Ben daha hala yere inmemiştim. Yere indiğimde ankalar kuş haline döndüler.
Ben anlamamış numarası yaparak "ne oldu neden herkes bana bakıyor." dedim. Alperen yanıma gelerek "hayırlı uğurlu olsun gruptan atıldın."dedi. Ben ne oluyor bakışı atarken Alperen "ruh avcıları canlıları öldürerek güçlenir. Ki sinirlerinede pek haki oldukları söylenemez. Sinirlendiklerindeyse ona sebeb olan şeyleri baya acı verici şekilde öldürür. O anda yapamazsa kin güter ve bekler ilerde onun acısınıda alır. Öfkelenmeleri her şeyle olabilir. Ben de grupta canlı bomba istemiyorum imdi kaybol gözümün önünden." dedi.
Ben de öfkeden kudurmaya başladım. Kimseye zarar vermemek içinde gölgenin ayaklarını kullanarak hızla uzaklaştım. Sonunda durduğumda ormandan çıkmıştım. Son gücümle ilk gördüğüm ağacı yumruklamaya başladım. 1 saat falan böyle devam etti. Ankalar sonunda beni bulup yanıma gelmişti. Tam gidecekken yanıma gelen Martin ve Sefer'i gördüm.
Martin'in bakış açısı
Kenan gitmişti. Niye sadece yanlışlıkla ruh avcısı oldu diye mi? Öfkeden delirmeye başladım. " siz mi adaletsiniz Efsane'nin adaleti hmph yazık sadece yazık kendine adaletli diyenlere bak o bilerek mi oldu sizce bir şişe içti diye ruh avcısı oldu. Siz onu hemen kovdunuz. Ben çıkıyorum gruptan böyle kendine adalet deyipte adalet yoksunu olan bir grupta daha fazla kalamam" dedim. Arkamı dönerken Sefer yanıma geldi "her konuda haklı ben de gidiyorum" dedi.
Adammm işte adam böyle olur. Tam o anda Kenan'ın kuşları havalandı. Kara zaten Kenan'ın yanında gitti. Kuşlardan kara büyüdü ve gerçek bir ankaya dönüştü. İnanmıyorum ne nasıl kim noluyor lan burda. Bize baktı ve "siz benimle gelin efendinin yanına gidiyoruz " dedi. Bir saat yürüyüş ardından sonunda Kenan'ın yanına geldik. Bizi görüncü yüzü bir an güldü hemen ardından da bize "burada ne arıyorsunuz gitsenize grubunuza" dedi.
Kenan'dan
Ben onlara dönerek burada ne arıyorsunuz gitsenize grubunuza" dedim. Martin "hadi ama biz ne zaman seni bıraktık ki imparatorum " dedi. Ah ah eski anılar. Neyse "eğer benle geleceksiniz hazırlıklı olun her an saldırı altında olabiliriz. Malum gördünüz." dedim. İkiside bana hazırız hareketi yapınca bir anda içimden bir dalgalanma oldu. Ne hikmetse artık ejderha bana o hissettiğin ruh dalgalanmasıydı. Biri seni izliyor. "dedi. Ne yani hem beni grubtan atıp hem de takibçi mi gönderiyordu. Buna katlanamam. İçimde bir şiir sesi geldi biri söylüyordu. Ne diyor
Milyarlarca yıldır uyuyan anka uyan artık
Dostlarına güven düşmanlarına yalnız acı getir.
Öl ki tekrar dirilesin, diril ki tekrar ölesin
Eğer yeterliysen kendin tekrar doğarsın
Değilsen canımı al ama tekrar doğ
Sen Zümrüd-ü Ankasın, sen küllerinden doğansın"dedi.
Bu ne lan şimdi bir anda ankalar şekil değiştirip saf enerji haline geldiler ve benim içime girdiler. Benim arkamdan tanıdık bir his geldi. Bu kanat çıkışıydı. Bu kanatlar pek de ejderha kanadı gibi değildi. Daha çok kuş gibi bir şeydi. Biri geceyi bile korkutacak kadar siyah diğeri güneşi bile kıskandıracak kadar beyazdı. Vay be şekil (önümden çekil) kanatlar renkelerinde parlamaya başladı. Korksun desem yalan. Bu kanatlar ankanın kanatlarıydı.
O anda elimde ikiz kılıç, sırtımada da kalkan bunlara bir isim vermek lazım " sizin isminiz var mı? " "benim adım kainat titreten ikiz kılıç olan benim, kalkan da sonsuz parıltı" dedi. Tamam iyi bari birde isim düşünecektim. İyi oldu. Neyse Martin'le Sefer'e dönerek "annem safkan bir anka bakalım babam ne çıkacak hadi hayırlısı ve ben bunu saklamayacağım." dedim. Martin "ama buraya gelmişken de bırakıp gitmek olmaz" dedi.
Haklı bakalım ejderha kanatları hala çalışıyor mu? Bunu aklımdan geçirirken birden kanatlar değişmeye başladı. İçimdeki ejderha "çocuk arkadaşlarını hemen dediğin yeter görülür çabuk" dedi. Ben giderken şu zekiyi bir avlayalım bakalım. Kanatları son hız çırparak kainat titreteni elime alarak saldıraya geçtim. Çocuk benim geldiğimi görmedi sanırım arkasını dönerek yürümeye başladı. Tabi bende fırsattan istifade çocuğun kafasını kopardım.
İşim bittikten sonra Matin ile Sefer'e beni takip edin hareketi yaptım. Yarım saat onlar yürüyüp ben uçtuktan sonra bir mağaraya geldik. Ejderha " şimdi arkadaşların içeriye girsin sırayla hepsi içeride söylenen bedeli yerine getirirse benim gibi bir ruh ve hayal dâhi edemeyecekleri güç kazanacaklar. " dedi. Ben bunları onlara söyledim. Zevkle kabul ettiler.