"Mikemmel :D" Biraz durduktan sonra konuşmaya devam etti "Nazlı ben acıktım."
Büyük bir kahkaha patlattım. "Ee öyle trip atıp kahvaltı yapmazsan acıkırsın. Hadi gel sana ekmek arası birşeyler yapayım."
Selimle tekrar mutfağa gittik. Mümtaz abiden hiç ses yoktu. Yattı herhalde. Neyse işte selime 5 dakkada ekmek arası hazırladım. Sonunda tekrar eski haline, eski neşesine geri döndü.
"Nozlo"
"Selim önce ağzındakini bitir öyle konuş"
Ağzındakini yuttu konuşmaya başladı "Nazlı akşam dışarı çıkalım mı?"
"Bu gün mü? Bilmem ki."
"Hadi nazlı."
"Tamam, tamam. Gideriz."
"Adamsın bee :D Kotla gelmiyceksin değil mi?"
"Tamda öyle yapıcaktım."
"Hayatta olmaz. Şimdi gidiyoruz sana elbise alıcaz."
"Selim ne elbisesi ya. Gelmiyorum ben."
"Bal gibide geliyorsun."
Elimden tuttu çekiştirmeye başladı. Arabanın kapısını açtı girmemi bekliyor.
"Hadi nazlı gir içeri."
"Aman be tamam."
İstemeden de olsa içeri girdim ve oturdum. Ona inat gidene kadar hiç konuşmadım. Arabayı bir awm de durdurdu. Bu seferde arabadan çıkmadım. Kapıyı o açtı.
"İnmicek misin?"
"İnmicem"
"Ben indiririm o zaman."
Selim beni sırtına aldı. Vurmaya başladım.
"Ya selim bırak."
"Geliyomusun?"
"Tamam geliyorum. İndir beni."
"Söz ver."
"Selim bak bağırıcam şimdi."
"Söz ver."
"Söz. Söz gelicem. Hadi indir beni."
Yavaşça indirdi ve alışveriş merkezine girdik. İlk önce uzun bir elbise giydim. Selim beğenmedi daha kısa bir elbise verdi onu giydim ve onuda ben beğenmedim. Ondan 1-2 karış daha kısa, diz üstünde bir elbise giydim selim saolsun (!) onu beğenmiş.. Ben pek beğenmesem de onu aldık. Elbisenin altına da dolgu topuk bir ayakkabı aldım. Selim beni çok düşünür (!) gerçi nasıl yürüyeceksem. Ardından kuaföre gittik. Saçımın nesi varsa gayet güzeldi işte. Saçımı da dalgalı fön yaptılar. Makyaj yaptırmak istemedim yine selimin zoruylada hafif bir makyaj yaptılar. Selim daha evden çıkmadan giymiş olduğu gömleyiyle gitmeye karar verdi. Bende onun saçını yaptırmasını istedim. Oda beni kırmadı saolsun saçının önlerini hafif fönle kaldırttırdı. Artık ikimiz de hazırız. Arabada konuşmaya başladık.
Parmağımı ona doğru salladım. "Selim bak şimdiden söylüyorum içki miçki içmem."
"İçki içmede miçki iç bence." Dedi pis pis sırıttı.
Bemde hafif tavır yapmaya karar verdim. "Hı hı içerim."
Gülmeye başladı. Artık niye gülüyorsa. Sonra birden ciddileşti. "Bu arada mümtaz abi plan için birkaç kişiyi aramış. Yani kameradır, odur budur. Çok şey bulamamış ama yinede elindeki bilgiler yetermiş."
"Hakkımız da hayırlısı." Yolda git git sıkıldım ve "Daha gelmedik mi?" Diye soru patlattım.
"Geldik sayılır. Çok az bir yolumuz kaldı."
Sonunda az kalan yolu da bitirdik. İçerisi baya güzel. Işıklar, masaların şekli, herşey çok uyumlu. Etrafı teker teker incelerken selim bir yerde oturmuştu bile.
Ordan bana seslendi. "Şişştt nazlı... Aloo ordamı sın?"
İçeriyi incelerken dalmıştım birden sıçradım. "He? A şey efendim."
Bir kahkaha patlattı. "Kapıda mı bekleyecek sin?"
Bana gülmesine sinir oluyorum! "Tamam geliyorum!"
İnadına ağır ağır yürüyüp yanına gittim. Hızlı bir şekilde de sandalyeyi çekip oturdum. İnana biliyor musunuz? Çok sevimli arkadaşım (!) halada gülüyor!
Sonunda gülmeyi bıraktı. "Ne içersin?"
"Ee ben bir meyve suyu aliyim"
Oh şükür gülmeyi bıraktı derken yine gülmeye başladı! Yeter ama ya! Nazlı niye takıyosun sende takma. Sakin 1..2..3..4..5..6..7..8..9..10 oh artık sakinim. Hayır hayır sakin falan değilim. Neden derseniz burada fazlalık yapan 2 kişi bana gülüyor!!
