desire; njr// njrff

By theheartneymar

11.8K 421 209

- "Beni öpüyorsun ve şimdi öylece gidiyorsun. En azından adını bahşedebilirsin, değil mi?" Ona döndüm ve gül... More

1- in the club
2- who is he?
3- when i see you again
4- fight
5- telephone number
6- desirous moments
7- "i love you"
8- texting
9- just feel it
-10-
•11• PART 1 •
12
13
14 * 1K!
15
• 16 • PART 1 •
• 16 • PART 2 •
17

•11• PART 2•

484 17 8
By theheartneymar


Elimden tuttu ve beni makinaların önüne getirdi. Hepsi az öncekinden daha farklı, daha canlı görünüyorlardı. İlk olarak ne ile başlayacağımı bilemiyordum.

- "Biraz hızlı karar verirsen sevinirim. Fazla zamanımız yok"

Ona hak verdikten sonra çarpışan arabalara (Brezilya'dakilerde çarpışan araba varmıdır bilmiyorum sksksj) doğru çekiştirdim.

- "Buradan başlamalıyız!"

diye bağırdım sevinçle. O ise güldü ve oyuncağın kontrol odasına girdi. Yerimde zıplayarak onu bekliyordum. Çıktığında hızla bir çarpışan arabaya bindi.

- "Sadece iki dakika. Sonrasında başka birşeyi deneyeceğiz"

Bende bir tanesine bindim ve kendimi hazırladım. Araba çalışıyor mu diye yavaşça gaza bastım. Hafifçe öne hareket ettiğimde gülümsedim. Eğlenceli olacaktı.

- "Sakın acıma yakışıklı. Çünkü ben sana acımayacağım"

dedim gülerek. Bana göz kırptı ve,

- "Sana çarpmak eğlenceli olacak Jace"

Az sonra ikimizde arabalarımızı birbirimizin üstüne doğru sürdük. Tam ona sertçe çarpmayı hayal ederken, o kenara çekilmiş ve benim boşta bir arabaya çarpmamı sağlamıştı. İleriye doğru hareket ettiğimde direksiyonu daha sıkı tuttum. Bunu ödeyecekti.

- "Sanırım bana çarpmana izin vereceğim Queen. Çarpışan araba taktiklerini bilmiyorsun bile"

Sinirle arabamı çevirdim ve ona doğru sürmeye başladım. Gülüyordu.

- "O hareketin bedelini ödeyeceksin pis oğlan!"

diye bağırdım. Tam ona çarpacakken yeniden kaçmaya başlamıştı. Bunu yapacağını bildiğimden önümdeki boş arabalara çarpmamak için onun olduğu yöne direksiyonumu kırdım. Tam arkasındaydım.

- "Aman tanrım! Arkamda oldukça seksi bir kız var!"

dedi komik bir sesle. Bana dönmüştü. Direksiyonunu tek elle tutuyordu. Güldüm. İleriye baktığımda aklıma harika bir fikir gelmişti. Onu konuşturup ilerideki boş arabalara çarpmasını sağlayacaktım.

- "Seksi mi? Neresi mesela?"

dedim gülerek. Bana daha dikkatli baktı. Çarpmasına az kalmıştı.

- "Mesela gözleri, baktıkça insanı içine çekiyor. Dudakları zehirden de olsa öpülebilecek türden güzel. Ve en sevdiğim, göğüsleri. Ona her çarpışımda hareket ediyorlar ve bu hoşuma gidiyor"

Güldüm. Demek bu yüzden bana çarpmayı istiyordu. Salak. Farkında bile değildi ama şimdi o çarpacaktı. Ve çarpmıştı.

- "Bunu bilmem gerekirdi!"

diye bağırdığında arkadan gelip bende ona çarptım. Aniden bana döndü.

- "Bende kendimce birkaç taktik biliyormuşum, değil mi yakışıklı?"

dedim. Gülüyordu.

•••••

Elindeki oyuncak tüfek ile kazandığı hedef vurma oyunundan sonra içeriye girdi. Büyük ayıcığı alıp bana uzattı. Sevinçle gülümsedim ve yanağına bir öpücük kondurdum. O ise yanaklarımdan tuttu ve dudaklarıma uzun süreli bir öpücük bıraktı.

