladı."Seni özlemiştim.Biraz daha görmeseydim...Koran'ın yanında duramayıp seni kaçırırdım."

Melda büyük bir kahkaha attı."Al benden de o kadar.Hem benim sana özlemim daha fazlaydı beyefendi hatırlatmak istedim."dedi cilveli bir sesle.Ellerini masanın üzerinde dahice durur gibi birleştirdi.Etem bu haline güldü.

"Bu hatırlatma çok iyi geldi hanımefendi. Arada yapın siz bunu."

Melda güldü ve masada duran elini Etem'e doğru yanaştırdı.Etem,Melda'nın elini tuttu ve büyük bir öpücük bıraktı.

"On gündür.On gündür hasretinle yandı gönlüm be kadın."dedi Etem özlem dolu nefes verirken.

Melda iç çekti."Bende çok özledim."

Melda ayağa kalktı ve Etem'den elini ayırmadan Etem'e doğru yürüdü.Baş ucuna gelince gülümsedi ve dizinin üzerine oturdu.

Ellerini Etem'in boynuna doladı.Yüzünü boynuna yaklaştırdı.Etem sessizce tuttu nefesini.Bu an böylece donsun istedi.Gözleri istemsiz yumuldu.Bir eli Melda'nın belini kavradı.Diğer eli ise masada duruyordu.

Melda Etem'in kirpiklerine dokundu ilk.Sonradan tüy kadar hafif bir buse kondurdu gözlerine.Elleri kayıp yanağına vardı.Her dokunduğu kısma bir buse bıraktı.
Eli boynuna vardığında yakıcı nefesi Etem'in boynuna boşaldı.Etem bir an ürperdi.İri bedeni sertleşti."Özlem..."diye fısıldadı Melda.
"Özlem sensin be adam."

Etem gözlerini açtı.Acı kahve gözleri kopkoyu oldu.

Melda'ya uzun uzun baktı.Masada duran eli yanağına vardı ve yumuşak bir şekilde okşadı.Melda gözlerini yumdu ve olacakları sabırlı bir şekilde bekledi.Etem dudaklarını, Melda'nın dudaklarına değdirdi.Arzuyla yanıp tutuşan nefesi değip teğet geçti Melda'nın dudaklarını.Melda topuklu ayakkabı içinde kıvırdı ayak parmaklarını.
Heyecan,utanç,arzu en çokta aşk...Bedenini harap edecek kadar güçlü bir silah gibi tetikliyordu her zerresini.Bu tetikleyicinin kontrolü ise tamamen Etem'deydi.

Etem yumuşak bir buse kondurdu dudaklara.
Melda gözlerini daha sıkı yumdu.Melda hazırdı.Bu özlemi sonlandırmak istiyordu.

Etem daha sert geri döndüğünde Melda bu sertliğe karşı bir an afalladı.Dudakları, dudakları ile dans etti.Birbirlerini kucakladılar.Hasretleri kavruldu,pişti,yandı ve buharlaştı.

Nemli dudakları birbirinden ayrıldığında karanlık ortamda alınları birbirine yaslandı.
Nefes nefese baktılar birbirlerine. Gülümsediler.Birbirlerini seviyorlardı.
Birbirlerine aşıklardı.

Melda ne kadar istemeyerek evlense bile bir Beyli ile.Aşkını bir kenara atamamıştı.
Bu aşk vardı ve inkar edilemezdi.

Çok ayrı kalmışlardı.Artık ayrı kalmak ikisine de haram kılınırdı.Artık kendi kendine her gün kavrulacaklarına varsın beraber cehennemden yer tutsunlardı.

Etem elleri ile Melda'nın bel çizgisinin doruklarında gezindi.Dudakları yanaklarına değerken kor gibi yanan bir fısıldayış ile "Seni istiyorum."dedi.

Melda gözlerini arzu ile yumdu.Bu aşk ikisine de haram kılınmıştı.Fakat onlar bu haramı göz göre göre işliyor,aksine mutluluklarını bu haramda buluyorlardı.

Melda ayağa kalktı.Siyah topuklu ayakkabısı yere sert bir biçimde değdi.

"Acı kahve içmek istiyorum nedense."dedi arzu dolu bir sesle.Bu onlar için güzel bir davetti.

Etem'in gözleri acı kahveydi.Ve Melda bu gece o gözlerden doya doya içmek istiyordu.

Etem ayaklandı ve narin bedenli o kadını bir çırpıda kucağına aldı.Bir bina olan bu lokantanın en üst odasından bir oda çoktan ayırtılmıştı.Bu gece o geceydi ve ikisi de bunu kabullenerek ayak basmışlardı lokantaya.

Asansöre binip katı tuşladı Etem.

"Bir sana yanıyorum."dedi Melda.Ellerini Etem'in boynuna sarmıştı.

Etem dudaklarını bir çift dolgun,vişne aromalı dudaklara bastırdı.Nefes çekti içine.
Dilini hediye etti ve hediyesi istediği yere özenle ulaştı.Dudaklar durmadan denk geldiği her noktayı öptü.

Asansör kapısı açıldı.Kapı sert bir biçimde ittirildi.Bina kapısı nasıl açıldı ikisi dahi bilmiyordu.

