Keyifli okumalar ❤
Beni rahatsız eden duyduğum seslerle kendimi zorlayarak gözlerimi açtım.
Olduğum odayı görünce biraz irkilsem de nerede olduğum kafama dank edince yavaşça yattığım yerden doğruldum. Duru'nun gülerek bana bakıyor ve benimle birlikte uyuya kalan Emel Teyzenin fotoğrafını çekiyordu. Emel teyzeye döndüğüm de çıkan sesten hoşnut olmadığı çatılan kaşlarından belliydi. Sesimin kısık olmasına özen göstererek Duru'ya döndüm.
"Duru, annen uyuyor. Fotoğraf çekmeyi bırak, uyandıracaksın şimdi kadını."
"Ama çok güzel uyuyordunuz." Ayça hızını alamayıp sesini kısmadan konuştuğun da gözlerim uyanmaya başlayan Emel Teyzeyle kesişti..
"Burada uykuya mı kalmışım?"
"Evet Emel Teyze, ikimiz de koltukta uyuya kalmışız. Ta ki Duru gelip sizi uyandırana kadar.."
"Benim bir suçum yok. Hoş geldin.. " Duru kollarımdan tutup ayağa kaldırdı. Birden sarılmasıyla daha yeni uyandığım için arkaya doğru sendeledim. Son anda dengemi sağladığım da ikimizi de düşmekten kurtarmış oldum..
"Yavaş Duru kaçmıyorum, buradayım."
"Abim birazdan gelir. O zaman kaçabilirsin." hızla Durudan ayrılıp Emel Teyzeye döndüm.
"Her şey için teşekkür ederim Emel Teyze. Size de rahatsızlık verdim ben artık gitsem iyi olacak."
"Ne rahatsızlığı kızım? Hem beraber yemek yeseydik. Böyle kaçar gibi olmuyor."
"Size afiyet olsun. Hem Elif beni çok merak etmiştir. Daha Teyzeme bile haber vermedim." kaçar adım evin çıkışına doğru yürüdüm.. Anahtarla arabayı açtığım da Duru'nun sesiyle sırıtarak ona döndüm.
"Hazal bu ateş parçası senin mi? Piyangoyu falan mı tutturdun doğruyu söyle.. Tutturdun değil mi bize söylemiyorsun.." Duru'nun vardığı sonuçla gülmeden edemedim.
"Piyangoyu tutturduğum falan yok teyzemin hediyesi.."
"Gerçekten mi ? Ama bu araba çok güzel.." hayran bakışlarıyla araba yaklaşıp etrafın da bir tur attı..
"Fazla bakmayalım şimdi nazar falan değer." Duruya takılarak kahkaha atarak arabama bindim. Bahçenin kapısından çıkarken Baran içeriye giriyordu. Beni görmemesi için hızla çıkış yapıyordum ki önümü kesti.
Ne o geri çekiliyordu ne de ben.. İnatla çekilmesi için gözlerine baktığım da kaşlarını kaldırıp indirdi.. Arabayı bana doğru biraz daha sürdüğünde birbirine değmemesi için arabamı geriye çektim. Aklıma gelen fikirle gülümseyip geri viteste devam ettim.. Oda arabasını bana doğru sürüyordu.
Bahçeye girdiğinde araba için iki giriş vardı yani ortada bir küçük su havuzunun bulunmasıyla ikiye ayrılıyordu. Şuan Baranla sol tarafta olduğumuz su havuzunun başlangıç yerine gelip geri manevra yaparsam yoluma devam edebilirdim..
Planımı devreye soktuğum da Baran tek kaşını kaldırmış ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışır gibi bir ifadeyle bana bakıyordu. Arabayı sağ tarafa kırmadan önce Baran'a ukala gülümsememi yollamayı unutmadım.
"Süpersin Hazal!" Arkadan Duru'nun sesini duymamla gülümsemem genişledi. Dikiz aynasından arkaya baktığım da Baran'ın arabasından çıkmış bana bakıyor olduğu gördüm..
Arabayı eve doğru sürerken çalan telefonumu arabaya bağlayıp açtım..
"Hazal vardın mı? Neden haber vermiyorsun?" teyzemin endişeli sesi kulağıma ulaştığın da alt dudağımı dişledim..
