ÇÜNKÜ BEN SENİ ASLA AFFETMEYECEĞİM KOCACIM!
Kadının son cümlesi beyninde yankılandı adamın. Onu affetmeyeceğini biliyordu ama hiç dile getirmemişti kadın. Bunu direk ağzından duyunca acıtmıştı.
Adamın bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıktı kadın. Kapıyı kapatıp yavaşça yere çöktü.
"Bunu bize neden yaptın?"dedi kendi kendine.
Her şey değişmişti bir gecede. Hayatı elinden kayıp gitmişti, tutamamıştı kadın. Önce sevdiği adamı kaybetmişti. Hemde onun yüzünden. Bunu anlatması o kadar zordu ki. Kelimeler kifayetsiz kalıyordu.
Kadın odadan çıktığı andan beri tek bir noktaya bakıyordu adam. Gözleri buğulanmıştı.
"Beni affetmeyecek."dedi gözünden bir damla yaş firar ederken.
"Affetmeyecek."dedi tekrar.
Kolundaki serumu çıkarıp fırlattı. Ayağa kalkıp odada ki her şeyi kırıp dökmeye başladı.
"Affetmeyecek."diye tekrar haykırdı.
"Hiç affetmeyecek."diyip yere çöktü.
Odadan sesler gelince oturduğu yerden kalkıp hızla odaya girdi kadın. Etraf dağılmış Yiğit yere oturmuş kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Ağır adımlarla ilerleyip adamın önünde durdu kadın.
Önünde ki gölge ile başını kaldırdı adam. Gözleri kadının kızarmış ela gözleri ile buluştu. Kadın gözleri ile bağırıyordu canının yandığını. Aniden kadının ayaklarına kapandı adam.
"Ne olur bana öyle karanlık bakma. Bu-bu yük çok ağır. Kaldıramıyorum."dedi sesi sonuna doğru kısılırken.
Ayaklarını adamın ellerinden kurtarmaya çalıştı kadın. Çekmeye çalıştıkça daha sıkı tutuyordu adam. Yavaşça yere eğildi kadın. Adamın başını kaldırıp gözlerinin içine baktı. Önceden o mavi gözlere baktığında her şeyi unutuyordu. Şimdi ise o geceyi hatırlıyordu. İlk defa görmüştü mavinin o tonunu bu adamda. Ve gözler öyle bir kazınmıştı ki gözlerine çıkmıyordu.
"Yalvarırım affet Aslı."dedi adam acı bir sesle.
Yavaşça başını sağ sola salladı kadın. Affedemezdi ki.
"Affedemem."dedi kısık bir sesle.
"Neden?"dedi adam isyan edercesine.
Adamın sorusuyla duraksadı kadın. Böyle bir soruyu beklemiyordu. Şimdi ne dese belki biraz eksik belki biraz yarım kalacaktı. Ama susmayacaktı da.
"Unutamıyorum."dedi gözleri dolarken. O gün tekrar gözünde canlandı, bir anda acı kapladı gözlerini. Ve adam gözlerinde ki o acıyı görmüştü.
Parmağıyla başını göstererek
"Buraya kazındı çıkmıyor. Her yeni günde silikleşmesi gerekirken daha da belirginleşiyor. Her gözlerimi kapattığımda o gün ki bakışların tekrar canlanıyor. Ve ben senin her gözlerine baktığımda mavinin o tonunu tekrar göreceğim korkusuyla yaşıyorum."dedi gözlerinde ki yaşlar akarken.
Kadının sözleri bir volkan gibi birikip patladı adamın içinde. Saçılan lavlar her zerresini yakarak geçti. Ve artık bu yanıkların bir tedavisi yoktu.
Elini gözlerine götürdü adam
"Korkma...sen yeter ki korkarak bakma gözlerime, şu an iste söküp atayım bu gözleri."dedi adam. Şu an gözlerini çıkarıp atsa kadının o bakışlarından daha az acıtacağına emindi.
Acı bir tebessüm oluştu kadının dudaklarında.
"Peki benim gözlerimde kalan o bakışlarını nasıl söküp atacaksın."dedi.
"Söyle... söküp atmak için ne yapmam gerekirse yaparım sen yeter ki söyle."dedi adam çaresizce. Bir şeyleri düzelmek istiyordu kendince. Elinden geleni hatta fazlasını yapıp sevdiği kadını geri istiyordu. Ama yüzme bilmeyen birinin denize düşüp kurtulmak için çırpınması kadar anlamsızdı bu çabası.
"Bazı şeyler imkansızdır. Tıpkı benim artık masum-" kadının sözlerini birden adam kesti.
"Hayır sen masumsun."dedi kararlılıkla.
Umutsuzca başını salladı kadın.
"Beni kirlettin sen ve ben ne yaparsam yapayım temizlenemeyeceğim."dedi kadın sesi sonlara doğru kısılırken.
Kadının omuzları sıkıca tutup sarstı adam.
"Sen hala masumsun. Hem de benim kirletemeyeceğim kadar. O kadar saf ve temizsin ki-"
Aniden adamın sözlerini kesti kadın.
"Madem hala temiz ve masumdum neden kovdu babam beni? Neden bana iğrenerek baktı? Yalvarmama rağmen neden arkasını dönüp bir kere bile bakmadı? Neden söyle?"dedi kadın bağırarak.
Bir kadının isyanıydı adamın duydukları. Herkes yanındayken sırf kendi yaptığı hata yüzünden yalnız kalan bir kadının haykırışıydı bunlar. Yapmadığı hatanın bedelini ailesi ile ödeyen kadının sessiz çığlıklarıydı.
