ORION

By SonraBendeDedimKi

71.3K 3.1K 755

"Ben seni öldürdüm ve sen de beni öptün, artık ödeşmiş sayılırız." More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
Final...

15. Bölüm

2.4K 123 28
By SonraBendeDedimKi


 Herkese merhabalar. Valla bu kadar sık bölüm yayınlamak beni bile şaşırtıyor hem de büyük şaşkınım. Bundan sonra da böyle devam edecek inşallah. Cuma günleri #Vale Pazar ise #EyFet günümüz. 

Vale demişken, Vale'yi okuyalım okumayanları uyaralım arkadaşlar. Kendim yazdım diye demiyorum çok güzel adamlar sakladım içine, bulun onları.

Ve gelelim Orion'a. Nerede o eski uzun kere uzun yorumlar? Özlüyorum haberiniz olsun özledikçe de üzülüyorum. O yüzden okuduktan sonra küçük yıldıza tıklamayı ve yorum yapmayanı unutmayalım lütfen. Bu yazarı da mutlu edin.

Okumanız, beğenmeniz, yorumlarınız ile yanımda olmanız ve #EyFetOrion tagine yazmayı unutmamanız dileği ile. 

Tarafımdan seviliyorsunuz.

Yazarınız, Sema.


..........................................................



Eylem cam duvarın ardından timin etrafını sardığı adama bakarken derin bir nefes aldı. Adam pansuman edilmiş yaraları, çökmüş omuzları ve saklamaya çalıştığı gözyaşları ile timin ortasında otururmuş koca cüssesine rağmen ufak bir oğlan çocuğu gibi duruyordu.

"Sonra hastaneye gittik işte." Dedi Yavuz ve Erdem'e döndüğü iki saniyenin sonunda tekrar kafenin içine çevirirken bakışlarını. Sanki bir saniyeden fazla çekse bakışlarını Fethi'nin üzerinden , gözünün önünden kaybolacakmış gibi hissediyordu.

"Bilet aldınız mı?" diye sordu Yavuz, elini ensesine götürürken.

Hayır, anlamında başını sallarken istemeye istemeye Yavuz'a döndü Eylem, adamın yaralarının derdine düşmekten akıl edememişti ki bilet işini falan.

"Sorun değil." Dedi Erdem kısa kaşesinin cebindeki telefonuna uzanırken "Çocuklar halleder şimdi."

Eylem, başını hafifçe sallarken önünü kapamadığı montuna sarıldı biraz daha. Aslına bakılırsa üşüdüğünü hissetmiyordu sadece alışılagelmiş bir alışkanlıktı.

"Senin de Fethi ie gitmeni istiyorum." Dedi Erdem rehberinden bulduğu numaraya dokunmadan önce.

Eylem adamı tek başına yollamayı zerre kadar istemediği halde bir anlık şokla kaldı.

"Nasıl yani?" diye sordu şaşkınlığı sesine yansırken. "Görev?"

"Biliyorsun Büyük Bey'in kimliğini ifşa etmek senin görevindi ve operasyon dönüşü kimliğini tespit etmeyi başardık zaten."

Derin bir nefes aldı Eylem. Fethi'nin yanında olmayı ona destek olmayı elbette çok fazla istiyordu ama sonrası için aklına dolan düşünceler kalbinin sıkışmasına yol açıyordu.

"Yani bundan sonrası için tim de değilim demek mi bu?" diye sordu tek kaşını hafifçe kaldırırken korku dolu bir şüpheyle. Evet, artık Türk İstihbarat'ın bir parçasıydı ama bu özel bir görevdi. İstihbarat onu bundan sonrası için dünyanın bir ucuna bile göreve gönderebilirdi, Fethi'den kilometrelerce uzağa.

Yüzünde Nazlı'ya bakarken büründüğü şefkatli bir bakış oluşurken hafifçe gülümsedi Erdem. "Hayır." Dedi başını iki yanan sallarken. "Bu artık tamamen timdesin demek. İlk görevin de Fethi'yi buraya tek parça getirmek. Ruhen ve fiziken."

