Bölüm şarkısı : Ayla Dikmen - İlk ve Son Aşkım Sen Olacaksın
(Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙏)
***
"Bak tekrar söylüyorum, kıza nazik ol. Sorular sor, sohbet-"
"Eğer bir kelime daha edersen buradan siktir olur giderim, Taehyung."
Çatık kaşlarım ve sert çıkan ses tonumla ciddiyetimi anlamış olacak ki gözlerini kaçırdı benden. Sonrasında boğazını temizledi ve omzumu patpatlayarak yanıma geçti. Sinirden köpüren bedenime sessizlik bile iyi gelmiyorken, hala burada ne halt yediğimi düşünüyordum. Ne işim vardı benim, neden burada Taehyung ile sevgilisini ve onun arkadaşını bekliyordum? Neden ona hayır diyemiyordum, desem dahi bir bakışı ile tüm bildiklerimi unutup ona boyun eğiyordum?
Evet, gerçekten de Taehyung'un teklifini zorla da olsa kabul edip buraya gelmiştim. Allem etmiş kallem etmiş ve beni bu buluşmaya ikna etmişti. Ne de mükemmeldi ama! Taehyung, sevgilisi, ben ve benden hoşlanan kız dörtlü buluşmaya çıkmıştık. Üstelik çift olarak takılacaktık.. Halime kahkahalarla gülüp dalga geçmek istiyor, sonrasında içli içli ağlayarak sırtımı sıvazlayasım geliyordu. Ne de acınası bir vaziyetteydim. Hangi insan yanıbaşında sevdiği varken bir başkası ile randevuya çıkardı? Hangi insan aşkı karşısında bu denli zayıf kalırdı..
Taehyung ile birkaç gün önce birbirimize zıt düşmüştük ve ben o olayın orada kapanacağını zannederek hata etmiştim. Akşamına Taehyung evime damlamış ve beni ikna etmek için bütün kozlarını kullanmıştı. Eve abur cuburlarla gelip play station oynamayı teklif etmişti. Her ne kadar reddedemeyeceğim bir teklif olsa dahi ona yumuşamamak için keyfimin olmadığını söylemiştim. Fakat pes etmedi. Birlikte oynamayı sevdiğimiz başka oyunları açtı, katıla katıla güldüğümüz komedi programının yeni bölümünü yanımda kahkahalarla gülerek izledi. Pes edemeyeceğimi biliyordu. Hele ki son zamanlarda sevgilisi yüzünden doğru dürüst yüzüme bile baktığı yokken, tıpkı eski günlerdeki gibi eğlenebileceğimiz vakti elimin tersi ile itmeyeceğimi çok iyi biliyordu.
Öyle de yaptım. Bir süre yanında sessizliğimi korusam da, o sırada onun programa attığı kahkahaları hülyalı bakışlarımla izliyordum, programda geçen espriye kıkırdamamla beni yakalamıştı. Ben de bir müddet sonra inadımı kırdım ve onunla birlikte izlemeye başladım. O akşam hiç olmadığım kadar mutlu ve huzurluydum. Uzun süre kalınan tatilden sonra eve dönülen günün verdiği hissiyat gibiydi.
Saatler sonra huyuma giderek konuyu açtı. Kızın benden ne vakittir hoşlandığını, ilgisi olduğunu, uzun zamandır ilişkim olmadığını.. Hepsini tatlı dille ifade etti ve buluşmayı kabul etmemi söyledi. Yine de o tatlı diline kanmayarak reddettim. Kalbimde o varken bırak başkası ile buluşmayı, bir başkasının gözlerine bakmayı sevdama hakaret sayardım. "Hadi be oğlum, benim hatırım için.." Burukça gülümsedim ve başımı öne eğdim o an. Benim için diyordu. Onun için neler yapmazdım ki? Güzel hatırı için neleri kabul etmezdim ki? Basit bir buluşma, devamı olmayacak diyerek tekrarladım içimden. Taehyung üzülmesin diye kabul edecektim. Sonrasında uyuşmadığımızı bahane eder ve bir şekilde kurtulurdum. Çünkü sevdiğim adam beni ikna etmeye çalışan gözleri ile bana bakarken onu reddetmek imkansızdı.
