The Fall Of Love | Taekook

By ceyceyberry34

13.8K 1K 212

Alışveriş merkezinde arkadaşlarıyla gezen Omega Jeon Jungkook dengesini kaybederek yürüyen merdivenlerde Delt... More

TANITIM
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14''
15'
16
17''
18
19
20
21''
FİNAL

22

194 22 0
By ceyceyberry34

Herkese selammm....😍

Yeni ve uzun bir bölümle daha gelmiş bulunuyorummm...💕

Daha fazla uzatmadan bölüme geçelim, keyifli okumalar bebeklerimmm...🩶

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

Jungkook'un Ağzından

"SİZ BÖYLE BİR ŞEYİ BENDEN NASIL SAKLARSINIZ? BENİM BUNLARI BİLMEYE HİÇ HAKKIM YOK MUYDU GÖZÜNÜZDE? SİZ BENİM HER ŞEYİMDİNİZ!"

"Jungkook senin iyiliğin için biz."

"BAK HARİKAYIM ŞU AN! BEBEĞİM ÖLDÜ BENİM."

Sanırım olanları ilk öğrendiğimde bayılmıştım ve doktor çağırmışlardı. Yanımda doktorla gözlerimi açıp duyduklarımın kötü bir rüya olmadığını anlamıştım. İçim çıkana kadar ağlarken beni teselli etmeye yanıma gelmek istemişlerdi ancak izin verememiştim. Çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım bunu bana söylemedikleri için, gözlerindeki değerim bu kadarmış demek ki...

Hem benden bu gerçekleri saklayıp hem öğrendiğimde destek olmalarını istemediğim için onlara bağırmaya başlamıştım gözlerimden yaşlar akarken. Son cümlemde bağırarak dile getirdiğim gerçekle dayanamayıp yere çökmüştüm.

"Ben koruyamadım bebeğimi, benim yüzümden öldü."

Fısıltıyla söylediğim şey ile Taehyung yanıma oturdu ve beni kollarına aldı.

"Jungkook, güzel bebeğim. Biz sadece böyle üzülme diye söylemedik." diyerek saçlarımı öpmeye ve rahatlatıcı feromon salgılamaya başladı. Taehyung da bunu benden saklamış üzerine benimle evlenip mühürlemişti beni.

"İstemiyorum sizi, size aylarca sordum ne olduğunu? Bana bir şey söylemediniz hiçbiriniz. Paranoyak oldum sandım, sizden şüphe ederek saçmaladığımı düşündüm ben. Delirdim sandım ya, ortada sorun yokken sorun olduğunu hissettiğim için delirdim sandım. Nasıl yaptınız bunu? Nasıl gözüme baka bka sakladınız bu gerçekleri benden? Hiç vicdanınız sızlamadı mı?"

Taehyung'un kollarının arasından çıkıp ayaklanırken hepsinin gözlerine tek tek bakarak söyledim bunları. Gözlerindeki üzüntüyü ve pişmanlığı görmek istedim.

"Sen huzurlu ol diye biz bu vicdan azabımızı aylarca görmezden geldik. Sen yeni yeni iyileşiyordun. Ne yapsaydık? Sen söyle ne yapsaydık? Daha hastaneden çıkmadan bir tramva daha mı yaşatsaydık?"

"Tamam çok teşekkürler beni düşünmüşsünüz ama keşke düşünmeseydiniz."

"Jungkook ne yapabilirdik, sana bu gerçeği gözüne baka baka nasıl söyleyecektik? Hele ki senin olanlar yüzünden kendini suçlayacağını bile bile."

"Ne yapacaktınız Jin hyung biliyor musun? Bana o gerçekleri bir şekilde söyleyecektiniz! Belki hastaneden çıkıp iyileşince belki ilk öğrendiğinizde bilmiyorum ama bir şekilde söyleyecektiniz. Neden biliyor musun? En azından acımı sizinle yaşardım o zaman, size sığınırdım, yanımda olduğunuzu hissederdim. Şimdi hepiniz benden bir şey saklayan ve güvenimi kıran insanlarsınız gözümde. Beni acımla tek başıma bıraktınız! Acımı hafifletmek yerine üzerine eklediniz!"

Bu son sözlerimi söyleyip dış kapıya doğru ilerledim.

"Güzelim, bir sakinleş."

"Sakinleşmeyeceğim, ben gidiyorum."

"Jungkook nereye gideceksin bu halde?"