Tuttuğu nefesi verirken hafifçe başını salladı Eylem. Başarabilir miydi bilmiyordu ama başarmak için elinden gelen her şeyi yapabilirdi.

...........................................................................................

Hastaneden içeri girerken derin bir nefes almak istedi Fethi ama daha ilk saniyede kalbi tekleyip nefesini keserken Eylem'in elini daha sıkı tutmakta buldu çareyi.

"Sakin ol." Dedi Eylem, boşta kalan diğer elini adamın koyluna götürürken. "Atlatacağız."

"Atlatacağız." Diye mırıldanarak tekrarladı Fethi sonra da az önce yapamadığını yapıp derin bir nefes aldı. "Merdivenleri kullanalım mı?" diye sordu hemen sonrasında, içindeki bu koca sıkıntı ile kendisini beraberinde yirmi insan ile birlikte metal bir kutuya kapatmak gelmiyordu içinden.

"Olur tabi." Dedi Eylem hafifçe gülümseyerek. Lobiyi es geçip merdivenlere yöneldiler. Hastaneden çok lük bir oteli andıran merdivenleri adımlayıp Ecevit'in dün söylediği gibi üçüncü kattaki kardiyoloji servisine çıkarken hiç konuşmadı ikisi de. Koyu yeşil desenleri olan kırmızı halılarla süslü koridorun ilk üç odasını es geçip dördüncü önünde durduklarında bir kez daha derin bir nefes aldı Fethi. Tüm bu lüks, şatafat bile hastanelerin insanı boğan o ağır antiseptik kokusunu gizleyemiyordu.

"Yanındayım." Dedi Eylem adamın elini güç verircesine sıkarken. "Her zaman yanında olacağım."

Kadına dönüp yarım ağız gülümsedi Fethi sonra da uzanıp iki parmak aralık olan kapıyı tıklatıp kola uzandı. Kapıyı açarken yüzündeki belli belirsiz gülümseme de silinmişti.

Eylem, sevdiği adamın ailesi ile tanışacağı anın böyle olacağını asla düşünmemişti gerçi adamın ağabeyi ile tanışacağı anda pek hayallerindeki gibi değildi. Oturup bu anları hayal ettiğinden değildi ama bu çok fazlaydı, Eylem'in üstesinden gelemeyeceği bir şey değildi ama sonrasında adamın gözlerinde hep bu anların mahcubiyetini taşıyacağını biliyordu. İşte bu çok fazlaydı. Odadan içeriye girerken umursamamaya, güçlü durmaya ve yanındaki adamı da ayakta tutmaya çalıştı.

Fethi tek kişilik, geniş odaya adımını ilk attığında gördüğü ilk kişi annesi oldu. Odayı ikiye bölüyormuş gibi duran kirişlerin sağ tarafında kalan oturma grubunda, kapının tam karşısında oturmuştu. Birini bekliyor gibi duruyordu.

"Fethi." Dedi ellilerinin sonundaymış gibi duran kadın ayağa kalkarken yüzündeki mesafeli ifade ile "Hoş geldiniz."

Eylem, kadının kendisini açıkça süzmesinden Hiç de rahatsızlık duymadan biraz daha dikleştirdi sırtını.

Fethi içeriye doğru girerken Eylem zaten sanki tek vücutlarmış gibi beraberinde adımlanmıştı. "Babam nasıl?" diye sordu Fethi, annesinin söylediklerini hiçe sayıp yan tarafta yatakta uyuyan babasını bakarken.

Eylem Fethi ve annesi arasındaki soğukluğa ve huzursuzluk boğazını düğümlerken sessiz kalmayı tercih etti, zaten zor olan şeyleri daha fazla zorlaştırmak istemiyordu.

"Doktorlar acilen ameliyat olmasını söylüyor." Dedi kadın da eşinden tarafa dönerken. Eylem kadının gözlerindeki kırılmada korku ile karışmış bir şefkat gördü. "Seni bekliyor ameliyat için."

Fethi, başını hafifçe sallarken bakışlarını tekrar annesine çevirdi.