"Uyuya kalmışım Teyze kusura bakma.."
"Uyandırdım mı yoksa?"
"Yok Teyze zaten uyanmıştım. Şuan araba kullanıyorum."
"Ben senin dikkatini dağıtmayayım o zaman. Seni seviyorum tatlım."
"Bende Teyze. Bende seni seviyorum." telefonu kapattıktan kısa bir süre sonra evimin olduğu sokağa giriş yaptım..
Bugün başım bu ağır bavullarla dertteydi.. Bavulların ikisini de arabadan çıkarıp sürükleyerek evin kapısını açtım.. Neyse ki bu sefer Elif kapıyı açmıştı..
"Hoş geldin Kuzum."
"Hiç Hoş gelmedim Elif." bavullarımı kapıda bırakıp ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. Elif bavullarımı içeriye taşırken salona gidip oturdum..
"Neden, ne oldu?"
"Eve bir geliyorum kapıyı açan yok. Tam o sırada Emel teyze çağırdı eğer o çağırmamış olsaydı mecburen seni araba da bekleyecektim.."
"Hangi araba da?"
"Dışarıdaki kırmızı araba benim.." Elif perdeyi çekip dışarıya baktığın da sevinçle çığlık attı..
"Hazal bu çok güzel bir araba.."
"Evet, ben de ilk gördüğüm de çok beğendim.. Teyzem hediyesi.."
"Hazal, Teyzene söyle beni nüfusuna geçirsin." bu tatlı hallerine güldüğüm de daha sarılmadığımızı fark edince kollarımı açtım. Sıkıca birbirimize sarıldıktan sonra sahte bir kızgınlıkla ondan ayrıldım.
"Neredeydin sen bugün?" Yutkunup gözlerini kaçırdı. Bu kızda bir haller var ama bakalım neymiş..
"Aslında sana daha önce söyleyecektim ama sen kötü olunca benim mutlu olmam olmazdı. O yüzden bugüne kısmetmiş." anlam vermediğim konuşmasıyla devam etmesi için işaret ettim..
"Biz Yamanla çıkmaya başladık." bir an da söylediği şeyle yaslandığım yerden hızla doğruldum..
"Ne zaman oldu bu olay?"
"Ya aslında, bowling oynadığımız ve kaybettiğimiz gün biliyorsun ki beni bir günlük kölesi olarak seçti. Sonra restorana falan gittim öyle tanıştık kaynaştık derken bir baktım sevgili olmuşuz." sesine yansıyan mutlulukla gülümsedim. Birinden bahsederken gözleri ilk defa böylesine parlıyordu..
"Ben sizin adınıza çok sevindim. Yaman gerçekten çok iyi birisi.. Keşke daha önce söyleseydin."
"Söyleyecektim ama sen çok mutsuzdun kuzu sen öyleyken olmazdı. Zaten o zamanlar çıkma teklifini kabul etmemiştim ama sevgi bizi bir araya getirdi."
"Saçmalama keşke söyleseydin. " kendi mutluluğundan önce beni düşünmesi beni duygulandırmıştı. Ne kadar şanslı biriydim ki böyle bir arkadaşa sahiptim..
"Geçti gitti zaten. Hem sen ne yaptın bakalım Bursa da? "
"Bursa bana çok iyi geldi. Güzel şeyler olacak, hissediyorum. " bir süre daha konuştuğumuz da Elif her Yaman dediğin de gözlerinin içinin parlaması ona sırılsıklam aşık olduğu gösteriyordu.. İkisi adına gerçekten çok mutlu olmuştum. Bu dünya da mutlu olmayı en çok Elif hak ediyordu..
"Aç mısın kuzum?"
"Evet, kurt gibi açım."
"Sen üzerini değiştir ben de bize pizza söyleyeyim.." Bavulumun bir tanesini alarak odama çıktığım da bir süre sonra Elifte diğerini getirmişti.. Beraber eşyalarımı dizerken çalan kapıyla Elif aşağıya indi.. Devamını sonra yaparım düşüncesiyle hızla üzerimi değiştirdim.
"Hazal, gel pizzalar hazır." telefonumu şarja taktıktan sonra hızlı adımlarla aşağıya indim.. Elifle sohbetimize kaldığımız yerden devam ederken bir günün daha sonuna gelmiş bulunduk..
