AŞKSIZ KAL

By keynes_s

2.3M 90K 4.6K

♡AŞKSIZ KAL... ♡ "Nasıl saklarsın ha!Bunu bana nasıl söylemezsin." "Söylemek zorunda değildim Emir." "O benim... More

Hoş Geldiniz
♥1♥
♥2♥
♥3♥
♥4♥
♥5♥
♥6♥
♥7♥
♥8♥
♥9♥
♥10♥
♥11♥
♥12♥
♥13♥
♥14♥
♥15♥
♥16♥
♥17♥
♥18♥
♥20♥
♥21♥
♥22♥
♥23♥
♥24♥
♥25♥
♥26♥
♥27♥
☆Yeni Kitap☆
♥28♥
♥29♥
♥30♥
♥31♥
❤32❤
❤33❤
❤34❤
❤35❤
❤36❤
❤37❤
❤38❤
❤39❤
❤40❤
❤41❤
❤42❤
❤43❤
❤44❤
❤FİNAL❤
keynes'den...
Size özel...
Merhabalar...
Ben geldim...

♥19♥

51.6K 2.3K 156
By keynes_s

Her sabah olduğundan daha huysuzdu. İçindeki saçma sapan suçluluk duygusu onu yeyip bitiriyordu. Bu yüzden sabahın erken vakitlerinde uyanmıştı. Düşünmüştü. Her ihtimali her şeyi düşünmüştü ama hiçbir şey onu kalmaya ikna edemiyordu. Burada tutunacak mantıklı bir nedeni yoktu. Ya da kocaman bir nedeni vardı ancak Elif onu göz ardı ediyordu. Hala yatağındaydı. Oğlu yanında mışıl mışıl uyuyordu. Ona durumu nasıl açıklayacaktı ki. Dün partiden sonra konuşurum diye düşünmüştü ama Emir sağ olsun geldiğinde oğlu çoktan uyumuştu. Değmiş miydi? Belki en azından içi rahatlamıştı. Evli değildi. Elif onun evlendiğini düşündükçe içinde bir şey eriyordu çünkü. Birini severken onun başkasına ait olmasını kelimelerle anlatamazdı. Beraber geçirdikleri zamanların hayalini kurarken birden onum başka bir kadına dokunduğunu onu karısı olarak kabullendiği aklına geliyor. Ve yaşadığım bütün her şeye lanet ediyorsun. Ama onun bundan haberi yok o sadece yoluna devam ediyor arkasındaki enkazdan habersiz. İşte Elif bu düşünceyle tam üç yaşadı. Şimdi evli olduğu için boynuna mı sarılmalıydı? Hayır... Bunu kabul etmiyordu kalbi. Her ne olursa olsun kabulde etmeyecekti. Hiçbir neden onu gözünde haklı yapamazdı.

"Annem."

Gözlerini tavandan çekip oğluna doğru döndü. Sevgiyle baktı oğluna.

"Uyandın mı bitanem? Günaydın."

"Günaydın annem."

Aras annesine gülümseyince Elif oğlunu sarıp saçlarına öpücükler kondurdu. Şimdi açıklama yapma zamanıydı. Derin bir nefes aldı.

"Annem bizim konuşmamız lazım. Daha doğrusu senin uslu bir çocuk olup benim sözümü dinlemen lazım. Anlaştık mı?"

Aras hevesle başını salladı. Annesiyle anlaşmaya bayılıyordu. Çünkü genelde kendisi karlı çıkıyordu. Doğrulup annesinin ağzından çıkacak cümleleri merakla bekledi.

"Imm...Biliyorsun ki biz buraya dedeni görmek için geldik."

Oğlunun gözlerinin içime baktı. Aras kararlı bir şekilde başını salladı. Elif oğlundan onay aldıktan sonra konuşmasına devam etti.

"Ve bizim artık evimize dönmemiz lazım. Kısacası biz bu gün evimize gideceğiz."

Aras şaşkınca ağzını açtı. Daha yeni gelmiştiler. Hem o daha doyamamıştı ki buraya.

"Hayıy anne. Lüffen. Biyaz daha kalalım. "

"Olmaz Aras bak benim orada bir işim var. Para kazanmam lazım. Hem bizim evimiz orası."

"Anne... lüffen. Dedem sana paya veyiy."

