Seni Çok Sevdim

By gokhanmtlu

2.8K 59 10

Lise yıllarında başlayan çok güzel devam eden ama hüzünlü biten bir aşk hikayesi. -B.K.D More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
SON

5.Bölüm

199 4 0
By gokhanmtlu

Direkt kaloriferin yanına oturttu beni. Bekle burada deyip içeri gitti. Tekrar kapattım gözlerimi. Tekrar açtığımda o gelmiş, üstüme battaniye örtüp sıcak su torbası koymuş, ben ise yerde cenin pozisyonunda yatıyorum ve o başımda bir minder, üstünde oturmuş bekliyor, " aptalsın, malsın, geri zekalısın, beyinsizsin, öküzsün, embesilsin" dedi. "hayır, aşığım" dedim. " bak gerçekten sandığın gibi değil Sena bi.." derken sözümü kesti ve "biliyorum Sena seni aradı açtım anlattı durumu. Ben özür dilerim" dedi. Bir şey diyemedim. Toparlandım oturdum. Şimdi tam karşımdaydı. Bağdaş kurmuş, saçları omuzlarından dökülmüş, ela gözlerini bana dikmiş beni izliyor. Sonra sehpayı gösterip "ye bunları" dedi. Çay ve bisküvi var. "Bunlar ne?" dedim şaşırmışcasına. Ayağa kalkıp " kusura bakma beyefendi bugünlük bu kadar hamaratım " dedi ellerini beline koyarak. Olsun dedim. Kalkıp oturdum koltuğa, yanıma oturdu. Bu sefer ben onun ağzına zorla bisküvi tıkıştırdım, aynı bardaktan çay içtik. Yine mutluyduk. O kadar mutluydum ki başımı dizine koyup uyumuşum. Saçlarını yüzümde gezdirmese uyanmazdım aslında. " bir daha bunu yapma olur mu? Ben sana kızarım ama vazgeçmem senden, git derim ama ciddi söylemem. Sen benim en değerlimsin. Kızdıysam biraz zaman ver bana, düzelir zaten her şey" dedi. Bir kız size bunu diyorsa ve o bunu derken siz onun dizine başınızı koyma ayrıcalığına sahipseniz bir şey demeyin. Susun. Ben öyle yaptım. Sustum ve sadece tuttuğum elinin avuç içini öptüm.

Uyandığımda elimdeydi hala eli. Başımı dizine koyup uyumuşum, o da oturduğu yerde uyumuş. Yavaşça kalktım. Yüzüne düşen saçını elimle itip alnından öptüm. Sürekli söylüyorum ama aşk gerçekten bambaşka bir şey. 6 aydır sevgiliyiz ama hala alnından öperken kalbim sıkışıyor. Öylece oturdum, onu izledim, geleceği düşündüm. Gerçekten bir geleceğimiz olacak mıydı? Olmalıydı. Onsuz ne yaparım bilmiyordum. Bunları düşünürken yavaş yavaş açtı gözlerini. Uyku mahsuru ela gözleriyle şaşkınca baktı bana. Gülerek "günaydın sevgilim" dedi. "Günaydın sevdiğim" dedim. Sevdiğim... Birine sevgilim demek ayrı, sevdiğim demek ayrı. Sevdiğim daha derindi, gözleri gibi, sesi gibi. "sahile inelim hadi " dedi. Olur dedim. O içeri gitti bende Selçuklara gittim üstümü değiştirmek için. Selçuk'un kıyafetlerinden çarptım iki parça, sevdiğimin yanına döndüm.

