Back Off | Yoonmin

By eighthofmarch

621 62 14

Hoseok gün ışığı gibiydi. Parlak, iç ısıtan, aydınlık... Jimin ise ay ışığı gibiydi. Sürprizlere gebe, sessi... More

Benden Kısa Mı O?
Aptal
Nesin Sen?
Hızlı Ol
Sadece Bir Fikir
Çilekli Dondurma
Kafamı Karıştırıyorsun
Yedek

İstememiştim

58 6 3
By eighthofmarch

-Jimin-

  Yoongi sadece gülümsedi ve başını öne eğdi.

***

"Park Jimin! Senin sıran!"

  Jungkook ve Taehyung'un destek verici bakışları altında sahneye çıktım. Geçen sene sesim sayesinde gerçekten bir padişah gözdesini andırıp hocalar beni yanlarından ayırmadığından, sıram en son olsa bile herkes koltuklara oturmuş ve bana bakıyordu. Kai'nin neden piyanistim olamadığını anladım. Şarkım piyanoyla söylenecek bir şarkı değildi ki.

My hands, your hands

Benim ellerim, senin ellerin

Tied up like two ships

İki gemi gibi birleşmişler

Drifting, weightless

Sürükleniyorlar, ağırlıksız

Waves trying to break it

Dalgalar onu kırmaya çalışıyor

I'd do anything to save it

Onu kurtarmak için her şeyi yaparım

Why is it so hard to say it?

Bunu söylemek neden bu kadar zor?

My heart, your heart, sit tight like book ends

Benim kalbim, senin kalbin, kitap sonu gibi sıkıca oturuyorlar

Pages between us, written with no end

Aramızdaki sayfalar, sonsuz yazılmış

So many words we're not saying

Söylemediğimiz bir sürü kelime

Don't want to wait till it's gone

Gidene kadar beklemek istemiyorum

  Buraya kadar her şey iyi giderken kalabalıkta beni izleyen Yoongi'yi gördüm. Beni dinlerken kafasını eğmiş olmalı ki tam ona baktığımda o da kafasını kaldırdı ve gözlerimiz birleşti.

You make me strong

Sen beni güçlü yapıyorsun

  O an ellerim uyuştu, bacaklarıma kramplar girdi ve titremeye başladım. Felç geçirmiş gibi hissediyordum. Öylece durmuş, onun gözlerinin içine bakarak söylediğim cümleyi düşünüyordum. Kıpırdayamıyordum, sadece haddinden büyük bir üşüme; gereğinden ufak bedenimi sarmıştı ve havale geçiriyor gibi titriyordum. İnsanların ne yaptığını bilmiyorum, kimsenin çıt çıkarmadığına emindim sadece ya da duymuyordum. Yoongi yerinden kalkıp seri hareketlerle sahneye çıktı, piyanonun başına geçti. Sadece ikimizin duyabileceği şekilde, "Yapabilirsin." diye fısıldadı. Sahne ışıklarının altında henüz fark ettiğim siyah saçları parlamaya başlamıştı. Tanrım, bu sefer gerçekten hayatımı karartmaya mı geldin Min Yoongi? Kemikli ve uzun parmaklarını piyanoya yerleştirdi, ona olan hayranlığımla açılan dudaklarımın arasından şarkının devamı dökülmeye başlamıştı. Notalara bakmadan piyanoyu çalıyor, ses çıkarmadan sadece dudak hareketleriyle bana eşlik ediyordu. Ve sanırım o an dilimden dökülen o cümleler bizi daha iyi anlatamazdı. 

  I'm sorry if I say, I need you

Sana ihtiyacım var dersem, özür dilerim

But I don't care I'm not scared of love

Ama umurumda değil, aşktan korkmuyorum

'Cause when I'm not with you I'm weaker

Çünkü sensizken daha güçsüzüm

Is that so wrong? Is it so wrong?

Bu çok mu yanlış? Çok mu yanlış?

That you make me strong

Beni güçlü yapman  

  Bir kukla gibi iplerimi onun eline vermiştim, buna emindim çünkü şu an kendi irademle şarkı söylemek bir yana, ayakta dahi duruyor olamazdım. Bana saniyeler gibi gelecek saatler boyu orada oturup beni ayakta ve hayatta tutması için içten içe Tanrı'ya yalvarırken piyanodan ellerini yavaşça kaldırıp sakince bulunduğum yere doğru adımladı. O bana doğru yürürken ben kendimi daha fazla tutamayıp sahnenin tam ortasına oturdum. Tam bayılacağımı düşünürken sırtımda onun sırtını hissettim. İnce gömleğinden yumuşak tenini hissedebiliyordum. Ne yaptığı hakkında zerre fikrim yokken şu an her yerimde gezmesini istediğim dudaklarını araladı.

