Kollarımı parmaklıklardan sarkıtırken yüzümü iki parmaklığın arasına sıkıştırdım. "Burada su bulunmaz mı? Hey? Yok mu? Fakir misiniz? Kocaman devlet!"
"Ecrin." Dedi arkamdan Açelya. "Ses kısma düğmen yok mu senin?"
Çisem'de yanıma gelerek aynı benim gibi başını iki parmaklığın arasına soktu. "Ben kahve bağımlısıyım. Duyuyor musunuz? Kahve istiyoruum!"
"Kahve komasına gir de geber inşallah."
Arkamdan gelen sese dönerken Derya'nın yorumuna karşılık ona 32 dişimi göstererek sırıttım.
Çisem Derya'ya bakma zahmetine girmeden direkt bana döndü. "Şu kölene bir şey söyle"
"Derya." Dedim sert sert. "Bir şey." Ve Derya'yla ikimiz kahkaha atarken Çisem öğürme sesleri eşliğinde kendisini oturulacak yerlerin en orta yerine attı. Bir köşede Açelya ve bir köşede de Derya oturduğu için ikisine de eşit uzaklıktaydı.
Açelya başını dayadığı duvardan ayırmadan ve gözlerini bile açma zahmetine girmeden söylendi. "Hatırlatta bir daha seni Kefenden uzak tutayım."
Oflayarak arkamda bulunan demirlere dayandım
Çisem dudaklarını büzerek aynı benim gibi ofladı. "Ya buradan hiç kurtulamazsak?"
"Ya burada çürürsek" dedi Derya'da ilk defa ona katılarak.
Açelya pes ederek onlara bakarken "Delirdiniz mi?" diye haykırdı. "İşlediğimiz bir suç bile değil!"
Boğazımı temizledim. "Genelevde basıldık Açelya." Aslında bir gece kulübüydü ama... Kadınların satıldığı türden bir gece kulübü! Üstelik dans şovumuzu da unutmamak gerekir.
"Polisten kaçtık" dedi Çisem'de sözlerimi devam ettirirken.
Derya'da bize katılarak kaşlarını kaldırdı "Arabayı 180le kullandık."
Son noktayı koydum. "Ve bir bariyere tosladık."
"Bir de polis memuruna sululuk yaparak kaçmaya çalıştığımızı unutma." Diye ekledi Derya. Ah, bir de o vardı tabi.
Açelya yüzünü acıyla buruşturdu "Burada öleceğiz!" diye haykırdı ve ayağa kalkarak bir o yana bir bu yana volta atmaya başladı.
"Oldu olacak omzuna bir ceket eline de bir boncuk al." dedi Çisem Açelya'ya kocaman gözlerle bakarken.
"Boncuk değil o aptal!" dedi Derya "Tespih."
Çisem bu kez beni karıştırmadan Derya'ya bakarken "Bana aptal diyemezsin." dedi kendisini savunarak.
Onca şey yaşamıştık, onca şey olmuştu ve düştüğüm son nokta bu muydu yani?
Kaşlarımı çatarak kollarımı kavuşturdum "Tüm gece kavgalarınızı çekemem."
Açelya'da duraksayarak bana katıldı. "Aynen." Sonra bana döndü "Belki de Çisem'i almamalıydık."
"Ve Derya'yı." dedim hatamı kabullenirken.
Oysa ikisi de bizi umursamadan atışmayı sürdürüyordu.
Çisem gözlerini pörtletti. "Çakma sarışın seni."
Derya'da gözlerini kısarak karşı saldırıya geçti "Koca ağız."
"Pis maydanoz."
Gözlerimi devirirken "Yeter!" dedim bağırarak. "Ergen gibi davranmayı kesin artık!"
"En azından atışmanız bir şeye benzese... Maydanoz nedir yahu?" dedi Açelya'da güümsemesini engelleyemeyerek.
Çisem bacak bacak üstüne atarak sürtük pozisyonunu aldı. "Her şey senin yüzünden oldu zaten," Birilerine saldırmadan duramıyordu kız. "İnsan kardeşinin nerede olduğunu bilmez mi?"
"O benim kardeşim değil." Dedi Açelya'da kaşlarını çatarken. Bunu bu gece yeterince duymuştuk zaten. Anlamıyorum ezberlememizi falan mı istiyor?