- "Dudaklarının tadını seviyorum, kiraz ve içki gibi bir tadı var"

Güldüm ve ayıcığın tüyleri ile oynadım.

- "Kirazlı parlatıcı kullanıyorum, ondandır"

dedim. Gülümsedi. O sırada gözüm ötemizdeki patlamış mısır arabasına takıldı. Karnım acıkmıştı ve mısır iyi gelebilirdi. Hızla oraya doğru koştum. Neymar arkamdan seslenmişti.

- "Jace bekle!"

- "Bekleyemem acıktım!"

Arabanın yanına vardığımda, içerisi patlamış mısır dolu cama dudaklarımı yalayarak baktım. Malesef ben bunu kıramazdım ama Neymar yapardı. O herşeyi yapardı.

Yanıma vardığında ona döndüm. Tek kaşını havaya kaldırmış bana bakıyordu.

- "Bunu kırmalıyız"

dedim patlamış mısır arabasının camını işaret ederek. Ellerini cebine koydu ve yanıma doğru yaklaştı.

- "Kır o zaman"

Merakla onu süzdüm. Kafasını fazla mı sarsmıştı çarpışan arabalarda? Bunu benim kırabileceğimi nasıl düşünüyordu?

- "Sence bu mümkün olabilecek bir şey mi?"

dedim gülerken. O da güldü.

- "Sadece senin kendine özgüvenin olup olmadığını ölçmüştüm"

Beni geriye sürdü ve yerden bir taş alıp arabaya yaklaştı. Hemen ardından da taşı yere bıraktı. Neden kırmadığını anlayamamıştım.

- "Neden yapmıyorsun? Karnım guruldamaya başlayacak neredeyse!"

- "Boş yere arabayı mahvedecektik. Bak burada kapağı varmış"

Hızlı adımlarla arabaya yaklaştım. Neymar haklıydı. Orada bir kapak vardı. Açtı ve kenardan bir kutu alıp içerisine patlamış mısırlardan koydu. Az sonra ikimiz de elimizde patlamış mısırlarımızla yürüyorduk. Bir fark vardı, ben ayıcığımı da kolumun altında taşıyordum.

- "Eğleniyor musun Jace?"

Bakışlarımı ona çevirdim. Ciddiydi.

- "Evet, neden sordun ki?"

- "Bilmiyorum"

Kahkaha ile güldüm ve yanağına bir öpücük kondurdum. O ise, ben onu öperken gözlerini kapatmıştı.

Lunaparkı mısırlarımızı yiyerek gezmiştik ve sonunda bitmişti. Her an biri bizi basacakmış gibi hissediyordum ama bunu bastırmaya çalıştım. Onun yanında güvende olduğumu biliyordum. Sorun olmayacaktı.

- "Şuraya girmeye ne dersin? Komik olur"

dediğinde başımı gösterdiği yere çevirdim. İçinde tuhaf aynaların olduğu bir çadır vardı. Güldüm.

- "Kötü çocuk Neymar kişiliğinden taviz mi veriyor yoksa?"

dedim. Güldü ve elindeki boş patlamış mısır kutusunu top haline getirip çöpün içine isabetli bir atışla fırlattı.

- "Ben giriyorum Jace. Geliyor musun?"

Başımı aşağı yukarı sallayıp ona katıldım. Elini bana uzattığında tuttum ve piç smile yaptım. Onu seviyordum. Hayallerimdeki adam kriterlerine tam uyuyor hatta sınırları bile aşıyordu. Dudakları yeter ve artardı zaten.

İçeriye girdiğimizde o ışıkları açtı. Ben ise az önümdeki aynaya doğru yürüdüm. Zaten tipime bayıldığım söylenemezdi, acaba şimdi neye benzeyecektim?

Aynadaki şişman ve kısa halime bakıp güldüm. Kollarımı kaldırıp indirdim. Çok tuhaf görünüyordum.

