"Beren?Kızım kalk,kaç oldu saat?"
Gözlerimi kırpıştırıp yerimde doğruldum.Önce gerinip sonra anneme "Geliyorum."dedim.
Yataktan kalkıp dün gece açık kalmış bilgisayarımı kapattım.Tabakta duran üç tane patlamış mısırı ağzıma atıp arkama döndüm ve donakaldım.
Bora.Şuan.Benim.Yatağımdaydı!
Çığlık atmama ramak kala kendimi sakinleştirdim ve aklımda bir plan kurmaya çalıştım.
Eğer annemi evden markete yollarsam o sırada Bora'yı da evden çıkarabilirdim.
Yaptığım plan hakkında kendimle gurur duyup Bora'yı uyandırdım ve planımı ona da anlattım.Bora yaptığım planı beğenmiş olacak ki serice ayakkabılarını giydi.
Hemen aşağıya inip mutfağa girdim.Annem sofraya oturmuş tabağına domates koymakla uğraşıyordu.
"Anne!"diye bağırmamla yerinden sıçradı.Bu haline başka zaman olsa gülerdim ama şuan ciddi olmalıydım.
"Ne bağırıyorsun?"diye cırladı.
"Şey eksik onsuz yemem ben!"dedim ses tonumu koruyarak.
"Ne eksik?"
"Şey işte olur ya hah işte o!"
Annem yüzünü buruşturarak sofradan kalktı.
"O şey ne kızım?"diye sordu bu sefer.
Ağzımı açacağım sırada kapı çaldı ve annem kapıyı açmaya gitti.Bu sırada benim düşünecek bolca zamanım oldu.Ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Annem mutfağa girince "Anne eksik olan şey-" diye başladım ama sözlerimi kesen annemin arkasından Bora'nın gelmesiydi.
Bora bana sırıtırken benim gözlerim seğirmeye başlamıştı bile.Ben planıma sağdık kalacağını sanarken beyefendi aklında kendi planını kurmuş meğer!
Annem arkasını dönünce Bora'ya çimdik attım.Yüzünü buruşturup hızla yanağımdan öptü.
"Bora geç otur çocuğum.Çay mı içersin yoksa kahve mi?Meyve suyumuzda var .Ama istersen ellerimle sıkabilirim.Tost mu istersin yoksa-"
"Anne!"diye uyarmamla sustu.
Bora,benim yanıma oturup "Çay alabilirim."dedi.Annem hızla bir çay koyup Bora'nın önüne koydu.
Normalde annem bana böyle davranmazdı.Yani hemen hemen şöyle olurdu:
Uykumu almış bir şekilde mutfağa girip yerime oturdum.Annem çayına iki tane şeker atıp kaşığıyla karıştırırken o bilindik ses kulaklarımı doldurdu.
Elim tabağımın çaprazında duran boş yere gitti.Normalde orada bir çay bardağı olması gerekirdi.
"Anne bana çay koymadın mı?"diye sordum.Annem gayet keyifli bir şekilde kahvaltısını yaparken benim sorduğum soruyla kaşları çatıldı.
"Senin elin yok mu?" diye sorduğunda kaşlarını çatma sırası bendeydi.
Yerimden kalkıp kendime çay koydum tabi.Yerime oturduğum da durum çaydan da kötüydü.
Her sabah tosttan başka bir şey yemezdim.Annem onu da yapmamıştı.Bu sefer sakinliğimi koruyarak "Anne tostum nerede?"diye sordum.
"Git kendin yap."diyerek sofradan kalktı.Mutfaktan çıkmadan önce "Sofrayı da toplarsın artık."demeyi de ihmal etmedi.
Artık daha fazla dayanamadım ve bağırdım.
"Hayıııııııııır!"
"Hayııııııır!" diye bağırdığımda hangi ara hayallerimle bu kadar bütünleştiğimi sorguladım.Bağırmamla Bora ve annem bana baktı.
Bora,"Alt tarafı çaya şeker istedim."dediğinde derin bir nefes alıp "Yok ona demedim."diyerek yerimde büzüldüm.
Annem kahvaltısını bitirince salona geçti ve bizde Bora'yla yalnız kaldık.Hemen yanağına bir öpücük kondurup bana sarıldı.
"Yanımda otururken sana sarılamamak nasıl bir his biliyor musun?"
