Dyan
18/19 bölüm ile aynı zamanda
sonunda hepimiz dinnertime 'a vardığımızda kardeşim bizden vedalaşıp arabasına binp gitti.
içimdeki kötü his ile arkasından endişeyle baktım.burada kalmak istememesini anlıyordum ama beni endişelendiren bu olayla başa çıkıp çıkamadığıydı.
ama onunla gelmek istediğimde hayır demişti.herhalde biraz zamana ihtiyacı vardı ama yinede bu konu hakkında onunla konuşacaktım.ben onu ağabeyiyim! onu böyle şeylerden korumam gerekiyordu!!
dalgınca arkadaşlarımı takip edip her zamanki masamızda kendimi bir sandalyeye bıraktım.diğerlerini yarım kulak ile dinliyordum ama pek de fark etmiyordu.bende kendi düşüncelerime daldım.
ciara numara yapıyordu söylediği kadar iyi değildi. belki ona bir kaç tane savunma hareketi gösterirsem kendini bu kadar zayıf hissetmezdi.
tessa ya gelince de o kesin hala sinirden kuduruyordu o yüzden bir kaç tanıdığına soru sormak daha mantıklı olurdu.
birilerin beni izlediği hissiyle düşüncelerimden kurtulup dikkatimi tekrar etrafıma verdim.az önce düzdüğüm kız yarı kucağıma oturmuş bir şeyler saçmalarken onu görmezden geliyordum.masamızda ve restorant'ın geri kalanında da bir kaç kız da bana bakıyordu ama bu bakışlardan hiç biri ensemdeki tüyleri diken diken etmiyordu.
biraz döndüğümde onu gördüm. tessa odanın diğer ucunda üzerinde dinnertime'ın tişörtü ile dikiliyordu.yanımda oturan ve tessa'yı tanımayam bir kaç erkek onu çağrıyordu.anlaşılan onu kolay kız sanmışlardı.eh , yanıldınız beyler.
tessa onlara küçümseyen daha çok siktir-git diyen bir bakış atarken bakışları beni buldu.ama bana daha çok beni-rahat-bırak bakışı ile bakıyordu sonra da mutfağa giden kapıların arkasında kayboldu.
lanet olsun! tessa'nın burada çalıştığını tamamen unutmuştum!
artık gitmek için çok geçti.sinirle inlememek için kendimi kasarken aynı şekilde bana bakan ben,seth, cole ,marco ve dan'e baktım.
sanırım siparişlerimizin alınması biraz uzun sürecekti anlaşılan.
gerçekten anca beş dakika sonra şaşırtıcı bir şekilde tessa OLMAYAN ama onun yerine zayıf kızıl saçlı bir kız geldi.suratında nazik bir gülümseme ile ne istediğimizi sordu.
yanımda oturan kas yığını olan Cameron konuştu
"seninle bir gece geçirmeye itirazım olmazdı."
tek kaşını kaldırıp basit asılmasına cevabı yapıştırdı."rüyanda belki."
sonunda diğerleri isteklerini sıralarken tabi bu sefer sadece menüde yazan şeylerden bakışlarımı etrafta gezdirdim. tessa başka masalara bakarken bir gözü sürekli kızıl kafalı kızdaydı.sırıttım.bize güvenmiyor muydu? ne yazııık...
ama aklıma çoktan bir fikir gelmişti.sabırla diğerlerinin siparişlerini vermesini bekledim. o sırada barda oturan ve bize merakla bakan bir adam gördüm.anlaşılan cameron'un rakibi vardı.genişçe sırıttım.
sonunda bende patates kızartması ve içeceğimi söyledim.garson gitmek üzereyken onu durdurdum.
"az bekler misin?" kız sorsrcasına tek kaşını kaldırdı.ona çarpık bir gülümseme yolladım.
"tessa ile birlikte çalışıyorsun değil mi? bana ondan biraz bahsederbilir misin?"
dış görünüşümü biraz daha kullanarak hafifçe başımı yana eğdim.o sırada kucağımda kaykılan ve dikkatimi çekmeye çalışan sürtüğü görmezden gelemeye çalışıyordum.
kızın bakışları bir an yukarı kayarken o da genişçe sırıtmaya başladı.
