Gelecek Sefer | İlkin x Barış...

By formula27

74.5K 5.5K 2.7K

İlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi ge... More

Giriş
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29

Bölüm 25

3.1K 225 165
By formula27

Bazen bilmediğin şeye de bilmiyorum, diyecektin. İlkin'in de Elif'in de öyle bir huyları yoktu. Hayatlarında bir kez bile karavan yolculuğuna çıkmamış olmalarına rağmen büyük risk alıp denemişlerdi. Bazı sorunların çıkması da göze alınabilirdi. Mesela karavandaki dış duşun bozulması gibi.

"Bu karavan daha yeni değil mi? Nasıl bozuldu bu?" Bu sorunun cevabını İlkin de bilmiyordu. Bu yüzden boş boş bakmaya devam etti. Dışardaki duşu kumlu ayaklarıyla karavanın içine girmemek için kullanıyorlardı ama biraz önce sahilden geldikten sonra bir türlü çalışmamıştı. Sebebini de anlayamadıkları için doldurdukları 5 litrelik sularla ayaklarını yıkamışlardı.

"Bilmiyorum." dedi İlkin pes ederek. Yapabilecekleri her şeyi yapmışlardı ki bunlardan biri de Youtube'dan tamir videosu izlemekti. İşe yaramamıştı. "Dua edelim de tesisatla alakalı bir şey olmasın."

"Aman ya. Yürü, bir şeyler yiyelim. Bunu düşünüp de canımı sıkamayacağım." Elif karavana girdiğinde İlkin de peşinden onu takip etti.

Uzun bir süre yüzdükten sonra sahilde oturmuşlardı. Arada Barış'tan mesajlar alıp onun ne yaptığı hakkında bilgiler de ediniyordu. İlkin'in hesaplarına göre de birazdan burada olurlardı. Hava kararmadan geldikleri için İlkin mutluydu. Daha çok zamanları olacaktı.

"Ne yapacağız?" Elif çoktan biraz önce gelmeden aldıkları sebzeleri yıkamaya başlamıştı.

"Şu güzelim zeytinyağını heba etmeden güzel bir yemek yapalım." İlkin onun gösterdiği zeytinyağı şişesine baktı. "Zeytinyağlı türlü."

"Olur." dedi İlkin mutlulukla. Yazın en sevdiği yemeklerden biriydi. İlkin ocağın önündeki camı iyice açtı. Yemek yaparken havalanması lazımdı. Elif'in soyması için ona verdiği patatesleri soymaya başladı. İlkin'in görevi Elif'e malzeme yetiştirmekti.

"Dolapta yoğurt var mıydı?"

İlkin hemen yanındaki küçük dolabı açıp kontrol etti. "Hayır, yok."

"Barış'ları karşılamaya gittiğinde alırsın." İlkin başını salladı. Barış ve Berkan bir yere kadar gelebilirlerdi. Ondan sonrasını bulmak zor olduğu için İlkin onları karşılamaya gidecekti.

Yemeği yapmaya devam ettiler. İlkin bu sırada sürekli telefonunu kontrol ediyordu. Beklediği arama geldiğinde ise hemen üzerindeki yemek kokmuş kıyafetleri değiştirmiş ve karavandan çıkmıştı. Üzerindeki şortu ve askılı üstüyle tam bir tatildiyci. Giydiği terlikleri söylemeye gerek yoktu. Aceleyle onların geleceği yere kadar yürümeye devam etti. Barış'a özellikle tarif ettiği marketin önüne gelmesini tembih etmişti.

Kısa bir yürüyüşten sonra marketin önüne geldiğinde etrafa bakmaya başladı. İleriden gelen ikiliyi görünce ise el sallamıştı. Barış ve Berkan ona doğru gelirken İlkin heyecanla sevgilisini izliyordu. Ciddi ciddi gelmişti. İlkin onun üzerine şöyle bir göz gezdirdi. Krem rengi şort ve gömlekten oluşan bir takım giymişti. Elinde de küçük bir çanta vardı. Barış yanına geldiğinde de ona kocaman sarıldı.

"Hoş geldiniz." İlkin hafifçe geri çekilip konuşmuştu ama Barış hala onu belinden kavrayıp yanında tutuyordu.

"Hoşbulduk ama bu sıcakta biraz daha yürürsem iyi olmayacak." İlkin, Berkan'ın haykırışlarına gülümsedi. Gerçekten de sıcak iyice bastırdığı için yürümek işkence gibiydi.

"Hemen markete girip bir şeyler almam lazım."