"Hayatta artık tek güvenebileceğim kişiye gidiyorum Jimin."

"Güzelim gitme!" diyen Taehyung'a aldırmadım bile. Çok kırılmıştı kalbim.

Evden hışımla çıkıp ağlayarak taksiye bindim. Beni otogara bırakınca ilk bilet ile Busan'a doğru yola çıktım.

***********
Annemin yanına gidip sabaha kadar ağlamıştım, o da benimle birlikte ağlamıştı ama yine de beni teselli etmeye çalışıyordu. Annemin söyledikleri çok mantıklı gelse de yine de çok kırgındım deltama, bizimkilere...

"Jungkook, Taehyung'u anlayabiliyorum, o da bebeğini kaybetti ve seni de kaybedebilirdi. Bir de bunun kendi yüzünden olduğunu düşünüyorsa sana söyleyememesi çok normal. Yaptığı doğru demiyorum ama duygular söz konusu olunca insan her zaman doğru şeyi yapamıyor. Öyle olsa ben baban yerine düzgün biriyle evlenirdim ama babanı çok sevdim." dedi ve devam etti.

"Jimin'i ve diğerlerini de anlıyorum oğlum. İnan bana bunu söylemek çok zor. Saklamalarının ardında art niyet yok, bu yüzden onlara sırt çevirmeni istemem oğlum. Eminim onlar da acı çekiyorlardır. Diğer meseleye gelince bebeğinin düşmesi, nasıl üzüldüğünü ve çöktüğünü görüyorum. Aynı şeyin başıma geldiğini hayal bile etmek istemiyorum. Ben de çok üzüldüm bebeğinin düşmesine ama ya sana bir şey olsaydı? Sen de ölebilirdin Jungkook, sen de ölebilirdin bebeğim." dedi bana sıkıca sarılarak.

"Annem." dedim gözlerim dolarken. Annem kendini toparlayıp saçımdan öptü.

"Sana bir şey olmadı, sağ salim çıktın ya o ameliyattan. Ne olursa olsun buna sevinmekten başka bir şey yapamıyorum oğlum. Her gün babanın hapisten kaçıp seni öldürdüğü kabuslarla uyanıyorum."

"Ben iyiyim ama bir daha bebeğim olmayacak anne, bebeğimi de koruyamadım."

"Bilseydin korurdun oğlum, bazen olacaklara engel olamıyorsun. Eğer ben de seni koruyabilseydim başına bunlar gelmezdi." dedi.

"Oğlum, seni koruyamadım affet beni." demesiyle annemin ellerini öptüm. Onun bir suçu yoktu ki.

"Annem senin bid suçun yok, her şey o pislikler yüzünden oldu."

"Evet her şey onlar yüzünden oldu oğlum. Senin bebeğini ve bebeğin olma ihtimalini aldılar ama sen yine de şanslısın." dedi boynumdaki mühür izine bakarken.

"Senin senin için her şeyi göze alabilecek ve her zerresi sana aşık olan bir deltan var. Aile sadece anne baba çocuktan oluşmuyor genel kanının aksine. Çiftlerin arasında aşk, uyum, huzur ve sadakat yoksa çocuk olsa da aile olunmuyor bunu biliyorsun. Sizin birbirinize olan aşkınız ve bağlılığınız aile olmanıza yeter de artar inan bana."

"Ama anne, o çok çocuğumuz olsun istiyordu hep."

"Deltanın sana aşık olduğunun bir kanıtı daha, senin durumunu öğrendikten sonra seni bırakmak yerine seni tamamen kendisinin yaptı. Senin için kendi hayallerinden vazgeçmiş yani."

"O da öyle dedi, seni kaybetme hissini yaşadıktan sonra hiçbir şey umrumda olmadı başka dedi." dedim gözlerimi kaçırarak. Bana sıcacık bir şekilde gülümsedi.

"Haklıyım yani." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım ama gözlerim yine dolmuştu ve tekrar ağlamaya başlamıştım, sinirlerim çok bozulmuştu. Başımı annemin kucağına koyup ağlamaya devam ettim. Annemin eşsiz rahatlatıcı feromonları mayıştırmıştı beni.

"Jungkook öğrendiğin şeyler çok ağır şeyler ama çok yıprattın kendini. Biraz uyu istersen, iyi gelir." dedi saçlarımı okşayarak. Onu çok yorduğumu fark ettiğim için başımı koyduğum kucağından kaldırdım.

"Seni de uykusuz bıraktım. Özür dilerim, sen yat." dedim anneme gülümsemeye çalışıp.