Ne olduysa da o andan sonra oldu. Buluşma hemen ayarlandı, kıza haber verildi. Birlikte alışveriş merkezinde çift olarak vakit geçirecektik. Önce sinema, sonra ise bütün okların bizi gösterdiği bir kahve faslı.. Tahmin etmesi zor değildi. Taehyung teklifi kabul ettiğimden beri kızın ne kadar narin ve kırılgan olduğunu anlatıp duruyordu. Ona kibar davranmamı ve centilmen olmamı söylemişti. Acaba onunla bir ilişkim olsa benden bu şekilde olmamı mı isterdi? Ben dobra ve başıboş birisi iken, Taehyung kibar insanlardan mı hoşlanıyordu. Ona centilmence yaklaşsam kalbine girebilir miydim..? Giremezdim. Onun bir sevgilisi vardı ve sevgilisi olmasa dahi görüp görebileceğim en düz herifti.
"Geliyorlar. Dediklerimi unutma."
Uzaktan gelen ikiliyi görmemle derin bir nefes verdim. Seoyeon'u görmem kalbimin sıkışması için yeterli bir sebepti zaten. Bizi, daha doğrusu Taehyung'u fark etmesiyle koşarak bağırmaya başlamıştı. Taehyung da birkaç adım öne çıkmış ve kollarını sevgilisi için aralamıştı. Seoyeon nihayet onun boynuna atladığında Taehyung kuvvetli kollarını sevgilisinin sırtına sıkıca dolamıştı. Sancıyan kalbimin acısıyla çenem titredi. Şu an hiç yeri değildi fakat kendime engel olamıyordum. Gözlerimi ikiliden uzaklaştırmak için başka yere çevirdiğimde ise karşımda duran bedeni gördüm. Bu o olmalıydı. Ellerini önünde birleştirmiş ayakkabılarını izliyordu. Utangaç olduğu her halinden belliydi.
Yanımda duran ikili birbirleri ile hasret giderirken titreyen ellerimi yumruk yaparak o anın bitmesini bekledim. Tanrı ilk kez bana kulak asmış olacak ki dileğim çabucak gerçekleşti. Taehyung Seoyeon dan ayrılarak bana döndü ve Seoyeon'un arkadaşı ile aramda durdu.
"Jungkook, bu Sana. Seoyeon ile yakın arkadaşlar, biliyorsun zaten."
Yalan, bilmiyordum ve bilmediğimin farkındaydı.
"Evet." diyerek yalan söyledim. "Memnun oldum Sana. Jungkook ben de."
"Biliyorum, nihayet tanışabildiğimiz için çok mutluyum."
Tekleyen sesi ve bana uzattığı elinin titremesine bakılırsa fazlasıyla heyecanlıydı. Gerçekten bana karşı hislere sahipti, bunu anlayabilmiştim. Boğazıma oturan yumru ile kendimi kötü hissettim. Bu kızın beni sevmekten başka suçu yoktu fakat ben Taehyung'a hayır diyemediğim için onunla randevuya çıkıyordum. Ona boş yere umut verecektim ve sonrasında bahane üretip görüşmeyi kestiğimde canını daha çok yakacaktım. Bunu yaşatmak istememiştim lakin elimden bir şey gelmiyordu. Yıllardır Taehyung ile arkadaş iken onun aksine hiç sevgilim olmamıştı. Artık bahanelerime inanmadığı için istemeyerek de olsa bu teklifi kabul etmiştim. Sana, umarım bu buluşmadan cesaret alıp bana olan hislerini arttırmazsın. Çünkü ben hiç kimsenin aşkına karşılık verecek vaziyette değilim. Ben, vaziyetlerin en kötüsü içerisindeyim.