"Olur, gidelim." dedi Barış ama İlkin, Berkan'ın o kadar da hevesli olmadığını görebiliyordu.

"Berkan istersen sen Elif'in yanına doğru git. Şu ilerdeki ağaçlık yerden sola döndükten sonra karavanların olduğu yeri göreceksin."

"O zaman ben gidiyorum. Bir şekilde bulurum herhalde."

Berkan yanlarından uzaklaştığında İlkin onu izleyen adama döndü. Barış'ın gözleri tamamen onu inceliyordu. İlkin bu ilgiden kurtulmak için onu kolundan kavrayıp karşılarındaki küçük markete doğru yürümeye başladı.

"Gerçekten buraya geldiğine inanamıyorum."

"Bir gün olur da sen çağırdığında gelmezsem büyük bir sorun çıkmıştır, demektir."

"Ben çağırmadım sanki ama." dedi İlkin gülerek.

"Öyle mi?" Barış belinden tutup sıktığında İlkin refleks olarak öne gitti.

"Yapma." Markette kimse yoktu ama yine de dikkat çekmek istemiyordu.

"Buraya gelene kadar 50 yaş altı kimseyi görmedim, İlkin. Rahat ol." Barış yanağından makas alıp İlkin'in biraz önce dolaptan çıkardığı yoğurt kutusunu eline aldı.

Aslında Barış haklıydı. Bulundukları yer genelde emekli yazlıkçıların yaşadığı bir yerdi. Konaklamak için bir otel ya da pansiyon olmadığı için çoğu kişi burayı tercih etmemişti. Gençlerin çoğu karavanın bulunduğu park yerindeydi.

Marketten birkaç şey daha alıp çıktıktan sonra İlkin elindeki poşeti Barış'a vermemek için direnmişti ama başarılı olamamıştı. Sevgilisi hem market poşetini hem de çantasını taşıyarak yanından yürüyordu. İlkin'in gözleri sürekli onun üzerindeydi. Onu görmediği zamanlarda bu kadar özlüyor olması onu her seferinden şaşırtıyordu.

"Buraya gelmen bir sorun yaratmaz değil mi?" Ama bir türlü de rahatlayamıyordu.

"Ne gibi?" dedi Barış ona bakarak. Kamp alanına gelmelerine az kalmıştı. İlkin bilmiyorum, anlamında omuz silkince Barış elindeki poşeti diğer eline alıp İlkin'i kendine çekti. "Bir şey olmaz, güzelim. Zaten yarın döneceğiz. Bunu düşünme ve keyfimize bakalım." İlkin onun böyle konuştuğunu duyunca rahatlamıştı. Barış belli bir plan yapmadan yaşayacak biri değildi. Demek ki gerçekten de bir sorun yoktu.

Kamp alanına vardıklarında İlkin ilk önce Elif'i görmüştü. Karavanın yanına geldiklerinde ise Berkan ortada yoktu. Elif karavanın önüne koydukları kamp sandalyesinde öylece oturuyordu. "Hoş geldiniz." dedi genç kız rahat bir şekilde.

"Berkan nerede?" dedi İlkin etrafa bakarak. Barış da onunla birlikte etrafa göz gezdiriyordu.

"Sizinle birlikte değil mi?" Elif böyle konuşunca İşkin iyice gerilmişti. Kaybolmuş falan olmazdı değil mi?

"O önden gelmişti." dedi Barış çantasının masanın üstüne koyarak. Birkaç saniye sonra da Berkan karavandan çıkmıştı. İlkin çocuğu gördükten sonra onlarla dalga geçen arkadaşına baktı.

"Elif ya." İlkin arkadaşını hafifçe itti. Elif gülerek ona bakıyordu.

"Kocaman adam kaybolacak değil ya."

"Şimdi bu Berkan'a da belli olmaz." dedi Barış.

"Ne diyorsunuz ya?" Berkan tüm muhabbeti kaçırdığı için anlamaması normaldi.

"Bir şey yok." dedi Elif ayağa kalkarak. "Ee acıkmadınız mı?"

Daha sonra Barış da çantasını karavana bıraktıktan sonra hep birlikte sofrayı hazırlamaya başlamışlardı. Dışarıdaki masaya teker teker tabaklar taşındıktan sonra herkes bir yerlere oturmuştu. Bir yerlere diyordu çünkü sadece üç tane kamp sandalyesi olduğu için İlkin taşınabilir buzluğun üstünde oturuyordu. Barış ben oraya otururum dese de İlkin onun plastiği çökertmesini falan istemiyordu.