"Ne bileyim ben?"diye çıkıştım.Kaşlarını çatıp geri çekildi ve "Ne oldu?"diye sordu.
Daha fazla dayanamayıp "Hani benim planımı yapacaktık?"diye sordum.
"Sen ona mı kızdın?"diyerek gülmeye başladı.Omzuna vurarak kızdığımı söyledim.
Kahvaltı boyunca sessiz kaldık.Kahvaltıdan sonra Bora gittiğinde kendimi yatağa attım.Çok yorgundum.Gecenin ikisinde uyanmış ve beşe kadar uyuyamamıştım Bora'nın yüzüne bakmaktan.Ama o kadar tatlı bir yüzü vardı ki...
1 Hafta Sonra
Sınıftan içeriye girinci neredeyse oturacak yer kalmamıştı.Beredeyse dedim çünkü Bora'nın yanı boştu.Hemen yanına oturdum.
Oturduğum anda bana sarıldı.Bende ona sarıldım.Zil ayrılmamızı ister gibi sert çalınca hemen ayrıldık.O an fark ettim;zilin sesi değişmişti.
İçeriye geçen sene hiç görmediğimiz öğretmen girdi ve kendini tanıttı:
"Merhaba gençler,ben Coğrafya hocanız Helin Gömer."
Gerisini dinlemedim çünkü herkes gibi bende soy isme takılmıştım.Bora'ya baktığımda telefonundan oyun oynadığını gördüm.
Bu ders sıkıcı olacaktı,kesin.
*
Ders sonrası yalnız bir şekilde dışarı çıktım.SÇS'yle onları evimden kovduğum günden beri konuşmamıştım.Onların benimle konuşmamaları ise tamamiyle hak etmemdi.
Bankta yanıma birisinin oturduğunu hissedince Bora'nın oturduğunu düşünerek o tarafa döndüm ve oturanın Bora değil Melis olduğunu gördüm.
"Nasılsın Beren,burada tek başına oturmuşsun?"diye sordu.Yine açık giyinmişti.Havanın soğuk olmasına rağmen nasıl üşümediğini çok merak ediyordum.
"Seni ilgilendirmez."diye tersledim.
"Demek ki kavga etmişsiniz.Seni neden dışladılar sence?"
"Ne bileyim ben?"
"Çünkü sen onlardan daha güzelsin.Hepsi seni kıskanıyor.Sende burada oturmuş üzülüyorsun.Mesela benim gibi olsan...."
"Kötü biri mi?"diyerek sözlerini ağzına tıktım.
"Sen nasıl tanımlıyorsan artık.İstersen sana yardım edebilirim."
"Gerek yok."dediğimde ayağa kalktı ve "Fikrini değiştirdiğin zaman bekliyorum."diyerek gitti.
O sırada SÇS bahçenin öbür tarafında duran banka oturdu.Onlarla hemen barışmalıydım.Ayağa kalkarak emin adımlarla onlara yürüdüm.Yanalarına vardığımda üçü de bana baktı.
"Kızlar barışalım mı?Gerçekten böyle olmaktan sıkıldım."
Sinem,"Bu okulda başka bir arkadaşın olsa yanınıza özür dilemeye gelir miydin çok merak ediyoruz?Ayrıca bizi evden kovduğun gibi unutmadık Beren.Affetmemiz zaman alabilir."dediğinde kısık sesle "Bu neyin tribi?"dedim.
Sinem,"Efendim?"dediğinde "Bu neyin tribi diyorum!"diye bağırdım.
"Sinem ayağa kalkıp "Bizi çok kırdın Beren!"diye sesini yükseltti.
"Eskiden olsa hemen affederdiniz.Şimdi sevgilim var diye beni kıskanıyorsunuz değil mi?"
Sinem,"Ne alakası var?Saçmalama Beren!"dedi.
"Hatta sizden daha güzelim!" dediğimde artık ok yaydan çıkmıştı.Sinem yanağına tokat attı.Bende ona bir tane atıp oradan koşarak Melis'e gittim.
"Teklifin hala geçerli mi?"diye sorduğumda gülümsedi.
"Dediğim her şeyi yapacak mısın?"
"Evet."
"Güzel."dedi ve gülümsedi.Ama ben gülsem mi ağlasam mı bilemiyordum.