Çok bekletmeden bana uzattığı elini tutarak sıktım ve hızlıca elimi çektim. Basit bir temas bile kalbimi sızlatıyordu. Bana dokunan, tenime değecek tek tenin Taehyung olmasını istiyordum. Yakın arkadaşıma aşık olarak nasıl da karadeliğe düşmüştüm ben böyle. Sadece karanlık ve gittikçe en dibe çekiliyordum. Sonu, ucu bucağı olmayan bir karanlık. Işığın asla olmadığı bir karanlık..
"Aşkım, uzun zamandır gelmesini beklediğim filmin vizyona düştüğü gün böyle buluşmamız çok güzel bir tesadüf olmadı mı?" diye sordu Seoyeon Taehyung'un koluna girerken.
"Evet canım."
"Sen neler yapıyorsun Jungkook?" Sorusunu bana yöneltmesiyle gözlerimi devirdim. Benden nefret ettiğini bilmesem gerçekten de halimi hatırımı soruyor sanabilirdim.
"Ne yapalım, koşuşturup duruyoruz işte."
"Ne için, anlamadım? Çalışmıyorsun, okula gittiğin de yok zaten. Neyin koşuşturması bu?"
Lafını sokmadan duramazdı o. Biliyordum. Beni sinir etmek için elinden geleni yapardı.
"Okulu aksatmıyorum merak etme sen. Ayrıca bilirsin, erkek erkeğe olan mevzular olur. Taehyung ile yetişmeye çalışıyoruz."
Bunu dememle Taehyung'un bakışları bana dönmüş, Seoyeon ise şaşırmış suratı ile bakakalmıştı. Yalan söylüyordum. Ne gece hayatımız vardı ne de ev hayatımız. O tarz mevzularımız yoktu fakat amaç onu sinir etmek değil miydi? Başarmıştım işte.
"T-takıldığın birileri mi var?" diye cılız bir ses işittim sağımdan. Kafamı şaşkınlıkla yana çevirmemle çehresi hüzne bürünmüş Sana ile karşılaştım.
"Yok.. Öylesineydi." diyebildim sadece. Az da olsa rahatlamışa benziyordu. Kafasını sallayarak öne dönerken yanımızdaki çift de dıdır dıdır didişiyordu. Anlaşılan Seoyeon onu sorguya çekerken Taehyung dediklerimi yalanlamakla uğraşıyordu. İkisinin ufak tartışmalarını zerre umursamazken ellerimi ceplerime yerleştirerek yürümeye devam ettim. Açıkçası kendimi kötü hissetmiyordum çünkü Seoyeon yüzünden Taehyung ile sayısız kez tartışmıştık. Taehyung'un sevgilisi olduğu için ona karşı asla kötü bir tutumla yaklaşmamıştım hiç, bu konuda dürüsttüm. Ben mutlu edemiyorsam en azından bir başkası edebilir diye düşünerek kendimi alıştırmaya çalışmıştım ilk vakitler. Lakin Seoyeon sebepsiz yere bana hep soğuk davranmış ve bulduğu her fırsatta terslemeye başlamıştı. Zamanla Taehyung'un yanımızda olmadığı vakitler açıkça beni sevmediğini, Taehyung'un yanında istemediğini söylemişti. Birlikte geçirdiğimiz vakti kıskanıyordu. Ben aşkımı başka tenlerde izlerken sesimi çıkarmıyordum fakat o Taehyung ile geçirdiğim kısıtlı vakitleri kıskanıyordu.