- "Kilolu kızları severim. Dolgun ve yumuşak olurlar"

Birden ona döndüm. Kollarını birbirine bağlamış beni izliyordu.

- "Sapıksın sen"

dedim ve güldüm. Yanıma yaklaştı ve aynadan kendine baktı. Aşırı derecede komik görünüyordu. Şişmanlık ona yakışmıyordu.

- "Çok tatlısın Neymar, şu yüz ifadesine bak!"

dedim aynadaki yanlara doğru gerilmiş yüzünü işaret edip. O ise korku dolu bakışlarını aynada gezdirdi.

- "Fazla yemek yemeyi sevmeyen biri olduğum için tanrıya şükretmeliyim. Şu hale bak. Topaç gibiyim"

Cümlesine güldüm. O ise tişörtünü yukarıya çekip karın kaslarına dokundu. Benimde tüm odak noktam onlar olmuştu. Aynaya bakıp konuşmaya başladı.

- "Kaslarım bile yok. İğrenç bir görüntü"

Tişörtünü aşağıya indirirken bana baktı. Kaslarına odakladığım gözlerimi fark ettiğinde kahkaha attı.

- "Gözlerini kaslarımdan çek Queen, başlarına birşey gelecek. Aynadaki gibi olacağım"

Cümlesinden sonra gözlerimi aynadaki tipine çevirdim. Yanına yaklaştım ve kollarımı beline sardım.

- "Aynadaki gibi olsaydın da seni sevebilirdim yakışıklı"

- "Ciddi misin? Ben olsam sevmezdim"

dedi dudaklarını saçlarıma bastırırken. Aynadaki tipine tekrar bakındım. Fena değildi ama bu haline asla değişmezdim. O harikaydı. Bana diyordu ama asıl o bir sanat eseriydi.

- "Sanırım edebiyat yapmayacağım, bende sevmezdim. Hatta gözüme dahi çarpmazdın"

Güldü ve diğer aynaya doğru yürüdü. Burada çok fazla uzun görünüyordu. Kolları, bacakları ve boynu hele de. Tipine güldüm ve yanına doğru yaklaştım.

- "Peki böyle nasıl?"

- "Uzun boy güzeldir ama .. I-ıh sevemedim"

Kahkaha ile güldükten sonra beni önüne aldı ve başını boynuma doğru koydu. Aynadaki yansımama bakmamı işaret etti. Tanrım. Bacaklarım, boynum ve diğer her yerim çok uzun görünüyordu.

- "Bu halimi hiç sevmedim. İğrenç görünüyorum"

- "Ben sevdim. Uzun bacak ve boyun, daha fazla morluk ve öpücük demektir"

Yüzüne doğru baktım. Dudaklarına minik bir öpücük kondurduğumda o beni kendine çekti ve sert öpücüklerine başladı. Birkaç saniye buna devam ettikten sonra durdum.

- "Buradan çıksak iyi olacak"

•••••

- "Dönme dolap mı? Ne kadar da romantiksin Jace. Şöyle daha aksiyonlu birşeylere binemez miyiz artık? Hani nerede benim kötü kızım?"

Ona bakıp dudaklarımı büzdükten sonra bir dönme dolap kabinine oturdum. Bunu da denemeliydik. Ben en son küçük bir kız çocuğuyken lunaparka gitmiştim. Bu yaşıma kadar birdaha da hiç girmemiştim kapısından içeriye. İsteklerimi kabul etmesini umuyordum.

- "Lütfen .. sevgilim, aşkım, bebeğim, yakışıklım"

Ellerimi birleştirip çenemin altında tuttum. Güldü ve dönme dolabın kontrol odasının kapısını açtı.

- "İnsanları kolayca ikna edebilme gibi bir yeteneğin mi var, yoksa ben mi saf gibi senin tuzağına düşüyorum?"

Güldüm.

- "Bence sen benim tuzağıma düşüyorsun, fazla yeteneği olan biri değilim"

dedim. O kontrol odasındaydı. Çıktıktan sonra hızla yanıma oturdu.