"Oğlum, benim için önemli olan uyku değil sensin." dedi yanaklarımdan hâlâ akmaya devam eden gözyaşlarımı sildi ve devam etti.

"Ben seni düşündüğüm için söyledim uyumanı oğlum. Güçsüz düşmüşsün yeterince. Sana bir sakinleştirici çay yapıyım ve dinlen." dedi ve mutfağa doğru gitmeye başladı. Ben de arkama yaslanıp tavana bakmaya başladım.

Tavanda hiçbir şey yoktu ama gözyaşlarımı engelleyemiyordum. Öyle bir durumdaydım ki gözyaşım hiç durulmuyor ve gözümü kapatmama gerek kalmadan yaşlar yanaklarımdan süzülüyordu. Yine de annemin yanına gelmek iyi gelmişti ruhuma. Onun başımı okşamasıyla bile olduğumdan iyi hissetmeme sebep olmuştu.

"Al oğlum, iç güzelce. Hasta olma diye içine biraz da limon sıktım." dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Hiç buruşturma yüzünü, hasta olmaman için. Çok güçsüzsün ve titremeye başlamışsın. Tadı kötü değildir, sadece ekşi olabilir ama yine de bitecek o çay."

Annemin dedikleriyle bu limonlu bitki çayını içmeye başladım. Fazla ekşi olduğu için kafama dikip kurtulmayı tercih ettim ve bitirdim çayı.

"Aferin, suyunu da iç. Sonra odana çıkıp üzerini değiştirip direkt uyuyacaksın. Anlaşıldı mı minik kurt?" dediğinde onu onaylayıp su içtim.

Sonra dediği gibi odama çıktım, hazırladığı pijamayı giyindim ve uyumak için yatağa yattım. Annem yatıp yatmadığımı kontrol edip odamdan çıktığında derin bir nefes aldım. Hiç uyumak istemesem de tüm her şeyin yorgunluğu bir anda üzerime çökmüş ve gözlerimi kapatmıştım.

*********

Sıcacık bir kolun belimden sımsıkı tutarak sarıldığını hissetmemle memnun mırıltılar çıkararak gülümsedim.

"Taehyung." diyerek sıcaklığa daha fazla sokuldum sıcaklığa. Bunu dememle alnımdan yanaklarıma tüm yüzümde baskılar hissettim, muhtemelen beni öpüyordu. Gülümseyerek gözlerimi açtım. Karşımda tabiki Taehyung vardı, biricik eşim. Tam onu gördüğüm için gülümseyecekken farklı bir evde olduğumuzu fark ettim.

Eski odamda olduğumu anladığım an bir hışımla oturur pozisyona geldim.

"Ne işin var senin burada?" dedim sinirli bir şekilde.

Belimi daha çok sarmasıyla afalladım ancak o daha çok afallayacağım bir şey yaptı. Burnunu mühür bölgeme sürtüp ona ait olan mührü öptü. Aynı zamanda eli pijamamın içinden girmiş ve belimdeki delta izini okşamaya başlamıştı. Bunu yaptığı için inlememe engel olamamıştım çünkü çok fena tahrik ediyordu mühür ve delta izi. Bir de feromanlarını yayması cabasıydı.

"Omegam nereye ben oraya." dedi bana sadece ve mühür yerimden boynuma, boynumdan yanaklarıma, yanaklarımdan da saçlarıma kadar minik minik öpücük kondurdu. Delta izimi okşayan eli hareketine devam ederken ona dur diyemedim hatta elleri altında titremeye başladım.

"Omegam, biliyorum. Ben bir hata yaptım olanları senden saklamakla ama beni de anlamaya çalış olur mu? Niyetim seni üzmek değildi ve sana acıdığım için seninle mühürlenmedim. Ben aksine kendime acıyorum. Sana bunları yaşattığım için kendimden nefret ediyorum. Senin yanında eve gitseydim bunların hiçbiri olmayacaktı. Sen beni korumaya çalışırken vuruldun. Her şey benim suçum. Bebeğimizin düşmesi de senin rahminin hasar alması da hepsi benim suçum. Ben çok korktum o gün seni de kaybederim diye, tek sen varsın çünkü benim için. Seni kaybetme hissini tadınca seni hemen eşim yapmak istedim çünkü hep benimle ol istedim. Aslında her şeyin suçlusu olduğum için bensiz hayatın daha iyi olur diye de çok düşündüm sen hastane odasındayken ama sana o kadar aşığım ki uzak duramadım senden. Çok kızgın ve kırgınsın biliyorum ancak ben de aylardır kendi içimde cebelleşiyorum bu durumda. Her gece sen kollarımda uyurken başına gelenler geliyor aklıma, nefes alamayacak gibi hissediyordum. Her gözüne baktığımda senden bunu sakladığım için vicdanımın sesi susmuyordu. Tam daha fazla saklayamayacağımı hissedip yanına geldiğimde bana o kadar güzel bakıp o kadar güzel gülüyordun ki o gülüşün ve bakışın solmasın diye kendimi susmaya zorluyordum."

