Bölüm Şarkısı : Toygar Işıklı : Ben kötü biri değilim.
Tunahanın bunu yapacağını biliyordum. Cidden tahmin etmek zor değildi. Neden beni öylesine evine alsın ki ? Bende saf gibi mutlu oluyorum. Eve gelmiştik ve bana " Bu evin hizmetçisi sensin. " demişti. Önce şaka yapıyor sanmıştım. Ama o bakışlarıyla gayet ciddi olduğunu belirtmişti. Daha sonraysa beni bir odaya çıkarmış ve "Burası senin odan." demişti. Ne oda ama ! Eşeği bağlasan kaçar. O derece. Susmuştum. Yine her zamanki gibi. Odadan çıkıp gitmiş 1 saat sonra elinde bir listeyle geri gelmişti. Listeyi elime vermiş ve odadan tekrar gitmişti. Listedede yazanlar :
1) Sabah 6'da kalk.
2) Kahvaltıyı en geç 7.30'a kadar hazırla.
3) Kahvaltıyı hazırladıktan sonra ortadan kaybol ve gözüme gözükme. 1 saat sonra sofrayı toplamak için geri gel.
4) Sofrayı topladıktan sonra bulaşıkları yıka. Ancak hiçbir şekilde bulaşık makinesini kullanamazsın.
5) Evi istediğin saatte toplayıp silebilirsin ama ben gelmeden mutlaka işler yapılmış olsun.
İyi şanslar.
İyi şanslar mı ? İyi şanslar mı !? Çıldırmamam için bir sebep gösterebilir misiniz bana ? Sakin ol Sude. Zaten dediklerini yapmaktan başka bir şansın yok. Yatağa uzandım ve telefonu elime alıp alarmı kurdum. Sanırım biraz uyumalıydım.
****************************************************************************************
Alarmın sesiyle uyandım. Alarmı kapatıp kendimi yataktan çıkmaya zorladım. Neden 6'da kalkıyordum sanki ? Üzerimi değiştirip aşağıya indim ve buzdolabını açtım. Kahvaltı için malzemeleri çıkardım ve omlet yaptım. Saate baktığımda tam kahvaltı vakti olduğunu gördüm. Onu uyandırmalımıydım ? Ama talimatlarda bu yoktu. Ayak sesleri duyunca buna gerek olmadığını anladım. Hemen mutfaktan çıktım ve beni görmemesi için salona geçtim. Oradan da çaktırmadan odama çıktım. Telefonun çaldığını duydum. Telefonu elime alıp kimin aradığına baktım. Kayıtlı bir numara değildi.
" Efendim ? "
" Sude hanımla mı görüşüyorum ? "
" Evet. Siz kimsiniz ? " Arkadan kağıt sesleri geldi.
" Doğa holdingten arıyorum. Şirketimize iş için başvurmuşsunuz. Eğer müsaitseniz sizinle bugün görüşmek istiyoruz. " Bir anlık bir duraksama yaşadım. Zeynebin babası ne olacaktı ? Ama açıkçası bana o evi verdikten sonra ona pek güvenmiyordum. Yine de verilmiş bir söz vardı. O yüzden önce Zeyneple konuşmalıydım.
" Şey. Kesin bugün gelmek zorunda mıyım ? " Tekrar kağıt sesleri geldi.
" Evet. Zorundasınız. Ama isterseniz saatte bir esneklik yapabilirim." Gülümsedim. İşte bu olabilirdi.
" Evet. Bu iyi olur. Teşekkürler. " Ardından da bana iyi günler dileyip telefonu kapadı. Hemen duşa girdim ve hızlı bir duş aldım. Çıktığımda 1 saat geçmişti. Birde ben hızlı olduğumu düşümüştüm. Hemen giyinip aşağı indim. Kimse yoktu. Demek beyefendi yemek yiyip hemen gitmişti. Buzdolabının üstüdeki kağıt ilgimi çekti. Ben yemek yaparken bu kesinlikle orada değildi. Notta yazanları okuduğum zaman kan beynime sıçradı diyebilirim.
Herşeyde olduğu gibi yemek konusunda da berbatsın. Sanırım yemekleri sen yapmamalısın. Herneyse geldiğimde ev toplanmış olsun.