"Yüzmeye gitmiyor muyuz?" Yemekler yenilmiş ve toplanmıştı. Bu yüzden Berkan'ın sorusu gayet mantıklıydı. Şimdi çıkarlarsa güneş batarken denizde olabilirlerdi.

"Gidelim."

Birden herkes ayaklanıp hazırlanmaya başladı. Birkaç dakika sonra herkes mayolarını giymiş sahile doğru yürüyorlardı. İlkin elini tuttuğu adamın yanında sessizce yürürken önlerindeki ikiliye bakıyordu. Berkan ve Elif sanki yarış içindeymiş gibi koşarak sahile gidiyorlardı.

"Ben iyi yüzerim, söyleyeyim. Eğer yakalayamazsan üzülme." İlkin onlara bakmayı kesip yanındaki Barış'a döndü. Barış'ın yüzündeki kendini beğenmiş ifadeye güldü.

"Asıl arkamdan bakarken sen üzülme." İlkin iyi yüzücüydü.

"Göreceğiz."

Sahile gelip havluları yazarken Elif ve Berkan çoktan gelmiş kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı. İlkin çantasından güneş kremini çıkarmak için eğildiğinde Barış'ın üzerindeki tişörtü çıkardığını fark etmişti. Gözlerini çıplak üstten çekip önüne dönmesi ise salise sürdü. Doğru, bir de böyle bir şey vardı. Üstlerindeki kıyafetlerle denize girecekleri yoktu. İlkin de tişörtünü ve şortunu çıkarıp bikinisiyle kalacaktı.

"Güneş kremi sürmemize gerek var mı?" Barış, İlkin'in yanına oturdu. Erkekler neden güneş kremine antiydi? Güneş batmaya yakın olsa bile sürmeleri lazımdı. Üstelik İlkin onun teninin bembeyaz olduğunu biliyordu. Biraz önce bizzat görmüştü.

"Evet."

"O zaman bana sürer misin?" Barış sırtını döndüğünde İlkin elindeki kremle kalakaldı. Bir yandan da insanların birbirinin sırtına krem sürmesi gayet normal diye kendini ikna ediyordu. Kimse sırtına kendi başına krem süremezdi.

"Tamam."

Eline bir miktar krem alıp Barış'ın sırtına dokundu. Biraz önce bakmaktan kaçtığı vücuda şimdi bakma zorundaydı. Elindeki kremi yedirirken onun gerçekten de kaslı olduğunu bir kez daha anlamıştı.

"Etraf sakin."

"Aynen." dedi İlkin. Şu an tüm odağı bu lanet olası kremi sürmekti. Gözleri hafifçe Elif'in olduğu yere kaydığında arkadaşı gülerek ona bakıyordu. İlkin ona öldürücü bakışlarını attıktan sonra konuştu. "Bitti." Elindeki kremi Barış'a vardı. "Diğer yerlerine sür." İlkin ayağa kalkıp hızlı bir şekilde Elif'in yanına yürüdü. Kaş göz yaptıktan sonra da Elif ayağa kalkmıştı.

"Ne oldu?"

"Bikini giyiyoruz de mi?"

"Ne diyorsun İlkin?" Elif onu şöyle bir süzdükten sonra tekrar konuştu. "Utandın mı lan?" İlkin sesi fazla çıkan arkadaşını hemen susturdu.

"Sessiz ol." dedi Barış'lara doğru bakarak. O ikisinin hiçbir şey umrunda değildi. Mayolarıyla denizin dibinde bekliyorlardı. "Utanmadım."

"Ne oldu o zaman?" İlkin böyle şeylerden utanmazdı ama yine de biraz farklı hissettmişti. Sonunda sevgilisiydi.

"Ne bileyim? Garip hissettim."

"Rahat ol. Fıstık gibi kızsın." Elif kendi üzerindekileri çıkarmaya başladığında İlkin de aynısını yaptı. Sonuçta o da sporcuydu. Haftada kaç saat fitness yapıyorlardı? Elif'in dediği gibi rahat olmalıydı.

İki kız yürümeye başladıklarında Barış ve Berkan çoktan suya girmişlerdi. İlkin de yavaş yavaş suyun soğukluğuna alışmaya çalışarak ilerde onu bekleyen Barış'a doğru yüzmeye başladı.

"Bir sorun mu var?" İlkin başını sağa sola salladı. Bir sorun yoktu. Barış'ın yanına gidip ellerini onun omzuna koydu. İlkin başını sokmasa bile Barış ve Berkan onlar girmeden deli gibi yüzdükleri için Barış'ın saçları çoktan ıslanmıştı. İlkin onun saçlarını eliyle düzeltti. Barış'ın ıslak kirpikleriyle onu izlemesi işini hiç kolaylaştırmıyordu.