(Hz.)Adem ve (Hz.)Havvanın yasak elmayı arzuladıkları ve sonunda bu haramı bile bile işleyip o meyveyi tatması gibiydi onların bu aşkı.

İstek ve şehvet bütün bedenlerini sarmıştı.

Eller birbirine kenetlenmiş,ruhlar birbiri ile sevişmişti.

O gece bir mucizenin hayata geleceği ve bir nadide çiçeğin solacağının kader defterine geçirildiği geceydi.


Uzun Bir Zaman Sonra:




"Bu kız Etem'in değil mi?"diye sordu Fikri.

"Bu kız değil.Dora!Onun adı Dora."Dedi Melda makyaj masasına oturmuş aynanın yansımasından Fikri'ye bakarken.

"Soruma cevap ver Melda!"dedi Fikri sert ve yakıcı sesiyle.

"Sen benim kardeşim ile yaptığının hesabını verdin mi ki ben seni insan yerine koyup soruna cevap vereyim?"

Fikri sinirle Melda'nın bulunduğu sandalyeyi savurdu.Sandalye ile Melda'da yere düştü.
Alnını tutup ayağa kalktı.Sendeleyen bedeni düzene oturduğunda sinirle bir elini havaya kaldırdı Melda.

Fikri,Melda'nın elini havada sıkıca tuttu
"Sakın!"dedi tehditvari bir sesle."Sakın deneme bile."

Melda tiksinir bir halde kurtardı ellerini onun ellerinden.

"Senden nefret ediyorum."dedi bağırarak.

Fikri sıktığı yumruğu açtı ve sinirini Melda'ya sert bir tokat atarak dindirmeye çalıştı.

Melda yana doğru düşen yüzünü eli ile kavradı.Gözünden akan bir damla yaş ile kafasını dikleştirdi.Siniri bozulmuş gibi bir kahkaha attı.

Dudağının kenarından akan kanı eli ile sildi.
"Sana neden kızmadım o gece biliyor musun?"Diye sordu Melda.Fikri ne der gibi baktığında Melda tekrardan bir kahkaha attı.

"Çünkü-"Elini havaya kaldırdı ve baş parmağı ile işaret parmağını küçük bir mesafe bırakarak öne uzattı."Şu kadar bile umrumda değilsin."

Fikri elinde duran silahın emniyetini açtı ve Melda'yı bir kraliyet yatağına benzeyen, yatağa fırlattı.

Silahı kafasına dayadı ve saçlarını sertçe çekti.Melda duyduğu acı ile dudaklarından büyük bir ah boşalttı.

Fikri sinir bozucu bir sesle kahkaha attı.
"Seni acı ile değilde zevk ile inletmeyi çok istedim Melda."Sertçe yutkundu.Duyduğu acıyı Melda bile hissetmişti."Fakat sen hiç bir zaman beni arzulamadın."

Melda cevap vermedi ilk başta."Kardeşimle yatan bir adamı arzulamam ben."Dedi dayanamayarak.

Onları bu odada.Kendi yataklarında yakalamıştı ve bu yatağa bir daha yatmamıştı.

Fikri,Melda'yı olduğunca altına aldı.
"Abim-"Daha sert çekti tuttuğu saçları.
"Doğru söylüyor değil mi?"

Melda anlamayarak kafasını salladı.

"Sen Etem'i seviyorsun."dedi kükreyerek.

"Evet!"dedi Melda derin bir nefes aldı.Kızaran gözleri adeta ondan nefret ettiklerini haykırıyordu.

Fikri duraksadı.

Melda dikleşti biraz.Saçının çekildiği aklından uçup gitmişti sanki."Seviyorum.
Fakat tek sevmek değil.Ölüyorum.Bitiyorum!"
Bağırışı tüm duvarlara çarptı.Kulaklarının duyması için inatla daha çok bağırdı.
"Senden önce,senden sonra ben hep onu sevdim.Ben onunla ben oldum."

Fikri daha fazla duyduklarını kaldıramadı.
"Lan-"diye bağırdı ve silahı tavana doğrultarak bir el ateş etti.

Melda bir tepki vermedi."Öyle değil."dedi ve Fikri'nin elinde duran silahı eliyle tutup göğsüne tuttu."Bana sık!"

"Sen ölmeyeceksin."dedi sessizce."Sen ölmeyip sürüneceksin."

Yataktan kalktı ve silahı beline koydu.

Melda da dikleşti."O zaman-"dediği an Fikri'nin belinde duran silahı aldı.Fikri ne olduğunu anlamadan Melda silahı Fikri'ye tuttu."Sen öleceksin.Ben zaten yeterince sürünüyorum."

"Bırak o silahı."dedi Fikri.

Melda şiddetle kafasını salladı.

"Bitti."dediği an hiç acımadan ateşledi silahı.
Silahın hızıyla eş değer bir damla aktı Melda'nın gözlerinden.

Fikri iri bedenini yere yığdı yavaşça.Gözleri duyduğu acıyla kapandı.Göğsünden akan oluk oluk kan ile Melda'da yere çöktü.

Hıçkırarak ağlamaya başladı.

Elinde duran silah kayıp yere düştü.