.....
Sabah duyduğum alarmın sesiyle hızla gözlerimi araladım.. Bugün okul vardı.. İstemeyerekte olsa üzerimdeki örtüyü ayaklarımla itip uyuşuk hareketlerle yataktan kalkıp banyoya girdim.
Soğuk havaların verdiği üşengeçlikle zor da olsa duşumu alıp odama geçtim.. Kış kendini göstermeye başladığı için çıkardığım kışlıklardan pantolon kazak ikilisini üzerime geçirip kuruttuğum saçlarımı at kuyruğu yaptım..
Pencereden baktığım da dün gece yağmur yağdığını belli ederek yerler ıslaktı.. Havadaki gri bulutlar tekrar yağmur yağacağına işaretti.. Yağmurlu havaları oldum olası severdim.. Yağmurun toprakla birleştiğinde oluşan kokuyu seviyordum..
Kolumdaki saate baktığım da derse az bir zaman kaldığını gördüm. Kabanımı ve çantamı alıp odamdan çıktım.. Odamın çaprazın da olan
Elif'in odasına girdiğimde onun da hazır olduğunu gördüm.
"Seni okula ben bırakırım.. Aşağıda bekliyorum.."
Evden çıktığımda esen rüzgarla burnuma dolan kokuyla huzurla gözlerimi kapattım.. Burnumdan içeriye sızan toprak kokusu beni mest ediyordu..
Elif geldiğinde beraber arabaya bindiğimiz de arabayı çalıştırdım. Hala araba kullanmaya tam alışamadığım için açıkçası biraz tedirgindim.. Bunu Elif'e belli etmeden sürmeye devam ettim. Eğer Elif bu tedirginliğimi bilse hayatta arabaya binmezdi.. Elif araba konusun da biraz korkak ve tedirgindi.
Okulun önün de durduğum da Elif rahatça nefesini dışarıya verdiğinde gülmeden edemedim.. Bana el salladıktan sonra hızlı adımlarla amifiye doğru ilerledi.
Geri manevra yapıp kendi okuluma doğru sürdüm. Okuldan içeriye girdiğim de bir çok bakış bana dönmüştü.. Okulda tanınan biri olarak beni böyle bir lüks araba da görmek onları şaşırtmıştı.. Arabadan indiğim de şaşkın bakışları umursamayıp yoluma devam ettiğim de gülümseyerek bana doğru gelen Ali Asaf'ı gördüm.. Bulaşan gülümsemesiyle tebessüm ettiğim de yanıma ulaştı..
"Merhaba, nasılsın?"
"İyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın?"
"İyiyim ben de.." bana bir şey söylemek ister gibi bir hali vardı.. Aklıma onu yemek çıkışı öyle bıraktığım gelince mahçup bir tebessüm gönderdim..
"Ali Asaf o gün seninle gelemediğim için özür dilerim.. Kendimi pek iyi hissetmiyordum.."
"Önemli değil, eğer çıkışta işin yoksa bir yere gidip seninle konuşmak istiyorum.." tedirgin ve heyecanlı halleri dikkatimi çekse de boşverip gülümseyerek başımı salladım..
Ders bitişinde buluşmak için sözleştikten sonra sınıflara girmek için ayrıldık.. Bugün stajlarımızı yapacağımız şirketleri öğreneceğimiz gündü.. İçimde yeşeren korku ve heyecan tohumlarıyla boş olan yere oturdum..
Benden kısa bir süre sonra profesörün içeriye girmesiyle etrafı sessizlik kapladı..
"Evet arkadaşlar, biliyorsunuz ki staj yapacağınız şirketleri açıklayacağım. Stajınızı yapacağınız şirketler hakkında biraz bilgi edinmeniz sizin için kolaylık olur. Sakın stajınızı yakmayın oldu ki yaktınız gözüme dahi gözükmeyin. Sizin için bir çok tanıdığımı araya koydum sakın yüzümü kara çıkarmayın.. Bazılarınızın stajı oldukça zor geçerken bazılarınızın çok kolay geçecek. Bence bu kadar konuşma yeterli oldu şimdi sırayla açıklayalım bakalım." profesör sırayla kişileri ve staj yapacakları şirketleri söylemeye başladı. Sıra bana gelince derin bir nefes alıp hocanın yanına gittim.