"Ben..."dedi sustu adam. Şimdi o neden sorusuna ne cevap verebilirdi ki!
Aniden ayağa kalktı Aslı. Sorularına yine cevap alamayacağını anlamıştı.
"Ben gidip bir hemşire çağırayım."dedi. Hızla kapıya dogru yürüdü.
Başını belli belirsiz salladı adam. Bu belki bir kabulleniş belki bir vazgeçişti. Her şeyi zaman gösterecekdi.
****
Arabada kadına doğru dönmüş onu izliyordu adam. Kiriz geçirdiği için bedeni yorgundu, bu yüzden kadının sürmesine izin vermişti.
"İki hafta sonra okul açılıyor."dedi kadının ne tepki vereceğini izlerken.
Şaşkınlıkla adama döndü kadın. Adamın neden okul konusunu açtığına bir anlam verememişti. Bir kaç saniye bakıp tekrar yola döndü.
Kadının bir şey dememesine biraz bozulsa da devam etti adam.
"Okula gidiş geliş kolay olsun diye yeni evimizi ordan tuttum."dedi.
Ani frenle arabayı durdurdu kadın. Kocaman açılmış gözlerle adama döndü.
"Ne evi?"dedi şaşkın bir sesle.
"Bizim evimiz."dedi adam.
"Buna ne gerek vardı?"dedi kadın. Sinirlenmeye başlamıştı.
"Bu şekilde daha iyi olacağımızı düşündüm. Ailemle yaşarken rahat edemeye bilirsin. Bugün bir sorun olmayabilir ama ileride olacaktır."dedi adam sakinlikle.
Derin bir iç çekti kadın. Adamın son cümlesinde ki imayı anlamıştı. Elbet bir gün gerçek karı koca olmalarını isteyeceklerdi. Bunu o da biliyordu zaten.Yavaşça önüne döndüp arabayı çalıştırdı.
Kadın cevap vermeyince şaşırdı adam.
"Bir şey demeyecek misin?"dedi temkinli bir şekilde.
"Nasıl istiyorsan öyle olsun."deyip kestirip attı kadın.
Kadının daha fazla konuşmak istemediğini anlayınca yavaşça önüne döndü adam.
Arabayı park edip indi kadın. O konuşmadan sonra bir daha konuşmamışlar sessiz bir yolculuk yapmışlardı.
Kapıyı açıp yavaşça içeri girdi adam. Kadında peşinden girmişti.
Ailesinin salonda olduğunu düşündü, oraya doğru ilerledi.
"Biz geldik."dedi yüzüne hafif bir tebessüm kondurarak.
Kafasını kaldırıp baktı Ahmet Bey. Oğlunu görmezden gelerek:
"Kızım nasılsın? Gel yanıma otur. "dedi Aslı'ya hitaben.
Yiğit babasına bozulsa da sesini çıkarmadı. Kadın cevap vermeden atıldı.
"Yok baba yorgunuz, biz uyuyalım."dedi adam.
Ahmet Bey hala Aslı'ya bakıyordu. Ondan bir cevap bekliyor gibiydi. Kadında bunu anlayıp konuştu.
"Evet Ahmet Amca bugün gezerken çok yorulduk."dedi, gezerken kelimesini bastırarak.
Tamam anlamında başını salladı Ahmet Bey. İki genç de salondan çıkıp odalarına gittiler.
Odaya girer girmez dolaba yöneldi kadın. Kıyafetlerini alıp banyoya doğru ilerledi. Adamın sesiyle durdu.
"Aslı?"dedi adam ne diyeceğini bilemeyerek.
Adama doğru dönüp;
"Efendim?"dedi kadın sıkkın bir şekilde.
"Bugün için çok üzgünüm. Güzel bir gün olmasını istemiştim ama o şerefsiz yüzünden mahvoldu."dedi dişlerini sıkarak.
Bu kadın için bardağı taşıran son damla olmuştu.
"Artık yeter! Kendi yaptığın hatayı başkasının üstüne atmandan ve bunun bedelini bana ödetmenden sıkıldım. Yekta bir şey söylediğinde gözün dönüyor ve bana zarar veriyorsun. Neden?"dedi kadın merakla ve sinirle.
"Siz yıllardır birbirinizi tanıyorsunuz. Yılların anısı var aranızda. Çocukluğunuz var birbirinizde."dedi kendini kontüral etmeye çalışarak.
Bu sözlere bir anlam veremedi kadın.
"Bu neden seni rahatsız ediyor?"dedi şaşkınlıkla.
"Çünkü Yekta seni seviyor."dedi adam bağırarak.
Odasına giderken abisiyle yengesinin bağrış sesini duydu Sedef. Yine tarşıyorlardı. Kapı aralıktı ve seslerini net bir şekilde duyordu. İstemsizce kulak kesildi.
Ve abisinin son cümlesini çok net bir şekilde duydu.
O son cümle abisinin dudaklarından çıkıp beyninde yankı buldu. Sanki o cümle rastgele havaya ateş edilen bir kurşundu. Ve o kurşun genç kızı kalbinden vurmuştu.
Hızla odasına gitti. Kapıyı kapatıp arkasına yaslandı. Göz yaşları içinde yavaşça yere çöktü. Ve dudaklarından tüm gerçekleri haykıran bir cümle çıktı.
"Aşık olduğum adam Aslı'yı seviyormuş."dedi hıçkıralar içinde.
********************************
Oy ve yorumlarımızı bekliyorum: )