Sabah kalktığımda saat yediydi. Bugün işlerimi hallettikten sonra Mert ile zaman geçirecektim. Sonuçta bir hafta izni var. Yataktan kalkıp,geceliğimi çıkardım. Siyah kot pantolonum ile siyah straplez tişörtümü çıkardım. Çıkardıklarımı üstüme geçirdim. Siyah converslerimi ayağama geçirip,aynanın karşısına dikildim. Saçım hafif dalgalı olduğu içim ellemedim. Eyeliner ve rimel sürdüm. Güneş gözlüklerimi gözüme takıp,arabamın anahtarlarını aldım.
İş yerime-daha doğrusu eski iş yerime- gelince arabayı durdurdum. İçeri girdim. Gözlüğümü çıkarıp,Serap'ın yanına ilerledim.
"Hoşgeldiniz,Rüya Hanım."
"Hoş buldum,Serap. Berk odasında mı?"
"Berk Bey biraz önce toplantıdan çıktı. Şu an odasında istirahat ediyor. Sizi bekliyor muydu?"
"Hayır. Sürpriz yapacağım."dedim ve Berk'in odasına ilerledim. Kapıyı çaldım.
"Gel."içeri girdim.
"Rüya,sen buralara uray mıydın?"
"Aşk olsun,Berk. N'aber? Banu ile nasıl gidiyor?"
"Evlenme teklifi ettim."
"Ne cevap verdi?"
"Evet dedi. Zaman kaybetmek istemiyoruz. Haftaya düğün var."
"Çok sevindim. Peki,Melisa? İyi anlaşabiliyor mu,yengesiyle?"
"Anlaşmak ne kelime? Kardeş gibiler."
"Ee,o zaman baya kolay olacak."
"Aynen öyle. Sen neden gelmiştin?"
"Eşyalarımı toplamam lazım."
"E,sen niye zahmet ettin,ben söylerdim çocuklara,toplardı onlar?"
"Sana ne,Berk? Belki ben gelmek istedim. Çocukluk arkadaşımı görmek istedim. Ne yapacaksın?"dedim. Yanına gittim. Arkasından sıkıca sarıldım.
"Neşen yerinde galiba?"
"Bilmem. Öyle mi? Her neyse. Ben eski odama gidiyorum eşyalarımı toplayacağım."dedim ve kapıya yöneldim. Başımın dönmesiyle kapıya tutundum.
"Rüya,iyi misin? Su filan ister misin?"
"Tamam. İyiyim. Hadi ben kaçtım."diyip,odadan çıktım. Kendi odama girdim. Burayı özleyeceğim. Yerde duran boş koliyi alıp,eşyalarımı koymaya başladım.
Eşyalarımı toparlarken elime hamilelik testi geçti. Şaşırmıştım. Ne anlama geliyordu bu? Bir işaret miydi yoksa? Yoksa baş dönmelerim,o yüzden miydi? Odamda ki banyoya girip,testi yaptım. Beklemeye başladım. Gerçekten olabilir miydi? Hamile olabilir miydim? Biraz bekledikten sonra teste baktım. Yok artık! Çift çizgi! Hamileyim! Gülümsedim. İlk önce Mert öğrenmeli. Banyodan çıkıp,eşyalarımı toplamaya devam ettim.
İşim bitince kolinin ağzını batladım. Telefonumu alıp,Serap'ı aradım.
"Efendim,Rüya Hanım?"
"Serap,Serkan'ı hemen benim odama yolla."
"Peki,Rüya Hanım."dedikten sonra telefonu kapattı. Kapı çalınca bakışlarımı kapıya çevirdim.
"Gel Serkan,gel."dedim. Serkan içeri girdi.
"Beni çağırmışsınız,Rüya Hanım."
"Serkan,bu koliyi arabama kadar getirir misin? Fazla ağırda. Yani bana göre."bundan sonra kendime dikkat etmem gerek. Sonuçta iki canlıyım.
"Tabi. Hemen."dedi ve koliyi aldı. Beraber arabaya doğru ilerledik. Serkan,koliyi bagaja koyunca ona dönüp "Teşekkür ederim."dedim.
"Önemli değil. İnşallah daha güzel projelerde karşılaşırız."
"Karşılaşır mıyız bilemem ama neyse."dedim ve arabaya bindim. Telefonu elime aldım.
Can Bey aranıyor.....
"Merhaba,Rüya Hanım. Nasılsınız?"
"İyiyim,Can Bey. Siz?"
"Sorduğunuz için teşekkürler. Ben de iyiyim. Siz ne için aramıştınız?"
"Siz nerdesiniz?"
"Öğle yemeği için hastanenin yanındaki kafeye geldim. Neden sorunuz?"
"Sizinle konuşmam gerek. Siz beni orada bekleyin. Ben geleceğim."
"Görüşürüz o zaman."dedi ve telefonu kapattı. Anahtarları kontağa sokup,çevirdim.
Hastanenin yanındaki kafeye gelince arabadan indim. İçeri girdim. Can Bey'i aramaya başladım. Bana el salladığını görünce yanına gittim.
"Konu nedir?"
"Hamileyim."
"Sizin adınıza çok sevindim. Yaşadığınız olaydan sonra.... Eşiniz ne tepki verdi?"
"Henüz haberi yok. Bende yeni öğrendim. Kontrole geldim."
"Tabi. Önden buyrun."dedi. Kafede çıkıp,hastaneye girdik. Can Bey'in odasına gelince bana "Siz,şöyle uzanın. Karnınızı açın. Bende makineyi hazırlayayım."dedi. Gösterdiği yere uzanıp,karnımı açtım. Soğuk jel tenime değince ürperdim.