Bir süre o şekilde yürümeye devam ettik. Sana birkaç adım gerimde yürüyerek bize eşlik ediyordu. Tek kelime dahi etmedim. Hatta bilerek soğuk davrandım, telefonumdan başımı kaldırmadım. Belki benim ukala ve ilgisiz biri olduğumu düşünerek benden uzaklaşabilirdi. Bir süre sonra Taehyung ve Seoyeon da eski hallerinde dönerek birbirlerine sırnaşmaya kaldıkları yerden devam ettiler. Taehyung kolunu Seoyeon'un ince beline sardı ve parmakları ile açıkta kalan teni okşadı. Gözlerim birkaç saniye o görüntüde takılı kaldı. Bazen yan yana yürürken kolunu benim de belime atardı lakin hiç böyle okşamazdı. Doğal olarak, olması gereken de buydu. Ama o güçlü kolu tenimde hissettiğimde omurgam nasıl da titrerdi acizce. Tüm tüylerim şaha kalkar, kalp atışlarım alır başını giderdi.
"Oğlum sana diyorum!"
Gözlerimin önünde şıklatılan el ile kirpiklerimi kırpıştırdım ve kendime geldim. Gözümün önündeki görüntüyle düşünceler alemine dalıp gitmiştim yine.
"Ne?"
"Duymadın mı az önce dediklerimi? Aklın nerde senin?"
"Dalmışım, ne demiştin?"
Sıkıntıyla nefes verdi. Boşluk bulsa kafama bir tane geçirip tavırlarımı düzeltmemi söyleyeceğine adım kadar emindim. Bakışlarımın ölü balıktan farkı yoktu. Boş ve duygusuz. Bana biçilen kadere razı geliyordum.
"Biz yengenle birkaç mağazaya bakacağız. Siz de sinemeya gidin ve biletleri alın o sırada."
Sıkıntıyla derin bir nefes verdim. Bizi yalnız bırakmak için yapılan ilk hamle gelmişti işte. "Olur." diyebildim sadece. Birkaç adım bana yaklaştı, "Var mı paran? Kartımı vereyim mi?" Kafamı iki yana sallayarak onu reddettim. "Hallederim sıkıntı yok." Gözlerime emin olmak istermiş gibi baktı ve sevgilisinin çağırması ile omzumu patpatlayarak gitti.
"Ne tür filmlerden hoşlanırsın?"
Yanımdan gelen sesle bakışlarımı Sana'ya çevirdim. Utangaçtı fakat benimle konuşmak istediği aşikardı. Taehyung ile her türlü filmi izlerdik. Belirli bir tür seçmemize gerek kalmazdı. Aksiyon açar heyecanla izlerdik. Romantik açıp dalga geçer, korku filmi açar altımıza sıça sıça yine seyrederdik. Taehyung olduğu müddetçe hiçbir şeyin önemi kalmıyordu.
"Korku."
Dedim düşüncelerimin aksine. Tam da düşündüğüm gibi dudak büzdü Sana. Onun daha çok romantik ve animasyonlardan hoşlandığını anlamak zor değildi. Yine de sormadım.
"Ben o tarz şeylerden pek hoşlanmam. Genelde romantik komedi izlerim."
Kafamı salladım aklımdaki düşüncenin onaylanmasıyla. O sürede de alışveriş merkezinin güvenliğinden geçmiş ve asansöre ilerlemeye başlamıştık. Bugünün bir an önce bitmesini istiyordum. Elimde biram ve sigaram eşliğinde balkonumda oturmak.. Sonrasında gitarımla birkaç parça şarkı tıngırdatmak istiyordum. Sesimi duyan Taehyung anında damlardı evimde. O da bir bira açardı kendine. Şarkım bitene kadar beni dinlerdi. Sonrasında ise sohbet eder, uyurduk. Belki de hiç uyumaz sabahlara kadar konuşur dururduk.
Asansörün sesini işitmemle kafamdaki düşünceleri bir kenara bıraktım ve asansörün içine doğru adımladım. Sana da hemen yanımda yerini aldı. Fark etmemiştim fakat asansör sırasında arkamızda epey insan birikmişti. Biz bindikten sonra onlar da birer birer binmeye başladı. Kalabalıklaşan dar alan yüzünden Sana'ya iyice yaklaşmak zorunda kaldım. Hatta o da bana yaklaştı. Aramızdaki boy farkı sebebiyle yüzü göğsüme denk geliyordu. Kafasını öne eğerek alnını hafiften göğsüme yasladı. Gerginliğimden dolayı ben de kafamı tavana diktim ve bir an önce ineceğimiz katın gelmesini bekledim. İnatmış gibi sanki dakikalar geçmek bilmedi. Yürüyen merdivenleri kullanmayarak çok büyük bir hata etmiştik.
Nihayet asansörün içinde ineceğimiz katın sesi yankılandığında önümüzdeki insanların da inmesi ile onları takip ederek kendimizi dışarı attık. Daha fazla temas veya herhangi bir yakınlık yaşanmaması işime gelmişti. Sana ile yan yana ve hiç konuşmadan sinema salonunun ve gişenin olduğu tarafa doğru yürüyorduk. Kocaman pankartı asılan romantik filme göz attığımda sabahtan beridir Seoyeon'un gitmek istediği film olduğunu anlamam zor olmamıştı. Sıkıntıyla nefes verdim ve gişeye yaklaşarak görevliden 4 adet bilet istedim. Ben işlemleri ve ödemeyi hallederken Sana sessizce dibimde bekliyordu. Aldığım biletler ile arkamı döndüm ve birkaç adım atarak kenara geçtim. Filme on beş dakika vardı. Taehyunglar bir an önce gelse iyi olurdu çünkü kızın yanında ister istemez gerliyordum.
"İstediğin herhangi bir şey var mı?"
Diyerek ortaya soru yönelttim. Hem aramızdaki gereksiz gerici olan sessizliği kırmak, hem de nazik davranmak adına sormuştum. Bunu sormamı bekliyormuş gibi kafasını hızla salladı. "Mısır alabilir miyiz?" Gözlerim arka kısımdaki yiyecek ve içecek satılan kısma takıldığında baş hareketimle onu onayladım ve oraya doğru ilerledim. Bir adet orta boy mısır söyledim. Ben yemeyecektim, Taehyung ve biricik sevgilisi yesin diye ellerimle onlara mısır alacak da değildim. Bu sebeple sadece Sana için aldığım mısırın da ödemesini yaparak uzaktan yaklaşan Taehyungların yanına doğru ilerledim. Sırf gereksiz yere son kalan paralarımı harcayıp durduğum için bile Taehyung'un kafasını kırabilirdim.
Elimdeki mısırı Sana'ya uzattığımda utangaç bir tavırla teşekkür etti. Rica etmedim. Seoyeon da imalı bir şekilde kaşlarını kaldırdı ve sırıtarak bir bana bir de Sana'ya baktı. Sonra kolu ile Taehyung'u dürttü ve o da yan bir gülüş sundu. Kibarlık edip kıza mısır aldığım için ne imalar yapmaya başlamışlardı kendi kendilerine. Abartı bir şekilde göz devirdim ve biletleri Taehyung'un göğsüne bastırıp salona doğru önden ilerlemeye başladım. "Film başlar birazdan.." Giderken dediğim şeyi zerre umursamamış ve arkamdan fısıldaşmalarını duysam da ses etmemiştim. Buraya gelirken bunların olacağını en başından beri biliyordum.
***
Film bir o kadar sıkıcı, bir o kadar da vıcık vıcıktı. Klasik bir aşk hikayesinden ne bekleniyorsa hepsi yaşanmıştı ilk dakikadan beri. Taehyung'un da zerre beğenmediğini biliyordum. O daha çok vurdulu kırdılı şeyleri severdi. Ama sırf sevgilisi uğruna ses etmeden izliyordu. Sana, ben, Taehyung ve Seoyeon olacak şekilde dördümüz de yan yana oturuyorduk. Yanımdaki çiftin romantik sahnelerde birbirlerine olan dokunuşlarının gayet farkındaydım. Sinir ve üzüntü arasındaki o duygu karmaşasındaydım. Öyle ki dizimi sallamama bir türlü engel olamıyor, çenemde hafif çıkmaya başlayan sakallarımı tırnak uçlarımla çekiştiriyordum.