So baby, hold on, to my heart, oh

Öyleyse bebeğim, tutun, kalbime, oh

Need you to keep me from falling apart

Beni parçalanmaktan uzak tutmana ihtiyacım var

I'll always hold on

Ben her zaman tutunacağım

'Cause you made me strong

Çünkü sen beni güçlü yaptın  

  Sesini duyduğum an kulaklarımın ve kalbimin içinde ufak bir festival başlatıldığına yemin edebilirdim. O kalın sesiyle böyle yüksek bir notaya nasıl çıkabildiğini bilmiyordum, sesinin ara sıra çatlamalarını şu an usul usul yanaklarıma süzülen gözyaşlarımla doldurmak istedim. Ne ara senin sayende aklımı kaçırır olmuştum Yoongi? Ne ara sen benim aklım olmuştun ve ne ara sen benden uzaklaştıkça kendimi kaybeder olmuştum? Ne ara kendimi sende kaybetmek ister olmuştum Yoongi? Birkaç saniye içinde can şenliğim olmuştun, Tanrım, kucağına çıkıp saatlerce ağlamak istiyorum. Sen, bunu bana neden ve nasıl yapıyorsun..

That you make me strong..

Beni güçlü yapıyorsun..

  Hala hafif hafif saç boyası kokan ama buna bile deli olduğum yumuşak saçlarına ev sahipliği yapan başını yavaşça benimkine yasladı. Herkes salonu terk etmeye başladı. Buna jüri üyeliği yapan profesörler bile dahildi. Artık gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum. Ufak hıçkırıklarım tüm salonda yankılanıyordu. O sessizce oturmaya devam ediyordu. Ne diyeceğini düşünüyordu ya da sakinleşmemi bekliyordu, bilmiyorum belki ikisi de değil. Ellerini birleştirmiş parmak uçlarının ikisini alnına yaslamıştı. Hıçkırıklarım kesilip gözlerimin buğusu yağmurdan sonra kaçışan bulutlar gibi dağıldığında kısık gözlerimle bir yere odaklanıp orada kalmıştım. İkimiz de konuşmuyorduk. O sessizliği benim kırmam gerektiğini düşündüm.

"Beni aşağıladığını söylemek istememiştim."

"Değersiz olduğunu söylemek istememiştim."

  Yüzünü görmesem de gülümsediğine emindim. Birbirimizi kırmak istememiştik, aksine, her seferinde yardımıma koşan adamın beni kıracağını nasıl düşünebilirdim ki? Ben, Park Jimin, bir aptaldım.

"Saçların sana çok yakışmış."

"Saçların sana çok yakışmış."

  Kendimi tutamayıp kıkırdamıştım. Sonra aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturdum.

"Hoseok'un sesi melek gibi, onunla neden birlikte olduğunu anlıyorum."

"Senin sesini tercih edeceğim sanırım Jimin-ah."

"Ne?"

"Hoseok'un sesi gerçekten yumuşacık ve melek gibi. İpeksi bir sesi var. İnsana huzur veriyor, uykusunu getirip mayıştırıyor. Onun sesi annemden her gece duymak istediğim bir ninni gibi. Bebekken sakinleşmemi sağlayan, ağlamamı dindiren ninniler gibi. Hoseok'un sesinin özelliği pamuk gibi hafif olması. Pürüzsüz ama böyle çok ses var. Senin sesinse farklı Jimin-ah. Seninki annemin söylediği ninniye karşı, hiç beklemediğim anda babamın odaya girip söylediği şarkılar gibi. Öylesine farklı, beklenmedik ve şaşırtıcı ki, sakinleştirmek yerine heyecanlandırıyor. Şaşırdığım için ağlamam kesiliyor ama sen şarkı söylemeyi durdurduğun an tekrardan duymak için yeni baştan ağlayasım geliyor. Sesin, doyumsuzluk yaratıyor Jimin-ah. Az önce, daha önce duyduğum bütün seslere sağır olup sadece seni dinlemek istedim. Bu imkansızdı ama bazen imkansızı da dileriz, anlıyor musun?"

  Sessizlik.

"Şimdi gitmeliyim, umarım daha iyisindir."

****

  Bu da neydi Yoongi, bana ne yapıyordun. Hayatımın tüm karmaşasını sona erdirmeye yeltenip, en büyük kafa karışıklığım olmak da neydi? İçim akıyor sana Min Yoon Gi. Hayatımda ilk defa nefes aldığımı hissediyorum. Bana yeni bir soluk oldun. Uzun zamandır sende garip gelen bir şeyler seziyordum ve şimdi içimde son masum kırıntılarla sana koşmak istiyorum. Neler olduğunu anlayamamıştım ama şu birkaç günde daha birbirimizi tanımadan sen öylesine umarsızca koştun ki bana, karşılığında hiçbir şey vermemiştim halbuki. Bu doğru mu Yoongi? Beni güçlü kılman, sana karşı böyle hissetmem, doğru mu? Hislerim bile sana karşı olamaz ki benim, senden yana olabilirler yalnızca. Senin bir sevgilin var ama değil mi? Dondurmaya yemeye götürdüğün, üzüldüğünde saçlarını boyadığını bildiğin, yer altını gizlediğin ve yanında ufak bir oyuncak ayıya dönüştüğün sevgilin. Sana masum duygularımla koşmak istiyorum Yoongi, neden boyadığın saçların gibi gözümü karartıp sevgiline zarar vereceğimi hissediyorum? Yoksa ben sana-

"Jimin!"