Katil olmuştu.Çocuğunun babasını öldürmüştü.

Gözlerinden akan sayısız yaşa inat dikleşti ayakları.Nefret edip öldürdüğü bedenin yanına yaklaştığında eğildi.Elleri boynuna ulaştı.Nabız yoktu.Atmıyordu.

Kana bulanan ellerine bir kez daha baktı.
Kalbi sanki ferahlamıştı ama haberi yoktu en büyük acı işte şimdi başlıyordu.

Hızlıca ayaklandı.

Ağzı burnunda bir anne olarak bir can getirecekti bu dünyaya.Bir can almıştı ama bu dünyaya bir can getirecekti.

Bora'nın odasına girdi alel acele.Çocuğunun elinden sıkıca tutup merdivenlere yöneldi.

Hızlı adımlarla bahçeye çıktı.Gözü büyük silah heykeline kaydı.İlk defa bu heykeli anlamlı buldu.İlk defa bu heykelin altında yatan o hüznü gördü.O silah yüzünden kaç can gitmişti?Kaç can babasız,annesiz kalmıştı?

"Anne nereye gidiyoruz?"diye sordu iri kahve gözlerini annesine dikmiş merakla bakarken Bora.

"Bilmiyorum."dedi Melda titreyen sesiyle.

Bora minik elleriyle daha da kavradı Melda'nın ellerini.

"Sorun değil anne.Ben seninle her yere gelirim."dedi Bora.Melda göz ucuyla baktı Bora'ya.Gözlerinden bir damla daha süzüldü.

"Babanın katili olsam bile mi?"

Bora kahve gözlerini kıstı.Neden böyle bir soru sormuştu ki?

Cevap vermedi Bora.Saçmaydı çünkü.

Melda ve Bora hızlı adımlarla büyük kapının önüne kadar geldi.

"MELDA!"

Bu sesleniş iki çift ayağı olduğu yere çivilendi.

Melda,Bora'yı arkasına alıp sesin geldiği yöne döndü.Koran tesbihini elinde sallarken Melda'ya bakıyordu.

"Kardeşimin katili Melda."dedi bu sefer.

Bir kaç adım atıp daha da yaklaştı.

"Ciğerleri yakan Melda."dedi bu sefer.

Melda gözleri kan çanağı bir halde sadece karnındaki bebeği ve arkasında korkarak duran oğlu için dimdik durmaya çalıştı.

"Bana nasip olmayan Melda."dedi kısık sesle.

Melda gözlerini üç saniye kadar yumup,açtı.
Gozlerinden sıra sıra nefret aktı.

"Bana nasip olmayan başkasına da yar olmaz be Melda."dedi tane tane Koran.

Melda kafasını iki yana salladı."Kardeşini öldürdüm.Yeminim olsun seni de öldürürüm."

Koran küçük bir kahkaha attı."Sen beni yaşarken öldürdün be.Şimdi ölüm tehditi pek koymuyor biliyon mu?"

Melda tiksinir bir ifadeyle Koran'ın önüne tükürdü."Yazıklar olsun size.Nefizsizler."

Koran daha çok kahkaha attı."Ah be Melda bunu bana senin demen peki?"Bir nefes aldı.
"Karnında ki çocuk Etem'in değilmiş gibi."

Melda nefesini tuttu.Eli karnına ulaştı.Kızını korumak istiyordu.Herkesten,her şeyden.

"Bırak gideyim.Daha çok can yanmadan bırak."dedi Melda.

"Olmaz."dedi ve kafasını iki yana salladı Koran."Olmaz."

Silahı kaldırdı ve Melda'ya doğrulttu.Melda Bora'yı daha da arkasına ittirdi."Bırak Bora gitsin."dedi titreyen sesi ile.

"Bugün buradan kimse kurtulamayacak."
Dedi ve silahın emniyetini açtı.

Tetiği çektiği an Etem belirdi ve Melda'nın önüne atladı.Mermi göğsü ve kolu arasında bir noktaya isabet etti.

Melda büyük bir çığlık kopardı."Etem."dedi.
"Etem'im."dedi isyan edercesine.Bağırdı ses tellerine acımadan.

Etem o an yere düştü.Koran bu anda afallasa bile durmadı.

Bir el ateş sesi daha yükseldi gökyüzüne.
O an gökyüzü karardı.Bulutlar güneşi kapattı.Melda ve Etem'in kalbinde duran küçük parlak ışık söndü.

Etem acı ile ayaklandı.Bora büyük bir çığlık attı ve yere çöktü."Anne!"dedi."Anne kalk gidiyorduk hani anne?"

Etem yavaşça yanlarına yaklaştı.Göğsünden akan kanı takmadan Melda'nın yanına yaklaştı.

"Etem."dedi yutkunarak.Nefes aldı. "Doğuracağım sanırım."

Etem'in gözleri Melda'nın karnına doğru indi.

"Dayan kurban olduğum."dedi Etem titreyen sesiyle.

Melda nefes nefese Bora'ya baktı."O sana emanet.Oğlun bil koru.Kızımızda sana emanet.Birbirlerinden hiç ayırma onları.Bora kardeşi bilecek kızımızı."dedi.

Etem gözünden akan yaşı umursamadan baktı Melda'ya.