Kapının önünde bekliyordu. İndik beraber sahile. Sahilde kumdan eser yoktu. Ege sahilleri genelde taşlıktır, plajlar hariç. Site lokantasında yemek yedik. Zaten saat 4'e geliyordu, sahilde oturduk, güldük, konuştuk. İki aşığın ne yaptığı önemli değildir, yan yana olmaları, birbirlerine dokunabilmeleri, seslerini duyabilmeleri yeterlidir. Öyleydik bizde, aşkın boş vermişliğinde sahildeki banka oturup denizi izliyorduk güneş ardımızda batarken. "bana şiir oku" dedi. " Şiir mi? Düşünmem lazım." dedim. " ya odunluk yapma işte oku, bir kerecik istedim kıracak mısın beni?" dedi. Bunu söylerken yüzüme bakmasına bile gerek yoktu ki. Cevaben bildiğim tek şiirin son bölümünü okudum;

"Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım

Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum

Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi

Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor

Seni aldım bu sunturlu yere getirdim

Sayısız penceren vardı bir bir kapattım

Bana dönesin diye bir bir kapattım

Şimdi otobüs gelir biner gideriz

Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç

Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin

Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat

Durma kendini hatırlat

Durma göğe bakalım

"Turgut uyarla beni kandırabileceğini mi sanıyorsun kendi yazdıklarından oku" dedi. " sen yanımdayken başka şiire ihtiyaç duymam ben, hayatımın dizelerisin sen" dedim. Biraz durup "çok pisliksin, her gün beni kendine aşık etmekten utanmıyor musun?" dedi. " Yoo senden intikamımı alıyorum işte" dedim. Omzuma vurup " cidden çok pisliksin" dedi gülerek. Gülüşünü çok seviyorum. Biraz daha oturup sohbet ettik orada. Sonra kalktık eve gittik. Tost yaptık beraber. Yedikten sonra çıkıp biraz daha yürüdük site etrafında. 13 Şubatı 14 Şubata bağlayan gecedeydik. Akşam onlarda kalmamı istedi. Kabul ettim. Selçuk'a uğrayıp kıyafetlerimi aldım, onlara gittim.

Gece yarısına kadar konuştuk, bizden gelecekten vs. sonra sana bir sürprizim var dedi, içerden pikap getirdi. Babasınınmış. Pikap dediğim plak çalar, gramofonun teknolojiği. Ayten Alpman, Zeki Müren, Neşe Karaböcek, Nil Burak, çok şarkı dinledik o gece. Kanepeyi açıp ışıkları kapatıp, eskiden kalma gaz lambasını açtık. Babası eski tip bir insan. Romantik bir ortam oldu. Battaniyenin altında oturup birbirimizi izlerken çözüldü dilim.

" Aklımdan hep sen geçiyorsun, yanında olduğumda bile. Sanki seni görmesem, sesini duymasam dünyam hep karanlık olacak. Senden sonra ne zaman kitap okusam, film izlesem ya da müzik dinlesem senden bir parça arıyorum. Şiire düştüm, senden öğrendiğim aşkı sana yazmaya çalışıyorum. Tüm dünyamın anlamını adına sığdırmaya çalışıyorum. Ne yaptın bana böyle? Aşka bu kadar düşmemem lazımdı, sana bu kadar bağlanmak değil de seni bir gün kaybetme ihtimalimin olması korkutuyor beni. Seni üzme ihtimalim korkutuyor."

Elimi yanağına koydum, sıcaklığı hissettim, kalbim delirdi yine. "Hayatımın sonuna kadar birbirimizin olalım, bırakmak istemem seni hiçbir zaman" dedim. Kafa salladı sadece. Yüzüme bakmıyordu. Ateş yüzümü yakıyordu. İçimden gelen ateş... Ellerim titriyordu, kalbim göğüs kafesime çarpıyordu. Yüzümü yüzüne eğdim. Dudaklarına yaklaşırken gözlerini kapattı, bende kapattım. Yaklaştım ve değdi dudaklarım dudaklarına. Islaktı, tuzluydu, öptüğüm göz yaşıydı, ağlıyordu. Korktum, yanlış bir şey yaptığımı sandım, "ağlıyor musun" dedim. Gülümsemeye çalışıp doğruldu yerinde, " sus" dedi sarıldı bana. Sonra sıcaklığı tekrar dudaklarımda hissettim. Ruhumu dudaklarımdan çekip alıyordu.

Hayatımdaki unutamadığım tek geceydi belki de. O ruh hali içinde sizi ağlayarak öpen bir kız var. Ne nefes alışımı kontrol edebildim, ne kalp atışımı, ne düşüncelerimi ne de kendimi. Zamana bıraktık her şeyi, o ana bıraktık, birbirimizin olup tenimizi birbirine karıştırdık. Sevişmek güzeldir belki, evet ama aşkla sevişmek, o başka bir his, başka bir heyecan işte...