"aslında sana pek bir şey söyleyemem.öğlenleri burada garsonluk yapıyor işte daha fazlası için ona sorman gerekecek."
sanki hayal kırıklığına uğramış gibi yüzümü buruşturdum."hiç bir şey mi? belki bir kaç hobi veya ilgi alanı?"
kısaca güldü, herhalde buruşmuş surat ifademe sonra hafifçe başını salladı."gerçekten yok.ama okul ve iş arasında pek hobisi olduğunu düşünmüyorum."
eğlenircesine bana baktı ve bu kızı bir şekilde sevmiştim. suçsuz ve açık bir yanı vardı.tessa'nın aksine.
bende ona eğlenircesine gülümsedim.bu sefer badboy tarafımı göstermemeye karar verdim.kızın dış görünüşü insanda onu koruma isteği yaratıyordu.
"yinede teşekkür ederim."
başını sallayıp gitmeden önce bana nazikçe gülümsedi."yinede onunla bir konuş derim"
cümlenin sonundaki göz kırpmanın ne anlama geldiğini biliyordum ama tessa'ya ilgi gösterdiğimi sanmasını umursamadım.en azından prensesimiz hakkında kolay kolay bir şeyler öğrenemeyeceğimi görmüştüm.
geçen zamanda "görevimi" unutup arkadaşlarımla sohbet edip saçmaladım.cole'un şansına patrick ,gruptan başka biri, gerçekten cumartesi günü bir parti veriyordu.tabi ki hepimiz davetliydik.
zaman hızla geçerken yüksek ses ile konuşan bir kızın sesiyle dikkatimi tekrar etrafıma verdim.
kızıl saçlı garson yaşlı ve anlaşılan sarhoş olan bir müşterinden gitmesini rica ederken adam onu umursamayıp tehlikeli bir şekilde ayağa kalktı.
gözümün kenarından bir hareketlilik fark ettim.baktığımda tessa ve barda oturan ve bize şüpheyle bakan adam çoktan ayağa kalkmıştı.
ama ikisde yetişemeden yaşlı adam masum garsona sert bir tane tokat attı.
müşteriler fısıldaşırken ben ve arkadaşlarım ne olur ne olmaz diye ayağa kalktık.ama biz daha bir şey yapamadan tessa ve yanındaki adam yaşlı müşteriye ulaşmıştı.
adam kızı tehlike bölgesinden çekip dikkatle sardı anlaşılan cameron kaybetmişti.
ama iki aşk kuşundan dikkatimi daha çok çeken kollarını kaldırmış sarhoş adamın üzerine giden tessa idi.sanırım onu sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu ama daha cümlesini bitiremeden yaşlı adam ona dönüp vurmaya yeltendi.
tessa da yere kapaklanır diye bir adım öne attım.ama şaşılacak şekilde adamın vuruşundan kurtuldu.ben şaşkınlıkla onlara bakarken o saniyeler içinde adamın kollarını kelepçe pozisyonunda arkasında bağlamıştı.
durum ile bu kadar sakin başa çıkması beni şaşırtırken.tessa sertçe ondan kurtulmaya çalışan adamı sakinleştirip dışarı yönlendirdi.
durup odada göz gezdirirken bile gözlerinde soğuk profesyonellik vardı.bir dakika..! bakışları bizim gruba takılırken gözlerinde şaşkınlık ve umut vardı.tam zamanında kafamı çevirdiğimde dan suratını yine her zamanki sert ifadesine bürüyordu.hmm ilginç...
tessa barın arkasında duran ve patronu olarak tahmin ettiğim adama bakıp her şey kontrol altında anlamında başını salladı.ama bakışları iş arkadaşını ve yanındaki herifi bulduğunda yumuşadı.surtaındaki endişeli ifadeyi onda daha önce hiç görmemiştim ve böyle gözüme çok farklı gelmişti.
tessa her zaman sert ve hiç bir şey umrunda olmayan kadını oynuyordu.ama kardeşimi kurtarmış olması ve iş arkadaşına bakışları bunun tam tersini gösteriyordu.o zaman neden herkese hiç bir şey umrunda değilmiş gibi davranıyordu?
belki tessa'nın gerçekte kim olduğunu öğrenirsem borcumu öderdim.belki de benim gibi bir sırı vardı ve bu yüzden insanları kendine uzaklaştırıyordu.
tessa restoranttan çıkarken bu düşüncelerimi geriye doğru ittim.tessa arada sırada duygu gösteren soğuk sürtüğün tekiydi.
bir baş sallamasıyla benimkilere onu takip edeceğimizi işaret ettim.ama daha iki adım atamadan tiz bir cırlama ile olduğumuz yerde kaldık.