Tunahan
Seni öldürmemem için bir sebep versene bana ! Madem yemeğimi beğenmiyosun, nasıl tabağındaki herşey bitmiş oluyor öyleyse ? Ben sinirden yerimde duramazken tekrar ayak sesleri duydum. Geri mi gelmişti ? Her ihtimale karşı mutfaktan çıktım. Ama Yağmuru gördüğüm zaman mutfağa geri geldim. Beni görünce gülümsedi ve önüne döndü. Sonra tekrar bana baktı ve gözleri kocaman açıldı ve gözleriyle orantılı olarak ağzıda.
" Senin burada ne işin var ? Abim seni görürse katil olabilir. " Kahkaha attım. Bilmiyordu ki abisi dün beni kurtarmıştı. Hem de hırsız mı, katil mi belli olmayan birisinden.
" Beni buraya abin getirdi zaten. " Bu sefer o gülmeye başladı.
" Saçmalama abim buraya Çağladan başkasını getirmez. Yani kız olarak. " Neden diye sormak yerine ona olanları anlattım.
" Zeynebi öldüreceğim tamam mı ? Seni nasıl öyle bir eve gönderir. " Zeynep deyince kafamda yanan ampulle yerimden sıçradım. Hemen onu aramam gerekiyordu.
" Seninle sonra konuşuruz. Şimdi iş görüşmesine gitmem ve Zeyneple konuşmam gerekiyor. " Kafasını salladı ve yemeğine gömüldü. Yukarı çıkıp telefonumu aldım ve bir yandan Zeynebi arayıp bir yandan da dışarı çıktım. 3. çalışta açtı.
" Zeynep seninle konuşmam gerekiyor. Nerdesin ? " Sesi nefes nefese geliyordu.
" Parkın oradayım. Koşuyorum. Pardon şu an koşmuyorum. Çok yoruldum ve bir banka oturdum. Gel hadi bekliyorum. " Telefonu kapadım ve parka doğru yürüdüm. Parka geldiğimde Zeynebi dediği gibi bankta otururken buldum. Beni görünce gülümsedi.
" Fazla vaktim yok olanları anlat hemen. " Olanları anlattım. Ağzı açık kaldı.
" Özür dilerim. Ben gerçekten öyle olduğunu bilseydim seni oraya göndermezdim. Ama orada kimse olmaması gerekiyordu. Bugün konuşurum ve orayı düzgün bir hale getirtirim merak etme. Sen Tunahanlarda kalma. Ben orayı hallederim." Tunahanlarda kalma mı dedi o ? İyi de ne alaka ? Yine susmayı tercih ettim. Ama bu içime attıklarım bir gün dışıma çıkarsa sonucun pek iyi olacağını sanmıyordum. Ona iş görüşmesiyle alakalı kısmı anlattım.
" Bende zaten seninle onu konuşacaktım. Babam çoktan birini işe almış. Yani o iş görüşmesine gidebilirsin. " Gözlerimi kırpıştırdım. Ya o iş görüşmesi olmasaydı ne olacaktı ? Öylece kalacakmıydım ? Ayağa kalktım.
" Artık görüşmeye gitmeliyim. Görüşürüz. " Arkama bile bakmadan ilerlemeye başladım. İş görüşmesine yetişmem gerekiyordu. Şirkete giden bir otobüse bindim. İner inmez koşar adımlarla şirkete ilerlemeye başladım. İçeri girince Tunahanların şirketinde olanlar aklıma geldi. O düşünceleri hızla kafamdan uzaklaştırdım ve sekretere yaklaştım.
" Ben iş görüşmesi için gelmiştim. " dedim gülümsemeye çalışarak. Kadın benim gibi gülümsemeye çalışmak yerine gayet sevecen bir şekilde gülümsedi ve beni bir odaya götürdü.
" Sude hanım. Siz burada bekleyin. Erdem bey birazdan gelir. " dedi. Adımı nereden biliyordu ? Eğer benden de gelen herkesin adını aklımda tutmamı isteyeceklerse baştan işi burada bırakıp gidebilirdim.
" Bugün iş görüşmesine sadece sizi kabul ettik. Fazla vaktimiz yoktu. " İşe şimdi herşey yerli yerine oturmuştu.
