Gecenin Sessizliği

By busesney

2.8K 353 67

"Ben Belinda Wilson. Eğer bu videoyu izliyorsanız, artık siz de hikâyemin bir parçası olacaksınız demektir. Y... More

GİRİŞ
1.BÖLÜM "Yabancı Numara"
2.BÖLÜM "Çaresizliğin Acısı"
3.BÖLÜM "Dilek Ağacındaki Kumaş"
4.BÖLÜM "Kanla Kaplı Parmak"
5.BÖLÜM "Güzel Gün"
6.BÖLÜM "Aynı Hayatın İki Karakteri"
7.BÖLÜM "Bilinmeyen Gerçekler"
8.BÖLÜM "Belirsiz His"
9. BÖLÜM "Hayal Ya Da Gerçek"
10. BÖLÜM "Kâbus"
11. BÖLÜM "Cinayet Haberi"
12. BÖLÜM "Uzaktaki Arkadaş"
13.BÖLÜM "Rahatsız Güven"
14.BÖLÜM "Tehlikeli Kelimeler"
16.BÖLÜM "Üvey Abi"
17.BÖLÜM "Huzursuzluk Ve Nefret"
18.BÖLÜM "İhanetli Ayrılık"
19.BÖLÜM "Unutulmayacak Anılar"
20.BÖLÜM "Aldatılma Psikolojisi"
21.BÖLÜM "Büyük Pişmanlık"
22.BÖLÜM "Restorandaki Genç Adam"
23.BÖLÜM "Açık Kapı"
24.BÖLÜM "Aşk Mı, Merak Mı?"
25.BÖLÜM "Tatil Yolu"
26.BÖLÜM "Bir İhtimâl Aşk"
27.BÖLÜM "Gizli Mesaj"
28.BÖLÜM "En Büyük Koz"
29.BÖLÜM "Ölümün Beklediği Yol"
30.BÖLÜM "Sahipsiz Mesajlar"
31.BÖLÜM "Moral Partisi"

15.BÖLÜM "Fotoğraftaki Diğer Kişi"

127 15 1
By busesney

***

Belimdeki ve boynumdaki tatlı ağrıyla birlikte gözlerimi hafifçe araladım. Kafam hâlâ Güneş'in göğsündeydi. Kafamı çekmeye çalıştığımda, boynumdaki ağrı yüzünden hareket edememiştim. Elimle boynumu tuttuktan sonra hafifçe geri çekilip tek ayağımı yataktan aşağıya attım. Yataktan tamamen kalktığımda dün çıkardığım ayakkabılarımı giydim. Güneş'i uyandırmamaya çalışarak sessizce odanın içindeki lavabonun kapısını açtım. Elimi yüzümü yıkayıp çıktığımda Güneş de uyanmıştı.

"Günaydın," diyerek yanına ilerledim.

"Günaydın. Saat kaç?" dediğinde telefonumdan saate baktım.

"8.26," dedim ekrandan gözümü ayırmayarak. Eylül'den gelen bir mesaj olduğunu görünce hızlıca mesajlara girdim.

"Eylül;
Görünce hemen ara. Bir şey öğrendim."

Mesajı dün gece göndermişti. Ne olduğunu merak etsem de, Güneş'in yanında arayamazdım.

"Ben kantine iniyorum. İstediğin bir şey var mı?" diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. Odadan çıktığımda asansöre binip en alt kattaki kantine girdim. Tam Eylül'ü arayacakken kantinde oturan Baran'ı gördüm. Uykusuzluktan gözünün altı şişmişken, hâlâ elinde kahve bardağını tutuyordu. Kaşları ise her zamanki gibi çatıktı. Onunla arama mesafe koymak istesem de, bu hâli çok üzücü gözüküyordu. Güneş için uykusuz kalmışken, neden onun tehlikeli biri olduğunu düşünüyordu? Onunla ilgili bildiği ne vardı ki? Nasıl bir şey olabilirdi bu? Hepsinin cevabını sadece onda bulabilirdim.

Yanına giderek karşısındaki sandalyeyi çekip "Günaydın," dediğimde kafasını kaldırıp "Günaydın," dedi.

"Uykusuz görünüyorsun. Eve gidip dinlen istersen," dedim gerçek bir üzüntüyle. Kafasını iki yana salladı. Derin bir nefes alıp verdim. "Güneş'e bir şey olmayacağından eminim diyorsun ama hastaneden ayrılıp eve gitmiyorsun. O tehlikeli birisi, ondan uzak dur diyorsun ama kendin hep onun yanındasın. Ne biliyorsun Baran?"