- "Sadece bir tur güzelim. Birazdan hareket edeceğiz"

Yerimde sevinçle kıpırdandım ve başımı omzuna koydum. O da kollarını bana sardı. Az sonra hareket etmeye başlamıştık. Onunla şehir manzarası eşliğinde öpüşmek eğlenceli olabilirdi. Tanrım bu nereden aklıma gelmişti?

İyice yükseldiğimizde ilk adımı atmak için başımı omzundan çektim ve ona daha da yaklaştım. Yine düşünceli görünüyordu. Neler olmuştu? Neden bana anlatmak istemiyordu? Özel veya ailevi olmadığını söylemişti. O zaman sorun yoktu. Anlatabilirdi.

- "Anlat bana"

dedim işaret parmağımı köprücük kemiğinde gezdirirken. Merakla bana döndü.

- "Ne anlatacağım?"

Başımı salladım ve gülümsedim.

- "Anladın Neymar. Hep birşeyler düşünüyorsun ve ben artık bunu öğrenmek istiyorum"

- "Ne düşündüğümü mü merak ediyorsun?"

dedi. Başımı evet anlamında salladım. O ise aniden dudaklarıma yapıştı. Ona karşılık vermemeye çalıştım ama bu oldukça zordu. Beni dizlerimden tutup kucağına oturttuğunda güldüm. Tişörtümün ucundan tutup yukarıya kaldırdı ve südyenimden taşan göğüslerime öpücüklerini bıraktı. Tek yapabildiğim saçlarından tutup onu kendime çekmek olmuştu.

Dönme dolap durduğunda etrafıma bakındım. Ne ara bitmişti? Neymar tişörtümü düzeltti ve ellerimi tuttu.

- "İşte bunu düşünüyordum. Benim lanet dudaklarımın senin seksi göğüslerinde gezindiğini .."

Bunu beni oyalamak için söylediğini biliyordum. Yinede uzatmadım. Sakladığı her ne ise illaki ortaya çıkacaktı. Beni ayağa kaldırdı ve birlikte dönme dolaptan indik. O oyuncağı kapamaya giderken bende geçirdiğimiz geceyi tekrardan düşündüm. Ne güzeldi. Neymar'ın benim için böyle birşey yapabiliceğini düşünmemiştim.

Yanıma vardığında gülümsedim ve ellerine uzandım.

- "Herşey için teşekkür ederim yakışıklı. Mükemmel bir geceydi"

Sırıttı.

- "Bu mudur yani? Kuru bir teşekkür mü edeceksin?"

Ne bekliyordu ki? Eğer onu öpmemi istiyorsa çok beklerdi. Daha az önce bunu yapmıştık. Ne doyumsuz bir adamdı bu?

- "Ne bekliyordun Neymar? Şunu söyleyeyim, seni öpmeyeceğim"

Yeniden sırıttı. Bu sırıtış pek hoşuma gitmemişti.

- "Daha fazlasını istiyorum Queen. Seviş benimle"

İçimde bazı duyguların dışarıya vurulduğunu, vücudumun buz kestiğini hissediyordum. O gülüyordu ve elleri eteğimin altına girmiş, o bölgeme doğru yaklaşıyordu. Bende ona yaklaştım. Öpüşmek için hazırlanırken, lunaparkın demir kapısının gürültüyle açılmasını izledik. Az sonra da polis arabasının kırmızı-mavi ışıkları gözlerimizi doldurmuştu. Korkuyla Neymar'a baktığımda onun gayet sakin olduğunu fark etmiştim.

Polis adam arabasından çıkmış, birkaç arkadaşı ile bize doğru yürüdüğünde, "İşte şimdi sıçtık" dedim içimden.

•••••

- "Çok fazla abartıyorsunuz! Biz sadece eğlenmek istemiştik!"

diye bağırdım masasında oturmuş bana alayla bakan polis memuruna. O ise ellerini masaya vurdu.

- "Siz gece gece kapalı olan lunaparka izinsiz girin, oyuncakları çalıştırın, buraya gelince de sadece eğlenmek istemiştik deyin, biz de sizi salalım değil mi? Yok öyle yağma!"