" Söylediğiniz için teşekkür ederim. " dedim bu sefer gerçekten gülümseyerek. O da gülümsedi ve odadan çıkarak beni tek başıma bıraktı. Odayı incelemeye başladım. Şu an üstünde oturmakta olduğum koltuk deriydi. Tam karşımda aynı koltuktan bir tane daha vardı. Orta da bir masa vardı ve yan tarafımda da bir çalışma masası vardı. Daha fazla incelememe fırsat kalmadan kapı açıldı. İçeri anca 23 yaşında gözüken yakışıklı bir çocuk girdi. Direk karşıya geçip oturdu.
" Bilgisayar okumuşsun ? " Soru sorar gibi söylediği için cevap verme gereği duydum.
" E-evet . " Lütfen bana kekelemediğimi söyleyin.
" İngilizcede biliyorsun. Tamam işe alındın. " dedi ve odadan çıktı. Arkasından bakakaldım. Ne yani ? Bu kadar kolaymıydı ? Bende hemen onun ardından çıktım. Sekretere gülümsedim ve asansöre bindim. Ciddi ciddi işe alınmıştım.
*********************************************************************************************
Eve geldim ve direk Yağmurun odasına çıktım. Yine bilgisayarla uğraşıyordu. Yanına gittim ve onu korkuttum.
" Şu çocuksu hareketlerinden ne zaman kurtulacaksın ? " Başımı yana yatırdım.
" Imm... Hiçbir zaman. " Gözlerini devirdi.
" Hala senin bu evde kalmana inanamıyorum biliyor musun ? " Gözlerimi kıstım.
" Neden ? " Kafasını iki yana salladı.
" Yani.. Bilmiyorum. Bunu anlatmak o kadar zor ki. Abim Çağladan sonra kimseyi bu eve getirmedi. Bana dahi arkadaşlarımı bu eve sokmamamı söyledi. Ama seni kendisi getirdi. Dünde kimseyi dövmemiş zaten. " Aklıma gelen fikirle ona döndüm.
" Abin bu kadar sinirliyken Çağlaya çarpan adamı nasıl öldürmedi ? " Gözlerini kaçırdı.
" Öldürmeye çalıştı. Ama biz engel olduk. Kimse kendini öldürmesine göz yummadı. " Sanırım yerimde zıpladım. Yağmur deli görmüş gibi bana bakıyordu.
" Ona o mu çarptı ? " Kafasını salladı. İnanmıyorum !!!
***********************************************************************************************************
OLAY GÜNÜ
TUNAHAN
Sinirle eve geldim. Bana gelen mesajda Çağlanın şu anda evde başka bir erkekle olduğu yazıyordu. Ne kadar inanmak istemesemde şüpheye düşmüş ve eve gelmiştim. Arabadan indim ve anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Yukarıdan gelen kahkaha sesleriyle bir an dondum kaldım. Sonra da ayaklarıma yürü emrini verdim ve üst kata çıktım. Sessizce ilerledim. Tam o sırada Çağla oradaki çocuğun boynuna atladı. Beni görünce hemen ayrıldı.
" Tunahan... " Arkamı döndüm ve merdivenlerden aşağı inmeye başladım.
" Tunahan bir dinle. Lütfen. Bak hadi gel konuşalım. " Onu dinlemiyordum. Umurumda değildi. Beni aldatmış biriyle mi kalıcaktım ? Hayatta olmazdı.
" Tunahan. Pişman olucaksın. " Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Arabaya bindim. Gözlerim doldu. Etrafı bulanık görmeye başladım. Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdım. Arabanın önüne geçti. Geri geri gittim. Hala karşımda duruyordu.
" Beni dinlemeden gidemezsin. " Gaza bastım. Üzerine sürmeye başladım. Nasıl olsa önümden çıkardı. Ama çıkmadı.
Ya işte böyle gençler. Şu son kısım biraz oldu- bittiye geldi. Beyza yüzünden iğrenç diyemiyorum :D ama biraz kötü sanki :D :D Neyse sınav başvuruları başladı biliyosunuz bana şans dileyiiin :d Bu arada bölüm şarkısı benim için özel bir şarkı dinlerseniz çok mutlu olurum haniiii :D Sizi seviyoruuum <3 :D