Karanlık Hesap

By vatdilapap

1.8K 154 10

Saf ve kaçak bir kız... Karanlık ve asosyal bir çocuk... Onların ortak noktası sürekli bir iz peşinde olmalar... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•

•11•

113 8 5
By vatdilapap

Hazar'dan

Çarşamba günü yaptığımız deneme sınavından düşük aldığım için babamdan tonlarca azar işittim. Benden çok derslerimle ilgilenirdi. Kiyan'da düşük almıştı ama onun derslere karşı ilgisi dahi yoktu. 11. sınıfım ve seneye 12. sınıf olacağım. Geleceğim için gireceğim bir sınavım var. Daha çok çalışmam gerektiğinin farkındayım ama aile sırlarım buna izin vermiyor. Her gün teker teker çözdüğüm düğümlerin ardı arkası kesilmiyor. Her ipucunun arkasında yeni bir olay... Çarşamba akşamı o parka gittiğimde hiç kimse yoktu, banklara sızmış sarhoşlar hariç. Eve döndükten sonra bilgisayarımı açıp parkın eski halini araştırdım. Turuncu bir bank vardı ama yıllar geçtikçe rengi solduğu için boyanmıştı. Belki de başka yollarla aramalıyım. Babama ve anneme kim olduğunu soramam ama hastaneden öğrenebilirim. Perşembe sabahı kalkıp okuldan önce hastaneye gittim. Hastaneyi babamdan daha iyi biliyordum. Babam hastalarıyla ilgilenirken bende hastanede ki çocuklara moral vermek için onlar vakit geçirirdim. Arşiv odasına doğru giderken babamın yakın arkadaşı Sinan amcayla karşılaşmıştık. Babama uğradığımı söylediğimde ameliyatta olduğunu söylemişti. Beni okula kadar bırakıp geri döndü. Arşiv odasına giremeden okula geçmiştim. Kiyan'da ortalıklarda yoktu. Tek başıma halledeceğim iş değildi. Yaklaşık iki gündür Kiyan'la konuşmamıştık. Emre, hasta olduğunu söylemişti ama inandırıcı gelmemişti bana. Evine gittiğimde kapıyı tıklatıp durmama cevap alamadım. Mesajlarıma ya da aramalarıma cevap vermiyordu.

*

Sen güzelsin... Çok güzelsin.

Sende gördüğümü başkası görecek diye korkuyorum.

Sadece beni sev, bana gül, bana sarıl istiyorum.

Sen beni değiştirebilecek kadar güçlüydün, öylesin.

Belki de ben aptal bir aşığım.

Kulağıma çarpan Kiyan'ın sesiyle gözlerimi araladım. O konuşmaya devam ederken uyandığımdan habersiz sırtım dönük bir şekilde onu dinliyordum. Gözlerimi kırpıştırıp dinlerken iki gündür mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermediği aklıma gelmişti. Kaşlarımı çatıp dinlemeye devam ettim. Dudakları kulağıma değince irkilerek oturur pozisyon aldım.

''Benden kaçıyorsun.''

Kafasını eğip gülümsedi. Benden kaçıyordu. Ben öfkeliyken onun gülümsemesi sinirimi bozuyordu.

''Kaçmıyordum, sadece biraz uzaklaşıp seni korumak istedim.''

''Kendinden mi?''

Nefesini dışarı vurup suratıma incelercesine baktı.

''Bu soruyu kendime defalarca sordum. İnan bende bilmiyorum, zihnim sadece sol tarafımın sahibini korumam gerektiğini söylüyor. Neyse hadi hazırlan.''

''Neden?'' 

''Kamp?''Kaşlarını kaldırıp dudağını büzdü.

Elimi alnıma götürüp ovaladım. Tamamen unutmuştum. Ben yüzümü yıkamaya giderken Kiyan yatağın köşesine oturup beni bekledi. Dolabımdan küçük valizimi çıkartıp bir kaç parça sweatshirt ve kot pantolonumu yerleştirdim. Aslında bir kaç parça değilde, ne olur ne olmaz canım. 