Elif oğlunun böyle yapacağını biliyordu. Oğlu dolu gözlerle hala kendisine bakıyordu. Annesini vazgeçirebileceğini düşünüyordu. Ama Elif kararını vermişti çoktan.

"Hayır dedim Aras artık evimize dönmemiz lazım."

Aras daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Elif onun göz yaşlarına dayanamıyordu. Elif oğlu ve kendi için yeterince gözyaşı dökmüştü zaten. Yataktan kalkıp oğluna sarıldı. Onu kucağına oturtup kendisine bakmasını sağladı. Oğlunun gözünden düşen inci tanelerini şevkatle sildi. Alnına kokulu bir öpücük kondurdu.

"Ağlamana gerek yok ki annecim. Canın istediği zaman dedem gelir dayın gelir anneannen gelir."

Uzun cümleler kurup oğlunu kandırmaya çalıştı.

"Ya Emiy amcam?"

Elif'in yine nefesi kesildi. Aras'ın ona bu kadar alışması normal miydi? Bunu gerçekten bilmiyordu. Bundan sonraki hayatında onu daha fazla görmek istemese de yalanına devam etmeyi tercih etti Elif.

"Tabi ki o gelir."

Aras mutlulukla annesinin kucağından aşağı indi. Hızlıca pijamalarını çıkardı. Yavaş yavaş kendi başına giyinmeyi öğreniyordu ama hala bazı sorunlar vardı tabi. Mesela kazaklarını ve ayakkabılarını ters giymek gibi. Bunu kendide biliyordu. Bunu bildiği için kıyafetlerini alıp annesinin yanına koştu. Elif oğluşunu giydirip yataktan kalktı. Saat 10:00'a geliyordu. O da pijamalarını çıkarıp pantolonunu ve bluzunu giyindi. İkisi de aşağı inmişti. Ev ahalisi yavaş yavaş ayaklanmıştı. Annesi kahvaltıyı hazırlıyordu yanına gidip ona yardım etmeye başladı ama annesi ona kırgın davranıyordu. Elif'te bunu fark etti ama bu gitme mevzusu daha fazla uzasın istemiyordu. Sessizce masayı hazırlamaya başladı.

"Gerçekten gitmek mi istiyorsun Eli?"

"Anne..."

"Tek cevap Elif."

Bunu yaptığı için büyük ihtimalle pişman olacaktı. Annesine dönüp bir süre öylece baktı. Annesi hala bir cevap bekliyordu. Elif'te kafasının olumlu anlamda salladı ama bu Nurgül hanımı tatmin etmedi.

"Duyamadım ?"

"Evet anne son kararım."

"Peki o zaman abin seni hava alanına bırakacak."

"Anne... Aslında gerek yok ablam ve eniştem gelecekmiş."

Bu kez Nurgül hanım kafasını salladı.

"İyi. Abinle konuş yinede."

Kahvaltı işkence gibi geçmişti. Kimse konuşmuyordu. Aras hariç. O kafasında kurduğu hayalleri bir hevesle anlatıyordu dedesine... Annesiyle Amerika'ya gidince önce dinleneceklerdi sonra misafir odalarını hazırlayacaklardı ve onlarda ziyarete gidecektiler. İşte Aras için gitmek demek buydu. Kerem burukça yeğeninin cümlelerine güldü. Ama annesini masadan kalkmasıyla kahvaltı faslı da sona ermiş oldu. Herkes yavaşça masadan kalkıp kendini bir yere attı.


~¤¤¤¤¤¤¤~

Saat 13.00'a geliyordu. Elif zaten tüm eşyalarını toplamıştı. Abisi eşyalarını aşağı indirdiğinde evdeki herkes artık ayrılık zamanının geldiğini anladı. Kapı çalıp ablası ve eniştesi de gelince kadro tamamlanmıştı. Elif herkesle vedalaştı. Aras'ta salonda olan herkesi öpücüklere boğdu. Herkesten Amerika'ya gelmesi için söz aldıktan sonra rahatladı. Ama bir şey eksikti sanki. Ve birden aklına geldi.

"Emiy amcam! O niye gelmedi?"

Yasemin yavaşça yeğeninin yanına gidip aynı boya gelmek için eğildi. Bu durumdan Yaseminde memnun değildi ama kız kardeşine destek olmalıydı.
Aras'ı ikna ettiğini düşüp yanımdan ayrıldı.