"ne?! gerçekten dışarı mı çılacaksınız?! ben o adamın yakınına kesinlikle gitmem!!" diye ciyakladı iki saattir yakamda yapışan sürtük.
diğer kızlarda korku ile büyütmüş onaylarcasına baş sallıyorlardı.ilk defa tessayı bu sürtüklerden daha iyi buluyordum. kesinlikle şikayet etmezdi ve bu mızmızlanmayı umursamayacağımızı bilirdi.
"o zaman burada kalın bize ne." dedi jake lafları ağzımdan alırken.hiç birimiz şaşkın ve sinirli bağrışları umursamadı.nasılsa yarın unutacaklardı.onun yerine dışarı çıktık.hemen tessa ile karşılaştık.
yorgun görünüyordu ama aynı zamanda kararlıydı.ben daha ne olduğunu anlamadan birden ağzımdan "ee tessa yine her şey kontrolun altında " kaçtı.
bakışlarında sertlik vardı.bir an bakışlarımız adeta savaşırken hemen cevabı yapıştırdı.tam olarak ne dediğine dikkat etmemiştim ama cole hemen atladığına göre her zamanki gibi bizs hakaret etmişti.
az önceki gibi tessa sakince dururken cole sinirden köpürüyordu.ona yeni bir takma isim bulduğunda jake'in derin kahkahasını duydum.bende o ne zaman karışacak diye merak ediyordum.
yanıma durduğunda tessa'ya olan bakışı hoşuma gitmemişti. diğer kızlarla yattığı gibi onunla yatsa da umrumda olmazdı ama onu bıraktığında bizden daha fazla kaçacaktı ve bende onun peşinden daha fazla koşmak zorunda kalacaktım.ki bunu hiç istemiyordum.
tekrar konuşmaya dikkatimi verdiğimde seth somurtan jake 'in omzuna elini koymuş gülmemek için kendini kasıyordu.
tessa da hafifçe sırıttıktan sonra buz gibi bakışlarını tekrar bana çevirdi.
"benden ne istiyorsun ? ve neden insanlara hakkımda sorular soruyorsun?!"
tek kaşımı kaldırıp soğukça ona baktım.
"bir şekilde ne eksiğin olduğunu öğrenmem gerekiyor prenses.ama anlaşılan sende yine her şey yerli yerinde."dedim bankta oturan sarhoşu işaret edip.
bakışlarını bir an üzerinden çekip kollarını göğsünde birleştirdi.
"evet hayatımda mükemmel olmayan bir şey yok.siz maymunların varlığı hariç tabi."
"hmm" dedim çenemi kaşıyarak."nasıl oluyor da erkeklerle sürekli başın belada? tabi senden daha güzel kızlar var ama en azından bir kaç inek seninle ilgilenir diye düşünüyordum?gerçi o koridordaki inek pek senden etkilenmişe benzemiyordu."
alaylı bir sırıtma ile bana doğru bir adım attı."hiç benim ile ilgili olmadığını düşündün mü ,belki ben o gerzeklerle uğraşmak istemiyorum?ayrıca benim hayatıma karışacağına yatak tavşanlarına sahip çık.şu an camdan psikopatlar gibi bizi izliyorlar."
şaşkınlıkla arkamı döndüğümde nerdeyse sesli bir şekilde gülecektim.tüm kılzar pencereye üşüşmüş bize bakıyordu.ama en komiği benim onlara baktığımı fark ettiklerinde utanarak bakışlarını çekmek yerine kimisi etkileyici bir şekilde gülümserken kimisi daha da abartarak öpücük attı.
bunlar utanç duygularını nerde unutmuştu ya? bizim okulun erkek tuvaletinde mi?
levis sessizce kıkırdayarak dalgın olan ikizi shane'i dürttü ve kızları işaret etti.bu sefer tüm erkekler azgın kızlara döndü. kızlar da ilgiden diklendi.
tanrım bu kızlar düzmek için bu kadar iyi olmasa görüş açımıza dahi girmesinler diye yasal işlem başlatırdım.başımı sallayarak kaşlarını çatmış kızlara bakan tessaya döndüm.
tam bir şey söyleyecekken bir erkek sesi tarafından bölündüm.