''Alt tarafı bir gece kalacağız, 3 aylık tatil çantası mı hazırlıyorsun?'' Arkama dönüp gözlerimi devirdim ve spor ayakkabılarımı yerleştirdim. En rahat olanını ayağıma geçirip diğerini çantaya attım. Çantayı Kiyan'ın kucağına attığımda üstüne dev meteor düşmüş gibi nefesini tuttu. Çantayı alıp aşağı inerken yatağımın üstüne bıraktığım siyah pantolonumu bacaklarımdan geçirip üstüme kapüşonlu mavi sweatshirt giydim. Elimi cebime atıp merdivenlerden seke seke indim. Kiyan masada babamla kahvaltı yaparken ağzıma peynir dilimini atıp Kiyan'ı çekiştirdim. 

''Görüşürüz Alpay ağabey.'' deyip ayaklandı.

''Baba görüşürüz!'' Sesim yüksek çıkmıştı. 

''Kızım ne bağırıyorsun kulağımın dibinde? Görüşürüz çocuklar, hadi.'' 

Öpücük yollayıp evden çıktım. Kiyan çantamı arabasının bagajına yerleştirirken arabaya girmeden onu bekledim. Yanıma dikilip ellerini beline dayadı. Kafasını soru sorarcasına salladı.

''E hadi ne bekliyorsun kaçak kızım?''

''Servisle gitmiyor muyduk?''

Elini arabaya dayayıp nefesini verdi. ''Müdür beyciğimizden rica ettim, çok iyi adam vallahi kırmadı.''

Kapıyı açıp girmem için işaret verdiğinde yerime geçip kapıyı kapattım. Yolculuk boyunca konuşmadık. Yolun yarısını aşmıştık. Radyoyu açıp rastgele kanallara girdim. 

''Bak şimdi sıradaki şarkı bizim şarkımız olsun.'' Gülümseyip onayladı. Ankara'nın bağları çalmaya başlayınca birbirimize dönüp yüzümüzü ekşiterek radyoya döndük. ''Bu sayılmazdı.'' Tekrar kanalı değiştirdiğimde kulağa hoş gelen bir şarkı başladı. Bu şarkıyı defalarca yalnızken dinlemiştim. Duman grubunun Yürek şarkısı. Şarkıyı sesli bir şekilde söylemeye başladım.

Varamadım doyamadım kokusuna tadına
Adım adım kovaladım bulamadım izini
Salınarak gezinerek beni deli ediyor
Ölene dek mezara dek yüreğimi yakıyor aman Allah
Ölene dek mezara dek yüreğim yanıyor   

Ardımdan Kiyan tebessüm ederek şarkıya devam etti. 

Bu ne kaçış bu ne gidiş öyle delice bir aşk
Varılamaz dönülemez gel benimle dolaş aman Allah
Ölene dek mezara dek gel benimle dolaş   

Nakaratını bağıra bağıra birlikte söyledik. Arabanın camını açıp dışarıya doğru bağırdım. Muhtemelen yoldaki insanlar deli olduğumu falan sanıyorlar ama içimde zaten bir deliyim. Bunu dışarı vurmak beni özgür kılıyor. Bağırarak şarkı söylerken dünya umurumda değilmiş gibi hissediyordum.  

Ah kimin için atıyor bu yürek!
Söyle kimin için atıyor bu yürek!
N'apıp ediyor sevdiğini üzüyor aklımız ermez,
Naz mı ediyor gözlerini süzüyor ah geri gelmez!

*

Kamp alanına geldiğimizde basketbol koçu diğer öğrencileri alanın ortasında toplamış konuşma yapıyordu. Gözü bizim olduğumuz tarafa kayınca önündeki öğrenci kenara çekildi.

''Sonunda teşrif edebildiniz küçük hanım ve küçük bey.'' İlgisini bizim üzerimizden çektiğinde Selen'in yanına doğru gittim. Diğer çocuklarla da selamlaştıktan sonra ellerimi göğsümde kavuşturdum. Koç enerji patlaması yaşıyor gibiydi. Bense izin verseler şu yere düşen kahverengiye dönüşmüş yaprakların ortasına kıvrılıp uyuyacaktım.