"Evet hadi bakalım. Gitme vakti. "

"İşi varmış teyzem. Ama ona söylerim hiç merak etme."

Yasemin Aras'tan ayrılıp kocasının yanında yerini aldı. Kenan karısının da üzüldüğünü biliyordu ama yapabileceği bir şey yoktu. Ortamın ağır havasını dağıtmak için gülümsedi.

"Hadi bakalım. Geç kalmayalım." Elif kapının yanına gitti. Abisinin de geleceğini zannediyordu ama Kerem yerinden kıpırdamadı bile. Gözleri dolarken evden çıkıp arabaya bindi. Oğlunu yanına oturtup eniştesi ve ablasını bekledi. Onlarda gelip arabada yerini alınca eniştesi arabayı sürmeye başladı.

~¤¤¤¤¤¤¤¤~

"Emir bey birazdan toplantınız başlayacak."

Emir asistanını kafasıyla onaylayıp sandalyesinde yeri yaslandı. Ellerini saçlarına götürüp kafasındaki düşüncelerden kurtulmak istedi. Kafasından atamıyordu ki... Düşünceleri dönüp dolaşıp Elif ve oğluna geliyordu. Ne günah işlemişti de böyle bir hayata layık görülmüştü. Üç yaşında oğlu vardı. Oğlum deyip bağrına basamıyordu. Deli gibi sevdiği bir kadın vardı seviyorum dese de kadının ona inancı kalmamıştı. Derin bir çekip sandalyesinden kalktı. Toplantı salonuna giderken telefonuna mesaj geldi. Umursamadı. Toplantı salonuna girip yerini aldı. Telefonunu eline alıp çevirmeye başladı. İçinden onu dürten hisse engel olmayıp mesaja baktı. Mesajda yazanlara mı yoksa yazan kişiye şaşırsa bilemedi. Aniden yerinden kalktı.

"Emir bey bir sorun mu var?"

"Evet...şey yani hayır benim çıkmam gerekiyor."

"Ama efendim bu çok önemli bir görüşme olacak. Sonradan sizin için bir sıkıntı olabilir."

Emir asistanını umursamadı. Hızla asansöre bindi. Telefonunu açıp acaba yanlış mı okudum diye tekrar mesajı okumaya başladı.

## Bu son şansın Emir. Ya gider kız kardeşimi vazgeçirirsin ya da bir daha asla ne oğlunu nede Elif'i göremezsin. Uçağı saat 14.00'da Sabiha Gökçem havalimanından kalkacak. Umarım geç kalmazsın##



Zemin kata gelince hızla asansörden inip çıkışa yürüdü. Hala aklı almıyordu. Daha dün gece beraberdiler. Tamam Elif'le arasının düzelmesi belki zaman alacaktı. Ama Elif'in bu gün gideceğini tahmin bile etmezdi. Arabasına atlayıp gaza bastı. Çok az zamanı vardı ve o uçağa yetişmek zorundaydı. Tehdit mesajı umrunda değildi ama Elif'in Amerika'ya gitmesi zaman kaybından başka bir şeye neden olmayacaktı.







Elif ablası ve eniştesine sarılıp anons edilen bekleme salonuna doğru yürümeye başladı. Arkasına baktığında eniştesi ablasını kolunun altına almıştı. Bir yandan ablasının saçlarını öpüyor bir yanda da çıkışa doğru yürüyorlardı. Sıkıca oğlunun elini tutup yürümeye devam etti. İşte İstabul masalları burda sona ermişti.




Emir arabayı nasıl kullandığını bilmiyordu. Saçma sapan bir yere park edip arabadan indi. Binaya doğru koşmaya başladı. Arkasından ona bağıran görevliyi duyabiliyordu ama ona laf anlatacak zamanı yoktu. Hızla binaya girip uçakların kalkış saatlerinin olduğu tabelaya baktı. Son on beş dakikası kalmıştı. Çaresiz bakışlarla etrafı inceledi. Giren çıkan herkese bakıyordu ama hiçbir yerde göremiyordu. En sonunda bekleme salonuna girmeye karar verdi ancak bileti olmadığı için oraya giremedi. Son şansıda olsa gişeye gidip bilet bulmayı diledi. Ancak gişede kapanmıştı. Kafayı yemek üzereydi. Hırsını çıkaracak bir şey bulamıyordu. Bir sonraki uçağa bilet alıp Elif'in peşinden gitmeyi düşündü sonra. Gidince Elif'e yapacaklarını düşündü. Bunu nasıl yapmıştı. İkinci kez oğlunu kendisinden nasıl çalmıştı. Bunum hesabını soracaktı.