Ondan önce uyandım. Çıplak omzunu öptüm. Saçını okşadım, tekrar tekrar aşık oldum. Bir kağıda " uyan ki günüm aysın sevdiğim" yazıp avucuna sıkıştırdım kağıdı, sessizce içeri gidip elimden gelenin en iyisini yapıp tost yaptım, çay demledim. "niye aşık olduğumu anladım" dedi arkamdan. Arkanızı dönüp birden güneşle karşılaştığınızı düşünün. Sabah serinliği, sıcak bir gülüş, gülen gözler ve meleğiniz. O an orada ölsem üzülmezdim. Kahvaltıya sevgilinizin dudaklarıyla başlamak nasıl tarif edilebilir? Sanki hayata yeni başlıyor gibiydim. Sanki ilk defa dünyaya tüm duygulardan arınmış gibi bakıyordum. Aşk nedir derler ya, aşk budur işte, dünyayı bambaşka görmek, sanki cenneti dünya da keşfetmiş gibi. Ben cenneti keşfetmiştim ve hiçbir şey umurumda değildi benim.

Beraber kahvaltı yaptık. Sonra ilçeye döndük servisle. Sanki başka bir yere gelmiş gibiydim şimdi. Daha iki gün önce buradaydım ama şimdi bambaşka geliyordu. Akşam olacak, o gidecek, ilçe onsuz olacak, ben boğulacaktım. Bu kadar sevmek kalbe zararlı. Gün boyu saçma saçma fotoğraf çekildik. Dolaştık, oturduk, kahve içtik. Herkese göre sevgilisi güzel gülerdi belki ama o bambaşkaydı benim için. Sanki o gülünce dünyada ki tüm ışıklar dudaklarında toplanıyordu. Onu gülerken izlemeyi seviyordum, dudaklarının aldığı şekli, gamzelerini, utanmasını. Seviyordum. Bizim parkımıza, o banka gitmiştik yine. Artık ne konuşacağımızı, neyden bahsedeceğimizi bilmiyordum. Konuşulacak her şeyi konuşmuştuk; çocukluğumuz, hayallerimiz, ailemizi hatta bazen tarihten falan da konuşurduk. Hep konuşurduk. Şimdi hep dinliyoruz bir şey söylemesek bile.

Günler devam etti böyle. Aynı mutluluklar, arada ufak tartışmalar. Her şey güzeldi yine. Yine mutluyduk. Geçte olsa ders çalışmaya başlamıştık beraber, o bana ben ona yardımcı oluyordum. Birbirimizle alay ediyorduk bazen. Hatta üniversite sınavından sonra beraber tatile gitmeye karar verdik. Yer önemli değildi zaten onu sonra kararlaştıracaktık. Çoğu kişi sevgili olduğumuzu bilmiyordu. Hatta bir gün biri bir yerlere gitmeyi teklif etmişti ona. Sevdiğiniz birine başka birinden böyle bir teklif gelse ne yaparsınız? Kan beynime sıçradı, sinirlendim, içimden yükselen hiddet duygusuna kapıldım. Aslında sakin biriyimdir o da derdi sakinliğini seviyorum diye. O zaman sakin olamadım. Aslında ben haklıydım. Sevgilim var dediği halde aynı yavşaklıkla davranışlarına devam eden biri kaşınıyordur. Ne yaptım? Buldum çocuğu.

Continue Reading

You'll Also Like

MODEL-1 By reredrumm

Mystery / Thriller

488K 24K 67
Gizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne...
339K 33.6K 38
2022 WATTYS KAZANANI Lale lise son sınıfa geçtiğinde düşünmesi gereken tek şey üniversite sınavı değildi. Uğraşması gereken, yeni bir cici annesi ve...
125K 7.5K 56
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon...
106K 6.4K 35
Odanın zemininde uyanık kalırsın Kapının altından gölgeler görüyorsun Kafanda dönüp duran aynı his Babacığın tekrar şehirden ayrılırken Ve tekrar...