BU BÖLÜMÜN SONUNDA YETİŞKİN İÇERİK İÇEREN YAZILARI BULUNMAKTADIR. LÜTFEN BUNA DİKKAT EDEREK OKUYUNUZ :))) - YORUM VE DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM :))
Ares :
Dün gece garip rüyalar görmüştüm. İris , eşim ve başka bir zaman dilimi. Net hatırlayabildiğim tek şey şuydu.
'' Emin misin Endi , Dünya'nın oğlu.''
'' Evet Tanrım. Hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.''
'' Pekala Ay Tanrıçası senin tarafında olduğu için dileğini yerine getireceğim.''
Görüntü giderken kafamda Tanrıça'nın sesi yankılandı.
'' Dünya'nın oğlu bütün yaşamların boyunca Ay'ın kızı ile beraber olmaya , tekrar tekrar onunla doğmaya ve tekrar tekrar onunla ölmeye , hatırladığın ve hatırlamayacağın bu döngüye kendini açmaya hazır mısın?''
'' Uyan Ares''
Endi'nin sesi beni kendime getirdi. Dönüşmeye başlıyordum. Derken Sera elini alnıma koydu ve beni sakinleştirdi. Sera'nın sürüsü duygu durumuna müdahale edebilme gibi bir yeteneğe sahipti. Çoğu zaman bu konuda yardımcı oluyordu.
Dolunayda kafam çok doluydu. Sözleştiğimiz yere geleli 2 saat olmuştu. Birden Aztek benimle bağlantı kurdu.
'' Burada beyaz bir kurt var. Saldırıya hazırlanıyorum.''
'' Dur Beta Aztek. Sakın ona dokunma. Daha sonra açıklayacağım arkana bakmadan ve onu takip etmeden uzaklaş ondan.'' Alfa sesiyle verdiğim bu emre karşı çıkamazdı. Bir süre sonra ağaçların arasından çıktı. Bembeyaz kürklü , masmavi gözlü eşim. Tabi ki insan bağlantısına ulaşamıyordum. Kurtlarımız bizim sözlerimizi birbirimize iletti.
'' Merak etme. Bu sınırlar içinde hatta bu sınırlar dışında bile kimse seninle aramıza giremez.''
'' Daha dikkatli olmalıydım.''
'' Geldiğin için , geldiğiniz için teşekkür ederim.''
'' Kurdumun isteğini geri çeviremezdim.''
'' Umarım bir gün ikinizin isteği olur. Gel seni bir yere götüreceğim. Hızıma yetişmeye çalış.''
Bir yandan ne kadar güçlü olduğunu test etmeye çalışıyordum. Kurdu kuyruğunu sallayarak mücadeleyi kabul etmiş gibiydi. Beraber yarım saat koştuk. Çok güzel , çok eşsiz bir deneyim yaşıyordum.
'' O güçlü.''
'' Farkındayım Endi. Ne kadar hızlanırsam hızlanayım hep yakalıyor.''
Onu getirmek istediğim yere geldik. Yine kurtlarımızın sesi sözlerimizi iletiyordu.
'' Burası özel bir mağara. Burada içeride olmadığı sürece kimse senin kokunu alamaz. Sürünün ilk alfası Ay Tanrıçası'nın desteği ile burayı kutsamış. Eğer bir gün bana ulaşmanın uzun sürdüğünü fark edersen ben gelip seni alana kadar burada saklanabilirsin.''
Bu düşünce hoşuna gitmemiş gibiydi.
'' Sana bir şey olursa eşinden saklanmasını mı bekliyorsun? Bir eşten beklentin bu mu gerçekten?'' eşim olduğunu belirtmesi hoşuma gitmişti. Yavaşça ona yaklaştım.
'' Eşim olmayı kabul edip etmemen sorun değil. Yaşadığını bilmem yeterli benim için.''
Oda bana yaklaşmaya başladı. Yaklaştıkça aramızda ki ateş artıyordu. Kurtlarımız birbirinin kürkünü koklamaya , yalamaya ve küçük ısırıklar bırakmaya başlamıştı. Durdum ve geri çekildi. Gözlerinde bir hayal kırıklığı oluştu. Sadece eş bağına kapılarak bunu yaparsa sonradan pişman olacaktı.
'' İnsan halinle tanıştıktan sonra belki kaldığımız yerden devam edebiliriz. Bu gece için teşekkür ederim. Geldiğimiz yolu takip ederek çıkabilirsin. Senden sonra da ben çıkacağım ve seni takip etmeyeceğim. Bir sonra ki dolunayda burada buluşalım.''
Hiçbir şey söylemden çıktı. Eve girdiğimde içimde ki kıvılcım sönmemişti. Sera yatakta beni beklemişti. Üstünde transparan bir gecelik vardı. Her dolunay zamanı bütün kurtların içinde ki dürtü artardı. Sera ile gerçek anlamda bir birliktelik yaşamamıştık. Yalnızca ön sevişme şeklindeydi. Ama bugün ateşim daha fazlaydı. Gözlerinde ki ateşle beni yatağa çağırdı. Sert bir şekilde öpüşmeye başladık. Kulak mememi , boynumu yalamaya ve emmeye başladı. Yavaş yavaş karnımdan aşağıya doğru gitti. Gözlerimi kapattığımda gözümün önüne İris geldi. Onu düşününce bu yaptığım yanlış geldi. Sera tam ağzıyla beni saracakken durdurdum onu.