"Hazal, senin stajını yapacağın yerin sahibi eski bir öğrencim. Çok başarılı bir öğrenciydi. Bizi şaşırtmayarak stajını da başarıyla tamamlamıştı. O yüzden diğerlerine göre beklentisi biraz daha yüksek biri. Bahsettiğim kişi Baran HAZNEDAROĞLU.." duyduğum isimle kalbim teklerken başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissettim..
Esra Hoca bir şeyler söylüyordu ama duyduğum isimden sonra film bende kopmuştu.. Zamanımın çoğunu onun şirketinde geçireceğim gerçeği tüylerimi diken diken ediyordu.. Ondan kaçmaya çalıştıkça her seferin de kendimi ona çekilirken bulmak hayatın bana oynadığı bir oyundu.. Hayat benim için her geçen gün daha da zorlaşıyordu.
Yerime geçtiğimde kızlar şanslı olduğumu söylese de aynı şeyi kendim için düşünmüyorum. Dersin bittiğinin habercisi olarak Esra Hoca sınıftan çıktığın da eşyalarımı toplayıp sınıftan çıktım.. Merdivenlere yöneldiğimde Duru'nun bana doğru geldiğini gördüm..
"Hazal konuşmamız lazım.." endişeli sesi beni meraklandırmıştı..
"Konuşalım.." Duruyla okuldan çıktığımız da bahçeye geçmek için merdivenlere yöneldiğim de tanıdık bir sesin bana seslenmesiyle arkamı döndüm.. Ali Asaf'ın bana doğru geldiğini görünce aklıma onunla konuşmak için sözleştiğim geldi..
"Dersin bittiyse gidelim..." Duru koluma dokunduğun da ona döndüm. Duru ve Ali Asaf arasında kalmıştım. Duru'nun endişeli hali beni korkutsa da Ali Asaf'ta uzun zamandır benimle konuşmak istiyordu. Ne yapacağımı bilmeyerek kararsızlıkla bakışlarımı ikisi arasında gezdirdim..
"Hazal, gelmiyor musun?" Ali Asaf beklediği gib biraz daha bekleyebilirdi. Duruyu böyle bir halde bırakmazdım..
"Ali Asaf, daha son-" birinin bana çarpmasıyla öne doğru savrulduğum da Ali Asaf'ın tutmasıyla düşmekten son anda kurtuldum.. Ali Asaf'ın kolunu sıkıca tuttuğum da endişeli sesini duydum..
"İyi misin?" başımı hafifçe sallayarak kaldırdığım da hala birbirimize tutunuyor olduğumuzu gördüm. Aramızdaki yakınlık hoşuma gitmeyecek kadar fazla olduğu için geriye çekileceğim sırada aniden kolumdan tutulup çekilmemle görüş açıma lacivert bir kaban girdi. Burnuma dolan tanıdık kokuyla başımı hafifçe kaldırdığım da Baran'ın sert çehresiyle karşılaştım..
Kolumdan tutup beni aşağıya doğru çekiştirdiğin de itiraz etmek için ağzımı açacağım esnada sert bakışlarıyla susmanın doğru bir karar olacağını düşünüp ağzımı kapalı tuttum.. Aklıma geride bıraktıklarım gelince başımı arkaya çevirdiğim de Ali Asaf'ın iki yanında yumruk olan elleriyle fazlasıyla öfkeli olduğunu gördüm.. Baran'ın aniden durmasıyla hızımı alamayıp ona çarptım.. Öfkeyle başımı kaldırdığım da onun benden daha sinirli olduğunu gördüm..
"Ne yapıyorsun?"
"Asıl sen ne yapıyorsun?!" sert ve normalden daha yüksek çıkan sesiyle bir kaç bakış bize dönse de umursamayarak dik bakışlarımı ona yolladım..
"Ne yapıyormuşum ben?" sakinleşmek adına burun kemerini sıktığın da hala ne yanlış yaptığımı anlamış değildim.. Kapattığı gözlerini açtığın da adeta ateş fışkırıyordu..
"Ali Asafla o haliniz neydi?" tıslayarak söylediği sözler beni korkutsa da belli etmeyerek sorusuna soruyla karışılık verdim..
