Birkaç kilometrelik yolun ardından karşıma çıkan çilingirci dükkanına hızla daldım. Kaykayı sürmek için yere sürtüp durduğum ayağımın tabanı yanarken yalpalayarak kasaya ilerledim. "Kimse var mı ?" diye seslendiğimde kasanın arkasındaki sürgülü kapının açılmasıyla benden çok da büyük gözükmeyen biri çıktı. Bal rengi gözleri ve kumral saçlarıyla oldukça hoş gözüküyordu. "Nasıl yardımcı olabilirim ?" bunu söyledikten sonra hafifçe sırıtışı benim de sırıtmama sebep oldu. Kafamı eğerek gözlerimin önüne gelen birkaç inatçı saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Şey... Ben kapıda kaldım. Yardımcı olabilecek biri vardır diye gelmiştim." dediğimde buraya gelirkenki beklentimin boşa çıkması beni biraz daha güldürmüştü. Halbuki ben kocaman bir bira göbeği olan yaşlı bir amca bekliyordum. "Tabii o kişi benim. Evin nerede ?" derken gülüşü bütün yüzünü kaplamış ve bal rengi gözlerinin parlamasına sebep olmuştu. "Bir kaç kilometre kadar uzakta ?" derken suçlu bir çocuk edasıyla ve dudağımı sanki bir şeyleri gizlemek istermiş gibi ısırarak konuşmuştum. "Ciddi olamazsın..." diye mırıldanmaya başladığında beklentiyle gözlerinin içine baktım. Şu an tek istediğim evime kavuşmaktı ve bunun için her şeyi yapardım. Aynı zamanda Ardayla yaşadıklarımdan sonra onu unutmaya ihtiyacım vardı. "Bir şey mi oldu ?" diye sorduğumda ne olduğunun çoktan farkındaydım. Çünkü yol üstünde bir dükkandı ve önünde araba yoktu. "Bakın burası amcamın dükkanı ve ben de ona yardımcı oluyorum. Ama amcamı birisi çağırdı ve gitti o yüzden arabamız yok." tabii ki de öyleydi. "Pekala o zaman ben ilerideki dükkanlara uğrayayım nasılsa seni yürütmek istemeyiz." diyerek üzgün bir çocuk edasıyla arkamı döndüm. Tam adımımı kaldırmışken arkamdan gelen sesle suratımdaki üzgün ifadeyi sildim. "Saçmalamayın lütfen tabii ki de geleceğim. Bekleyin lütfen eşyalarımı alayım." derken yüzündeki paniği fark ettim. Konu bir müşteriniz olduğunda birkaç kilometrelik yolu göz ardı etmeniz gerekiyordu.
***
Yaklaşık yürüdüğümüz yarım saatlik yolun ardından birbirimizin isimleri öğrenmiş ve biraz da havadan sudan konuşmuştuk. Adı Kılınç olan bu çilingir arkadaş ona her baktığımda bana Ardayı hatırlatıyordu. Çünkü en az onun kadar yakışıklıydı. Fakat ortada çok önemli bir farklılık vardı. Yaşlarımız yakın olduğundan ötürü her ne kadar arkadaş gibi konuşsak ve ben onun müşterisi olsam da bana fazlasıyla saygılıydı ve Arda'nın gözlerinde ilk andan beri parıldayan o muzip ateş yoktu. Nihayet evin önüne geldiğimizde biraz uğraşın ardından kapı açılmıştı. Evime sarılmak gibi bir dürtüye kapıldığımda bu düşüncenin saçmalığı karşısında kaşlarımı çattım ve kendi kendime konuşmaya başladım. Tabii karşımda duran şahsiyeti unutarak... "Hey orda mısın ? Deniz ?" hemen kendimle konuşmayı bırakarak Kılınça yöneldim. "Ee şey tabii. Bu arada borcum ne kadar acaba ?" kendimle girdiğim saçma sapan savaş için tıhaf hareketler sergilerken Kılınç bana gülümseyerek bakıyordu. "Bu seferlik benden. Bunu söylüceğimi düşünmezdim ama umarım yeniden kapıda kalırsın." Bu söylediği karşısında yanağıma hücum eden sıcaklık kafamı kaldırıp ona salak gibi sırıtmama sebep oldu. Konuyu değiştirmeye çalışarak "Peki anahtar ? Anahtarım yok benim ?" O kadar alelacele söylemiştim ki utandığımı kesinlikle fark etmiş olmalıydı. "Kalıbını aldım bugün atölyeye veririm yarın akşama doğru çıkar. Sorun olur mu ?" "Yok ,hayır... Ee şey yani mm umarım yani hayır sorun olmaz." Gözlerim yaptığım saçmalıklarla dört dönerken Kılınç kahkaha atmamak için zor duruyormuş gibi gözüküyordu. "İstersen ben getirebilirim. Ya da sen gelip alabilirsin?" kısa bir düşünme süresinin ardından "Galiba sen getirsen daha iyi olabilir o kadar yolu gelmek benim için biraz sıkıntılı da." cevabım hoşuna gitmiş gibi sırıtarak "O zaman yarın akşam görüşürüz."dedi. "Görüşürüz." .Ona odakladığım gözlerim onun gitmesiyle arkasındaki eve takıldı ve perdenin arkasındaki silüetle göz göze gelince bütün damarlarım hırsla doldu. Yüzümdeki sırıtış aniden soldu ve kendimi evin içine attım. Artık umurumda değildi. Görmek istediğini görebilir anlamak istediğini anlayabilirdi.Bundan sorası beni ilgilendirmez...
UMARIM GÖZÜKÜYORDUR. EĞER GÖZÜKMEMEYE DEVAM EDERSE HİKAYEYE BİRKAÇ BÖLÜM SONRA SON VERMEYİ DÜŞÜNÜYORUM. UMARIM BENİ ANLARSINIZ ÇÜNKÜ OKUYUCULARIN YARISI GÖRÜYOR YARISI GÖRMÜYOR. HER NEYSE UMARIM BÖLÜM HOŞUNUZA GİTMİŞTİR SİZLERİ SEVİYORUM <3 <3