Dedikleriyle gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. O da bebeğini kaybetmişti ve artık benimle mühürlü olduğu için asla çocuğu olamayacaktı. Hep çok çocuk isterken...

"Hayır, sakın güzelim. Sakın kendini suçlama, tek suçlu benim bu olayda. Seni gerektiği kadar iyi koruyamadım."

Onun da kızarık gözlerinden yaşlar süzüldüğünü hissedince kalbim acıdı. Artık mühürlü olduğumuz için gerçekten çok acı çektiğini içimde hissediyordum. Kendini suçladığını da.

"Taehyung, bilemezdin ki seni aramak için arabadan çıkacağımı, vurulma diye önüne atlayacağımı bilemezdin ki." dedim aklımın mantıklı tarafıyla düşünmeye çalışıp devam ettim.

"Bu benim tercihimdi, vurulmadığın için mutluyum. Yine olsa yine yapardım." dedim onun yanaklarını okşayarak.

"Ben bebeğimizi hissetmedim, gerçekten hissetmedim. Hissetsem onu da korumak için her şeyi yapardım." diye ekledim.

Beni kucağına alıp sıkı sıkı sarıldı. Öyle ne kadar durduk, birlikte ne kadar ağladık bilmiyorum ancak annemin odaya girmesiyle toparlandık.

"Size kahvaltı hazırladık, hadi gelip yiyin sonra yiyişirsiniz aşk böcekleri." deyip hafif bir kıkırtı ile çıktı odadan annem. Ben annemin sözlerinden utanıp hızla lavaboya girdim. Hemen ardımdan da Taehyung girdi. Ben elimi yıkamak için lavabonun önüne geldiğimde Taehyung arkamdan sıkıca belime sarıldı.

"Bundan sonra ne olursa olsun senin yanındayım güzelim. Kırgınlığının tam anlamıyla geçmediğini biliyorum ancak bunun üstesinden gelebileceğimizi de biliyorum." dedi. Evet kırgınlığım tam olarak geçmemişti ama onu anlamıştım. Feromonlarını yayarak ve beni tahrik ederek ona saldırmamı engellemese onu asla dinlemezdim. En azından uzun bir zaman dinlemezdim ancak onu dinlediğimde ona hak verdiğim yerler de vardı. Aynı şey onun başına gelmiş gibi düşündüğümde böyle bir şeyi nasıl söyleyeceğimi bilemezdim hele ki yarası iyileşmeden ama bu kadar uzun süre saklayabileceğimi de düşünmüyordum ve saklamasını doğru bulmuyordum.

"Bunu da aşarız deltam, benim kırgınlığım da geçer ama bizim bebeğimiz olmayacak ya. Bunun eksikliği geçer mi onu bilmiyorum."

"Bu bir eksiklik değil güzelim. Evet çok çocuk isteyen bendim ama çocuk olmayan ailelerde olur. Aşkları ya da evlilikleri çocuk olup olmamasına bağlı değil kimsenin. Aile dediğimiz yapıda illa çocuk olmak zorunda değil. İki kişilik bir aile oluruz biz de. Çocuk olmaması benim sana aşkımı asla etkilemez. Sen ve ben birbirimize deli gibi aşığız, öyle kalmaya da devam edecek. Asla bu değişmeyecek." dedi ve devam etti.

"Annene gittiğini bilmeme rağmen uzak duramadım senden yanına gelip yattım, sıkıca sarıldım. Senden uzak bırakma beni." dediğinde onu başımla onayladım.

Ben de uzak durmak istemiyordum ondan her ne kadar dün onu bırakıp anneme gelsem de. Sadece o zaman herkesten uzaklaşmam, biraz sakinleşip nefes almam gerekiyordu.

"Hadi ellerimizi yıkayıp kahvaltıya inelim." dediğinde onu onayladım ve elimizi yüzümüzü yıkayıp kahvaltıya indik.