"Yanındaki genç hanımla tanıştırmayacak mısın, beni?" diye sordu kadın, bakışlarını bir kez daha Eylem'e çevirirken.

Eylem, aynı şekilde karşılık verdi karşısındaki kadına. Üzerinde lacivert bir takım ve inci bir set vardı. Sarfı saçları omuzlarına değiyordu, hafif bir makyaj ile boyanmış yüzünde kendisini tarttığını belli eden bir gülüş vardı.

"Eylem Mercier." Dedi Eylem, adamın elini bırakmadan sağ elini kadına uzatırken yüzündeki mesafeli gülümseme ile.

"Kız arkadaşım." Diye tamamlayan ise Fethi'ydi.

Kadın birkaç saniye daha süzdü Eylem'i sindirmek istercesine ama Eylem geri adım atmayınca yüzünde memnun bir gülüş belirdi.

"Ben de." Dedi kadın uzanıp Eylem'in elini tutarken "İclal KULAKSIZ." Ve Eylem, testi geçtiğinden bütünüyle emin oldu.

"Tanıştığımıza memnun oldum, Eylem." Dedi kadın gülümsemesinin aksine ses tonundaki mesafeyi bozmadan.

"Ben de memnun oldum, İclal Hanım." Dedi Eylem ellerini birbirinden ayırırken ufak bir gülümseme. Eğer kadın bu kadar sert ve mesafeli durmuyor olsaydı böyle bir durumda tanışmak istemezdim, diye ekleyebilirdi.

"Babam, ne zamandır uyuyor?" diye sordu sevdiği kadın ile annesi arasında geçen bir tanışma ve kendisi ile yine annesi arasında geçen bir hesaplaşmadan sonra.

"Oldu biraz." Dedi kadın, eşinin yatağına doğru yürüyüp yanındaki berjere otururken. "İlaçlar yüzünden." Diye ekledi adamın hiçbir zaman olmadığı kadar çok uyuyor olmasının açıklamasını yaparak. Başıyla onaylamakla yetindi Fethi.

"O halde biz dışarıdayız." Dedi Fethi "Eğer babam uyanırsa." Diye devam etti ama İclal daha oğlu cümlesini bitirmeden konuştu.

"Fethi." Dedi Eylem kadının bakışlarında ikinci kez sesinde ise ilk kez bir duygun yakalarken. "Burada bekle lütfen. Baban uyandığında seni görsün istiyorum ."

Fethi bir an düşündü ta ki Eylem kavradığı elini biraz daha fazla sıkıp bunu yapmasını istediğini belirtircesine.

"Peki." Dedi derin bir nefes aldıktan sonra. "Öyle olsun."

.....................................................................................

Yirmi dakika kadar sessizce oturdular, ne Fethi konuştu ne de annesi.Eylem derin bir nefes almak istediyse de kendisine engel oldu. Oturduğun yerden kalkarken ufak bir gülümseme vardı yüzünde.

"Kahvaltı yapmadın." Dedi neden ayaklandığını açıklarken. "Bir şeyler alacağım. İlaç içmen gerek."

Fethi, kadının her halükarda kendisini düşünmesine hafifçe gülümsedi.

"Ben de geleyim." Diye ayaklanacak olduysa da Eylem adama engel oldu. Belli ki İclal Hanım'ın oğluyla konuşmak istediği şeyler vardı. Fethi istemeye istemeye onaylasa da oturmaya devam etti. Hafifçe gülümseyerek çıktı odadan Eylem. Kantinin olduğu bir üst kata çıkarken az evvel olduğu gibi merdivenleri kullandı. İçinde bulundukları garip durumun Fethi'yi boğduğunu hissediyordu, derin bir nefes aldı. Sabahın erken saatleri olduğu için belki de hafta sonu nispeten daha az kalabalık olan kantine girdiği an gördü Ecevit'i. Belli ki Kulaksız ailesinden kaçışı yoktu bugün. Bir an adamı görmezden gelmeyi düşündü. Kesinlikle daha kolay ve anlaşılır bir hareket olurdu bunun yerine aldığı iki çay ile adamın masasına ilerledi. Ecevit, etrafındaki kimse umurunda değilmiş gibi cam kenarındaki masalardan birinde oturmuş bakışlarını dışarıya çevirmişti.