Ellerimi parmaklıklara daha sert sardım. Cevabımı düşünürken gözlerimi az ötemdeki parmaklıkların arkasında, bankta oturan Neymar'a çevirdim. Yere bakıyordu ve geldiğimizden beri tek kelime etmemişti.

- "Bana burada bir suç gösterin!"

dedim polise dönüp bağırarak. O ise sandalyesinden kalktı ve öne gelip masaya oturdu.

- "Devletin malına izinsiz girdiniz, devletin mallarını izinsiz kullandınız. Üstüne birde hırsızlık yaptınız. Bu ayı nereden çıktı?"

Masasının altından, Neymar'ın hedef vurma oyununda benim için kazandığı ayıcığı çıkarmıştı.

- "Biz hırsızlık falan yapmadık! Neymar onu hakkıyla kazandı!"

Polis memuru kahkahayla güldü ve kendince "Hakkıyla kazanmışmış" dedi. Belinden çıkardığı çakı ile ayıcığın başını kesmeye başladı. Bunu nasıl yapardı! O benim için anlamlıydı!

- "Bırak ayımı seni sikik polis memuru!"

diye bağırdığımda Neymar'ın bakışları polise kaymıştı. Hırsla ayağa kalktı ve demirliklere vurdu.

- "Sen ne bok yaptığını sanıyorsun lan orospu çocuğu!"

diye bağırdı. Polis memuru onun yanına gitti ve iyice yaklaştıktan sonra ayıcığı gösterdi. Başından uzun bir kesik vardı. Zavallı. Onu sevmiştim.

- "Bak Neymar. Böyle daha güzel oldu. Benden sana hediye olsun"

dedi polis memuru. Ben ise onun Neymar'ın adını nereden bildiğini anlamaya çalışıyordum.

O sırada Neymar kollarını parmaklıklardan çıkarmış, adamın boynuna dolamış onu boğmaya çalışıyordu. Oldukça sinirli görünüyordu. Tanrım, kriz falan geçiriyor gibiydi. Ona doğru yaklaştım ve bağırdım. Polis memuru da içeriden yetkilileri çağırmaya çalışıyordu.

- "Neymar bırak onu! Sakin ol!"

diye bağırdım. O ise küfürler ediyordu. Ona ne olmuştu bilmiyordum. Beni duymuyor gibiydi. Polis memurunun yüzü kıpkırmızı olmuştu.

- "Ne oldu lan! Şekil yapıyordun az önce! Ünvanını siktiğim!"

diye bağırdı Neymar. Sesi daha önce hiç duymadığım kadar değişik ve yabancıydı.

- "Bırak .. beni .. dengesiz .. herif!"

diye konuşmaya çalıştı polis. Tanrım Neymar bunu yapmamalıydı, ceza alabilirdi. Bunun olmasını istemiyordum. Olabildiğince bağırmaya çalıştım.

- "Tanrı aşkına Neymar bırak şu adamı! Lütfen! sana yalvarırım bırak onu!"

diye bağırdım. Az sonra iki polis ve bir takım elbiseli adam odaya girdiler. Neymar ve boğmaya çalıştığı adamı ayırdılar. İçim rahatlamıştı.

- "Sana bunu ödeteceğim serseri! Birgün oraya tıkayacağım seni!"

diye bağırarak gitti Neymar'ın boğmaya çalıştığı polis memuru. Şaşkın bakışlarımı polis memurundan sonra takım elbiseli adama çevirdim. Avukat falan olabilirdi. Gayet şık ve ciddi görünüyordu çünkü. Adam Neymar'ın yanına yaklaştığında, ona ne kadar benzediğini fark ettim.

AMAN TANRIM.

BU ONUN BABASIYDI.

Adam Neymar'ı ciddi bakışlarla süzdükten sonra bana kısa süreli bir göz attı. Diğer iki polislere dönüp;

- "Çıkarın onları. Gerekli kişilerle konuştum. Sorun kalmadı"

dedi. Sesinde de büyük ciddiyet hakimdi. Polislerden biri başını salladı ve "Peki, Bay Da Silva" dedi. Artık onun babası olduğuna tamamen emindim. Polis gelip parmaklıklı kapıları açtığında rahat bir nefes verdim. Neymar ise kızgın görünüyordu. Nedeni neydi anlamamıştım. O burada kalmak mı istiyordu? Babası onu kurtarmıştı işte. Ve sanırım bu ilk kurtarışı değildi.