Artık iyice sıkılmaya başlamıştım. Geldiğimizden beri tartışıp durmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. "Susun da bir plan kuralım."
"Az önce ki yaptığımız gibi bir şey mi yani?" dedi Derya.
Hepimizde aynı anda "Hayır!" diye sertçe karşı çıkarken sessizce geri sindi. "Sakin olun canım bir öneriydi."
"Hem az önce ki planda senin yüzünden mahvoldu Çisem biliyorsun." Dedi Açelya.
"Aynen." Dedim kendimi tutamayarak. "O polis gençti, kafalamak kolaydı. Bizi buradan çıkarmasını isteyecektin, espresso değil!" dedim sertçeç
Çisem yerinden kalkarken tırnaklarını çıkarmış saldırmaya hazırlanan bir kedi gibiydi "Polisi ayartmak için iki saat dil döken bendim ama değil mi?"
Derya suratını astı."Zaten kahvelerde yalan oldu."
"Aferin" dedi Açelya benden önce davranarak. "Tek derdimiz kahve içememek zaten değil mi?"
"Alexandra Stan'ın klibinde ki gibi bir şeyler yapmalıydık" dedim dudaklarımı büzerek
"Haklısın." Dedi Çisem beni şaşırtırken. "Fiziğim zaten o kadınla çok uyumlu."
"Koca ağzını saymazsak."
İşte yine başlıyoruz.
"Küçük kafalı böcek" dedi Çisem'de
Açelya ise bu kez ikisini de umursamamayı seçerek bardağın dolu tarafından bak deyimine uydu. "En azından fahişelerle aynı koğuşa konmadık."
Derya işaret parmağını Çisem'e doğrulttu. "Eminim sen zorlanmazdın. Ne de olsa aynı taraftasınız ya."
Çisem bu kez ayağa fırladı "Bana bak böcek seni-"
Ayak sesleri duyunca hemen arkama dönerek başımı tekrar çıkarttım. Üniformalı orta yaşlı bir adam bize doğru gelirken. "Çıkarın bizi buradan!" diye bağırdım sonra vazgeçerek hemen ekledim. "Yani beni çıkarın bu aptallar burada kalıp birbirini yemeye devam edebilir!"
Üçü de "Hey," sesleri eşliğinde yanıma gelirken adam karşımızda durdu. "Ne çok konuştunuz siz ya? Daha geleli bir saat oldu."
"Bir saat mi?" dedi Çisem dehşete düşerek. "Tam bir saattir bu iğrenç havayı mı soluyorum yani?"
Kolumla onu dürtünce susarak şirince sırıttı "Yani şey ben,"
"Kapa çeneni." dedim sessizce.
Polis memuru başını iki yana sallarken "Neyse ki şanslısınız." dedi." Para cezasıyla yırttınız."
"Serbest miyiz" diye çığrındı Derya.
Memur kapıyı açarken çığlık atarak o sevinçle Açelya'yla birbirimize sarıldık. Sonra yaptığımızın saçmalığını fark ederek ayrılırken Derya'yla da Çisem'in sarılmış olması beni güldürmüştü.
Çıkarak havalı havalı yürümeye başlamışken tek başıma olduğumu fark ederek arkama döndüm. Hepside polis de dahil bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. "Tabi önden siz buyurun." dedim hemen yana kayarak.
Memur önüme geçerken "Artist şey." Dedi Derya.
"Tutuklu olmasak gösterirdim ben ona." Dedi Açelya'da.
Kapıdan çıkmadan önce az önce Çisem'in tavlamaya çalıştığı çocukla göz göze gelince ona kötü kötü baktım. Oysa hepimize göz kırptı. Aptal!
Önümüze konulan evrakları imzalarken Açelya yavaşça bana dönerek fısıltıyla konuştu. "Para cezası aldıysak neden para ödemeden serbest kaldık ki?"
"Acaba para ödemediğimizi unuttular mı" diye saçma sapan bir yorumda bulundu Derya.
Ona 12 numaralı en sert bakışlarımdan birini yolladım "Özüne dön. Sen bundan daha zekisin!"
"Belki de üzerimizde ki kıyafetlerden zengin olduğumuz anlaşılmıştır" dedi Çisem fikirde bulunarak.