"Ne gülüyorsun be! Önüne dönün!"
Aralarından apaçiye benzeyen birisi konuşmaya başladı. "Aslında meyve suyu iyi seçim. En azından süt demedin."
Gülmeyi kesmediler. "Gülme dedim!!"
Yine aynı şahıs konuştu. "Gülmeyi kesmezsek ne olur. Polise mi şikayet edersin?" Bü sefer anırarak gülmeye başladılar!
"Selim! Hemen gidiyoruz burdan! Yoksa elimden bir kaza çıkıcak!!"
"Tamam nazlı. Şunuda içiyim geliyorum." Allahım bu sarhoş olmuş. Ne ara bu kadar içtin anlamıyorum ki!
"Yaaa selim hadi!!" Yine o fazlalık konuşmaya başladı.
"Ben bırakırım seni ;)" Tam birşey dicekken diğer fazlalık konuştu. Yanlız fazlalıkta güzel oldu he "FAZLALIK KARDEŞLER" Yok bu olmadı. Neyse ben size olayı anlatmaya devam ediyim. İşte diğer çocuk konuşmaya başladı. Bir dakika ya bu konuşan çocuk. Evet evet bu çocuk geçen gün köpeği saldıran çocuk.
"Yaa emre bir kızada yavşama be abi. Kusura bakmayın siz eğl
enmenize bakın biz gideriz. Değil mi emre!"
"Tabii canım tabii. Biz gideriz."
Tam gidiceklerken seslendim. "A şey bir dakika. Sen geçen gün bana saldıran köpeğin sahibisin. Tabii yanlış hatırlamıyorsam."
"Şimdi hatırladım. Tekrardan özür dilerim. Paşa oyun oynamayı çok sever. Şimdi size 2. defa mahçup oldum. Neyse biz gidelim artık."
Yanımızdan uzaklaştılar. Bana da bu dangalak kaldı.
"Selim"
"Efendim nazlı kardeşşşş"
"Hadi mümtaz abiyle daha işimiz var erken kalkmamız lazım. Eve gidiyoruz."
"Mümtaz abinin konusu açılmışken söyliyim. Bu mümtaz varya mümtaz. Çoh şerrrrefsiz bir insan."
"Bak bu söylediklerini sonra hatırlatırım ona göre."
"İssstediğinn kadar hatırlat gardaşşş."
"Hadi kalk kalk. Gidiyoruz da sen böyle araba kullanamazsın. Nasıl gidicez eve."
"Sen kullan."
"Senin kafa gitmiş gerçekten. Ben kullanmayı bilmiyorum ki."
"E taksi çağır o zaman nazlı. Bunuda ben mi söyliyim yani."
"Sus selim sus."
Çantamdan telefonumu aldım ve taksinin numarasını çevirdim. Neymiş efendim yarım saat sonra gelicekmiş. Bende sinirlendim tabii.
"Ya abicim. Saat akşamın 12'si."
"Kızım anlıyorum ama anca yarım saate gelebiliriz."
Yağmur yağmaya başladı. "Yağmurda başladı."
"Yağmurda hiç gelemem."
"Ya amca sizin işiniz insanları biryerden alıp biryere götürmek değilmi. Zaten yolu 2 metre uzatıyorsunuz dünyanın parasını alıyorsunuz." Dedim adam birşey demeden telefonu kapattım.
"Ya selim senin tanıdığın birisi yok mu burada ya."
"E vaaar."
"Selim sen beni katil ediceksin katil. Çağır arkadaşını gelsin."
Selim yerinden kıpırdamadı. Off deliricem Allah'ım. "Selim koşsana! Hadi!"
10 dakika sonra
10 dakika sonra selim anca geldi. "Ağaç oldum burda. 2 saat gelemedin."
"Daha iyi işte. Sel olmaz."
"Bu mu arkadaşın"
"Hee beğenemedin mi?"
"Hadi hadi ben eve gitmek istiyorum."
Selim ve bir arkadaşıyla yola çıktık. Yolda uyuya kalmışım heralde ki kalktığımda yatakta yatıyordum. Vede elbiseyle uyumuşum. İnsan uyandırırda "Üstünü değiştir öyle yat." der dimi. Bildiğin domuzun teki. Birde bana "Neden sevgilim yok." diyo. İşte düşüncesizsin, hayvansın, birde bilmişin tekisin. Bu yüzden de sevgilin yok. Gerçi benimde hiç olmadı. Aşka inanmam ben. Ne öyle çıkıyosun çıktığının da ertesi günü ayrılıyosun. Bu resmen insanı oynatmak olur. Ben yine kendi kendime çok konuştum. Aslında konuşmamı bölen kapı sesi oldu. Duvarda ki saate baktım. Çok geçti bu saatte kim gelir. Aşağı indim ve kapıyı açmamla şok oldum.
"Senin ne işin var burda?"
Eveeet öncelikle selam! İnşallah 2. bölümü de beğenmişsinizdir. Kusurum olduysa affola. Yorumlarınızı merakla bekliyorum :).