"Selam." Dedi adamın dikkatini üzerine çekmek için sakince. "Oturabilir miyim?"

"Eylem." Dedi Ecevit kadına dönerken şaşkınca, beklemediği her halinden belliydi. "Tabi. Tabi ki oturabilirsin."

Eylem, elindeki karton bardaklardan birini adamın önüne bıraktıktan sonra karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Pek normal bir şekilde tanışmadık ha?" diye sordu Ecevit karton bardağı ellerinin arasına alırken mahcupça.

"Öyle oldu." Dedi Eylem adamın da rahatsız olduğunu görebiliyordu ve bu en Eylem'i az da olsa rahatlatıyordu en azından durumun nahoşluğu karşısında birilerinin de kendisi gibi düşündüğünü görebiliyordu.

"Gerçi durum bu olmasaydı tanışma fırsatımız olur muydu bilmiyorum." Dedi alayla.

"Bunun için Fethi'yi suçlayamazsın ya?" dedi Eylem soru ile karışık bir tespit ve belki de yargılayan bir ses tonu ile.

"Kendimi suçluyorum." Dedi dürüstçe. Eylem'in her şeyi bildiği ortadaydı ve kendiside yadsınamayacak bir şekilde pişmandı zaten.

"Ne diyebilirim ki?" diye sordu Eylem çayından ufak bir yudum almadan hemen önce "Olması gereken bu."

Ufak bir kahkaha atarken arkasına yaslandı Ecevit. Fethi'nin kadında ne bulduğunu görebiliyordu. Güzel bir kadın olmasının ötesinde biriydi Eylem. Fethi'ye bakarken gözlerinde beliren sevgi, ve hareketlerinden taşan merhameti zaten görmüştü ama şimdi kadına bakarken ne kadar zeki olduğunu da görebiliyordu.

"Yine de." Dedi Ecevit kahkahası tebessüme dönüşürken "Fethi'yi bu kadar yaralamaktan başka bir pişmanlığım yok."

Eylem adamın sesinde gerçek bir pişmanlık ve kelimelerinde mutlak bir dürüstlükten başka bir şey bulmadı ama biraz mahcubiyet ya da rahatsızlık bulmayı da isterdi.

"Bakma öyle." Dedi Ecevit kadının açıkça yargılayan bakışları üzerine düşerken sesi yumuşak ve hatta bir parça eğleniyormuş gibiydi.

"Fethi görmemek konusunda ısrar ediyordu. Ceylan'ın." Dedi sonra da Eylem'in bu isimden rahatsız olabileceğini düşünüp düzelterek devam etti. "O kadının hareketlerini yani. Arkadaşlarımızdan bazıları bile farkındaydı onun bana olan ilgisinin. Bilmiyorum Fethi belki görmemekte ısrar ediyordu belki d ebenim yapmayacağımdan çok emindi ve iş fiili bir şeye dönüşmediği müddetçe göz yumuyordu. Yine de sanırım ilki, biliyorsun çünkü kıskanç herifin teki kardeşim."

Eylemi, Ecevit kardeşinden bahsederken yüzünde beliren hafif gülümseme ile bakışlarını önündeki bardağa çevirirken gülümsemek istedi ama başaramadı. Olayları Ecevit'in ağzından dinlemek isteyip istemediğinden bile emin değildi zira onu anlamak istemiyordu.