"Güzel. Henüz çok küçükler. Ama sağlıklılar. Allah analı babalı büyütsün."
"Neden çoğul konuşuyorsunuz? Yoksa...."devam edecekken sözümü kesti.
"Evet. Bebekleriniz ikiz. Sizi tebrik ederim. Karnınızı silebilirsiniz."diyerek kağıt peçete uzattı. Karnımdaki Jeli temizleyip ayağa kalktım.
"Teşekkür ederim. Benim bi an önce eve gidip,eşime bu haberi vermem lazım."
"Sizi anlıyorum. Tekrar tebrik ederim."dedi. Hastaneden çıkıp,arabaya bindim. Mert öğrendiğinde havalara uçacak.
Eve gelince büyük bir heyecanla arabadan indim. Eve girmemle tüm heyecanım sönmüştü. Ne oldu burada? Savaş alanına döndümüş. Bakışlarımı koltukta ki Mert'e çevirdim.
"Mert,ne oldu burada?"
"Rüya,bana doğruyu söyle. Beni aldatıyor musun,aldatmıyor musun?"diye sordu. Sonrada elindeki viski bardağını föndip yaptı.
"Ne? Sen ne dediğini farkında mısın?"
"Soruma cevap ver!"diyerek bağırdı.
"Ben bebeklerimiz için ordan oraya koştırayım,sağlıklılarmı diye öğrenmeye çalışayım, sen gel bana burda saçma sapan soru sor. Mert,ben karnımda sana ait iki can taşıyorum. Ama sen 'beni aldatıyor musun' diye bana soruyorsan,hele dün dediklerimden sonra? Ciddi olamazsın."göz yaşımın akmasına engel olamamıştım.
"Ne dedin sen?"
"Duydun beni. HAMİLEYİM!"
"BABA OLUYORUM LAN! BABA!"diye bağırarak ayağa fırladı. Yanıma gelip,beni kucağına aldı. Döndürmeye başladı. İndirdiğinde elleri hâlâ belimdeydi. Alnıma öpücük kondurdu.
"Hâlâ affetmedim. Ayrıca bu evin hâli ne böyle? Ne yaptın?"
"Yanında benden başka erkek görünce böyle oluyor."diyince içimden gülümsemek geldi ama yapmadım. İntikamım acı olacak.
"Her neyse ney. Ben duşa giriyorum. Sen burayı adam gibi topla."
"Emredersiniz sultanım."dediği şeye göz devirip,banyoya girdim. Üstümdekilerden kurtulup,kendimi sıcak suyun altına attım.
Bornozumu giyip,banyodan çıktım. Telefonumun melodisini duymamla aşağı inmeye başladım. Sehpada ki telefonumu alıp, arayana baktım.
Annem arıyor.....
"Efendim annelerin gülü?"
"Bayadır görüşemiyoruz. Özledim."
"Annem daha dün gördük ya birbirimizi."
"Onu bunu boşver. Babanı eve getirdik biz. Onu haber vermek istedim."
"Doktor izin verdiyse bi sorun yoktur."
"Yok,yok. İzin verdi zaten."
"Annem bak benim aklıma ne geldi?"
"Ne gelmiş,benim güzel kızımın aklına?"
"Hani sen özledim dedin ya?"
"Ee?"
"Akşam yemeğine bize gelsenize?"
"Olur. Nihal annenlerede haber edecek misin?"
"Edeceğim anneciğim. O yüzden kapatıyorum."dedim. Aramayı sonlandırıp,Nihal annemin numarasını çevirdim.
"Efendim,güzel kızım?"
"Nasılsın,anneciğim?"
"İyiyim,benim düşünceli gelinmin. Sen?"
"Bende iyiyim. Annemler akşam yemeğe bize gelecekler. Sizde gelir misiniz diye soracaktım."
"Geliriz,tabi kızım. Bizim deli oğlan ne yapıyor?" Deliyor yine. Evi filan dağıtıyor.
"İyi oda. Selamı var. Benim kapatmam lazım. Malum hazırlık yapacağım. Akşama görüşürüz."
"Görüşürüz canım."dedi. Telefonu kapatıp,derin bir nefes aldım. Belime sarılan ellerle nefesimi bıraktım.
"Çocuklarım annesi,annemin biricik gelini,her şeyim,nefesim, aşkım,affet beni. Ne olursun,affet? Ben sensiz yapamam."ellerini belimden çekip ona döndüm.
"Ben sensiz yapabilirmişim gibi konuşma. Sen benim diğer yarımsın. Sen beni tamamlayansın. Mert,sen,benim senden başka bir erkekle olacağımı düşündün. Ben dün sana neler dedim? Ama sen benim seni altadacağımı düşündün. Bu kadar çok severken. -elimi karnımın üstüne koydum- Ben karnımda aşkımızın meyvelerini taşırken senin dediklerin kalbimi bin parçaya ayırmaya yetti. Sen ne demek biliyor musun,içinde sevdiğin adamdan can taşımak? Ben mutluydum. Mert öğrenince havalara uçacak diyordum. Ta ki bana o soruyu sorana kadar. Ben senden başkasını bunca yıldır sevememişken şimdi mi sevmemi bekliyorsun? Öküzsün,salaksın,malsın,odunsun ama kocamsın. Seni seviyorum. Affetmem o kadar kolay olmayacak." diyip,odama çıktım. Kot görünümlü tayt ile gri bir tunik giydim. Saçımı düzleştirip,sıkı bir at kuyruğu yaptım. Aynanın karşısına geçip,rimel ve eyeliner sürdüm. Artık hazırım.