Melda acı ile gülümsedi.Göğsüne değen kurşuna bastırdı.Acı ile inledi.

Daha çok bastırdı.Daha çok inledi.

"Suyum geldi."diye fısıldadı Melda.Kahve gözlerinden yana düştü bir yaş.Kahve saçları kirlendi.Kana bulandı.

"Kızımızın ebesi oluyorsun.Çok şanslısın bak."dedi ve güldü.

"Yapma bunu bana kurban olayım yapma."diye bağırdı Etem.

"Çok geç.Kızımızı kurtar."dedi Melda.

Karnında oluşan sancı ile büyük bir çığlık attı.Asfalt zemine elini sertçe sürttü.

Bora ağlayarak annesini feryat ediyordu.
"Anne ne oldu.Kalk anne kalk!"

Etem Bora'ya baktı telaşla.Bir korumayı çağırdı ve yanlarından aldırdı onu.

"Sıcak su ve bez."diye bağırdı Melda.

"Biri sıcak su ve bez getirsin çabuk!"diye bağırdı Etem.

Bez ve su geldiğinde gökyüzü delindi sanki.Yağmur gökyüzünden boşalır gibi yağmaya başladı.Gök gürledi.Melda çığlık çığlığa bağırdı.Su damlaları kan ile karıştı.
Koca silah heykeli bir acılı güne daha şahit olmuştu.

Melda son bir kez inledi.Etrafa bir bebek ağlama sesi yayıldı.Etem'in kucağında duran beyaz ve kanlı surat durmadan ağlıyordu.

Etem şişşt diyerek sallamaya başladı kucağında.

Etem Melda'ya baktı.Baktı ve gözünden bir yaş süzüldü.Melda o gün gözlerini ebedi bir sonsuzluğa yummuştu.

Etem bebeğe bakıp acıyla gülümsedi.
"Annenin giderken bana bıraktığı hediyesin sen."dedi ve kanlı burna bir buse kondurdu.
Gözlerinden durmadan göz yaşları aktı.
"Senin adın Dora."dedi fısıldar bir sesle.

Melda o gün kalbinde Etem ile gözlerini yumdu ve bir daha açmadı.





***




Bazı zamanlar vardır.Bu zamanlarda ya geçmişe gitmek istersiniz yada geleceğe atlamak;Sorun şu ki biz bu ana takılı kalmıştık.Ne ileriye gidebilirdik,ne geriye kaçabilirdik.

Gözlerim inatla Etem abinin üzerinde duruyordu.Bora bir nefes kadar arkamdaydı.Hissetmemek elde değildi çünkü deli gibi nefes alıp veriyordu.

Gözlerimden bir damla yaş süzüldü.

Bu benim suçum değildi.Bu benim günahım değildi.Bu kimsenin suçu değildi.Bu aşkın bize verdiği cezaydı.

"Ne diyorsun sen?"diye sordu Bora sinirle Etem abiye.

"Bizi yalnız bırak Bora."dedi tekrardan Etem abi.

"Yalnız bırak bizi dediğin kişi benim karım."
Dedi karım kelimesinin üzerini bastırarak.

"Okey o zaman konuşalım."dedi Etem abi.

Nasıl yani şimdi,şu anda her şeyi apaçık söyleyecek miydi?

Şuanda!

Derince bir nefes aldım.

"Bora yalnız bırak bizi."dedim net bir sesle.

"Ne dönüyor burada amınakoyayım!"diye çıkıştı Bora.

Gözlerim arkamda duran Bora'yı buldu.

"Bir şey olduğu yok.Git!"dediğimde sinirle bana baktı.

"Mine."dedi ve burun kemerini sıktı. Gözlerini yumdu.3 saniye kadar sonra tekrardan açtı."Eğer şimdi bana ne olduğunu söylemezsen sonra çok geç olursa ve bana bu sefer ben suçsuzum dersen-"
Nefes aldı."Sana bir daha inanmam."

"Çok mu öğrenmek istiyorsun?"diye sordum yükselerek.

Bora anlamsızca kafasını salladı.

"Etem abinin günlüğünü okudum."

"İzin almadan açıp okudum."derin bir nefes alıp gözlerine baktım."Ve inan bana kaldırabileceğin şeyler değil Bora."

"Neymiş benim kaldıramayacağım şeyler?"
Diye sordu Bora.

Gözlerim istemsiz Etem abiyi buldu.Bana gerçekten nefretle bakıyordu.Bakışları benden tiksinir derecede kötüydü.

"Etem abiye bakmana gerek yok.Anlat!"dedi Bora sert bir tonla.

"Onun günlüğü Bora."dediğimde sinirle bir nefes verdi.

"Bana bak Mine ben gerçekten çok yoruldum.Olaylardan,mutsuzluklardan.
Onun için ne varsa şimdi anlat."dedi tane tane.

"Dora."dedi Etem abi.O an kalbim bir parça dondu.

"Git buradan Bora!"diye bağırdım aniden.
Şuan öğrenemezdi.Belki de hiç bir zaman öğrenemezdi.Bu konu bizimle beraber mezara kadar giderdi.

"Ne olmuş Dora'ya?"diye sordu Bora.Sakin kalmaya çalıştığı çok belliydi.

"Bir şey olmamış."dedim.Etem abi ise sadece bana odaklanmıştı.Cidden stresten her an bayılabilirdim.

"Bana bak Etem abi konuşun artık cidden sinirleniyorum."dedi Bora.

Etem abi beni bir anda kolumdan tutup sürüklemeye başladı.Ne olduğunu anlamadan Bora ise onun kolundan beni kurtardı ve silahını çıkarıp Etem abiye doğrulttu.

"Sakin ol Bora!"

Dedim ama beni duymadı bile.

"Benim karıma dokundun değil mi?"diye sordu sinirle."Yani haberin olmaması gerekiyor benim karım olduğundan yoksa Bora'nın karısına kim dokunmaya cesaret eder?"

"Bora seninle ters düşmek istemiyorum ama senin karın-"derin bir nefes aldı.
"Bir hırsız gibi günlüğümü alıp okudu."

Bora küçük bir kahkaha attı."Hadi günlük tutuyorsun.Hadi önemli şeyler yazıyorsun ne diye ortada bırakıyorsun amınakoyayım?"

"Düzgün konuş!"dedi Etem abi uyarıcı bir ses tonuyla.

Bora silah olan eli ile sakallarını kaşıdı.
"Etem benim üç zaafım var bilir misin?"

Etem abi cevap vermediğinde Bora tekrardan konuştu.

"Ailem.Mine.Kızım."dedi tane tane.

"Bu zaaflarıma uzaktan yakından bir zarar gelirse yakarım."dedi bu sefer.

Ona doğru döndüm ve gözlerinin içine baktım."Lütfen Bora."

"Sen karışma.O çizgisini aştı."dedi Bora.

"Bu dünyada bir sen ve karın yok!Herkes üzülüyor,kötü zamanlar yaşıyor fakat sen; sadece siz varmış gibi davranıyorsun."dedi Etem abi,Bora'ya.

"Benim için bu dünyada sadece biz varız.
Gerisi hiç götümde değil inan."dedi Bora.

"Öyle olsun.O zaman sadece siz olan bu dünyada neyin yapılıp neyin yapılmayacağını da öğrenin."dedi ve arkasını dönüp gitti.

İçimden derin bir nefes boşalttım. Gerilimden ruhum daralmıştı.Gerçekten ağlama hissi kamçılıyordu bedenimi.

"Şimdi anlat olay ne?"diye sordu sinirle.

"Anlatamam."dedim ve arkamı dönüp hastane girişine doğru yürüdüm.

"Ben öğrenirsem ne olacağını biliyorsun değil mi?"diye yüksek sesle konuştu. Çıktığım merdivende duraksadım.

Gözlerim arkamda duran Bora'yı buldu.
"Ne olur mesela?"diye sordum sakince.

"Bilmiyorum konuyu öğrenince hep beraber göreceğiz."dedi.

Sadece yüzüne baktım.Oda bana bakıyordu zaten.

"Kaç bakalım, nereye kadar kaçacaksın?"dedi ve oda bana doğru yaklaştı.Bu konuşmanın bittiğini gösteriyordu.

Beraber hastaneye girdiğimizde asansöre binip katı tuşladık.Asansör birden durunca gözlerim Bora'ya kaydı.

"Ne bu şimdi?"diye sordum sinirle.

"Çalıştır lütfen."dediğimde beni duymuyor gibi yüzüme bakıyordu."Bora çalıştır şunu."
Dedim tekrardan.

Adımları beni buldu ve eli belime dolandı.
Bir eli ellerimi kavrarken diğer eli saç diplerimde gezindi.

"Söyle bana güzel karım ne olmuş Dora'ya?"
Dedi tane tane.

Gözlerine baktığımda anlamsız bir şekilde kendimi değersiz hissettim.İnanın bilmiyorum neden böyle hissettiğimi içimde oluşan bu hissin tarifi yoktu.

"Bu ne şimdi?Sorgu alanı falan mı?"diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Mine beni sinirlendirme."dedi gözlerimin içine dikkatle bakarken.

"Sinirleneceğin bir nokta yok.Dora ile ilgili bir şey yoktu.Birden ortaya attı konuyu. Bende anlamadım."dediğimde belimde hali hazırda duran eli bedenine iyice yapıştırdı bedenimi.

Yüzüm büzüştü.Yaralarım sızlamıştı.
"Ah karıcığım benim.Sen benim kim olduğumu unuttun galiba?"diye sordu ve dudakları yanağımda dolaştı.

"Her daim canımı yakabileceğini unuttuğum doğrudur."dediğim an gözleri gözlerime değdi.Sonra ellerine.Ellerini bir ateş kıvılcımı tutar gibi çekti bedenimden.

"Ben farketmedim.Özür dilerim."dedi telaş dolu bir sözle.

"Bazen cidden hep gerçek Bora ilk tanıdığım Bora'mıydı diye düşünüyorum."dediğimde kafasını şiddetle iki yana salladı.

"Özür dilerim bir tanem ben bilerek yapmadım."dedi eli bedenimi yokluyordu.

"Sorun yok."dedim soğuk bir sesle.

"Sorun var."dedi ve üzerimi açtı."Neresi acıdı?"