"Ama çok gençti ve şimdi sana nasıl baktığını düşünürsek aşık değildi ama öyle olduğunu sanıyordu." Diye devam etti Ecevit, Eylem'e konuşması ya da kalkıp gitmesi için verdiği hayali süre bitince. "Giderek artıyordu bana olan ilgisi. Başlarda ben yanlış düşündüğümü bile sandım. Ama bir süre sonra aramaya,Fethi olmanda evime gelmeye başladı çok geçmeden de niyetini açıkladı. İlk duyduğumda çıldırdım Fethi'ye söylemeyi düşündüm ama yapamadım sanırım yaptığım en büyük hatalardan biriydi. Sonra bir gece birlikte dışarı çıktığımız bir akşam Fethi'nin gitmesi gerekti, bir arkadaşı kaza geçirmişti. İkimizde sarhoştuk ve sonrası bilindik hikaye işte biliyorsun. Sonra birkaç hafta devam eden çirkin bir şeydi. Nasıl bir kafa ile yaptım bilmiyorum ama gidip Fethi'ye gerçekleri anlatacaktım, yemin ederim. Tabi Fethi bizi öyle görmeseydi. Delirdi tabi sonra da hiç konuşmadık. Tesadüfen bile karşılaşmayalım diye elinden geleni yaptı. Ben de saygı duydum. Ama şimdi bakınca belki de iyi oldu. Fethi bizi o halde görmeseydi asla vazgeçmeyecekti o kadından. Senelerce onu sevdiğini düşünecek, bana inanmayacaktı bile belki. Evet, ben kardeşimden oldum ama bir şekilde o kadında çıktı hayatından. Seni buldu ve gerçekten aşık oldu."

Derin bir nefes aldı Eylem. Adamın her şeyi bu kadar açık anlatacağına ihtimal dahi vermemişti ama belli ki Ecevit Kulaksız bir şeylerin yükünü artık tek başına taşıyamıyordu ve bu yükü paylaşmak için seçtiği kişi de kendisiydi.

"Uçakta seni göremeyince gelmediğini düşünmüştüm." Dedi adamın anlattığı her şeyi görmezden gelirken sesi oldukça sakin ve sıradan bir şeyden bahsediyormuş gibi çıkıyordu.

"Ben Karabayır'a şirketin uçağı ile gelmiştim." Dedi sesi böbürlenirmiş gibi çıkmıyordu aksine dile getirmekten pek de keyif almadığı bir şeydi. "Fethi'ye teklif etmeyi düşündüm ama o geceden sonra kabul etmeyeceği açıktı. Aşağıya da Fethi'yi daha fazla rahatsız etmemek için inmedim zaten garip bir atmosfer vardır diye düşündüm."

"Eh." Dedi Eylem yarısı dolu karton bardağın kenarlarını koparırken. "Aile ilişkilerinizi benden daha iyi bildiğin ortada."

"Hep böyle değildi." Dedi Ecevit hafifçe iç çekerken. "Annem soğuk bir kadın gibi duruyor olabilir aslında biraz öyledir de ama ne bileyim kendi aramızda iyiydik biz. Annem kontrolcü olmayı bazen fazla abartabiliyordu ama bir şekilde iyiliğimizi düşündüğünü hep biliyorduk."

"Senin yanında durmuş Ecevit." Dedi Eylem adamın ismini telaffuz ettiğinin farkına varınca sıkıntıyla. Tam olarak bu sebepten Ecevit'i anlamak istemiyordu zira adam sempati beslemek istediği son kişi bile değildi. "Bu kontrolle ya da iyiliğini düşünmekle alakalı bir şey değil."

"Öyle görünüyor." Dedi Ecevit anlayışla gülümserken "Ama annem risk aldı Eylem. Kardeşim, seçmesini tercih ederim ama annem hastaneye gelip beni öyle gördüğünde yaşadığı şoku düşün. Baygındım günlerce kendime bile gelemedim ve ailem Fethi'ye ulaşmıyordu. Kendime geldiğimde anneme her şeyi ben anlattım. Ama Fethi anlattı mı bilmiyorum, Fethi hep annem ile iyi anlaşan taraftı. Her zaman. Küçükken tüm izinleri Fethi alır, annemi bir şeylere hep Fethi ikna ederdi sanırım annem o an Fethi'yi seçerse beni kaybedeceğini düşündü, Fethi'nin kendisine arkasını döneceğini aklından bile geçirmemişti sanırım."

"Yargılamıyorum." Dedi Eylem adamın sesindeki belirsiz savunma tonunu duyunca.Zaten yargılamak onun işi değildi haddi de değildi. Fethi ve ailesi için arasında bir mevzuuydu ve Eylem'in yapması gerektiği tek şey sevdiği adama destek olmaktı."Ama yadırgıyorum Ecevit. Anlıyorsun değil mi?"