"Rahat dur."
Yanımdan gelen sesle dizimin hareketini durdurdum ve Taehyung'a bir bakış attım. Onun da kafası bana döndüğünde gözüyle Sana'yı işaret etti.
"Kızın elini falan tutsana oğlum."
Sinirden gözüm seğirdi. Yüzümü ona yanaştırdım ve sadece ikimizin duyacağı şekilde fısıldadım.
"Eğer biraz daha üzerimize oynamaya devam edersen, bu kızı akşam eve götüreceğim ve-"
"Sikerim seni."
Sert bir şekilde söylediği şeyle yutkundum. Gözlerim yüzünü turlarken kendimi toparladım ve omuz silktim. "O zaman kes sesini ve karışma. Gel dedin geldik. Dahası yok."
Sinirle nefesini vererek önüne döndü. Umurumda değildi açıkçası. Sırf onun hatırı için bu siktiri boktan filmi izliyor, sevgilisine katlanıyor ve zerre ilgi duymadığım bir kızla randevuya çıkıyordum. Yatıp kalkıp buna şükretmeliydi.
"Adam kadını sevmiyor, yalan söylüyor. Kesin aldatacak." dedim kendi kendime.
"Siktir lan oradan. Görmüyor musun filmin başından beri köpeğe döndü." Diye cevap verdi bana Taehyung.
"Numara yapıyor amına koyayım. Seven adam böyle mi olur?"
"Sen nereden bileceksin sanki puşt!"
Birkaç saniye gözlerimi kapattım ve sinirimin geçmesini bekledim. Sonra sakince nefes verdim ve bilerek ses çıkarmadım. Nasıl olsa anlaşılacaktı.
***
"Adamın kadını aldatmasına çok şaşırdım! Sonu aşırı ters köşeydi."
Sana'nın filmden çıkar çıkmaz kurduğu cümlelerle sırıttım. "Belliydi.." dedim sadece. Taehyung tek kelime etmezken, Seoyeon ve Sana film hakkında derin bir tartışmaya dalmışlardı bile. Açıkçası sıkıcı filmden sonra belki bir umut dağılırız diye düşünmüştüm ama boşaydı. Alışveriş merkezinin en üst katındaki kafeye gidiyorduk şimdi de. Düşündükçe böyle şeylerin hiç de benlik olmadığına kanaat getiriyordum. Memnuniyetsiz biri değildim ama vıcık sevgili aktiviteleri bana göre değildi. Aslına bakarsak Taehyung'a göre de değildi. Buna yüzde yüz emindim. Sadece Seoyeon için susuyor ve ayak uyduruyordu.
Hep birlikte geçip oturduğumuz kafede siparişleri verdikten sonra sigara içmek için ayağa kalktım. Hem ortamdan kendimi soyutlamak hem de kafamı dinlemek istiyordum. Düşüncelerimi okumuş gibi bana inat olarak Taehyung da benimle geleceğini söyledi. Birlikte sigara içme alanına yürüdük ve sigaralarımızı yakarak önümüzdeki manzarayı seyrettik.
"Ee, ne düşünüyorsun?"
Yanımdan gelen sesle kafamı sağa çevirerek anlamsızca Taehyung'un suratına baktım.
"Ne konuda?"
"Hangi konuda olabilir amına koyayım. Sana konusu işte."
Sıkıntıyla oflayıp bakışlarımı tekrar karşımdaki manzaraya çektim ve sigaramdan bir yudum aldım.
"Bir şey mi düşünmem gerekiyor?"
"Evet gerizekalı. Buraya geldin, kızla vakit geçirdin ya hani. Onun hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum." diye diretti.