''Çocuklar, yağmur yağma ihtimaline karşı küçük kulübelerde kalacaksınız. Herkes eşiyle birlikte bir anahtar alsın.'' Anahtarı alıp Selen'e uzattım. Bende kalırsa kaybederdim. Koç alandaki masaları işaret ederek bize döndü. ''Yarım saat sonra paintball oynayacağız. Akşam yemeğini orada yiyeceğiz. Saat tam beşte o alanda olun yoksa aç kalırsınız.'' deyip sert bir kahkaha attıktan üç saniye sonra suratını ciddileştirdi. ''Pekala, dağılın.'' 

Selen'le çantalarımızı alıp kulübeye yerleştik. Ahşap ranzanın alt bölümüne oturduğumda rahatsızlıktan kıvrandım. Evren Kolejinden beklenmeyecek bir hareket. Birazdan içeri ayı girip pençelerini bize saplarsa şaşırmam. Küçük bir kulübe olduğu için sadece içeri girip çıkabiliyorduk. Yatağın üstünde ellerimi arkama atıp zıplamaya devam ederken Selen de iğrenir şekilde odayı inceliyordu.

''O kadar da kötü değil ya.'' dediğimde gözlerini devirip tavanı gösterdi. Örümcek ağlarıyla dolu bir tavan. Küçük bir çığlık attığında Selen'e eşlik ettim. Aslında örümceklerden korkmam ama bunlar tavanın her yerini kaplamıştı. Yandaki odadan koç içeri dalınca bir daha çığlık attık. Selen çığlık attıkça istemsizce bende atıyordum. Dişlerimin arasından''Selen kes şunu.'' dedim. ''Kızlar çığlık atmanızın sebebini sorabilir miyim?'' Selen bir eliyle gözünü kapatıp bir eliyle tavanı gösterdiğinde koç bıkkınca nefesini dışarı vurup ellerini beline dayadı. ''Tamam ben hallederim. Siz çıkın oyundan sonra odanıza dönersiniz.'' Kafamızı sallayıp odadan çıktık.

Kiyan sırtı dönük küçük tepenin üstünde duruyordu. Arkasından gidip korkutacaktım ama telefonla konuştuğunu gördüm. 

''Tamam aşkım söz veriyorum mutlaka geleceğim. Öptüm bir tanem.''

Aşkım. AŞKIM. AŞ-KIM. Kimle konuşuyordu bu. Ellerimi yumruk yapıp kafasına geçirecektim ama onu dinlediğimi sanmasını istemem. Gerçi dinlemiştim bir şey değişmez. Arkamı dönüp giderken Kiyan fark edip seslendi. Arkama döndüğümde telefonu cebine atıp yanıma geldi. ''Hadi hazırlan takım kuracağız daha.'' dediğinde yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek yanından ayrıldım. 

*

Kamuflaj kıyafetleri giyip ayağıma postal bot geçirdim. Ellerime eldivenleri geçirip, saçımı yandan ördükten sonra yanaklarıma siyah iki çizgi çektim. Kabinden zıplayarak çıktığımda aslan gibi kükreyip ellerimi havaya kaldırıp indirdim. Pek aslan gibi sayılmaz aslında. Yanımdaki boya topuyla dolu olan tabancayı alıp omzuma dayadım. 

''Pekala çocuklar bu kadar gırgır şamata yeter. Grupları oluşturduğunuza göre listeyi okuyorum. İlk takım Kiyan, Hazar, Selen, Arda, Emre, Burcu, Çisil, Gaye, İlker ve Melih. İkinci takım Tolga, Giray, Çetin, Orkun, Teoman, Defne, Irmak, Öykü, Bensu ve Ahsen. Süre 20 dakika. Oyun başlamıştır. Dağılın!''

Ben Kiyan'ı takip ederken Kiyan diğerlerine ne yapacaklarını eliyle işaret ediyordu. Bizden iki ya da üç metre uzaklıktaki küçük kulübe gibi bir sığınağa ilerledik. Merdivenlerinden sessizce çıkıp içine girdik. Giray ve Öykü, Selen ve Arda'nın olduğu yere ilerlerken Kiyan Öykü'yü hedef alarak vurdu. Kolunu çimdiklediğimde ne yaptığımı sorgular gibiydi. Dişlerimi sıkıp fısıldarken''Niye kıza vuruyorsun ya? Seni kısıtlıyorum, sadece erkekleri vuracaksın.'' dedim. ''Ne saçmalıyorsun Hazar? Ben onu vurmazsam o gidip bizimkileri vuracak.'' Bir süre durup kaşlarını kaldırdı. ''Ha sen kıskanıyorsun.'' deyip muzipçe sırıttı. Dediklerini taklit ederek sesimi tizleştirdim.