Hafifçe başını salladı Ecevit. Kadının kendisini bir parçada olsa anladığını bilmek için bir parçasının umutlanmasına sebep oluyordu zira Fethi'ye bir aracı olmadan ulaşamayacağını biliyordu.

"Belki." Dedi Eylem sandalyesini geriye itip oturduğu yerden kalkarken inanıp inanmadığını bile bilmeden. "Sonra yine konuşma fırsatımız olur."

"Umarım." Dedi Ecevit'te "Belki Fethi'de bize katılır o zaman." Diye ekledi m-umutla.

"Belki." Dedi Eylem. Bunun açık bir teklif biraz da yakarış olduğunun bilincinde.

Sonra da asıl amacını gerçekleştirmek adına bir şeyler aldı. Çoktan ağrı kesiciler tesirini kaybetmiş olmalıydı ve adamın bu halde bir de fiziksel acısıyla boğuşmasını istemiyordu.

Elindeki tepsi ile aşağı kata inerken sakindi ve Ecevit ile konuştuklarını Fethi'ye nasıl anlatacağını düşünüyordu. Odanın önüne gelince kendisini bekleyen Fethi'yi buldu. Metal koltuklardan birinde oturmuş başını geriye atmış tavanı izliyordu.

"Fethi." Dedi Eylem tepsiyi koltuklardan birinin üzerine bırakırken. "Bir şey mi oldu? Baban iyi mi?"

Fethi, bakışlarını kadına çevirirken doğruldu oturduğu yerden. Gözleri hafifçe kızarmış, alt dudağı ağlamamak ya da bağırmamak adına çaba gösterdiğini belli edercesine hafifçe örselenmişti. Yorgun görünüyordu daha fazla da yılgın.

"Eve gidelim mi?" diye sordu kadına güçlü durmak için ardına sığındığı tüm duvarları kadın ile konuşurken tek bir seferde yıkmıştı.

Uzanıp adamın boynuna sarılırken belli belirsiz bir mırıltı ile onayladı adamı.

Bir saat sonra Fethi'nin mutfağında önünde içmediği ve asla da içmeyeceği kahve ile dolu kupa ellerinin arasında oturuyordu. Fethi eve girer girmez düş almak istediğini söyleyip banyoya girmek istediğini söylemişti ama son beş dakikadır su sesi duyduğu falan yoktu. Derin bir nefes alıp deli bir cesaretle kalktı oturduğu yerden. Üzerinde ki kalın gömleğin düğmelerini daha banyo kapısının önüne gelmeden sökmüştü. Önce çoraplarını çıkardı sonra da pantolonunu. İliklerini söktüğü gömleğini de üzerinden sıyırdıktan sonra araladı banyonun kapısını. Şu an utanmıyor ya da daha sonra olacak hiçbir şeyi umursamıyordu.

Fethi, kapının aralandığını duyduğu halde bakışlarını çevirme gereği duymadı. Eylem kendisini merak etmiş olmalıydı ve son günlerde büründüğü hastalıklı ruh halini göz önüne alırsa kadını bunun için suçlayamazdı.

Eylem, dolu küvetin ortasında bacaklarını kendisine çekmiş hareketsiz duran adama bakarken adamın ruhunun bin parça olduğunu ve suyun yaralarını acıttığını biliyordu. Sakin ama seri adımlarla ilerledi küvetin yanına sonra dikkatli adımlarla içine girip adama sarıldı. Başı adamın çıplak sırtına yaslı elleri omuzlarındaydı. Derin bir iç çekti Fethi, kadının ellerini kendi ellerinin arasına çekerken anlatmak istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyordu. Bir süre sessiz kaldılar, küvetten mermer zemine damlayan su damları ve nefeslerinden başka hiçbir ses yoktu.

"Bugün." Dedi Eylem adamın konuşmayacağını anlayınca. "Ecevit'i gördüm kantine çıktığımda, onunla konuştum.