"Ah Tanrım o da neydi öyle?"

"Taehyung sus da anlatsın, Jimin-ah, neler oluyor?"

"Aşık oldum Jungkook."

  Jungkook'un ama onun bir sevgilisi yok muydu gibi mırıldanmalarını duydukça ensemden belime kadar bir buz iniyordu sanki. Tüylerimin diken diken olmasına, kendimi kasmama sebep oluyordu. Bu adamın benim olması isteği öylesine alevlenmişti ki içimde, o buzu eritmeye o an yemin ettim.

"Her şeyi yapacağım Jungkook, her şeyi."

****

(Park Jimin'in Evi)

  20'li yaşlardayım ve ben, Park Ji Min, bugün, hayatımda banyoda geçirdiğim tüm zamanlardan daha uzun süredir ılık suyun altında dizlerimi kendime çekmiş oturuyorum. Heyecanıma yenik düşüp eve koştuğum için sadece temizlenip, duş almak amacıyla girdiğim bu banyonun amacı tamamen değişmişti. Ilımak için can atan soğuk su ilk önce yeni boyanmış açık pembe saçlarıma, oradan da vücuduma yumuşak atlayışlar gerçekleştiriyordu. Arsız bir tanesi sol göğsümün üzerindeki kabuk bağlamaya yüz tutmuş yaraya damladığında acıyla gözlerimi yumdum. Sıcaklayıp saçlarımdaki boyayı akıtan su, burnuma Yoongi'nin yeni boyanmış saçlarının kokusunu getirdiğinde acım dinmişti. Gerçekten, o her şeyi düzeltecek adam olabilir miydi? Yaralarımdan öpecek, acımı dindirecek ve gülümsediğimde kısılan gözlerimi yok edecek kadar güldürecek olan olabilir mi.. Kimi kandırıyorum ki? Namjoon'un yanında bana rezilce davrandığında bile onunla tartışıp dudaklarına yapışmak istiyordum. Bunları yeni yeni fark etmem, ona beslediğim duyguların onu tanıdığım günden beri orada olduğu gerçeğini değiştiremezdi. Seni Namjoon'dan uzak tutacağım ve peşini bırakmayacağım. Seni benim yapacağım Min Yoon Gi, yemin ederim.

****

-Yoongi-

(Kyung Hee Üniversitesi)

  Koridorda Hoseok'u görünce arkasından yaklaşıp ona sarıldım. Beni mayıştıran bal ve tarçın kokulu saçlarını kokladıktan sonra geri çekildim.

"Bebeğim."

"O çocuk için yaptığın, gerçekten yüce bir davranıştı sevgilim."

"Oh, izlediğini bilmiyordum. -sıçmıştım- İnsanların içinde rezil olmasına göz yumamazdım, bu kadar anlayışlı olduğun için teşekkür ederim bebeğim."

  Ona tekrar sarılmaya yeltendim ama bir elini göğsüme koyup beni sakince engelledi. Anlayamıyordum.

"Onun sana olan bakışlarını görmezden gelebildim sevgilim, hatta onun hemen arkasına oturup benimle hiç yapmamış olduğun halde onunla şarkı söylemeni dahi kulak arkası ettim. Ama Yoongi, herkes salondan çıkmaya başladı ve biri kalmak istediğim halde kolumdan çekerek beni de kapı dışarı etti. Peki ya sen, sen orada kalıp ne yaptın.."

"Hoseok ben-"

"Unutacağım, sana onu tanıyıp tanımadığını sorduğumda olumsuz bir cevap vermiştin. Bildiğin bir şey vardır, sorgulamayacağım. Sana güveniyorum. Sadece bana söz ver, cevap vermek istemezsen susabilirsin ama bana yalan söyleme sevgilim."

"Söz veriyorum Hoseok. Söz veriyorum meleğim."

  Neden bu kadar masumsun Hoseok? Benim hakkımda hem her şeyi bilen hem hiçbir şey bilmeyen birine nasıl da aşık oldum? Diğer kişiliğimi de bilsen beni yine de sever miydin bilemiyorum, tek bildiğim yer altından gelen her şeyin seni üzeceği. Jimin'in bile. Seni Jimin'den uzak tutacağım ve seni bırakmayacağım. Seni benimsin Hoseok, bir başkasını benim yapmayacağım, yemin ederim.

*

KthPoseidon bu sefer senin için <3

Continue Reading

You'll Also Like

443K 52.6K 50
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
148K 6.8K 73
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
12.7M 609K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
10.3K 854 19
Cinsiyetsiz Jungkook, soy isminin lekelenmemesi için küçüklüğünden beri alfa olarak yetiştiriliyordu, hem de en yakın arkadaşlarından biri olan delta...