''Sorun ne? Gayet istekli başlamıştın.''
'' Üzgünüm Sera. Bugün ki dönüşüm biraz uzun sürdü. Yorgun hissediyorum. Başka akşam devam etsek nasıl olur?'' yüzüme bir gülümseme yerleştirip onu öptüm. Gerçek bir birliktelik yaşamadığımız için onun süreci daha kolay geçiyordu. Uyuduktan sonra odadan çıktım. İris'in kapısının önündeydim. Böyle olmaması gerekiyordu. Bu haldeyken onu görürsem kendimi tutamazdım. Arkamı döndüğümde hayır diyerek bağırdığını duydum. Hemen kapıyı açtım. Yatağın içinde nefes nefeseydi. Beni görünce şok oldu.
'' Ares..'' ne olmuştu ? kabus mu görmüştü? Korkmuş gibi görünmüyordu.
'' Buradayım.'' Kapıyı kapattım ve yatağa oturarak ona sarıldım.
'' Kabus mu gördün?'' bir şey demedi. Yüzüne bakmak isterken daha sıkı sarıldı.
'' Sorun yok İris. Ben buradayım.'' Ne görmüştü rüyasında? Derken kulağımın altından hiç beklemediğim bir cümle duydum.
'' Ares. Dokun bana.'' Tüylerim diken diken olmuştu. Sesi , nefesi , teni... ne anlamda dokunmamı istediğinden emin olamadığım için biraz daha sıkı sarılmaya başladım. Onu korkutmak istemiyordum. Bu sefer isteğini daha net belli etti. Boynumdan öptü.
'' Dokun bana.'' Yüzünü yüzüme götürdüm. Gözleri alev alevdi.
Dudaklarına yapıştım. Eliyle sırtımda oynuyordu. Bense bir elim belinde diğeriyle yüzünü sabit tutuyordum. Elimizde olsa birbirimizi bir bardağa doldurup kana kana içebilirdik. Sera da kaybettiğim kıvılcım tekrar yükseliyordu. Yavaş yavaş elimi göğsüne götürüp nazikçe sıkmaya başlayınca İris dudaklarıma küçük bir inilti bıraktı. Bu beni daha da yükseltmişti. Üstünde gecelik olduğu için ellerim çok daha rahat hareket ediyordu. İris boynumu öperken elim onun bölgesine doğru gidiyordu. Parmaklarım karnının üzerinden geldiğinde kendini bana doğru ittirdi. Diğer elimle saçından tutup kafasına geriye attım ve açıkta olan her yerini yalamaya başladım. Elimi iç çamaşırının üzerinde gezdirirken boğazından bir hırıltı geldi.
'' Devam et.'' Beni bu kadar istemesi büyük bir hazla dolmamı sağladı ve bir parmağımı içine soktuğumda sırtı yay gibi gerildi.
'' Ah...'' nefes alış verişi değişmeye başlamıştı. Parmağımı hareket ettirdikçe nefesini daha çok boynuma vermeye başladı. Onu tekrar geri çektim ve parmağımı yavaşlattım. Kaşlarını çattı.
'' Gözlerini aç.'' Onun yerine bedenini elimin üstünde kendi hareket ettirmeye çalıştı.
'' İris daha fazlasını istiyorsan gözlerini aç.'' Yine boğazında bir hırlamayla gözlerini açtı ben o anda bu sefer iki parmağımı içine doğru ittirdim. Gözlerini kapatacakken tekrar yavaşladım ve açtı. Bu şehvetle bakan gözleri , dağılmış saçları , boynunda ki ufak kızarıklıklar , geceliğinin askılarının düşmesi , göğüslerinin yarım şekilde görünüyor oluşu ve sesi...
Benim dokunuşumla benim hareketlerimle çıkardığı sesler bugüne kadar duyduğum en güzel seslerdi.
'' Daha hızlı.''
'' Nasıl istersen.'' Diyerek sırıttım ve parmaklarımı daha hızlı hareket ettirdim. Bir yandan geceliğinin düştüğü kısma kadar öpmeye devam ettim onu.
'' Ares...'' adımı söylediği her an zirveye daha çok yaklaştığını anlıyordum.
'' Bırak kendini İris.'' Kulağına fısıldadım. Gözlerimi gözlerine diktim.
'' Parmaklarıma bırak kendini.'' Dediğimde ağzımın içine doğru inleyerek rahatlamıştı. Yavaşça parmaklarımı içinden çıkardım ve önce kendi ağzıma götürüp yaladım. Sonra parmaklarımı onun ağzına doğru götürdüm. Yüzünde ki gülümsemeyle parmaklarımı emmeye başladı. Daha sonra kucağıma çıktı. Üzerimde kini çıkardı ve boynumun soluna doğru yöneldi. Bir anda durdu ve gözlerime bakarak hırladı.
'' Sera'nın bitiremediği işi burada mı bitirmeye karar verdin?'' diyerek üzerimden kalktı.