"Siz ikiniz hiç rahat durmaz mısınız?" dedi onu azarlayarak.

"Berkan yüzünden." dedi Barış küçük bir çocuk gibi. İlkin onların olduğu tarafa baktığında Elif ve Berkan'ın muhabbet ettiğini görmüştü. Sanırım gerçekten iyi anlaşmışlardı.

"Maç için heyecanlı mısın?" İlkin teması kesip ondan biraz uzaklaştı.

"Sayılır."

"Belki diğer maça ben de gelirim." İlkin bunu birkaç defa düşünmüştü. Maça gittiğinde dikkat çekeceğini biliyordu ama belki takımdaki kızlarla birlikte gittiğinde sıkıntı olmazdı. Barış'ı canlı bir şekilde izlemek istiyordu.

"Gerçekten mi?" İlkin gözleri parlayarak ona bakan adamı görünce mutlaka gitmesi gerektiğini anlamıştı.

"Evet."

"Lütfen, gel." Barış, İlkin'in dibine girdiğinde İlkin gülümsemeyi kesti. "Senin orada olman beni harika hissettirir."

"Üzerimde senin formanla gelmemi ister misin?" dedi İlkin onun saçından yüzüne doğru akan su damlalarını gözüyle takip ederken. Barış dudaklarını yaladığında İlkin gözlerini hemen onun gözlerine çevirdi. Barış'ın gözlerindeki duyguyu onda ilk defa görüyordu.

"Gelmeyeceğini biliyorum ama güzel olurdu." Barış'ın bedeni hala dibindeydi. "Ama bir gün o stadyuma benim formamla geleceğini bildiğim için sorun değil." Haklıydı. Şu an olmayacaktı ama bir gün ilişkilerini herkese açıklayacaklardı.

Bir süre daha yüzdükten sonra sudan çıktılar. Güneş batmaya yakındı. Birazdan gökyüzü kırmızıya boyanacaktı. Duş almış ve giyinmişlerdi. Biraz önceki sahil yerine daha sakin olan bir yere gelmişlerdi ve burada manzara daha güzeldi.

"Al bakalım." Barış'ın uzattığı mısırı eline aldı. Biraz önce satıcıyı görünce Barış ve ikisi almaya gitmişlerdi. Barış tekrardan yanına oturduğunda İlkin süt mısırı yemeye başladı.

"Şu karşıdakileri görüyor musunuz?" Elif'in sorusuyla herkes o tarafa baktı. Sahilde bir voleybol filesi vardı ve insanlar oynuyordu. İlkin onların kamptaki gençler olduğunu görebiliyordu. Birkaç kez konuşmuşlardı. Şanslarına kimse onları tanımamıştı. Yoksa tanımamazlıktan mı gelmişlerdi emin değildi.

"İyi oynuyorlar." dedi İlkin. Gerçekten de güzel oynuyorlardı.

"Biz de oynayalım." dedi Berkan.

"Saçmalama."

"Niye ya?" dedi Berkan. "Hem gidiyorlar baksanıza." Gerçekten de gidiyorlardı.

"Ben gidip toplarını isterim." Elif ayağa kalkıp onların olduğu tarafa doğru yürüdü. Gerçekten de topu aldığında onlara gelmeleri için işaret yapıyordu.

Elif'in yanına doğru yürümeye başladıklarında İlkin etraftaki ışıklara bakıyordu. Hava karardığı için yanmaya başlamışlardı. Bu yüzden karanlık değildi.

"Evet. Kim kim oynuyoruz?" Elif'in sorusuyla Barış, İlkin'e yapışmıştı.

"Asla ayrılmam." İlkin ona sarılan adama baktı.

"Berkan Allah aşkına gel." Berkan onu çağıran Elif'in yanına gitti. "Biz bunların canına okuruz." İlkin karşı sahada yumruk tokuşturan ikiliye baktı.

"Barış toparlan." İlkin onu kendinden ayırıp ellerini Barış'ın omuzlarına koyup konuşmaya başladı. "İş ciddileşti. Tüm hünerlerini göster."

"Çok göstereceği bir şey olmadığından kolay olacak." Karşı sahadan Berkan ona laf attığında Barış ayağıyla ona kum attı.

"Göreceğiz." Barış, İlkin'i öpüp geri çekildiğinde İlkin gözlerini kocaman açarak Elif'e baktı. Zaten arkadaşı çoktan ona bakıyordu. Barış sanki onu öpmemiş gibi topu eline aldığında İlkin acaba ben dudaklarımın üzerindeki dokunuşu yanlış mı hissettim, diye kendini sorguluyordu. "Hadi." Barış servis atmak için geri çekilmişti.