Eylem adamın yarı çıplak göğsüne değen sırtının gerildiğini hissetti ama Fethi bunun aksine ne bir yorum da bulundu ne de ellerini tutan ellerini gevşetti.

"Babamla konuştuk." Dedi bunum yerine sanki kadını itirafı ona nasıl konuşması gerektiğini hatırlatmış gibi.

Eylem tuttuğu nefesi koy verirken. "Pişman." Dedi mırıldanırcasına.

"Bana üzgün olduğunu söyledi Eylem." Dedi Fethi de Eylem ile birbirlerini dinlemiyor dahası duymuyorlarmış gibiydiler. İkisi de anlatmak istediği şeyi anlatıyor ve diğeri de yorum yapmaktan inatla kaçınıyordu. "O zaman sessiz kaldığı için yani."

"Birlikten oldukları ilk gece sarhoşmuş." Dedi Eylem'de asırlar önce yazılmış bir kitaptan ve karakterlerinden bahsediyormuş gibi sakince. "Sen onları görmeden birkaç hafta önceymiş."

"İyi bir baba olmadığımı biliyorum dedi Eylem." Dedi Fethi kırılan sesi ile. "Ona kızmak istedim. Bazı şeyleri çok geç fark ettiğini ama o haldeyken yapamadım."

"Bana ne dedi biliyor musun?" diye sordu Eylem sağ elini adamın elinden kibarca çekip omzundaki sargının ıslanıp ıslanmadığını kontrol ederken. "Tek pişmanlığı seni o kadar üzmekmiş. Ceylan'ın gerçek yüzünü görmen onu memnun ediyormuş çünkü eğer söylerse seni inandıramayacağını düşünüyormuş."

"Bana bir kutu verdi, içinde yüzük var sanırım. İleride gelinine vermemi istedi.Onu görmeye geleceğimi bildiğini ama bunu bir kez yapağımdan korktuğunu söyledi Ecevit Karabayır'a gelemeden getirmiş sanırım evden. Yatağının yanındaki çekmeceydi Eylem. Beni son kez göreceğine kendisini inandırmış gibiydi. Daha sonra geleceğimi söyleyince gözleri parıldadı."

Eylem şimdi adamın ağladığını biliyordu ve kendi gözünden akan tuzlu sularda Fethi'nin sırtından küvetin içindeki köpüksüz tatlın suya süzülüyordu.

"Seni çok özlüyor Fethi." Ağabeyini mi yoksa babasını mı kast ettiğini bilmeden. "Seni çok seviyor Fethi. Biliyorum yaptığı çok kötü çok çirkin ama çok pişman."

"Ona senden bahsettim." Dedi Fethi hafifçe iç çekmeden hemen önce. "Seninle tanışmak istiyor."

"Ecevit seninle vakit geçirmek istiyor." Dedi Eylem sağ eli adamın kolunda gezinirken. "Ona söylemedim ama sanırım ben de bunu istiyorum.Sana yaptığı çok yanlıştı ama soğukta olsa uzak da olsa bir ilişkiniz olsun, onu atlat istiyorum."

Bir kez daha iç çekti Fethi, iki kişi için bile dar sayılmayacak küvetin içinde, küvetin kenarlarından destek alıp kadına dönerken Eylem'in hayatındaki en büyük şans olduğunu biliyordu.

"Yanımda olacak mısın?" diye sordu kadını göğsüne çekip, banyonun buharı ile nemlenmiş saçlarına ufak bir öpücük kondururken.

"Her zaman." Dedi Eylem başını kaldırıp adamın dudaklarına uzanırken. "Her zaman yanında olacağım."

Continue Reading

You'll Also Like

451K 53.3K 51
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
22.4K 1.9K 42
ayrılmak yeterince zor, bunu zaten biliyordun ama hayatımın en kötü günü haline getirmeseydin daha iyi olmaz mıydı?
260K 16.7K 20
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
49.7K 3.6K 29
Fenerbahçenin liberosu, fenerbahçenin kızıydı o. Hayatını bu renklere aşık olarak geçirmişti. Onun aksine Barış Alper, galatasarayın jokeriydi. Bir...