"Hiçbir şey düşünmüyorum. Çünkü buraya gelirken aklımda da herhangi bir düşünce yoktu. Sırf sen istedin diye geldim."
Bir süre cevapsız bıraktı beni. Sessizce sigaramızı içmeye devam ettik. Sonra yine sinirimi bozacak şeyler söyleyerek sessizliği bozdu.
"Kızı mı beğenmedin? Niye hiç oluru var mı yok mu diye düşünmüyorsun Jungkook?"
"Kız da bir başkası da sikimde değil diyorum, anlamıyor musun? İsterse dünyanın en güzel hatunu olsun. Bir ilişki içerisinde olmak istemiyorum."
Olabildiğince sert ve keskin çıkam ses tonumla hiçbir şey diyemedi. Zaten buna verilebilecek bir cevap da yoktu. Sonrasında Seoyeon lavaboya gitmek istediğini söyleyerek Taehyung'u da peşinde sürükledi. İyice kılıbık herifin teki olmuştu şu kız için. Ben tek başıma sigaramdan son nefeslerimi çekerken bu sefer yanıma Sana geldi. Bu kıza da istemeden kendimi mahcup hissetmiştim. Sonuçta bana karşı duyguları vardı ve onunla vakit geçirerek umut vermiş gibi hissediyordum. O da bu düşüncelerimi destekleyerek neşeyle konuşmaya başladı.
"Çok güzel bir gündü, öyle değil mi?"
Bilerek sessiz kalmayı seçtim. O ise bozuntuya vermedi ve başka soru yöneltti.
"Genelde boş vakitlerinde ne yaparsın Jungkook?"
"Ne için soruyorsun?" Kafamı yana çevirdim ve onunla göz göze geldim. Nasıl bakıyordum bilmiyordum fakat suratımı görmesiyle yüzündeki gülümseme yavaşça kayboldu.
"Seni tanımak için.."
Cılız ses tonu aramızda kaybolduğunda güler gibi ses çıkardım ve bakışlarımı yere diktim.
"Beni tanıma."
"Fakat Jungkook-"
"Bugün için üzgünüm Sana. Seninle tanışmak güzeldi lakin bende senin duygularına karşılık verecek yer yok. Belki de bu buluşma hiç olmamalıydı.."
Gözleri doldu bir anda. "Bir hata mı yaptım?" diye sesi titreyerek sordu. Kafamı iki yana salladım çaresizce. "Sorun benim, sen değilsin."
Gözünden akan yaşı elinin tersi ile sildiğinde düşüncelere dalmış gibi gözüküyordu. Kim bilir kafasında neler dönüyordu şu an. Bana karşı yanlış bir şey deyip demediğini, yeterince güzel olup olmadığını, sohbetinin sıkıcı ya da boğucu mu olduğunu.. Bunları gözlerinden anlayabiliyordum. Bu yüzden tam konuşacağı vakit ona gerçekleri söyleyerek kafasındaki düşüncelerin sesinin kesilmesine sebep oldum.
"Ben aşığım."
Şaşkın ve bir o kadar da ne dediğimi anlamaya çalışırmış gibi bana bakıyordu yaşlı gözlerle. Sıkıntıyla iç çektim. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu belki de. Çünkü Taehyung bana ilk kez Seoyeon'a aşık olduğunu söylediğinde üzerimde bıraktığı yıkımı dün gibi hatırlıyordum. Ben vazgeçememiştim lakin belki Sana geçebilirdi.
"İmkansızın birine aşığım, Sana. Yıllardır bu sevgiyi taşırken kalbimde.. Bir başkasını hayatıma alamam."
***
Medya: Seoyeon.
İdolün kim olduğuna dair en ufak bir fikrim yok sadece pinterestten gördüm ve karakter olarak kullanmaya karar verdim. İleride başka karakterler için fotoğraflar eklemeye devam edeceğim.
Oy vermeyi unutmayın lütfen. Sonraki bölümde görüşmek üzere ♥️