"Belinda, eğer bunları bana asansördeyken ya da daha öncesinde sormuş olsaydın, sana her şeyi söyleyebilirdim. Ama artık benden bunu isteyemezsin. Bundan sonra da istediğin gibi davran. Sana artık Güneş'le ilgili hiçbir şey söylemeyeceğim."

Kahve bardağını masada bırakarak kalkıp gitti. O söyledi diye Güneş'ten uzak duramazdım ki. Özellikle de nedenini açıklamıyorken... Baran söyledikleri şeylerde çok ciddiydi ama yine de ona güvenemiyordum. Eğer ona güvenirsem Güneş'ten vazgeçmiş olurdum. Ve ben Güneş'ten asla vazgeçemezdim. Özellikle de bu durumdan sonra.

Aklım çok karışıktı ve bu araştırdığım şeyleri bir an önce çözmek istiyordum. Telefonumu açarak Eylül'ü aradım. Birkaç çalıştan sonra telefonu ancak açmıştı.

"Alo. Uyuyor muydun?" dedim sessizce.

"Hayır, duştaydım. Ancak yetiştim telefona."

"Ee ne öğrendin? Bir an önce söylesen çok iyi olur yoksa ben burada çıldıracağım."

"Neden? Ne oldu ki?" dedi merakla.

"Az önce Baran'la konuştum. Neden Güneş'ten uzak durmam gerektiğini sordum. O da, asansördeyken ya da öncesinde sorsam söyleyebileceğini, fakat bundan sonra söyleyemeyeceğini söyledi. Kafam çok karışık Eylül... Kime güvenmem gerektiğini şaşırdım. Eğer Baran'a güvenirsem, Güneş'e olan güvenimin tamamen kırılmış olması gerekir. Bu yüzden bir an önce ne olduğunu çözmek istiyorum." Biraz bekledikten sonra devam ettim. "Hadi, sıra sende... Ne öğrendin anlat bakalım."

Boğazını yapmacık bir şekilde temizledi. "Hazır mısın?"

"Evet. Hadi meraklandırma," dedim hızla.

"Dün eve gelince Güneş'in sosyal medya hesaplarını aradım. Ama hiçbir sosyal medya hesabına ulaşamadım. Daha sonra Baran'a bakmaya karar verdim ama soyadını bilmediğim için çok zor oldu. Onunkini de bulamadım. En son sıra Derin'e geldi. Tabii onun da soyadını bilmiyordum ama dün Güneş ile ilgili konu açmaya çalıştığım sırada başka şeylerden bahsettiğini söylemiştim. Sürekli takıldığı bir bar varmış. Barın adını söylemedi ama Beyoğlu'nda olduğunu söylemişti."

Lafını bölerek araya girdim.

"Yoksa bütün barları tek tek dolaştın mı?" dedim şaşkınlıkla.

"Hayır, tabii ki. O kadar da salak değilim Belinda. Daha iyi yöntemlerim var."

"Devam et Eylül," dedim lafını böldüğüme pişman olarak.

"Sonra Beyoğlu'ndaki bütün barların adını bir kâğıda yazıp instagramdaki yer bildirimlerine baktım. Sonunda Angel Bar isimli barın yer bildiriminde Derin'in fotoğrafını buldum. Neyse ki, Derin'in hesabı gizli değilmiş; bu yüzden instagramına ulaşabildim. Ama instagramında bir şey bulamadığım için facebook hesabına girdim. 1 yıl önce Egemen, bir de yanlarındaki üçüncü kişiyle birlikte bir fotoğraf paylaşmış. Üçüncü kişinin sadece omzu gözüküyor ama arkadaşları olduğu kesin. Ben, Güneş ve Baran'dan şüpheleniyorum."

Söylediği şeyler bana hiç çekici gelmemişti.

"Eylül, yanlış anlama ama bu bizim ne işimize yarayacak?" dedim çekinerek.

"Belinda, ben asla işime yaramayacak bilgiler sunmam," dedi yapay ciddiliğiyle. Bunun karşılığında güldüm. "Ne işimize yarayacak o zaman?" dedim onun ciddiliğini taklit ederek.

"Tamam, eski hâlimize dönelim. Fotoğrafta yer bildirimi de yapmış. New York, Scarsdale yazıyor. Ve hatırlıyorsan sen New York'tan geldin. Ama Scarsdale'ın neresi olduğunu bilmiyorum. Sen biliyorsundur herhâlde."