Masanın yanında gördüğüm kişilerle şok olsam da yine de düz ifademi bozmadan baktım onlara.

"Jungkook." diyerek yanıma gelmek isteyen Jimin'e elimle durmasını söyledim. Jimin'in bu hareketimle gözleri dolarken diğerleri de omuzlarını düşürmüştü

"Siz niye geldiniz ki?" diye sordum gözlerimi kaçırarak.

"Senin için geldik tabiki, niye gelelim başka?" dedi Jin hyung da yanıma doğru gelerek.

"Peki kahvaltıya geçelim madem gelmişsiniz." dedim mesafeli tavrımı koruyarak.

Onları da suçlu bulmuyordum artık ama kırgınlığım ön plandaydı hâlâ.

"Hadi geçin masaya hepiniz."

Annemin bunu demesiyle hepimiz masaya oturduk. Onumuz da sessiz bir şekilde kahvaltı yapmıştık. Kahvaltıdan sonra anneme yardım edecekken annem beni durdurdu.

"Hwasa canım, sen bana yardım eder misin? Bizimkilerin biraz sakince konuşmaya ihtiyacı var." dediğinde Hwasa onu onayladı. İkisi mutfağa girerken el mahkûm biz de oturma odasına girdik.

"Jungkook biliyorsun yıllardır beraberiz Jimin ile, dolayısıyla seninle de. Seni kardeşim olarak gördüğümü biliyorsun. Senden bunu sakladık çünkü bunu kaldıramazdın o zaman söylesek, bunun sen de farkındasındır. Sonra da o kadar mutluydun ki kimse söyleyip bu mutluluğunu bozmak istemedi senin. O kadar söyleyemedik ki söylesin diye her şeyi Taehyung'un üzerine yıktık ama aklımızdan çıkan şey ise onun da acı çektiğiydi. O bizden çok daha fazla etkilenmişti ama biz ne onun yanında olup sana söylemesi için destek olabildik ne de öğrendiğinde senin yanında olabildik. Senden bunu gizleyerek iyi bir şey yapmadık ama inan biz de çok üzüldük ve yıprandık. Bize kırgın olduğunu çok iyi biliyorum ancak sen de seni ne kadar çok sevdiğimizi biliyorsun. Bizim yanında olup hatamızı telafi edebilmemize imkân tanımanı istiyorum senden. Yaşadığın şey kolay değil ve bu yüzden senin bunu daha kolay atlatmana yardımcı olmak istiyoruz."

"Biliyorum." dedim içime derin bir nefes çekerken.

"Yine de kırgınım hepinize. Bunu yanlışlıkla duymak yerine benimle konuşmanızı tercih ederdim."

"Jungkook gerçekten tüm kalbimle özür dilerim senden. Taehyung senden de. Seni konuş diye zorlamamalıydım. Jungkook'u düşündüm ama senin de canının acıdığını görmezden geldim." dedi Jimin ağlamaya başlayarak. Onun ağlamaya başlaması benim de gözlerimden yaşlar süzülmesine neden oldu ama dayanamadım ağlamasına.

Jimin'in yanına gidip sıkıca sarıldım ona. O bu hareketime şaşırsa da hemen geri sarılmıştı. Ardında Jin hyung ve Hobi hyung da ikimize birden sarılmışlardı. Hepimiz ağlarken Namjoon hyungun sesini duyup ayrıldık.

"Tamam, artık daha fazla ağlamayın. Dünden beri hepimiz yeterince perişan olduk bence."

"Haklısın." diye ona katıldı Bogum da.

"Hani bunları yaşarken yanında olmamıza izin vermeni istiyorum dedin ya Yoongi hyung. İzin veriyorum. Acımın kolay kolay geçmeyeceğini biliyorum ama desteğinizle daha iyi olacağımı da biliyorum. Dün yalnız kalmam ve öğrendiklerimin ilk şokunu atlatmam gerekiyordu. Anneme ihtiyacım vardı. Annemle konuştuk dün uzun uzun. Bana sizin de acı çektiğinizi düşündüğünü, bazı şeylerin söylenildiği kadar kolay yapılamadığını söyledi. Jimin üzerinden örnek verdi, o an ben ona söylerdim dedim anneme ama şimdi karşımda ağladığını gördüm ve buna bile dayanamadım. Ben de söyleyemeyebilirdim böyle bir şeyi, bunu fark ettim. Kırgınlığım bir süre daha geçmeyecek gibi ama sizi yanımda istiyorum." dedim ve devam ettim.

"Ben kararımı verdim, tedavi olacağım. Doktor da umutlu konuştu demiştin Jimin. Ben de umudumu kaybetmeden tedavi sürecine adım atacağım."

*******************

1 yıl sonra

Yine her hafta yaptığım rutin hamilelik testlerinden yapmıştım. 8 ay boyunca tedavi olmuş ve doktora göre iyileşmiştim ancak hamile kalamamıştım hala. Bir umut her hafta test alıp yapıyordum. Testi yaptıktan sonra 3 ila 5 dakika arasında beklemek gerektiği için saate baktım. Saat tam 19.00 idi. 19.05 olduğunda korkarak da olsa teste baktım, yine negatifti.

"Olmuyor işte! Olmuyor. Benim hiçbir zaman çocuğum olmayacak!" dedim elimdeki testleri yere atarak.

Gözlerimden yaşlar istemsizce süzülürken daha fazla yaşamak istemediğimi düşündüm. Balkona çıktım ve demirliklere tutundum. Burası biraz alçaktı. Muhtemelen ayağım kırılırdı ama ölmezdim, atlamam mantıksız olurdu. Kendime gelmek için biraz daha eğildim korkuluklardan.

İçime derin bir nefes çekip sakinleşmeye çalışırken biri belimden tuttuğu gibi beni korkuluklardan ayırdı ve odaya geri soktu.

"Jungkook, delirdin mi? Napıyorsun balkonda öyle eğilmiş?" dedi Taehyung endişeli bir şekilde. İçimden geçen hisleri hissetmiş olmalıydı. Onun eve dönme saati olduğunun farkında bile değildim.

"Evet delirdim Taehyung, delirdim!" dedim bağırarak.

"Benim bebeğim olmuyor Taehyung! Test yine negatif, ben çok yoruldum. Başlarken çok umutluydum ama tükendim. Artık dayanamıyorum. Yaşamak istemiyorum. Ben gerçekten ölmek istiyorum. " diye devam ettim ağlayarak. Taehyung feromonlarıyla beni sakinleştirip beni kucakladı ve oturdu.

"Senin suçun yok bunda bebeğim, doktor aşırı umutluydu görmedin mi? En kısa zamanda bizim de çocuğumuz olacak. Sabret biraz." dedi dudaklarıma öpücük kondurduktan sonra.

"Jungkook, üzülme artık." dedi Jimin de yanıma gelerek. Jin hyung da yanımıza gelip yerden testleri aldı. Onların gelmesini beklemiyordum.

Jin hyung üzüntüyle elindeki testlere baktı. Ardından yüzünde bir şok ifadesi belirdi.

"Jungkook, bu test pozitif." dedi hyungum.

"NE?" diye bağırdık hep bir ağızdan. Hyungum diğer testlere de baktı.

"Seni umutlandırmak istemem ama buradakilerin hepsi pozitif."

"Ama nasıl? Çift çizgi yoktu, gördüm." dedim kalkıp bakmak isteyerek. Çift çizgi olduğunu görünce şoka girdim, gerçekten çift çizgi miydi yoksa gözyaşlarım beni yanıltıyor muydu?

"Sen buna ne zaman baktın?" dedi Jimin merakla.

"3 ila 5 dakika diyordu sonuca ama beş dakika bekledim ben." diye cevapladım şoktan çıkamamışken.

"Namjoon'a soracağım, o bilen birine sorar." dedi ve Namjoon hyungu aramaya başladı Jin hyung. Kısa sürede olanı anlattı Jin hyung. Namjoon hyung birilerine sorup hemen geri döneceğini söyledi. Heyecanla onun aramasını beklerken telefonun çalmasıyla yerimde zıpladım.

"Sordum bir doktora. O da bazı testlerde sonuç daha geç çıkabiliyor ancak on dakikayı geçtikten sonra çıkan ikinci çizgi bizi yanıltabilir dedi."

"On dakika olmadı, eminim." dedim anında ama saate bakınca umudum yerle bir oldu. Saat şu an 19.13 idi. 10 dakikayı geçmiş olma ihtimali vardı.

"Hayır, geçmedi merak etmeyin." dedi Jimin.

"Nereden biliyorsun?" diye sordum çünkü en ufak bir umuda muhtaçtım.