"Yolla."

İlkin'le Elif bakışmayı kesip oyuna döndü. Barış topu karşıya yolladıktan sonra İlkin karşıya döndü. Topu Berkan karşılamıştı. Elif ona pas attığında Berkan topu İlkin'e doğru yolladı. İlkin manşet alıp topu Barış'a attığında Barış direkt filenin dibinden karşıya yollamıştı. Top yere değip sayı olduğunda İlkin sevinçle bağırıp sevgilisine sarıldı.

"Bunlar her sayıda böyle aşk mı yaşayacaklar?"

"Sırf bu yüzden bunlara sayı vermeyelim." dedi Elif, Berkan'a.

Oynamaya devam ettiler. İki tarafta da çok büyük bir fark olmadığından karşılıklı sayılar alıyorlardı. Bu yüzden Berkan'la Barış birbirlerine çirkeflik yapıyordu. Sonlara doğru ikili yine birbirlerine laf atarken kızlar bir kenarda onları izliyordu.

"Fileye değdin lan."

"Sen sanki bu sayıya kadar fileye hiç girmedin?" dedi Barış. Haklıydı. Filenin anasını ağlatmışlardı.

"Neyse biz kazandık."

"Ne zaman oldu bu?"

İlkin artık buna katlanamıyordu. "Biraz daha susmazsanız elimdeki topu bir yerlerinize yiyeceksiniz." İkisi de sesini kesmişti.

"Sen yapmasaydın ben yapacaktım." dedi Elif. Gerçekten de hiç susmamışlardı. "Ben karavana dönüyorum. Gelmek isteyen?"

"Ben de geleyim." Berkan, Elif'in yanına geldiğinde İlkin, Barış'ı izliyordu. İkisi vedalaşıp karavana giderlerken İlkin de Barış'ın yanına doğru yürüdü.

"Çok iyi bir takım olduk." İlkin gülerek başını salladı. Haksız sayılmazdı.

"Lütfen artık oturalım." İlkin resmen bitap düşmüştü. Çeneleri asla susmadığı için daha çok yorulmuştu.

"Çok mu yoruldun?" Barış gelip birden onu kucakladığında İlkin neye uğradığını şaşırmıştı. Düşmemek için son anda kollarını Barış'ın boynuna doladı.

"Barış!"

"Düşmezsin, merak etme." Barış yürümeye başladığında İlkin sıkıca sarıldı. Bu çocuk hiç yorulmuyor muydu? Yüzünün önündeki Barış'ın yüzüne bakarken Barış'ın gözleri de ona dönmüştü. "Ne oldu?"

"Seni seviyorum." Barış, İlkin'in sözüyle olduğu yerde durdu. İlkin kendine de şaşırıyordu ama içinde tutmak istememişti. Barış'ın aksine o sevgi sözleri söylemeye başlamamıştı ama bu onu sevmediği anlamına gelmiyordu.

Donmuş bir şekilde onu izleyen adama yaklaşıp bu sefer de İlkin onu öptü. Barış'ın yanağından tutup yüzünü kendine çevirmişti. Dudaklarının üzerindeki dudakların hareket etmediğini görünce de geri çekilmişti. "Ne oldu?" dedi onu izleyen adama. Barış onu bıraktığında ise yere inmişti. Barış birden ona yaklaşıp öpmeye başladığında İlkin ona sarıldı. Tanıdık dudaklar şimdi ona karşılık veriyordu. Barış'ın ellerini saçlarında hissediyordu. Denizdeki dalgaların sesi ve karşısındaki adamın sıcaklığı, her şey bir rüya gibiydi. Uyanmak istemiyordu.












Barış hasta olmuş. İnşallah hemen iyileşir 🙏

Continue Reading

You'll Also Like

86.3K 8.3K 28
Taehyung bir katildir ve hapishaneden kurtulmak için taklit yaparak akıl hastanesine girer. O sırada orada hasta yatan Jungkook ile karşılaşır ve Jun...
201K 13.8K 53
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...
197K 19.9K 45
Ailesinden koparılıp tanımadığı bir adamın evinde yaşamaya başlamıştı Jisung. Gün geçtikçe daha da kapıldığı bu adam için her şeyi yapabilecek düzeye...
54.2K 2.8K 23
"Çocuklar ikinizi de üzmek istemem ama ev sahibi sadece evli çift arıyor üzgünüm."