 Giray bize doğru döndüğünde ateş ettim. İlki isabet etmese de ikincisinde vurdum. ''Bana diyorsun ama sende o piçin itlerini vuruyorsun. Bende seni kısıtlıyorum, sadece kızları vuracaksın.'' Kulübeden inip Kiyan'dan dört metre kadar uzaklaştım. Gözlerini kısıp elleriyle yanına gitmem için işaret verdi. Bense Kiyan'ı hedef alıp vurdum. 

''Hazar aynı takımdayız ne yapıyorsun.'' İkinciye vurduğumda olduğu yerden çıkıp geri geri kaçmaya başladı. Arkasından bağırıp durdum. Telefonla olan konuşması aklıma geldi. ''Aşkım demek, ben sana göstereceğim aşkımı!'' diye arkasından bağırdım. Koşarken nefes nefese bana durmam için yalvarıyordu. Nefesini bırakıp olduğu yere çömeldi. 

''Sen hiç utanmıyor musun iki kızı oyalamaya?'' Tetiği karnına doğru tuttuğumda ellerini havaya kaldırıp kafasını sağa sola salladı. Hızlıca nefes alıp veremeye devam ederken ''Ne iki kızı, ben sadece seni seviyorum kaçak kızım. Allah aşkına indir şu tetiği.'' Tabancayı indirip omzuna yumruk geçirdim. ''Telefonda bir kıza aşkım deyip duruyordun.'' Sesli bir şekilde kahkaha atıp kafasını eğdi ve ayağı kalktı. 

''O benim kuzenim Delfin. 7 yaşında küçük bir kız. Beni özlemiş.'' Kaşlarımı çatıp nefesimi dışarı vurdum. ''Lan manyak baştan söylesene, peşinden koşturmaya ne meraklısın.'' Kolumu tutup kendine çektikten sonra başımı omzuna gömdüm. Kendimi silkeleyip kenara çekildiğimde göğsüme çarpan kırmızı boya topuyla yere çöktüm. Ölüyor muydum? Allah'ım kan. Şaka şaka kan değil ama onu andırıyordu. Dramatik bir şekilde yere çöktüm. ''Kiyan... Kiyan ben galiba ölüyorum. Vasiyetimdir peluş pandama iyi bak.'' Kiyan kolumdan dürttüğünde gözlerimi kapadım. ''Hazar kaptırdın kendini boya bu.''

Gözlerimi hızlıca açıp ayağı kalktım. Karşıdan şerefsizce sırıtan Tolga'ya döndüm. Boynumu esnetip tabancayı tekrar elime alıp Tolga'nın peşinden koştum. Kiyan oyundan çekilip alana döndü. Alandan fazla uzaklaşmıştım. Kaybolmuş olabilirdim. Tolga'yı yakalayıp vuracağım derken kayboldum. Ayağım yerdeki sarmaşıklara dolanınca dengemi kaybedip yere düştüm. Ellerimi birbirine sürtüp ayağı kalktım. Sol ayağımı sertçe yere vurum bağırdım. Ellerimi dudaklarımın kenarında birleştirip ''Kimse yok mu?'' diye bağırdım. Boşuna bağırıyorum. Omzumdan biri eliyle dürtünce yutkunup yavaşça arkamı döndüm.  

Continue Reading

You'll Also Like

483K 27.8K 47
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
694K 49.2K 56
Abi kurgusu. Bir gitsem de kurtulsam. Duracaksam da bir sen durdursan. -Tamamlandı-
123K 6.2K 28
Annemin ölmediğini, üstüne üstlük abilerimin ve ablamın olduğunu 20 yaşında öğreniyordum!! Şaka gibi! *. : 。✿ * ゚ * .: 。 ✿ * ゚ * . : 。 ✿ * (Düzenli...
38.4K 4.1K 32
Annesini kaybetmiş Erkin Özgün , babası ve abisiyle yaşamaktadır. Ama İnterseksüel bir birey olduğu için babası tarafından lanetlenmiş ve sevilmeyen...