Elimle üzerimi kapattım."Sızladı sadece sorun yok."

Yanağıma ve dudağıma bir öpücük bıraktı.
"Özür dilerim."

Asansör tuşuna tekrardan bastığımda hareket etmeye başlamıştı.

Odaya girdiğimizde annem ve Amelia, Peri'nin baş ucunda oturuyorlardı.

Gülümsedim kuvöze yaklaştım.Melekler gibi uyuyordu.

"Emzirelim."dediğimde kafasını salladı annem.Dikkatli bir şekilde kuvözden çıkardık ve kucağıma aldım.

"Güzel kızım benim."dedim fısıldayarak.

Gözlerim Bora'yı bulduğunda bana suçluymuş gibi bakıyordu.Canımı bilerek acıtmamıştı ama konuyu dağıtmak için bunu öne atmaya ihtiyacım vardı.

Peri'yi emzirdikten sonra tekrardan kuvözüne yerleştirdim.

Gözleri hala yumuluydu.Gülümsedim.

Yatağa geçip uzandığımda Bora baş ucumda duran koltuğa geçip oturdu.

"Acıktın mı?"diye sordu Amelia.Kafamı iki yana salladım.

"Yok canım."dediğimde anlamış bir şekilde kafasını salladı.

Kapının tıklatılması ile yatakta dikleştim.
İçeriye Levent bey girdiğinde hepimiz ona baktık.

"Merhaba nasılsınız?"diye sordu bana.

"İyiyim siz nasılsınız?"dediğimde kafasını salladı.

"İyiyim.Rica etsem sizi yalnız bir şekilde muayene edebilir miyim?"diye sorduğunda
kafamı hemen salladım.

"Tabiki-"

"Sorun mu var doktor bey?"diye sordu Bora.

"Mine hanımla görüşmem her açıdan daha doğru olacaktır."dediğinde Bora bir şey demedi.Hepsi odadan çıktıktan sonra korku ve merak karışık bir şekilde doktora baktım.

"Mine hanım artık bu konuyu sizinle paylaşmak zorundayım.Her ne kadar Bora bey bunu doğru bulmasa bile bu benim görevim."dedi çekinerek.Gözlerimden akıp giden korku duygusu bir an dönüp kalbime saplanacak sandım.

"Neyden bahsediyorsunuz doktor bey?"
Diye sorduğumda elleri ceplerine gitti.

"İlk geldiğinizde size bir kaç test yaptık.
Bu testler sonucu gördüğümüz bir konu hakkında konuşmak isterim."dediğinde sadece ona bakıyordum.

"Bir daha hamile olamayacaksınız Mine hanım."

"Anlamadım?"dedim.Cidden anlamamıştım.
Doktor neyden bahsediyor Mine?

"Rahimde oluşan yapısal bozukluklar tespit ettik.Bu yüzden hamile kalmanız neredeyse imkansız Mine hanım."

Bebeğin olamayacak mı Mine?

Peri'nin kardeşi olmayacak mı?

Neden?

Neden biz?

Gözlerim anlamsız bir şekilde doktora kaydı.Hiç bir şey diyemedim.Diyemezdim.
Neden diye sormak saçma olurdu.Tıpkı benim bir daha çocuğumun olmayacağı gibi.

"İyi misiniz?"diye sorduğunda da cevap vermedim.

Ayağa kalktım ve yürümeye başladım.

"Mine hanım?"diye sordu ama yine cevap vermedim.Dışarıya çıktığımda gözlerim Bora'ya kaydı.

Bana meraklı gözlerle bakıyordu.Tekrardan önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.

Hastaneden çıktıktan sonra ileride olan parka doğru yürüdüm.Daha fazla dik duramadığımı anladığımda elime gelen yere tutundum.İçimdeki çocuk,iç sesim, aklım,beynim,ruhum ve her zerrem baştan ayağa titredi.Sanki can verip öldü. Gözlerimden akan yaşlar ile tamamen yere oturdum.Ellerim tüm gücüyle sıkıldı.
Kalbimin bir parçası kopup resmen bir kenara atıldı.

Bir daha hamile kalamayacaksınız Mine hanım.

Dudaklarımdan büyük bir çığlık koptu. Kalbimdeki acı kendini göstermek için isyana baş vurmuştu.

Kafamı yere doğru eğdim.Ellerim yüzümü kapadı.Hıçkırarak ağladım.

Bitmeyecek.

Bitmedi.

Bitmemeli.

İçimdeki bu yangın tüm bedenimi sardı sanki.Elim boğazımı ovaladı.Nefes almaya çalıştım.Nefes almak bu kadar zor olmamalıydı.

Tam mutlu olacağım derken yine bir engel yine bir duvar örülmüştü önüme. İmkansızlık duvarı insanı en yoran duvarmış.Yıkılamayan,sökülemeyen...

Ayağa zorda olsa kalktım.Derin bir nefes aldım.Yanağımı kolumla sildim.İleride duran az önce oturduğumuz banka oturdum.

Gökyüzüne kaydı gözlerim.Kalbimden bir parça kopup oraya çıktı sanki.Yıldıza dönüştü ve kaydı.