"Ne vardı halimiz de?" güldüğün de bunun sinirden olduğunu anlamak zor değildi.. Tekrar eski sertliğine döndü. Bu hali fazlasıyla korkutucuydu..
"Bazen saf mısın yoksa saf gibi mi davranıyorsun gerçekten anlamıyorum.." beni dehşete düşüren sözleriyle bir süre bir şey söylemeyip boş boş yüzüne baktım..
"Hadi gidiyoruz.." bana söz hakkı tanımdan her zaman yaptığı gibi beni çekiştirmeye başladı. Ama bu defa ona boyun eğmeyecektim.
"Bırak beni!" kolumu elinden kurtarmaya çalışsam da sonuç başarısızdı. Arabasının önüne geldiğimiz de beni zorla arabaya bindirdiğinde sürücü koltuğuna geçene kadar arabadan inip hızlı adımlarla yola çıktım..
Yağmur hafifçe çiselemeye başladığın da sinirim biraz olsun geçmeye başlıyordu. Yağmur ve deniz beni her zaman rahatlatmaya yarıyordu.. Çok hızlı yürüdüğümü fark edince yağmurun tadına varmak adına adımlarımı yavaşlattım. Duyduğum korna sesiyle göz ucuyla sol tarafıma baktığım da Baran'ın arabası olduğunu gördüm.. Umursamayarak yürümeye devam ettiğimde yağmur hızını arttırmıştı..
"Hazal, hasta olacaksın bin şu arabaya.." kabanıma biraz daha sarılıp onu görmezden gelmeye devam ettim. Baran'ın sesi kesildiğin de pes ettiğini düşündüğüm de yüreğim de oluşan sızıyla moralim bozuldu. Beni takip etmesini istemiyordum ama takip etmeyince bozulan moralime engel olamıyordum.. Nasıl bir ruh hali içinde olduğumu ben bile bilmiyordum.
Birden kolumdan tutulup çevrilmemle Baranla göz göze geldim. Bir anda bastıran yağmur ikimizi de ıslatıyordu. Saçlarından dökülen damla yüzüme düştüğün de eliyle yavaşça sildi. Tenime dokunan sıcaklığına sokulmamak için kendimi zor tuttum.
"Hadi arabaya binelim.." bu komutu bekler gibi başımı salladığım da elimden tutarak beni arabaya bindirdi.. Kalbim yerinden çıkacak gibi attığın da elimi kalbimin üstüne koydum..
"Ali Asaf'ı bir daha yanında görmeyeceğim.." sessiz geçen araba yolculuğumuzun ortasına bomba gibi düşen sözleriyle yatışmış olan sinirlerim şaha kalkmıştı. Öfkeyle ona döndüğüm de yüzüme bir bakış atıp yola baktı..
"Sen bana emir veremezsin!" kendimi sakinleştirmeye çalışsam da faydası yoktu.
"Bunu emir olarak algılama.."
"Söyleyiş tarzından ne gibi anlamamı istersin? Hem sana hayatıma karışma hakkını kim veriyor? Benim ne yapacağıma karışmak yerine kendi sevgilinle ilgilensen iyi olur!" patlama noktasına geldiğim de her zaman olduğu gibi düşünmeden konuştum.
Bu beni biraz olsun pişman etse de söz ağzımdan çıkmıştı.. Göz ucuyla Baran'a baktığım da öfkeyle bana bakıyordu.. Gözlerim yoldan çıkmış bize doğru gelen arabayı gördüğün de korkuyla hızla konuştum..
"Baran, arabaya dikkat et!" Baran yoldan çıkmış olan arabaya çarpmamak için arabayı sağa doğru kırdığın da araba bariyerlere çarparak durdu.. Başımı torpidoya çarptığım da acıyla inleyerek doğruldum.
"Hazal, iyi misin?" başımdan alnıma süzülen sıcak sıvıyı hissettiğim de elimi yavaşça alnıma değdirdim. Elime gelen sıvının kan olduğunu görünce kaymaya başlayan gözlerimi Baran'a çevirdiğim de endişeyle bana baktığını gördüm..
BEĞENMEDEN GEÇMEYELİM LÜTFEN.. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM ❤
ALLAH'A EMANET OLUN ❤