New York uçağının kalkmış olduğunu bildiren anonsla sinirleri daha fazla gerildi. Kafasını ellerinin arasına alıp sakinleşmeye çalıştı. Oğlu yine yoktu. Sevdiği kadın onu bırakmıştı. İçine çöken ağırlıkla gözleri doldu. Onları kaybediyordu. Çok geç kalmıştı onlara. Bir aile olmaya çok geç kalmıştı. Elif'in bunu bildiği için gittiğini düşündü. Gerçen gitmiştiler. Emir çaresizce yerinden kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladı. Yıllar önce onları zaten kaybetmişti. Şimdi birden hayatlarına girmesi doğru değildi. Oğlunu seviyordu. Elif'i zaten canından çok seviyordu. Yıllar önce babası için onlardan vazgeçmişti. Şimdide onları sevdiği için onlardan vazgeçiyordu. Onları tekrar üzmeme için. Çıkışa geldiğinde yüzüne çarpan havayla titredi. Dünyadan kopmuş gibiydi. Ölü gibi...


"Emiy amcam..."

Kulaklarında çınlayan sesi dinledi. Oğlu ona asla baba diyemeyecekti belkide. Omuzları çöktü. Gözünden düşün damlayı sildi.

"Aras yavaş düşüceksin oğlum."

Hep hayalini kurduğu sahne geldi aklına. Oğluyla top oynarken Elif'in onlara kızması. Tüm bunlar masal mı olmuştu şimdi. Kafasında kurduğu cümleler mi kalmıştı geriye. Bacağına sarılan kollarla olduğu yerde kaldı. Bu bu gerçek olamazdı. O öinik kollar şuan kendisini sarıyor olamazdı. Kafasını çevirince sevdiği kadın gözleri dolmuş bir şekilde onları izliyordu. Bakışları kesişince Elid dudaklarını oynatıp' yapamadım' dedi. Emir şaşkınlığını üstünden atıp bacağına sarılan oğlunu kucağına aldı. Aras da kollarını boynuna sardı. Emir oğlunu şakağından öpüp kafasını boynuna gömdü.

"Oğlum..."

Elif'in gözlerinde hazır bekleyen damlalar düşmeye başladı. Mutluydu. Doğru kararı verdiğini düşünüyordu. Vermediyse bile oğlunun mutluluğu için mutsuz olmaya razıydı. Emir kafasını oğlunun boynundan kaldırıp Elif'e baktı.

"Gitmediniz?"

Hala inanmıyormuş gibi bi hali vardı. İkna olmaya ihtiyacı vardı sanki. Bir koluyla oğlunu sararken öbür kolunu açıp sevdiği kadını bekledi. Elif bir an ne yapacağını bilemesede sevdiği adama gidip kolunun altına girdi. Kafasını Emir'e yaslayıp sessizce gözyaşlarını serbest bıraktı.



Merhabalar....
Bir yeni bölümle daha karşınızdayım. İnşallah beğenirsiniz :) Yorumlarınızı dört gözle bekliyorum tabiki...


Keyifli okumalar...

Continue Reading

You'll Also Like

82.2K 4.8K 69
"Aşk düşünüldüğü kadar güzel bir duygu mudur? Yoksa hiç kimsenin yaşamak istemediği kadar kötü bir duygu mudur?"
628K 5K 8
Eski bir hikayemdir. Kore isimleri ile yazdığım ilk hikayelerden. Acemice yazılmış olabilir ama kesinlikle kurgusundan en ufak bir şüphem yoktur. Key...
5.3K 1.3K 36
Genç,güzel bir yazarla yakışıklı maviş bir otel sahibinin küçük,siyah inci bir küpe sayesinde başlayan aşkları...Bu güzel kapak için @selinhantol ark...
113K 3.3K 15
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin ~ Efkan ve lalin Yetişkin İçerik