Parlak kıyafetimi işaret ettim. "Üzerimizde fahişe kıyafetleri var aptal." Bazen tek zekinin ben olduğumu ve tüm insanların aptal olduğunu düşünmüyor değilim ne yalan söyleyeyim.
"Biri cezayı ödemiş olmalı" dedi Derya bu kez de. İşte ilk defa mantıklı bir yorum.
"Kim peki?" dedim düşünerek. "Telefon hakkını kullanmadık ki? Kim olabilir?" dedim tekrar.
"Ben!"
Sesle birlikte dördümüzün de arkamıza dönmesiyle Ulaş'la göz göze gelmemiz bir oldu.
Gülümseyerek elini kaldırdı "Naber kızlar?"
Şaşkınca ona bakarken Açelya, kadın memurun getirdiği kutudan kendi çantasını aldı. "Sakın bu işi başımıza kakmaya kalkma!" diyerek Ulaş'ı uyardı.
"Dur biraz!" dedim elimi kaldırarak "Ona sen mi haber verdin yani?" diye haykırdım.
Açelya cevap vermeden yürümeye başlamışken bende peşine düştüm. "Ona nasıl haber verirsin Açelya?"
Duraksayarak bana döndü. Aslında hala karakolda olduğumuzu göz önünde bulundurursak tartışmamız pekte zekice değildi.
"Daha iyi bir fikrin var mı? Arda'ya mı söyleseydim yani? Sence sevgilisinin ve kuzeninin genelevde basıldığını öğrenince zavallı kuzenimin tepkisi ne olurdu?"
Haklıydı. Ona tabi ki söylemesine izin vermezdim. Ulaş yanımıza gelince ikimizde ona döndük. "Eee, bana neler döndüğünü anlatmak ister misiniz?"
"Hayır!" dedik ikimizde sertçe ve tekrar yürümeye başladık.
Bahçeye çıktığımızda kafamda bir dünya soru vardı her zaman ki gibi.
Açelya duraksarken "Üzerimizdekilerden kurtulmalıyız" diye söylendi.
"Annem beni bu şekilde hayatta eve almaz!" dedi Çisem. "Yani bu ucuz kıyafetlerle" diye ekledi. Yani annesinin tek taktığı şey fiyat listesi miydi?
Tekrar bir tartışmaya girmek istemesem de kendimi tutamadım "Ucuz kıza ucuz kıyafetler."
Gözlerini kısarak konuşmaya başlayacakken Ulaş araya girdi. "Siz üç canavarı aynı ortamda üstelik karakolda birleştirecek büyük olay nedir?"
"Dört?" dedi Derya. "Yani bana canavar demedin, çok tatlı."
"Tanrım" diye fısıldadım. Bir bu eksik.
Ulaş ise sırıtmaya devam ediyordu "Sen henüz yavrusun."
"Yani bu durumda sonuç olarak yavru canavar mı oluyorum?"
"Derya!" diye çığrındım. "Çeneni kapar mısın, yavru canavar?"
Çisem kollarını kavuşturdu. "Bu kızın salak olduğunu sana söylemiştim" Zaten bir fırsatı bile kaçırsa olmazdı.
Ulaş sırıtmaya devam ederek bana göz kırptı "Birileri kıskandı sanırım."
"Evet." dedi Açelya. "Eminim Ecrin Derya'nın yavru canavar olmasını çok kıskanmıştır gerçekten!"
Açelya'nın beni savunmasını boşvererek "Konuya dönebilir miyiz artık?" dedim bıkkınlıkla. "Bizimkilere çaktırmadan bu kıyafetlerden kurtularak eve nasıl gireceğiz."
"Bence" dedi Çisem gözlerini büyüterek. "Artık bunun için uğraşmanıza gerek kalmadı."
Baktığı yöne yani arkama dönerken "Ne saçmalıyorsun?" Derken Barış, Arda ve Kefeni öylece durmuş bizi izlerken bulunca şaşkınca kalakalmam bir oldu.
"S*ktir." Dedi Açelya gözlerini kısarak.
"Al benden de o kadar." Dedikten sonra elimi kaldırarak şirince gülümsedim. Bu kadar olaya son derece sağlıklı kalbim bile dayanamazdı, hadi ama.