"Yoongi'ye yazdım Jin hyung pozitif der demez. Ben ona 19.10'da yazmışım yani Jin hyungun pozitif olmasını fark edip söylemesi ve benim yazma süremi de hesap edersen 10 dakikayı geçmiş olamaz." dedi Jimin gülümseyerek.

"Ben hamile miyim yani?" diye sordum ama coşkulu bir şekilde evet diyemediler.

"Güzelim, neden test sonucuyla uğraşmak yerine doktora gitmiyoruz." dediğinde gülümsedim. Hızlıca üzerime beyaz tişört ve siyah eşofman geçirdim ve hep birlikte evden çıktık.

**********

Kan vereli 2 saati geçmişti, sonuç çıkmıştı ancak doktorun yanı doluydu. Neyseki çok beklemeden içerideki hasta çıktı. Hemen girdik doktorun yanına.

"Doktor Bey? Ben uzun süre hamile olmak için tedavi gördüm. Hamilelik testi pozitif çıktı ama emin olmak istedik. Hamile miyim?" diye sordum. Doktor sonucumu incelerken gerilmiştim.

"Evet Jungkook Bey, görünüşe göre hamilesiniz. Hem de hormonun seviyesine göre çok yeni de sayılmaz."

"Yeni değil mi? Nasıl?"

"Bakın halk arasında hamilelik hormonu denilen bir hormon vardır, omega ve betalarda bulunur. Bu hormon neredeyse sıfırdır hamile olmayan omega ve betalarda ancak hamilelikte bu zamanla artar ve hamileliğin yaklaşık 5. Ayından sonra ise tekrar düşmeye başlar. Hatta hafta tahmini bile yapılır bu hormona göre. Sizin 71.921 çıkmış yani en az 7 haftalık hamile olmalısınız."

"Ama nasıl hissetmedim ki yine ben hamile olduğumu?"

"Muhtemelen hamile olmanızı sadece evde yapılan gebelik testi sonuçlarına bağlamışsınız. Belirgin hamilelik belirtileri 5. haftadan sonra çıkar yani anlamanız normal. Belki kurdunuz hissetmiştir ama siz umutlanmak istemediğiniz için kurdunuzu bu konuda duymazdan gelmiş olabilirsiniz. Tedavi olduktan sonra hamile kalmaya çalışan omegalarda bu hep olur zaten."

Şoktaydım, ben hamileydim. Gerçekten hamileydim. Başarmıştım.

"Şimdi gerçekten hamile mi omegam?" dedi deltam ağlamaklı bir şekilde.

"Ne olursa olsun hep %2 civarı bir hata payı oluyor maalesef. Aslında saat 21.30 yani çıkış saatim ama sizin için ultrasondan bakabilirim ufaklığa. Hem emin oluruz hem sağlığını öğreniriz. Gerçi ben acildeyim, bu konuda yeterince iyi bilgi veremeyebilirim ancak doğum uzmanı birine görünürsünüz zaten Jungkook Bey hamileyse." dedi. Doktorun ayağa kalkmasıyla biz de onunla kalktık ve ultrasonun yanına geldik. Ultrasonda çıkmaz diye korksam da karnımı açıp sedyeye yattım.

Doktor karnıma soğuk jeli sıkıp ultrasonun ucunu karnımda dolaştırdı. Bu sırada Taehyung da elimi sımsıkı tutuyordu.

"Bakın işte tam burada bebeğiniz. Bir dakika, o da ne öyle?" deyince içimi bir endişe kapladı.

"Ne oldu Doktor Bey?" diye sordu Taehyung telaşla.

"Endişelenmeyin, kötü bir haber değil. Sadece hamilelik haftasında yanılmışım. 5 haftalıklar."

"5 haftalıklar derken?" dedim, neden çoğul konuştuğunu anlayamamıştım.

"Hormonlarınızın yüksekliğinden 7 haftalık hatta daha büyük sanmıştım ama hormonun yüksek olma sebebi ikizleriniz olmasından dolayıymış." dedi Doktor gülerek. Gözlerim dolmuştu ve sevinçle Taehyung'un elini tutmuştum.

"Gayet sağlıklı görünüyor ikisi de. Kalp atışlarını dinlemek ister misiniz?" diye sordu Doktor. Olumlu anlamda başımızı salladık.

Kalp atışları kulaklarımı kutsarken bakışlarım Taehyung'a kaydı. Deltam yere çökmüş ağlıyordu.

"Deltam." dedim gözlerim dolu dolu. Gözyaşlarını silerek dudaklarıma yapıştı odada arkadaşlarımız ve doktorun olmasını umursamadan.