Gözlerimden yanağıma usulca bir damla süzüldü."Yeni bir dilek dilemek istiyorum."
Dedim sessizce."Ben bir daha anne olmak istiyorum."

Bir cevap yoktu.Bir işaret yoktu.

Bora'ya bir daha bir çocuk, Peri'ye de bir kardeş veremeyecektim.

Gözlerim yanıma oturan bedene kaydı.
İri beden beni kolları ile sardı.Hırkasının içine bedenimi gizledi.Sarıp sarmaladı.
Eli ellerimin üzerine değdi.Avuç içimi sevecen bir sıcaklıkla okşadı.

Yanağımdan sayısız akan yaşı sildi bir eli ile.Yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Evde tek çocuk ne açıdan bakarsan en güzeli."dedi net bir sesle.

Ona baktım.

Bir şey diyemedim.

"Bütün servetimiz kızımızın.Bence Peri çok şanslı."dedi bu sefer.

"Yeterince makyaj malzemesi ve elbise alabilecek."

"Kardeş ayrımcılığı yapıyorlar da diyemeyecek."

"Düşünsene bence kafamız gayet rahat olur."

Güldü."Hem kızımı erkeklerden koruyacağım için fazlasıyla meşgul olacaktım."

Gözlerim gülen yüzüne baktı.Yanağından akıp giden yaşı görmemle benimde ağlamam şiddetlendi.

"Sana ne dilersin diye sorduğumda ellerinin temizlenmesini istemedin değil mi?"diye sordum.Sesim istemsiz titredi.

Sessizlik oldu.

"Evet."dedi sessizce.

"Ne diledin?"diye sordum bu sefer.

"Kızımıza ve sana hiç bir şey olmamasını."

"Benimki neydi biliyor musun?"

Diye sorduğumda ne der gibi kafasını salladı.

"Peri gibi bir çok çocuğumuz olmasıydı."
Dediğimde bir anlığına yere baktı.
Gözlerini yumup açtı.

Bana doğru dönüp ellerimi tuttu."İnan bana ben;sen ve kızım ile yeterince mutluyum."

Kafamı iki yana salladım."Anlamıyorum Bora.Neden hep bizim bir sorunumuz oluyor?Neden bir türlü olduk diyemiyoruz?"

"Benim yüzümden."dedi dan diye.

Kafamı iki yana salladım."Senin hiç bir suçun yok."

Dediğimde gülümsedi."Keşke aşık olmasaydın bana diyorum bazen."

"Sana zarar vermek canımı yakıyor."

"Keşke ben tek sevseydim diyorum seni."

"Benim sevgim ikimize de yeterdi.Fakat sen sevmeseydin.Yorulduğunda giderdin belki."

"Gitmemi ister miydin?"dediğimde bunu soruyor musun cidden der gibi baktı.

"İster miyim?Saçmalama!"dedi bastırarak.

"Sadece seni yorduğumu fark ediyorum."
Elleri yanağımı buldu."Ve inan bana o yorgunluğunu çekip almak istiyorum Mine.
Ben seni içime saklamak istiyorum.Orada kal,yaşa."

Ellerim Bora'nın boynuna dolandı. Dudaklarım her zerresine buse kondurdu.

"Dünya bizim için üç parçaymış."dedim tane tane."Sen,ben ve Peri."

Gülümsedi."Yaramaz olacak Peri."

Güldüm."İyi ki varsın."dediğimde dudakları dudaklarıma kapandı.

"Acının geçmesi için her zerreni öpmek istiyorum."dediğinde bir daha dudağımı öptü.

"Yanımda olunca da geçiyor."dedim ve kollarım beline dolandı.Kafamı göğsüne yasladım.

Elleri saçlarıma daldı.Okşadı ve öptü.

"Elbet olacağız."dedi sessizce.

"Elbet."dedim kabullenir gibi.

"Bora?"dediğimde sessizdi."Biraz tek kalsam?"diye sordum.

"Emin misin?"diye sordu bu sefer.

"Evet."dediğimde göğsünden kaldırdı kafamı.

"Arkanda Atıf duracak haberin olsun." dediğinde gözüm arkama kaydı.Atıf el salladı.Gülümsedim.

Kafamı onaylar biçimde salladığımda alnıma bir öpücük bıraktı ve gitti.

Dizlerimi bankın üzerinde birleştirdim ve ellerimi dizlerimde birleştirdim.Hafif esen rüzgar ile istemsiz gözlerim yumuldu.

Gözlerimden akan yaşları durdurmaya çalıştım ama durduramadım.

Yanıma bir bedenin oturması ile gözlerimi hırkama sildim."Bora, yalnız kalmak istiyorum demiştim."dediğimde bir ses gelmedi.

"Bora değil."dediği an kafamı kaldırdım.
Etem abi bana bakıyordu.

Atıf'a gitmesi için bir hareket yaptı.

"Etem abi."dediğimde kafasını salladı.

"Biliyorsun değil mi?"diye sordu.

Kafamı onaylar biçimde salladım. "Biliyorum."

"Neden söylemedin bunu Bora'ya?"diye sordu.

"Neden söylemem mi gerekiyordu?"diye sordum.Elini bankın kenarına yasladı.

"Bora kardeşi olmayan biri için Beyli oldu."
Dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım.

