Multimedya: Elis
Bir süre aynada kendime baktıktan sonra ceketimi alıp çıktım.elimi cebime atıp titreyen telefonumu açtım "ne var yoksa bir terslik mi çıktı" dedim sert bir sesle "hayır sadece hazırız başlayalalım mı" " başlayın" dedim ve telefonu kapatıp cebime koydum. Nefret tarafından terk edilen intikam kadar,yenilginin topraklarına sığınan bir savaşcı kadar içimdeki çaresizliği, aldığım her nefeste biraz daha büyüyordum. Acı benim içimdemiydi yoksa acı içindemiydim. bilmiyordum ama bir katil her şeyi yakacak olan o yangını benim içimde başlatmıştı. Daha 12 yaşındayken annemi ve babamı kaybetmiştim bir katil tarafından ailem katledildi.abim atalay ve ben her zaman ayakta durduk ama nefretim her geçen gün daha büyüdü ve artık o nefreti kusma zamanı gelmişti. Arabayı beceriksizce park ettikten sonra atalayın yanına gittim "nasıl gidiyo"
"Birazdan burda olurlar senin burda olmaman gerekir elis" "saçmalama atalay onlar benimde ailemi öldürdüler. Ve ben burda olmicam haa"
Atalay of çekip "peki yanıma gel baş belası" dediği gibi hemen yanına atladım.ve artık bekliyordum. Intikamımı almama saniyeler kalmıştı."Atalay Aksoy ve Elis Aksoy ne güzel bir süpriz" sesin geldiği tarafa döndüm ve o adam yıllar önce ailemi benden çalan adam "Senn" dedi atalay "Evet ben aileni bir kurşunla öldüren ben" dedi.
"Seni geberticem" "hadi atalay seçim yap kendin mi yoksa kardeşin mi" "Ne şaçmalıyorsun" dedi atalay "peki cevabını ben veriyim" dedi ve belindeki silahı atalaya çevirirerek becerikisiz bir şekilde tetiği çekti. Ve bir ses derin bir sesizlik,akıp geçen bir kaç saniyeyi dilsiz bıraktı ve sadece bir an hiçbir şey duyulmadı. O an bedenimi saran ürpertinin yanına gördüğüm ilk şey atalayın karnındakı kanlar oldu. Bir an ne yapacağımı şaşırdım için zihnim çevresinden bir şeyler koparmaya odaklanmıştı."Atalay" diye bağırdım soğuk sesimle atalay kucağıma düştü."Atalay kendine gell" diye bağırıyordum. "Ben...elis hemen burdan git" ne saçmalıyordu onu asla bu lanet yerde bırakmicaktım."Atalay sen ne saçmalıyorsun asla seni birakmicam" dedim ve arkamı döndüm çoktan gitmişti. Lanet olsun yine kaçırmıştım elimden atalaya dönüp telefonumu çıkardım.ve hemen görkemin telefonunu tuşladım
"Alo görkem hemen arka kapıya gel atalay vuruldu kan kaybediyo ölme tahlikesi var dikkatli ol o burda" dedim ve telefonu kapattım. "Atalay bana bak sakın pes etme ben sensiz bir hiçim beni duyuyormusun sana diyorum" ses yok. "Atalay" ses yok."atalay yalvarırım sende beni bırakma" elleri ellerime kuvvetle kenetlenmiş karnındakı kanı diğer elimle bastırıyordum ve işte......
Çok geçti gözlerim benden bağımsız davranmiştı.
Ve ben ağlıyordum."elis ben geldim tamam korkma atalaya bir şey olmicak" dedi. Görkem atalayın yanina eğilip nabzını kontrol etti. "Fazla kan kaybetti" dedim.titreyen sesimle "sıkıntı olmaz" diye bir ses geldi arkadan bu semihti sonunda gelebildi. " hadi tutda arabaya taşıylam onu" dedi görkem atalayı alıp hastaneye götürdüler.bende beşlerinden gitti.
1 SAAT SONRA....
"Hastamız tehlikeyi atlatı ama burda kalması iyi olur" dedi doktor "görebilir miyiz"dedim "tabiki ama bir kişi" görkeme ve semihe baktım ikiside kafasını sallayıp işaret verdi bende içeri girdim.
Uzun bir süre acıya maruz kalan kalp katılaşmaya
başlar,tıpkı uzun süre soğuğa maruz kalan göl gibi. Kapıyı kapatıp ve atalayın yanına gittim.ellerinden tuttum.ve oturdum "abi ben geldim kardeşin"dedim. Ona ilk defa böyle sesleniyordum
Gözlerini açtı ve" elis özür dilerim benim yüzümden plan battı" dedi somurtarak " gözlerimi devirip "saçmalama" dedim. Ve kafamı göğüsüne yapıştırdım. "Çok mu üzüldün" dedi gülerek "evet aptal çok üzüldüm bir daha deneyebiliriz aslında" dedim "yok canım kalsın"
dedi ve kapı açıldı.gelen semih ve görkemdi.içeriye girdiler."nasılsın atalay"dedi görkem "iyiyim bir iz var mı" semih kafasını olumsuzca salladı. O işe daha sonra gelecektim.
"Neyse atalay ne zaman tapurcu olmak istersin" diye merakla sordum."Burası iyiydi ama neyse şimdi olabilir" dedi bende odadan çıktım ve hastaneden dışarıya çıkmaya karar verdim,
Burası beni boğuyrdu.artık eski elis olma zamanı gelmişti. Cebimden telefonu çıkarıp bir numara çevirdim ve kulağıma koydum.
"Alo"
"Alo ben elis" dedim sakin bir sesle
"Elis sen misin"
"Evet,dosyaları alman gerekiyo" dedim
"Tamam alırım nerde buluşuyoruz"
"Akşam saat sekizde sahile gel" dedim ve telefonu kapattım. Eve geldiğimde odama çıkıp banyo yaptım.dolabımın karşısına geçip ve dolabımda hemen hemen hep siyah kıyafet vardı.ve herzamanki gibi siyahlara bürünüp evden çıktım.ve arabaya bindim.sahile geçtim, bir banka oturdum " güzel bir seçim" dedi berk "dosyaları getirdin mi" "evet" dedi. Bir çanta uzattı bana aldım içini açtım ve bir dosya çıkarıp okudum.
Berke dönüp "Adamlara söyle yolu kessinler bizde gidelim" dedim ve ayağıya kalktım va arabaya bindim. Indiğimde 10 tane adam vardı hepsi berk gibiydiler. Berk demişken çocuklumdan beri hep yanımda olan tek dostum.ama ona karşı bir sürü duvarlarım vardı,diğerlerine olduğu gibi.
Ve araba bize doğru yaklaşıyordu.ve berke kafamla işaret verdikten sonra arabanın önüne atladım.risk almayı severdim hemde çook araba aniden frene bastı.arabanın önünden çıkıp kapısına yöneldim. Kapıyı açtım. Ve işte oyun başlıyo "Tuna Üstüner ve Bora Üstüner bu ne büyük süpriz" dedim.