Mertten
Sabah iyice sıcakladığım için kalktım. Ceyda hala uyuyordu. En iyisi duş almaktı. Hemen soyunup duşun altına girdim. Hızlıca yıkandım. Üstümü banyoda giyindim. Eğer Ceyda uyanırsa beni görürse utanırdı. Odaya girdiğimde Ceyda daha uyuyordu.
Aşağıya inip kahvaltı hazırladım. Odaya çıkıp Ceyda'yı kaldırdım. Benden hala korkuyordu. Bu korkusunu yenmesi için uğraşmam gerekiyordu. "hadi kahvaltı edelim" dedim. Yüzüme bakıp başını salladı. Onu bıraktım elini yüzünü yıkasın diye. Aşağıya indim. Onun inmesini bekledim.
Ceyda'da inince kahvaltımızı yaptık. "ben en kısa zamanda nikah tarihi alacağım ve evleneceğiz" dedim. "hayır ben seninle evlenmek istemiyorum beni bırak" dedi. "olmaz bırakamam sen benimsin artık" dedim. Yüzü kızardı yaptıklarım geldi aklına sanırım.
Elinden tuttum ve öptüm. "artık utanma beni kabul etmediğin için yaptım bütün bunları" dedim. Yüzü asıldı ve yüzünü eğdi. Yüzünü kaldırdım. "üzülme de artık sen ne istersen onu yapacağım" dedim. "o zaman bırak beni" dedi. "o hariç her şeyi yapacağım" dedim.
Kahvaltımızı edince dışarı çıktım. Okula gidemiyorduk ceza almıştık. Olanlardan sonra ceza vermesi normaldi. Evden çıkarken kapıyı kilitledim. Kaçmasını istemiyordum. Kaçsa bile anca kızların yanına giderdi. Kızların onu geri yollayacağını sanmıyordum.
Seher
Kızlar sabaha kadar festivalde yapılınları anlattı. Bana gıcıklık olsun diye anlattıklarına emindim. Okulların kapanmasına az kalmıştı. Okullar kapanınca hep beraber denize gideriz diye düşünmüştük. Erkekleri de çağıracaktık. Onları çağırmazsak ve Emre duyarsa bana çok kızardı.
O yüzden onları da çağıracaktım. Okula gidince hallederdim. Okulda pek ders işlenmiyordu. Pek kimse de gelmiyordu. Ondan dolayı okulda sinema falan izliyorduk. Hep beraber toplanıp toplantı odasına gittik. İçeri girerken karşımda Emre'yi gördüm. Beni görünce eliyle gel işareti yaptı.
Yanına gelince "beraber oturalım olur mu?" dedi. Bende kabul ettim. Erkekler Emre'nin yanına kızlar benim yanıma sıralandı. Işıklar kapanınca Emre kolunu omzuna attı. Bende başımı koydum. Elimi de tutunca tam oldu. Artık film izlemeye hazırdık.
Güzel bir aile filmi gibi bir filmdi. Emre kulağıma "bir mısır eksik değil mi?" dedi. Yüzüne bakarak gülümsedim ve başımı salladım. O da gülümsedi ve anlımdan öptü. Filme geri döndük. Film bitince hep beraber bir cafeye oturma kararı aldık. Ceyda ve Mert işini konuşacaktık.
Cafeye geldik ve iki masayı birleştirdik. İçeceklerimizi söyledik. "Mert sadece nikahla geçiştirir gibi geliyor bana" dedi Emre. "o zaman biz bir şeyler yapalım" dedi Merve'de. "ne yapacağız ki Ceyda istemiyor düğün salonu falan tutsak Ceyda Mert'in yanında olacağımızı sanacak bize küsecek" dedim.
"evet küsebilir ama evlenmekten başka çareleri yok nasıl olsa Mert tarih alacak Emre' de diğer hazırlıklardan bahseder" dedi Merve. "tamam şimdi her şeyi ayarlayalım öyle konuşalım tabi en baş hangi tarihte alacağını soralım" dedi Selin.
"tamam madem" dedim. Herkes evlenmelerini istiyordu. Bende kabul etmek zorunda kaldım. "onu öğreniriz sonra gelinlik güzel bir salonda tutarız hepsi süpriz olacak" dedi Merve. Hepimiz başımızı salladık. "bu da hallolduğuna göre deniz işini konuşalım" dedi Pelin.
"deniz mi o da nereden çıktı" dedi Emre ve yüzüme baktı. "daha tam konuşamadık sizinle konuşacağız işte" dedim. "yani bizimde gelmemizi istiyorsunuz" dedi Ercan. "evet sizsiz gidersek sorun çıkarırsınız diye düşündük" dedi Merve Emre'yi göstererek. Ekrem sırıttı ve "doğru düşünmüşsünüz" dedi.
"tamam okullar kapanınca onu düşünürüz" dedi Emre. Yüzünden pek gitmek istemediği açıktı. "ben Mert ve Ceyda'nın da gelmesini istiyorum" dedim. "tamam onları evlendirdikten sonra gideriz o zaman" dedi Selin. Tamam anlamında başımı salladım. Emre'nin yüzü hala asıktı.
Bunu özel olarak konuşsak iyi olacaktı. "tamam o zaman kalkalım biz" dedi Merve. "neden noldu oturuyorduk" dedi Berk'te. "şey hallettik diye ben" dedi ve yerine geri oturdu. Biz zaten hiç kalkmamıştık. Havadan sudan konuşmaya başladık. Erkekler maçtan konuşuyordu. Şimdi dünya kupası vardı ya onu konuşuyorlardı.
Biz pek anlamadığımız için kızlarla konuşuyorduk. Emre'nin aklı hala deniz hakkında konuştuğumuz zamandaydı sanırım. Erkeklerle konuşuyordu ama arada dalıyordu. Koluna değdim hemen başını bana çevirdi. "konuşalım mı?" dedim.
Başını salladı ve ayağa kalktı. Bende kalkınca dışarı çıktık. Kızlar kendi aralarında konuşmaya devam ediyorlardı. "evet seni dinliyorum" dedi. "neden böylesin bana mı kızdın?" dedim. "kızdım ama bana söylemeden böyle bir şeye karar vermeniz canımı sıktı" dedi. "ama hep beraber karar verecektik zaten siz olmaz deseydiniz gitmezdik belki de" dedim.
"gitmez miydiniz gerçekten de" dedi. "evet" dedim. Bana sarıldı ve "tamam anladım" dedi. Bende ona sarıldım. "artık sorun kalmadı değil mi?" dedim. "kalmadı biz gitmeyelim desek gitmeyeceksiniz" dedi. "evet sanırım sen gitmemizi istemiyorsun" dedim. Kollarını çekip bana baktı.
"pek değil" dedi. "ama sizde olsanız sorun olmaz ben gitmeyi çok istiyorum hiç denize gitmedim" dedim. "ne hiç gitmedin mi?" dedi. "evet gitmedim babamın hep işi çıktı" dedim. "tamam o zaman gideriz" dedi. "gerçekten gider miyiz" dedim. "gideriz" dedi. Bu sefer ben sarıldım. Gülmeye başladı.
El ele içeri girdik. Hava kararmaya başlayınca evlere dağılalım istedik ama Merve beraber yemek yiyelim deyince bize gittik. Çorba yemek pilav yaptık ve hep beraber yedik. Ardından çay ve bir film daha izledik. Saat geç olunca erkekler gitti. Bizde bulaşıkları yıkayıp yattık.