Eylül neyden bahsettiğinin farkında mıydı? Tabii, doğru ya... Benim Scarsdale'da yaşadığımı bilmiyordu. Ona sadece New York'tan geldiğimi söylemiştim.

Ben hâlâ girdiğim şoktan çıkamamıştım. Scarsdale'a gelmişlerdi, hem de 1 yıl önce.

"Eylül. Biz zaten Scarsdale'da yaşıyoruz," dedim şaşkınlığımın sesime yansımasını umursamayarak.

"Ne! Sen ciddi misin? Belinda, bunu daha detaylı konuşmalıyız. Ve o üçüncü kişinin de kim olduğunu bulmalıyız. Sen dur, ben biraz daha sosyal medyadan araştıracağım."

"Tamam Eylül. Yardımın için teşekkür ederim."

"Önemli değil bebeğim. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz," diyerek telefonu kapattım. Derin ve Egemen'in Scarsdale'da olması bir tesadüf olamazdı. İstedikleri kadar anlatmasınlar, ben bu işi çözecektim. Yani biz bu işi çözecektik.

*

İKİ GÜN SONRA;

Güneş'i zorla yatağa yatırıp üzerine ince saten kumaşı örttüm. Bu sabah hastaneden çıkıp onun evine gelmiştik. Onun özel hasta bakıcısı gibi olmuş olsam da, bu durumdan şikâyetçi değildim.

"Su verebilir misin?"

Yatağın üzerinden kalkıp masanın üzerindeki suyu ona doğru uzattım. Çantamın içindeki telefonum çalmaya başlayınca içinden çıkardım. Karon'ın aradığını görünce nedensiz bir şekilde heyecanlanmıştım. Eylül'ün bulduğu delilden ona henüz bahsetmemiştim. Yalnızca Güneş'in hastanede olduğunu ve ameliyat olaylarını anlatmıştım.

"Karon arıyor. Aşağıya inip geliyorum."

Arkamı dönüp odanın içindeki merdivenlerden inerken aynı anda Karon'ın telefonunu cevapladım. "Alo." Merdivenlerden inince sola dönerek salona ilerleyip ardından bahçeye çıktım.

"Alo. Belinda. Nasılsın? Güneş nasıl? Taburcu oldu mu?"

"Evet Karon. Bu sabah çıktık hastaneden. Durumu iyi gibi."

"Güneş güçlü birine benziyor tatlım. Bu hastalığını atlatacağından eminim."

"Umarım Karon. Umarım durumu daha iyi olur."

"Umarım..."

"Karon, bu arada sana söylemem gereken bir şey var. Hani ben Güneş'i araştıracaktım ya..." dediğimde "Evet," diye karşılık verdi.

"Eylül vardı ya. Kafede tanıştığım kız, hani arkadaş olduk demiştim."

"Evet, hatırlıyorum."

"İşte o, Güneş'in arkadaşlarından birinin 1 yıl önce paylaştığı bir fotoğrafını bulmuş. Fotoğraf ise New York, Scarsdale'da çekilmiş. Bizim kasabamızda."

Karon'dan birkaç saniye ses gelmeyince "Karon orada mısın?" diye sordum.

"Fotoğrafa baktın mı? Nerede çekilmiş? Belki arka planından tanıyabilirsen buradaki kişilere sorabilirim." Tabii ya. Bu nasıl aklıma gelmemişti...

"Hayır. Ama fotoğraf Eylül'de var. Ben şimdi kapatıyorum. Eylül'den fotoğrafı isteyip sana geri döneceğim. Çok öpüyorum. Hoşça kal."

"Görüşürüz tatlım," dediğinde telefonu kapatıp whatsappa girdim. Eylül'e mesaj atarak fotoğrafı atmasını söyledim. Çok geçmeden telefonumun titremesiyle Eylül'den gelen mesajı açtım. Fotoğrafta üç kişi bir kafede oturuyorlardı. Üçüncü bir kişinin olduğu belliydi ama sadece omzu gözüküyordu.

Ama bir dakika... Burası bizim kafemizdi.

***

Continue Reading

You'll Also Like

26.3M 1.3M 54
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
63.1K 3.9K 24
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan...
BERDEL+18 By Deniz kaya

General Fiction

138K 3.5K 28
"Mervan ağa vakit kaybetmeden yatakta uzanan Avşin'in karşısına geçmişti "Bacaklarını aç"Avşin zorda olsa kendini sakinleştirerek ağlama duygusunu ba...
MAZHAROĞULLARI By niss

General Fiction

136K 10.4K 24
Aşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş...