2005 - 7 YAŞINDA
Hayatın acımasızlıkları yüzleşmek ne demek bilir misiniz? Kesinlikle hayır oda bilmiyordu her sabah ki gibi erkenden kalmış anne ve babasını uyandırmamaya dikkat ederek merdivenlerden inmişti. Her zaman gittiği sahilin arkasında ki ormandaki ağaçlık alanlara doğru küçük ayaklarıyla yürümeye başlamıştı.
Başına gelecekleri biliyor muydu ki ?
Havadaki çiçek kokusunu derince burnuma çektim, çiçekleri çok seviyordum. Huzur veriyordu bana. Kumun üzerine oturdum ve küçük küçük çizikler yapmaya başladım. Annemin isimini yazacağım buraya. Kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Burası beni çok rahatlatıyordu, burayı hiç olmadığı kadar seviyordum. Kulağıma gelen kuş cıvıltıları yüzümü gülümsetmeye yetmişti, ayağa kalkıp kollarımı bir kuş gibi olmak istercesine açıp sahilde koşmaya başladım. Bacaklarım kuma dayanamayıp yere düşmesimi sağladı ve yerde yatarken gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım. Aklıma çok güzel bir fikir gelmişti, bir gün yaşayacağım mutlu evimin kumdan halini yapacaktım. Ayağa kalkıp kum birikintisine doğru ilerlerledim, tekrar kumun üzerine oturduktan sonra ellerini kumun içinde dans ettirdim.
Kumdan evi yapmaya başlarken içimde ki huzur tamamen yok oldu, aksine bir huzursuzluk hissetmeye başladım. Ayağa kalkıp ormanın içine doğru koşmaya başladım. Bir an önce evine gidip anneme sarılmak istiyordum. Ormanın içinden koşarken çalılıklardan gelen çıtırtı sesleri içimde ki huzursuzluğu korkuya dönüştürmeye yetmişti. Derin bir nefes alarak dahada hızlı koşmaya başladım, belki korkacak birşey yok diye düşündüm fakat çıtırtı sesleri dahada çok artınca çığlık atmak istedim. Bağırmaya ramak kala ağzımı kapatan bir el sesinin çıkmasını engelledi. Ağzımı kapatan elin sahibi karşısına geçip eliyle sus işareti yaptıktan sonra gözümden yaşlar akmaya başladı. Korkuyordum, çok korkuyordum. Karşımda ki iri, benden kat ve kat büyük yapılı tanımadığım adamı görünce gözümden yaş akmasına engel olamamıştım.
Ne yapacaktı bana? Evine mi götürecekti? Oyuncak verip kandıracak mıydı? Yoksa ölüme mi mahkum edecekti?
2016 - 18 YAŞINDA
Gözlerimi açtığımda etraf karanlıktı, yatağımdan hızlıca kalkıp lambayı açtım. Gözlerimden akan yaşı durduramıyordum. Yine mi kâbus. Ne zaman kurtulacağım ben bu kâbuslardan. Çığlık atmak istedim fakat sesim onda bile çıkmıyordu, kahkaha atamıyordum, o adam benden sesimi çalmıştı. Konuşamıyordum. Küçüklüğüme dönüp o anı tekrar yaşayabilmeyi çok istiyordum, sahile inmeyip, evden çıkmayıp sesimi kaybetmemeyi... Konuşabilmeyi...
Işık beni güvende hissettiriyordu ama sonuçta ne olduysa ışıklı bir günde oldu, güneş her yeri aydınlatıyordu fakat kötülüklere engel olamıyordu. Pencerenin kenarına geçip yıdızları izlemeye başladım, ne kadar masum ve saf duruyorsunuz siz.
Çevremdeki herkes sürekli ne kadar güzel bir kız olduğumdan bahsediyorlardı ama bir tane bile arkadaşım yoktu, kim konuşamayan bir kızla arkadaşlık yapmak ister ki? Değil mi? Haklıydılar. Ben acınası bir kızdım. Sadece bana acıyarak bakıyorlardı sürekli. Dalga geçenler bile vardı ama alışmıştım, dalga geçmelerine alışmıştım. Sesimin çıkmamasına değil...
Yatağıma tekrar geçip yorganı başıma kadar çektim. Korkuyordum, halen korkuyordum. Kapının açılma sesini duyduğumda yine çığlık atabilmek istedim fakat başaramadım, sesim çıkmıyordu.
Başımdan yorganı kaldıran kişiye korkarak baktığımda, annemi gördüm. Yine her zaman ki gibi kontrol ediyor beni. Gözyaşlarıma tekrar engel olamayıp anneme hızlıca sarılarak ağlamaya başladım. Korkuyorum anne korkuyorum. Annem evde huzur bulduğum tek kişiydi, çocukluğumdan beri onun kollarındayken kendimi hep güvende hissederdim. Ta ki o ana kadar...
Geçmiyordu artık, ne acılarım ne kâbuslarım. Çocukluğumdan beri konuşabilmem için beni götürmedikleri yer kalmamıştı. Psikolog, arkadaşlar hatta kardeş bile yapmışlardı bana ama hiç birisi işe yaramamıştı. Bir türlü konuşamamıştım. Yüzüme gülümsemeyi bile kolay kolay yerleştirmiyordum. Sesimin çıkmasını o kadar çok istiyordum ki...
Anneme sarıldığımda göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim, huzur, güven hepsi sende anne. Yavaş yavaş gözlerimi kötü bir güne daha yumarak, yarın ki kötü güne çıkmaya hazır olduğumun belirtisini verdim.
Peki ya siz? Dilsiz olsaydınız nasıl yaşardınız? Hayatınızı nasıl sürdürürdünüz? Bir tane bile arkadaşınız olmaması nasıl duygu bilir misiniz? Gülmeden yaşamak, şarkı söyleyememek nasıl bir duygu bilir misiniz? Geceleri kâbusla hıçkırarak ağlamak nedir bilir misiniz? Bilmiyor musunuz? Hayat ne olursa olsun ölmediğimiz sürece devam edecektir, ne kadar iyi ne kadar kötü hayatımız olsada bir gün herşeyin üstesinden geleceğizdir.
Her attığınız yorum ve vote benim için altın değerindedir, iyi okurlar dostlarım.
Iletişim : twitter.com/yayerkegii