- "Seninle evde konuşacağız. Bize geliyorsun. Kızı da evine bıraktıracağız"

dedi Neymar ve bana bakıp. Neymar sinirle başını yerden kaldırdı.

- "Konuşacak birşey yok. Oraya gitmeyeceğim"

- "Uzatma Neymar. Bize geliyorsun ve konuşuyoruz. Yeter"

Adam bana döndüğünde boğazını temizledi. Ben hala onu süzüyordum. Onun da oğlu gibi yeşil-kahve gözleri vardı. Saçları normal, kısa kesilmişti, Neymar'ınki gibi tuhaf bir stilde değildi. Dövmeleri de yoktu. İş adamı tipinde, varlıklı olduğu belli olan biriydi.

- "Seni evine bırakması için şoförlerimden birini yolluyorum. Dışarıda onu bekleyebilirsin. Ek olarak, Neymar ile aranda ne var bilmiyorum ama yaptıkları için ben özür dilerim"

Gözlerimi Neymar'a çevirdiğimde konuşmaya hazırlandığını anlamıştım.

- "Neden benim yerime özür diliyorsun ki! Hatta neden özür diliyorsun! Benim yerime konuşmaktan vazgeç!"

- "Yaptıkların çok hafife alınabilir birşeymiş gibi konuşma Neymar. Ayrıca karşında babanın olduğunu hatırla. Sarhoş olmadığının farkındayım"

- "Ah! Tabi, evet. Karşımda babam var. Dikkatli olmalıyım. Asla sesimi yükseltmemeliyim. Ona karşı gelmemeliyim. Haklı olsam dahi salak gibi oturup onun beni azarlamasını dinlemeliyim. Değil mi?! Babalık budur değil mi?!"

diye bağırdı Neymar. Bu kavgaya şahit olduğum için kendimden nefret etmeye başlıyordum. Buradan gitmem gerektiğini biliyordum. Yinede yaptığım şey orada dikilip onları izlemekti.

Neymar'ın babası çenesini kaşıdı ve ardından oğluna döndü.

- "Bunu burada konuşmayacağız. Hemen benim arabama yürüyorsun. Bende arkadaşını arabasına yerleştirip geliyorum"

Neymar varlığımı dahi unuttuğunu sandığım bana baktı ve elimi tuttu. Elleri sıcak ve terliydi.

- "Gerek yok. Ben onu evine bırakır, sonra gelirim"

dedi.

- "Araba yolda Neymar. Uzatma ve arabama yürü"

- "Arabana falan yürümüyorum! Onu ben bırakacağım diyorsam ben bırakacağım! Asıl sen uzatma!"

Bunu hiç uzatmaya gerek yoktu. Herşeyi yoluna koymak için benim konuşmam gerektiğini düşünüyordum.

- "Tamam Neymar. Sen babanla git. Ben diğer araba ile giderim, sorun yok"

- "Hayır Jace. Benim dediğimi yapacağız"

dedi Neymar. Elimi daha sıkı tutup odanın kapısına doğru yürüdü. Babası arkamızdan bağırmıştı;

- "Peki tamam! Senin dediğin olsun! Ama eve gelmeyi unutma!"

Slm slm slm! Nasıl oldu sizce? Yorumlar ve oylar gelsiiin alsldlfşdşidşf

Continue Reading

You'll Also Like

54.5K 2K 19
Alaz'la Asi yer değiştirmiş olsa nasıl bir dinamikleri olurdu çok merak ettim. Yaman, Alaz ve Cesur'un birlikte büyüdüğü; Asi'nin Soysalanlar'ın kız...
148K 16.8K 38
değişiyorsun, dayanamıyorum
207K 10.7K 65
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
11.7K 1.8K 36
futbolcu İsmail Yüksek × oyuncu Barış Alper Yılmaz