"Üvey kardeşler."dediğimde gözlerini büyüttü."Aslında."Yutkundum."Sen neden bunu Dora'ya söylemiyorsun?"diye ekledim.

"Söyleyemem.Bir kere söyleyemedim artık çok geç."dediğinde gözlerim onun gözlerini buldu.

"Anlatmak ister misin?"diye sorduğumda,

"Melda ve senin kaderin çok benziyor."dedi dan diye.Ne dediğini anlamamıştım.

"Bu ne demek?"diye sordum.

Bana doğru döndü."Bende Dora'nın ebesiyim."dediğinde ağzım han köprüsü gibi açıldı.

"Ne?"

"Melda,Fikri'yi vurduğu gün doğum yaptı.
O gün vurulmuştu.Mecbur ben doğurtacaktım.O gün kızımın ebesi oldum."
Dediğinde şoklar içinde ona baktım.

"Şaka gibi."dedim sinirim bozulmuş bir halde.

"Şaka olan ne?"diye sordu.

"Ben bir daha hamile kalmayacakmışım."
Dediğimde Etem abinin yüzünde ki şaşkınlığı görmeniz gerekiyordu.

"Bora-"

"Biliyor."dedim hemen.

"Desene kaynanam ile bu noktamızda benziyor."diye ekledim.İstemsiz sesim titremişti.

"Belki de Beyli destanı öyle değildir." dediğinde yüzüne baktım."Beyli destanı kesinlikle herkes kaynanasının kaderini yaşar olmalıydı."

"Bir nevi doğru gibi."dediğimde acı ile gülümsedi.

"Özür dilerim Mine.Ben o an ne yaptığımın farkında bile değildim."dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım.

Beni çekiştirdiğini kastediyordu.

"Unuttum bile."dediğimde gülümsedi.

"Seni ilk gün gördüğümde anlamıştım."
Dedi bir kanıya varmış gibi.

"Neyi?"diye sordum.Hırkama daha da sarıldım.

"Melda gibi olduğunu."dedi tespitini doğrularken.

"Nasıl biriydi?"diye sorduğumda gökyüzüne baktı.Acı kahve gözleri artık kapkaraydı.

"Narin,her an kırılacak gibi.Bir çiçek kadar korumasız fakat her dikkati üzerine toplayacak kadar güzel."dedi iç çeke çeke.

"Amelia'da mı öyle hissettiriyor?"diye sorduğumda gökyüzüne bakan gözleri beni buldu.

"Gibi gibi.O da çok saf ve temiz."

"Amelia iyidir.Bende çok seviyorum.Her ne kadar bu olanlardan dolayı biraz aksatsam da onları."dediğimde gülümsedi.

"Aksatman bile sorun olmuyor.Hala mahnda diyor bana."dediğinde gülümsedim.

"Beylilere verilen kutsal ad."dedim kahkaha atarken.

"Ah ne demessin."dedi göz devirerek.

Gülümsedim."Sen istemeyene kadar kimseye anlatmayacağım."dediğimde tekrardan gözleri beni buldu.

"Biliyorum.Az önce bilerek Dora dedim.
Öğrendiğine emin olmak için."

"Bende söyleyeceksin diye kalp krizi geçirdim."dediğimde gülümsedi.

"O cesareti bir toplasam söyleyeceğim Dora'ya."dedi.

"Dora aslında şanslı.Babası öldü sanıyor ama ölmedi.Tam yanında. Sevdiği, önemsediği adam babası düşünsene." dediğimde arkadan gelen ses ile ikimizde birbirimize baktık.

Arkamızı korka korka dönmek istedik ama dönemedik.

Gözlerim Etem abiye kaydı.Ben ve o sağır değilsek arkamızda az önce sert bir şekilde bir şey yere düşmüştü.

Etem abi önüne baktı ve gözlerini yumdu.
Elleri burun kemerini sıktı.Galiba arkama bakmak bana düşmüştü.

Gözlerim ağır ağır arkamızda duran kişiye döndü.

Kafasında doğum günü şapkası elinde bir kek,bize donmuş bir vaziyette bakıyordu.

Ellerim tir tir titredi.Göz göze geldik.
Kafamı ağır ağır iki yana salladım.
Sanırım her şey şuanda boka çok pis sarmıştı.

***

İNŞALLAH BEĞENMİŞSİNİZDİR💖🌸

Yeni bölümde görüşmek üzere🌼

YORUM KUTUSU🕊

SİZCE MİNE VE ETEM'İ KİM DUYDU?

YENİ BÖLÜMDE NELER OLACAK?

Oy ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız❤

SİZİ ÇOK SEVİYORUM( ˘ ³˘)♥

Continue Reading

You'll Also Like

7.4K 541 22
"Her sarıldığımda aklıma geliyor baba 'acaba bu bedene kaç kadın sarıldı?'diye" "Senin sevgine açım" "Bütün çığlıklar sanaydı baba."
15.7K 665 75
Dışı sakin ruhu cani bir okul müdürü. Lise öğrencileri olan Derin, Gökay, Afet ve Burak... Bu dörtlü okul müdürünün gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya ça...
578K 24.1K 37
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
2.3M 96K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...