"Teşekkür ederim omegam, teşekkür ederim güzelim. Bizim için bu kadar uğraşıp pes etmediğin için teşekkür ederim. Bana bu mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim. Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim bebeğim." dedi yüzümün her yerini öperken. Arkadaşlarımızın uyarı amaçlı sahte öksürüklerine gülerek geri çekildi Taehyung.

"Bu ultrason fotoğrafınız." dedi elimize ultrason fotoğrafını vererek ve devam etti.

"Dediğim gibi daha iyi ve sağlıklı bir yorum için doğum uzmanına gitmelisiniz. O size gereken her şeyi detaylıca anlatır ve bebeklerinizin durumunu daha ayrıntılı bir şekilde açıklar. Tebrik ederim, sağlıkla doğsunlar." dedi ve odadan ayrıldı.

Deltam karnımı peçeteyle silip bir sürü öpücük kondururken Jin hyungum ve Jimin mutlulukla tebrik ediyorlardı bizi ama onları duyamıyorduk çünkü uzun zamandır istediğimiz şey nihayet gerçekleşince birbirimizde kaybolmuştuk.

Nihayet kendimize geldiğimizde de toparlanıp hastaneden çıktık. Jin hyung ve Jimin'i evlerine bırakıp evimize geçtik. Evin kapısındayken Taehyung beni kucağına aldı. Bu bana evlendiğimiz ilk günü anımsattı.

Ben ikimizi derin bir öpüşmeye çekerken bir yandan da ayakkabılarımı çıkarmaya çalışıyordum. Nihayet ben de Taehyung da ayakkabılarımızı çıkarabildiğimizde Taehyung bizi odamıza götürdü. Beni yatağa yatırdı. İkimiz için de pijama çıkardı ama pijamamı bana o giydirdi. Kendi de giyinince yanıma yatmak yerine başını karnıma koyacak şekilde yattı. Yataktan taşan ayaklarını kırıp kollarını bana iyice sararak rahat bir pozisyon elde ederken gülümsedim. Saçlarını okşamaya başladım.

"Gerçekti değil mi az önce olanlar?" diye sordu deltam.

"Gerçekti deltam, bizim bebişlerimiz olacak. Ailemiz büyüyecek. Bunun da üstesinden geldik."

Bu dediğimden sonra karnımda ıslaklık hissettim, deltam ağlıyordu. Koca bebeğim benim. Gözyaşlarının yerini öpücükler alınca kıkırdadım.

"Seni seviyorum deltam." dedim saçlarını okşamaya devam ederken.

"Sana aşığım güzelim, her bir zerrene ayrı aşığım."

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

Bölüm Sonu 🤍

Umarım bu bölümü sevmişsinizdirrr... 💜

Nihayet Jungkook ve Taehyung sorunların üzerinden gelmeyi başardılar...🥳

Aslında biraz hızlı affetti Jungkook ancak orayı fazla uzatmak istemedim. Hem kötü bir niyetleri yoktu hem de bence Taehyung ve Yoongi çok iyi açıklamalar yaptılar hem de Jungkook'un annesi onu çok iyi sakinleştirip destek oldu...😇

Ayrıca bebişleri olacakkk çiftimizinnn... 🤭 hem de ikizzz... 🥰

Not:Sonraki bölümün final olma ihtimali var ama muhtemelen iki bölüm daha yazıp bitiririm bu ficimi de yani bir ficim daha bitiyor böylelikle, hüzünlü bir kekim şu an...🥲

Daha fazla uzatmayayım, eğer bölümü sevdiyseniz oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayınnn...💘

Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyleee...💞

Continue Reading

You'll Also Like

28.9K 1.8K 15
Ülkenin en tehlikeli mafya lideri Kim Taehyung, hapiste tanıştığı adam için oğlunu kaçırıp, kurtarmayı kabul eder. #ukekook -20 #semetae -29
181K 11K 41
Taehyung ablasının sevgilisine aşık oldu. 05122021 21062022
9.8K 813 28
her zaman motor yarışlarına katılan JJ ve onu takıntı haline getiren uyuşturucu boronu kth "Sen benim dokunmaya kıyamadığım kıymetli elmasımsın" Seme...
9.5K 886 25
21. Yüzyılın en ünlü ve en azgın dans grubu herkesin bildiği üzere 3J grubuydu. Ta ki onlara rakip olabilecek, içinde yüzyılın deltasının olduğu başk...