"hey tessa! elimden geldiğince hızlı gelmeye çalıştım.umarım sana çok sorun çıkarmadı!"
otuzlu yaşlarında bir adam eski bir cheep'in camından tessa'ya gülümsüyordu.
o da şaşkınca ona döndü.anlaşılan arabanın gelişini o da duymamıştı.
"bu kadar çabuk gelmen iyi oldu rick.ama uyudu o yüzden bana yardım etmen gerekecek." dedi toparlanıp banlta oturan yaşlı adamı kol altlarından kavrayıp.fazla düşünmeden onu kenara itip yaşlı adamı kaldırdım.
tessa bir an şaşırsada onaylarcasına bana baş salladı ve cheep'in yolcu kapısını açtı böylece adamı oturtabilecektim.
"teşekkür ederim" dedi rick dene herif ve inmek için açtığı kapıyı örttü.sonra tessaya döndü." iş çıkışını geciktirdiği için üzgünüm."
yogunca iç çekerken adam birden gözüme daha yaşlı göründü.
tessa gülümseyerek kapıyı kapattı ve paslı demire hafifçe vurdu." önemli değil! kendine iyi bak!"
rick son kez el salladıktan sonra sarhoş babasıyla gitti.
tessa'nın bir kaç kez omzunu hareket ettirip acıyla yüzünü buruşturduğunu fark ettim.sonra bana baktı ve bakışlarımız kesişti.
nedenini bilmiyorum ama o an parlayan yeşil gözlerinden gözlerimi kurtaramadım...
josh'un sesiyle kendime geldim"hey dyan! yavaş yavaş biz de kaçsak mı?!"
kılzar da restoranttan çıkmış arkadaşlarımın kollarına asılmışlardı.neden bu kadar acele ettiklerini anlıyordum. ona baş salladım onlar arabalarımıza yöneldi.bir an durup tekrar tessa'ya döndüm.bakışlarım yüzünde ve vücudunda gezdirdim.ve hayır vücudu derken göğüslerini kast etmiyorum.
şimdi fark ediyordum yogun görünüyordu ayrıca duruşu hafif kamburdu.sesi beni kendime getirdi.
hafifçe boğazını temizledi" onu arabaya oturttuğun için teşekkür ederim"
başımı sallarken yüzünden geçen duyguları nı anlamaya çalışıyordum.hepimize gösterdiği ifade sadece maske miydi?
onu cevaplarken sesim kalın derinden geliyordu "önemli değil.sanırım borcumu nasıl ödeyeceğimi buldum."
şaşkınca kaşları havaya kalkarken nefesi biraz hızlanmıştı.
sırıttım."seni koruyacağım.aynı senin kardeşimi koruduğun gibi.sen itiraz etmeden söyleyeyim zayıf olmadığını bende biliyorum ama illaki yardımıma ihtiyaç duyacağın bir zaman gelecek ve o zaman borcumu ödeyeceğim"
gösterdiği tepki beni şaşırttı.nerdeyse utanarak bakışlarını ellerine indirdi.
"ciara'ya dikkat et.gösterdiği kadar iyi değil."
dedi .sesi o kadar kısıktı ki onu zar zor duydum.sesindeki yumuşaklık beni ine şaşırttı.yutkunup anladığıma dair başımı salladım ve arkadaşlarıma yöneldim.
yolculuk boyunca aklımda binlerce soru vardı.neden kardeşimin rahatı ile ilgileniyordu?
ve yüzündeki o ifade...o da neydi?
----
Oy ve yorumlara ihtiyacım var...aslında günlük bölüm koyan biriyim ama ilgi az olunca çevirmek içimden gelmiyor..yinede ilgi gösteren ve okuyan herkese çok teşekkür ederim..bundan sonraki bölümler oldukça uzun..